23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Çarşamba 7 Ekim 2015 haber EDİTÖR: MÜNEVVER OSKAY 14 HAZAL OCAK Her gün İstanbul’un yaşam alanları ranta kurban giderken yurttaş, semt sakinleri ve küçük esnaf geleceği için mücadele ediyor. İşte İstanbul’un çeşitli ilçelerinde süren 5 direnişin kısa öyküleri... ezi direnişinin ardından artan G kent bilinciyle birlikte İstanbul’un çeşitli köşelerinde direnişler sürüyor. İki haberin analizi erörle mücadele konusunda iki çarpıcı haber gündemde. Birincisi yakın geçmişte terör örgütüne yönelik operasyon yapmak için valilikten izin isteyen güvenlik güçlerine bu izinlerin verilmemesine ilişkin. İkincisi de Şırnak’ta yaşanan, savaş ortamında dahi görülmeyecek vahşilikle bir kişinin cesedinin zırhlı araca iple bağlanarak yerde sürüklenmesi... Birinci haber bizi çok şaşırtmadı. Terör örgütünün özellikle 2012’den bu yana Güneydoğu’daki pek çok ilde kimlik kontrolü yapacak, özel güvenlik timleri olacak, hatta mahkemeler kuracak kadar örgütlendiğine ilişkin haberler çok geliyordu. Hükümet bu haberlere çok kızıyor, şöyle diyordu: “Barış dili kullanın...” Son haberler gösteriyor ki asker operasyon izni isteyip alamadığı her durumu kayda geçirmiş. Düşünmüş ki yakın gelecekte terör azabilir, sorumlu aranmaya girişildiğinde bu kayıtlar gerekir. Bu durumda soralım: Askere operasyon izni vermeyen valiler, bu kararı kendi inisiyatifleriyle mi aldı? Valilerin özellikle seçim dönemlerinde neredeyse AKP il başkanıyla koordineli çalıştığı dikkate alınırsa bu sorunun yanıtı kolayca verilebilir. Tablo gösteriyor ki PKK her türlü yığınağını yapmış, kendince örgütlenmesini güçlendirmiş, bugünlere gelmiş. HHH İkinci haber Türkiye’nin özellikle 1990’lı yılların başında yaşadıklarını anımsatıyor. Terörle mücadelede halkla teröristi ayırmakta zorlanan hatta zaman zaman ayırmayan, korucu olmayan herkesi terörist ilan etmeye kalkan anlayış, Türkiye’nin çok başını ağrıtmıştı. Bu konu o dönem devletin içinde de tartışmalara neden olmuştu. Zamanla teröristle halkı ayırma bilinci bir nebze olsun gelişti. 1990 yılında dönemin Jandarma Komutanı Orgeneral Eşref Bitlis bir grup gazeteciyle birlikte Güneydoğu gezisi yapmıştı. Benim de katıldığım o gezide Bitlis, yaşananlara dikkat çekip “Bölge halkını kazanmadan hiçbir şey kazanamayız” demişti. Aradan yıllar geçti, birkaç gün önce Şırnak’tan gelen haber yine içimizi burktu. Savaş koşullarında bile değil ölülere böyle işkence yapılması, karşılıklı olarak ölülerin gömülmesi için eller tetikten çekilir. 2 bin 500 yıl önceki Homeros Destanı’nın en uzun ve dramatik bölümü ölüleri gömmek için savaşa verilen aralardır. Bu olayın bir an önce aydınlatılması için sorumluların ortaya çıkarılması kaçınılmazdır. HHH Cumhurbaşkanı artan terörü yorumlarken geçen hafta “Bunlar 35 çapulcu, devlet buna teslim olmaz” demişti. Başbakan da “Terörün belini kırdık” saptamasını yaptı. Üzülerek ifade edelim ki Başbakan’ın yorumu da aklımıza yine 1990’ları getirdi. O dönemin kış demeçleri “Terörün belini kırdık, önümüzdeki bahar bu iş bitmiş olacak” şeklinde olurdu. Yaz demeçleri ise şöyle gelirdi: “Terör örgütü can çekişiyor. Bunlar son çırpınışları...” 1 Kasım seçimlerine giderken genel tablonun özeti bu, eğer Türkiye’yi gerçekten bir hukuk devleti yapmak istiyorsak. Toplumsal barışı güçlendirmeden yanaysak, yukarıdaki iki haberin bir bütün olarak değerlendirilmesi ve sorumluların hesap vermesi gerekiyor. AKP’nin içeriğini parlamentoyla ve toplumla paylaşmadığı açılım sürecinin ülkeyi getirdiği nokta son 1 haftanın haberleri ile daha da belirginleşti. 1 Kasım sonrasında ülkeyi bu hale getirenlerin hesap vereceği bir Türkiye, gerçek barışın başlangıcı olacak. ‘Yapılan haramdır’ iyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, Şırnak’ta Hacı Lokman Birlik’in zırhlı araçla sürüklenmesine “İslam dini hele hele ölen bir beden üzerinde en küçük bir işkenceyi haram kılmıştır. Bu, İslam coğrafyasında adeta vakai adiyeden oldu. Zalimi cezalandırmasını bilmeyen sistemler mazluma da sahip çıkamaz” tepkisini gösterdi. Görmez, AA’nın sorularını yanıtladı. Şırnak’ta Hacı Lokman Birlik’in bedeninin zırhlı araçla sürüklenmesine ilişkin görüntülere tepki gösterdi. Görmez, “Ne derece doğrudur bilemiyorum ama birkaç gündür bu Şırnak’daki bir teröristin cenazesinin sürüklenmesi meselesinden hareketle de açıkça ifade etmek isterim, İslam dini hiçbir zaman ‘müsle’ dediğimiz, ‘işkence’ dediğimiz hele hele ölen bir beden üzerinde en küçük bir işkenceyi yapmayı haram kılmıştır, doğru değildir. Bu, İslam coğrafyasında adeta vakai adiyeden oldu. Bütün bunları dikkate almak lazım” diye konuştu. Libya’nın devrik lideri Muammer Kaddafi’nin öldürülme biçimini de anımsatan Görmez, İslam adaletinin merhamet yüklü olduğunu ve zalime de ceza verirken bir sınır koydu D ğunu vurguladı. Zalimi cezalandırmasını bilmeyen sistemlerin, mazluma da sahip çıkmayacağına işaret eden Görmez, “Kim olursa olsun cezalandırma işleminde hukukun içinde kalmak. Öldükten sonra herhangi bir kimseye işkence yapmayı dinimizin uygun görmediğini tekrar ifade etmek istiyorum” dedi. Diyanet İşleri Başkanı Görmez’den Lokman Birlik tepkisi Görmez, yüzlerce insanın yaşamını yitirdiği bu yılki hac organizasyonunu da değerlendirdi. Suudi Arabistan’ın “Bu Allah’ın kazası ve kaderidir, yapılacak bir şey yoktur” demediğini dile getiren Görmez, 1000’den fazla insanın ölmesi için “Bazı kardeşlerimiz buraya ölmeye gidiyorlar. Burada öldüğü zaman, burada gömüldüğü zaman hesapsız cennete gideceklerini zannediyorlar. O kadar kolay değil bu. Burada ölmeye gidilmez, burada hayat bulmaya gidilir. Bu yanlışı da aynı şekilde düzeltmemiz lazım” dedi. l ANKARA Mehmet Görmez ‘Ölmeye gidiyorlar’ Birlik DP Şırnak Milletvekili Leyla BirH lik, kayınbiraderi Hacı Lokman Birlik’in cesedinin zırhlı araçla sürük ‘90’lı yılları aşan vahşet’ lenmesiyle ilgili İHD Şırnak Şubesi’nde basın toplantısı düzenledi. Birlik’e HDP Şırnak milletvekili Aycan İrmez ve STK temsilcileri de eşlik etti. Birlik, “90’lı yılların vahşetini de aşan bir savaş konseptinin yeniden devreye girdiğini görüyoruz. Görgü tanıklarının ifadesine göre, kayınbiraderim kendisi yaralı bacağını sarıyor, bu da onun ölümcül bir yara almadığını gösteriyor. Polisler yaşadığını görmelerine rağmen, yakınına gelerek onlarca kurşun sıkmışlardır. Otopsi raporu da görgü tanıklarını doğrular nitelikte. 28 kurşunun 2’sinin uzak, 26’sının yakın mesafeden sıkıldığını belirtmektedir. Katledildikten sonra başının üzerine basılarak fotoğraflar çekiliyor, zırhlı araçlarla vücudunun üzerinden geçiliyor ve sonra zırhlı araca boynundan bağlanarak sürükleniyor” dedi. l Yurt Haberler AJANSI: ANADOLU İÇİN YALILAR RDİ İFADE VE Gündeş Siyasiler: Şaşırmadık BİLAL ERDOĞAN’IN İTALYA’YA YERLEŞMESİ azetemizin gündeme getirdiği Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan’ın İtalya’ya yerleştiği yönündeki haber siyasi partilerde farklı yankı buldu. CHP Grup Başkanvekili Levent Gök, Bilal Erdoğan’ın İtalya’ya yerleştiğinin anımsatılması üzerine “Siyasilerin çocuklarının bu özel durumlarının siyasi malzeme yapılmasını uygun görmüyorum. Okumak ihtiyacı hissediyorsa elbette yerleşebilir, eğer gerçek neden buysa” değerlendirmesini yaptı. MHP Genel Başkan Yardımcısı Oktay Öztürk de söz konusu iddiayı medyada gördüğünü belirterek, “Ne diyeyim? Bizim ülkemiz çok rahat yaşanılacak bir ülke. Hiçbir sıkıntısı olmayan insanlar açısından terk edilmeyecek kadar güzel bir ülke” karşılığını verdi. MHP Genel Başkan Yardımcısı Zuhal Topçu da Türkiye’de Kaçtı denilen Sarraf Beykoz’da çıktı Sarraf G çok kaliteli üniversiteler olduğunu belirterek, “Hiç dışarıya gitmeye gerek yok. Çok kaliteli hocalarımız var. Bence Türkiye’deki üniversitelere güvenmeleri lazım” diye konuştu. HDP Grup Başkanvekili İdris Baluken de Bilal Erdoğan’ın İtalya’ya yerleşmesini medyadan takip ettiğini belirterek, “13 yıllık AKP hükümeti döneminde çok ciddi suçlar işlendi. Roboski, Zergele ve Cizre’ye kadar yapılan katliam süreçleri, 1725 Aralık yolsuzluk ve hırsızlıkların boyutu ortada” değerlendirmesini yaptı. Baluken, AKP ve sarayın sarsıldığı bir dönemde yurtdışına yerleşme arayışlarına girilmesinin şaşırtıcı olmadığını ifade ederek, “1 Kasım itibarıyla bir dönem kapanacak. 1 Kasım sonrası arayışların yöntemi konusunda bilgi sahibi değiliz. Biletlerini mi hazırlıyorlar, dosyalarını mı hazırlıyorlar, bilmiyoruz” dedi. l ANKARA ‘Gerçek neden buysa’ Yurtdışı arayışları... Grafik: Ayşe Bilget T Yerine müsteşar Bağlı atanabilir Aralık soruşturmasının kilit ismi olan ve yurtdışına kaçtığı ileri sürülen işadamı Rıza Sarraf’ın önceki akşam Beykoz’daki savcılığa giderek ifade verdiği öğrenildi. Dubai’ye kaçtığı iddiası haberlerinin basına yansımasının ardından dün Anadolu Ajansı’nın servis ettiği habere göre Sarraf, Kanlıca’da satın aldığı tarihi yalılara ilişkin Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu’na aykırı tadilat yaptırdığı gerekçesiyle yürütülen soruşturma kapsamında ifade verdi. Sarraf, avukatı Şeyda Yıldırım ile Beykoz Cumhuriyet Başsavcılığı’na gitti. İfadesinde, Beykoz Kanlıca Mahallesi’ndeki yalı mahiyetindeki gayrimenkulleri yaklaşık 5 yıl önce satın aldığını, birini kendi, diğerini eşi Ebru Gündeş Sarraf üzerine kaydettirdiğini belirten Sarraf, satın alma işleminin ardından her iki yalıda da tadilat yapma gereği duyduğunu söyledi. 2011 yılında yalıların kendisine bitmiş olarak teslim edildiğini belirten 1725 Rıza Sarraf, “Bu tutanaklar tamamıyla dış görünüşe ve basının yönlendirmesiyle yapılmıştır. Bu aldığım yalılardaki yükselti, eski haliyle aynı mahiyettedir. Kesinlikle aslında herhangi bir değişiklik yoktur. Bu yalıların eski ve yeni fotoğraflarına bakıldığında, yükseltide herhangi bir değişiklik olmadığı görülecektir. Sadece her iki yalı bana ait olması sebebiyle araya asansör konulmuştur” dedi. Avukat Şeyda Yıldırım keşif yapılarak durumun tespitinin yapılmasını ve soruşturma sonucunda Sarraf hakkında takipsizlik kararı verilmesini istedi. Öte yandan MHP Trabzon Milletvekili Koray Aydın da dün katıldığı televizyon programında Sarraf’ın yurtdışına kaçtığını ve bir daha geri dönmeyeceğini söyledi. l İSTANBUL/Cumhuriyet SGK Başkanı İlhan Washington’a atandı osyal Güvenlik Kurumu (SGK) Başkanı Yadigar Gökalp İlhan’ın, Washington’da Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Müşavirliği’ne atandı. İlhan’ın yerine en çok konuşulan isim Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Müsteşar Vekili Mehmet Selim Bağlı. Eski bakan Faruk Çelik döneminde SGK’nin başına getirilen İlhan’ın görev değişiminin “görevden alma” değil “atama” olduğu belirtilirken, İlhan İlhan’ın yeni görevi için Faruk Çelik döneminde başvuru yaptığı öğrenildi. Yeni görevi için yaklaşık 1 ay Ankara’da eğitim alacağı belirtilen İlhan, henüz görevi yeni bir isme devretmedi. Kurumda başa geçeceği en çok konuşulan ismin ise Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Müsteşar Vekili Mehmet Selim Bağlı olduğu öğrenildi. l ANKARA S Keşif talebi... ‘Sıkıntısı yoksa...’ Koray Aydın: Kaçtı C M Y B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear