22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 5 ŞUBAT 2014 ÇARŞAMBA 8 n Baştarafı 1. Sayfada HABERLER CÜNEYT ARCAYÜREK GÜNCEL Evet değişim oldu. Öyle bir değişim ki, ilk, siyaset adamlarında ahlak değişti. Örneğin önce devlet adamı saydıklarımız, bir ay, bir yıl evvel söylediklerinin daha sonra tam aksini söylemeyi ahlak edindi. Bu ne ikiyüzlülüktür, ne yalancılıktır diye eleştirildiğinde siyaset adamı böbürlenerek; ne demek, elbette daha önce söylediklerimin aksini söylemek hakkım, diyor. Zira seçimlerde halkımız ona böyle davranma, halka yalan da söyleme yetkisi verdi. Yüksek nitelikli hukukçular barındıran koskoca devlet kurumlarının yöneticileri, göz göre göre artık ortaokul öğrencilerinin bile ezbere bildiği yasama organının görevlerini görmezlikten geliyor. Bir vekilin yazdıklarını, söylediklerini internet sitesinden derhal kaldır diye, hadlerini aşan müdahaleler yapabiliyor. HHH Şimdi yarınların nesline masal gibi gelecek bir öyküden söz edeceğim: Önceki söylemlerinin tersini söyleyebilen yöneticilerde, siyaset adamlarında ve bürokraside ahlak öylesine değişti ve gelişti ki... Örneğin bir soruşturmaya adı karışan bir siyaset adamının, başkanı istifasını istediği zaman, diyelim ki haksızlığa uğradığı için, istifasını verirken aldığı her kararı başkanın izniyle aldığını söyleyerek onun da istifa etmesini istemesi kamuoyunda aferinlerle karşılaşılandı. Bu devirde demek ki böylesine cesur, onurundan ödün vermeyenler de var diye yorumlandı bu davranış. Bu söyleminin üzerinden bir ay geçti geçmedi. Kamuoyu şaşa kaldı. Dik duran adam, 45 derece eğiliverdi. Hem başkandan hem de yönetimden özür diledi! HHH Masalın gerçek yanı şu: Bu davranış dizisi ne hazindir ki kamuoyunda tek satır eleştiriyle karşılanmadı. Siyasal yüzsüzlük, ikiyüzlülük, topluma yalan söyleme, balık baştan kokar misali hemen her çevreye, her alana yayıldı. Ahlaksızlığın ahlak diye yorumlanıp kabul gördüğü bir dönem... Artık toplumun geleneksel kurallarına aykırı düşen davranışlar, siyasal ve bürokrasi yaşamımızda olur böyle vakalar diye karşılanıyor. Örneğin yolsuzluk ve rüşvet olayları yokmuş gibi hükümet açıklamalar yapıyor. Üstelik akla ziyan bazı açıklamalara göre, örneğin MİT veya İçişleri Bakanlığı’nın yazdığı gizli bir yazı medyaya yansırsa... ... Bunu şimdilerdeki moda tanımla, Başbakan aslında cemaate yönelik suçlamayı içeren ifadeyle mutlaka devlete sızan paralel yapının marifeti olduğunu iddia ediyor. Artık hükümette olup bitenleri kamuoyuna paralel yapıyı temsil eden cemaatin yansıttığını öne sürüyor Başbakan! Bu meslekte kendimi bildim bileli hükümetin halktan, kamuoyundan gizlemeye çalıştığı belgeleri, yazıları gazeteciler elde etme çabası içinde oldular ve... ... Başbakan belki bilmiyordur. Bilse bile açıklamak işine gelmediği için söylemiyordur, ama gazeteciler bu çabalarında büyük başarılar kazandılar!. O dönemlerde gizli sayılan belgeleri açıklamak, bugün olduğu gibi, devlete sızan örgütlerin marifeti diye suçlanıp yaftalanmaz; belgeyi açıklayan gazeteci hakkında hükümetler yargıya başvururlardı. Tabii burada devletin devlet, devlet adamlarının yönetimde olduğu dönemlerden söz ediyoruz. HHH Şu hale bakın: Başbakan AKP oylarının partisine bağlı araştırma kurumunun saptadığı sonuçlara ters düşen sonuçlarla duyuran başka bir araştırma kurumunu da paralel devletin marifeti olduğunu açıklıyor. “İşte bu anketin adı, paralel yapı firmasının anketidir” diyor. Kendisine ve partisine aykırı açıklanan ola ki kimi gerçeklerin hepsi, “uydurma!” Gerçekleri söylemeyen, doğru yoldan ayrılan, yolsuzluk, rüşvet mi; hükümetinin değil, aynaya baksın görecek; geçmiş yıllardakileri ana muhalefetin eseri diyebiliyor. HHH RTE’nin yarattığı öyle bir değişim ki... ... yalnız akla değil, toplum ahlakına da demokrasiye de ziyan! İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a armağan edildiği ileri sürülen Urla’daki villaların özel izinle imara açılmasına sıcak bakmadığı belirtilen İzmir Çevre ve Şehircilik İl Müdürü Fethi Şahinoğlu, 6 ay önce geldiği görevinden alındı. İzmir Çevre ve Şehircilik İl Müdürü Fethi Şahinoğlu, Başbakan Erdoğan’a armağan edildiği ileri sürülen Urla Zeytineli’ndeki villaların yapımına olanak sağlamak için sit derecelerinin düşürülmesiyle ilgili geçen günlerde savcılık Sen misin itiraz eden Başbakan Erdoğan’ın ailesi için Urla’da yapılan villaların arazi imarına sıcak bakmayan müdür görevden alındı tarafından hazırlanan ve internete de düşen fezlekeyle gündeme gelmişti. Sosyal medyada yayımlanan kayıtlarda Şahinoğlu’nun, Başbakanlık’tan, eski Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’la Urla kaymakamı aracılığıyla gelen talimatlara karşın, bölgenin özel izinlerle imara açılmasına sıcak bakmadığı, risk almak istemediği ortaya çıkmıştı. Kayıtlara göre Şahinoğlu, konunun Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu’nca alınacak sit yönetmeliği değişikliği kararıyla çözülebileceğini iletmişti. Savcılık tarafın GÜNDEM n Baştarafı 1. Sayfada MUSTAFA BALBAY dan hazırlanan fezlekede ise, çevre ve şehircilik il müdürlüğü tarafından İzmir 1 Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu’na gönderilen yazının ve üniversite hocalarından rüşvet karşılığı alınan raporların ardından, koyun sit derecesinin düşürüldüğü belirtilmişti. Ancak 6 ay önce Ata Erpolat’ın Gaziantep’e gönderilmesinden sonra Kayseri’den İzmir Çevre ve İl Müdürlüğü’ne getirilen Şahinoğlu, dün görevinden alındı. Şahinoğlu’nun yerine Bilecik Çevre ve Şehircilik İl Müdürü Sadettin Varan geldi. Hozat’taki fişleme skandalını aklayan Bakanlık 7 ay sonra tutum değiştirdi O da paralel devlete ihale MAHMUT LICALI ANKARA TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu bünyesinde Hozat’taki fişleme skandalını incelemek için kurulan komisyon, 14 ay sonra fişlemelerde “paralel devlete” işaret etti. TBMM Hozat Alt Komisyonu, fişleme skandalıyla ilgili sorumlular hakkındaki Haziran 2013’te şikâyetleri işleme koymama kararı alarak olayı sumen altı eden İçişleri Bakanlığı’nın bu kararından yaklaşık 7 ay sonra “paralel devleti” sorumlu tuttu. Hozat’taki fişleme skandalıyla ilgili TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu bünyesinde 6 Aralık 2012 tarihinde kurulan alt komisyon taslak raporunu 14 ay sonra hazırladı. Raporda, Hozat’taki fişlemelerle ilgili olarak “yolsuzluk ve rüşvet operasyonunun” ardından iktidarın gündeme getirdiği “paralel devlet” söylemi kullanıldı. Raporda, Hozat’taki vatandaşların biyografik bilgi fişi adı altında fiziksel özellikleri, siyasi tutumları, demografik bilgileri ve mesleğine ilişkin ayrıntılı fişleme bulgularına ulaşıldığı vurgulandı. Raporda fişleme skandalı doğrulandı. Yaklaşık 7 ay önce dönemin İçişleri Bakanı Muammer Güler, fişleme olayını sumen altı etmişti. Eski Bakan Güler, Mülkiye müfettişleri tarafından konuyla ilgili ihbarlar ve şikâyetler üzerine yapılan araştırma sonucunda Hozat Kaymakamı Murat Eren, İlçe Jandarma Komutanı Fatih Hati, eski İlçe Emniyet Amiri Oktay Kaygısız, polis memurları Harun Orhan, Oğuzhan Sönmez, İnan Soylu ve Fırat Purtaş hakkında yapılacak bir işlem olmadığı sonucuna varıldığını bildirmişti. İçişleri Bakanlığı böylece Hozat’taki fişleme skandalında sorumluluğu olduğu iddia edilen kişileri aklamış ve olayı sumen altı etmişti. Alt komisyon, İçişleri Bakanlığı’nın bu kararının üzerinden yaklaşık 7 ay geçtikten sonra hazırladığı taslak raporunda, 12 Eylül 1980 darbesinden bugüne kadar bölgede yaşayan vatandaşlar hakkında derin devletin kolluk güçleri aracılığıyla bilgi topladığı tespiti yapıldı. Raporda, kolluk güçlerinin belirli bir amaca yönelik bilgi toplama faaliyeti kapsamında o amacın dışında vatandaşların özel hal ve durumlarına ilişkin de bilgi topladığı belirtilerek “Bu bilgilerin daha sonraki tarihlerde bugün adına paralel devlet dediğiniz yapıya mensup görevliler tarafından amacı dışında kullanılmış olma ihtimalinin yüksek olduğu ve toplanan bu bilgilerin amacı dışında kullanılmasının ötesinde yasal olmayan bir şekilde muhafaza ve kayıt altında tutulduğu düşünülmektedir” denildi. Cerrahpa a emekçisi kazandı İstanbul Haber Servisi Taşeron firmanın değişmesi sonucu İstanbul Üniversitesi yemekhanesindeki işlerinden çıkarılan ve 22 gündür direnen Cerrahpaşa işçileri kazandı. DİSK’e bağlı Devrimci Sağlıkİş Sendikası, dün hastane önünde işçilerle birlikte halay çekti, 22 gündür kaldıkları direniş çadırlarını kutlayarak kaldırdı. DİSK Genel Sekreteri ve Devrimci Sağlıkİş Başkanı Arzu Çerkezoğlu, taşeron firmalara karşı verdikleri mücadelede başarılı olduklarını belirterek tüm işçilere ve mücadeleye destek verenlere teşekkür etti. Çerkezoğlu, “Cerrahpaşa’da direniş kazandı! Tüm arkadaşlarımız işbaşı yapıyor! Direniş boyunca yanımızda olan tüm mücadele arkadaşlarımıza teşekkür ederim” dedi. İşyerlerinde taşeronun yasal olmadığını kaydeden Çerkezoğlu, “Taşeron çalışmayı tarihe gömecek anlayışın, işçilerin örgütlü ve güçlü mücadelesi” olduğunu vurguladı. İçişleri skandalı aklamıştı Türkiye’ye yine tazminat cezası PARİS (AA) Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), Fatma Oruk isimli vatandaşın, güvenlik güçlerinin ihmali yüzünden oğlunun öldürüldüğü şikâyetiyle yaptığı başvuruda Türkiye’yi haksız buldu. Türkiye’nin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin yaşam hakkıyla ilgili 2. maddesini ihlal ettiğine hükmeden AİHM, Oruk’a mahkeme masrafları da içinde olmak üzere 55 bin Avro para cezası ödenmesini kararlaştırdı. 1993 yılında Kahramanmaraş’ın Denizli köyünde kendi oğluyla birlikte 5 çocuğun güvenlik güçlerinin attığı havan topu yüzünden öldüğü şikâyetinde bulunan Oruk, Türkiye’deki mahkemelere yaptığı başvuruların sonuçsuz kalmasının ardından 2004 yılında AİHM’de dava açmıştı. Morgdan canlı çıkan PKK’liye müebbet MAHMUT ORAL DİYARBAKIR Diyarbakır’da 2008’de Başbakan Erdoğan’ı protesto ettiği iddiasıyla 17 yaşında tutuklanan, 6 ay tutuklu kaldıktan sonra serbest bırakılan Civan Boltan, 2010’da terör örgütü PKK’ye katıldı. Bingöl’de 2012’de güvenlik güçleriyle girdiği çatışmada elinde bomba patlaması sonucu sağ kolu kopan ve öldü diye kaldırıldığı morgda yaşadığı belirlenen Boltan, yargılandığı davada ağırlaştırılmış ömür boyu ve 95 yıl 4 ay hapis cezasına çarptırıldı. Boltan’ın, Genç ilçesi kaymakamlık lojmanı polis noktasına düzenlenen saldırıya gözcü olarak katıldığı ve bir GSM şirketine ait baz istasyonuna bombalı saldırı düzenlediği iddia edildi. süredir gündeminde olan faili meçhul cinayetlerin biçim değiştirdiğini ortaya koyuyor. Artık faili meçhul cinayetlerin yerini deyim yerindeyse “faili meşhur” cinayetler aldı. Ankara’da katledilen Ethem Sarısülük davasının ardından Ali İsmail Korkmaz davasında da sanıkları adeta yargılamak değil, yargıdan kaçırmak üzere bir planlama yapılmış. Mahkeme başkanları duruşmaları açarken salonun hazır olduğunu vurguladıktan sonra şunu söyler: “Açık yargılamaya devam olundu...” Bunun anlamı, millet adına karar veren mahkemelerin yargılamayı kamuya açık yaptığının zapta geçirilmesidir. Gelin görün ki Eskişehir’de işlenen Korkmaz cinayetiyle ilgili dava buradan kaçırılıyor ve Kayseri’ye alınıyor. Dava günü şehir adeta abluka altında tutuluyor, giriş çıkışlar kontrol ediliyor. Duruşmayı izlemek üzere öteki şehirlerden gelenler kent girişinde durduruluyor. Duruşma salonu da bu “tedbirler”den payını alıyor. Bunun adı açık yargılama değil, yargılamayı kamuoyundan kaçırmadır. HHH Ali İsmail Korkmaz cinayetinin faili olarak yargılanmakta olan kişiler uzun süre saklanmıştı. Zaten cinayete ilk teşhisi Eskişehir valisi koymuş, “Arkadaşları öldürmüştür” demişti. Bu havada başlayan soruşturmanın ne kadar sağlıklı yürütüldüğü elbette tartışma götürür. Dünkü ilk yargılama sırasında yaşananlar Korkmaz cinayetinin devam ettiğini gösteriyordu. Bir polis Eskişehir sokaklarında bazı gençleri kovaladığını ancak onların arasında Ali İsmail Korkmaz’ın olmadığını söyledikten sonra, yerde yatan bir genci ayağıyla hafif dürttüğünü ifade ediyor. Ardından da yerde bitkin yatan kişi birden kendine gelip küfretmeye başlıyor. Polis de “Erkek adama yakışmaz” cevabını veriyor. Aylarca özenilerek hazırlanan bu ifadeler hiç değilse birazcık akla uygun olsaydı! Sanık polislerden birinin olayı anlatırken “Ali İsmail diye tabir edilen şahıs” ifadesini kullanması, güvenlik görevlilerinin amirlerinden aldıkları sıkı tembihlerle Gezi gençlerine nasıl baktığını da ortaya koyuyor. Mahkeme başkanının bir sonraki duruşma gününü 13 Mayıs olarak belirlemesi, ne yazık ki bu davanın zamana yayılacağı endişesini öne çıkarıyor. HHH Gezi Direnişi’nin başlıca kahramanı annelerdir. Onlar Gezi Direnişi’nin en ateşli günlerinde, AKP valilerinin “Anneler çocuklarınızı meydanlardan çekin, yoksa kötü olacak” uyarısına kendileri de meydanlara gelerek karşılık verdiler. Anne Emel Korkmaz’ın dün Kayseri’deki duruşmaya gidip oğlunun resimlerini havaya kaldırarak “Gözlerime bakın” diye haykırması, Ali İsmail Korkmaz cinayetinin tarihi anlamda karar anıdır. Anne Korkmaz mahkeme salonunda herkese gösterdiği oğlunun resimlerini tüm Türkiye’ye göstermiştir. Tıpkı öteki siyasallaşan davalarda olduğu gibi, burada da hukuk halkla birlikte aranacak. Kayseri’ye Korkmaz davasına Türkiye’nin dört bir yanından katılım olması, hem Gezi ruhunun devam ettiğini, hem Korkmaz cinayetinin unutulmayacağını gösteriyor. Anne Emel Korkmaz’ın Gezi Direnişi’nde hayatını kaybeden öteki gençlerin anneleriyle birlikte gösterdiği “duruş”, her şeye rağmen barış içinde bir Türkiye arayışının resmidir. Asıl ‘duruş’ma, halkın vicdanında yaşanmaktadır. Hepimiz kendimizi o vicdan mahkemesine ortak etmeliyiz. 3 gazeteciye sınırda gözaltı n İstanbul Haber Servisi CHP İstanbul Büyükşehir Belediyesi başkan adayı Mustafa Sarıgül ve CHP Bahçelievler İlçe Belediyesi başkan adayı Saffet Bulut, kadınlardan oluşan Sıcak Eller Derneği’nin üyeleriyle dün sabah kahvaltıda bir araya geldi. Burada konuşan Sarıgül, kadınlar olmadan bir hareketin başarıya ulaşmasının mümkün olmadığını söyleyerek, “Çökelek yapın, helva yapın, tömbe yapın, kete yapın. Çocuklarınızın başı için, sevdiklerinizin başı için 3 tane AKP’li kardeşimizi ikna edin” dedi. n ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP Grup Başkanvekili Muharrem İnce, Çankaya Belediyesi tarafından yenilenen Dikmen Caddesi üzerindeki Cemal Süreya Parkı’nın açılış törenine katıldı. İnce, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın tutukluluk süresinin 5 yıla indirileceği yönündeki açıklamasına ilişkin, “Kendisine yarayacak o. Tutukluluk süresini ne kadar azaltırsa gelecekte kendisinin çıkarına olacak” dedi. n Haber Merkezi Tweet’leri ile gündem yaratan AKP İzmir Milletvekili Ali Aşlık, “Asla nankörlük etmezler” diyerek, koyun sürüsü fotoğrafı paylaştı. Aşlık, tweet’lerine ilişkin olarak yaptığı açıklamada “Koyunlara ne verirsen alırsın, nankörlük etmezler demek istedim. Siyasi bir anlamı yok” diye konuştu. Sarıgül’den kadınlara seçimler için çalışın çağrısı Yurt Haberleri Servisi Takvim Gazetesi Haber Müdürü Mevlüt Yüksel, A Haber kameramanı Mutlu Şimşek ve Sabah muhabiri Atsız Günebakan, Kilis’in Yavuzlu beldesinin Suriye sınırında mayınlı bölgeye girerek izinsiz çekim yaptıkları iddiasıyla gözaltına alındı. Yüksel, Şimşek ve Günebakan, ifadeleri alınmak üzere Yavuzlu Beldesi Öncü Hudut Karakolu’na götürüldü. 3 gazetecinin jandarmadaki ifadelerinin ardından savcılığa sevk edileceği bildirildi. Takvim Gazetesi Haber Müdürü Mevlüt Yüksel, CNN sunucusu Christiane Amanpour’la yaptıkları “hayali röportaj” ve Gezi Parkı olayları sonrasında ağaçla yaptığı röportajla adından söz ettirmişti. 28 ŞUBAT DAVASI’NDA ‘YÖK’ SAVUNMASI: GÖREV ALDIĞI KOMİSYONDA MÜLAKATA GİRDİ ‘Erdoğan’a yarayacak’ ‘İlişkilendirme çabaları zoraki’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) 28 Şubat davasında dönemin YÖK üyesi emekli Korgeneral Erdoğan Öznal, “YÖK, BÇG’nin içinde yer almamıştır. Başka bir kamu kuruluşu BÇG’nin gönderdiği belgelerin yüzde 60’ını uygulamıştır ama onlara bu suçlama yöneltilmiyor. YÖK, BÇG ile zorla irtibatlandırılmaya çalışılıyor” dedi. Öznal, 1997’de emekli olduktan sonra Genelkurmay Başkanlığı kontenjanından YÖK üyeliğine atandığını, YÖK’ün diğer üyeleri gibi aynı statüde çalıştığını, Genelkurmay Başkanlığı’nın bir elemanı olmadığını anlattı. YÖK üyelerinin tek başına karar alma durumlarının ve imza yetkilerinin olmadığını belirten Öznal, YÖK’te meslek yüksekokullarıyla ilgili projelerde görev aldığını, mesleki eğitimin gelişimi için çalıştığını, hükümeti yıkmak gibi bir eylemin içinde bulunmadığını savundu. Emekli istihbarat Albay Cemal Hakan Pelit’in avukatı Ümit Kara da savunma yaptı. Kara, müvekkili hakkındaki iddiaların gerçeği yansıtmadığını belirtti. Müdür kendine tam puan verdi İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) Eğitim Sen, İzmir’de yönetici atama mülakatını gerçekleştiren komisyonda yer alan üyenin, aynı komisyonda mülakata girerek 99 puan aldığını açıkladı. EğitimSen 1 No’lu Şube Basın Yayın Sekreteri Aydın Güngörmez, AKP’nin Milli Eğitim Bakanlığı Yönetici Atama Yönetmeliği’nde yaptığı değişiklikle, yönetici atamalarında mülakat ya da sözlü sınav yöntemi üzerinden yeni bir kadrolaşma politikası izlediğini söyledi. Güngörmez, hükümete yakınlığıyla bilinen EğitimBirSen üyelerine yazılılara bakılmaksızın sözlü sınavlarda yüksek puan verilerek atamalarının önünün açıldığını vurguladı. İzmir’de skandal yaşandığını da anlatan Güngörmez, “23 Ağustos 2013’te Sözlü Sınav ve Değerlendirme Komisyonu’nda asıl üye olarak görevlendirilen İzmir İl Milli Eğitim Şube Müdürü Tarık Uğur, sözlü sınava katılıp 99 puan almıştır. Komisyon üyeleri görevlerini kötüye kullanarak kamu idaresinin güvenilirliğine ve işleyişine karşı suç işlemişlerdir” dedi. Güngörmez, suç duyurusunda bulunduklarını da bildirdi. AKP’li vekilden koyunlu tweet ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Jandarma Genel Komutanlığı, sözleşmeli subay ve sözleşmeli kadın astsubay alacak. Komutanlığın internet sitesinden yapılan açıklamaya göre, Jandarma Genel Komutanlığı’nın sözleşmeli subay ihtiyacını karşılamak amacıyla fakülte ve yüksekokul mezunlarından sınavla jandarma, muhabere, istihkam, bakım, ikmal, personel ve maliye sınıflarında personel alınacak. Adaylar başvurularını 3 Mart’a kadar komutanlığın internet sitesinden yapabilecek. Jandarma Genel Komutanlığı’nın sözleşmeli kadın astsubay ihtiyacını karşılamak için de personel alımı yapılacak. Lise ve dengi okul mezunu adayların sözleşmeli kadın astsubaylığa başvuruları kabul edilmeyecek. Kadın adayların en az 164 santimetre boyunda olmaları gerekiyor. Kadın astsubay alınacak Validen ‘basın odası’ sinyali n İstanbul Haber Servisi İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu, Basın Konseyi’ne iadei ziyarette bulundu. Vali Mutlu Emniyet binalarındaki basın odalarının kapatılmasına ilişkin olarak, basın odalarının, gazetecilerin ofis olarak kullandıkları alanlar olduğunu belirterek “Basın odalarını, Emniyet Genel Müdürlüğü makul bir talep olarak görüyor ve bununla ilgili bir düzenleme yapılacağını biliyorum” dedi.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear