23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
11 ŞUBAT 2015 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA HABERLER Başbakan Davutoğlu, iç güvenlik paketinin çıkarılacağını belirterek ‘üçüzler’ diye nitelediği muhalefet liderlerine 1 haftalık düşünme fırsatı tanıdıklarını söyledi 5 ‘Düşünme teneffüsü’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Başbakan Ahmet Davutoğlu, İç Güvenlik paketinin TBMM’den çıkarılacağını belirtirken bir haftalık ertelemeyi “üçüzler” diye nitelendirdiği CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ve HDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş’a “düşünme teneffüsü” olarak açıkladı. Davutoğlu, partisinin grup toplantısında özetle şu görüşleri dile getirdi: İnadına çözüm: Çözüm sürecini önümüzdeki siyasi gelişmelerin merkezine oturttuk. Çözüm süreci salt, teknik bir süreç değil, her şeyden önce kalplerin sürecidir. 2005 Diyarbakır konuşmasında sayın Cumhurbaşkanımız ne ifade ettiyse, bugün geçerlidir. Bu süreci baltalamak isteyenler düşmanlık tohumu ekmeye kalkıştılar. Ulusalcılar, etnik ve mezhebi çatışmayı körüklediler. Biz ise inadına çözüm, barış, demokrasi dedik, demeye devam edeceğiz. Direnmeye değil sandığa çağır: Kılıçdaroğlu, iç güvenlik reformu üzerinden bir polis devleti kurulacağını iddia ederek halkı direnmeye çağırdı. Halkı direnmeye çağıracağına sandığa çağırsana be adam. Eğer kendine güveniyorsan halka ‘Burada bu yasalar yanlış çıkarılıyor, biz size daha iyi yasa çıkaracağız, bize oy verin’ de. Beyefendinin sandıktan ümiİç güvenlik paketiyle ilgili ‘‘Diyaloğa açığız, ama kaosa izin vermeyiz” diyen Davutoğlu, Kılıçdaroğlu’na “Direnmeye değil sandığa çağır” diye seslendi. (Fotoğraf: NECATİ SAVAŞ) di yok ki. 60 ihlali öncesinde de seçime giderken İnönü çıkıp ‘Şartlar olgunlaştığında ihtilal meşru bir hak olur’ demişti, 27 Mayıs ihtilaline davetiye çıkararak. Şimdi aynı çizgide Kılıçdaroğlu ‘direnin’ diyor. Direnme talimatı Pensilvanya’dan: Direnme talimatını Pensilvanya’dan alırsan, hesabını sorarız arkadaş. Kılıçdaroğlu Meclis’in kürsüsünde konuşuyor, aynı saatlerde Pensilvanya’daki paralel yapının başı New York Times’da makale yazıyor. Alın Kılıçdaroğlu’nun konuşmasını, alın o makaleyi yan yana koyun tercüme edildi zannedersiniz. Çünkü arkada bir el o ikisine aynı talimatı veriyor. Azınlık makalesine tepki: 24 Nisan öncesinde birçok lobi harekete geçmişken, New York Times’da işaret fişeği verildi. Bir taraftan ABD için işaret fişeği, o lobilere “Harekete geçin, Türkiye’yi köşeye sıkıştırın” diyorlar, diğer taraftan da Türkiye içine, Kılıçdaroğlu’na mesaj gönderiyorlar. Kılıçdaroğlu da aynı üslupla Meclis’in kürsülerinde konuşuyor. Ayrım yapan kalleştir: İnşallah önümüzdeki günlerde çözüm sürecinde çok daha ileri adımların olduğuna şahitlik edeceksiniz. TürkKürt kardeştir, ayrım yapan kalleştir. Yeni anayasanın ayak izleri: Bizim meselemiz özgürlükçü, hiçbir kısıtlamaya tabi olmayan sivil ve katılımcı bir anayasayı önümüzdeki dönemde yazmak olacaktır. 7 Haziran seçimleriyle böyle bir anayasanın kilometre taşlarını dokumuş olacağız. Yeni anayasa çerçevesinde başkanlık sistemi etrafındaki tartışma, istişare ve yeni alternatifler... CHP ile HDP aynı zihniyette: CHP Türk, HDP Kürt Baası’dır. Aynı ideolojinin çift yansıması. Bizim çocukluğumuzda Anadolu insanına Sütçü İmam’ın uğrunda şehit olduğu o örtüyü tahkir eden müsamereleri CHP zihniyeti okullarda sergilerdi. Şimdi de HDP aynısını yapıyor. Bahçeli de gelecek: Bahçeli, bizim ardımızdan Kırşehir’e ziyarette bulundu. ‘Nefesimiz ensenizde’ dedi. Bu demektir ki biz nereye gidersek sayın Bahçeli de gelecek. Sadece CHP ve Pensilvanya mı? MHP de aynı dili benimsiyor. İç güvenlik paketi çıkacak: İç güvenlik paketi çıkacaktır. Ama bu bir haftada bütün bu partilere düşünme teneffüsü imkânı veriyoruz. Düşünsünler, her birisi kendisi ile bir muhasebe yapsın. MHP, bu yasaya karşı çıkmakla, kamu düzenine, hukuka karşı çıkmakta olduğunu hissetsin. HDP, faili meçhuller dahil 1990’lı yıllarda JİTEM’den şikâyet ediyordu. Şimdi TSK asli görevini onur ve şerefle yürütüyor. Jandarmada da yine yasaların gerektirdiği düzenlemeler yapılıyor, bundan niye rahatsız oluyorsunuz? İşte hodri meydan, Kılıçdaroğlu, Bahçeli, Demirtaş, üçüzler. Tabii arkalarındaki dördüncüyü kastetmiyorum, dördüncü gücü. Biz çatışmacı değiliz, her türlü diyaloğa ve müzakereye hazırız. Ama krize, kaosa asla yol vermeyeceğiz. Yeni AYM ve Yargıtay Başkanı’na kutlama: Anayasa Mahkemesi ve Yargıtay seçimlerinde yargı mensuplarının olgunluğuna yakışır, yeni başkanlar seçildi. Reform ihtiyacı varsa bunu yapmayı, yargının itibarını güçlendirecek adımlar atılması gerekiyorsa konuşmayı düşünüyoruz. eleştiren Kılıçdaroğlu, “Şanlıurfa’da çocuk hastanesine gittik. Diyorlardı ya sağlıkta devrim yaptık işte devriminiz bu. 6 metrekarelik odada 9 çocuk ve anneleri kalıyor. Annelere yatak yok. Çocuklar burada bırakın tedavi olmayı hasta oluyorlar” dedi. (Fotoğraf: NECATİ SAVAŞ) sağlık reformu konuİşte sağlık devrimi! Hükümetin sundaki açıklamalarını fotoğrafla l Kılıçdaroğlu’ndan ‘iç güvenlik paketi’ tepkisi: Zulme teslim olmayacağız ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, demokrasiye ağır darbe vuran İç Güvenlik Paketi’ne yönelik sert çıkışını “Direnme evrensel bir haktır, inancımızda da vardır, zulme teslim olmak kitabımızda yoktur. Duran adam direnme hakkıdır” diyerek sürdürdü. Kılıçdaroğlu, grup konuşmasına geçen günlerde yaşamını yitiren sanatçı Müzeyyen Senar’ı anarak başladı. Ardından hafta sonu gerçekleştirdiği Şanlıurfa ziyaretine değinen Kılıçdaroğlu, Suriyeli mülteciler nedeniyle yaşanan sorunlardan söz ederken, “Urfalılara söz veriyorum. CHP’nin iktidarında Ortadoğu’ya barışı getireceğiz. Başbakan olarak asla savaştan yana olmayacağız” dedi. Kılıçdaroğlu, en yoğun alkışı bu sözlerinin ardından aldı. CHP liderinin mesajları ana hatlarıyla şöyleydi: Direnme hakkı duran adamdır: Meclis’e iç güvenliği yasası getiriyorlar. Bu süreç böyle devam ederse halkın direnme hakkı doğar dedik. Vay efendim, molotofkokteyllilerin önüne düşecekmişim, gidecekmişiz. Bu kadar da olmaz ki? Direnme hakkı, adam Taksim Meydanı’nda ayakta durdu, duran adam. İşte duran adam. Direnme hakkı budur. Polis copla geliyor, karanfil veriyor. Direnme hakkı budur. TOMA su sıkıyor. “Sık ulan!” diyor “İstediğin kadar!” sık diyor. İşte direnme hakkı budur. Bu anayasa yüzde 92 ile kabul edildi, sen nasıl anayasayı askıya alırsın? Bir toplumu meşru müdafaa çizgisine çekerseniz, toplumun da meşru müdafaa hakkı doğar. Ben soruyorum; AB’de de var diyor; yüzünü örttü 4 yıl, sapanla taş attı 2 yıl, silahla adam vurdu 1 yıl. Hangi ülkede var? Halkı kandırıyorlar. Söylediklerinin tamamının cezası var zaten. TMK’nin 7. maddesi “yüzünü kapatıp eylem yaparsan içeri atarım” diyor. Sen attın da biz engel mi olduk? Molotofun cezası var... Davutoğlu’na: Kukla olmanı istemiyorum: Başbakanlık koltuğu o kadar boş ki, adam kalkıp bir şey söylüyor, ertesi gün yalanlanıyor. Şeffaflık Yasası’nı getireceğiz dedi, arkasından ağabeyi “Sen ne yapıyorsun?” dedi. Ne oldu? Tak geri adım attı. “İmar rantlarını vergileyeceğiz” dedi, tak iki gün sonra “Biz onu dedik ama seçimlerden sonra biz buna bakacağız...” “4 bakan Yüce Divan’a gidecek” demişti. Ne oldu? Kukla başbakan olmaz diyorum. Merkez Bankası Başkanı’na müdahale ediyor, “Sen kim oluyorsun, ondan ben sorumluyum” demen lazım, söyleyemiyor. Buna galiba Manisa’da il kongresi yapıyorlar, “Usta’nın çırağı” diye afiş hazırlıyorlar. Vallahi çırak bile olamazsın sen. Dış borç 80 milyar arttı: Türkiye’nin toplam dış borcu 16 Ocak itibarıyla 910 milyar TL. Dolar dün 2.5 TL oldu, toplam dış borcumuz 990 milyar TL’ye çıktı. Aradaki fark 80 milyar TL. Hiç kimse taş atıp kolunu yormadı. Özel sektörün 16 Ocak itibarıyla 632 milyar TL dış borcu var. Dolar 2.5 TL’ye çıktı, dış borç 687 milyar TL oldu. Sanayicimiz ek yükün altına girdi. Zammı göreceksiniz. Dünyada düşüyor, ülkede mazota zam geldi. Bundan kim kazandı? Ayakkabı kutusunda dolar saklayanlar köşeyi döndüler. İsviçre bankalarında hesabı olanlar köşeyi döndü. 22 yılda 135, 12 yılda 598 milyar faiz ödedik: 19802002. 22 yılda Türkiye’nin ödediği faiz, 135 milyar lira. Faizlerin gecelik 1500’e çıktığı dönemler dahil. 12 yılda ne kadar? 135, 200300400 de değil, 598 milyar lira. Bu parayı emekliler işsizler, çiftçiler, memurlar, sanayiciler ödedi, üretenler ödedi. l Bahçeli’den bürokrasideki istifalara tepki ‘Atmacalar boşalan 70 yere saldırıyor’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, milletvekilliği adaylığı için istifaların son gününü ve AKP’ye olan yoğunluğu, “Bizlere de müracaatlar yapılmaktadır. Ama AKP kadar olduğu kanaatinde değilim. Çünkü boşalan 70 yere atmacalar saldırıyor” sözleriyle değerlendirdi. Dövizdeki fiyat artışından Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı sorumlu tutan Bahçeli, “Erdoğan, dövizin pahalanmasında bir numaralı suçludur. Döviz borçlusu vatandaşlarımız Erdoğan’ın şamarını yemiştir” dedi. Bahçeli, partisinin grup toplantısında konuştu. Dövizin pahalanmasından Erdoğan’ın bir numaralı sorumlu olduğunu belirten Bahçeli, “Döviz borçlusu vatandaşlarımız Erdoğan’ın şamarını yemiştir. Döviz cinsinden yükümlülükleri bulunan şirketler Erdoğan’ın ceremesini çekmiştir. ‘Merkez Bankası yönetemiyorsa hesabını verecektir’ diyen Erdoğan, sanki sütten çıkmış ak kaşıktır. Ortada vahim bir yanlış, cehalet ürünü bir zorlama vardır. Çıkan dövizin hesabını ahlaken önce Erdoğan vermelidir” dedi. MHP lideri, Başbakan Davutoğlu’na da “Davutoğlu, sen git de Saray’daki abin gelsin; karşımıza 1725 Erdoğan çıksın” diye seslendi. Bahçeli kamuoyunda iç güvenlik paketi olarak bilinen yasa tasarısının görüşülmesinin AKP tarafından ertelenmesini de “Dileğim, bu tasarının Meclis gündemine hiç alınmaması, hiç getirilmemesidir. Anayasaya aykırı olan, hukuk devleti prensiplerini iğfal eden iç güvenlik paketinin polis devletini tesis edeceği, can ve mal güvenliğini sakatlayacağı kuşkusuzdur” sözleriyle yorumladı. ‘Sen git abin gelsin’ Erdoğanlar altın müzesinde! BOGOTA (AA) Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kolombiya’nın simge mekânlarından altın müzesi Museo del Oro ve el sanatları çarşısını gezdi. Erdoğan, Latin Amerika ülkelerini kapsayan seyahatinin ilk gününde Kolombiya’nın başkenti Bogota’da konakladığı otelden öğle saatlerinde çıkarak, araçla şehir turu yaptı. Daha sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kolombiya’nın simge mekânlarından altın müzesi Museo del Oro’yu gezdi. Müze müdürü tarafından karşılanan Erdoğan ve eşi Emine Erdoğan yaklaşık 1 saat müzede kaldı. Çıkışta seyahatini takip eden Türk gazetecilerin isteği üzerine müze önünde hatıra fotoğrafı çektiren Erdoğan ve eşi Emine Erdoğan, daha sonra yakındaki yöresel el sanatları ürünlerinin satıldığı çarşıya geçti. Çarşıdaki ürünleri inceleyen ve alışveriş yapan Erdoğan ve eşi Emine Erdoğan, bronz bir el heykelini satın aldı. Erdoğan, heykeli satın alırken “Bu bronzun Rabia’sını yapabilseydiniz, alışverişim daha farklı olurdu” dedi. Erdoğan’ın gezisine kızı Sümeyye Erdoğan, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker ile Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik de katıldı. ‘Paketin sonunu iyi hesaplayın’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ, görüşmeleri ertelenen güvenlik paketinin geri çekilmesini isteyerek, “Bu paketi geri çekmek için daha bir haftanız var. Bir hafta daha düşünün, sonunu iyi hesaplayın” dedi. Yüksekdağ, paketin uygulamaya geçmesi durumunda herhangi bir kolluk gücünün kendini devlet, savcı ve hâkim yerine koyarak hareket edeceğini ifade etti. Grup toplantısında bu paketin AKP ve Sarayın güvenliği paketi olduğunu kaydeden Yüksekdağ, AKP’nin paketle gerilimi bilinçli bir şekilde artırdığını ifade etti. Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun muhalefete güvenlik paketiyle ilgili bir hafta süre verdiğini söyleyen Yüksekdağ, bunun gerilim ve kutuplaşma üreten bir siyaset olduğunu kaydetti. Davutoğlu’na seslenen Yüksekdağ, “Bu paketi geri çekmek için daha bir haftanız var. Hâlâ şansınız varken en iyi tavır bu paketin geri çekilmesi olacaktır. Bir hafta daha düşünün, sonunu iyi hesaplayan. Demokratik tepkileri görüp bu paketi geri çekin” diye konuştu. Güvenlik paketiyle amaçlananın baskı rejiminin muhalefet karşısında korunması ve saltanatın devam ettirilmesi olduğunu söyleyen Yüksekdağ, ayrıca HDP’nin karşısına ikinci bir baraj çıkarılmasının hedeflendiğini belirterek “Siyasi baraj yetmedi, ikinci bir baraja ihtiyaç duyuyorlar” dedi. Güvenlik paketinin barışa hizmet etmediğini ifade eden Yüksekdağ, “Bu paket çözüm karşıtıdır, barış karşıtıdır” Yüksekdağ, güvenlik paketiyle dinamik muhalefetin değil, harekete geçmeyi düşünen halk kesimlerinin de etkileneceğini kaydetti. Yüksekdağ, şunları dile getirdi: “Baskı ve terör politikası, şiddetin meşrulaştırılması ve daha fazla yasal güvenceye kavuşturulması bu ülkeye daha fazla karanlık getirir. Bütün Türkiye halklarını karanlık bir koridora sokuyorlar. Biz bu koridora girmeyecek kadar direngen demokrasi kültürüne inanan bir siyasi zeminde duruyoruz. Paket taşları bağlayıp, köpekleri salma paketidir. Bu güvenlik paketi uygulamaya geçtiği andan itibaren sırtında üniforma taşıyan her bir kolluk gücü kendini hem devlet, hem savcı hem de hâkim yerine koyarak bu halka istediği zulmü yapacak. AKP işlenecek bütün katliamların, bütün suçların sorumluluğunu üstleniyor.” l Yüksekdağ’dan hükümete çağrı Bu yazı bir hastane odasında yazılıyor. Merak etmeyin bir şey olmadı. Ama siz bu yazıyı okurken (çarşamba) bir şey olacak. Şimdilik üçünün kod adlarını belirleyebildiğim (nihai fetvayı veren G.G., beni ikna etmekle görevli S.Ö. ve bıçağı kullanacak T.K.) bir doktor grubu kararıyla beni bir ameliyathanede yüzüstü yatıracaklar, belimi açıp kesip biçecekler(miş). Kanal mı daraltacaklar, kanal mı genişletecekler, kemikleri mi birleştirecekler, aralarını mı açacaklar bilmiyorum. Ben anlamayayım diye kuşdilinden farksız “tıp dili”yle konuşuyorlar... Belim ağrıyor, yürürken, hele yokuş çıkarken daha da berbat ağrıyor. Böyle bir şikâyetle doktora gidene ne yapılır? Benim bildiğim mesela bir hap verilir, yutar, ağrı geçer. Olmadı bir şurup yazılır, içer, merdivenleri koşar adım çıkacak hale gelir. Deşifre olmamak için bir araya gelmiyorlar ama aralarında yoğun bir telefon trafiği olduğunu hemen sezdiğim bu doktor grubu (yoksa “çetesi” mi deseydim) kestirip attılar: Ameliyat... Bunu niye yaptıklarını, neden böyle bir karar verdiklerini bilmiyorum. Ancak kafamda bin bir soru dolanıyor. Derin kuşkular Bir, İki, Üç, Döört, Beşşş, Aaltı, Yeyedd, Ssssssss... içindeyim. Mesela... Mesela bunlar “Paralel Yapı”nın ajanları olabilir mi? Olabilir. Çünkü bugünlerde “Cemaat, adını hizmet Hareketi diye değiştirse bile niye bir bankaya sahip olmak ister” sorusuna cevap arayan zalim bir Tırmık döktürme hesabındaydım. Telefonlarımı dinlemiş ve bu yazıyı hiç olmazsa bir süre erteletmek için ajanlarını devreye sokmuş olabilirler mi? Valla olabilir... Mesela... Mesela bu doktor grubu “Saray ajanları” olabilir mi? Valla mümkün. Sarayın sultanı bugünlerde besbelli sürekli “Biri bile eksilse kârdır” hesabı yapıyor. Bu hesapla “Kaç gün uzak kalır; kaç gün yazmazsa kârdır” demiş olabilir. Peki, “Türk milliyetçiliğinin ulusalcı kanadı”yla işbirliği yapıyor olabilirler mi? Halleri, tavırları, sözleri hiç böyle bir izlenim vermiyor ama yine de olabilir. Onlara “Yav bu herif Cumhuriyet’e geldiğinden beri mail ise mail, tweet ise tweet, bombaladık. Çek git... Defol... Seni okumuyoruz, zaten geçen gün yazdığın Tırmık da rezaletti, filan dedik ama tınmadı. Haftada dört – beş gün yazıyor. Şunu tıp marifetiyle gazeteden uzaklaştırsanız ulusal çıkarlarımıza hizmet etmiş olursunuz” dedilerse... Onlar da buna “he” dedilerse... Bitmedi... Bu tuzağı Cumhuriyet yönetimi de kurmuş olabilir. Biliyorsunuz, Can Dündar arkadaşım nöbeti Utku Çakırözer arkadaşımdan devraldı. Yardımcılığına da yazıişleri masalarında bir ömür tüketmiş, şimdi ikinci bahara hazırlanan Tahir Özyurtseven arkadaşımı getirdi. Besbelli kollar sıvanacak, hareketli günler yaşanacak. Gazete yönetimi “Şu günlerde bu herif ayağa dolanmasın, ukalalık edip kafa şişirmesin” diye bu ameliyat formülünü üretmiş olabilir mi? Olabilir. Dahası Cumhuriyet yönetimi “Biz bu herifi çalışsın diye işe aldık. Oysa o haftada dört beş Tırmık attırıp ardından ense yapıyor. Habere yollamaya kalksak ‘Belim çok ağrıyor’ dümenine yatıyor. İyisi mi şu bel mazeretini elinden alalım da oraya buraya yollayalım” demiş olabilir mi? Bence bal gibi olabilir... HHH Sonuç: Siz bu yazıyı okurken beni kesip biçecekler. Sonrasını da yine kesip biçenler söyleyecekler... Başıma gelecekleri biliyorum. Beni soğuk bir ameliyathane salonuna önden giyilip arkadan kıçını açık bırakan bir gömlekle taşıyacaklar. Kadın mı, erkek mi bilemiyorum ama elinde kocaman bir iğne tutan bir hekim “Şimdi sizi bayıltacağım. Ben başla deyince 10’a kadar sayın” diyecek. Ben efelenip, “50’ye kadar sayarım” diyeceğim ve saymaya başlayacağım: Bir, iki, üç, döört, beşşş, aaltı, yeyedd, sessssssss... Sonrasını sonra, yani uyanınca yazarım... HHH Aydın Efendi, okuduk, anladık da… Peki, ama bu kadar kişisel konularla biz okurları niye meşgul ediyorsun? Bu köşeyi sana böyle yazman için vermediler herhalde... ... diyenleriniz çıkabilir. Cevabımdır: “Gece yarısı mezarlıktan geçerken korkusunu bastırmak için yüksek sesle türkü söylüyor” niyetine okuyun olsun bitsin... C M Y B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear