14 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
C 6 OCAK 2015 SALI l Türkiye’nin en yüksek dağı Ağrı Dağı’nın doruğunda oluşan dairesel şekil adeta şapkayı andırdı. Ağrı Dağı’nın bulutların altında kalan görünümü karşısında yurttaşlar, “Ağrı Dağı soğukta sanki şapka taktı” dediler. Zirvesinde dört mevsim kar eksik olmayan ve her yıl yerli yabancı binlerce dağcıya kucak açan Ağrı Dağı’nda, en son 2012 yılında benzer görüntü oluşmuştu. (Fotoğraf: SEDAT BUDAKDHA) www.cumhuriyet.com.tr şapka Ağrı Dağı’na Sivil İtaatsizliğe Övgü Hizmet aldığım kanalda, ısrarla onlarcası önüme gelen “suç” filmlerini izliyorum. Hemen hepsi kapitalizmin dünyayı getirdiği duruma isyan eden insanların topluca ya da tek tek gerçekleştirdikleri “sivil itaatsizlik” eylemleriyle dolu. Anlaşılan o ki, pek çok insan dünyanın kapitalizmin aracılığıyla yok edilmesine karşı bir şeyler yapmak gereğini hissediyor. Yoksa karşıma çıkan her on suç başlıklı filmden yedisi sivil itaatsizlik üstüne olmazdı. Çünkü filmler, özellikle de “bağımsız filmler” bize endişelerimizi, içinde bulunduğumuz durumu çok önceden işaret eder. Anlaşılan o ki, insanlar artık bir ortaoyununa dönen demokrasinin bir hal çaresi olmadığının farkındalar. Çünkü dünyaya demokrasi diye yutturulan düzenin sadece ve sadece zenginleri, büyük şirketleri koruduğunun farkındalar, çünkü bunun binlerce örneği var. O zaman yaşasın sivil itaatsizlik ve suç! Birkaç örnek vermek istiyorum; bir Amerikan kenti, ilaç sanayii kentin can damarı. Ve ilaç üretilen büyük tesislerden, kent suyuna kanser yapan atıklar akıtılıyor. Ve kentten taşınamayan yoksul insanlar bu suyu mümkün olduğunca az kullanmaya çalışıyorlar. Biliyorlar çok çocuk öldü, kanser ve diğer hastalıklar kapıda. Tüm protestolara rağmen, senatörleri, milletvekillerini satın alan şirket atıklarını atmaya devam ediyor. Meğer biz bilmiyormuşuz, Amerika’da küçük küçük örgütler oluşmuş, özellikle ilaç ve gıda sektörünü takip eden, birlikte yaşayan, tüketimi en aza indirgemiş genç ya da yaşlı fark etmez insanlardan oluşmuş örgütler. Öte yandan dört ya da beş kişiden oluşan bu küçük örgütlerin ne zaman ne yapacağını öğrenmeye çalışan güvenlik şirketleri de sürekli onları takip ediyormuş. Eylemlerini önceden kestirip engellemek için. Benim tanık olduğum örgütte, bir zamanlar sınır tanımayan, Nijerya’da çalışmış bir doktor var, elleri sürekli titrediği için artık işini yapamıyor. Çünkü Nijerya’ya orduyla anlaşmalı olarak antibiyotik gönderen bu ilaç şirketi, oraya yan tesirleri tam olarak denenmemiş bir ilacı yollamakta hiçbir sakınca görmüyor. Doktorun birlikte çalıştığı kız kardeşi bu ilaç nedeniyle deliriyor, intihar ediyor ve kendisi de artık doktorluk yapamıyor. Örgütte gencecik bir kız var. Kentteki dev ilaç şirketinin yönetim kurulu başkanının kızı. Gözlerinin önünde küçücük çocukların nasıl acı çekerek öldüğünü görmüş, bu nedenden ailesiyle ilgisini kesmiş ve tek amacı bu dev şirketi dünyaya teşhir etmek! Ve dünyanın derdini dert edinmiş başkaları. Bir ormanda hep birlikte çöpten aldıkları yiyeceklerle yaşıyorlar. Ve plan yapıyorlar, öncelikle denenmemiş antibiyotikleri yollayan yönetim kurulunun bir tanıtım toplantısında, tüm yönetim kurulu üyelerine şampanyanın içinde o antibiyotikten veriyorlar. Size bu çok vahşi mi geldi? Hemen söyleyeyim, ölümcül miktarda değil, kalıcı hasar yapacak miktarda değil, sadece onları o muhteşem, görüntüye alınan tanıtım toplantısında sürekli tuvalete koşturacak kadar. Eh anlayan anlıyor. Gelelim diğer olaya; örgüt gene muhteşem bir planla şirket yöneticisi adamı ve karısını, yani örgütteki kızın annebabasını kaçırıyor ve tam da atıkların kent suyuna bırakıldığı saatte onlara suya girmelerini emrediyorlar: Senatörleri, milletvekillerini, savcıları satın alabilirsiniz ama hadi şu çok temiz dediğiniz suya bir girin bakalım! Anne ve baba kıza yalvarıyorlar, babanın gerçekten hiçbir şeyden haberi yok, atıkların düzgün dağıtıldığını düşünüyormuş, annenin ise haberi var. Ve baba ağlayarak atıkların tam da boşaldığı saatte suya giriyor. Evet, böyle dünyadaki adaletsizliği, gözümüzü her altı kez kırptığımızda bir çocuğun açlıktan öldüğünü bilmek; buna karşılık, mesela ben geçenlerde gördüm, bir kadın masada oturuyor, karşısında gencecik bir delikanlı, kadın ona işveli işveli gülümsüyor. Kadının her bir yerinde parıl parıl parlayan takılar var, meğer kadın bir Suudi prensesiymiş. Beni oraya götüren arkadaşım bu işleri bilir, sadece Urla Ovacık’ta köylüler ağaçlarının kesilmemesi için günlerce nöbet tutmuştu İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) Urla Ovacık’ta kurulmak istenen rüzgâr enerjisi santralına (RES) Danıştay’tan çifte ret kararı geldi. Danıştay 14. Dairesi, hem İzmir Valiliği’nden alınan ‘ÇED gerekli değildir’ karar, hem de idare mahkemesinin projeye karşı açılan itiraz davasındaki aldığı ‘ret kararı’ için yürütmeyi durdurma verdi. Geçen ay orman ekiplerinin köylerinde ağaç kesimine başlaması üzerine, hem köylüler hem de çevreciler ayaklanmış, ağaç kesimi yapılan bölgede nöbet başlatılmıştı. Eşzamanlı olarak Danıştay ve idare mahkemesine açılan davalar da sürüyordu. Köylülerin avukatı Hande Atay, bu kararlarla, bölgeye bir çivinin dahi artık çakılamayacağını söyledi. Atay “Bu kararlar geçici olarak alındı. Esas kararın da ‘projeye iptal’ yönünde çıkmasını bekliyoruz. Çevre için bu kararların alınmasında köylülerin mücadelesi çok etkili oldu. Hukuki süreç sonuçlanıncaya kadar, orman ekipleri de köylülerle birlikte ormanları korumalılar” dedi. RES’e çifte ret Katliamın adı Dünya kurtarılmaya değer. ‘seyreltme’ Yedi gündür plaj için eylem yapan halk tepkili. İztuzu plajı l ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, her yıl binlerce yerli ve yabancı turisti ağırlayan ve caretta carettaların Türkiye’deki yumurtlama alanları arasında yer alan İztuzu plajını yargı kararı doğrultusunda teslim aldığını açıkladı. Eskiden Ortaca Belediyesi tarafından işletilen İztuzu “bütün şehir” yasasının çıkmasıyla birlikte valiliğe devredildi. Valilik ise kendilerine devredilen tesis için ihale düzenledi. İhaleye, Dalyan’ın bağlı olduğu Ortaca Belediyesi ile İngiliz ortaklı DALÇEV şirketi katıldı. Sahilin işletilme ihalesini, 8 milyon lira bedelle DALÇEV kazandı. CHP’li Ortaca Belediyesi ise sahil için düzenlenen ihalenin kendilerine haber verilmeden yapıldığını iddia etti. Ortaca Belediyesi’nin ihalenin iptali için açtığı davada yargı “Uygulanması halinde telafisi güç zarar doğurabilecek nitelikte bulunması” gerekçesiyle yürütme durdurma kararı verdi. Ancak, Muğla 1. İdare Mahkemesi İztuzu’na yönelik önceden verdiği yürütmenin durdurulması kararını yapılan itiraz üzerine bozdu. Yurttaşlar duruma tepkili. Sahili işletecek yeni şirketin çevre hassasiyetine önem vermeyeceğini düşünen halk yedi gündür sahilin önünde eylem yapıyor. Tesisin mevcut işletmecisi Ortaca Belediyesi elinde mahkeme kararı olduğunu söyleyerek tesisi boşaltmak istemiyor. DALÇEV de elinde mahkeme kararı olduğunu söyleyerek tesisin işletmesini almak istiyor. artık bakanlıkta şak’a 25 kilometre uzaklıkta olan, bir süre önce nüfusu 2 binin altında olduğu gerekçesiyle kapatılıp beldeden ‘köy’ statüsüne dönüştürülen İlyaslı’da son 3 ay içinde ormanlık alanlarda binlerce ağaç kesimi yapılması köylülerin tepkisini çekti. Uşak Orman İşletme Müdürlüğü tarafından ağaç kesim işleminin ihaleyle bir firmaya verildiğini belirten köylüler, kendilerine, kurumuş, kırılmış ve sık ağaçlıklı bölgelerde ‘seyreltme çalışmaları’ yapıldığının söylendiğini, ancak özellikle yoğun kesimin yapıldığı Almalıoğlu ve Uzunoluk Mevkii’ndeki genç ve sağlam ağaçların katledildiğini ileri sürdü. Köylüler seyrek alanlardaki ağaçların da kesildiğini belirtti. Köylülerden Fevzi Ünlü (44), yörede en çok ormanlık alana sahip yerleşim biriminin köyleri olduğunu belirterek, “Bu hızla ağaç kesimine devam edilirse, köyümüz ve civar köyler oksijensiz kalacak” dedi. (Fotoğraf: DHA) U Çocuk uyuşturucu suçluluğunda ÜRKÜTEN artış Hem kullanıcı hem de kuryeler ne olacak? Ya diğerleri l Eğitim Servisi İzmir Çocuk Ağır Ceza Mahkemesi Hâkimi İbrahim Altıtaş, son dönemde çocukların kullanıldığı uyuşturucu suçlarında 5 kat artış yaşandığını söyledi. İzmir Ekonomi Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğrencilerine çocuk mahkemeleri hakkında bilgi veren Altıtaş, çocuk mahkemelerinin özel alanlar olduğunu belirterek birincil amaçlarının, çocuğu yargılayarak ceza vermek yerine korumak olduğunu vurguladı. Çocuklarla ilgili suçlarda, özellikle uyuşturucu suçlarında büyük artış yaşandığına dikkat çeken Altıtaş “Bu oran geçen yıllara göre 4 ile 5 kat artmış durumda. Hem kullanımda hem de satışta çocuklar kurye olarak kullanılıyor. Çocuklar ne yaptıklarının farkında değil’’ dedi. Çocuğu yargılayarak ceza vermenin birinci amaçları olmadığını, onları kazanmayı hedeflediklerini vurgulayan Altıtaş, bu nedenle yasalar ve uluslararası alanda hukuk mahkemelerine, yargıç ve savcılarına bir takım yetkiler verildiğini aktardı. kadının kulağındaki küpeler 200 bin dolarmış. Varın hesap edin ve gözünüzü altı kez kıpın, bir çocuk daha öldü. Şimdi bir fantastik olaydan söz etmek istiyorum; gene Amerika ve o bölgede on termik santral var. O da ne, birdenbire sanki ağaçlar ve otlar birbirleriyle konuşuyorlarmış gibi tuhaf bir rüzgâr esmeye başlıyor ve ardından insanlar yaptıkları tüm suçları, söyledikleri tüm yalanları itiraf gederek intihar ediyorlar. Ve bir bilim adamı haykırıyor: “Bu bize bir uyarı, tıpkı arıların yok olması, denizleri kasıp kavuran o kırmızı akım gibi bu da bir uyarı. Ağaçlar saldığımız toksinlerden kurtulmak için şiddetli bir evrim geçiriyorlar ve bu evrim sırasında yarattıkları rüzgâr bizleri intihara sürüklüyor...” Evet, dünya kendini intihara sürüklüyor. Bir düşünün, biz de kendi ayağına kurşun sıkan ülkelerin başında geliyoruz. Biz bu güzel ülkeyi hak etmiyoruz, nerede bir ağaç kesilse, nerede bir görkemli deniz kıyısına otel yapılmak için el konulmaya çalışılsa benim aklıma orada nöbet tutan insanlar geliyor. Bu ara en çok saygı duyduğum kişiler onlar. Çünkü sadece bu ülkeyi değil, dünyayı kurtarmak için yol çıkmışlar. Yaşasın sivil itaatsizlik! ARTVİN’DE KUTLAMA GÜNÜ BARIŞ YAMAN KONYA 4 yıl önce uyuşturucuya alışan Ş.B’nin (19) “Saçlarım dökülüyor, vücudumda geçmeyen yaralar çıktı, doktorlar ciğerlerimin tükendiğini söylediler. Ne olur bana yardım edin. Bu durumdan kurtulayım” sözleri yankı buldu. Konya Valiliği, Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun talimatıyla Ş.B’nin Alkol ve Madde Bağımlılığı Tedavi ve Eğitim Merkezi’nde (AMATEM) tedavi altına alındığını duyurdu. Eşinin hamallık Direndiler kazandılar RİZE (Cumhuriyet) Rize İdare Mahkemesi, Enerji Ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı tarafından Artvin’in Cerattepe mevkisinde Cengiz İnşaat’a bakır madeni için verilen “ÇED olumlu” raporunu iptal etti. Yeşil Artvin Derneği öncülüğünde bir araya gelen 283 kişinin açtığı davada iptal kararı çıkması Artvin’de sevinçle karşılandı. Bölgede yıllardır maden arama kararına karşı direnen yöre halkı, sivil toplum kuruluşları ve siyasi partiler kararı bugün çeşitli etkinliklerle kutlayacak. yaparak geçimlerini sağladığını belirten anne H.B ise kızının tedavi olabilmesi için her kapıyı çaldığını belirtti. Kızını AMATEM’de ziyarete gittiğini belirten H.B, “Kızım neşeli ve mutluydu. Tedaviyi zaten kendisi istiyordu. Kızımı İstanbul’a götüreceklerini söylediler. Keşke kızımın durumu Türkiye gündemine oturmadan önce haberdar olsaydı yöneticiler” dedi. Anne H.B, kızı gibi binlerce çocuğun uyuşturucunun pençesinde olduğuna dikkat çekti. l Dış Haberler Firavun Servisi Mısır’da daha önce bilinmeyen bir antik dönem kraliçesinin mezarı bulundu. Başkent Kahire’nin güneybatısındaki EbuSir bölgesinde arkeologlar tarafından ortaya çıkarılan mezarın, 4 bin 500 yıl önce hüküm süren firavun Neferefre’nin eşi ya da annesine ait olabileceği belirtiliyor. Mısır Eski Eserler Bakanı Mamduh el Damati, antik mezarlık nekropoliste bulunan Neferefre’ye ait bölümde, bir duvara yazılı isimden, mezarın Kraliçe 3. Khentkaus’a ait olduğunun anlaşıldığını söyledi. yıllık kraliçe Mezarı ortaya çıkaran Çek Mısıroloji Enstitüsü Başkanı Miroslav Barta, mezarın bulunduğu yere bakılırsa Neferefre’nin eşine ait olduğunu söyleyebileceklerini belirtti. Çek arkeologlar ayrıca bakır ve kireçtaşından yapılmış 30 kap da buldu. Mezarın bulunduğu EbuSir bölgesi, antik Mısır’ın başkenti Memfis’in eski krallık mezarlığı olarak kullanılıyordu. 4 bin 500 Neferefre’nin eşi olabilir El Damati, buluşun 5. hanedan dönemiyle ilgili bilinmeyen yönleri gün ışığına çıkarmakta yardımcı olacağını da belirtti. 4. hanedan döneminin yanı sıra 5. hanedan döneminde de ilk piramitler inşa edilmişti. Bilinmeyenlere ışık tutacak C M Y B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear