25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
2 MART 2015 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA kultur@cumhuriyet.com.tr KÜLTÜR 17 Yaşar Kemal Kültürü… Kimi büyükler vardır, büyük sözcüğü veya büyüklük kavramı onların gerçek büyüklüklerini dile getirmek için yetersiz kalır. Yaşar Kemal, onlardan biriydi. Çünkü o, bizim kültür iklimimiz içersinde başlı başına bir kültürün yaratıcısıydı. Yazılı ve yazısız Anadolu kültürünün has temsilcisiydi. İlk eserlerinden başlayarak kullandığı ve sürekli geliştirdiği dili, Türkçenin ne kadar zengin ve güçlü bir iletişim aracı olabileceğinin en canlı kanıtıydı. Hayatı boyunca Anadolu kültüründen beslendi. Kendi dilini bu kültürü sürekli zenginleştirmek için bir pota olarak kullandı. Bu ülkenin gelecek kuşakları Yaşar Kemal’in tükenmez mirasını layıkıyla değerlendirebildikleri takdirde, adına kültür dediğimiz olgunun hiçbir durağanlıkta demir atmadığını, atamayacağını, kültürün ancak insanı hep daha insanca kılma hedefine yönelik sürekli bir akış niteliğiyle kavrandığı takdirde gerçek anlamına kavuşabileceğini çok iyi anlayacaklardır. “İliada” ve “Odysseia”nın çevirmeni Azra Erhat gibi, Yaşar Kemal de Homerosoğulları’ndandı. Azra Erhat ile bu çeviriler üzerine yaptığı bir söyleşide, özetle şu saptamalarda bulunmuştu: “Homeros’un dilimize yapılan çevirileri, dünyadaki en doğru çevirilerdir. Çünkü ‘İliada’ ve ‘Odysseia’, Batı’da hep iddia edildiği gibi, Yunan mitolojisini değil, aslında Anadolu mitolojisini temel alır. Bundan ötürü de bu destanlardaki sözcüklerin en doğru karşılıkları ancak Anadolu Türkçesinde bulunabilir…” Mitlerin dünyası, Yaşar Kemal için dünden bugüne hep içinde yaşadığı ve sürekli zenginleştirdiği kültürün olmazsa olmaz öğeleri olarak kaldı. “İnce Memed”den başlayarak bütün romanlarındaki karakterlerin ve tiplerin sarsıcı canlılığı, kaynağını söylenceler ile insan gerçeği arasında yazar tarafından hep kurulagelen köprülerde bulur. “İnce Memed”i ilk elime aldığımda, hiç ara vermeksizin iki kez okumuştum. Böyle bir dil olabileceğine inanmamıştım. Böylesine destansı bir anlatımın günlük hayatın gerçeklerini böylesine inandırıcı dile getirebileceğine inanmakta da güçlük çekmiştim. Yaşar Kemal, Shakespeare’in İngiliz dilinde gerçekleştirdiği edimin son derece benzerini bizim dilimizde gerçekleştirdi. Tarihiyle, mitler dünyasıyla Türk dilinin kaynaklarından yola çıkarak bir “Yaşar Kemal Türkçesi” inşa etti. Bu Türkçe, günümüzde dilimizin içine düştüğü sığlık ve yozlaşmışlık uçurumundan kurtulmaya günün birinde ciddi olarak karar verdiğimizde, sanırım en değerli yardımcılarımızdan olacaktır. Sanatçı, yazar ve şair dostları Yaşar Kemal’i anlattılar ‘Kaleminde isyan ve umut’ Sanat dünyasından siyaset ve iş dünyasına herkes yasta ‘Yeri doldurulamaz’ Kültür Servisi Edebiyatımızın büyük ustası Yaşar Kemal’in kaybının ardından siyaset ve iş dünyasından isimler yayımladıkları mesajlarla üzüntülerini dile getirdi. 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, “Yeri doldurulmaz bu büyük insan, hep sevgi ve saygıyla anılacaktır. Bıraktığı yüzlerce eser, insanları aydınlatmaya devam edecektir” dedi. Eski Kültür Bakanı Ertuğrul Günay, “dilimizin dünya çapında tanınan en büyük anıtı” olarak nitelediği Yaşar Kemal için “Yazdıkları, anlattıkları ve çocuksu yüreğinden çağlayan coşkulu sesiyle dünya edebiyat tarihinde her zaman özel bir yer alacağına içtenlikle inanıyorum. Onunla aynı çağda yaşamış olmak, aynı ortamları, arkadaşlıkları, düşünceleri paylaşmış olmak yaşamımın en unutulmaz anıları arasındadır” ifadelerini kullandı. KKTC Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, Yaşar Kemal’in vefatı dolayısıyla yayımladığı başsağlığı mesajında, “Eserleri ve Türk edebiyatına kattığı değerle her zaman anılacak” dedi. Güler Sabancı’nın taziye mesajında ise “Rahmetli Sakıp Sabancı, kendisine büyük bir sevgiyle ‘KOCA YAŞAR’ derdi. Bununla, onun dünya çapında büyük bir edebiyatçı oluşuna, her konuda etkileyici duruşuna, yüreğine ve kişiliğine duyduğu hayranlığını ifade ederdi. Yaşar Kemal’in, farklılıkların bir arada barış içinde yaşaması için gösterdiği çaba, en az eserleri kadar hatırlanacaktır” denildi. Kültür Servisi Sanatçı dostları, bugün son yolculuğuna uğurlayacağımız Yaşar Kemal’i anlattı. Ferid Edgü, Yaşar Kemal’i “hem yerel, Hem de evrensel olmayı başarmış tek yazarımız” diye nitelerken, “Daha şimdiden evrenin bir noktasında can dostu Abidin’le buluşup ‘kaynatmaya’ başladıklarını görür gibiyim” dedi. Oya Baydar, Yaşar Kemal’in edebiyata bakışını “O; ezilenlerin, ötekileştirilenlerin, yoksul insanların trajedisini anlatır ama bu bir yenilgi edebiyatı değildir; isyan ve Abidin’le ‘kaynatıyordur’ FERİT EDGÜ Yaşar Kemal, eski yeni, bizim romancılarımız arasında, hem bu kadar yerel, hem bu kadar evrensel olmayı başarmış tek örnektir. Bunun nedeni sanırım insan malzemesi ve onun kadar önemli dil zenginliğidir. Sözcük dağarcığından değil, Türkçede kendine özgü bir dil yaratmış olmasından söz ediyorum. Bir romanından diğerine yenilediği, değiştirdiği, o romana özgü kıldığı dilden... İnsan malzemesine gelince... Tam bir insan koleksiyon umut gürül gürül akar kaleminden. ‘O güzel insanlar o güzel atlara binip’ gittiklerinde bile artlarında daha aydınlık bir gelecek umudu kalır” sözleriyle anlattı. “Teneke” oyununu ilk sahnelenişinde rol alan Gülriz Sururi ise bugünün toplum, iktidar, muhalefet, basın için sınanma günü olduğunu söyledi: “Anadolumuzun insanlarını bize anlatan Yaşar Kemal’i okumayanlar, onun kahramanları... Onlar çok, onlar umarsız, onlar yalnız ve 60 yıldır okuyup öğrenmeyi bekliyorlar.” Yaşar’sız yaşamaya alışmak GÜLRİZ SURURİ cusuydu. Onun kadar çok insan tanıyan hiç kimse bilmiyorum. Tanığı olduğum birkaç olay beni hep şaşırtmıştır. Sokakta görüp ona sarılan, şapşup öpen insanların onun hayranları olduğunu sanırdım. Ama her defasında yanıldığımı gördüm. Yaşar onları adları sanları köyleri kasabalarıyla tanıyordu. Bir de bunlara yarattığı karakterleri ekleyin. Hepimiz ergeç öleceğiz. Yaşar Kemal de uzun ve verimli bir yaşamdan sonra aramızdan ayrıldı. Daha şimdiden evrenin bir noktasında can dostu Abidin’le buluşup “kaynatmaya” başladıklarını görür gibiyim. Ne yazık ki konuştuklarını okuyamayacağız. ‘Onun vicdanı ülkeyi ışıtacak’ Kültür Servisi Türkiye Yazarlar Sendikası’nın, Yaşar Kemal’in ardından yayımlandığı mesajında, onun fikirleriyle yaşamaya devam edeceği vurgulanarak; “O ‘güzel adam’ın ‘sözcük atı’, edebiyatımızın bozkırlarında, dağlarında, ırmak boylarında sonsuzca gezinip duracak. Kendi deyişiyle o, ‘İnce Memed’ gibi bu yeryüzünün ‘mecbur insan’ı olmayı hep sürdürecek. Onun dil ve vicdan birikimi, bu ülkenin karanlık göklerini gündüz gece ışıtacak” denildi. Nâzım Hikmet Kültür Sanat Vakfı’nın mesajında ise “Çağımızın Homeros’u” Yaşar Kemal’in, “Uğrunda savaştığı güzel ve insani değerler yaşadıkça aramızda olacak” ifadeleri yer aldı. Yaşar Kemal’in nabzı durdu. Aslında 1.5 ay önce aramızdan ayrılmıştı. O gün matemini tutmuştuk Engin’le (Cezzar). Engin, bağıra bağıra ağlıyordu. Artık Yaşar Kemal’siz bir dünya; Türkiye, edebiyatımız, barışımız, türkülerimiz, hoşgörümüz, fikirlerimiz, garibanlarımız, gençlerimiz, medeni insanlarımız, vatanseverlerimiz, savaş karşıtları, vicdan sahipleri, öksüz kaldık. Yaşarım Kemalim, sanırdım ki ben gidiciyim, sen ardımdan üslubunca üzüntünü dile getireceksin; bu ara sıra gülümseyerek aklımdan geçerdi doğrusu... Ama bu garip şubat seni marta bırakmak istemedi. Hani seni 1.5 ay önce kaybetmiştik? Şu an gözyaşlarını tutabilene aşk olsun. Yaşar Kemal her an çevresini zenginleştirdi, onun yanında iyiliği, vicdanı, tebessümü bulurdunuz. Bir gün Yaşar’a “Teneke” hikâyesini oyunlaştırmak istediğimizi söyledik. Çok heyecanlandı, “Hemen bu gece bize gelin, konuşalım” dedi. Gittik. Önce biraz nazlandı, “Yazarım, denerim ama zaman lazım, aceleye gelemem” deyince, ben de ona: “Yaşarım, zaman yok, perdeyi ‘Teneke’yle açacağız. Yaşarım şimdik ‘Teneke’nin hemi de tam zamanı, ille de ‘Teneke’ği oynacah..” Yaşar’ın bitmek bilmeyen bir enerjisi, sabrı ve inanılmaz bir sağduyusu var. Onun romancı sabrı, Anadolu sağduyusu ve tiyatrosu enerjisi bir araya gelirse ve bu yazar Yaşar Kemal olursa, oldu bu iş, diyordum. Yaşar’ın yazdığı tiplerin hepsi öyle gerçekti ki oyuncular ısınıvermişti rollerine... Oyunu ilk oynadığımız gün, en mutlu günlerimden biriydi. Yaşar Usta (bence en zor yazı türü olan tiyatronun) üstesinden gelişti. Yazdığı insanları, kahramanları etli canlı karşısında görmek etkilemişti Koca Yaşar’ı.. Ben hayatım boyunca oynadığım oyunlar içinde, “Teneke” kadar sahne araları alkışla kesilen başka oyun bilmiyorum. Üstelik oyun komedi de değil. O yıl “Teneke” yılın en iyi oyunu seçildi. Bütün ödülleri topladı. Ödüllerin dağıtıldığı gece Yaşar’a “Yahu” diyorum, “Tek oyunla en iyi tiyatro yazarı seçilmek var mı?” Bana Cadılar Padişahı diyor, hep öyle derdi neşeli zamanlarında, “Ben senden korktum” diyor, “sen bana yakında reji bile yaptırırsın”... Ve Yaşar Kemal yok artık. Ulusumuz, iktidarımız, muhaliflerimizin, basınımızın sınanma günü. Anadolumuzun insanlarını bize anlatan Yaşar Kemal’i okumayanlar, onun kahramanları... Onlar çok, onlar umarsız, onlar yalnız ve 60 yıldır okuyup öğrenmeyi bekliyorlar. Belki de ülkesini bu kadar seven büyük yazar, gözleri açık gitti... Ben de bundan sonra Yaşar’sız yaşamaya alışmaya çalışacağım. Uğur Mumcu, Nadir Nadi, İlhan Selçuk ve Yaşar Kemal. ‘Yerelden evrensele’ OYA BAYDAR Sadece edebiyatımızın değil; barış, özgürlük, emek mücadelesinin de ulu çınarıydı Yaşar Kemal. Edebiyatının da yaşamının da merkezinde insan vardı. Röportajlarının yüreğimize işlemesi, romanlarının destanlaşması bundandır. O; ezilenlerin, ötekileştirilenlerin, yoksul insanların trajedisini anlatır ama bu bir yenilgi edebiyatı değildir; isyan ve umut gürül gürül akar kaleminden. “O güzel insanlar o güzel atlara binip” gittiklerinde bile artlarında daha aydınlık bir gelecek umudu kalır. Bütün büyük yazarlar gibi, Yaşar Kemal Çukurova’dan çıkıp dünyaya açılır, yerel olanı, yerel insanı evrenselleştir. İnce Memed, bölgeyi, ülkeyi aşıp dünyalı olur onun anlatımıyla. Yaşamını, mücadelesini, yüreğini, kalemini ortaklaştırabilmiş; edebiyatını mücadelesiyle, mücadelesini edebiyatıyla güçlendirmiştir. Onu büyük yazar yapan da budur zaten. ‘Dünya yas tutmalı’ küçük İskender Türk edebiyatını en önemli yazarıydı, yazarlarından biri değil, en önemlisiydi. Her şeyden önce toprağı ve halkıyla çok örtüştüğü için, bunu çok içselleştirdiği ve bunun için mücadele verdiği için, bütün dünyanın ardından yas tutması gerekir. Sadece bizim değil, bütün coğrafyalara hükmedecek kadar büyük bir yazardı. Çok üzgünüm, toprağı bol olsun. C M Y B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear