25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 30 OCAK 2015 CUMA 6 HABERLER Sağlık Bakanlığı, RTÜK’e yazı yazarak çocuk hastanesiyle ilgili spotun durdurulmasını istedi Dikkat Mahalle Baskısı! Son zamanlarda artan mahalle baskısı çağrılarından biri de önceki gün TBMM’de kadına şiddeti önlemek için kurulan komisyondaki görüşmeler sırasında AKP İstanbul Milletvekili İsmet Uçma tarafından yapıldı. AKP İstanbul Milletvekili İsmet Uçma, kadına şiddetin önlenmesiyle ilgili önlemler konusunda, çeşitli kamu kuruluşlarının temsilcilerinin görüşlerinin komisyon üyeleri tarafından dinlendiği sırada söz alarak şunları söylemiş: Hep birlikte anılmaya değer bir iş yapalım. Bir Rönesans yapalım. Ezber bozalım. İsmet Uçma’nın dünyaya örnek olacağını söylediği ezber bozucu davranış ne? Zabıtlara geçen sözlerine bakalım: Mahallenin namusu diye bir şey geliştirebiliriz. O mahallede birisine yönelik bir şey yapıldı mı, herkes ona sahip çıkar ve hakikaten de yapan neredeyse onu ifna eder. İsmet Uçma özetle diyor ki: Kadına şiddet konusuna devleti karıştırmayalım, mahalle baskısıyla çözelim! Değerli okurlarım, Son zamanlarda bu sütunda en fazla işlenen konu mahalle baskısı. 15 Ocak’ta “Mahalle Baskısı”, 16 Ocak’ta “Ismarlama Mahalle Baskısı” diye iki yazı yazmışım; bu, mahalle baskısı konusundaki üçüncü yazı. Konunun bu kadar sık gündeme gelmesi boşuna değil. Son günlerde mahalle baskısı çağrıları sürekli artıyor. HHH İlk mahalle baskısı çağrısı ilahiyatçı Hayrettin Karaman’dan gelmişti, 9 Kasım 2013 tarihinde. Hayrettin Karaman kız ve erkek öğrencilerin aynı evlerde kalmaları konusunda şöyle diyordu o yazısında: “Çoğunluğa göre bu durum ahlaksızlık, rezillik, onursuzluk, ayıp, günah (zina ) olarak kabul ediliyorsa ne olacak? Ben söyleyeyim: Toplum (apartman, mahalle, çevre) bu duruma tepki gösterecek, çirkin davranışa müdahale edilecek; mahalle baskısı yapacaklardır. Baskıya maruz kalanlar medyayı ve devletin kurumlarını yardım etmeye çağıracaklardır. Medya karışacak, devlet kurumları da baskıyı engellemekte gevşek davranacaklardır. Liberal demokraside ısrar edilecekse hükümetin rejime ters düşen devlet davranışlarına teşebbüs etmemesi, ama bireylerin, muhtaç olduğu çoğunluğun hatırı için bazı özgürlüklerini gönüllü olarak kullanmamalarıdır. Kullanırlarsa, en azından mahalle baskısı değerleri çiğnenen çoğunluğun hakkı olur.” Hayrettin Karaman özetle iktidara, “Sen baskı yapma, biz onu mahalle baskısı yoluyla hallederiz. Yeter ki, sen bize engel olma!” diyor ve mahalle baskısını hak görüyor. AKP’nin ilahiyat kökenli İstanbul milletvekili Uçma da TBMM çatısı altında yine aynı kurumu çözüm aracı olarak öneriyor. HHH Çağdaş demokratik toplumlarda mahalle baskısına yer yoktur. Mahalle baskısının, toplumsal bir ayıplama kertesinde kalmasına ses çıkarılmaz ama baskı ve yaptırıma dönüşmesi halinde devlet hemen duruma el koyar ve bireyin ya da grubun baskı altına alınmak istenen özgürlüğünü kullanabilmesi için, toplumsal müdahaleyi yok eder. Demokrasilerde mahalle baskısı kurumu karşısında devletin yeri, bu baskının yöneltildiği bireyin veya topluluğun yanıdır. Devlet, mahalle baskısını teşvik etmez veya hoş görerek müdahaleyi savsaklamaz, tam tersine aktif olarak duruma el koyar. Şimdi iktidarın kurnazları, mahalle baskısını öne çıkarmayı ve devletin de bu baskının oluşmasını kolaylaştırmasını talep ediyorlar. Bu yolla, devlet hiçbir şeye müdahale etmiyor görünürken, devletin baskısını aratacak, tabandan örgütlenmiş bir baskı yoluyla birey sindirilecek, özgürlükler çiğnenecektir. Mahalle baskısı özgürlüklere yöneltilmiş baskıların en koyusu, en korkuncu, en dayanılmazıdır. İsmet Uçma’nın Rönesans dediği çözüm işte budur. Korkarım mahalle baskısı önerileri önümüzdeki günlerde daha da artacak ve baskı rejiminin anayasal temellerinden biri haline gelecektir. LÖSEV’e engelleme u Lösemili çocuklar için inşa edilen Türkiye’nin en donanımlı onkoloji hastanesini tamamlamak için başlatılan kampanya kapsamında hazırlanan kamu spotu, bakanlık tarafından engellenince RTÜK, bakanlıktan talebinin gerekçesini istedi. cuğun umutla beklediği hastaneye önemli oranda destek buldu. 6 aylık izin süresinin dolmasının ardından LÖSEV, bir kez daha RTÜK’ün kapısını çaldı. Konuyu bir kez daha gündemine alan Üst Kurul, vakfın filmlerine bir kez daha onay verdi. Vakfın kamu spotu televizyonlarda bir kez daha dönmeye başlarken sürpriz bir gelişme yaşandı. Sağlık Bakanlığı Sağlığın Geliştirilmesi Genel Müdürlüğü, böyle bir yetkisi olmamasına karşın, RTÜK’e yazı göndererek spot filme adeta sansür istedi. Genel Müdür Ömer Tontuş, Üst Kurul Başkanlığı’na gönderdiği yazıda şu ifadeleri kullandı: “LÖSEV’in onkoloji hastanesi inşaatı için bağış mesajı içeren ve ulusal kanallarda kamu spotu olarak yayımlanan spot filmi, kamu spotu niteliği taşımamaktadır. Bu nedenle söz konusu filmin kamu spotu olarak yayımlanmasının engellenmesi için gereğini arz ederim.” Bakanlığın bu itirazını değerlendiren Üst Kurul, bakanlıktan talebinin gerekçesini istemeye karar verdi. Karar oybirliği ile alındı. Sürece tepki gösteren RTÜK üyesi Süleyman Demirkan, RTÜK’ün özerk bir kurum olduğunu vurgularken “RTÜK yetkilerini başlunması nedeniyle, ilgili mevzuat hükümlerine dayanarak filmlerin yayın kuruluşlarında yayımlanmasının önerilmesine karar verdi. RTÜK’ün kararıyla birlikte spot film televizyonlardan yayımlanmaya başladı. LÖSEV, kamu spotu sayesinde binlerce ço FIRAT KOZOK ANKARA Sağlık Bakanlığı, Lösemili Çocuklar Vakfı’nın (LÖSEV), lösemili çocuklar için inşa ettiği Türkiye’nin en donanımlı onkoloji hastanesini ve Avrupa’nın ilk onkoloji kentini tamamlamak için başlattığı kampanya filminden rahatsız oldu. Bakanlık, RTÜK’e yazı yazarak televizyonlarda kamu spotu olarak yayımlanan filmin durdurulmasını talep etti. LÖSEV, lösemili çocukların eğitim ve sağlık giderlerine destekte bulunmak isteyen hayırseverleri bilgilendirmek amacıyla hazırladığı spot filmin, televizyonlarda “kamu spotu” olarak ücretsiz yayımlanabilmesi amacıyla incelenmesi ve gerekli onayın verilmesi için RTÜK’e başvurdu. RTÜK, yaptığı değerlendirmenin ardından, spot filmlerin yayımlanmasında kamu yararı buFotoğraf: AA RTÜK gerekçe istedi ka kurumlarla paylaşmaz. Ancak maalesef bugün Türkiye’de yaşanan otoriterleşme ve devletin parti devletine dönüştürülmekte olduğu yönündeki eleştirilere hak kazandıran adımlar atılmaktadır. İktidar, kendi işine gelmeyen sivil toplum örgütlerini baskı altına almaktadır, faaliyetlerini engellemeye çalışmaktadır.” Benzer bir örneğin yakın geçmişte TOBB bünyesindeki Dış Ekonomik İlişkiler Konseyi’nde (DEİK) yaşandığını, konseyin Ekonomi Bakanlığı’na bağlandığını anımsatan Demirkan, şöyle devam etti: “Sağlık Bakanlığı ne hakla bir sivil toplum örgütünün spot filmi için RTÜK’ten böyle bir talepte bulunabiliyor? Bu hem demokrasi ve özgürlüklere hem de RTÜK’ün kuruluş felsefesine, bağımsızlığına ve özerkliğine aykırıdır.” Eğitim tam bir yazboz tahtası FİGEN ATALAY ANTALYA Prof. Dr. Üstün Dökmen, Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı’nın da bulunduğu salonda, “Herkesin din dersi 5. İyi de bu kadar ahlaksız, hırsız nereden çıktı. Kolonları kesip galeri yapan da 5 aldı, ölen de... Din öğrenilen bir şeydir, ahlak keşfedilen bir şeydir. Din ve ahlak dersini koyarsan olmaz, onlar yine kolon keserler. Din ve ahlak bir arada olmaz” dedi. Bu sözler salonda bulunan eğitimciler tarafından alkışlandı. Türkiye Özel Okullar Birliği Derneği’nce düzenlenen “Geleceğin Öğretmeni” başlıklı sempozyum, dün Antalya’da başladı. Gazetecilerin sorularını yanıtlayan Bakan Avcı, özel okul velilerine teşvik müjdesi verdi. Avcı, “Bu yıl sadece devletten özele gidene değil, özel okulda okuyana da teşvik olacak. Önümüzdeki ders yılından itibaren teşvik başlayacak” dedi. Avcı, TEOG’la ilgili soruları ise “TEOG’da geçen yılki nakil sıkıntıları göz önüne alınarak takvim olabildiğince erkene çekilecek. Tercih sayısı 15’ten 25’e çıkarılacak ve tek liste olacak. BirinANKARA (Cumhuriyet Bücilik diye bir kategorimiz rosu) Milli Eğitim Bakanı Nayok” diyerek yanıtladı. Avbi Avcı, bakanlıkta düzenlediği cı, sempozyumun açılış töbasın toplantısında ve canlı yareninde yaptığı konuşmayın konuğu olduğu Ülke TV’de da da eğitimde büyük deeğitim gündemine ilişkin soruğişimlerin yaşandığına dikları yanıtladı. Yasal düzenleme kat çekerek şöyle devam ile kapatılması düşünülen 150’yi etti: “Bu dönemde eğitim aşkın ülkedeki okulların sayısının dünyası da tam bir yaz2 binden fazla olduğunu açıklaboz tahtası. Eskiden kovyan Avcı, bunlardan 66’sının elboy filmlerinde salonda çiliklere bağlı olduğunu dile gesık sık kavga çıkardı. Pitirdi. Avcı, “Bunların bir vakıf yanist de bir köşede çalçalışmasıyla envanterinin çımaya devam ederdi. Bazı kartılması ve uygun olanlarıfilmlerde piyanistin başunın sadece eğitim amaçlı olcunda ‘Piyanist elinden gemak üzere bu kapsamda yenileni yapıyor. Lütfen ateş etden düzenlenmeleri düşünümeyin’ yazardı. Böylesine lüyor” ifadelerini kullandı. Avcı, bir topyekün altüst oluş, okulların her birinin açılması, kaböylesine bir değişim orpanması veya dönüştürülmesitamında Milli Eğitim Banin o ülkenin mevzuatına göre kanlığımızın da bu değiyapılacağını dile getirdi. şime ayak uydurabilmek için aldığı kararlarla sık sık eğitimi yazboz tahtasına çevirmekle eleştirildiğimiz için, yaptığımız işin ne olduğunu bir de böyle anlatmaya çalışıyorum.” Bu yıl devlet teşviğinden yararlanacak 167 bin öğrenci için özel okullara 535 milyon TL ödeneceğini anlatan Avcı, “Kasımda ilk taksitimiz 187 milyonu ‘trink’ diye ödedik. Şubatta ikincisini ödeyeceğiz” diye konuştu. Milli EĞitim Bakanı NABİ Avcı: Fotoğraf:DHA LEVENT GENCELLİ BURSA CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, dün sabah kaldığı otelden Genel Sekreter Gürsel Tekin ve partililerle birlikte servis bekleyen işçileri ziyaret etti. Çay ocağında oturan işçilerle sohbet eden Kılıçdaroğlu, taksi durağındaki şoförlerin sorunlarını dinledi. Kent içi ulaşımda kullanılan Bursaray’a binen CHP lideri, vatandaşlarla sohbet etti ve vatman ile selfie çektirdi. Üç çocuk babası inşaat işçisi Mehmet Yücedağ’ın evine konuk olan Kılıçdaroğlu, aile ile birlikte kahvaltı yaptı ve mahallelinin sorunlarını din ‘Yoksulluğu sıfırlayacağız’ ledi. Kamyoncular Sitesi’nde şoförlerle bir araya gelen CHP liderine, burada bir kamyoncu “siyaset nedir başkanım” diye sorunca Kılıçdaroğlu,“Siyaset halka hizmet etmektir” dedi. Bunun üzerine kamyoncu ise “Yok siyaset yalandır abi. Anladın mı? Bu bir gerçektir. Ama bizim bu halkımız bunu bilmiyor. Başımıza siz de gelseniz, AKP de gelse hangi parti gelirse gelsin değişen bir şey olmayacak” dedi. Kılıçdaroğlu, “değişecek” deyince kamyoncu, “Hiçbir şey değişmez. Bizde bu zihniyet olduktan sonra biz kaybetmeye mahkumuz abi” dedi. Yerel bir televizyon kanalına konuk olan Kılıçdaroğlu siyasetçinin görevinin zenginleşmek değil, halka hizmet olduğunu vurguladı. Bir ülkede 5.5 milyon işsiz varken ekonominin iyi olduğundan söz edilemeyeceğini anımsatan Kılıçdaroğlu, “O insanlara gidip kendimizi anlatmamız lazım. AKP, onların sürekli yoksul kalmasını istiyor. Biz ise yoksulluğu sıfırlayacağız” dedi. Başkanlık sistemi tartışmalarına da değinen Kılıçdaroğlu, “Kendi baskıcı yönetiminizi oluşturdunuz. Şimdi topluma bir başka rejimi dayatıyorsunuz. Kişiye göre başkanlık sistemi olmaz. Padişahlık mı getireceksiniz? İşçiler, kamyoncular ve esnafın sorunlarını dinleyen Kılıçdaroğlu, Bursaray’a binerek vatmanla selfie çektirdi. ‘Yurtdışında 2 binden fazla okul var’ Gül’den kitap açıklaması Yalnızca ‘samimiyetsiz’i yalanladı CHP seçim meydanlarında vereceği mesajları netleştirdi CHP’den SYRİZA taktiği FIRAT KOZOK ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, “Araf’ta 7 yıl” adlı kitapta yer alan “Tayyip Erdoğan’ın İlker Başbuğ’un tutuklu yargılanmasına gösterdiği sert tepkinin Gül tarafından samimiyetsiz bulunduğu” ifadelerini yalanladı. Gül’ün kulak ameliyatı olma gerekçesinden Mavi Marmara’ya kadar pek çok konuda çarpıcı açıklamaların olduğu kitapta, yalnızca Başbuğ bölümünü yalanlaması dikkat çekti. Emre Soncar’ın kitabında Başbuğ’un tutuklanmasının ardından Erdoğan’ın verdiği tepkiye ilişkin şu görüşler kaydedildi:“Başbuğ’un tutuklanmasına Erdoğan sert tepki gösterdi ve tutuksuz yargılanması gerektiğini savundu. Gül de benzer düşüncedeydi. Kameralar önünde Erdoğan’a destek çıkan Gül, aslında Başbakan’ın ne düşündüğünü biliyordu. Erdoğan’ın, Başbuğ’un tutuklanması gerektiğine dair kapalı kapılar arkasında sarf ettiği cümlelerden haberdar olan Gül, yakın çevresine ‘Başbakan’ın bu tavrını samimiyetsiz bulduğunu’ söylüyordu.” Gül’ün internet sitesinden yapılan açıklamada, “Söz konusu bölümde 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e atfedilen ifadelerin gerçekle uzaktan veya yakından ilgisi bulunmamaktadır. Yazarın şahsi çabaları çerçevesinde kaleme aldığı esere Sayın Gül veya yakın çalışma arkadaşlarının herhangi bir katkısı olmamıştır” denildi. ANKARA Yunanistan’da Radikal Sol Koalisyon SYRİZA’nın seçim zaferinin ardından önceki günkü MYK’de “Bizim vaatlerimizle SYRİZA’nın politikaları örtüşüyor” saptamasını yapan CHP, meydanlarda yolsuzluğun yanı sıra halka dokunacak ekonomi politikalarını da anlatacak. Cumhurbaşkanlığı seçim sürecinde AKP’yi yolsuzluklar üzerinden hedef alan CHP, 7 Haziran’da yapılması planlanan genel seçimlerde halka bu kez “umut” vaat edecek. Bu çerçevede, yolsuzluklar ve Cumhurbaşkanlığı Sarayı üzerinden yapılan eleştiriler seçim meydanlarında tekrarlanacak ve bu iki konunun hafızalardan silinmesi önlenecek. Ancak bunların yanı sıra, yurttaşın günlük yaşamına yönelik mesajlar da daha güçlü bir şekilde iletilecek. Bu çerçevede ilk kez 2011 seçimlerinde ele alınan aile sigortası konusu güncellenerek halka anlatılacak. Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’nun parti toplantılarında “Aile sigortasını tam olarak anlatamadık” diye dert yandığı proje daha da kapsamlı hale getirilecek. Bu çerçevede yolsuzluk ve siyasi ahlak yasalarıyla denetimlerin daha da artırılacağı, sosyal yardımların iki katına çıkarılacağı mesajı verilecek. CHP’nin seçim meydanlarında kullanacağı diğer bir mesaj da “Sıcak para bağımlılığına karşı üreten Türkiye” mesajı olacak. Bu çerçevede iktidarın Türkiye’yi sıcak paraya mahkum ettiği, bunun yerine kamuözel işbirliğinin artırılması ve teşvik modelinin güncellenmesiyle birlikte üretime ağırlık veren bir ekonomi modeline vurgu yapılacak. Emekliye enflasyon mesajı CHP, meydanlarda emekliden Sosyal Güvenlik Destek Primi adı altında yapılan yüzde 15’lik kesintinin kaldırılarak, büyümeden emekliye refah payı verileceği yönündeki vaadini de anlatacak. Kılıçdaroğlu, katıldığı mitinglerde, CHP iktidarında emekli maaşlarına yapılan zamlarda gıda enflasyonunun dikkate alınacağı mesajını verecek. Bunun yanı sıra sağlık sisteminde yurttaştan ve eczane sürecinde yapılan dolaylı ve direkt on farklı kalemdeki kesintinin kaldırılacağı vurgulanacak. Kılıçdaroğlu, atanamayan öğretmen sorununu çözeceklerini, ücretli ve sözleşmeli öğretmenlik kavramlarını tamamen kaldıracaklarını anlatacak. CHP lideri ayrıca, taşeron işçi uygulamasına da kendilerinin son vereceğini, bu kapsamdaki tüm işçilerin kadroya alınacağını işleyecek. CHP’nin önceki günkü MYK toplantısında Genel Başkan Yardımcısı Ercan Karakaş’ın seçimden zaferle ayrılan Aleksis Çipras’ın politikasını yoksulları önceleyen bir hatta oturttuğu değerlendirmesini ilettiği öğrenildi. Alınan bilgilere göre Karakaş, 2011’den bu yana CHP’li milletvekillerinin TBMM Başkanlığı’na sundukları yasa önerilerinden örnekler vererek, iki parti arasında yoksullara yönelik politika açısından ideolojik benzerliğe işaret ettiği öğrenildi. Türkiye Özel Okullar Birliği Derneği Yönetim Kurulu Eş Başkanı Cem Gülan, özel okulların öğrencilerini seçmek için sınav yapma, farklı program uygulama, burs verme, ücret belirleme gibi konularda devletten izin almamaları gerektiğini söyledi. Gülan, çocukluğunda ögretmenliğin saygın bir meslek olduğuna dikkat çekerek “Ailelerimiz öğretmenlerden not isteyemezdi. Veliler de ‘Çocuğumun eğitimini engelliyor, engelliler okuldan gitsin’ diyemezdi” dedi. Özel okullar sınav hakkı istedi Zorunlu din dersine bir dava daha AKIN BODUR ‘İnancımız formatlanamaz’ İSKENDERUN Akdeniz Kültür ve Dayanışma Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Mevlüd Oruç, ilköğretim 4. sınıf öğrencisi kızının zorunlu din dersinden muaf tutulması talebinin Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından reddedilmesi üzerine zorunlu din dersinin kaldırılması için Hatay İdare Mahkemesi’ne dava açtı. Zorunlu din dersinin kaldırılmasına yönelik Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin kararlarına karşı uygulamanın sürdüğünü ifade eden Oruç, “Alevi inancına sahip bir aileyiz. 4. sınıftan itibaren çocuklarımız din kültürü ve ahlak bilgisi dersi aracılığı ile inancını inkâr etmeyi, gerçek duygu ve düşüncelerini saklamayı, sahteliği, maske takmayı ve yalanı öğreniyor” dedi. Dini inancın, aileler tarafından çocuklarına öğretilebileceğini vurgulayan Oruç, “Çocuklarımız aracılığı ile okullarda inancımızın sıfırlanmasına ve başka bir inançla formatlanmasına göz yumamayız” diye konuştu. C M Y B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear