23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
OLAYLAR ve GORUSLER 18 EDİTÖR: ÖZGÜR MUMCU ve SİNEM USER KARA TASARIM: AYNUR ÇOLAK KÜLTÜR SANAT Cumartesi 2 Mayıs 2015 Gözümüzü Açmak Lazım AKIN OLGUN GazeteciYazar Bir savaşın içinde, kimseler hatırlamaz yitirilen çocukları. Ne uzuvlarını kaybedenleri görürsünüz sokaklarda, ne toprağa gömülenleri. A ‘Sinematek Adana’ üçüncü yaşında diği bu etkinliklerin ilgi görmesi üzerine Adana Sinema Derneği ile Adana Sanadana, bir zamanlar yaz yi Odası birlikte Sinematek lık sinemaların, sineAdana’yı (2012) kurdular. macıların ve işletmecilerin Derneği Adana Büyükşehir başkentiydi. İşletme açısınBelediyesi’de destekledi. 24 dan Türkiye’nin en güçlü böl Nisan 2012’de “Eylül” filmigesi olan Adana neredeyse nin ödüllü yönetmeni Cemil her mahallesindeki yazlık siAğacıkoğlu’nun katılımıyla dernek ilk sanatsal etkinliğinemalarıyla ünlüydü. ni gerçekleştirdi. Adanalı işletmeciler Türk Derneğin fikir babası ve filmlerinin galalarını burada onursal danışmanı değeryapıp halkın ilgisine göre dali sanatçı Dr. S. Haluk Uyğıtım oluru verirlerdi. Kentte gur. Organizasyon komiteMetro, Sun gibi yazlık sinesinde Prof. Dr. Murat Ali Hermaların adlarını taşıyan sosekli, Edip Kuzey Akten ve kaklar hâlâ bulunmakta. Erhan Yelekçi yer alıyorlar. Kent, Orhan Kemal, Yaşar Sinematek Adana, 2 yıldır Kemal, Yılmaz Güney, ArifBaşkent Üniversitesi Adana Abidin Dino, AbdurrahmanHastanesi’nin desteğini alıArif Keskiner, Yılmaz Duru, yor, etkinlikler üniversitenin Ali Özgentürk, Şener Şen gisalonunda yapılıyor. bi değerli sanatçılar yetiştirDerneğin amacı, yaratıdi. Öğretmen Ziya Darendecı yönetmenlerin çalışmalali Adana’da bir sinema kurını ve dünya sineması klalübü kurdu. Bir film şenliği siklerini izleyiciyle buluşturmak, sinema sanatına ve külyapmayı tasarlayan Darendetürüne katkıda bulunmak. Her ayın son cuma akşamı Başkent Üniversitesi Kışla Yerleşkesi’ndeki gösterimlerin yanı sıra Altın Oran Platformu’nda düzenlenen çeşitli atölyelerde sinema dersleri de verilmekte. Sinematek Adana, gazetemizin sinema eleştirmeni ve Yıldız Teknik Üniversitesi Sanat ve Tasarım Fakültesi İletişim TasarıAslı Selçuk, Edip Kuzey Akten, Haluk mı Bölümü öğUygur, Erhan Yelekçi ve Murat Ali Herretim görevlisekli Sinematek’in 3. yaş pastasını kesti. si olarak 28 Nisan’daki etkinliğine beni davet etti. Güzel li, ekonomik olanakları güçbir rastlantı sonucu derneğin lü olan Şenel Türker’in ve beüçüncü yılını 11 uluslarara lediyenin de desteğini alarak sı yönetmen ve katılımcılarla 1522 Mayıs 1969’da 1. Albirlikte kutladık. tın Koza Film Şenliği’ni yapSeçtiğim film, Sean Penn, tı. Türkiye’nin en önemli Alejandro Gonzalez Inarritu, film festivallerinden biri olan Ken Loach, Mira Nair, ShoUluslararası Adana Altın Kohei Imamura gibi yaratıcı yöza Film Festivali tam 21 yanetmenlerin bakış açısından şında. 11 Eylül olayıydı. İlgi ve katıYaratıcı sinemanın ilk yolım olağanüstüydü. Sinemarumlamalı izlenceleri Altın tek Adana’ya nice güzel yılOran Sanat ve Kültür Platlar diliyorum. formu atölyelerinde başlaBilgi için: www.facebook. dı. “Altın Oran”ın düzenlecom/SinematekAdana. ASLI SELÇUK çmalıyız, kocaman açmalıyız, patlarcasına açmalıyız gözlerimizi. Olup biten tüm rezilliklere alıştırdılar bizleri, her türlü ölümü sıradanlaştırıp hayatlarımızın tam ortasına bıraktılar. Bu topraklar çok kan gördü, bu topraklar kanla körlendi. Vicdanlarımızın içine suç yığıp, ortaklaştırdılar hepimizi. Kan kör eder mi demeyin, eder. O kadar çok görürsünüz ki, her yara, her acılı ses, her gidiş suskun bir bağımlılık yaratır ki suskunluğa bağımlılık en tehlikeli olanıdır. Tüm provokasyonlar belli bir kabul içine sokularak yapılır. Bunun için önce bir düşman veya düşmanlar yaratılır. Hedefe koyulacak kişi, kurum, konu her ne ise algıda ona dair bir yer açılması, manşetler, haberler, yazılar, söylemler, söyleşiler, açıklamalar, gösteriler ile işlenir. (Hrant böyle katledildi) Organize cümleler, kişiler, kurumlar, görsel ve yazılı organlar yoluyla görünmeyen ama hissedilen bir kampanya ile sürekli empoze edilir. Birbiri ile yan yana gelmeyecek farklı kesimlerin bir çeper etrafında, hedefe konan şeyin üzerinde benzer cümleler kurması, toplumun sinir uçlarına mesajlar bırakacak girişimlerde bulunması, normal dönemlerde göze batmayabilir ama siyasi atmosferin ve gerginliğin çok üst noktalarda seyir ettiği dönemlerde mutlak bir anlamı vardır. Suskunluğa bağımlılık A Empoze etmek Ağrı Diyadin ilçesi Yukarıtütek köyü bölgesinde, biri PKK’li iki kişinin öldüğü, beşi asker altı kişinin de yaralandığı olaylar. (Dicle Haber Ajansı) Hepimiz birbirimizden nefret ettikçe, hepimiz birbirimize öfke biriktirdikçe, kol kola yürümenin, birlikte yaşamanın ve var olmanın hissini tatmadıkça, bilemeyeceğiz bunun anlamını. Gözlerimizi açalım, görmek ve anlamak için büyütelim bakışlarımızı. Haysiyet suikastçıları dolanıyor çünkü etrafımızda. İçimizde saklanıyor, içimizde soluklanıyor ve pusularını kuruyorlar. Şarkıda dediği gibi: “Dil çöplerini kuytuda biriktiriyor.” Kirletmeden yaşayamaz, var olamaz onlar. Biz izin verdiğimiz için bu kadar rahat çekiyorlar tetiği. “Yeni bir yaşam” dedikçe kurşunluyorlar bir yerleri, “yeni bir yaşam” dedikçe kırıyorlar, camımızı, penceremizi, “yeni bir yaşam” dedikçe sarılıyorlar eskinin köhne, kanlı yöntemlerine. Sistem kendisini değiştirmek, ileriye taşımak isteyene değil, var olanı koruyanlara yaslanıyor, karşı çıkanları da “birlik ve beraberliğe en çok ihtiyaç duyduğumuz şu günlerde” diye başlayan ezberlere geçirerek boğazlıyor. “Deniz olsam, kederim her yere taşar” diyen o madenci yakını teyzenin sözlerinde bütün gerçeğimiz. Ne zaman acının ortaklaştıran yanında dursak, ona tutunsak, birbirimizi anlamaya başlasak, ne zaman duyumsasak hislerimizi, ne zaman yakınlaşsa ülkenin bir ucu, diğer ucuna, birbirimizin evlatlarının ölü bedenlerini atıyorlar önümüze. Bizi yine bizle vuruyorlar. İşte Ağrı’da yapılmak istenen buydu ve bunu yapmaya devam etmek için tek ihtiyaçları olan şey, açık veya gizli işledikleri şovenizm. ‘Yeni bir yaşam’ Nefret örgütü Bizi, bizleri, hepimizi öldürecek bir ülke isteyenler az değil. Bizi, bizleri, hepimizi yıllar yılı hiç durmadan korkunç bir savaşın içine çekip, “milli” sunumlar ve tabutlar arkasına yığıp nefret örgütleyerek kıydıklarını, unutmayalım. Bir savaşın içinde, kimseler hatırlamaz yitirilen çocukları. Ne uzuvlarını kaybedenleri görürsünüz sokaklarda, ne toprağa gömülenleri. Görünmez yaparlar çektiklerinizi, yaşadıklarınızı. Göze görünmez hale getirildikçe, kazanıldı sanırsınız. Oysa “düşman” hiç bitmez, bir sonraki siz olursunuz. Bakışınız, görüşünüz, anlayışınız, yaşantınız, giyiminiz, kahkahanız, bir anda tehdit haline getirilip, sistem değirmeninde öğütülmek için öne atılır. Hatırlarsınız, sizde bir zamanlar başkalarını atıyordunuz belki de en öne. Ezen ve ezilen Şovenizm, adalet duygunuzu ve insafınızı yok eder. Ezilenin yanında değil, ezenin yanında farklı görünümlerle saf tutar. Ezenden yana saf tutmaya başlamışsa aklınız, vicdanınız, artık daha az insansınız demektir. Daha az ve daha tehlikeli... Sivas, Maraş ve onlarca katliamı yapanların hepsinin bir aileleri, eşleri, çocukları olduğunu tutun aklınızda. Şovenizmin eksilttiği insanlığımızın, nasıl birer cinayet makinesine dönüştürüldüğünü anlarsınız. Sizi, “vatan savunmasına” çağıranlar ölmez asla. Linç etmeye çağıranlar hep seyrederler uzaktan. Her şey olup bittikten sonra, keyifle bakarlar yıkılan evlere, yakılan insanlara ve geride kalan çığlıklara. Bu hiç değişmez. Bu yüzden açalım gözlerimizi, açalım kocaman. Bir daha kıyılmasın hayata. Bir Öğrencinin Çağrısı Hukuk öğrencilerinin asli görevinin sadece ders çalışmak olduğunu düşünenler olabilir. Oysa ülke sorunlarına kayıtsız kalmamak için edebiyat, tiyatro ve müzikle de iç içe olmalıdırlar. F. ÇAĞDAŞ İSLİM Bilgi Üniv. Hukuk Fak. Lisans Öğrencisi ve hukuki sorunlarına çare üretecek insanların ihtiyacı var. Sivas katliamını anlamak isteyen bir hukuk öğrencisi orada yaşanan vahşeti Fazıl Say’dan dinlemelidir. AİHS 2. Madde’yi anlamak isteyen bir hukuk öğrencisi “Yaşam Hakkı” kavramını Fazıl Say’ın melodilerinden dinlemelidir. Hakkında hukuksuz bir şekilde dava açılan ve ülkeye büyük zarar verdiği siyasilerce düşünülen Fazıl Say 30 yılı aşkın bir süredir onların çözemediği, Genco Erkal’ı izlemek H ukuk eğitimine 3 yıl önce başlamış biri olarak fakülteye girdiğim günden bu zamana kadar aldığım eğitimi, ülkemizdeki hukuk sistemini farklı yönleriyle düşünerek kendi içimde tartışmaya ve anlama çalıştım. Fazıl Say’ı dinlemek Asli görev Bu eleştirel bakış artık ülkemizde bir ihtiyaç olmaktan çıkmış ve zorunluluk halini almıştır. Hukuk öğrencilerinin asli görevi ne olmalıdır sorusunun tek cevabının ders çalışmak olduğunu düşünenler olabilir. Bu birinci aşama sayılmalıdır. Diğer aşamalar ise edebiyat, tiyatro, müzik ve örgütlenme. Hukuk öğrencileri olarak edebiyat, tiyatro ve müzikle iç içe olmalıyız. Ülkenin en önemli sorunlarından biri olan Kürt sorunu hakkında düşünmek ve araştırma yapmak isteyen bir hukuk öğrencisinin ilk yapacağı işlerden biri Yaşar Kemal’in eserlerini okumak olmalıdır. Yaşar Kemal’in gözünden ülkenin sorunlarını anlayabilen ve yorumlayabilen bir hukuk öğrencisi kendi içinde bu ülkede yaşanan anadilde eğitim hakkı konusunu, 12 Eylül darbesinin getirdiği sorunları bambaşka bir bakış açısıyla görmeye çalışacaktır. Anadolu kültürünün zenginliğinin ayrıştırıcı değil, birleştirici ve kucaklayıcı olduğunu anlamaya en başta bu ülkenin siyasi Genco Erkal hukuk öğrencileri için büyük bir hazinedir. Ben böyle düşünüyorum en azından. Aziz Nesin’i oynar, Bertolt Brecht’i oynar işi gücü bırakır, 50 sene sonra “Bir Delinin Hatıra Defteri”ni oynar. Türkiye’de ve dünyadaki siyasal olayları öğrenmek isteyen bir hukuk öğrencisi Genco Erkal’ın yakasına acilen yapışmalıdır. Zor olanı başarmak Yaşar Kemal okumak aslında çözmek istemediği “Kürt Sorunu” hakkında olumlu bir çaba göstermiştir. İstanbul’da hukuk fakültesine yeni başladığım zamanlarda dinlediğim Mezopotamya Senfonisi’ni hiç aklımdan çıkaramayacağım. Sanki Fazıl Say geceleri herkes uyurken Diyarbakır’ın çarşılarında dolaşmış, Harran Ovası’ndan koşarak geçmişti. Orada yaşanan acıları, savaşları çok hüzünlü bir şekilde hissedersiniz bu eserde. İnsan hakları hukukçusu olmak isteyen bir hukuk öğrencisinin yolu Say’ın Mezopotamya Senfonisi’nden mutlaka geçmelidir. Hukuk öğrencileri olarak ülkemizde ve ülkemiz dışında yaşanan olayları insan kavramının üzerinden giderek yorumlamaya çalışmalıyız. Bunu yaparken de dikkat edilebilecek en önemli şeylerden biri politikacıların sözüyle hareket etmek değil politikacıları bizim sözümüzle hareket etmeye zorlamak olmalıdır. Hepimizin birlikte hareket etmeye artık daha çok ihtiyacı var. Yapmamız gereken şey ise bir hayli zor. Umutsuz değilim asla. Yaşar Kemal’in dediği gibi “Bu bir çağrıdır” dostlarım. Bir çocuk daha okusun diye... 21. YÜZYIL EĞİTİM VE KÜLTÜR VAKFI (YEKÜV) Tel : 0212.274 15 02213 74 02 Fax: 0212.275 52 44 www.yekuv.org • yekuv@yekuv.org Vakıflar Bankası: Osmanbey Şubesi 00158007287986476 C M Y B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear