Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
29 OCAK 2015 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA HABERLER 5 Dağlara kurulan “Nur” kampları, öldürülen işçiler, aydınlar, gençler... Devrimci gençlere “Komünistler Moskova’ya” diye slogan atanlar, Sovyetler Birliği dağıldıktan sonra soluğu Moskova’da almışlardı. Şimdi her biri anlı şanlı zengin müteahhit, işadamı, sanayici oldular... Dolara dolar demiyorlar! Biz hâlâ “laiklik, demokrasi, özgürlük” diye yazıp çiziyoruz... Başkaya, AKP iktidarının, demokrasi, özgürlük diye bir düşüncesi, tasası olmadığını vurguluyor BirGün’den Berkant Gültekin’e... Diyor ki: “Toplumu İslamlaştırmak, dinileştirmek, dinci gericiliğe hapsetmek, mülk sahibi sınıflarla emperyalizmin (ABD) ortak tercihiydi.” Zaten ABD’nin 70’lerde “yeşil kuşak” projesi vardı, Afganistan’la başladı; Irak, ardından Libya, “Arap Baharı”, Suriye’de yaşananlarla ters köşeye yattı. HHH Demokrasiyle, özgürlüklerle ilgisi olmayan siyasetçilerin, bir ülkeyi yönetenlerin laiklikle bir derdi olmaz. Laikliği savunanlara bilindik adı takar takkeli ve takkesiz liboşlar: “Atatürkçü, laikçi!” Gerçekleri görmek, önceden sezinlemek o denli zor mu be arkadaş! Ben demokrasi, özgürlük, eşitlik, barış, kardeşlik istiyorum... Antiemperyalist, antikapitalist olmak suç mu? Emperyalistlerin uydurduğu “Ilımlı İslam” projesi köktendinci terör örgütlerini yarattı Müslüman coğrafyasında... Üç gün önce Libya’da oteli bastılar, insanları öldürdüler... ABD ve Avrupa İslamcı terör örgütlerini işine geldiği gibi kullanır; yoksul ailelerin çocuklarını avlar Paris örneğinde olduğu gibi. O çocukları onlar bulur, besler, işine geldiği yerlerde eğitime gönderir. Bazen oyun tersine döner, sürek avı başlatır... Türkiye bu kepazeliklerin içindedir Fikret Başkaya’nın değindiği gibi... Önce laikliğe sarılıp demokrasiyi ve özgürlüğü, eşitliği hayata geçireceksiniz... Türkiye bunu yapabilir mi? Hayır! Erdoğan’ın düzenlediği yemeğe iktidarla zaman zaman çatışan Kılıç ve Alkan da katıldı Sarayda erkleri topladı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, yasama, yargı ve yürütme erklerinin temsilcilerini Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda topladı. Erdoğan’ın, anayasadan kaynaklı, devlet kurumlarının bir arada uyum içinde çalışmasını sağlamak amacıyla yemekli toplantıyı düzenlediği değerlendiriliyor. Yemeğe, Erdoğan ve hükümetin son dönemde sert dille eleştirdiği Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç ile Yargıtay Başkanı Ali Alkan da katıldı. Yemekten, yeni atanan AYM üyesinin yemin töreni konusunda görüştükleri için diğer katılımcılardan 45 dakika daha geç çıkan Kılıç, hükümetle yaşadığı gerginliğin gündeme gelip gelmediği sorusu üzerine “Devlet yönetiminde gerginlik yok” yanıtını verdi. Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda verilen yemek, dün saat 12.30’da başladı. Erdoğan’ın başkanlığında gerçekleşen toplantıya, yasama yürütme ve yargı erklerinin liderleri katıldı. Bu kapsamda TBMM Başkanı Cemil Çiçek, Başbakan Ahmet Davutoğlu, Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç, Yargıtay Başkanı Ali Alkan, Danıştay Başkanı Zerrin Güngör, Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, Sayıştay Başkanı Recai Akyel, Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanı Serdar Özgüldür, Askeri Yargıtay Başkanı Tuğamiral Ahmet Zeki Liman, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Başkanı Tümgeneral Abdullah Arslan, Cumhurbaşkanılığı Genel Sekreteri Fahri Kasırga ve Cumhurbaşkanlığı Özel Kalem Müdürü Hasan Doğan da yemekli toplantıda hazır bulundu. Sarayda gerçekleşen erkler yemeği yaklaşık 1.5 saat sürdü. Bir süre önce yapılan anayasa seminerinde yürütmenin yargıya yönelik müdahalelerini sert eleştiren Ali Alkan ile bu sözler üzerine salonu terk eden Adalet Bakanı Bozdağ dünkü yemekte yan yana oturdu. Haşim Kılıç ise toplantı başında yapılan çekim sırasında Saray’ın tavanını inceledi. Yemekli toplantının, Cumhurbaşkanı’nın devlet kurumlarının uyum içinde çalışması yönündeki görevi çerçevesinde gerçekleştirildiği değerlendiriliyor. Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç, Saray’daki yemekten 45 dakika geç çıktı. Çıkışta soruları yanıtlayan Kılıç, Danıştay’dan atanan yeni bir üyenin yemin tarihinin belirlenmesi için Erdoğan ile görüştüğünü söyledi. Kılıç, yeni üyenin pazartesi günü yemin etmesi konusunda mutabık kaldıklarını söyledi. Kılıç yemeğe ilişkin sorulara, “Cumhurbaşkanımız Abdullah Gül başlatmıştı. Yargı ile ilgili, genel ülke yönetimi ile ilgili konular konuşuldu. Farklı bir şey yok, ben de konuştum” dedi. Kılıç, “Hükümetle yaşadığınız gerginlik gündeme geldi mi” sorusuna “Devlet yönetiminde gerginlik yok. Herkes düşüncesini söyler. Bir noktadan sonra devletin geleceği önem kazanır” yanıtını verdi. Kılıç, “Aday olacak mısınız” sorusuna da “Onlar dışarıda yapılan spekülasyonlar. Şu anda öyle bir düşüncem yok” karşılığını verdi. Fotoğraf: AA Gökten Zembille İnmez!.. 30 yıldır çalkantılı bir süreçten geçiyoruz; yaşananların kimi zaman farkındayız kimi zaman farkında olmuyoruz... Siyasal dengeler tepetaklak edildiğinde aklımıza “demokrasi nedir” sorusu geliyor... Sanıyoruz ki demokrasi gökten zembille iner! Demokrasi laiklik temelinde gelişti. Laiklik demokrasinin olmazsa olmazıdır. Daha üç gün önce yazmıştım benzer bir yazıyı... Bilerek yineliyorum, önce bilgi ve birikim gerek... Siyasette laikliğin olmazsa olmaz koşuludur. 60’lı yıllardan başlayarak Türkiye’de toplum bilinçli biçimde İslamcılaştırılmaya çalışılıyor. Özgür Üniversite’den Fikret Başkaya’ya göre İslamileştirme amaçlı, “solu ve ileri seküler hareketleri” etkisizleştirmek için yapılıyor tüm bunlar. Ezilen daha çok ezilsin, egemen daha çok güçlensin! Emekçiler sömürülsün! Solcular siyasette tekel olmasın, iktidara gelmesin; sosyalistler, komünistler iktidar yüzü görmesin... Emperyalizmin ağababaları çalsın, satsın, yağmalasın, siyasetçiler ceplerini doldursun, her yer talan edilsin... Daha önceleri çok yazdım, yineleyeyim: 1980 darbesi, Kenan Evren, tarikatlarla kucaklaşma, aynı sürecin devamı... Slogan hiç değişmemişti: “Komünistler Moskova’ya!” HHH Komünizmle Mücadele Dernekleri’nde görevli olanlar, devrimcileri, solcuları, yurtseverleri, demokratları öldürenler, üzerlerine saldıranlar vardı 60’lı yılların sonlarına doğru... 12 Mart öncesi yaşananlar, sonrasında o gözaltılar, işkenceler, zindanlar... Deniz’ler, Hüseyin’ler, Yusuf’lar, Mahir’ler, Saffet’ler... 68 kuşağının çektiği acılar, Sancak Tül Komando Kampı’nda, Gümüldür’de silahlı eğitim verenler... Kalın ABD’deki uygulamaya benzer şekilde basın toplantısı düzenledi ‘Sözcü’ dönemi başladı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Bakanlar Kurulu’na başkanlık ederek “başkanlık provası” yapmasının ardından “sözcülük” kurumu da dün resmen yaşama geçirildi. Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, ilk kez basının karşısına çıktı, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ilk 5 ayını değerlendirdi, soruları yanıtladı. Başkanlık sisteminin tartışılmasının doğal olduğunu belirten Kalın, cumhurbaşkanlığı olarak tartışmaları yakından izlediklerini beilrterek “Bunun nasıl hayata geçirileceği konusu önümüzdeki süreçte göreceğimiz bir konu” diye konuştu. Erdoğan’ın “koşan terleyen cumhurbaşkanı” sözünü yerine getirdiğini, buna göre yeni bir Cumhurbaşkanlığı Sarayı yapıldığını, teşkilatlanmanın buna göre yenilendiğini söyledi. Kalın, “bitkisel kür uzmanı” İbrahim Adnan Saraçoğlu’nun cumhurbaşkanlığı başdanışmanlığına atandığını resmen de doğruladı. Kalın, dün Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda basının karşısına çıktı. Erdoğan’ın görevindeki ilk 5 ayında Erdoğan’ın çalışmalarını rakamlar vererek anlattı. Erdoğan’ın Somali’den dönerken uçakta başkanlık sistemine ilişkin yaptığı açıklamayı değerlendiren Kalın, bunun yeni bir şey olmadığını söyledi. Tek veya çift meclisli sisteme değinen Kalın, Erdoğan’ın başkanlık sistemine ilişkin değerlendirmelerini belediye başkanlığı döneminden bu yana yaptığını anımsatarak, “Aslında kendisinin belediye başkanlığı ve başbakanlığı döneminde de dile getirdiği bir konudur. Dünyada da tek bir başkanlık sistemi yok, farklı modeller var. Bununla ilgili birtakım çalışmalar yapılmaktadır. Bunun nasıl hayata geçirileceği konusu önümüzdeki süreçte göreceğimiz bir konu” diye konuştu. Cumhurbaşkanlığı’nda oluşturulan başkanlıkların “gölge kabine” olarak nitelenmesine tepki gösteren Kalın, “Cumhurbaşkanımızla Başbakanımız, Cumhurbaşkanlığı ile hükümet arasında bir fitnenin olduğu tarzındaki yorumların hiçbir gerçekliği yoktur. Cumhurbaşkanımız ve Başbakanımız arasında tam bir uyum vardır, mükemmel bir koordinasyon söz konusudur” dedi. Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esad’ın Erdoğan’ı hedef alan açıklamalarının anımsatılması üzerine Kalın, sert konuştu. Esad’ı 300 bin kişinin katili olarak gösteren Kalın, “Kendisinin hezeyan dünyasında yaşadığını bir kez daha görmüş bulunuyoruz” dedi. Erdoğan’ın il gezilerinin ne zaman başlayacağına ilişkin soru üzerine Kalın, bu konuda planlamanın sürdüğünü söyledi. 1.5 saat sürdü ‘Mükemmel koordinasyon’ Kılıç: Devlet önem kazanır anakkale’de Atatürk’ü anmadı Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın himayelerinde yapılacak Çanakkale Savaşları’nın 100. yılı kutlama hazırlıklarının sürdüğünü belirten Kalın, pek çok ülkeden misafirin ağırlanacağını söyedi. Zaferi anlatırken Atatürk’ün adını anmayan Kalın, şöyle konuştu: “Milletimizin büyük fedakârlıklarla tarih yazdığı anlardan biridir Çanakkale Savaşları. Bu sene de öyle olacak. Bu yıl bu kutlamalara 100’e yakın devlet ve hükümet başkanı davet edildi. Şu ana kadar da pek çok teyit geldi.” Ç Başkanlık için anayasa vurgusu ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) AKP Genel Başkan Yardımcısı ve AKP Sözcüsü Beşir Atalay, HDP’nin seçime parti olarak girmesinde fayda olduğunu belirterek “Türkiye’nin normalleşmesine katkı verecek hususlardan birisi olarak bile değerlendiririm” dedi. Atalay başkanlık sistemine ilişkin olarak da “Seçimin ana gündem maddelerinden biri yeni anayasa olacak. Bu anayasa oldukça belli bir sınırda kalıyoruz” yorumu yaptı. Atalay, AKP Genel Merkezi’nde düzenlediği basın toplantısında, MYK toplantısı na ilişkin bilgi verdi, soruları yanıtladı. Atalay, toplantıda partili belediye başkanlarının, belediye meclisi üyelerinin ve il genel meclisi üyelerinin de istifa etmemesi yönünde bir ilke kararının benimsendiğini vurguladı. Atalay, birilerinin CHP’ye bazı yalan bilgiler verdiğini belirterek “Şu anda bunlar paralel yapının bir oyuncağı. Paralel yapı, bunları, CHP’yi, ana muhalefet partisini parmağında oynatıyor. Onlar da paralel yapının sözcülüğünü yapıyorlar” dedi. Kılıçdaroğlu’nun Suudi Arabistan’daki cenaze törenine ilişkin açıklamalarını anımsa tan Atalay, CHP’nin de taziye mesajı çektiğine dikkat çekti. Başkanlık sistemine AKP’nin bakışının ne olduğu sorusu üzerine Atalay, AKP’nin son iki seçim beyannamesinde en başa yeni bir anayasa yapılmasını koyduklarını, bu seçimin de ana gündem maddelerinden birisinin yeni anayasa olacağını kaydetti. “Türkiye bu sorununu çözmek zorunda” diyen Atalay, “Ne kadar demokratikleşme yönünde yasalar ve düzenlemeler yapsanız, bu Anayasa durdukça belli bir sınırda kalıyorsunuz” ifadelerini kullandı. Topuklu Efe’ye her üç günde bir soruşturma İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) Aydın Büyükşehir Belediyesi’nin CHP’li Başkanı Özlem Çerçioğlu hakkında son bir yılda İçişleri Bakanlığı ve Sayıştay tarafından su ücretlerini düşürmek ve köylere hizmet götürmenin de içinde bulunduğu 104 farklı soruşturma açıldığı belirtildi. Rakamlar, 3.5 günde bir soruşturma açıldığını ortaya koyuyor. Çerçioğlu hakkında İçişleri Bakanlığı’na köylere hizmet götürmek, belediyeyi ekonomik zarara uğratmak, kendi çıkarları için belediye bütçesinden anket düzenletmek, zorunlu bağış almak, masa takvimi yaptırmakta usülsüzlük, imar değişiklikleri, yapı denetim firmalarına denetim yapmamak, 56 köy girişine izinsiz tabela yaptırmak, seçim öncesi su ücretlerini düşürmek, usülsüz bağış toplamak gibi 104 ayrı suçlamayla şikâyette bulunuldu. Şikâyetler nedeniyle Çerçioğlu, belediye başkan yardımcısı Cemalettin Küçükerol, Sümran Ünal, eski belediye yazı işleri müdürü Zafer Uçar, fen işleri müdürü Cengiz Süne, zabıta müdürü İbrahim Gürdal da ön incelemeden geçti. Soruşturma ve ön inceleme konusunda Türkiye rekoru Seçime beş ay kaldı. Doğal olarak seçim tahminleri, delege hesapları, “kim hangi partiden, nereden aday olacak” haberleri, seçim tartışmaları gitgide hızlanmakta. Yani eskilerin deyimiyle “seçim sathı maili”ne girdik. (“Sathı mail” terimi için benden yardım beklemeyin. “Osmanlıca öğrenin” dendi size değil mi?) Seçime hazırlanan en diri parti gördüğüm kadarıyla Halkların Demokratik Partisi (HDP). Ana ilgi odağı olan parti de HDP. Kimileri HDP ile komşunun seçim zaferinin keyfini yaşamakta olan SYRİZA’sını karşılaştırıyor; benzetmeler, benzetmemeler yaparak bazı sonuçlara varmaya çabalıyor. Kimileri şimdiden HDP’nin kimi nerede aday göstereceği üstüne yorumhaberler döşeniyor. Ama en çok “HDP yüzde 10’luk barajı aşabilir mi, aşamaz mı” sorusu güncel. Bu güncel soru üstüne HDP’ye akıl öğreten öğretene.... Herhalde biliyorsunuz, HDP, Kürt siyasal hareketinin yasal partisi BDP’nin kendini feshedip Kürt partisi olmaktan çıkıp Türkiye’nin partisi olmaya yönelen bir siyasal çıkış. Türkiye sosyalist solunun küçük partileri bir “bileşen” olarak HDP çatısı altında Kürt siyasal hareketi ile buluştu. Evet, Kürt siyasal hareketi bugüne dek seçimlere bağımsız adaylarla girmeyi yeğledi. Böylece baraj engelinin arkasından dolaşarak Meclis’te grup kurmaya yetecek kadar milletvekili sokmayı başardı. Ancak HDP açık ve kesin bir dille bu seçimde bağımsız adaylarla değil, HDP’ye Akıl Verme Sporu... parti olarak girileceğini açıkladı. Hem de kendini bağlayacak bir kesinlikle... Bunun üstüne gitgide yoğunlaşan bir “akıl verme sporu” başladı. Akıl vermelerde ağırlık HDP’nin barajı aşamayacağı üstüne. Dayanakları da seçime beş ay kala yapılan kamuoyu araştırmaları. Oysa bunlar seçmen kitlesinin seçim günü belirecek tercihini yansıtmaktan çok uzak. Nitekim HDP dışında, mesela AKP’nin oylarını yüzde 36 gösteren de var, yüzde 48 gösteren de... Dolayısıyla şimdiye dek açıklanan kamuoyu araştırmalarını veri kabul ederek kesin ve keskin sonuçlar çıkarmak pek anlamlı değil. İstatistik dalında yetkinliğini ve uzmanlığını kanıtlamış akademisyenler, Selahattin Demirtaş ’ın Cumhurbaşkanlığı seçiminde aldığı oylardan hareketle “Eğer baraj olmasaydı HDP Meclis’e 5570 arasında değişen milletvekilleri ile girerdi” sonucuna varıyorlar. Ama baraj var. 2002 seçim bildirgesinde barajı kaldırma sözü veren AKP saflarında, barajın kalkmasının ya da kolay aşılabilir bir düzeye çekilmesini düşünmek bile bir karabasan, bir korku filmi gibi. Gece barajın kalktığı rüyasını görenler sabaha uçuklamış dudaklarla uyanıyorlar... Yani baraj kalkmayacak; 2015 Haziran’ındaki genel seçimler, yüzde 10 barajı gibi bir demokrasi ayıbı eşliğinde yapılacak. Henüz iç temizliğini çözememiş, kitleleri sarıp sarmalayacak ve sarsacak bir programla seçmenin karşısına çıkamayacağı gözlenen CHP ile sadece Türk milliyetçiliğinden beslenen MHP’nin Meclis aritmetiğini değiştirecek oy patlamaları yapmalarını beklemek hiç de gerçekçi bir hesap değil... Buna karşılık barajı aşmış bir HDP, Meclis aritmetiğini allak bullak edecek. HDP barajı aşamadığı yani Meclis’e hiç milletvekili yollamadığı koşullarda ise AKP tek başına iktidar olmak ne söz, tek başına anayasayı değiştirebilecek bir çoğunlukla Meclis’e egemen olabilecek. Böyle bir sonuç ise Türkiye’nin solcuları, demokratları için sahici bir karabasan olsa gerek. Çünkü böyle bir sonuçta Beştepe sarayında hukukla kuşatılmış Obama gibiler değil Suudi kralı gibi birileri oturacak... Seçime beş ay kala önümüze çıkan fotoğraf bu. O zaman soralım: HDP barajı aşabilir mi? Bu soruya köşesinde oturup klavyeye yumulup “Aşamaz. Sakın seçime parti olarak girmesin. Yine bağımsız adaylarla yürüsün” demek maçı tribünden seyretmekle eşanlamlı. Oysa yurttaş dediğin tribünde oturmaz, sahaya iner ve seçim yarışına etkin olarak katılır. Keza HDP saflarında gözlenen “Barajı kesinlikle aşarız” iddiası da beş ay boyunca inatçı, sabırlı, mola vermeyen bir çalışkanlığı da ön koşul olarak kabul etmiyorsa, içi boş bir laf kalabalığıdır. Meydan okumak, meydana çıkmaya sahiden hazır olmayı zorun kılar. HHH “Dünyanın en büyük Kürt kenti” diye anılan İstanbul, ona benzeyen İzmir, Ankara, Bursa, Mersin, Adana gibi büyük kentler HDP’nin barajı aşıp aşmamasında kilit işlev görecek. Doğru. Ancak eksik. HDP çatısı altında buluşmuş sosyalist solun çok sınırlı bir seçmen kitlesine seslenebildiği, ulaşabildiği bir seçim ortamında Kürt olmayan, hatta Kürt siyasal hareketine çok uzak duran seçmen yurttaşların tercihleri de bir o kadar önemli ve anlamlı olacak. Hoşlanılsa da hoşlanılmasa da, benimsense de benimsenmese de Haziran 2015 seçimleri ya “başkanlık sistemi” denen karabasana yol açacak ya da 12 yıl boyunca tek başına iktidar olmuş AKP’nin bırakın anayasayı değiştirebilecek bir iskemle gücüne kavuşmasını, tek başına iktidar olmasını bile önleyecek bir Meclis aritmetiği ortaya çıkaracak. Buyrun: Tercih sizin!.. HHH Not: “E bunları zaten birkaç hafta önce Tırmık’ta yazmıştın” diyenler olacak. Valla, seçim yaklaştıkça aynı türküyü söyleyen daha kaç Tırmık yazacağımı bir bilseniz. Bence bana laf çarptırmak yerine bir üst paragrafın son cümlesine cevap verin: Tercihiniz ne? Özlem Çerçioğlu geçen günlerde 10 bin aileye dağıtmak için üreticinin elinde kalan 52 ton portakalı satın almıştı. nun kendilerinde olduğunu belirten Çerçioğlu, “Bu soruşturmalardaki amaç Aydın halkının hizmet almasını engellemek. Ben çok merak ediyorum, AKP’li bir belediyeye ne kadar soruşturmacı gelmiştir. Bunlar çalışanlarımızı psikolojik olarak rahatsız ediyor. Ancak her soruşturmayı alnımızın akıyla geçtik” dedi. Başsavcılıktan takipsizlik, Milli Eğitim’den uyarı cezası ADANA (DHA) Gezi Direnişi sırasında 2013 yılının haziran ayında Adana’da düzenlenen eylemlere katılan 20 öğretmen hakkında, “silahlı terör örgütüne üye olma” ve “görevi yaptırmamak için direnme” suçlamalarıyla fezleke hazırlandı. Öğretmenler, poliste verdikleri ifadelerinde, sendikalarının çağrısı ile eyleme katıldıklarını, ancak kanunsuz bir işe karışmadıklarını savundu. 2 yıl süren soruşturmasını tamamlayan Cumhuriyet Başsavcılığı, öğretmenlerin yargılanmasına gerek görmeyerek dosyalarına takipsizlik kararı verdi. Ancak aynı gerekçelerle idari soruşturma yapan İl Milli Eğitim Müdürlüğü öğretmenlere, uyarı cezası verdi. EğitimSen Adana Şube Hukuk Sekreteri Mehmet Akarsubaşı, Milli Eğitim Müdürlüğü’nün verdiği cezayla kendisini Cumhuriyet Başsavcılığı’nın üstünde gördüğünü, bunun için gerekirse AİHM’e kadar gideceklerini söyledi. C M Y B