22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
22 NİSAN 2014 SALI CUMHURİYET SAYFA 13 Reddi 007 RTE Hâkim... Biat etmeyen herkesi, her kurumu hasım gibi gördü, görüyor. Bu yöntem ağzına tat verdi. Gücünü, otoritesini böyle kurumsallaştırdı. 11.5 yıl boyunca devleti birlikte yönettiği, birlikte kumpas kurduğu koalisyon ortağı Fethullah Gülen’e (öküz ölüp ortaklık bozulunca) söylediğini, Anayasa Mahkemesi Başkanı’na da tekrarladı: “Çıkar cüppeni, çık karşıma!” Gülen’in “inine girmesini” beklerken... Elde dava dilekçesi bu kez Anayasa Mahkemesi’ne yöneldi. Belli ki niyeti, Yüce Mahkeme’yi kendi oyunuyla yenmek veya istiskal etmek! İşi daha da dallandırıp budaklandırmak için önünde bir yol daha var: “Reddi hâkim talebi!” Haklı da olur. Siyasi rakip olarak görüp, meydan okuduğu Haşim Kılıç’ın tarafsız olması mümkün değil. Eskiler boşuna dememişler: Akşam’ın hayrından ise Sabah’ın şerri iyidir! “Havuzcu müteahhitler” sayesinde çok şükür, Sabah da hayır işlemeye devam ediyor.. Rıza Sarraf, o sabah erken kalkmış. Türk bayrağını arkasına almış... Ve ilk beyanatını Sabah’a patlatmış: “200 ton altın ihraç ettim, Türkiye’ye 25 milyar lira kazandırdım. Cari açığın yüzde 15’ini de kapattım!” Tayyip Bey sayesinde IMF ile bağımızı koparttık, diye sevinirken.. Meğer, Reza Enişte’ye bağlanmışız. Enişte, enişte değil, mübarek, altın yumurtlayan tavuk.. Ama ne yazık ki sadece yüzde 15 yumurtlayabilmiş. Bıraksalar demek yüzde 100 yumurtlayacaktı.. Ve kendisiyle birlikte tüm kabine de yemlenecekti.. Bunları düşünürken.. Dün bir başka “havuz gazetesi”nde bir başka 9 sütuna manşet: Altının Altı Üstü ltın yumurtlayamayan adam” Enişteye açık bir saygısızlık gibi... Ama değil. Madem “yumurtlayamıyor..” Demek kastettikleri “Horoz”.. Enişteye de bu yakışır. Dışarı çıktığından beri horozlanıp “A duruyor! Ama bu haber, Enişte ile ilgili değil. Hindistanlı bir işadamına ait.. Talihsiz işadamı Sarraf’tan çok farklı ve çok daha meşakkatli bir yoldan altın işine girmiş. 33 gramlık minik külçeleri yutuyor, sonra da defihacet yoluyla kaçakçılık yapıyormuş. Demek ki onun ülkesinde de “Altın işinde .ok gibi para var!”mış Ama bu kez sancılanmış. Altınlar barsaklarında, yakayı elevermiş. Bizde de kursağa girmeden yakalanmışlardı. Yeni yasası ile MİT’in her elemanı “Kanun benim” diyen James Bond veya Mike Hammer.. Cumhurbaşkanı koruması altında MİT’e “Her türlü suç için bir tür ruhsat” veriliyor. Yasa ile ayrıca, zımni olarak da tam başkanlık sistemi gerçekleşmiş oldu. Cumhurbaşkanına, başbakanın MİT ile ilgili kararına müdahale yetkisi tanındı. MİT artık RTE’nin “hafiye teşkilatı” olduğuna göre amblemindeki Atatürk de yakında değiştirilecektir. Nükleere Diren!.. Dünyanın belası nükleer santrallar, insanlığın geleceğini karartıyor. Seçim gecesi trafolarına kedi girdiği için elektrikleri kesilen bir ülkede iktidar, nükleer dayatmasıyla toplumun yaşam hakkını tehdit ediyor. Felaketler ve yüksek maliyetler nedeniyle ülkelerin nükleer programlarını gözden geçirdiği bir dönemde, AKP’nin tutumu ilginç! Hangi kirli hesaplar, uluslararası güçler, rant arayışları söz konusu? Türkiye’de “enerji krizi” bahane, “enerji yönetimi krizi” şahane. Nasılsa Avrupa’nın hurdalığı durumundayız! Kimsenin sınırlarına sokmadığı asbestli eski gemileri söküp, sözüm ona gelir sağlıyoruz. Şimdi de küresel güçlerin kirli nükleer atıklarının çöp deposu olma riski başımızda. Oysa yılda ortalama 250 gün güneş alan, 365 gün sıcak su çıkan topraklarda yaşıyoruz. Doğal kaynaklar, jeotermal ve solar enerji yerine, enerji ihtiyacımızın yüzde 3’ünü karşılayacak bir nükleer santrala milyarlarca dolar para akıtıyor memleketi yönetenler... HHH Japonya gibi yüksek teknolojiye sahip bir ülkede yaşanan Fukuşima felaketi, tüm gelişmiş ülkelerin nükleer enerji politikalarını yeniden gözden geçirmelerine neden oluyor oysa... Almanya ve İsviçre’den sonra İtalya da vazgeçti. En son 30 yıl önce nükleer santral yapan ABD yeni sipariş vermedi. Ülkemizde ise AKP iktidarı, Akkuyu için Ruslarla, Sinop için de Japonlarla anlaştı. İhale açılmadan devletler arası anlaşma yapılması, hukukun yok sayılması anlamına geliyor. Mersin ve Sinop’a kurulması planlanan santrallar geleceğimizi karartacak. Şu tabloya bakar mısınız? Türkiye, sismik olarak dünyanın en hareketli coğrafyasında. Teknik ve hukuki altyapısı, mühendislik ve bilim adamı kadroları yetersiz. Çernobil ve Fukuşima faciaları ortada. Çernobil’in ardından Karadeniz’de kanser patladı. HHH Üç yıl önce depremin ardından patlayan Fukuşima’nın Japonya’ya maliyeti devasa. Geri dönülmez zararlar oluştu. 160 bin insan evinden oldu. Çevre temizlenemiyor. Denize karışan radyoaktif atıklar okyanusu aşıp, ABD kıyılarına ulaştı. Santral kalıntıları hâlâ açık havada. Milyonlarca ton atık su okyanusa karıştı. Bir o kadar atık da tahliye bekliyor. Japonya Çevre Bakanlığı’na göre Fukuşima Nükleer Santralı’nın tamamen sökülmesi 4050 yılı bulacak. Maliyetinin 900 milyar dolara ulaşacağı tahmin ediliyor. Nükleer enerji ikiyüzlüdür, ahlaksızdır, insanlığın yüz karasıdır. Büyük bir felaketi yaşayan Japon hükümeti, kendi başına gelenleri bilmezmiş gibi AKP’yle anlaşıyor. Japon parlamentosu, ahlaksız bir kararla Türkiye ile yapılan anlaşmayı 17 Nisan’da onayladı. Nükleer belayı başımıza saracak AKP’nin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız ise büyük bir ikiyüzlülükle, eski teknolojiye sahip olduğu için Ermenistan’daki Metsamor Nükleer Santralı’nın kapatılmasını istiyor. Merkezi Avusturya’da bulunan Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu’na başvuruyor. Peki Fukuşima’da yüksek teknoloji kullanıldı da ne oldu? Felaket şimdiden Sinop’un üstüne çöktü. Daha ortada ÇED raporu yokken, 250 bin ağaç kesildi. Sit alanları yağmalandı. Nükleer enerji, insanlık için en büyük tehditlerden birisi. Sinop’un, Mersin’in karşı çıkması yetmez. Ayağa kalk Türkiye, diren!.. Ucuz Adamlık “Tek adam”lığın en şahane tarafı sonunu, sonucunu hiç düşünmeden her istediğini söylemek, yapmak ve yaptırmaktır. 12 yıldır bunun keyfini sürüyor. Bu keyfi bir o kadar daha uzatmaya kararlı. “Başkanlık” ve “dar bölge” bu işin en garantili yolu! Ülke ne kazanacak, ne kaybedecek bunun hiç önemi yok!.. Buna “ucuz politika” demek de mümkün değil. Çünkü ülkeye ve halka çok “pahalıya” patlıyor. Belden aşağı siyaset 2011 seçimleri öncesinde resmileşti. Kurulan kumpasların ölçeği genişletildi. Ülke siyasetinin en kıdemli lideri saf dışı edildi. Bir partinin önde gelen kurmaylarının tümü şantajlarla siyaset dışına itildi. İktidar ise olup bitene suskun kalarak onay verdi. Gizlice alkış tuttu. Sonunda da parsayı topladı. Siyasi partilerin hal ve gidişini izlemekle görevli Yargıtay Başsavcılığı, bu kumpaslara bir biçimde müdahil olabilirdi. Cesaret edemedi. Geçen aylarda, TBMM’de sessiz sedasız daha da kapsamlı bir adım atıldı. Milletvekillerinin sağlık dosyaları, personel düzenlemesi Kişisel Veri Pazarı Açılırken görüntüsü altında TBMM’den alınıp Sağlık Bakanlığı’na verildi. Artık kadın erkek tüm milletvekillerinin özel sağlık bilgileri iktidarın elinde. Vekillerin varsa tüm mahrem sağlık bilgileri, cinsel yolla bulaşmış ya da ölümcül hastalıklarının dışarıya sızdırılması mümkün hale getirildi. Özellikle de Uğur Dündar’ın eşinin yurtdışına çıkış bilgilerini basına sızdırdığı için 1 yıl hapse mahkum olan polis memurunun cezasının bozulmasından sonra... Yargıtay, “kolay ulaşılan kişisel bilgileri” yasal anlamda “kişisel veri” olarak kabul etmiyor!.. İyi mi? Yakında, Tayyip Bey’in canını sıkan bir muhalefet milletvekilinin özel sağlık bilgilerini havuz medyasında görürsek şaşırmayalım! ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI kamilmasaraci@gmail.com Çizerimiz yıllık izninin bir bölümünü kullandığından çizgilerine ara vermiştir. İşte Çankaya Stratejim ve Adaylarım   Herhalde farkındasınız. Bütün iktidar kanadı, yerel seçim bittiğinden beri Cumhurbaşkanlığı ile yatıyor, Cumhurbaşkanlığı ile kalkıyor. Siyasetin rotasını yine onlar çiziyor, bizlere de bu gidişatı izlemek ve yorumlamak düşüyor. Topu onlar atıyor, bizler kovalıyoruz sanki... Şayet gereken hamleleri yapamazsak, pek yakında neler yaşanacağını size aktarayım: CHP, MHP, İP, ÖDP, DP, DSP, TKP gibi partiler belki sırayla Cumhurbaşkanı adaylarını açıklayacaklar. Ondan sonra da gelsin röportajlar, gitsin canlı yayın programları! Oh! “Nasıl bir Türkiye hayal ediyorsunuz?”, “Neden aday oldunuz?” vs, vs... Ne kadar havalı olacak değil mi? Mesela Levent Kırca bu sefer de bu sıfata kendisini uygun görebilir veya TKP Aydemir Güler’i değil, daha da az tanınmış bir genci öne sürebilir. DSP’de ise belki Masum Türker kendisini doğal aday ilan edebilir. Ne güzel, bir “çoksesli yarış” değil mi? “Bizimkiler” bu harika yöntemlerle kendi kendilerini tatmin ederken, RTE ve arkadaşları zirvenin gerçek paylaşımını yapmakla meşgul olacaklar! Lütfen artık komedilere son verelim! Türkiye kadar bıçak sırtında ağır siyasi konuların yaşandığı bir ülkede, siyasi sıfatlarla dalga geçercesine saçma sapan gösteriş budalalığından başka bir şey olmayan adaylıkların ortalıkta uçuşması son derece üzücü. Şayet siyasi partilerimiz ve liderleri, bu Çankaya yarışı sayesinde partilerinin adlarını duyurup reklam yapacaklar diye mutlu oluyorlarsa, bu ciddi bir şizofrenik vakadır. Çünkü ülkenin artık çocuk parkında kovboyculuk oynar gibi siyasetçilik oynayacak hali kalmadı! Kendisini “muhalefet” olarak tanımlayan herkesin ve her partinin aklını başına toparlayarak bir araya gelmesi ve şov yapmak için değil, RTE’nin süper başkanlık hayallerinin önünü kesmek için ortak akıllarını devreye sokmaları lazım. Aksi takdirde, tüm bu parti ve gruplar, sahte muhalefet yaparak AKP’ye ve RTE’ye Cumhurbaşkanlığı sıfatını altın tepside sunan sorumsuz hayalperestler olarak tarihe geçecekler. Bu uğurda herkes durduğu sert noktalardan ödün vermeye, uzlaşmaya, belki ilk bakışta kimseyi tam olarak tatmin etmeyen ama en azından gerçekçi olan adaylarda buluşmaya mecburdur. Yine herkes kendi üyelerini en tatmin edecek, çok değerli ama diğer partilerden destek alamayacak isimlerde ısrar ederse, bakın ne olur: Bu oy dağılması ve propaganda kirliliği karşısında meydanı dişine göre boş bulacak olan RTE, belki 2. tura bile gerek kalmadan ilk turda yüzde 50’yi geçebilir! Merak ediyorum, o zaman kendi güçlerinin gerçek limitlerini göremeyenler çok mu mutlu olacaklar? “Oh, ne güzel, bunu da başardık, her kafadan bir ses çıkardık, Tayyip Bey’i padişahlığa taşıdık” diye zil takıp oynayacaklar mı? Gelelim önerdiğim stratejiye: CHP ve MHP, en başından itibaren tek adayda birleşmeye mecburlar. Diğer muhalefet partileri de istedikleri kadar homurdansınlar, iç gürültü çıkarsınlar, bu öneriye şu açıdan sıcak bakmaya zorunlular: Bu adayı mı Çankaya’da görmek istersiniz, yoksa RTE’yi Çankaya zafer konuşmasında balkonda Rıza Sarraf’la birlikte izlemek için can mı atıyorsunuz? Tercihinizi yapın, ona göre davranın. Rüya görme devri sona erdi. Deniz bitti! Peki bu aday kim olabilir? Evet CHP’nin çok değerli kendi potansiyeli var: Güldal Mumcu, Emine Ülker Tarhan, Metin Feyzioğlu veya bir önceki kuşaktan Onur Öymen, Hikmet Çetin gibi isimler. Her biri için ben şahsen kefil olurum. Peki MHP bu adaylara ikna edilebilir mi? Edilemezse, bu isimler fazla “CHP’li” bulunursa o zaman B planı devreye sokulmalıdır. Unutmayalım, sağlam bir B planı hayatta daima A planından bile daha önemlidir! O da şu isimlerden oluşan öneri listemdir: Başta, Mansur Yavaş. Hem seçim mağduru hem de YSK önünde sağ ve sol grupların dayanışmasını sağlamış en taze isim. Ya da sağ partilerle öne çıkmış ama CHP’ye uzak olmayan isimler. Mesela CHP milletvekilliği de yapmış bir İlhan Kesici veya ANAP döneminin eski bakanlarından Bülent Akarcalı gibi uygar ve güvenilir şahsiyetler öne çıkabilir. CHP ve MHP’nin bir an önce başlatmaları gereken diyalog, Cumhuriyetimizin geleceği açısından yaşamsal ve tarihi bir adımdır. Geçmiş hataları tekrarlamadan RTE’nin plan ve taktiklerini ofsayta düşürecek tek girişim budur. Gerisi, zaman kaybı ve sorumsuz, belleksiz siyasetçi tavrı olacaktır. BULUT BEBEK NURAY ÇİFTÇİ bulutbebek@hotmail.com T.C. ÇAY ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ’NDEN KAMULAŞTIRMA İLANI ESAS NO: 2014/61 Kamulaştırılan Taşınmazın Bulunduğu Yer: Çay Akkonak kasabası Mevkii: Yukarı Mera mevkiinde Pafta No: Ada No: Parsel No: 474 Vasfı: Yüzölçümü: 64,00m2 ve 1838,98m2 Malikin Adı ve Soyadı: 1 Hayati Aksoy Göçerler Mah. 5341 Sk. No: 13 Kepez/ Antalya 2 Mehmet Aksoy Milli Egemenlik Mevkii Akyer Sk. No: 24 Akkonak Merkez Çay/Afyonkarahisar 3 Dilek Güllü Milli Egemenlik Mevkii Sellik Sk. No: 73 Akkonak Merkez Çay/Afyonkarahisar Kamulaştırmayı Yapan İdarenin Adı: Türkiye Elektrik İletim AŞ. Genel Müdürlüğü Ankara Kamulaştırmayı yapan davacı idare, malikleriyle cinsi ve niteliği yukarıda yazılı taşınmazın kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescili için davacı idare tarafından mahkememizin 2014/59 Esas sayısında dava açılmıştır. 2942 Sayılı Kamulaştırma Yasası’nın 10. maddesinin 4. bendi uyarınca ilan olunur. 11/02/2014 “Resmi ilanlar: www.ilan.gov.tr’de” (Basın: 25004) VEFAT VE BAŞSAĞLIĞI Cemiyetimiz Üyesi, Basın Şeref Kartı Sahibi Değerli Meslektaşımız ERTUM ÖCAL 20 Nisan 2014 Pazar günü vefat etmiştir. Kaybı topluluğumuzda üzüntü yaratan Ertum Öcal’ın cenazesi 21 Nisan 2014 Pazartesi günü öğle namazının ardından Ataköy 5. Kısım Camisi’nden alınarak Kozlu Mezarlığı’nda toprağa verilmiştir. Ertum Öcal’ı sevgi ve saygıyla anarken ailesine, basın topluluğuna başsağlığı dileriz. BULMACA SEDAT YAŞAYAN TÜRKİYE GAZETECİLER CEMİYETİ YÖNETİM KURULU SOLDAN SAĞA: 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1/ Beynin al1 tında yer alan 2 ve salgıladığı hormonları 3 4 doğrudan kana veren iç sal 5 gıbezi. 2/ Yi6 yecek bula7 mayan, yok8 sul kimse... Bir cins iri at. 9 3/ Değerli ma 1 2 3 4 5 6 7 8 9 denlerde yasanın 1 K R EM L İ N A istediği ağırlık, saf2 R O K A T A U N lık ve değer dereR A İ NO cesini gösteren öl 3 A T 4 L A V A J K İ N çü... Doku teli. 4/ 5 Y U Z U N A D A Büyük ün kazan6 O V A R O R O mış sinema ya da 7 L İ L A T A Ö müzik sanatçısı... 8 U R E B İ İ L K Hindistan’da oldukça yaygın olan 9 A T A L A N T E bir din. 5/ Çatıların kaplanmasında kullanılan, pişmiş balçık levha. 6/ Bir kimseyle birine gönderilen eşya... Bir nota. 7/ Çingene... Mezar. 8/ Bir nota... Zayıf, güçsüz. 9/ Ceride... Manganez elementinin simgesi. YUKARIDAN AŞAĞIYA 1/ “Keseğen, dağ faresi” gibi adlar da verilen ve laboratuvarlarda deney hayvanı olarak kullanılan kemirgen hayvan. 2/ Alkolsüz içecek, meşrubat... Toplum yaşamına giren geçici yenilik. 3/ Gece denizde balıkların ya da küreklerin kımıldanışıyla oluşan parıltı. 4/ Yumurta biçimli ve sekiz delikli bir tür flüt. 5/ Gözkapaklarına sürülen boya... Açık yeşil renkli, mayhoş ve kokulu bir elma cinsi. 6/ İlkel benlik... Basamak biçiminde yeryüzü şekli... Bir soru sözü. 7/ Acımasız... Tavlada “üç” sayısı. 8/ Her türlü siyasal düzeni yadsıyan, toplumun birey üzerinde hiçbir baskısını kabul etmeyen görüş. 9/ Katışıksız, arı... Sepicilik ve hekimlikte kullanılan, tadı buruk bitkisel madde.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear