23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 8 ARALIK 2014 PAZARTESİ 10 EKONOMİ ekonomi@cumhuriyet.com.tr 10 yıllığına genel müdürlüğe atanan Akgündüz’ün yeğeni, aynı gün görevi devretmiş Bir dakikalık ‘Caprice’ AYKUT KÜÇÜKKAYA Kamuoyunda Jet Fadıl olarak bilinen ve bitiremediği Bayrampaşa’daki Caprice Gold projesiyle yeni mağdurlar yaratan Fadıl Akgündüz yine bir ilke imza attı. Akgündüz, mağdurlarından kurtulmak için Didim’deki Caprice Termal Oteli’ni yeğeni Nurdan Atağan’a devrettirirken Caprice Termal şirketine aynı gün sırayla iki genel müdür atandı. İlk önce 10 yıl için tüm imza yetkisiyle şirketin genel müdürlüğüne Akgündüz’ün yeğeni u Jet Fadıl bu kez jet atama kararlarına imza attı. Caprice’in şirketlerinden birine imza yetkisiyle yeğenlerden biri atandı. Genel müdürlük görevi süresince hangi icraatlara imza attığı henüz bilinmeyen yeğenin görevi bir dakika sonra sona erdi. Mehmet Salih Obut getirildi. Aynı gün şirketin tamamı diğer yeğen Nurdan Atağan’a üstelik 10 yıllığına devredildi. Akgündüz bir süre önce 258 milyon lira değerindeki Caprice Didim Otel ile 52 villa ve Milas’taki 300 milyon liralık 119 dönüm arsayı yeğeni Fatih Obut’un şirketine devretmişti. Bu şaşırtıcı şirket trafiği, mağdur avukatlarının “Jet Fadıl mal kaçırıyor” iddiasını daha da güçlendirdi. Şirketteki gelişmelerin bir kısBayrampaşa’daki devremülk mını 4 Aralık’ta duyurmuştuk. projesi Caprice Gold’da yaşanan devirde, ilginç bir ayrıntı ortaya kul Yatırım (Bayrampaşa’daki çıktı. Fadıl Akgündüz’ün ablası devremülk projesini yapan şirAvniye Obut’un yönetiminde ket), Didim’deki Caprice Terolan Caprice Gold Gayrimen mal’deki hisselerinin tamamını Obut’un kızı Nurdan Atağan’a devretmişti. Bu devir, 15 Ekim 2014 tarihli Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi’nde yayımlandı. Bu devir sırasında sadece Caprice Gold Yatırım şirketi değil, Akgündüz’ün yeğeni Mehmet Fatih Obut da yüzde 1’lik hissesini Atağan’a devretmişti. Akgündüz’ün kafa karıştıran ve baş döndüren genel müdürlük atamaları, hisse devirleri kayıtlara, “Şirket ortağımızın müdürlüğü de sona ermiştir” ibaresiyle geçti. Kabahatin Çoğu ‘Bahar Gözlüm’de Bilen bilir; bazı şarkılarla kurduğumuz bağ, pek çok insanla kurduğumuz bağdan enikonu güçlüdür. Şarkının çıktığı dönemdeki “zamanın ruhu”, yorumcunun tavrı, ses tonu, şarkının hafızaya alındığı andaki duygular ve politik atmosfer birleşerek, tuhaf bir iksire dönüşür de onlarca suretten, telefon numarasından, irili ufaklı pek çok hayat sınavından daha derin iz bırakır. 90’lı yıllar, şarkıların insan belleğinde, anlatmaya çabaladığım kitlesel dönüştürücülük gücünü elinde tutabilen, belki de son dönemdi. Resmi adıyla “Turnalar”, yaygın bilinirliğiyle, “Bahar Gözlüm”, pop müziğin, kelimenin tam anlamıyla patladığı, işte bu on yılın tam ortasına düştü. Ne internetten “indiriliyordu” o sıra şarkılar ne de toplu taşıma araçlarına onsuz binemediğimiz kulaklıklarda, bugünkü kadar yitip anonimleşiyordu. “Karışık kaset” dönemi bitmişti bitmesine; doğru. Yine de prodüktörler, şarkıcılara hâlâ “kaset” yapıyor; biz de daha sonra tutkuyla bağlanacağımız şarkılardan “kaset”ler yoluyla haberdar oluyorduk. Yürümek, bildiğiniz yürümek henüz bu kadar zorlaşmamışken, kentin ana arterlerinde, dükkân sahibinin caddeye çıkardığı amfiler sayesinde. HHH Yavuz Bingöl’ün ilk albümü “Sen Türkülerini Söyle”, şarkı sözünden ritmine; imaj maker’lara sipariş edilmiş giyim tarzından tavrına kadar, artık birbirini tekrar etmeye başlayan genç popçu furyasının, kabak tadı vermeye başladığı bir anda çıktı. Ve vaha etkisi yarattı. Albümün gücü, yalnızca türkülere “kentli bir sound” katarak kulaklarımızı etkilemesiyle de sınırlı değildi. Bingöl’ün, yumuşak bir ses tonu ve kendisini akranı popçulardan net biçimde ayıran alçakgönüllü bir üslupla söylediği türküler, daha iyi bir dünya özlemini de çoğaltıyordu. O “Ben derdimi hangi dağa” diye içli içli başladığı “Bahar Gözlüm”ü, sakin bir kararlılıkla “Yarınlar da ikimizin, yürüyoruz” diye bitirdiğinde, “Galiba gerçekten beraber yürünecek yarınlar var” umudu kalpleri yokluyordu. Üstelik bahsettiğimiz, 1995 yılı. Ne Berkin gelmiş henüz dünyaya, ne maliyeti açıklanamayan Ak Saray saltanatı, ne dünya diline düştüğümüz yolsuzluklar, ne çocuklarımızı dini eğitimle şekillendirme ısrarı... Bu kadar koyu, bunca saf kötülük hayatlarımızı henüz kuşatmamışken bile, “yarınlar da ikimizin” diyerek, daha iyi bir dünya özlemini, kitlelerde çoğaltmayı başarmıştı Yavuz Bingöl. Bugün, müziğe fazla yakın durmayan, daha iyi bir dünya özlemi kurma ihtiyacı hissetmeyen, ek olarak yaşı 90’lara çok yetişmemiş kişiler açısından bakıldığında, “Ya Yavuz Bingöl kim ki? Niye bu kadar büyütüyorsunuz” sorusunun bir karşılığı olabilir. Ama kendi çağımdan baktığımda, onun Ahmet Hakan’a verdiği röportajda kurduğu o mahut cümlenin, neden bu kadar sarsıcı etki yarattığı görmek pek zor olmuyor. Böyledir bazı şarkılar işte... Bir kez dinleyip bağlananda, 20 yıl ötesine taşan bir iz bırakırken, söyleyeni ömür boyu borçlu kılar. Tebliğ ettiğiniz şarkılardaki gibi kalma borcudur bu. Türk sermayesi yurtdışına kaçtı ANKARA(Cumhuriyet) Bu yılın ilk 9 ayında 4.2 milyar dolarlık Türk sermayesi yurtdışına kaçtı. Aynı dönemde yabancıların doğrudan yatırım için Türkiye’ye getirdiği net sermaye de yüzde 2.2 azalışla 6.5 milyar dolara geriledi. Türk sermayesinin yeni adresinin Hollanda, Almanya, Azerbaycan ve ABD olduğunu belirten CHP İstanbul Milletvekili Umut Oran, “Demokrasi ve hukuk devletinden uzaklaştıkça, kuvvetler ayrılığı ilkesi yara aldıkça, bağımsız yargı ortadan kaldırıldıkça Türkiye’nin riski artıyor, dünyadaki saygınlığı azalıyor” dedi. Yurtdışına çıkan sermaye akışına ilişkin bir çalışma yapan Oran, çarpıcı rakamlara ulaştı. Bu çerçevede Merkez Bankası ödemeler dengesi verilerine göre, Türklerin doğrudan yatırım için yurt dışına götürdüğü sermaye dokuz ayda geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 123’lük bir artışla 4.4 milyar dolara ulaştı. Tasfiye ve dış iştiraklere verilen krediler gibi kalemlerden arındırıldığında net sermaye göçü dokuz ayda 4.2 milyar dolar oldu. Net sermaye göçü geçen yılın aynı dönemindekinin yüzde 113 üzerinde. Umut Oran, ortaya çıkan tabloyu, “Buna paralel olarak Türkiye’ye yerli ve yabancı yatırımcının güUmut ven ve ilgiOran si azalıyor” sözleriyle değerlendirdi. İşçi 75 kuruşla doymaya mahkum Ekonomi Servisi Yapılan son araştırmalara göre, eşi çalışmayan ve iki çocuklu bir asgari ücretli, elde ettiği geliri ile gıdaya ancak 9 TL ayırabiliyor. Asgari ücretlinin üç öğün için kişi başına ayırabildiği tutar 2.25 TL olurken, öğün başına bu tutar sadece 75 kuruş düzeyinde kalıyor. Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu Araştırma Enstitüsü DİSKAR, Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı İstatistikleri üzerinden yaptıkları Asgari Ücret ile Yaşam Raporu’nu açıkladı. TÜİK Madde Fiyatları istatistiklerine göre, Aralık 2014 itibari ile ortalama kira bedeli 618 TL’yi bulurken, asgari ücretlinin kira ve diğer konut harcamaları için ayırabildiği tutar sadece 311 TL oluyor. Buna göre asgari ücretli en sağlıksız çevrede, kentsel donatı hizmetlerinin en az olduğu, deprem riski altındaki konutlarda yaşamak zorunda bırakılıyor. Sefalet sadece sofrada değil, sağlıksız konutlarda da asgari ücretliyi buluyor. Tek bir belediye otobüs biletinin Türkiye ortalamasında 1.78 TL olduğu koşullarda, asgari ücretlinin ulaşım için ayırabildiği günlük pay sadece 2.8 TL, bu gelirle yerden hareket etmesi bile imkansız. Kültür ve eğlence için ayırabildiği pay toplamda aylık sadece 14.4 TL. DİSKAR’ın hazırladığı asgari ücret raporuna göre, asgari ücretlinin üç öğün için kişi başına ayırabildiği tutar 2.25 lira, öğün başına sadece 75 kuruş. Tekfen’den Azerbaycan’a 2 milyar dolarlık proje Ekonomi Servisi Şah Deniz / Faz 2 kapsamındaki enerji yatırımları çerçevesinde üstlendiği yeni projelerinde alt yapı hazırlıklarını sürdüren Tekfen İnşaat’ın, Azerbaycan’da yapımına devam ettiği projelerin değeri 2 milyar dolara ulaştı. Tekfen İnşaat’ın, bugüne kadar Azerbaycan’da 14’ü tamamlanan, 4’ü devam eden toplam 18 projesi mevcut. Tekfen İnşaat Genel Müdürü Levent Kafkaslı, SOCAR Tower ve Azerbaycan Baku Olimpiyat Stadyumu Projeleri hakkında bilgi verildi. Baku Olimpiyat Stadı’nın inşaatı için 640 milyon 500 bin ABD dolarlık sözleşme imzaladıklarını belirten Kafkaslı, Şubat 2013’te başladıkları projeyi Şubat 2015’te teslim etmek üzere çalışmalara devam ettiklerini belirterek, 24 ay gibi rekor bir sürede tamamlamayı hedeflediklerini söyledi. Kafkaslı, inşaatının yüzde 93’ünün, 17 milyon adamsaat kazasızlık performansıyla tamamlandığını belirtti. Kafkaslı, Bakü Olimpiyat Stadı Projesi’nin İstanbul’daki Atatürk Olimpiyat Stadı’ndan sonra Tekfen İnşaat’ın ikinci stad projesi olduğuna dikkat çekerek, bundan böyle bu alanda fırsatları yakından takip edeceklerini vurguladı. Kafkaslı, 2018’de Rusya’da, 2022’de de Katar’da düzenlenecek olan FIFA Dünya Kupası’nın stad inşaatlarına da talip olacaklarını sözlerine ekledi. Levent Kafkaslı Balayı bitti, sahne yine Fed’in ABD’de güçlü gelen iş gücü verileri, Türkiye gibi kırılganlıklarıyla öne çıkan gelişen piyasalardaki toparlanmanın sona erdiğine işaret ediyor. Son haftalarda düşen petrol fiyatlarının cari açığa olumlu katkı sağlayacağı iyimserliğiyle rahatlayan Türkiye piyasaları da Ocak 2012’den bu yana en yüksek artışı kaydeden ABD tarım dışı istihdam verisiyle sarsıldı. Cuma günü Dolar/ TL 12 Kasım’dan sonra ilk kez 2.26’yı aşarken, Borsa İstanbul yüzde 1.15 düştü. 24 Temmuz 2024 itfalı 10 yıllık gösterge tahvilin bileşik faizi de yüzde 8.11 seviyesine çıktı. Uzmanlara göre ABD verisi Borsa kaybettirdi, döviz kazandırdı Geçen hafta Borsa İstanbul’da işlem gören hisse senetleri haftalık bazda yüzde 1.08 değer kaybetti. 24 ayar külçe altının gram satış fiyatı haftalık yüzde 2.66 artışla 86.70 liraya, cumhuriyet altının satış fiyatı da yüzde 2.63 yükselişle 586 liraya çıktı. Avro’nun satış fiyatı ise yüzde 0.62, ABD Merkez Bankası Fed’in 1617 Aralık’ta yapacağı Açık Piyasa Komitesi (FOMC) toplantısını daha da önemli kılıyor, 17 Aralık’a kadar Türkiye’nin de olduğu gelişen piyasaların satış baskısı altında kalması bekleniyor. ABD’de tarım dışı istihdam verisi, beklentilerin (230 bin) çok üzerinde 321 bin olarak açıklandı. İşsizlik oranı ise yüzde 5.8 oldu. Ortalama saatlik ücretler aylık bazda yüzde 0.4 ile güçlü artış gösterdi. Yıllık ücret artışı da yüzde 2’den yüzde 2.1’e yükseldi. dolarının satış fiyatı yüzde 2.08 prim yaptı. Diğer yandan kasım ayı enflasyon verileri açıklandı. Enflasyon gıda fiyatlarındaki sınırlı artış ve petrol fiyatlarındaki düşüşün etkisiyle tahminlerden biraz daha düşük gelse de yüzde 9’un üzerine çıktı. Bu hafta açıklanacak sanayi üretimi verisi son çeyreğin ilk sanayi üretimi verisi olmasından dolayı önem taşıyor. Veri bir sonraki dönem büyümeye de yön verecek. Çarşamba açıklanacak üçüncü çeyrek büyüme verisi ise hükümetin OVP’de büyüme hedefini ne kadar tutturabileceği konusunda işaret verecek. Ekonomistler büyümenin yüzde 2.9 olmasını bekliyor. ‘Esnaf desteklenirse işsizlik yüzde 25 azalır’ Ekonomi Servisi Türkiye Esnaf ve Sanatkârlar Konfederasyonu (TESK) Genel Başkanı Bendevi Palandöken, Türkiye’nin en önemli sorunu olarak yüzde 10.1 seviyesindeki yüksek işsizlik oranını gördüklerini belirterek, esnafın uzun vadeli düşük faizli kredilerle desteklenmesi halinde işsizliğin yüzde 25 azalacağını söyledi. Esnaf ve sanatkarın, tezgâhının çalışması ve istihdam yaratması için uygun şartlarla kullanabileceği kredi ve finansman kaynaklarına kolaylıkla ulaşabilmesi gerektiğini belirten Palandöken, vergi ve istihdam üzerindeki yükümlülüklerin azaltılması gibi desteklerin sağlanmasının işsizliğin önlenmesinde önemli olduğunu ifade etti. Esnaf ve sanatkara ait 1 milyon 694 bin 290 işyerinin olduğunu belirten Palandöken, esnafın istihdam yükünün hafifletilmesiyle yanında çalıştıracağı kişi sayısının da artacağını belirtti. İşgücü verisi neden önemli? İşgücü piyasasında atıl kapasitenin azalması; küresel piyasaları ve risk algısını, ABD işgücü verilerine özellikle de ücret artışlarının seyrine daha hassas kılıyor. Zira işsizlik oranında, bir ‘eşik seviye’ geçildiğinde, ücret artışları ve enflasyon ivmelenebilir. Fed Başkan Yardımcısı Stanley Fischer, son konuşmasında Fed tutanaklarında geçen, faiz artırımına ilişkin ‘kayda değer zaman’ ifadesinin kaldırılabileceğine yönelik sinyal vermiş, istihdam artışı enflasyona yansıyabilir demişti. Veriler bunun başladığını gösteriyor. Tutanaklardan ‘kayda değer’ ifadesinin çıkarılması Türkiye gibi piyasalarda bir şok dalgası yaratabilir. Türkiye’nin en önemli kırılganlığı sıcak paraya bağımlılık. Cari açık azalıyor görünse de açığın finansmanı portfoy yatırımları ve bankacılık kredileriyle sağlanıyor. Fed’in faizleri yükseltmesi halinde Türkiye ve diğer gelişmekte olan piyasalara akan paranın yönünü ABD’ye çevireceği aşikar. Bu da piyasalardaki riskleri artırırken düşen petrol fiyatlarının cari açığı 810 milyar dolar azaltacağı hikayesinin de pek uzun süreli olmayacağını gösteriyor. Bu sıkıntı, kredi derecelendirme kuruluşları tarafından uzun zamandır dile getiriliyor. Sonuçta, bu hafta küresel piyasalarda petrol fiyatlarındaki durum ve 1617 Aralık Fed para politikası toplantısına yönelik beklentiler izlenirken; yurtiçinde sanayi üretimi, büyüme ve cari işlemler açığı verileri izlenecek. Kredi derecelendirme kuruluşu Moody’s’in Türkiye’nin notuyla ilgili açıklama yapmamasının piyasalarda bir etkisi olması beklenmiyor. Finansman sıkıntısı artacak Küresel piyasalarda gündem maddeleri ise ABD istihdam verileri dışında Avrupa Merkez Bankası (ECB) para politikası toplantısı, petrol fiyatlarındaki düşüş, Rus ekonomisi ve Japonya’nın notunun düşürülmesi oldu. ECB ek parasal genişleme önlemlerini 2015 başına erteledi. Moody’s Japonya’nın kredi notunu AA3’ten A1’e indirdi. Dolar Japon yenine ve Avro’ya karşı değer kazandı. Avro/dolar paritesi 1.2284’e inerken, dolar/yen 121.40’a çıktı. Rusya Merkez Bankası ise Ruble’deki değer kaybını durdurabilmek için piyasalara müdahale etse de etkili olamadı. Dolar/ruble 54.2’ye çıktı. Brent petrolünün varili 68.94’ten kapandı. İsviçre referandumu ve ABD verileri ise altın fiyatlarını düşürdü. Altının onsu 1190.40 düzeyine indi. Rusya’da sular durulmuyor
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear