20 Mayıs 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Perşembe 10 Eylül 2015 KULTUR İyi ki doğdun Tezer Özlü Hayatı acı, ölüm, intihar arzusu, canlılık ve yaşam tutkusuyla iç içe yaşayan Tezer Özlü, Türk edebiyatının en zarif, en direnişçi, en içten ve en put kırıcı yazarlarından biri. İnsan yaşamını demir parmaklıklar içine hapseden gelenek, tabu, dogma, sınır, dayatma, baskı, kural, ne varsa hepsini sorgulayıp, yeni değerler ara yan özgün bir yazar. Roman ve öykülerinde sıra dışı kişiliğini bütün canlılığıyla duyumsatan 1943 İstanbul doğumlu Özlü, 1986’da, henüz kırk üç yaşındayken göğüs kanseri nedeniyle aramızdan ayrıldı. Yıllar geçtikçe adının çevresinde efsanevi bir hale oluşan Tezer Özlü’yü, 72’nci doğum gününde özlemle anıyoruz... EDİTÖR: ÖZNUR OĞRAŞ ÇOLAK ‘Madımak’ı dünyaya anlatacağız’ EZGİ ATABİLEN 19 Adana Altın Koza Film Festivali’ndeki etkinlikler terör gerekçesiyle iptal edildi Ulaş Bahadır’ın ilk uzun metrajlı filmi ‘Madımak Carina’nın Günlüğü’ 25 Eylül’de gösterime girecek. Koza’ya sadece jüri girecek Adana Altın Koza Film Festivali’ni bu yıl sadece jüri izleyecek. 14 20 Eylül tarihleri arasında düzenlenecek festivalle önceki gün yapılan açıklamada terör olayları nedeniyle festivalin geleneksel açılış ve kapanış törenlerinin iptal edildiği duyurulmuştu. Açıklamada, festivalde açılışkapanış törenleri ile konser türü etkinliklerin iptal edildiği ancak film gösterimlerinin yapılacağı şeklinde algılanmıştı. Ancak dün Festival Yürütme Kurulu’ndan konuklara gönderilen açıklamada Altın Koza’da filmleri sadece jürilerin izleyip değerlendireceği, sonucların basın yo ivas Katliamı daha önce Can erok çok defa belgesele yansıdı. Fakat ilk kez bir kurmaca filme konu oluyor: ‘Madımak Carina’nın Günlüğü’. Sivas Katliamı’nı, hikâyesi pek bilinmeyen, tek yabancı kurbanı Hollandalı Carina Cuanna’nın günlüğü üzerinden anlatan filmin başlıca rollerini Denise Ankel, Mustafa Alabora, Altan Erkekli, Umut Kurt, Rıza Akın ve Füsun Demirel oynuyor. 25 Eylül’de vizyona girecek yapım, senarist ve yönetmeni Ulaş Bahadır’ın seyirciyle buluşacak ilk uzun metrajlı filmi. Bahadır, “Derdim katliamı dünyaya anlatmak” diyor. Sivas Katliamı’nı Carina’nın gözünden anlatma tercihin neden? İçerideki bir dış gözden görmek ya da yurt dışının katliama ilgisini çekmek için mi? Tabii ki. Yabancı bir kadının orada öldüğünü biliyoruz. Fakat Carina’nın böyle bir günlük tutması, o anları onun kaleminden okumak... Hollanda’dan Türkiye’ye gelişi, evinde kaldığı aile, satır aralarında aile bireylerinin birbirleriyle ilişkileri, kimlik sorunlarını ve misafirperverliklerini anlatıyor. Madımak’a gittiğinde ise oradaki çaresizlik, hapsedilmişlik, yaşananlara anlam yükleme çabası... Benim derdim katliamı dünyaya, Avrupa’ya anlatmak. Carina sizin yurttaşınız, hani insan hakları, özgürlük, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi? N’oldu? Dosya kapatıldı. Bu dosya tekrar açılabilirse, insanlar bunu tartışırsa, hatırlarsa bu film görevini yerine getirmiş Ülkedeki savaş hali, HDP ilçe olacak. merkezlerine yapılan saldırılar Filmin böyle bir etki yave Hürriyet gazetesine silahlı ratabileceğini düşünüyor baskın haberleri karşısında ne musun? düşünüyorsun? Sence Madımak Düşünüyorum. Şu anda Katliamı’ndan bugüne ne değişti? fragman üzerinden aldığımız Daha ileri bir noktaya geldik tepkiler çok iyi. Film hem bence. Artık kadrolu teröristlerimiz yazılı ve görsel basında, hem var. Hatta SSK bile yapabiliriz de sosyal medyada çok rağonlara. O derece ilerlettik artık işi. bet görüyor. Sadece kendi Carina’nın günlüğünden yola çıkıp bir Madımak filmi çekmeye ne zaman, nasıl karar verdin? 10 yıl önce Ankara Tuzluçayır Cemevi’nden Carina’nın günlüğünün baskısını hediye etmişlerdi bana. Ailesi katliamın 10. yıl dönümünde Pir Sultan Abdal Genel Merkezi’ne günlüğü göndermiş. Benim şansım, bu günlüğün elime geçmesiydi. Gezi eylemleMetin Altıok ri devam ederken, bir gün eylemden eve geldim. Uyumak istiyorum ama uyuyamıyorum. Devamlı gaz atıyorlar. Evim Beşiktaş’taydı, çarşının içinde. Kitaplarımı karıştırırken, Carina’nın günlüğünü Behçet Aysan gördüm. Tekrar okumaya başlayınca o gece hiç uyuyamadım. Dedim ki, ben bunu yazacağım artık. Neden onları 6 saat boyunca gidip Carina’nın gözünden bakmak dakurtarmaz? ha cezbetti beni. Sorguluyorsun. Madımak üzerine ilk kurmaNiye bu öfke? Bir ülke bu kadar ca sinema filmi bu... Neden sana sanatçısını, aydınını neden yakar? kaldı sence bu iş? Hasret Gültekin S sterilecek. A önce diğer şe ma tepkileri ölç hirlerde vizyona sokup mek istiyoru , Sivas’taki si nema salonu m açıkçası. Çünkü başına bir şe n y gelmesini dan çıkan birinin göze alamam .” Sivas’ta hem vizyona girm en eyecek “Film Sivas’ ta da gö 22. Carina Cuanna, Madımak’ta öldü. Ulaş Bahadır luyla ilan edileceği, bunun dışında festivaldeki tüm etkinliklerin iptal edildiği duyuruldu. Festival Yürütme Kurulu’ndan konuklara iletilen açıklama şöyle: “Bu koşullarda festivalin geleneksel açılış ve kapanış törenlerini, konserler, film gösterimleri, yarışma filmleri, galalar ve diğer etkinlikleri iptal edilmiştir. Bu yıl Uluslararası Altın Koza Film Festivali’nde sadece yarışmalı bölümlerin jüri üyelerinin değerlendirmeleri gerçekleştirilecek ve basın yoluyla ilan edecektir. Rezervasyonlarınızın iptalini üzülerek bildirir, saygılar sunarız.” l Kültür Servisi Rüşdi, rüşdünü ispatlıyor... Denise Ankel, filmde Carina’yı canlandırıyor. ‘ARTIK KADROLU TERÖRİSTLERİMİZ VAR’ ‘Tehditler alıyorum’ “Bugün sosyal medya hesabımızdan kaç tehdit mesajı sildiğimi sayamadım bile. Bu ülkede bu tarz filmler yapmak artık çok zor. Sinema camiası da bu işleri yapanlara aptal dercesine bakıyorlar. Her şey ticaret üzerine kurulu, tamam. Fakat biz insanız. Bunları yaşadık. Yahudi Soykırımı’ndan sonra hangi ülkede 33 aydın bir yere kapatılıp da, cayır cayır 6 saat boyunca, hem de canlı yayında yakıldı? Dünyada bunun bir örneği yok.” Evet, öyle duyumlar alıyorum. Büyük salon sahiplerinden değil, daha küçük olanlardan. Tavırlardan rahatsızım. Eğer filmimin ismi ‘Madımak’ diye beni zorlarlarsa, bütün ekibimi toplayıp büyük bir basın açıklaması yaparım. Filmi de çekerim gişeden, öyle sınırlı sayıda salonülkemizle kalmadık, sınır ötesi la tuttukları için. Son hafkıyımlara da başladık. O günden taya kadar susuyorum. Babugüne çok şey değişti. Biz daha na bunu yaparlarsa karşıprofesyonel olduk bence ülkece. lıklı bedelini öderiz. Kenİnsan öldürme, insan hayatı ve di ülkemizde salon bulabihaklarını yok etmede daha ileri bir lir miyiz diye düşünüyoruz. düzeye geldik. Her şeyi yapabilirler Avrupa’dan ise büyük ilartık. Şu anki şehit haberlerinden gi var. Avrupa’da Almanya, ötürü de değil. Yani, illa bir cinnet Fransa, Hollanda, Danimarhaline ihtiyaç yok. Bu toplumda bir ka, İngiltere’nin içinde ollinç kültürü gelişmiş bir kere... duğu 7 ülkede çıkacağız. 8 Ekim’de de Azerbaycan’da gösterime girecek. Carina Türk kadınlarının toplumdaki yerini araştırdığı tezi için Türkiye’ye gelmiş Hollandalı bir antropoloji öğrencisi. Filmde Türk kadınlarına dair gözlemleri de var mı? Carina’nın not aldığı bir kadın var. O dönem Amerikan Konsolosluğu’nda çalışan, kendi Altan Erkekli ayakları üzerinde durabilen ama kocasının zorla kapatmaya çalıştığı Kezban. Günlüklerinde pek anlatmıyor Kezban’ı. Ama onu araştırıp bazı bilgilere ulaştım. Carina da zaten bunu araştırmaya gelMustafa Alabora mişti Türkiye’ye. Carina’nın görmek istediği başka şeyleri de çıkarttım karşısına. İnsanlar çok korktu. Bu cesaCarina’nın günlüğü oldukça reti gerçekten göstermediler. Devkısa. Filmi çekerken günlüğe ne letin baskısından korktular. Çok kadar sadık kaldın? hassas bir konu olduğu için, aile Sadece Carina’nın yazdıklarınlerin tepkilerinden korktular. İndan beslenmeye kalksam yetmesanların tepkisinden de korktuyecekti. Carina 10 gün değil de, 5 lar. Ayrıca bu memlekette başınıay Türkiye’de kalabilseydi, şahit za her şey gelebilir. Ogün Samast olacağı şeyleri çıkardım karşısıdiye bir çocuk gitti, Hrant Dink’i na. Filmde Alevilerin kimvurdu. Ne tanırdı, ne fotoğrafını görmüş, ne de yazısını okumuştu. lik sorununu da anlatıyoruz mesela. Çünkü nasıl Birileri eline verdi silahı, git dedi insanlar olduğunu anöldür. Bu ülkenin en güzel adamlatmak lazım. Neyi doğlarından birini elimizden aldılar. ru yaşıyorlar ki bu ülkeBu ülke böyle bir yer. de günah keçisi oldular. Filmin adı ‘Madımak’ olduğu için göstermeye yanaşmayan sa Bu ülkede doğru yaşayan günah keçisi oluyor. lon sahipleri var mı? Umut Kurt nsan her gün yeni bir şey öğreniyor. Öğrenmeyi bilsem, her gün neler öğreneceğim; ama her gün bir şey öğrenmek de kötü sayılmaz. Örneğin, “Şeytan Âyetleri”nin yazarı Salman Rüşdi, ailesinin soyadının eskiden Rüşdi olmadığını, Rüşdi soyadını 12. yüzyıl İslam düşünürü İbn Rüşd’ün felsefesine büyük hayranlık duyan babasının sonradan aldığını delikanlı yaşlarında öğrenmiş. Babasının, yüzyıllar boyunca Batı düşüncesini derinden etkileyen İbn Rüşd’ün yapıtlarına duyduğu tutku, daha sonraları Rüşdi’yi de sarmış. O kadar ki, yeni romanı “İki Yıl Sekiz Ay ve Yirmi Se İ kiz Gece” adlı yeni romanının baş karakteri İbn Rüşd. Roman, 12. yüzyıl Endülüs’ünde, İbn Rüşd’ün dünyaya geldiği Kurtuba kentinde başlıyor; doğaüstü varlıkların cirit attığı bin bir olayla gelişerek, yakın geleceğin New York kentine kadar uzanıyor. Rüşdi’nin daha önceki bazı romanlarında olduğu gibi, dinsel inanç ile akıl arasındaki çatışma bu yeni romanın da gündeminde; ama İbn Rüşd’ün ortaçağdaki felsefesiyle İslam mitologyasının buluşmasından, nerdeyse bir bilimkurgu romanı çıkıyor ortaya. New York Times’dan Alexandra Alter, Rüşdi’yle geçende yaptığı söyleşide, “İki Yıl Sekiz Ay ve Yirmi Sekiz Gece”nin uzaktan da olsa “Binbir Gece Masalları”nı çağrıştırdığını, kendini ve başka kızların Sultan Şehriyar’ın şerrinden kurtarmak için ona her gece bir masal anlatan Şehrazad’a da bir “selam” gönderdiğini söylüyor. “Şehrazad, belirli bir yazarı olmayan en büyük karakterlerden biridir. Bu karakteri kimin yarattığını kimse bilmiyor. Ama var işte, hem de edebiyatın ölümsüz karakterlerinden biri. Bir zalimi, ona masallar, öyküler anlatarak adam eden, uygarlaştıran bir insana âşık olmamak mümkün mü?” Salman Rüşdi’nin yanıtı ilginç: Evet, edebiyatın gücü bu işte... Düşünüyorum da, yok mu bir Şehrazad, günümüzün zalimlerine, cahillerine öyküler anlatacak... Ama Sultan Şehriyar’ı da yabana atmamalı; o da dinlemesini bilmiş... Her gün yeni bir şey, her gece yeni bir öykü öğrenmiş... Vatikan’ın tarihi şapelinde ilk albüm apa Francis, tarihi Sistine Şapeli’nde ses kaydı yapılmasını resmen onayladı. Yapılacak ses kaydı ile Cantate Domino isimli koro albümü doldurulacak ve Sistine Şapeli Korosu için Rönesans döneminde bestelenen Palestrina, Lassus ve Victoria tarafın P dan bestelenmiş müzikler icra edilecek. Albümde ayrıca iki Gregoryen şarkı ve Allegri’nin Miserere bestesinin dünya prömiyer kaydı yer alacak. Tamamı Latince olacak albümün kaydedileceği Sistine Kilisesi, Papa Francis’in Vatikan’daki ikametgâhı sayılan Apolistik Sa rayı’ında yer alıyor. Albüm, Deutsche Grammophon’un stüdyo desteğiyle kaydedilecek. İtalyan Rönesans ustası Mikelanj’in freskolarıyla meşhur Sistine Şapeli’nde doldurulacak özel albüme İtalyan opera şarkıcısı Cecilia Bartoli ve İtalyan koro şefi Roberto Gabbiani’nin de emekleriyle katılması bekleniyor. Sistine Şapeli korosunda 20’si erişkin, toplam 30 erkek üye bulunuyor. 25 Eylül’de yayımlanacak albümün ilk kopyası, Papa Francis’e armağan edilecek. l Kültür Servisi Salman Rüşdi C M Y B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear