25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Cumartesi 30 Mayıs 2015 haber EDİTÖR: ÖZGÜR ÖZKÜ ‘Fetih Şöleni’nin AKP mitingine dönüşmesi için görülmemiş bir uğraş verildi enikapı Meydanı’nda bugün Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın himayesinde düzenlenen “Fetih Şöleni”nin AKP mitingine dönüşmesi için görülmemiş bir seferberlik ilan edildi. İstanbul’un fethinin 562. yılı nedeniyle bugün Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Başbakan Seferberlik ilanı gibi Y Davutoğlu’nun katılımıyla Yenikapı Meydanı’nda düzenlenecek olan “Fetih Şöleni” için adeta seferberlik ilan edildi. Şölen için okullardan 250’şer öğrencinin katılımı istenirken İstanbul’un çeşitli yerlerinden İETT otobüsleri ve Yenikapı sahiline ücretsiz tekneler kaldırılacak. İstanbul Deniz Otobüsleri de (İDO) Yenikapı’ya seferlerini 13.30’dan itibaren iptal etti. 10 TSK’den özel birlik Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu yıl ilk kez fetih kutlamalarına TSK’den da aktif katılım istedi. Bunun üzerine TSK, Fetih kutlamasına 84 kişilik mehteran takımının yanı sıra İstanbul’daki 1. Ordu bünye sinde görevli personelden birlik oluşturdu ve “Fetih Birliği” adını verdi. TSK, kutlamalara 478 kişilik Fetih Birliği ile toplamda 562 kişiyle şölene katılacak. Ayrıca Türk Yıldızları da sosyal paylaşım sitesi üzerinden “İstanbul gösterimiz için Bandırma’dayız! Provamız bugün (dün) 18.15’te, gösterimiz yarın (bugün) aynı saatte Yenikapı’da...”şeklinde duyuru yaptı. 100 metreye 18 metre boyutlarında, şu ana kadar Türkiye’de kurulan en büyük sahne olma özelliği taşıyan platformda, 500 metrekarelik bir led ekran, lazerler, 3D uygulamaları, alevler ve Pyro teknik malzemesi yer alacak. l İSTANBUL / Cumhuriyet AKP’nin sırtındaki kambur 5 Ekim 1961’den bu yana yapılan seçimleri, kimi zaman sahada kimi zaman da seçim masası başında izlerim. Sandık başına gitmeye sekiz gün kala seçimin iddialı olan ve iddialı görünen altı partisine ilişkin saptamalarımı yazmaya niyetlendim. AKP’den başlıyorum. Adalet ve Kalkınma Partisi, hocaları Erbakan’ı dışlayarak din ağırlıklı devlete geçişi daha kolay sağlayacağını düşünüyordu diyebilirim. Umudunu da iki oluşuma bağlamıştı. Birincisi Avrupa Birliği’ydi (AB). AB üyeliği sayesinde düşlerindeki devletin yapısını ve dinsel niyetlerini daha rahat gerçekleştirebileceğini düşünüyordu. Müzakerelere başlama tarihinin belirlenerek açıklanmasını, öğle vakti havai fişeklerle ve Birliğe girmiş kadar büyük bir coşkuyla kutlaması da bu yüzdendi. Ama kısa bir süre sonra umutları havada kaldı. Çünkü Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) önceki partilerinin, dini siyasete alet etmekten ve laikliğe karşı odak durumuna gelmekten kapatılmasını onaylamıştı. İkinci hayal kırıklığı, yok edileceği kuvvetle umulan türban yasağının uygun bulunmasıyla yaşandı. Artık AKP’nin, AB’yi kullanma umudu kalmamıştı. Gülen Cemaati’ni de yanına alarak kendi göbeğini kendisi kesmek durumunda kalmıştı. Büyük ölçüde başardı da. “Ne istediler de vermedik” cümlesiyle özetlenen ortaklığın en önemli başarısı (!) laiklikten kurtulmanın önündeki en büyük engel olarak görülen ve sonradan “kumpas” diye eleştirilen Türk Silahlı Kuvvetleri’ni güçsüzleştirmeyi amaçlayan dava furyası ile yaşandı. Anlaşılan cemaat daha fazlasını istiyordu. Kavga çıktı; iki ortak, düşman kardeşlere dönüştü. Seçime giderken AKP, ne kadar yok saysa ya da “darbe” diye yorumlasa da 1725 Aralık yolsuzluk, usulsüzlük, rüşvet kamburunu sırtında taşıyor. Eskiden bu tür kötüye kullanmalar hikâye kipiyle, kesinlik yansıtmayan “götürmüşler” sözcüğüyle anlatılırdı. Seçim gezisinin yanı sıra ikili görüşmelerden de anladığım şu ki televizyon görüntüleri kuşku düzeyini artırmış ve kanıları kesinleştirmiş. Artık “kutularla götürdüler” deniyor. Kimi AKP’lilerin “Eskiler yüzde 80 götürüyordu. Bizimkiler yüzde 20 götürüyorlar” diye küçümseme çabaları da pek işe yaramamış görünüyor. Ama bir etkisi olur mu ya da ne kadar olur bilemem. Çünkü günahları yok saymanın, varsa da sıfırlama yollarının keşfedildiği bir süreçten geçiyoruz. HHH Türkiye’nin bir başka eksiği de, demokrasinin olmazsa olmazı sayılan kavramların halka, günlük yaşamını da düzenleyecek düzeyde indirilememesi. AKP’nin başarı sayılan eylem ve söylemleri de büyük ölçüde bundan kaynaklanıyor. HHH AKP’nin oy oranının düşeceğine ilişkin verilerin, en çok yandaşları endişelendirdiği görülüyor. Üstelik bu kez koruma altına almak zorunluğu duydukları sadece AKP değil. Eylemli olarak propaganda çalışmalarına katılan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı da dikkate almak zorundalar. AKP için gerekçe üretmek pek zor değil. Genel ve yerel kimi seçimlerin oy oranlarını tersyüz de ederek sözcük oyunlarıyla başarabilirler. Ama “yüzde 52 oyla halk tarafından seçildim” diye alanlara çıkan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın durumunu nasıl şavullayacakları şimdilik bilinemiyor. Yandaşların endişelerinin nedenleri arasında hayatlarında gördükleri en büyük itibarı ve ekonomik iyileşmeyi kaybetme korkusu da var mıdır acaba? HHH Gelelim Türkiye’deki bir anlayış değişikliğine. Abdülhamid döneminde, çeşme başında dua eden bir ihtiyarın resminin yayımlanmasını sansürlemişler. Gerekçe: “Bazı kötü niyetliler bunu ‘işimiz Allah’a kaldı’ diye yorumlar.” Oysa günümüzün Abdülhamid’lerinin konuşmalarında dualar yetmiyor, ayetler, hadisler ve dinsizlik suçlamaları mikrofonlardan yansıyor. 1 Abdullah Gül: Benim yerim belli... 11 . Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, bir kez daha bugün Yenikapı’da yapılacak olan İstanbul’un 562. Fetih kutlamalarına katılmayacağını açıkladı. Gül, cuma namazını Beykoz Kanlıca Mahallesi’ndeki Abdulvehhab Evvab Camii’nde kıldı. Gül, namazın ardından çıkışta gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı. Yenikapı’daki İstanbul’un 562. Fetih kutlamalarına davet edilmesine rağmen katılmayacağını bir kez daha yineleyen Gül, HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın “Abdullah Gül de bize oy verecek” açıklamalarıyla ilgili olarak şunları söyledi: “Ben görevimden ayrılırken o zaman söyledim, nihayetinde partinin kurucusuyum, Başbakanıyım, Cumhurbaşkanıyım. Dolayısıyla bu anlamda yerim belli, nerede durduğum belli. Ayrıca bütün bilgilerimi, tecrübelerimi yine arkadaşlarımla zaman zaman paylaşıyorum, yeri geldiği zaman da tabiiki paylaşmaya hazırım. Siyasi parti başkanlarının benimle ilgili söyledikleri güzel sözler nedeniyle hepsine teşekkür ederim. Ancak nihayetinde bir partini kurucusuyum ve yerim belli.” l İSTANBUL / Cumhuriyet Tekbir getirip ‘gemi’ çektiler! AKP’li Erzurum Büyükşehir Belediyesi, İstanbul’un fethinin 562. yıldönümü nedeniyle kent merkezinde kutlama programı düzenledi. Etkinlikte, gemi görünümü verilen, üzerinde “Recep Tayyip Erdoğan Başkumandan” yazılı otobüsü lise öğrencileri tekbir getirerek çekti. Erzurum Büyükşehir Belediyesi, cuma namazının ardından Erzurum’un en işlek semti olan Cumhuriyet Caddesi’ni taşıt trafiğine kapattı ve İstanbul’un fethini canlandırdı. Öğrencilerin çektiği ve üzerinde “Recep Tayyip Erdoğan Başkumandan” yazılı temsili gemi Ulu Camii’den yaklaşık 3 kilometre uzaklıktaki Aziziye Parkı’na götürüldü. Kadına imam nikâhı darbesi nayasa Mahkemesi, resmi nikâhtan önce imam nikâhı yapan çiftlere ve dini nikâhı kıyanlara hapis cezası öngören düzenlemeyi anayasaya aykırı bularak iptal etti. Erzurum Pasinler Sulh Ceza Mahkemesi, resmi nikâhtan önce dini tören yapan sanık çiftin davasıyla ilgili olarak, Türk Ceza Yasası’nın “Birden çok evlilik, hileli evlenme, dinsel tören” başlıklı 230’uncu maddesinin 5 ve 6. fıkraların iptali için geçen yıl Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) başvurdu. Yüksek Mahkeme, çarşamba günkü toplantısında resmi nikâh olmadan dini nikâh kıyan ve kıydıranlara hapis cezası veren iki maddeyi 4’e karşı 12 oyla iptal etti. Yüksek Mahkeme, kararının gerekçesinde resmi nikâh öncesi evlenmenin dinsel törenini yapan ve yaptıranların cezalandırılmasıyla kişilerin özel hayatlarına ve aile hayatlarına saygı gösterilmesi hakkı ile din ve vicdan özgürlüğüne bir sınırlama getirildiği savunuldu. Anayasanın 13. maddesi uyarınca özel hayata ve aile hayatına saygı gösterilmesini iste AYM ‘resmi nikâhtan önce imam nikâhı yapılamaz’ şartını kaldırdı A Karara muhalefet eden üyeler Serdar Özgüldür, Serruh Kaleli ve Recep Kömürcü, söz konusu kararla, “devrim yasaları”nın zayıflatıldığına dikkat çektiler. Muhalefet şerhini ayrı yazan Osman Pakme hakkı ile din ve vicdan özgürlüğünün yalnızca kanunla ve demokratik bir toplumda gerekli olduğu ölçüde sınırlanabileceği belirtilen kararda, “Ayrıca getirilen bu sınırlamalar, hakkın özüne dokunamayacağı gibi anayasanın sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz” denildi. Kararda, özetle şunlar kaydedildi: “İtiraz konusu kurallarla ge ‘Devrim kanunları zayıflatıldı’ süt, sosyolojik araştırmalara göre aralarında herhangi bir şekilde evlenme akdi olmadan aile hayatı yaşayan çiftlerin oranının, sadece dini törenle evlenenlerin oranından daha düşük olduğunu belirtti. doğurmakta ve ölçülülük ilkesine aykırı düşmektedir.” Dini inanç vurgusu Beraber yaşayan çiftlere dikkat çekilen kararda, “Esasen, kişilerin herhangi bir dini tören veya nikâh olmaksızın fiilen birlikte yaşamaları ve çocuk sahibi olmaları, özel hayata saygı gösterilmesi bağlamında hukuk düzenince suç olarak nitelendirilip cezalandırılmazken kişilerin özel hayatlarına ilişkin tercihleri ve dini inançları gereği evlenmenin dinsel törenini yaptırmalarının suç olarak düzenlenmesi, anılan ölçüsüzlüğü açıkça ortaya koymaktadır” değerlendirmesi yapıldı. Ankara Barosu Başkanı Hakan Canduran kararı “facia” olarak nitelendirdi. Canduran, kararın anayasanın 174. maddesindeki devrim kanunlarına aykırı olduğunu vurguladı. Canduran, şunları söyledi: “Bu kararla anne ve çocuk için sağlanan güvenceler tamamen ortadan kalkıyor. Baba bütün yasal sorumluluklardan kurtulacak. Anne yasalara göre dini nikâhlı eşten bir şey talep edemiyor. Bu karar ile17 yaş altındaki çocuklara bir evlenme izni verilmiş oluyor. Çocuklara yönelik cinsel istismarlar artacak.” AYM’nin verdiği karar ‘facia’ Gerekli değilmiş ‘Çocuk gelin sayısını artırır’ İKLİM ÖNGEL tirilen sınırlamanın amacı olan aile düzeninin korunması yönünden gerekli olmadığı halde, itiraz konusu kurallarla kişilerin özel hayatları ve aile hayatlarına saygı gösterilmesini isteme hakkı ile din ve vicdan özgürlükleri kapsamında kalan evlenmenin dinsel törenini yapma ve yaptırma fiillerinin suç olarak düzenlenip bunlara cezai yaptırım bağlanması, anılan haklara orantısız bir müdahalede bulunulması sonucunu ‘Laikliğe ağır bir darbe’ Yargıçlar Sendikası Başkanı Mustafa Karadağ, “Burada resmi evlilik dışında dini nikâhın serbest bırakılması anlamına gelir. Toplumun dinsel yönde dönüştürülmesinde araç olarak kullanılıyorsa, tehlikeli bir karardır. İslami yaşayış şeklini dayatması laikliğe ağır bir darbe olur. Genç evlenmelerin önünü açacak. Mağdur çocuklar yaratacak” dedi. Bakanlık konuyu acil çalışacak İnşaattan düşen işçi öldü ürk Kadınlar Birliği Başkanı ve hukukçu Sema Kendirci, AYM’nin yasalara aykırı bir kararla, kadın ve çocukları güvencesiz bırakacak bir düzenlemeye imza attığını kaydetti. “Bir başka ülkede fıkra sanılır” diyen Kendirci, birlikte yaşamanın suç ol T madığını ancak bunun imam nikâhı ile karıştırmanın bir “hukuk faciası” olduğunu söyledi. Dini nikâhla yaşayanların birçok çocuğu olduğunu, çocukların soyadı, miras, ölümden sonra maaş hakkından yararlanamadığını dile getiren Kendirci, “Bu erken ve zorla evlilikleri destekleyen bir karardır, suç olmaktan çı karılıyor. Hukukçu olmaktan utanıyorum. Anayasayı korumakla yükümlü kurum suç işliyor” dedi. Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu Genel Başkanı Canan Güllü, “Şu an din adına kadını ikincilleştirme çalışması yapılıyor. Birçok kadın yasalar önünde yalnızlaştırılacak, vicdana sığmayan bir karar” dedi. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Başkanı Gülsüm Kav ise birilerinin kafasında Türkiye’yi IŞİD gibi yapmak olabileceği ancak bunun o kadar da kolay olmadığını belirtti. Uçan Süpürge Kadın İletişim Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Halime Güler, bu kararla “çocuk gelin” sayısının artacağı uyarısında bulundu. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Ayşenur İslam AYM’nin kararının resmi nikâhın gerekliliğini ortadan kaldırmayacağını söyledi. İslam, “Biz bakanlık olarak 18 yaş altı çocukların herhangi bir nikâh töreniyle gayri resmi bir biçimde evlendirilmelerini engellemek üzere yeni bir çalışma yapmamız gerekecek” dedi. Kahramanmaraş’ın Haydarbey Mahallesi’nde inşaatta fayans ustası olarak çalışan 27 yaşındaki Adem Doğan, 14. kata yük asansörüyle çıkarılan malzemeyi balkondan aldıktan sonra dengesini kaybederek zemine düştü. Olay yerine gelen sağlık görevlileri tarafından öldüğü belirlenen Doğan’ın cesedi, yapılan incelemenin ardından otopsi için Sütçü İmam Üniversitesi Hastanesi morguna götürüldü. İnşaatta çalışan işçiler, mesai arkadaşlarının ölüm haberi üzerine sinir krizi geçirirken, evli ve 2 çocuk babası Doğan’ın ölümüyle ilgili başlatılan soruşturma sürdürülüyor. l Yurt Haberleri C M Y B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear