23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 22 HAZİRAN 2014 PAZAR 10 n Baştarafı 1. Sayfada HABERLER CÜNEYT ARCAYÜREK n Baştarafı 1. Sayfada GÜNCEL GÜNDEM MUSTAFA BALBAY bugünlerde yaşıyoruz. Dün Hürriyet’te bir iç sayfada şu manşeti görünce ahirette hesap vereceklerini sananların bu dünyada hesap vermeye çağrılacaklarının belki de ilk örneğini yaşama olasılığı olduğuna inandım. Manşet şöyleydi: HSYK’ye çağrı: O hâkimler hesap vermeli. Hangi hâkimlerdi bunlar? Manşetin ikinci başlığında yer alıyorlardı... Balyoz avukatları AYM’nin “hak ihlali” kararı bağlayıcı olduğundan HSYK’nin Balyoz hâkim ve savcılarının sanıkların savunma hakkını ihlal ettikleri gerekçesiyle inceleme ve soruşturma yapması çağrısında bulundu. 43 sanığın avukatı Haluk Pekşen, “HSYK bir an önce harekete geçip savcı Fikret Seçen’i meslekten ihraç etmeli, görevden almalıdır” derken Balyoz’un bir numaralı sanığı, eski 1. Ordu Komutanı Çetin Doğan’ın avukatı Hüseyin Ersöz de “Hâkim ve savcıların yargılanmasını talep edeceğiz” diye konuştu. HHH Manşeti ve haberde avukatların açıklamalarını okuyunca hayret ettim. Ben, ne avukatları ne de savcı ile Balyoz davası hâkimlerini tanırım. Tahliyelerden sonra da avukatlar ile HSYK’nin üzerine düşen görevi yapması için konuşmuş değilim. Hukukçulardan da görüş almaya çalışmadım. Ne var ki akıl için tarik birdir derler. Tahliyeleri gerçekleştiren AYM’nin hak ihlali kararından sonra, ne medyamızda ne de hukuk dünyamızda bu kararın aynı zamanda Balyoz hâkimlerini de doğrudan bağladığını, HSYK’nin bu hâkimler hakkında gereken soruşturmayı yapmasındaki mantıki zorunluluğu yazana da söyleyene de rastlamadım. Oysa dün Güncel’i bir zahmet okuyanlar varsa görmüşlerdir olanca açıklığıyla Balyoz hâkimlerinin de sorumluluğunu HSYK’nin sorgulaması gerektiğini yazdım. Hatta Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’ın, doğrudan görevini ilgilendiren bu konuya ilişkin tek satır görüş bildirmemesini yadırgadığımı da belirttim. HHH Nedense hâkimler ne karar verirse hukuk dünyamız dahil, kamuoyu sineye çekiyor. Hâkimler de şayet kararı üzerine bir eleştiri olursa, duruşma sırasında önlerine gelen dijital verilerle örneğin davanın seyrini değiştirecek 5 No’lu harddisk ile ilgilenmediklerini ve Hilmi Özkök ile Aytaç Yalman’ın ifadelerine başvurmaya gerek görmediklerini vicdani yargılarıyla karar verdiklerini söyleyerek savunabiliyorlarsa... … Pek çok örneğini izlediğimiz anlamsız bu tür savunular, AYM’nin kararı ile tam anlamıyla geçersizdir artık... Bu kez AYM bu anlamsız hâkim savunularının önünü kapattı ve hâkimlerin de elbette bilerek hak ihlali yapmaları durumunda haklarında gerekli işlemin HSYK’de yapılmasının yolunu açtı. HHH Balyoz olayını bu noktaya getiren, hak ihlalleri yaparak masum insanların mağdur olmasına neden olan hâkimler yine gönül rahatlığıyla evlerinde oturacak, işlerine gidip gelecekler mi? Balyoz avukatlarının başvurusunu başta Adalet Bakanı, aman yargıya gölge düşmesin kafasıyla önleyecek yasal engeller bulup çıkarabilir. Balyoz’u savunan gerzekler de bu yasal engelleri, hâkimleri koruma amacıyla savunabilirler. HHH Hak ihlalini sağlayan hâkimlerin aldıkları kararlar yanlış olsa da öyle düşünmüş, görmüş, öyle karar almışlar, ne çare onların aldığı kararlarla yüzlerce askerin, yıllarca içeride yatmasını da yine sağlamışlar mı diyeceğiz?.. Bu toplum yarasının üstünü, hâkimler kararlarında özgürdür, hesap vermek zorunda değildir diye hoşgörü ile yine örtecek miyiz? AYM kararının mahkeme hâkimlerini ilgilendirmediğini savunarak yargı erkini sağlam ayaklar üzerinde durmasını sağlayacaklarını sananlar... … Böylece yargıya zaten toplumda mevcut olan güvensizliğin artmasına hizmet edeceklerini unutmamalılar. HHH Şimdi beklenen nedir? Balyoz davası hak ihlallerini telafi edecek yeni bir duruşma süreci başlarken... … Bu sürecin açılmasına neden olan, hak ihlalleri ile pek çok insanı yıllarca mağdur eden kararı veren hâkimlerin de HSYK’de masaya yatırılması. .... Şayet HSYK de hâkimleri sorumlu ve suçlu bulursa gereken cezaya çarptırılmaları! Balyoz davasında adalet ancak böylece her yönüyle gerçekleşmiş olacak! Onlara çok şey borçluyuz SELAHATTİN ŞAHİN NEVŞEHİR Atatürk Aydınlanmacılığının bilge insanı, gazetemiz eski imtiyaz sahibi ve yazarı İlhan Selçuk ile gazetemiz çizeri Turhan Selçuk ölümlerinin 4. yıldönümlerinde Nevşehir’in Hacıbektaş ilçesinde düzenlenen iki ayrı törenle anıldı. Hacıbektaş ilçesinin Çilehane mevkiindeki Ozanlar Yolu üzerindeki “İz Bırakan Aydınlar Gömütlüğü”nde düzenlenen anma etkinliğinin öncesinde, Turhan Selçuk’un eşi Ruhan Selçuk, Turhan Selçuk’un çok sevdiği Mor Starts ve beyaz gülleri mezara koydu. Anma etkinliğinin açılışında konuşan Hacıbektaş Belediye Başkanı Ali Rıza Selmanpakoğlu, yaşamları boyunca Atatürk ilke ve devrimleri ile onun Aydınlanmacılığının yılmaz savunuculuğunu yapan İlhanTurhan Selçuk kardeşlerin, her türlü baskı ve dayatmalara karşı dik duruşları ile topluma örnek oluşturduklarını söyledi. Selmanpakoğlu, “İlhan Selçuk ve Turhan Selçuk’un her yıl burada anma etkinliğini yaparken, onlara olan özlemimizin yanı sıra, onlara ne kadar çok ihtiyaç olduğunu daha iyi görüyoruz. Türkiye için sloganlaşan ‘Tehlikenin farkında mısınız’ sözü, İlhan Selçuk’un unutulmayan deyimlerinden olmuştur” dedi. Turhan Selçuk’un kızı Aslı Selçuk da İlhan ve Turhan Selçuk’un çocukluklarından itibaren Mustafa Kemal Atatürk ve vatan sevgisi ile büyüdüklerini ifade etti. Anma töreninde konuşan Turhan Selçuk’un eşi Ruhan Selçuk, “Eserleriyle ölümsüzleşen Selçuk kardeşleri, gönül dolusu çizgilerle ve yazılarla yüreğimizde hissederek anıyoruz, onlar gönlümüzde hep yaşayacaklar” dedi. Türkiye’nin çeşitli kentlerinden gelen vatandaşların yanı sıra İstanbul CUMOK’nın da yoğun katılım sağladığı anma etkinliğinde konuşan gazetemiz imtiyaz sahibi Orhan Erinç, Selçuk kardeşlerin hem Cumhuriyet ve hem de Türkiye için bir kayıp olduğunu ifade etti. Erinç, “Gerek Turhan Selçuk ve gerekse İlhan Selçuk’un geçmişteki yazı ve çizgileri bugün bile geçerliliğini devam ettiriyor. Bu önemli bir öngörü. Ben 1963 yılından beri İlhan Abi ile birlikte çalışma olanağı buldum. Atatürkçülüğün yaşatılması konusundaki çabaları ile de bilinen oldukça başarılı bir yazar. Onun rahatsız olduğu tek konu, hep haklı çıkması idi. Atatürk ilke ve devrimlerinin ödünçsüz savunucularından biri olan Selçuk kardeşler, yaşamları boyunca yazı ve çizgilePir Sultan Abdal Kültür Etkinlikleri’nin 25’incisi Sivas’ın Yıldızeli ilçesine bağlı Banaz köyünde yapıldı. (DHA) Aydınlanma bilgeleri İlhan Selçuk ve Turhan Selçuk için ölümlerinin 4. yılında Hacıbektaş’ta anma törenleri düzenlendi ri ile bunu ortaya koymuşlardır. Onlara çok şey borçluyuz” dedi. KIRŞEHİR (AA) Kırşehir Emniyet Müdürlüğü’nde 27 personelin görev yeri değiştirildi. Alınan bilgiye göre İl Emniyet Müdürlüğü’ne bağlı çeşitli birimlerde çalışan bir başkomiser, bir komiser, 3 komiser yardımcısı ile 22 polis memuru başka birimlere atandı. Emniyet’te görev değişikliği Karikatürcüler Derneği Başkanı Metin Peker de, çizgi ustası Turhan Selçuk’un, karikatürün seçici, bilgili, düşünceli, kucaklayıcı, zihin acısı, eleştirici ve birleştirici ırmağından herkesin su alması için büyük bir çaba gösterdiğini söyledi. CHP İzmir Milletvekili ve gazetemiz yazarı Mustafa Balbay da 21 Haziran’ın dünyada günışığının en uzun süreli olduğu gün olması ile bilge insan İlhan Selçuk’un bu günde hayata veda etmesinin oldukça anlamlı olduğunu kaydetti. Balbay, “Ergenekon soruşturması başladığında ‘Asıl amaç ordu ve yargı’ demişti. Ne kadar haklı olduğu ortaya çıktı. Zaten en büyük sıkıntısı sürekli haklı çıkması idi. Ama bizler asla mücadeleyi bırakmamalıyız, umudumuzu daha da güçlendirip hayata gülümsemeyi sürdürmeliyiz” dedi. Kartal Belediye Başkanı Altınok Öz de törene katılanlara bir çağrıda bulunarak “Cumhuriyetimizin yetiştirdiği o nadide insanlara olan borçlarımızın ödenmesi Cumhuriyet’e sahip çıkmak ‘Mücadeleyi bırakmamalıyız’ tan geçiyor. Cumhuriyet gazetesini yaşattığımız sürece Aydınlanma süreci devam edecektir” diye konuştu. Katılımcılar daha sonra İlhan ve Turhan Selçuk’un gömütlerine karanfil bırakarak saygı geçişinde bulundu. Törene katılan vatandaşlara Hacıbektaş Belediyesi ekipleri tarafından lokma dağıtıldı. Selçuk kardeşler için ikinci etkinlik Hacı Bektaş Veli Kültür Merkezi’nde gerçekleştirildi. Heykel sanatçısı Hasan Fehmi Hızal’ın hazırladığı “3 Boyutlu Turhan Selçuk Çizgi Kahramanları Heykel Sergisi”nin açılışı Hacı Bektaş Veli Kültür Merkezi’nde yapıldı. CHP İstanbul Milletvekili Sabahat Akkiraz, Hacı Bektaş Veli Kültür Merkezi’nde İlhan Selçuk’un sevdiği türküleri seslendirdi. Kültür merkezinde daha sonra “İlhan SelçukTurhan Selçuk ve Aydınlanma” konulu panel gerçekleştirildi. Panelde konuşan gazetemiz yazarlarından Şükran Soner, ismi Türk devrimlerinin toplumda yerleşmesinde gönüllü sorumluluk üstlenmiş Cumhuriyet aydınları diye bir kuşak bulunduğunu ve Selçuk kardeşlerin de Aydınlanma bilgesi olarak özetlenebilecek öncü, ‘Yol gösterdiler’ Hacıbektaş ilçesinin Çilehane mevkiindeki Ozanlar Yolu üzerindeki “İz Bırakan Aydınlar Gömütlüğü”nde düzenlenen törene çeşitli kentlerden gelen vatandaşların yanı sıra İstanbul CUMOK’tan da yoğun katılım oldu. Hacı Bektaş Veli Kültür Merkezi’ndeki etkinlikte ise Sabahat Akkiraz, İlhan Selçuk’un sevdiği türküleri seslendirdi. ağırlığı olan iki insan olduğunu vurguladı. Soner, “Biri çizgisini, biri yazılarını konuşturarak Anadolu uygarlığı ve Cumhuriyet Aydınlanması’nın yeni kuşaklarını yetiştirme, değerlerini kalıcı kılmada çok etkin rol oynadılar. Kendi meslek tanıklığımla da ifade etmek isterim ki İlhan Selçuk genç kuşaklarla iç içe yaşarken, bu sentezin hem yollarını açtılar hem de yol göstericiliğini yaptılar” diye konuştu. Gazetemiz ek yayınlardan sorumlu Yazı İşleri Müdürü Miyase İlknur da 1950’li yıllardan itibaren İlhan Selçuk’un yazıları, Turhan Selçuk’un karikatürleriyle Aydınlanma devrimini, sol ve sosyalist düşünceyi geniş kitlelere en yakın ve ama aynı zamanda en çarpıcı bir şekilde ileten düşünce insanları olduklarını dile getirdi. İlknur, “Ne İlhan Selçuk tek başına bir yazar, ne de Turhan Selçuk tek başına bir karikatüristti. Onlar üç boyutlu düşünen, ağacı değil ormanı gören, güne değil geleceğe projektör tutan aydınlardı. Geçmişte söyledikleri, tehlike olarak dikkat çektikleri konuların tek tek gerçekleştiğini görünce üç boyutlu düşünmenin ne olduğunu bugün anlayabiliyoruz” şeklinde konuştu. önünü açtı. Bu, en az özgürlükler kadar önemli. AYM’nin kararı bir son değil, tam tersine yeni bir başlangıç. AYM’nin 18 Haziran’da verdiği kararın özünü şu oluşturuyor: Adil yargılama yapılmamıştır. Bu saptamanın da iki ana ayağı var: 1 Sanıkların savunma hakkı gözetilmemiştir. 2 Deliller sağlıklı değerlendirilmemiştir. İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (İHS) en önemli maddelerinden biri adil yargılanma hakkıdır. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) de uzun tutukluluktan sonra Türkiye’yi en çok bu konuda “mahkum” etmektedir. AYM’nin daha önce Ergenekon sanıkları için verdiği kararın özü tutukluluk sürelerine ilişkindi. Tahliyeler de buna dayalı olarak geldi. Ergenekon sanıkları başvurularında uzun tutukluluğun yanı sıra adil yargılama yapılmadığına da dikkat çekmişlerdi. Mahkeme, uzun tutukluluk başvurusunu haklı bulurken adil yargılama yapılıp yapılmadığına şu aşamada bakamayacağını belirtti. Haklıydı, çünkü yargılama henüz sonuçlanmamış, Yargıtay’daki temyiz aşaması geçmemişti. HHH Balyoz’da ise Yargıtay aşaması da tamamlanmış, yerel mahkemenin kararı birkaç istisna dışında onaylanmıştı. Bir başka deyimle artık iç hukuk yollarının en sonuncusu hariç tüketilmişti. En sonuncusu da AYM idi. İşte AYM’nin kararı bu bakımdan büyük önem taşıyordu. Zira davaya Ergenekon’daki gibi uzun tutukluluk açısından bakamazdı, hapistekiler için tutukluluk statüsünün yerini hükümlülük almıştı. AYM’nin girişte altını çizdiğimiz iki ana saptama ile “yeniden yargılama” kararı vermesi, yıllardır bu sütunlarda da vurgulanan hukuksuzlukların en üst mahkeme tarafından kabul edilmesidir. Artık ortadan kaldırılmış olan özel yetkili mahkemelerin (ÖYM) verdiği kararların da bir bakıma ortadan kaldırılmasıdır. Hak ve hukuk ihlallerinin gerek avukatlar gerekse sanıklar tarafından defalarca dile getirilmesine karşın, bunu sürdüren hâkim ve savcıların suç işlediğinin ilan edilmesidir. Bu davaların arkasında duran siyasal iradenin zulme ortak olduğunun tescillenmesidir. AYM’nin bireysel başvuru yeri olarak devreye girdiği 2012 yılına değin, iç hukukun son durağı olan Yargıtay’ın görevini yapmadığının bir üst mahkeme tarafından saptanmasıdır. HHH Şu ilke bir kez daha yaşanarak doğrulandı: En kötü yasa bile iyi bir uygulayıcının elinde olumlu sonuç verebilir, en iyi yasa bile kötü bir uygulayıcının elinde felaketler doğurabilir. Türkiye’de rejimin üç ana ayağı var: Yasama, yürütme, yargı. İlk iki ayağın bir elde toplanmasından öte, yargı büyük ölçüde bir “amaç” kurumu değil “araç” kurumu haline getirilmişti. Kamuoyunun gözü önünde seyreden en somut olaylarda bile yargının ne karar vereceği kestirilemiyor, “acaba yargıya ne yapması söylendi” tartışmaları yapılıyordu. Bunu doğrularcasına aynı konuda yılın başında verilen karar ortasındakine uymuyordu. Çünkü istem değişmiş oluyordu! Rahmetli ÖYM’lerin uygulamaları ise tümden hukuk dışına çıkmış, bir dönem toplum neredeyse buna alışmıştı. AYM yargının ayrı bir “kuvvet” olarak varlığını ortaya koymuş oldu. Bu hukuk yoluna giriş, başta KCK davaları olmak üzere toplumun çok fazla gündemine gelmeyen öteki davalarda da yaşanmalı, toplumsal barışın en temel koşulu olan adalet duygusunun daha fazla zedelenmesine izin verilmemelidir. İstanbul Haber Servisi Gözaltına alındıktan sonra bir daha kendilerinden haber alınamayan yakınlarının bulunması için her hafta Galatasaray’da oturma eylemi yapan Cumartesi Anneleri, Cumartesi Anneleri, dün 482. kez Galatasaray Meydanı’nda bir araya geldi. Cumartesi Anneleri adına yapılan açıklamada 12 Eylül davasına dikkat çekerek “12 Eylül’ün karanlık zihniyeti iki faşist generale indirgenemez. Ancak sembolik bir dava olsa da ilk kez yargı yoluyla darbenin suç olarak tespit edilmiş olması önemlidir” denildi. ‘12 Eylül kararı önemli’ İstanbul Haber Servisi F tipi cezaevlerinde hak ihlalleri ve hasta tutuklu ve hükümlülerin durumuna dikkat çekmek için her cumartesi Galatasaray’da “F Oturması” eylemi gerçekleştiren İHD İstanbul Şubesi Cezaevi Komisyonu üyeleri, hasta mahkum Ergin Aktaş’a özgürlük istedi. İHD Yönetim Kurulu üyesi Hatice Kalpaklı tarafından yapılan açıklamada, hasta tutuklu Ergin Aktaş’ın geçirdiği patlama sonucu sol kol dirsekten, sağ kolu ise bilekten kesik olduğunu ve konuşma zorluğu çektiği anlatıldı. Ergin Aktaş’a özgürlük Ceylanpınar’da seçim gözaltısı Pir Sultan anıldı MEHMET MENEKŞE SİVAS Halk ozanı Pir Sultan Abdal, doğum yeri olan Sivas’ın Yıldızeli ilçesine bağlı Banaz köyünde düzenlenen etkinliklerle anılıyor. Banaz Köyü Topuzlu Baba Şenlik Alanı’nda organize edilen Pir Sultan Abdal 25. Geleneksel Kültür Etkinlikleri, 2 Temmuz 1993’teki Sivas katliamında yaşamını yitirenler anısına saygı duruşunda bulunulmasıyla başladı. Etkinlikte konuşan Alevi Bektaşi Federasyonu Genel Sekreteri Recai Aksu, “Eğer bu ülkede, tüm inanç grupları bir arada yaşamak istiyorsak birbirimizi kabul etmeliyiz, birbirimizin inançlarına saygı duymalıyız. Biz, kimseye düşman değiliz. Alevilerin, Sünnilerin, Hıristiyanların, tüm inanç gruplarının bir arada, barış içinde, saygı içinde yaşamasını istiyoruz” dedi. Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Başkanı Müslüm Doğan da birlik ve beraberlik mesajları vererek “Barış içerisinde, kardeşçe bir arada yaşama şartlarını her zaman zorlayacağız. Tek isteğimiz, barış ve kardeşlik olacaktır, eşit yurttaşlık olacaktır” dedi. Etkinliğe, Sivas Valisi Alim Barut, CHP Sivas Milletvekili Malik Ecder Özdemir, İl Özel İdaresi Genel Sekreteri Salih Ayhan, İl Emniyet Müdürü Turgay Çalışkan, CHP İl Başkanı Ulaş Karasu ve vatandaşlar katıldı. Pir Sultan Abdal 25. Geleneksel Kültür Etkinlikleri bugün sona erecek. Askeri birliğe ateş açıldı ŞANLIURFA (DHA) Ceylanpınar’da, Mobese ile güvenlik kameralarının görüntülerini inceleyen polis, 30 Mart yerel seçimleri öncesi ve sonrasında korsan gösterilerde güvenlik güçleri ile işyeri ve kamu binalarına molotofkokteyli atan 15 kişiyi gözaltına aldı. Şüphelilerin, işlemlerinin ardından adliyeye sevk edileceği öğrenildi. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) PKK, Tunceli’de karakol inşaatına giden yolda emniyet tedbiri alan askerlere ateş açtı. Genelkurmay Başkanlığı’ndan yapılan açıklamada “Unsurlarımız tarafından ateşe anında karşılık verilmesi üzerine teröristler tarafından açılan ateş kesilmiştir” ifadeleri kullanıldı. Öte yandan, Hakkâri ve Diyarbakır’da 6 PKK’li silahsız ve teçhizatsız olarak teslim oldu. Dükkânda patlama: 12 yaralı TOKAT (DHA) Tokat’ın Erbaa ilçesinde 3 katlı bir binanın giriş katındaki çeyiz dükkânındaki patlamada meydana geldi. Patlamada, işyeri sahibi İsmail G. ile yanında bulunan eşi Rabia G, küçük kızları Elif G. ile patlama anında caddeden geçen 5 kişi yaralandı. Patlamanın doğalgazdan kaynaklandığı ileri sürüldü. DİYARBAKIR (Cumhuriyet) Terör örgütü tarafından kaçırılan çocukları için 35 gündür oturma eylemi yapan bir aile, örgüt tarafından bırakılan 15 yaşındaki oğullarına kavuştu. Anne Şerivan A. ve baba Tahir A, 15 yaşındaki Y.A ile Diyarbakır’da bir araya geldi. Baba Tahir A, artık kimsenin ölmesini istemediklerini belirterek “En mutlu günümüz bugün. Biz istiyoruz ki bütün çocuklar gelsin, ailelerine kavuşsunlar. Dağda kimse kalmasın” diye konuştu. Çocuklarına kavuştular
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear