25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
16 MART 2014 PAZAR CUMHURİYET SAYFA kultur@cumhuriyet.com.tr KÜLTÜR 2014 ve 2012 PEN Duygu Asena Ödülleri Mücella Yapıcı ve Ayşe Berktay’a verildi 17 Direnen kadınlar adına u Bu yılki ödülün sahibi Mücella Yapıcı, ödülünü Gezi Direnişi’ne katılan kadınlara adadı. 2012’de hapiste olduğu için ödülünü alamayan Ayşe Berktay da, sisteme karşı olan herkesin ‘terörist’ olarak yargılandığını vurguladı. CEREN ÇIPLAK PEN Türkiye Merkezi’nce verilen 2014 PEN Duygu Asena Ödülü’ne değer görülen, Taksim Dayanışma Platformu sözcüsü, Gezi Parkı Direnişi’nde örnek bir tutum sergileyen, çevreci, mimar Mücella Yapıcı ödülünü Gezi Direnişi’ndeki kadınlara adadı. 2014 PEN Duygu Asena Ödülü töreni dün Tiyatro Karnaval’da gerçekleştirildi. 2012’de Büşra Ersanlı ile birlikte PEN Duygu Asena Ödülü’nü kazanan insan hakları savunucusu, çevirmen Ayşe Berktay tutuklu olduğu için iki törene de katılamamıştı. Berktay’a ödülü bu yılki törende sunuldu. Dün Tiyatro Karnaval’da gerçekleşen törenin açılış konuşmasını yapan PEN Türkiye Merkezi Yönetim Kurulu üyesi, gazetemiz yazarı Zeynep Oral, 2014 PEN Duygu Asena Ödülü’nün, Gezi Direnişi süreci boyunca duruşuyla, tavrıyla, yiğitliğiyle, cesaretiyle örnek olduğu için Mücella Yapıcı’ya verildiğini açıkladı. Ödülünü Duygu Asena’nın kardeşi İnci Asena’nın elinden alan Mücella Yapıcı, konuşmasında “Tacizlerde, tecavüzlerde, işkencelerde hayatını kaybeden kadınlar... Hâlâ saçını süpürge etmek için evinde, tarlalarda, şantiyelerde çalışan tüm kadınlar bana izin verirlerse bu ödülü alıyorum. Ödülümü, ilk fırsatta gerçek sahiplerine teslim etmek üze re yüreğimin içinde saklayacağım” dedi. Ayşe Berktay ise, bu ödülün haksızlığa karşı itiraz gücünü artırdığını belirtti: “Ödül haberini duyduğumda ha Ayşe Berktay, İnci Asena, Mücella Yapıcı, Zeynep Oral pisteydim, koğuştaki arkadaşlarla rörist olarak yargılandığını vurguladı: birlikte çok sevinmiştik; bu ödülü as“Terörist diye bir kavram yarattılar. lında içinde bulunduğumuz duruma En son Berkin Elvan’a bile terörist deitiraz olarak algılamıştık... diler. Bizi terörist parantezi içine hapBizi, BDP’nin yasal çalışanlarını san setmeye çalışıyorlar. Böyle ödüller biki yasadışı bir örgütün faaliyetini yürü zi bu parantezin içinden kurtarmakta tüyormuşuz gibi yargılıyorlar. Düşün faydalı oluyor.” düklerimizi, hayal ettiklerimizi başkalaPEN Türkiye Merkezi Yönetim Kururıya paylaşmak, duyurmak bir demok lu, Tarık Günersel’in başkanlığında, Haratik haktır. Bütün bunların engellen lil İbrahim Özcan, Sabri Kuşkonmaz, diği bir dönemdeyiz.” Zeynep Oral, Tülin Dursun, Mario LeBerktay, sisteme karşı olan herkesin te vi, Haydar Ergülen’den oluşuyor. Bunca Kin, Öfke, Kışkırtma Nereye?.. Gün gün yaşadıklarımdan biliyorum ki memleketim hiç ama hiçbir anında bunca kin, öfke, intikam kışkırtmasıyla karşı karşıya gelmemişti. “Dindar ve kindar bir gençlik” yetiştirmeye yeminli Başbakan, baktı ki çok vakti yok, belki de bu emeline kendi hükümranlığı süresince ulaşamayacak, işi hızlandırmaya karar verdi. Kin tohumlarını, ölen çocukları bile bizden ya da düşmandan diye ayırarak, daha daha derinlere ekmeye, yaymaya çalıştı. Tutmadı. Berkin’in babasıyla Burakcan’ın babası bu oyuna gelmedi. Bu kez yalana sarıldı Başbakan. “Terörist... Yüzü poşulu... Elinde sapan... Demir bilyeler savuran...” dedi. Berkin’i böyle tanımladı. Yalan söylemek bu kadar kolay mı? Allah’tan korkmaz mı? Tıpkı “Camide içki içtiler” yalanı gibi... Tıpkı “Üstleri çıplak adamlar başörtülü bacıma saldırıp” diye başlayan fantastik yalanlar gibi... Şimdi bu yalanı da defalarca tekrarlar, millet inanır diye... Görün, bakın daha kaç kez söyleyecek! En son dinlediğimiz ses kayıtlarında eski İçişleri Bakanı Muammer Güler, bir yandan millete burada yazamayacağım küfürleri ediyor, bir yandan da Erdoğan’ın Gezi olayları sırasında gerilimi nasıl artırdığını anlatıyor... “Yalvardığı” halde laf dinletemediğini, Erdoğan’ın “Nuh deyip, peygamber demediğini” anlatıyor... Peki, ama bu nefreti, bu kini, bu gerilim tutkusunu nasıl açıklayacağız? Çocukluğunda babasından yediği dayak mı? (Psikolojik analizlere yerim yok!) Son çırpınışlar mı? Vicdansızlık mı? İmansızlık mı? Ne desek boş. Seçimlere kadar bu gerilimi tırmandıracak. Hani o “evde zor tuttuğu milyonlar var” ya... (Ayakkabı kutularındaki değil, ona gönül vermiş insanlardan söz ediyorum.) İşte o milyonları elinin altında tutmak için bu gerilimi yalanlarla beslemek zorunda... Dilden dile dolaşan bir öykü var. Herkes birbirine anlatıyor. Herkes “benim bir arkadaşımın başına geldi” diye anlatıyor. Özetle şöyle: Arkadaşımız takside, sürücüyle konuşma, tartışmaya dönüyor. Taksi şoförü ne yolsuzluğa, ne talana, hiçbirine inanmıyor. Şoföre göre Berkin polise taş attığı için öldürülmeyi hak etti... Konuşma sonunda şöyle bitiyor: “Evet ben evde zor duruyorum. Ben o yüzde 50’den biriyim. Başbakan çık desin fırlayacağım sokağa ve hepinizi keseceğim...” İşte bugünkü durumumuz budur... Başlarken ben şimdiye dek böyle kışkırtma görmedim demiştim... Geri aldım. Bir de 67 Eylül olaylarında (1955’te) görmüştüm. Çocuktum ama anımsıyorum. Nefret söyleminin sonucuydu o olaylar! Nefret söylemi, ahlaka aykırı, hukuka aykırı, anayasaya aykırı, imana, inanca aykırı, bilime aykırı, vicdanlara aykırı... “Bunları bize bir Yahudi, bir ateist, bir Zerdüşt yapsa anlarım” diyen eski Devlet Bakanı Zafer Çağlayan’ın hâlâ Zerdüşt ve ateistlerden özür dilediğini duymadım... Demek o da içselleştirmiş bu nefret dilini... Son günlerde Milli Eğitim Bakanlığı müfettişlerinin öğrencileri tek tek sorguya çekip alarak “Atatürk’ü mü yoksa Erdoğan’ı mı seviyorsun” ve “Okulunuzda Başbakan aleyhine konuşuluyor mu?” diye sorması da bu nefret söyleminin bir ürünüdür. Başka bir şey değil! Herkesin aklını başına toplaması ve nefret söyleminin nefret eylemine dönüşmesini engellemesi gerekiyor. Başbakan’ın çabalarına karşın bu tırmanışı durdurması gerekiyor! KİTAp YİTİK ÜlKE YAYıNlARı’NDAN çıKTı Biber gazına karşı öyküler Kültür Servisi Nalan Barbarosoğlu tarafından hazırlanan “Biber Gazı Öyküleri” kitabı Yitik Ülke Yayınları’ndan çıktı. Uğur Mumcu Araştırmacı Gazetecilik Vakfı Yazarları öykülerini “biber gazı kullanımına dur diyenlerin sesi” olarak tanımlıyor. Yazarlar, Hayata Dönüş Operasyonu’yla Türkiye’de adı duyulan 2013 Mayısı’nda Gezi Direnişi’yle binlerce kişinin biber gazına maruz kaldığına dikkat çekiyor. “Biber Gazı Öyküleri”, biber gazı ve diğer kimyasal kapsüllerinin yarattığı göz kayıpları başta olmak üzere yüzlerce kişide ciddi organ hasarları oluşumuna ve hatta can kayıplarına neden olmasına tepki gösteriyor. Katya kasırgası... Kültür Servisi Boğaziçi Üniversitesi, 150. Yıl etkinlikleri kapsamında konser sahnelerinin ikonik yıldızı Katya Bunyatişvili’yi ağırlıyor. Günümüzün adı en çok anılan piyanistlerinden Katya Bunyatişvili, 19 Mart 2014 Çarşamba günü saat 19.00’da Albert Long Hall’de bir konser vermek üzere Boğaziçi Üniversitesi’ne geliyor. BBC tarafından “Yeni Kuşağın Sanatçısı”, Musikverein ve Konzerthaus tarafından “2012’nin Yükselen Yıldızı” seçilen Gürcistan doğumlu Bunyatişvili, piyanoya annesinin eğitmenliğinde başladı, 6 yaşında ilk orkestralı konserini verdi, Tiflis Konservatuvarı’nda eğitim gördü. Uluslararası Horowitz Yarışması ve 12. Rubinstein Yarışması gibi saygın yarışmalarda aldığı ödüllerle uluslararası kariyerine başlayan sanatçıyı, çağımızın en önemli piyanistlerinden Martha Argerich “Sıra dışı bir yetenek” olarak tanımlıyor. Başarılı piyanist, Wigmore Hall, Concertgebouw, Carnegie Hall ve Musikverein gibi dünyanın seçkin müzik merkezlerinde verdiği resitaller ve oda müziği konserleriyle adından sıkça söz ettiriyor. Bunyatişvili, Liszt, Ravel, Chopin ve Stravinski’nin yapıtlarını seslendirecek. Piyanist Katya Bunyatişvili, Boğaziçi Üniversitesi 150. Yıl etkinlikleri kapsamında 19 Mart’ta Albert Long Hall’de çalacak BERKSOY’UN KURDUĞU TİYATRO 2000’DEN YENİ OYUN Seçime dek tırmandıracak Kuvayi Milliye Destanı Kültür Servisi Zeliha Berksoy’un kurucusu olduğu Tiyatro 2000, “Kuvayi Milliye Kurtuluş Savaşı Destanı”nı izleyiciyle buluşturacak. Nâzım Hikmet’in aynı adlı yapıtından tiyatroya uyarlanan oyunun prömiyeri 18 Mart’ta Ses Tiyatrosu’nda yapılacak. Zeliha Berksoy’un yönettiği, aynı zamanda anlatıcı olduğu oyunda Tamer Levent, Mehmet Ali Kaptanlar, Nişan Şirinyan, Yurdaer Okur, Cenk Sözeri, Efe Tunçer, Devrim Evin, Payidar Tüfekçioğlu rol alıyor. Abidin Dino’nun desenlerine yer verilen oyunun müzikleri de Muammer Sun’a ait. Oyun her pazartesi saat 20.00’de Ses Tiyatrosu’nda sahnelenecek. Nefret söylemi
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear