Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
4 ŞUBAT 2015 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA HABERLER AKP, Erdoğan’a başkanlık yolunun açılması için ‘1 sandıkta 2 halkoylaması’ planlıyor 5 “Türkiye hukuk devleti mi gerçekten?” Yasal ve anayasal haklarını kullanan insanlara “marjinal grup” demek ne anlama geliyor? Anlaşılan o ki, şu anlama: “Marjinal terörist!” Bilen varsa beri gelip anlatsın ve biz de öğrenelim! Forum, toplantı düzenlemek “örgütlü yapı” olarak adlandırılıyor ayrıca... Hayda! Çıkın işin içinden bakalım! Türkiye’yi 12 Eylül darbesi dönemine götürecek olan “İç Güvenlik Paketi” Meclis’ten ha geçti, ha geçecek... Emniyet güçlerinin arama yetkileri artırılıyor, karakollar evlere taşınıyor, eylemlerde atkı, poşu, gaz maskesi takarak yüzlerini gizleyenlere dört yıl hapis cezası öngörülüyor... Tüm bunlar sözcüklerin oyunu gibi gelse de, baskıcı bir rejimin ülkeyi nasıl kuşattığını gösteriyor. HHH Sözcükler, insanlar... Aşağılama! Nefret! Kin! Abdullah Cömert’in katili polis, 20 aydır serbest... Bu ülkede çocuklar ölüyor ve hep birlikte yaşanan acıları, hüzünleri, ölümleri seyrediyoruz. Cizre’de öldürülen 12 yaşındaki Nihat’ın babası “tüm çocukları öldürecekler” derken kulaklar duymaz oluyor... Ülkem, öldürülen çocuklar mezarlığına dönüşmüş... Bunun adı “Yeni Türkiye”! Sınırlarımız yolgeçen hanı oldu... Türkiye’nin içinde bulunduğu coğrafya, köktendinci terör örgütlerinin güzergâhı olmuş. Açıkçası Türkiye bir risk altında! Halkımızın çoğunluğu bu yaşananları bilmiyor, bilse bile umursamıyor! Nasıl olsa ölümlere alışmış bir toplumuz... El Kaide ve IŞİD, rekabet içinde militan kazanmak için... Bu rekabet en korkunç terör eylemlerini de kapsıyor. Emniyet güçlerine yargısız infaz yetkisi, yargıç kararı olmadan dinleme süresinin 48 saate çıkarılması... Araç kiralayanların bile fişlenmesi... Siz hâlâ topluma demokrasi ve özgürlük dersi vermeyi sürdürün... Unutmayın tarih toprağa asla gömülmez! Modeli Kenan Evren EMİNE KAPLAN ANKARA Genel seçimde anayasayı değiştirecek çoğunluğa ulaşmayı hedefleyen AKP, başkanlık ya da partili cumhurbaşkanlığı modelini getirirse 7. Cumhurbaşkanı Kenan Evren’in yaptığı gibi tek sandıkta iki halkoylaması planlıyor. AKP kulislerinde konuşulan formüle göre, başkanlık sistemi için yapılacak anayasa değişikliğine geçici madde eklenerek Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın başkan seçilmiş sayılacağına ilişkin hüküm getirilecek. Halkoylamasında anayasa değişikliğiyle birlikte Erdoğan için de başkanlık oylaması yapılmış olacak. Başkanlık sistemine ilişkin tartışmaların sürdüğü AKP’de, genel seçimde anayasayı değiştirecek bir çoğunluğa ulaşılması durumunda nasıl bir başkanlık sisteminin getirileceği ve uygulama biçimi de değerlendiriliyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ısrarla başkanlık sistemi vurgulu açıklamalarına karşın Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun bu konuya girmemesi ikili arasında bir görüş ayrılığı yaşandığı yorumlarına yol açarken, partinin seçim beyannamesinde yeni anaya Anayasaya geçici madde eklenerek Çankaya’ya çıkmıştı Erdoğan’ın “darbeci” dediği ve 12 Eylül referandumuyla yargılama yolu açtığı 7. Cumhurbaşkanı Kenan Evren, halkoylamasında kabul edilen 1982 Anayasası’na konulan geçici maddeyle cumhurbaşkanı seçilmişti. Söz konusu geçici 1. madde, “Anayasanın halkoylaması sonucu, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası olarak kabul edildiğinin usulünce ilanı ile birlikte, halkoylaması tarihindeki Milli Güvenlik Konseyi Başkanı ve Devlet Başkanı, Cumhurbaşkanı sıfatını kazanarak 7 yıllık bir dönem için anayasa ile Cumhurbaşkanı’na tanınan görevleri yerine getirir ve yetkileri kullanır” hükmünü düzenliyor. Cumhurbaşkanı seçilenlerin partiyle ilişiğinin kesileceği hükmü daha sonra getirildi. Eğer çok yoğun muhalefet olur ve tartışmalar gereksiz bir mecraya taşınırsa partili cumhurbaşkanlığı geçiş dönemi için iyi bir seçenek olabilir. Hangi sistemin tercih edileceği konusunda genel seçimden sonra ortaya çıkacak Meclis tablosuna da bakılacaktır. sa hedefine bağlı olarak bu sisteme ilişkin de bir hedefin yer alması bekleniyor. AKP’de, Erdoğan’a başkanlık yolunu açacak anayasa değişikliği konusunda ise şu formüller konuşuluyor: 3 sistemden biri: Eğer anayasayı değiştirecek 330367 bandında ya da daha yüksek sayıda bir milletvekili sayısına ulaşılırsa yeni anayasa çalışmaları kapsamında başkanlık, yarı başkanlık ya da partili cumhurbaşkanlığı masaya yatırılır ve birisi tercih edilir. 1960 yılına kadar Türkiye partili cumhurbaşkanlığı ile yönetildi. nulması zorunlu. 367’nin üzerinde oyla kabul edilecek anayasa değişikliğinin halkoylamasına gitmesi konusu ise cumhurbaşkanının yetkisinde. Yarı başkanlık, başkanlık ya da partili cumhurbaşkanlığı yönünde bir anayasa değişikliği yapılırsa ve halkoylamasına sunulursa, Erdoğan’a başkanlık yolunu açacak bir düzenleme de geçici maddeyle anayasa değişikliğine eklenir. Söz konusu geçici maddeyle, “mevcut cumhurbaşkanının başkan seçilmiş sayılacağı”na ilişkin bir hüküm öngörülür. Halkoylamasında hem yeni anayasa hem de Erdoğan’ın başkanlığı oylanmış olur. Bunu daha önce 12 Eylül darbesini gerçekleştiren 7. Cumhurbaşkanı Kenan Evren yapmıştı. Tarih Toprağa Gömülmez!.. Sözcüklerle oynamak, karşılıklı konuşmak, sevmenin sevilmenin güzelliğini taşır aslında... Sözcükler bu tür konuşmalarda size yaşama ilişkin ipuçları verir, önemli ama unuttuğunuz pek çok olayı anımsatır. Bugün, “ülke güvenliği” gerekçesiyle bir hafta içinde unutulan, hatta hiç böyle bir grev olduğunu bilmeyen toplumun büyük bir kesimi vardır. DİSK’e bağlı Birleşik Metal işçilerinin ertelenen grevi... Uzun süre unutamayacağımız Gezi eylemleri, öldürülen çocuklarımız, acılı anne ve babalar. Kızıldere’yi, Kanlı Pazar’ı anımsayan var mı? Komünizmle Mücadele Derneği’ni, Gladyo eylemlerini, “Hisar Camii”nin bombalanmasını, biraz daha geçmişe gidersek 67 Eylül olaylarının ateşini yakan o gazetenin manşetini... “Selanik’te Atatürk’ün doğduğu ev bombalandı!” Dincilerin, o yıllarda ABD’nin 6. Filosu’nu cihatçılar gibi nasıl savunduğunu unuttunuz değil mi? O yüzden sözcüklerle oynamayı severim ben... Sözcüğün sonuna hangi harf gelirse gelsin, anlam çeşitlenmesinin yelpazesi açılır; acımasızlık, alay, merak, kin, nefret, aşağılama dokulaşabilir. Ne demiş yazar: “İnsanın ruh hali eczane terazisinde tartılamaz!” HHH Eskişehir’de Gezi eylemlerine katılan yurttaşlar hakkında “böylesi de olmaz” dedirten suçlamalarla soruşturma açılmasına hiç şaşırmadım... Çünkü böyle soruşturmalar hep açılmıştır... Ali İsmail Korkmaz’ın “Gezi eylemlerinde yaralandığı” öne sürülürken, “akla ziyan” polis fezlekeleri yazılmış. Ali İsmail’in öldürülmesi fezlekede “iddia” olarak yer almıştır. Ne kadar acı değil mi? Tüm bunlar olurken insan, ister istemez şu soruyu soruyor: Hem anayasa hem başkanlık: Eğer 330367 aralığında bir milletvekili sayısına ulaşılırsa ve muhalefetten de destek gelmezse anayasa değişikliğinin halkoylamasına su çimlerinde 25. dönem parlamentosu seçilecek. Yeni anayasayla başkanlık ya da yarı başkanlık sistemine geçilmesi durumunda 25. dönem parlamentosunda görev alacak milletvekillerinin görevlerini sürdürmesi geçici maddeyle sağlanır. Böylece halkoylaması dışında bir seçim yapılmasına da gerek kalmaz. 25. dönem milletvekilleri ne olacak?: 7 Haziran 2015 se Milletvekilli olmak için istifa etmek isteyen bürokratların gözleri Davutoğlu’nda değil, Erdoğan’da Saray’dan haber bekliyorlar ERDEM GÜL ANKARA Seçimde milletvekili adayı olmak için kamudaki görevlerinden 10 Şubat’a kadar istifa etmek zorunda olan bürokratlar, Saray’dan haber bekliyor. AKP’den aday olmak isteyen çok sayıda bürokrat, istifa etmeleri için bekledikleri “aday olabilirsin” vizesini almak için Başbakanlık yerine Saray’ın nabzını yokluyor. 7 Haziran seçimleri için bürokratlara kamudaki görevlerinden istifa etmeleri için tanınan süre olan 10 Şubat için geriye sayım sürüyor. Ankara’da “devlet” olarak nitelenen bürokratlar, ağırlıkla adaylık için bu seçimde AKP’yi tercih ediyor. Tüzük gereği sayıları 70’i geçen 3 dönemlikler yeniden aday olamayacak. Partiye yeterince sadık olmayan, “paralel”le yeterince mücadele etmeyen çok sayıdaki ismin tasfiye edileceği düşünüldüğünde listede 200’e varan sayıda yer açılacağı hesapları yapılıyor. Bu da bürokratların şanslarının arttığı beklentisiyle adaylık iştahlarını artırıyor. Ancak Ankara kulislerine göre AKP listesine girmek isteyen bürokratların asıl sıkıntısı da burada başlıyor. Bürokratlar, adaylık için vize almadıkça görevlerinden istifa etmek istemiyor. Özellikle Ankara’daki üst düzey bürokratların tamamına yakını, isimlerinin AKP listesinde yer alacağına ilişkin vize arayışına girmiş durumda. Bürokratların, bunun yöntemi olarak da bazı isimler aracılığıyla, adaylıkları için vize olup olmadığı konusunda nabız arayışına girdikleri belirtiliyor. Ancak nabız arayışının adresinin parti liderliği ve Başbakanlık yerine Saray olması dikkat çekiyor. 10 Şubat tarihi yaklaştıkça vize arayışındaki bürokratların az sayıdaki isme başvurmaları, aday belirlemede Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın daha etkili olarak görüldüğünü net olarak ortaya koyuyor. Bürokratların, “Aday olmak için istifa edeyim mi” sorusuna yanıt aradığı az sayıdaki etkili ismin Erdoğan’a çok yakın olmaları, kulislerde “Saray’ın belirleyiciliği” olarak görülüyor. AKP çevrelerinde ise aday olacak bürokratlara ilişkin “paralel” korkusu yaşanıyor. AKP’de yapılan değerlendirmelerde, 17 Aralık’tan bu yana yaşanan “paralel operasyonlara” karşın, bürokraside hâlâ azımsanmayacak sayıda cemaatçi bulunuyor. Parti yönetimi, bu bürokratların bu zamana kadar yaptıkları gibi yine “kendilerini kamufle ederek” parti listelerinden aday olup milletvekili seçilebileceklerinden kaygı duyuyor. Bu nedenle AKP listeleri, “paralel sızmasın” bakış açısıyla da kontrol edilecek. MİT Müsteşarı Hakan Fidan, AKP kulislerinde 10 Şubat öncesi adaylığı en çok tartışılan isim konumunda. Fidan’ın aday olup olmaması konusunda yanıtı aranan dört noktanın altı şöyle çiziliyor: l MİT yasası Fidan’a zırh sağladığı için dokunulmazlık kazanmak için milletvekilliğine ihtiyacı yok. l Seçimden sonra bakan olacaksa ki Dışişleri Bakanlığı yakıştırılıyor dışarıdan bakan ataması yapılabiliyor. Bu nedenle de milletvekili olması gerekmiyor. l Cumhurbaşkanı Erdoğan, seçimde hedefi başkanlık sistemi olarak belirledi. Öyle görünüyor ki bu seçimin en önemli sonucu başkanlık sistemine geçişi sağlayacak anayasa değişikliğinin yapılıp yapılmaması olacak. Eğer başkanlık sistemine geçilecekse Fidan’ın milletvekili olması hiç gerekmez. Başkanlık sisteminde zaten bakanlık için milletvekilliği gerekliliği hiç olmayacak. Fidan, Erdoğan’ın en güvendiği bürokrat konumunda. Bürokrat olarak da en kritik bakanlık görevine gelecektir. l Fidan’ın milletvekili olmasının bir tek mantıklı yanı olabilir. Bizim sistemimizde başbakan olmak için milletvekili olma zorunluluğu var. Fidan’ın milletvekili olup başbakan olma şansını elinde tutması gerektiği görüşüne varılırsa aday yapılır. Bu da başkanlık sistemine geçilmeyip, Davutoğlu ile de devam edilmezse Fidan’ın alternatif isim olması anlamına gelir. Hakan Fidan muamması Çankaya Köşkü’ne ‘tenzili rütbe’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Cumhurbaşkanlığı’nın Atatürk Orman Çiftliği’ne (AOÇ) yapılan yerleşkeye taşınmasının ardından Çankaya Köşkü’ne de Başbakanlık amblemi yerleştirildi. Atatürk’ten bu yana Cumhurbaşkanlığı Köşkü olarak kullanılan Çankaya Köşkü, “tenzili rütbe”ye uğramış oldu. Recep Tayyip Erdoğan’ın cumhurbaşkanı olmasının ardından görevini AOÇ’ye yapılan sarayda sürdüreceği açıklanmıştı. Cumhurbaşkanlığı’nın buraya taşınması 29 Ocak 2015’te tamamlanmıştı. Bu tarihte Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşundan bu yana Çankaya Köşkü’nün girişindeki duvarda bulunan Cumhurbaşkanlığı Forsu sökülerek taşındı.Forsun sökülmesinden 5 gün sonra da Köşk’ün girişine Başbakanlık Amblemi asıldı. Başbakanlık amblemi, asılmasına karşın duvarda Cumhurbaşkanlığı Forsu’nun izleri hâlâ duruyor. Amblem, forsun ortasındaki büyük yıldızın yerini kaplayabilecek büyüklükte olduğu için 16 yıldızın beyazlaşmış yerleri dikkat çekiyor. Çankaya Köşkü’ne önümüzdeki dönemde Başbakanlık’ın taşınması bekleniyor. Fotoğraf: NECATİ SAVAŞ l Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ‘sırrı’ korunuyor ‘Mal varlığı’ sorularına ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun açıkladığı ve mal varlıklarına ilişkin şeffaf olunması yönünde maddeler içeren “şeffaflık paketi”ne “şimdi sırası değil” tepkisi gösteren Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın mal varlığı Meclis çatısı altında sorulmasına karşın “sırrını” koruyor. Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, Anayasa ve Meclis İçtüzüğü’nü işaret ederek, Erdoğan’ın mal varlığına ilişkin sorulara “özel yaşama ilişkin konuları içermesi” gerekçesiyle yanıt verilmesinin yasaya uygun olmadığını ileri sürdü. CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, Erdoğan’ın mal varlığını başbakanlığı döneminde Meclis gündemine taşıdı. Önergede, “1 Temmuz 2014’te Erdoğan’ın beyan ettiği mal varlığı listesinde, Erdoğan ile oğlu Bilal Erdoğan arasındaki telefon görüşmelerinde geçen İstanbul Kısıklı’daki villalardan nakledilen paraların neden dahil edilmediği, villaların tapularının kimlerin üstüne oldu ‘özel yaşam’ reddi ğu, Erdoğan’ın başkasına kayıtlı mallarının bulunup bulunmadığı, 2011’deki mal varlığı beyanı ile kıyaslandığında 1 milyon TL’den fazla mevduat artışı görüldüğü, rakamların sehven eksik yazılıp yazılmadığı” soruldu. Bozdağ verdiği yanıtta, Meclis’teki soru önergesinin ne anlama geldiğini, “Başbakan ve bakanlardan bilgi istemekten ibaret olduğu, İçtüzük’ün sorunun kısa, gerekçesiz ve kişisel görüş ileri sürülmeksizin kişilik ve özel yaşama ilişkin konuları içermeyen bir önerge ile hükümet adına cevaplandırılmak üzere, başbakan veya bakanlardan açık veya belli konular hakkında bilgi istemekten ibaret olduğu hükümlerine yer verildiği malumdur” sözleriyle açıkladı. Hem anayasaya hem de Meclis İçtüzüğü’ne işaret edilen yanıtta, “Soru önergesinde söz edilen konularda kişisel görüş ileri sürmek suretiyle kişilik ve özel yaşama ilişkin hususları içeren sorulara cevap verilmesine yasal imkân görülmemiştir” denildi. Biliyorsunuz 15 bin metal sanayii işçisi yıllar sonra grev gömleğini kuşandı; fabrika önlerinde grev halayları çekilmeye başladı... Sonrasını da biliyorsunuz. Serbest piyasa tanrısının Türkiye sorumlusunun içgüdüleri hemen ayaklandı. “Örgütlü halk yenilmez” cümlesinin sadece Şilili devrimcilerin türküsünden ibaret olmadığını güçlü sınıfsal sezgileriyle hemen fark ettiler. Grevler 60 gün ertelendi. 60 gün, çünkü yasanın tanıdığı üst sınır oydu. Metal sanayii işçilerinin sendikası (yani sahici bir sendikadan söz ediyorum, sarı sendikalardan değil) Birleşik Metal İşçileri Sendikası önceki gün (pazartesi) yürütmenin durdurulması talebiyle Danıştay’a başvurdu. Top şimdi Danıştay’da. Yani yüksek yargıda. Hani özellikle son aylarda hallaç pamuğu gibi atılan yüksek yargıda... Hani kendisine onur getiren kararlara imza atmış yüksek yargıda... Hani sabıka dosyası da epey kabarık olan yüksek yargıda. Ne karar verecekler? Göreceğiz... Dahası bir yürütmeyi durdurma kararına “hukuk denetimsiz bir devlet yönetimi” yaratmak için kolları sıvamış AKP elebaşıları bu kararı uygular mı? Göreceğiz... Danıştay durdurur, onlar uygulamazlarsa ne olur? Görecekler... HHH “Erteleme” kararı Bakanlar Kurulu toplanmadan alınmış bir karar. Şimdi lütfen sendikanın itiraz dilekçesinden birkaç paragrafı sabırla okuyun: “... Bakanlar Kurulu, anayasanın 112. maddesine göre birlikte sorumluluk esasına göre çalışmak zorundadır. Dava konusu grev erteleme kararının yetki unsuru açısından hukuka uygun olması için Bakanlar Kurulu’nca alınmış olması zorunludur. Bakanlar Kurulu kararından söz edebilmek için ise, birlikte sorumluluk esasına göre çalışan Bakanlar Kurulu’nun Market Rafı, Bakır Tel, Fren Balatası, Çivi = Milli Güvenlik toplanmış olması, kararın bu toplantıda alınmış olması gerekir. Birlikte sorumluluk esası anayasanın 112. maddesinde Bakanlar Kurulu kararlarının Bakanlar Kurulu toplantısında tartışılarak alındığı kabulüne bağlı oluşturulmuştur. Somut olayda erteleme kararının tarihi 29 Ocak 2015’tir. Bakanlar Kurulu’nun son toplantı tarihi ise 26 Ocak 2015’tir. Dolayısıyla erteleme kararı alındığı tarihte yapılmış bir Bakanlar Kurulu toplantısı yoktur. Bakanlar Kurulu toplanıp tartışmadan, tek tek bakanlara imzalattırılarak mükerrer Resmi Gazete’de ilan edilen bir kararı, yasaya uygun bir Bakanlar Kurulu kararı olarak nitelendirmek, anayasanın 109. ve 112. maddelerinin açık hükümleri karşısında olanaklı değildir...” Buna göre erteleme kararı “yok hükmünde”dir. Yani bence bu bile yeter. Danıştay yargıçlarına da yeter mi? Göreceğiz... HHH Gelelim milli güvenlik gerekçesine (Siz gerekçemtrak diye okuyun). Bakanlar Kurulu kararında aynen böyle deniyor: Milli güvenliği bozucu nitelikte görüldüğünden... Nasıl gerekçe ama? Yani böyle dendi mi akan suların durması, bencileyin kötü kalpli gazetecilerin susması, sendikalı işçilerin de boynunu büküp tezgâh başına dönmesi gerekir. “Peki, bu 15 bin işçi ne üretiyor da grev yüzünden bunlar üretilmezse milli güvenlik tehlikeye giriyor” diye sorarsanız? Sormayın... Onun yerine gülün... Buyrun size kalem kalem greve çıkan ve grevleri ertelenen 15 bin işçinin ürettiklerinin listesi: Otomobil yedek parçası, bakır tel, kangal tel, çivi, sulama motoru, araba fren ve debriyaj telleri, elektrikli ev aletleri, market rafları, kombi kazanı, elektrik duyları, elektrik, çeşitli boy ve çaplarda boru... Tamam, tamam yeter. “Gülün” dediysek kasıklarınızı tuta tuta gülün demedik di mi? O kampanya HDP’nin değil İstanbul Haber Servisi Halkların Demokratik Partisi (HDP), sosyal medyada sürdürülen ve birçok ünlü ismin fotoğraflarının yer aldığı “Oyum HDP’ye” kampanyasının kendileriyle bir ilgisinin olmadığını açıkladı. Kampanyada, Kadir İnanır, Murat Boz, Altan Erkekli, Cüneyt Özdemir, Nazlı Ilıcak, Engin Altan Düzyatan, Sermiyan Midyat, Mert Fırat gibi birçok ünlü isim HDP’li olarak gösterilmişti. Söz konusu kampanya ile ilgili HDP tarafından yapılan açıklamada, “Sosyal medyada ‘Oyum HDP’ye’ spotuyla bazı tanınmış kişilerin fotoğrafları kullanılarak üretilmiş görsellerin kurumsal HDP Sosyal Medya hesaplarıyla herhangi bir ilgisi yoktur. İyi niyetle hazırlanmış olsa da, kişinin kendi isteği dışında fotoğrafının bu şekilde kullanılması etik olarak uygun değildir. Ayrıca hangi partiye oy vereceğini henüz açıklamamış kişilerin bu şekilde etiketlenmesi hem ciddi yanlış anlamalara neden olabilir, hem de o kişilere ve partimize zarar verebilir” denildi. C M Y B