20 Mayıs 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Salı 15 Aralık 2015 haber EDİTÖR: SERKAN OZAN 10 Kılıçdaroğlu ile Silivri’de AKP’nin yanlış hesabı bu kez Bağdat’tan döndü ürkiye’nin önünü arkasını hesaplamadan Musul yakınlarındaki Başika’ya en hassas dönemde konuşlandırdığı askerlerini, Bağdat’tan gelen ve Moskova’nın desteklediği protestolar üzerine geri çekmeye başlaması, AKP’nin “stratejik öngörüsüzlüğünü” bir kez daha gözler önünde seriyor. Türkiye’nin, IŞİD karşıtı Peşmergeler ile Arapları eğitmek için sessiz sedasız o bölgeye gönderdiği az sayıdaki askerinin de son yaşananlar ışığında orada kalıp kalamayacakları şu aşamada belli değil. Geri çekilen askerler büyük olasılıkla Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nin topraklarına yerleştirileceklerdir. Ancak bu Türkiye’nin uğradığı itibar kaybını örtmeye yetmeyecektir. Kısacası Ankara, sahadaki gelişmeleri doğru okuyamaması ve herkesin son derece duyarlı olduğu bir zamanda göze batan hatalı adımlar atması nedeniyle, sağladığı göreli avantajları da kaybediyor. Oysa Cumhurbaşkanı Erdoğan daha geçen gün, Başika kampını kastederek, “Oradaki askeri çekmek söz konusu olamaz” diye, Bağdat’a meydan okurcasına konuşmuştu. Ardından, İsrail Başbakanı Netanyahu’nun Gazze için sık sık kullandığı söylemi kullanarak, “Irak merkezi yönetimi oradan ülkemize yapılacak herhangi bir terör saldırısına tedbir alamazsa, tedbiri biz alırız” diye eklemişti.  Bu lafları son gelişmeler ışığında, Ankara’nın hem Suriye, hem de Irak bağlamında örneklerini daha önce de gördüğümüz gibi, havada kalmış oluyor. Türkiye AKP’nin herhangi bir “stratejik derinliği” kalmamış olan hayalperest politikaları nedeniyle kelimenin tam anlamıyla edilgen bir ülke konumuna düşürüldü. Burada bazılarının, “Ne yani! Herkes orada cirit atarken Türkiye kendi çıkarlarını korumasın mı” şeklindeki suçlayıcı sorusunu duyar gibiyiz. Her ülke gibi Türkiye’nin de bölgesinde ve uluslararası düzeyde çıkarlarını koruma hakkı vardır. Bunun başlıca araçları ise sırasıyla diplomasi, ekonomik güç ve askeri güçtür. Ülkenin hayati çıkarlarını korumak için bu “üçlü” ülkenin var olan gücüyle orantılı olarak rasyonel bir şekilde kullanılır. Elde edeceğiniz sonucu ise ne yapmak istediğiniz değil, sahadaki koşullar ve mevcut gücünüz belirler. Herkes niyetten ziyade sonuca bakar. Başka bir ifadeyle, “Diğerlerini bilemeyiz. Biz onurlu, ilkeli ve şerefli dış politika güdüyoruz. Yalnız kaldıysak, bu olsa olsa değerli bir yalnızlıktır” söyleminin, herkesin köşe kapma yarışı içinde olduğu “gerçek dünyada” bir geçerliliği yok. AKP iktidarı, hassas coğrafi konumumuz ve tarihten aldığımız dersler nedeniyle Cumhuriyetimizin geçmişte titizlikle gözettiği hassas dengeleri, İslami/mezhepsel hayallerle bezenmiş büyük emelleri adına göz ardı etti. Bunu yaparak da Türkiye’yi içinden çıkılması zor durumlara sürükledi. “Daha önce gösterilmekten adeta korkulan Türkiye’nin asıl gücünü göstereceğiz” diyerek aşırı iddialı bir şekilde yola çıkarak sonuçta Türkiye’yi edilgen ve etkisiz bıraktı. Üstelik bunu, Irak ve Suriye diye devletlerden artık söz edilemeyeceği Ortadoğu’da yeni sınırların ve dengelerin kurulduğu bir sırada yapmayı başardı. Bugün Türkiye, her anlamda büyük güçlerin gölgesinde hareket etmek zorunda bırakılan bir ülkedir. Yakın müttefiki ABD bile AKP’nin bölgedeki hedefleri hakkında ciddi kuşkular besliyor. Avrupa ise sadece mülteci sorununu çözmesi için Ankara’ya yüz veriyor. Bunun yanı sıra Türkiye’nin kuzeyinde Rusya ile doğusunda ise Irak ve İran ile gergin ilişkileri var. “Suriye masasının” kurulmasına çalışıldığı şu sıralarda Türkiye’nin o masada kendisine nasıl bir yer edineceği ise meçhul. Moskova, Bağdat ve Tahran’a kalacak olsa o masanın ucunda bile kendisine yer bulamayacak. Sonuçta AKP’nin yanlış hesabı bu kez Bağdat’tan döndü. Dış politikada bu minvalde seyretmeye devam ettikçe başka yerlerden de döneceği kesin... HP lideri ziyaretimize geldiğinde çamaşır yıkıyordum. Çamaşır derken öyle makinede filan değil tabii... Balbay’dan öğrendiğim yöntemle; yani “topukmatik”le... Son durulama suyuna ne kadar yumuşatıcı koymak gerektiğini düşünürken “ziyaretçin var” haberi geldi. Ocakta yemek bırakıp komşuya geçmiş ev ka C dını gibi koşturdum. Genel Başkan, 4 kişilik heyetle gelmişti. Gürsel Tekin, Murat Karayalçın, Levent Gök ve Okan Konuralp. Ziyaret için kuru pastalar, kuruyemişler, çaylar hazırlanmıştı görüş salonunda, gün yaptık adeta... Hep ben onlarla röportaja giderdim; bu kez onlar sordu, ben söyledim. “Bir gününüz nasıl geçiyor” diye sordu Kemal Bey; anlattım. Tecridi izah ettim. Kitap getirmiş hediye; teşekkür ettim. “Bizde askerlik yapmayan, adamdan; hapis yatmayan, yazardan sayılmaz” dedim; gülüştük. Sonra Irak’taki Türk varlığını, Rusya krizini, Barzani’nin ziyaretini konuştuk. CHP,Genel Başkanı’ndan ilçede ki üyesine kadar, basın özgürlüğü konusunda büyük duyarlılık ve dayanışma gösterdi. Kılıçdaroğlu, bu konudaki çabalarının süreceğini söyledi. Ayrılırken DP’nin baskı döneminde İsmet Paşa’nın Cüneyt Arcayürek’i ziyaretini hatırlattım. O ziyaretten bir fotoğraf vardır. Biz çektiremedik. Özgürlükte buluşabilmek ümidiyle vedalaşıp ayrıldık. Rusya krizi sohbetinden “topukmatik”e döndüm. Çamaşırları çiğnerken neyi düşündüğümü söylemeyeyim şimdi... Suç olur. T Onlara güç verecek ezaevindeki gazetecilere destek vermek isteyen G9 Gazetecilik Örgütleri Platrformu, Yüksel Caddesi’nde toplanarak, cezaevlerinde bulunan 32 meslektaşına mektup yazdı. Gazetemiz Ankara Haber Müdürü Ayşe Sayın’ın “İnsanın arkadaşlarının cezaevi mektubunu okuması gerçekten zor bir şey” diyerek paylaştığı Can Dündar ve Erdem Gül’ün Silivri’den yolladıkları mesajlar, büyük alkışlarla karşılandı. “Kalem kâğıt bizden yazması sizden” eylemine katılan Can Dündar’ın annesi Öznur Dündar, “Oğul’cuğum” diyerek başladığı bir mektubu Silivri Cezaevi’nde 19 gündür tutuklu oğluna göndererek “Çamaşır yıkamasını öğrendin mi?” diye sordu. Gazetecilik meslek örgütleri adına yapılan basın açıklamasında, “Şu anda 32 gazeteci cezaevinde. Cezaevlerindeler, çünkü halkın haber alma hakkını savundular. Haber yaptığı için cezaevlerindeki gazetecilere yazılacak kısa bir mektup, göndereceğiniz bir kartpostal doğruların yazılmaya devam etmesi için tüm gazetecilere cesaret ve güç verecektir” ifadeleri yer aldı. Önceki gün Silivri’ye giderek Dündar ve Gül ile görüşen CHP Genel Sekreteri Gürsel Tekin, cezaevindeki gazetecilere gönderdiği mektuplara ilişkin “Bu mesele sadece Can ya da Erdem meselesi değil. Ya da 32 gazetecinin meselesi değil, 78 milyon yurttaşımızı ilgilendiren barış, demokrasi, özgürlük meselesidir” dedi. Türk askerlerinin Musul’dan geri çekilmesine dair de konuşan Tekin, “Eğer özgür bir medya olmuş olsaydı, bugün dış politika rezale G9 Gazetecilik Örgütleri Plarformu’nun “Kalem kâğıt bizden yazması sizden” çağrısıyla Ankara’da toplanan gazeteciler ile basın ve ifade özgürlüğü savunucuları cezaevindeki 32 gazeteciye mektup yazdı C İŞTE HAPİSTEKİ 32 GAZETECİ 1 Can Dündar/ Cumhuriyet 2 Erdem Gül / Cumhuriyet 3 Ali Konar / Azadiya Welat 4 Cengiz Doğan / Azadiya Welat 5 Cevheri Güven / Nokta 6 Cüneyt Hacıoğlu / DİHA 7 Ensar Tunca / Azadiya Welat 8 Erdal Süsem / Eylül 9 Erol Zavar / Odak 10 Faysal Tunç / DİHA 11 Ferhat Çiftçi / Azadiya Welat 12 Gültekin Avcı / Bugün 13 Hamit Duman / Azadiya Welat 14 Hatice Duman / Atılım Gazetesi 15 Hidayet Karaca / Samanyolu Grubu 16 İdris Yılmaz / DİHA 17 Kamuran Sunbat / DİHA 18 Kenan Karavil / Radyo Dünya 19 Mehmet Baransu / Taraf 20 Mikail Barut / Özgür Halk 21 Miktat Algül / Mezitli FM 22 Murat Çapan / Nokta 23 Mustafa Gök / Ekmek ve Adalet 24 Nuri Yeşil / Azadiya Welat 25 Ömer Gül / DİHA 26 Sami Tunca / Mücadele Birliği 27 Sevcan Atak / Özgür Halk 28 Seyithan Akyüz / Azadiya Welat 29 Şahabettin Demir / DİHA 30 Tahsin Sağaltıcı / Yürüyüş 31 Ufuk Erhan / Gelecek 32 Vildan Atmaca / Jinha Muhabiri Oğul’cuğum, Ben de bir mektup yaz kampanyas ındayım. Çamaşır yıkamasını öğrendin mi? Hasretle, sevgiyle kucaklıyorum yav rum. Annen, Öznur Dündar Ankara’da bir araya gelen gazeteciler, tutuklu meslektaşlarına mektup gönderdi. Öznur Dündar: OĞUL’CUĞUM ÇAMAŞIR YIKAMAYI ÖĞRENDİN Mİ? ti içerisinde bu ülke yaşamamış olacaktı. Demek ki Türk medyası ne yazık ki görevini yapabilmiş değildir” dedi. CHP’li Şenal Sarıhan, tutuklu gazetecilere yazdığı mektupları Cumhuriyet’le paylaştı. Sarıhan, Erdem Gül’e mektubunda, “Sen erdemli bir insansın ama adalet erdemli mi, bu kuşkulu. Bunu umarım ikisini eşitliyeceğiz” ifadeleri ni kullandı. Sarıhan, Dündar’a “Sevgili Can, 10 Aralık İnsan Hakları Günü anneni Çağdaş Sanatlar Merkezi’nde dinledim. Annen ‘seni sevdiğini’ söyledi. Ama sonra dedi ki ‘ben onun en çok insan yanını seviyorum.’ Biz senin insan yanını seviyoruz. Umarım insanların özgür olacağı günleri yaratacağız” diye seslendi. l ANKARA / Cumhuriyet Fotoğraf: NECATİ SAVAŞ CAN Dündar: HERKES İÇİN ÖZGÜRLÜK G9 gazetecilik örgütleri platformuna, Can doslarım, Kampanyanız için teşekkür ediyorum. Bizler için 5N1K’nin yeni bir anlamı var artık. Ne istiyoruz? Özgürlük. Ne için istiyoruz? Hakkımız olduğu için. Nerede istiyoruz? Tüm ülkede. Nasıl istiyoruz? En geniş haliyle. Ne zaman? Hemen Kim için? Herkes için. Silivri’den sevgilerimle. Can Dündar ERDEm Gül: Umutlu OLUN Dışarıdaki gazeteci arkadaşlarım, Gazeteciliğin dışarda daha zor olduğunu anlamış bir mahpus olarak yanınızdayım. Sağ olun, var olun, umutlu olun. Erdem #tutuklandık 4 dilde yayında Belgeseli bu kodu telefonunuza okutarak izleyebilirsiniz Rıdvan Akar Seçkin Arıkan Mahmut Karatekin Fikret Ercan Tufan Türenç Yanınızdayız, birlikteyiz ALİ AÇAR Umut Nöbeti’ni dün Tufan Türenç, Fikret Ercan ve Rıdvan Akar devraldı. Akar, Dündar ve Gül’le görüşen avukatlar Arıkan ve Karatekin’le görüştü. an Dündar ve Erdem Gül’ün tutuklanmasına giden süreci mercek altına alan #Tutuklandık belgeselinin ilk bölümü Türkçe, İngilizce, Fransızca ve Almanca dillerinde yayına girdi. İki gazetecinin tutuklanmasına gerekçe gösterilen MİT TIR’ları haberinin yayımlanmasından Dündar ve Gül’ün Silivri’ye götürülmesine kadar geçen süreci inceleyen belgesel YouTube’da binlerce kişiye ulaştı. Cumhuriyet’te yayımlanan ve suçlamalara konu olan haberlerin yanı sıra başbakan ve cumhurbaşkanından gelen açıklamaların da yer aldığı belgesel yaşanan hukuksuzlukları tarihe not düşüyor. “Dündar ve Gül’ün özgürlük yolculuğunu” anlatan belgeselin önümüzdeki dönemde yine internet üzerinden yayımlanacak bölümlerinde de hukuki süreçteki gelişmeler ele alınacak. l Dış Haberler C Dündar ve Gül’e mektup yazmıştı Aydınlardan hâkime destek: Yalnız değilsiniz azetemiz Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ve Ankara Temsilcimiz Erdem Gül’e tutuklanmalarının ardından yazdığı mektupta “Bunlar hukuk ve adalet ise ben ne yapıyorum? Benim inandığım, içinde olduğum, yaşaması için her gün çırpındığım hukuk bu mu? Hukuk bilimine olan aidiyet duygumu yitiriyorum” diyen İzmir Karşıyaka Adliyesi’nde görevli Hâkim Murat Aydın’a, aydınlardan destek geldi. Aralarında Baskın Oran, Nur Sürer, İsmail Beşikçi, Lale Mansur ve Koray Çalışkan’ın da bulunduğu 120 kişi, yazdıkları bir metinle Murat Aydın’a seslenerek “Biz de ‘Yalnız değilsiniz’ diyoruz. Teşekkürler Murat Aydın” ifadelerini kullandı. G azetemiz Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ve Ankara Temsilcimiz Erdem Gül’e destek amacıyla Sillivri Cezaevi önünde başlatılan 13. “Umut Nöbeti”ni Hürriyet Gazetesi Yazıişleri Müdürü ve Basın Konseyi Yüksek Kurulu Üyesi Tufanç Türenç, Hürriyet Gazetesi Yayın Direktörü Fikret Ercan ile gazeteci Rıdvan Akar devraldı. Sabah saat 09.00’da Silivri Cezaevi önüne gelen Türenç ile Ercan sandalyelerinde otururarak Can Dündar ve Erdem Gül’e destek verdi. Burada konuşan Tufan Türenç, “Hapisteki gazetecilere yapılan haksızlıkları vicdanlarına sığdıramayan ve hükümeti destekleyen gazetecileri de bu anlamlı, etkin ve demokratik eyleme katılmaya çağırıyorum” dedi. Ercan da “Arkadaşlarımız sadece gazetecilik yaptıkları için tutuklular. Diğer suçlamalarla alakaları yok. Onlara moral ve destek için buradayız. Yanlarındayız, bir G likteyiz” diye konuştu. Gazeteci Rıdvan Akar ise Türkiye’nin 12 Eylül askeri darbesinden bu yana söz ve ifade özgürlüğü konusunda en zor günlerini yaşadığını söyledi. Akar “Meslektaşlarımız Dündar ve Gül özgür olana kadar burada olmaya devam edeceğiz” dedi. “Umut Nöbeti”ne dün İzmir Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Misket Dikmen, İzmir temsilcimiz ve yazarımız Serdar Kızık, Beşiktaş Belediye Başkanı Murat Hazinedar ve Beşiktaş Çarşı Grubu üyeleri de destek verdi. Dikmen, Türkiye’nin dört bir yanından gazetecilerin umut nöbetlerini sürdüreceğini söyledi. Dikmen ve Kızık, birlikte meslektaşlarını ziyaret etmek istediklerini ancak Bakanlık tarafından izin verilememesi nedeniyle içeri alınmadıklarını söyledi. Can Dündar ve Erdem Gül’le görüşer CHP Milletvekili Atilla Sertel ise daha önceki davalarda böyle bir uygulamanın İzmir’den destek olmadığını belirterek “200’e yakın gazeteci ile birlikte Silivri’de tutuklu bulunan meslektaşlarımı ziyaret etmiştim. Şimdi ise Adalet Bakanlığı gazetecilere izin vermiyor. Gazeteci kökenli bir milletvekili olarak gazetecilerin meslektaşlarını ziyaret etmesine Adalet Bakanlığı tarafından izin verilmesini istiyorum” dedi. Ankara Barosu Başkan Yardımcısı Seçkin Arıkan ve Sayman Üye Mahmut Karatekin dün Can Dündar ve Erdem Gül’ü cizaevinde ziyaret etti. Çıkışta gazetecilere açıklama yapan Arıkan, “Burada hukuki gariplikler olduğunu biz de görüyoruz” dedi. Karatekin de, “Diğer barolarla birlikte burada hukuksuzluğu dile getirmek için bir açıklama yapmayı planlıyoruz” diye konuştu. Umut Nöbeti’ni bugün saat10.0017.00 arasında Özlem Gürses ve emekli gazeteci Fazilet Zafer ile 14.00 17.00 arasında Halk Tv’den Bilgin Gökberk tutacak. Literatürk’ten, Dündar ve Gül’e büyük destek lmanya’nın Ruhr bölgesinde 2005 yılından beri düzenlenen Literatürk Edebiyat Festivali Can Dündar ve Erdem Gül için harekete geçti. Fetivalin kurucu koordinatörü Semra UzunÖnder, http://speakupforfreepress.jimdo.com adresinde bir dayanışma blogu oluşturdu. Blogda Dündar ve Gül’ün biyografileri, savunma metinleri, basın bildirileri, konuya ilişkin medya yansımaları, TVyayınları, demeçler, diğer dayanışma aktivitelerine dair bilgiler ve Silivri’den gelen mektuplar yer alıyor. Festivalin kurduğu sayfaya PEN Alman Yazarlar Birliği, Sınır Tanımayan Gazeteciler, Grend Kültür Merkezi, Türkiye ve Uyum Araştırmaları Merkezi Vakfı, Alman Hizmet Sektörü Sendikaları Birliği de destek veriyor. Can Dündar’ın danışma kurulu üyesi olduğu Literatürk, ilk kez 2005 yılında düzenlendi. l Dış Haberler A Hukuki gariplikler var C M Y B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear