23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
8 MART 2014 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA 15 Çiftlik Padişah, AOÇ’de Kültür ve Tabiat saray yaptırıyordu Varlıklarını Koruma ki, Ankara 11. İdare Bölge Kurulu’nca da Mahkemesi yürütme tarihi sit statüsü ile yi durdurdu. Mahilgili olarak herhankemenin kararında, gi bir araştırma, saray için sit alanının inceleme, yerinde cağını söylünasıl değiştirildiği değerlendirme gibi yor ve ekliyor: açık seçik yazılmış: bir hazırlığa girişilme“Şimdiden “Tarihi sit statüsü diği...” su kaynakları tahsisi konuPadişah, mahile ilgili olarak hersunda ulusal merkezi planın keme kararı filan hangi bir inceleme, yapılması şart. Suda oluşan dinlemiyor. “Güçleri araştırma, konunun sıkıntılar daha önce de görüluzmanlarından görüş yetiyorsa yıksınlar. düğü gibi toplumun ambalajlı Yürütmeyi durduralma gibi bir ön su sektörüne yönelmesine nedular, bu binayı hazırlığa girişilmediden oluyor. Bu durumda topdurduramayacaklar. ği... Kültür ve Tabiat lumun gelir düzeyi düşük olan Varlıklarını Açılışını da yapacakesimlerinin yeterli ihtiyacını ğım” diyor. Koruma ekonomik olaAOÇ’yi perişan Bölge a rak karşılamand fo Tele ettiler, köstebek Kurulu’na sı zor oluyor. r: yo ru so y yuvasından beter ta alanın gı Belediyelerdear Y “Biz ettiler. Tanınmaz tarihi sit ki su hizmetleri ” k? dı ıy ile oynamış m adık yer hale getirdiler. Niye? statüsüyönetimi için e oynam ed lk Ü Adında “Atatürk” var nün kal bugünden ? bıraktınız mı ki çünkü. Atatürk, oradırılması sürdürülebiyönünde yı halka bağışlamış lir politikalar çünkü... Asıl amaç, teklifte bulunurken oluşturulmazsa herhangi bir gerekçe Atatürk’ten intikam yakın gelecekte bütün şehiralmak! ye yer verilmediği... lerde su idarelerinin suyu en düşük hane halkı gelirine uygun bir şekilde temin etmesi zor olacaktır.” Bu gidişle yoksullar, açlıkla yetinmeyecekler. Susuz da Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, hem kalacaklar! “Başbakan’ın namusuna kefiliz” diyor, hem de “Çok laf yalansız, çok mal haramsız olmaz” diyor. Recep Tayyip Erdoğan’ın 2006’da verdiği mal beyanına göre, servetinin toplam değeri 1 hırsızlık yapıyorlar. İnancı trilyon 670 milyar liraydı. Okuduklarımıza göre, bu, aklı fikri bunda... telefonda oğlu demiş ki: Ona “Yapma etme, onun “Bir 30 milyon Avro gibi bir miktar daha var, bunun malını yeme, paraları eritemedik henüz.” cebe indirme. Hırsızlık Yalnızca eritilemeyen bölüm, 90 trilyon. Yani, düşünme” diyemeyeceksiniz. 2006’daki değerin 90 katı. Basacaklar cezayı. Eğer öyleyse, Arınç kefaleti ödeyebilecek mi? Su politikaları uzmanı Dursun Yıldız uyarıyor: “Olağanüstü bir durum olup bundan sonra düşen yağış miktarı artmazsa meteorolojik kuraklık hidrolojik kuraklığa ve tarımsal kuraklığa dönüşür. Yağışlar 20062007 kurak döneminden yüzde 25 daha az. Bu da durumun ciddiyetini gösteriyor.” Peki ne yapmalı? Dursun Yıldız’a göre, bugün için alınacak önlemler, suyu kentlerde ve tarımda programa bağlamak ile sınırlı. Kriz aşamasına geçilecek olursa da geçici çözüm, “havzalararası su takviyesi ve kentlerde şebekeye deniz suyunun basılması” gibi görünüyor. Asıl çözüm ise “kısıtlı su temin programı ve tarımsal kuraklık eylem planı”nın uygulamasına geçilmesinde. Yıldız, iklim değişikliğinin giderek etkili olacağını, bugünden önlem alınmazsa büyük sosyal ve ekonomik sorunlarla karşıla Susuzluk Haziran direnişinde içinde bira içildiği uydurmacası ile ünlü Dolmabahçe Bezmi Âlem Camisi’ne Nisan 1946’da çekilen mahya. ABD’nin Missouri zırhlısı İstanbul’a gelmiş, “Welcome” (Hoş geldiniz) mahyası ile Amerikan askerlerini “en kalbi duygularımız ve muhabbetle” kucaklıyoruz. Üçüncü Dünyalaşarak 2023’e Doğru Geometrik bir gerçektir: Herhangi bir noktada kesişen iki doğru paralel olamaz. Bu gerçekten yola çıkarak kesinlikle söyleyebiliriz ki, AKP’nin, Gülen cemaatinin siyasal/bürokratik yapılanmasına ilişkin savının tersine ortada olan “paralel bir yapı” değil, “devlet içinde devlet” yapılanmasıdır. AKP, bu devlet içindeki devleti kendisine sürekli hizmet vereceği inancı ve beklentisiyle iktidarının başından itibaren besleyip büyütmüştür. Bu gerçek Başbakan’ın ağzından “ne istediler de vermedik” söylemiyle somut olarak doğrulanmıştır. Devlet içindeki devlet üstlendiği görevi layıkıyla yerine getirmiş; bürokrasi, yargı, polis büyük ölçüde ele geçirilmiş; bu üç gücün işbirliğiyle medya, üniversiteler, sivil toplum kuruluşları üzerinde baskı kurulmuştur. Ergenekon, Balyoz, Poyrazköy, Askeri Casusluk gibi davalarla Türk Silahlı Kuvvetleri’nden büyük çaplı tasfiyeler gerçekleştirilmiş, KCK operasyonlarıyla yüzlerce seçilmiş Kürt siyasetçisi demir parmaklıklar ardına gönderilmiştir. Çok sayıda aydın, üniversite rektörü, bilim adamı, gazeteci, yazar, siyasal lider tutuklanarak cezaevlerinde çürümeye bırakılmıştır. Tüm bunlar olurken AKP memnundur, çünkü her şey istediği gibi yürümektedir. Ta ki cemaat yerine getirdiği görevlerin siyasal karşılığını talep edene kadar... HHH AKP bu talebi karşılamaya niyetli görünmeyince MİT’in PKK ile Oslo’da yaptığı görüşmelere ilişkin olarak 7 Şubat 2012 günü MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın İstanbul’da cemaate yakın özel yetkili savcı Sadrettin Sarıkaya tarafından ifadeye çağrılmasıyla devlet ile devlet içindeki devlet arasındaki zincirleme savaş başlamıştır. İktidarın aldığı dershanelerin kapatılması kararı sonrasında 17 Aralık operasyonu, yarıda kesilen 25 Aralık operasyonu, binlerce polisin, yüzlerce yargıç ve savcının görev yerlerinin değiştirilmesi, yeni HSYK Yasası, tutuklamalar, salıverilmeler, tüm bunlar zincirleme savaşın halkalarıdır. Başbakan bu savaşın galibi olmaya kararlıdır. Bu kararlılığı onun özde aşırı otoriter olan kişiliğini tüm çıplaklığıyla ortaya çıkarmıştır. Kendisini her gün birçok kez televizyon ekranlarında görüp dinlediğimizden üzerine yorum yapmaya gerek yoktur. Görünen, Başbakan’ın liderliğinde Türkiye’nin büyük bir hızla üçüncü dünyalığa sürüklendiğidir. HHH Dokuz yıl sonra Cumhuriyetimizin 100. yılını kutlayacağız. Eğer AKP’yi iktidardan uzaklaştıramazsak kutlayacağımız “Cumhuriyet” bizim Cumhuriyetimiz olmayacak. Belki yeni köprüleri, tünelleri, havalimanları, gökdelenleri olacak fakat çağdaş, demokratik, özgürlükçü bir Cumhuriyet olamayacak. 100. yılındaki Cumhuriyetimizin nasıl bir cumhuriyet olacağına ilişkin ipuçlarını Başbakan cuma akşamki ATV canlı yayınında verdi: “30 Mart’tan sonra atacağımız başka adımlar var. Bu konuda kararlılığımız var. Biz bu milleti YouTube’a, Facebook’a yedirmeyiz. Atılması gereken adım neyse biz bu adımı en kesin hatlarla atacağız. Kapatılmaları dahil!” Başbakan’ın öngördüğü gibi yurttaşlarının özgürlükleri sınırlı, demokrasisi sakat bir üçüncü dünya ülkesinde yaşamaya, böyle bir ülkenin yurttaşları olmaya layık mıyız? Bu sorunun yanıtını verecek olanlar bizleriz. Ama bir an önce! Oyun Manisa’da Durum Özgür Özel, CHP’den belediye başkan adayı olmadan önce Manisa’da AKP ile CHP arasında yaklaşık 18 puan vardı. Özel’in kampanyaya başlamasıyla birlikte AKP, CHP’nin soluğunu ensesinde hisseder oldu. Aradaki puan farkı 2’ye düştü. Özgür Özel, para harcama konusunda AKP ve MHP’nin yanına yaklaşamıyor ama emek yoğun bir kampanya yürütüyor: “İlçeleri tek tek dolaşıyoruz. Her gece 15 köyde konuşma, beldelerde günde en az ikiüç miting yapıyoruz. CHP Salihli’de, AKP Aksihar’da, MHP de Manisa merkezde güçlüydü. Bu tablo değişmeye başladı. Salihli’de belediyemiz, memnuniyet anketlerinde yüzde 80 ile tartışmasız önde. Akhisar’da AKP’yi, Manisa merkezde de MHP’yi zorlamaya başladık.” Manisa’da belediye başkan adaylarını örgütünden seçen, uzlaşı ve önseçim ile belirleyen CHP kavgasız dövüşsüz seçime giriyor. Özgür Özel, canını dişine taktı çalışıyor. Mart sonunda ipi göğüsleyebilir. Hangisi? Yasası geçti, demokratikleştik: Artık yaşam biçimine karışanlara ceza verilecek. Örneğin, çalıp çırpma adamın yaşam biçimi. Çoluk çocuk, kız kızan, ailecek Ceza CHP ve Sabahtan Akşama Kaset SADIK ÇELİK KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK behicak@yahoo.com.tr Dillerinden sabah akşam kaset düşmüyor, diye şikâyet ediyor Başbakan Erdoğan muhalefet parti liderlerini. Aslında haksız sayılmaz. Kılıçdaroğlu artık yaptığı her seçim mitinginin ana temasını yolsuzluk ve rüşvet meselesine ayırıyor. Halbuki seçmenine sadece neden AKP’yi seçmemeleri gerektiğini değil, aynı zamanda neden kendilerini seçmeleri gerektiğini somut plan ve proje örnekleriyle sıklıkla ve yoğun bir biçimde anlatmalı. Ülkemizde siyaset halk tarafından büyük oranda televizyon başından, gazete manşetlerinden takip ediliyor ve televizyon kanalları da temelde sadece parti liderlerinin konuşmalarına kilitleniyor. CHP ise farkını ortaya koyarak bilhassa önümüzdeki yerel yönetim seçimlerini göz önünde bulundurarak belediye başkanlarına, yerel örgüt liderlerine, yerel siyasetçilere daha çok yer verebilmeli, halkın onlarla tanışmasını, aşina olmasını, popülaritelerinin yükseltilerek halk nezdinde güven teşkil etmelerini ve siyasetin yerelleşmesini ve paylaşılmasını sağlamalıdır. Sağ partiler gibi bir “lider partisi” olmadığını, lider kültünün peşinden koşmadığını dolayısıyla seçim meydanlarında farklı seslere, farklı renklere, toplumun sevip saydığı farklı insanlara da mikrofon vermesinin kendisinden beklendiğini unutmamalıdır. Öte yandan elbette ortaya dökülüp saçılan tüm o yüz kızartıcı kasetler ve kasetlere rağmen hırsızlığın mağdurluğunu yaşamaya devam edenler konuşulacak, konuşulmalı, unutturulmamalı. Erdoğan’ın eski Adalet Bakanı’ndan açıkça Aydın Doğan’a açılan davaya müdahale edip Doğan’ın ipini çekmesini istediği, Başbakan’ın da bizzat doğruladığı ses kaydı örneğin; tek kelimeyle korkunç. Zaten 6 kez aklandığı dava aracılığıyla Doğan Grubu’nun ipini çekemiyorlar belki ama tam bu noktada hukuk devletinin ve yargı bağımsızlığının ipi fiilen çekilmiş oluyor. Eski Adalet Bakanı’nın verdiği yanıt ise daha içler acısı: “Mahkeme hâkiminin Alevi olduğu yönünde bilgi vardı.” Böylece Alevi kimliği üzerinden yapılan ayrımcılıkla açık bir nefret suçu işlenmiş oluyor. Bunların yanında Milliyet gazetesinin sahibi Erdoğan Demirören ’in gazetesinde yayımlanan bir haber için yine Başbakan tarafından ağlatacak kadar azarlanması, bitmiş ihalelerin bozulup kendinden yana işadamlarına verilmeye çalışılması ve daha kim bilir neler neler... Başbakan başka hangi davalara, ne şekilde müdahale etti, ediyor sorusu bir mıh gibi akıllarımıza çakılıyor... Fakat ne de olsa AKP Milletvekili Metin Külünk’ün İslami felsefeye yeni bir boyut getirerek söylediği gibi; herkesin günah işleme özgürlüğü var dır ve bu özgürlüğe baskıyla müdahale edilemez! Milyon Avro’luk rüşvetlerle devleti, milleti kandırma özgürlüğü, ihaleleri dilediğine verme özgürlüğü, basına, yargıya müdahale özgürlüğü ve daha nice özgürlükler. “En doğal hakkımız, ne var bunda” mantığıyla, canının her istediğini yaparak yönetilen bir ülkede hakiki bir adalet duygusunun, eşitlikçi ve her kesimi kucaklayıcı bir anlayışın yaşayabileceğine ihtimal vermek öylesine imkânsız ki... arıgül ve tahammül Eğer siyaset yapıyorsanız, daha da önemlisi sizi desteklemesini istediğiniz insanlara hitap ediyorsanız, sizi beğenmeyen veya protesto etmek isteyen yahut belki de sadece ortamı germek, olay çıkarmak isteyenlere karşı da hazırlıklı ve sonsuz tahammüllü olmanız şart. Bu nedenle Mustafa Sarıgül’ün Feshane’de kendisini protesto eden, Fatih Belediye Başkan Yardımcısı’nın kardeşi ya da yakını da olsa, gerçekten provokatif amaçlarla orada bulunuyor da olsa, bir vatandaşla arasında geçen gerginliğin hiç yaşanmamış olması daha iyi olurdu. Geçmişte, aslında insani bir duygu olan öfkesini kontrol edemediğinden dolayı yaşadığı olumsuzlukları tekrarlamaktan itinayla kaçınmalı, bu türden talihsiz anların, özellikle içinde bulunduğumuz seçim arifesinde, kolaylıkla aleyhine kullanılacağını öngörmeliydi; ki bakınız Başbakan Erdoğan ve başta havuz medyası Sarıgül’e yüklenerek bu pası hemen görüp gole çevirme peşine düştüler. Tabii burada herkesin öncelikle bir aynaya bakması gerektiğini hatırlamakta fayda var. Zira Erdoğan’ın da, diğer çok sayıda AKP’li yöneticinin de “vatandaşla gerginlik” sicili bir hayli kabarık. Anasını da alıp gitmesi istenen, ağza alınmayacak hakaretlerle parmak sallanan, korumalar tarafından hırpalanan vatandaş sayımız az değil... Tabii bunların hiçbiri Sarıgül’ün bir anlık öfkesine yenilmesinin gerekçesi olamaz. Bir siyasetçi, bir büyükşehir belediye başkan adayı ya da sadece bir insan olduğu için kamuoyuna yansıyan bu hareketi sebebiyle toplumdan özür dilemesi gerekir. Sarıgül’ün insanlarla ve sıkıntılarıyla samimiyetle ilgilenmesi, insanlara dokunmak için yer, mekân, zaman tanımaması, kurmayı başardığı iletişim, sahip olduğu yüksek enerji, harcadığı efor, birikim ve emekleri öfkesi yüzünden sandıkta heba olmamalı. “Ülkede kopan bunca kızılca kıyamet arasında, toplumda yaşanan her türlü olumsuzluğu aslında üzerlerinde en şiddetli ve en kalıcı biçimde hisseden tüm kadınlarımızın, analarımızın, kardeşlerimizin Dünya Kadınlar Günü’nü Kutluyoruz.” S ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI kamilmasaraci@gmail.com BULMACA SOLDAN SAĞA: SEDAT YAŞAYAN HARBİ SEMİH POROY UYDUDAN NAKLEN HAKAN ÇELİK fhakancelik@mynet.com 1/ Macaristan’a 1 özgü bir içki. 2/ 2 Bitkisel kökenli bir yiyecek ya da 3 içeceğin damak 4 ta algılanan hoş 5 kokusu... Havadaki su buharı. 6 3/ Yunan mito 7 lojisinde kır tan8 rısı... Modası geçmiş bir şeyin ye 9 niden moda olma 1 2 3 4 5 6 7 8 9 sı. 4/ Bir kentte azın1 lıkların yaşadığı semt. K A R A K A Ş M 5/ Halk dilinde bir cins 2 A K O V A A Y A acı pul bibere verilen 3 R O T A A P E L ad... Ayak direme. 6/ 4 A V A T A R L İ Bergama ilçesinde ünlü 5 K A A D L E H bir yayla... Asya’da bir 6 A A R S O K U ırmak. 7/ Aldatma işi, L O Ş L hile... Mekke’de bir 7 Ş A P tepe. 8/ Açığa çıkmış, 8 Y E L E K A Y duyulmuş... Bakır ele 9 M A L İ H U L Y A mentinin simgesi. 9/ “İnsan bir misali / Seni eken biçer bir gün” (Karacaoğlan)... “Büvelek” de denilen, kan emici bir sinek. YUKARIDAN AŞAĞIYA 1/ Macaristan’a özgü bir tür kırmızı biber. 2/ Bir etkinliğin geçici olarak durdurulduğu süre... Yeniçeri ocağının, padişahın muhafızlığını yapan asker sınıfı. 3/ Taban suyunun yüzeye kadar yükseldiği gür ve sık bataklık ormanlarına verilen ad... Eski ve bilinmeyen bir tarihi anlatmakta kullanılan deyim sözü. 4/ Parola... Seyrek dokunmuş bir tür kumaş. 5/ Çerkezlerin ulusal destanı... Yağı alınmış sütten ya da yoğurttan yapılan peynir. 6/ Hitit... Judo ve karate selamı. 7/ Rus yapımı bir uçak tipi. 8/ Rütbesiz asker... Alfabe. 9/ Piyangoda en küçük ikramiye... Özbekistan’ın plaka imi. 1 2 3 4 5 6 7 8 9
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear