23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
17 ARALIK 2014 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA HABERLER 13 İHD DİYARBAKIR RAPORUNU GÜNCELLEDİ: Kültür ve Turizm Bakanlığı yöneticisinden personele: Kadınerkek ilişkilerinize dikkat edin ‘Ahlaksız’ tehdit SELDA GÜNEYSU 348 mezarda 4 bin 201 kişi MAHMUT ORAL DİYARBAKIR İHD Diyarbakır Şubesi 2011’de açıkladığı Toplu Mezar Raporu’nu, güncelleyerekkamuoyu ile paylaştı. Rapora göre, 25 ilde yapılan incelemelerde 348 toplu mezarda 4 bin 201 kişinin bulunduğu ifade edildi. İHD Diyarbakır Şubesi’nde düzenlenen toplantıya İHD Genel Başkan Yardımcısı ve Diyarbakır Şube Başkanı Raci Bilici, Bölge Temsilcisi Abdusselam İnceören, Şube Yönetim Kurulu Üyeleri doktor Havva Aslan, avukat Bünyamin Şeker ve Emin Ermin katıldı. kılınarak, ihlaller gösterilmeyerek, failler bilinse de kurumsal bağlantıları gizlenerek hakikatler çarpıtılmaya çalışılmaktadır. Oysaki hakikat bir bütündür; hem faillerle ilgili, hem mağdurların yaşadıklarını görünür kılmalı.” ANKARA Kültür ve Turizm Bakanlığı Strateji Geliştirme Başkan Vekili İsmail Demirel’in 9 Aralık’ta tüm personeli toplantı salonuna çağırarak, “personele ahlak tehdidinde bulunduğu” öğrenildi. Demirel’in personele, “Herkes kadın erkek ilişkilerine dikkat etsin. Ahlaksızlık yaparsanız, kafanızı koparırım, sizi sürerim. Kadınla erkeği bir arada görmeyeceğim” dediği belirtildi. HDP İstanbul Milletvekili Levent Tüzel de “konuyu Meclis’te Bakan Ömer Çelik’e sorduğunu, ancak sorusuna bir yanıt alamadığını” vurgulayarak, “AKP iktidarının toplumu muhafazakârlaştırma ve din esaslı toplum yaşantısını ye u Cumhuriyet’in edindiği bilgiye göre, Kültür ve Turizm Bakanlığı Strateji Geliştirme Başkanvekili İsmail Demirel, 9 Aralık’ta tüm personeli toplayarak “Ahlaksızlık yaparsanız, kafanızı koparırım, sizi sürerim” diye tehdit etti. niden kurmaya yönelik amaçlarına en güzel örnek” dedi. HDP’li Levent Tüzel, Cumhuriyet’e yaptığı açıklamada, 13 Aralık’ta, Ankara’da, KESK’in gerçekleştirdiği mitinge katıldığını, miting sırasında Kültür ve Turizm Bakanlığı Strateji Geliştirme Başkanlığı’nda çalışan bir personelin kendisine, kurumun Başkanvekili İsmail Demirel’in 9 Aralık’ta tüm personelle toplantı yaptığını söylediğini kaydetti. Personelin, kendisine, “Başkanvekili yaptığı toplantıda, bize, ‘Sadece 2 dakika konuşaca ğım. Sizden hiçbir soru ve açıklama istemiyorum. Bana sizinle ilgili dilekçeler geliyor. Şikâyet dilekçeleri... Herkes ilişkilerine dikkat etsin. Kadınlarla erkekleri bir arada görmek istemiyorum. Ahlaksız davranışlarla karşıma gelmeyin’ dedi. Söz konusu konuşmaya itirazlar oldu ancak Başkanvekili bizi dinlemeden, salondan ayrıldı” dediğini aktaran Tüzel, şunları söyledi: “Meclis’te, Bakan Ömer Çelik’e toplantıdan bilgisi olup olmadığını, bakanlıkta odaların cinsiyete göre ayrılıp ayrılmadığını sordum. An cak yanıt alamadım. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın daha önce yaptığı ‘kızlıerkekli’ açıklamalarının Kültür Bakanlığı’na yansımasının bir sonucudur bu durum. Toplumun muhafazakârlaştırma, din esaslı yaşantısını yeniden kurmaya yönelik amaçlarına en güzel örnektir. Sayın Bakan’a da söyledim; ‘Ateşle oynuyorsunuz’ dedim ama... AKP, getirilen eğitim sistemiyle, henüz 9 yaşında çocuklara giydirilen türbanla, toplumda kutuplaşma yaratıyor. Her yerde benzeri şeyler duyuyoruz. Bize bunu aktaran personel arkadaşımız patlama noktasına gelmiş. Mitingde ‘Vekil arıyorum, sorunumu anlatacak vekil...’ diye yanıma geldi. Toplumun geldiği durumu siz düşünün.” ‘Komisyon kurulsun’ GEZİ’YE DESTEĞE BERAAT EMRE DÖKER İZMİR İzmir Bayındır’da Gezi Direnişi sırasında eğitimcilerin öncü olduğu yürüyüşe katılan, aralarında siyasi parti temsilcisilerinin de olduğu 92 kişi, “gösteri yürüyüşleri yasasına muhalefet etmekten” yargılandıkları davada beraat etti. 4 Haziran 2013’te gerçekleştirilen yürüyüşe yaklaşık 400 kişi katılmıştı. İlçede sloganlarla yürüyen gruba, Emniyet güçleri bir uyarıda bulunmadan müdahale etmişti. Ancak 1 yıl geçtikten sonra Bayındır Cumhuriyet Savcılığı dönemin AKP’li belediye başkanının şikâyetiyle soruşturma açtı. Aralarında ilçenin CHP’li Belediye Başkanı Ufuk Sesli, CHP Bayındır İlçe Başkanı Ali Fuat Özuslu, Eğitim Sen üyesi 11 öğretmenin de bulunduğu 92 kişiye dava açıldı. Bayındır Asliye Hukuk Mahkemesi’nde dün görülen davada, 92 kişi de beraat etti. Eğitim Sen Bayındır Temsilcisi Muhammed Çağrıtekin, gözdağı vermek amacıyla bu davanın açıldığını söyledi. İHD şubesinin web sitesine de konulan interaktif toplu harita ile sunum yapıldı. Çatışmalı süreçte 17 bin faili meçhul cinayet işlendiğini vurgulayan Bilici, şöyle devam etti: “40 yıla yakın süreye varan savaş ve çatışmalı süreç, bölge insanlarında çok büyük bir yıkım ve tahribat yarattı. Faili meçhul cinayetlerin olduğu ve akıbetlerinin bilinmediği bir coğrafyada, bastığımız her karış toprağın bir toplu mezar yeri olma ihtimali var. Geçmişle yüzleşme ve hakikatlerin ortaya çıkarılması mağdurlar açısından vazgeçilmez bir haktır. Yaşananlar görünmez 17 bin faili meçhul Bilici, 25 ilde yapılan incelemelerde 348 toplu mezarda 4 bin 201 kişinin bulunduğu ifade ederek, şu talepleri sıraladı: “Tarafsız ve güvenilir bir Hakikatleri Araştırma Komisyonu kurulmalıdır. Türkiye, BM Tüm Kişilerin Zorla Kaybetmeye Karşı Korunması İçin Uluslararası Sözleşme’yi imzalamalı ve sözleşmenin gereklerini yerine getirmelidir. Geçmişte devlet görevlilerinin ve devlet içerisindeki farklı yapılanmaların işlemiş olduğu suçlar, ‘insanlığa karşı işlenmiş suç’ olarak değerlendirilerek, bu tür suçlarda zamanaşımı gerekçesiyle faillerin cezasız kalması önlenmelidir. Toplu mezarlardaki kimliklendirme çalışmalarını yürütmek amacıyla, uzmanların yer aldığı bağımsız ve deneyimli ekiplerin birlikte çalışabileceği ve yöntemi uluslararası bilimsel kuruluşlarca onaylı bağımsız yapılar oluşturulmalı, üniversiteler ilgili çalışmalara dahil edilmelidir.” Onur’dan Çarşı’ya destek pazarlığı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) TBMM Genel Kurulu’nda Kartal tişörtü giyerek gelen CHP Milletvekili Melda Onur, hükümete karşı darbe yapmakla suçlanan taraftar grubu Çarşı’ya kürsüden “Ali! İsmail! Korkmaz! Çarşı, vicdandır yargılanamaz” diyerek destek verdi. TBMM’de Gümrük ve Ticaret Bakanlığı, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, Orman ve Su İşleri Bakanlığı ile bakanlıklara bağlı kurumların bütçe görüşmelerinde söz alan CHP İstanbul Milletvekili Melda Onur, Gezi Direnişi’nde hükümeti yıkmaya teşebbüsle suçlanan Beşiktaş taraftar grubu Çarşı üyesi 35 kişinin yargılanmasına tepki gösterdi. Genel Kurul’a üzerinde kartal resmi olan ve “Asi ruhumuz burada” yazılı bir tişörtle gelen Onur, İstanbul’daki Çarşı davasının görüşüldüğünü belirterek “Çarşı neye karşıydı? Faşizme, vahşi kapitalizme, diktatörlüğe; Çarşı, tarımın, toprakların, köylerin, ağaçların, suların, hayvanların, insanların emeğinin istismarına karşıydı; tıpkı diğer sokaklara dökülen milyonlarca çocuk gibi, milyonlarca genç arkadaş gibi” diye konuştu. Onur, şöyle devam etti: “Neymiş efendim? Dolmabahçe’deki ofis basılacakmış da kurabiyeyi yiyeceklermiş. Bu ne korku beyler? Bu nasıl bir korkudur ki kendine aşılmaz saraylar yaptırır, bu nasıl bir korkudur ki ona oy vermeyene, tasvip etmeyene, hakkını arayana karşı bir öfkeye dönüşür ve o öfke ağızda talimat olur, gelir masum insanları bulur, torba torba öfke davalarıyla insanları yıllarca mağdur eder? Sonra ‘Pardon ya, biz safmışız, şimdi o mağduriyetleri unutun, Zaten tahliye de ettik, ölen öldü artık, kalan sahalar bizim.’ ” Çarşı’nın darbe yapacağına inandırmaya çalışmanın yalancı çobanlık olduğunu kaydeden Onur, Çarşı’nın toplumsal muhalefette AKP’den önce var olduğunu, faşizmin karşısında, halkın yanında yer aldığını dile getirdi. Mahkemede ilk defa üçlü saydırıldığını söyleyen Onur, giydiği siyah tişörtü çıkararak kürsüde Gezi Direnişinde polisin öldürdüğü Ali İsmail Korkmaz’ın resminin bulunduğu beyaz tişörtle kaldı. Onur, “Saydırayım mı size bir üçlü? Ali! İsmail! Korkmaz! Çarşı, vicdandır yargılanamaz” diyerek konuşmasını tamamladı. MAHMUT LICALI ANKARA Çözüm sürecinde Abdullah Öcalan’ın hazırladığı müzakere taslağı üzerine HDP heyetinin “demokratik özerklik” konusunda yaptığı açıklamalar hükümet kanadında büyük rahatsızlık yaratırken İmralı’da devlet heyeti ile Öcalan’ın taslak üzerinde görüşme yürüttüğü ifade ediliyor. İmralı’daki görüşme trafiği sürerken Öcalan’ın akrabalarının ziyaret talebinin “gemi arızası” gerekçesiyle kabul edilmemesi ise İmralı’dan taslak üzerinde görüşmeler henüz kesinleşmeden Öcalan’ın kamuoyuna olası olumsuz bir mesaj vermesini engellenmesi olarak yorumlandı. Kamuoyuna açıklanacağı belirtilen taslağın da İmralı’da yapılan görüşmelerin ardından revize edilerek kamuoyuna duyurulacağı dile getiriliyor. Öcalan’ın kardeşi Mehmet Öcalan gemi arızası gerekçesinin doğru olmadığını belirterek “15 günde bir gün ya Melda Onur, hükümete karşı darbe yapmakla suçlanan taraftar grubu Çarşı’ya kürsüden “Ali! İsmail! Korkmaz! Çarşı, vicdandır yargılanamaz” diyerek destek verdi. Genel Kurul’a “Asi ruhumuz burada” yazılı Çarşı tişörtüyle gelen Onur, siyah tişörtü çıkararak konuşmasına Ali İsmail Korkmaz’ın resminin bulunduğu beyaz tişörtle devam etti. (Fotoğraflar: DHA) ARIZA BAHANE, HÜKÜMET MESAJDAN ENDİŞELİ İmralı’da taslak sal görüşme hakkımız var ama bu hakkı vermiyorlar. İki aydır görüşmüyoruz” diye konuştu. HDP heyetinin geçen hafta sonu yapılması beklenen İmralı ziyareti gerçekleşmezken Öcalan’ın akrabalarının da adaya gidişine izin verilmedi. Öcalan’ın kardeşi Mehmet Öcalan ve vasisi Mazlum Dinç’in yanı sıra İmralı’daki diğer tutukluların ailelerine de geminin arızalı olduğu gerekçe gösterildi. En son 6 Ekim 2014’te Kurban Bayramı dolayısıyla Abdullah Öcalan’ı ziyaret eden Mehmet Öcalan, avukatların her hafta hem aile hem de kendileri için İmralı’da görüşme talebinde bulunduğunu kaydederek, “İstense hava da düzelir, gemi de düzelir. Bunlar doğru gerekçeler değildir. Bizi aldatıyorlar. Bu gerekçeler siyasidir. Gemiyi hava durumunu gerekçe göstererek bir yerde bizi de aldatıyorlar. Öcalan’ın da hukuksal, yasal hakları var. Yaptıkları doğru bir şey değil” diye konuştu. TÜRK, HALKLARDAN ÖZÜR DİLEDİ Haber Merkezi İsveç’in Sigtuna Belediyesi’nin davetlisi olarak İsveç’te bulunan Mardin Büyükşehir Eşbaşkanı Ahmet Türk, Stockholm’de düzenlenen bir seminerde “1915 olayları sırasında bazı Kürt aşiretlerinin soykırım suçuna ortak olmalarından duyduğu üzüntüyü” dile getirerek Süryani, Ermeni ve Ezidilerden özür diledi. Firatnews.com’un haberine göre, konuşmasında “Asuri, Ermeni ve Ezidilerin Kürdistan’ın gerçek sahipleri olduklarını, Kürdistan’ın Kürtler kadar onların toprakları olduğunu” vurgulayan Ahmet Türk, 1911’de İttihat ve Terakki Partisi’nin aldığı kararların tüm Cumhuriyet tarihi boyunca uygulandığını ve aynı anlayışın bugün hâlâ sürmekte olduğunu ifade etti. Ahmet Türk, “191415’te devletin bu kararları yerine getirilirken maalesef Kürt halkı da İslamiyet adına açık bir şekilde kullanıldı. Dedelerimizin, babalarımızın o katliama katılmalarının acısını biz bugün torunları ve çocukları olarak yaşamaktayız” şeklinde konuştu. Birben’in fenalaştığı kafenin kamera kayıtlarıyla ilgili davayı değiştirecek iddia: Görüntüleri yok ettiler FARUK KIRTAY Baba Birben, duruşmada polislerin avukatının biber gazının hiç zararı olmadığı iddiasını ‘vicdansızlık’ olarak nitelendirdi. VİCDAN ÖDÜLÜ Haber Merkezi Harvard Üniversitesi Nieman Gazetecilik Vakfı’nın her yıl verdiği Louis M. Lyons Gazetecilikte Vicdan ve Dürüstlük Ödülü’nün 2015’teki sahibi GazeciYazar Hasan Cemal olacak. Cemal, basının özgürlüğünü savunmak için gösterdiği çaba nedeniyle verilecek ödülü 2015’in ilk aylarında Harvard’da düzenlenecek bir törenle alacak. Nieman Gazetecilik Vakfı’nda 20142015 döneminde çalışma yürüten dünyanın her yerinden 24 deneyimli gazetecinin oylarıyla Cemal’e verilmesi kararlaştırılan ödül, Los Angeles Times Londra Temsilcisi Henry Chu tarafından şöyle tarif edildi: “Arzumuz, sizin Türkiye’de basın özgürlüğünü ayakta tutmak için hayat boyu gösterdiğiniz kazanımları tanımak ve aynı zamanda, daha genel olarak, Türk gazetecilerin Türkiye’de giderek daha zorlaşan koşullar altında, iktidara gerçekleri söylemek için verdikleri mücadeleyi de tanımaktır.” HASAN CEMAL’E Cömert ailesi itiraz edecek AKIN BODUR İSKENDERUN Gezi Direnişi sırasında Antalya’da polis memuru Ahmet Kuş tarafından gaz fişeğiyle vurularak öldürülen 21 yaşındaki Abdullah Cömert ile ilgili Balıkesir 2. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki davada Cömert ailesinin avukatlarının reddi hâkim talebi Balıkesir 1. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından reddedildi. Cömert ailesinin avukatı Hatice Can, karara itiraz edeceklerini belirterek “Mahkeme, salonun kısıtlı olduğu gerekçesiyle ‘iki taraftan beşer kişinin girebilir’ diye karar almış ve bunu emniyet müdürlüğüne iletmiş. Bu duruşmanın aleniliğine aykırı. Mahkemenin tarafsızlığına gölge düşürür” dedi. Davanın “güvenlik” gerekçesiyle Antakya’dan Balıkesir’e nakledilmesinin ardından sanığın da mahkemeden kaçırıldığını vurgulayan Can, “Dosyada sanık hem tutuksuz hem de ifade için mahkeme huzuruna gitmiyor. Sanıklar ve tanıklar Balıkesir’de yok ama dava orada. Video konferansla ifadeye itiraz edeceğiz” diye konuştu. YALOVA Yalova’da 27 Mayıs 2012’de bir kavgayı ayırmak isterken “Astım hastasıyım” demesine karşın polisin sıktığı biber gazı sonucu beyin kanaması geçirerek yaşamını yitiren Çayan Birben ile ilgili davaya Yalova Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam edildi. Mahkemede ifade veren komşu Celal Geçiş, Birben’in fenalaştığı internet kafedeki görüntülerin kasıtlı olarak yok edildiğini, internet kafenin sahibinin daha önce görüntüler olduğunu ve bunları kendilerine vereceğini söylediğini belirtti. Görgü tanıkları polislerin Birben’e yakın mesafeden gaz sıktığını belirtirken sanık avukatları “Biber gazının insan ve çevre sağlığına zararsız olduğu ifade ediliyor. Müvekkillerim kullanma kılavuzlarını dikkate alarak ve kendilerine verilen talimatlarla biber gazlarını kullanmışlardır” dedi. 40 kişilik mahkeme salonunda yaklaşık 30 polisin olmasına tepki gösteren avukatlar ise tanıkların baskı altına alınmaya çalışıldığını söyledi. Çayan Birben’in ölümüyle ilgili polis memurları Tekin Ceyhan, İbrahim Baltacı, Ercüment Küçükak ça ve Serhan Ayhan Yeni hakkında “taksirle ölüme sebebiyet vermek” suçundan Yalova Ağır Ceza Mahkemesi’nde açılan davaya dün devam edildi. Görgü tanıkları Emirhan Sever, Uğur Yıldırım, Fatma Dinç ve Osman Dinç olay anında polisin Çayan Birben’in de bulunduğu kişilere 3040 santimetreden biber gazı sıktığını anlattı. Gönüllü olarak davaya katılıp ifade veren Celal Geçiş özetle şunları anlattı: “Çayan Birben benim komşumdur. Olayı duyar duymaz Yalova Devlet Hastanesi’ne gittim. Burada benimle konuşan internet kafenin sahibi Serdar Özkan, Çayan Birben’in kendi işyerinde fenalaştığını, güvenlik kameraların kayıtlarının kendisinde olduğunu ve davada şahitlik yapacağını söyledi. Güvenlik kamera görüntüleri vardı. Bu kendi ifadesidir. Bu görüşme Yalova Devlet Hastanesi’nin güvenlik kameralarında incelenirse bu gerçek açığa çıkacaktır.” Çayan Birben’in babası Ahmet Birben, adliye önünde “İçeride polislerin avukatı biber gazının hiç zararı yok dedi. Bu kadar vicdansızlık olur mu? Benim oğlumu Tayyip’in polisleri öldürdü” dedi. CHP BUGÜN İPTAL İÇİN BAŞVURACAK ‘Makul şüphe’ AYM’ye gidiyor ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP, yargı paketindeki “makul şüpheli” düzenlemesinin de bulunduğu yargı paketinin bazı hükümlerin iptali için bugün Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) başvuracak. CHP Grup Başkanvekili Akif Hamzaçebi, “kuvvetli şüphe” kavramından “makul şüphe” kavramına dönüşümün, demokrasi ve özgürlüklerden geri adım olarak değerlendirdiklerini belirtti. Hamzaçebi, “Toplumda herkesi makul şüpheli hale getirip, savcı ve hâkim karşısında güçsüz konuma koyabilecek bu düzenlemeyi Anayasa Mahkemesi’ne taşıyacağız” dedi. Hamzaçebi, düzenlediği basın toplantısında, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın AB konusundaki açıklamalarını eleştirerek AKP’nin 2002 seçimlerinde AB üyeliğini iç politikada bir manevra aracı olarak kullandığını ifade etti. Hamzaçebi, 14 Aralık operasyonuna değinirken de “Bu iktidar dönemindeki ilk darbe değil bu. Birinci darbe Ergenekon davası ile hükümet karşısında görüş ifade edenlere karşı yapıldı. İkinci darbe Balyoz ve Askeri Casusluk davası ile TSK’ye karşı yapılmıştır. Dördüncü darbe ise 14 Aralık” dedi. Çarşı mensuplarının yargılanmalarına ilişkin soruyu yanıtlayan Hamzaçebi, bunun kurgulanmış bir dava olduğunu söyledi. Hamzaçebi, siyasi görüşleri bile farklı olan bir araya gelmiş insanların, insan hakları ve özgürlükleri konusunda hassasiyetlerinin darbe olarak nitelendirildiğini belirti. C M Y B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear