29 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 27 KASIM 2014 PERŞEMBE 6 HABERLER Onay verilmesi durumunda Çanakkale’de 15 termik santralın dumanı tütecek Biga ÇED’le direniyor AYKUT KÜÇÜKKAYA Çanakkale Biga’da ormanlık alanlara yapılmak istenen 3 termik santral için idare mahkemelerince ÇED (Çevresel Etki Değerlendirme) raporuyla ilgili yürütmeyi durdurma ve iptal kararları verildi. Yine aynı bölgede yapılmak istenen 3 termik santral için ise ÇED süreci devam ediyor. Çanakkale’nin tamamında ise Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na tam 11 termik santral için ÇED başvurusu bulunuyor. 4 santralın faaliyet gösterdiği Çanakkale’de yeni termik santralların tamamına onay çıkması durumunda kentte 15 termik santralın dumanı tütecek. Biga Yarımadası’nın kuzey sahillerindeki 4 bin 700 dönümlük alanda toplam 361 bin 924 ağaç termik santral projeleri nedeniyle tehdit altında. Cumhuriyet’in edindiği bilgiye göre, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na altı termik santral projesiyle ilgili ÇED başvurusunda bulunuldu. İdare Mahkemeleri bu projelerin 2’sinde ÇED belgesiyle ilgili yürütmeyi durdurma kararı verdi. ÇED raporuyla ilgili yürütmeyi durdurma kararı verilen termik santraller Filiz Kirazlıdere Elek. Ürt. A.Ş.’nin yapmak istediği Kirazlıdere 1 ve Kirazlıdere 2 projeleri. Sarıkaya Karaburun Elek. Ürt. San. Tic. A.Ş.’nin yapmak istediği Karaburun projesinin ÇED raporu ise mahkemece iptal edildi. Bir hafta önce bu proje için ÇED süreci yeniden başladı. Diğer 3 termik santral projesi Ağan, Biga ve Naren termik santralları için ÇED süreci devam ediyor. Cengiz HoldingAlarko ortaklığının Çanakkale Karabiga’da yapmak istediği termik santralın ayrı projeymiş gibi gösterilen son parçasına da geçen hafta onay çıkmamıştı. Çanakkale İdare Mahkemesi, tek projenin 4’e bölünerek çevreye toplam etkisinin gizlendiğine işaret ederek Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından verilen ÇED olumlu kararını durdurduğunu açıklamıştı. Biga Yarımadası’nda termik santrallar sadece ormanları değil, Dünya Doğayı Koruma Birliği (IUCN) tarafından yayımlanan Kırmızı Liste’de soyu kritik derecede tehdit altında bir tür olarak belirlenen Akdeniz foklarını da tehdit ediyor. Zira santralların yapılacağı bölge, Marmara’da kalan son birkaç Akdeniz foku mağarasını da içine alıyor. Bu bölge geçen yıl da Akdeniz Foku Araştırma Grubu tarafından “Önemli Akdeniz Foku Yaşam Alanı” olarak belirlendi. İktidar Askeri Zırhlanıyor Etyen’in Misyonu Erdoğan’ın ettiği laflarla oyalanmayalım; kadınlar hakkında düşüncelerini yeni öğrenmiyoruz, tersini söyleseydi de boşver, pratiğe bakalım derdim.. Bunlar toplumun ağzına verdiği sakız, çiğne çiğne yorul.. Oysa, onlar adeta yüzlerce yıl iktidarda nasıl kalırızın hesapları içindeler.. Mesela jandarmayı hükümete bağlayacak tasarıları Meclis’te.. 200 bin kişilik iyi yetişmiş bir ordu, tamamen İçişleri Bakanlığı’nın, doğrudan hükümetin emir ve komutası altına alınıyor... Belleklerinizi tazeleyin: Birkaç yıl önce AKP jandarmanın kırsal alandaki asayiş ve denetim yetkisini polise vermek için girişimde bulunmuştu.. Bundan niye vazgeçtiler diye düşünürken çok daha cazip bir yöntem buldular: Jandarma ordusuna el koymak.. Böylece TSK’yi parçalamış ve iç güvenlik, iç denetim, sahilsınır vb. gibi durmadan ve her an kullanılmaya hazır, son derece gelişmiş kriminal laboratuvarları da olan bir askeri gücü emir ve komutaları altına alıyorlar. Gerçi jandarmanın başına yine Genelkurmay atama yapacak üçlü kararnameyle. Ama jandarmanın iş yapan esas gövdesi, valiliklerin emrine veriliyor. İl ve ilçelerdeki jandarma komutanlıklarının sicil ve tayini TSK’den, Jandarma Genel Komutanlığı’ndan alınıyor, İçişleri Bakanı’na bırakılıyor. Jandarma demek fiilen il ve ilçe komutanlıkları demek, albay ve binbaşı vb. düzeyinde.. Bu şu demek: Tepede şeklen bir general, gövdede siyasal bir hiyerarşi.. 200 bin kişilik bir askeri gücün tamamen siyasileşmesi gündemde.. Şöyle bir toplama yapalım: 200 bin jandarma+350 bin polis= 550 bin kişilik, üstelik ağır silahlara da sahip bir “askeri” güç.. Neden jandarmayı ordudan kopartıyorlar ve doğrudan kendi emirleri altına alıyorlar? Ellerinde topluma karşı kullanacakları (onlar buna kamu düzenini sağlamak, diyor) büyük bir güç biriktiriyorlar.. Neden? “Kamu düzenini”, kimlere karşı sağlayacaklar? Polisin gücünün yetmediği yerde, bu kez jandarmayı devreye sokacaklar, ki iktidarları aman tehlikeye girmesin.. İktidar kanadından dillendirilecek bir gerekçe, “PKK’nin toplumsal ayaklanma olasılığı”na karşı “önlem”, bahanesidir.. Bunun inandırıcı bir yanı yoktur, jandarma zaten hükümetin emrindedir... Burada temel nokta, sicil ve atamaların siyasi iktidara verilmesinden bahsediyoruz.. Cengiz’in projesi de durduruldu Validebağ’a komşu parselde yeşil alana yapılan cami için ağaçların sökülmesi tepki çekmişti Polis korumasında inşaat u Validebağ Gönüllüleri Derneği Başkanı Arif Belgin hukuki süreç hakkında bilgi vererek “Açıkcası fazla umudumuz yok. Mahkemeler siyasi baskı altındalar. Karar veremiyorlar. Nihai olarak mutlaka bu davayı kazanacağız. Tamamen haksız konumda belediye” dedi. İstanbul Haber Servisi Validebağ Korusu’nun komşu parselinde yapılan ve tartışmalara neden olan caminin temeli atıldı. Validebağ Gönüllüleri Derneği Başkanı Arif Belgin inşaatın polis koruması altında devam ettiğine dikkat çekerek “Yasadışı inşaat için verilen mahkeme kararını bir üst mahkemeye taşıdık. Bu davayı kazanacağız, fakat yeşil alan cami olmuş olacak” dedi. İdare mahkemesinin yürütmeyi durdurma kararını iptal etmesinin ardından Validebağ Korusu’nun komşu parselinde süren cami inşaatı hızla sürüyor. Temel çukuruna geçen günlerde beton dökülürken yükselen inşaat şantiye dışından da görünür hale geldi. İnşaatın TOMA ve çevik kuvvet polisinin koruma altında devam etmesi de tepki çekiyor. Çamlıca Konakları ve Ata Sitesi sakinleri evlerine her gün polis barikatlarının arasından girip çıkıyor. Validebağ Gönüllüleri Derneği Başkanı Arif Belgin hukuki süreç hakkında bilgi vererek “Açıkcası fazla umudumuz yok. Mahkemeler siyasi baskı altındalar. Karar veremiyorlar. Nihai olarak mutlaka bu davayı kazanacağız. Tamamen haksız konumda belediye. Hukuk süreci uzun sürebilir. Bu arada yeşil alan yok olup yerine bir cami yapılmış olacak. O saatten sonra camiyi kaldırmaya çalışmak tamamen bir din tartışmasına dönüşecek. Bu da çok tehlikeli bir durum” dedi. Cami temelinin birkaç gün önce atıldığını belirten Belgin, “Polis zoruyla, polis denetiminde inşaat yapmak yasadışı inşaat yapan yöneticilerin kaderi. Yasadışı iş yaptıklarını bildikleri için baştan polisle gidiyorlar oraya. Karşı çıkacağımızı biliyorlar. Biz pa Pasif direnişteyiz sif bir direniş gösteriyoruz. Biz molotofkokteyli ya da taş atmıyoruz” dedi. Cami inşaatı, İstanbul 7. Bölge İdare Mahkemesi’nin yürütmeyi durdurma kararını iptal etmesiyle yeniden başlamıştı. Bölgede yaşayan yurttaşların başlattığı eylemler, çeşitli sivil toplum kuruluşları ve siyasi partilerin destek vermesiyle büyürken cami inşaatının durdurmak isteyenlere çevik kuvvet sert müdahalelerde bulunmuştu. Müdahaleler sırasında plastik mermi ve biber gazı da kullanılırken, çadır kuran ve 24 saat nöbet tutan yurttaşlar ise polis ve zabıta zoruyla bölgeden uzaklaştırılmıştı. ONUR, YENİ ÇED’İ DEĞERLENDİRDİ ‘Peşkeş çekecekler’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP, toplu konut projelerini, alışveriş merkezi inşaatlarını, gölden, denizden milyonlarca metreküp kum çekmeyi ve orman ve tarım arazilerindeki dönüşümü denetimsiz bırakan yeni Çevresel Etki Değerlendirme Yönetmeliği’nin (ÇED) peşini bırakmayacak. Meclis Çevre Komisyonu üyesi ve CHP İstanbul Milletvekili Melda Onur, “Bu yerler mutlaka çok hesaplı şekilde, birilerine peşkeş çekilmesi için hesaplanmış. O listeyi tek tek inceleyeceğim. Bu değişikliğin yandaş sermayedeki karşılığını mutlaka bulacağız” derken CHP İstanbul Milletvekili Umut Oran, yönetmelikteki değişikliği “AKP’nin ülkeye ihaneti” olarak nitelendirdi. CHP’li Onur, AKP iktidarının parça parça yönetmelik değiştirerek Meclis’ten geçen torba yasalara birkaç maddelik eklemeler yaparak, her geçen gün insanların yaşam alanlarının yok edilmek istendiğini dile getirdi. Sivil toplum kuruluşlarının insanların yaşam alanlarını yok etmeye dönük yeni ÇED yönetmeliğinin iptali için mahkemelere başvurması gerektiğini söyleyen Onur, “Yapılan bu değişiklikle ÇED’in bir manası kalmıyor. O kadar çok zarar veriyorlar ki geriye ne kalıyor? Bu yerler mutlaka çok hesaplı şekilde, birilerine peşkeş çekilmesi için hesaplanmış. O listeyi tek tek inceleyeceğim. Bu değişikliğin yandaş sermayedeki karşılığını mutlaka bulacağız” dedi. Yolsuzluklara yasak, bütünün parçası Bütün bu gelişmeyi, Meclis’te bulunan fişleme konusunda diğer “güvenlik önlemleri” ile bütünleştirelim.. Bu fişleme şüphesiz ki bütün Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarını kapsıyor.. Tabii, bu fişleme sonucu elde edilecek verileri işleyecek diğer bir kurum da, “yeni jandarma” olacak.. MİT, Emniyet ve yeni jandarma üçgenine gerilmiş bir yurttaşlık dönemine giriyoruz.. Tabii hiç unutmayalım: AKP’li dört bakanın Meclis komisyonundaki soruşturmalarına mahkemenin koyduğu yazma, çizme, bahsetme yasağı da iktidarın, otoriter rejim altında sürdürdüğü ve bundan sonra sürdüreceği büyük yağmasını örtbas etmek amaçlı olduğunu söylemeye gerek yok. Bu iş, Deniz Feneri ile başladı. Deniz Feneri dolandırıcılığı, iktidarın tepelerine doğru tırmanmaya başlayınca, her türlü yasahukuk dışı yönteme başvuruldu ve dosya kapatıldı. Öyle sanıyorlar tabii, eninde sonunda bu dosyanın içinde kimler varsa, dibe vuracaktır.. Sonra 17 25 Aralık 2013 yolsuzluk ve rüşvet operasyonunu örtbas etmeye geldi sıra. 1725 Aralık, iktidarın atadığı yeni savcıların ve mahkemelerin soruşturmaya gerek yoktur kararıyla kapatıldı gibi. Şimdi sıra 4 bakan soruşturmasında. Tabii, yeni yasayla açılan yeni ve büyük arazi yağmasını unutmayalım. İşin bir parçası.. Yurttaşlar nikel madeni nedeniyle iki milyon ağacın kesilmemesi için Çaldağı’na çıkarak eylem yapmıştı. İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) Turgutlu Çaldağı’ndaki 2 milyon ağacın kesilmesinin öngürüldüğü nikel madeni için eski yönetmelik çerçevesinde Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nca verilen “ÇED olumlu” kararına karşı çevreci kuruluşlar mahkemeye başvurdu. Dilekçede, madenin bölgeye getireceği zararlar şöyle sıralandı: Son umut mahkeme “Milyonlarca ton sülfirik asit kullanılacak ve çevresel etkisini çok geniş alanda hissettirecek bir yıkıcı faktör devreye girecektir. İşletmede kullanılacak asit, hem buharlaşma yoluyla hem de gazlarla taşınarak atmosfere dağılacaktır. Bu emisyon kaynağından yüzlerce kilometre öteye sürüklenip iklimsel koşullara bağlı olarak kı rağı, çiy, yağmur, kar, rüzgâr vb. etkenlerle binlerce hektar alandaki toprağa, suya, yaprağa, çiçeğe, canlıların tenine ve solunum organlarına konacaktır. Madenkimya fabrikası, tüm Gediz Vadisi’ni, başta ormanlar olmak üzere vadiyi sınırlayan dağlardaki tüm canlı yaşamını, Menemen Ovası’nı, Foça Ovası’nı mahvetmeye adaydır.” Etyen Mahcupyan’ın görevi, şekerlemecilik Etyen Mahcupyan’ı CNNTürk’te dinlerken iktidarın ondan daha iyi bir aklayıcı, milletin inandırıcı ve kandırıcı birisini bulamayacağını düşündüm. Etyen, başından beri bir AKP iktidarının adamı olarak, AKP’nin bütün yaptıklarını bir “vicdan bulamacı” ile sıvama görevini üstlenmiş durumda.. Buna “şekere bulama ile topluma yutturma” diyorum. Diyor ki “evet yolsuzluk yapılmıştır”.. Eeee? Ama amaçları yolsuzlukları ortaya çıkarmak değil, hükümete darbe yapmaktı.. “Darbe girişimlerine karşı mücadele edilirken, hukuk dışına çıkılmıştır...” Eeee? Ama mecburdular, çünkü darbeyi savuşturmak zorundaydılar.. Bir yandan sureti haktan görünerek ‘olanı kabul’ etmekte, ama diğer yandan da millete şunu dedirtmektir: “Bak ne kadar doğru söylüyor, gerçekleri dile getiriyor, tabii ki hükümet kendisine yönelen darbe girişimlerine, elinden ne gelirse karşı koyacaktır; ilk yasa tanımazlığı, hukuk tanımazlığı yapanlar suçludur..” Türkiye’ye bu abuk sabuk vicdanı “yükleme” ve milleti böyle düşündürme görevini üstlenmiş bir Başbakan başdanışmanı.. Tarihe geçmenin türlü çeşitli yolları yöntemleri var.. Etyen’inki hayırlı olsun! ‘ODTÜ’den rant isteyenler var’ ‘Çevrenin ölüm fermanı’ olarak nitelenen yeni ÇED’e karşı mücadele çağrısı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) ODTÜ Rektörü Ahmet Acar, Ankara Büyükşehir Belediyesi Melih Gökçek’in ODTÜ’nün kullanımındaki Eymir Gölü’nde “ağaç katliamı” yapıldığı iddiasına, “Sadece son 1 yıl içinde 150 bin ağaç diktik, Kasım 2015’te 300 bine ulaşmayı hedefliyoruz. Bunlar için teşekkür beklemiyoruz. Ama ODTÜ’nün karalanmasını da istemiyoruz” sözleriyle yanıt verdi. “Lokanta yapmak gibi bir planımız yok, aklımızdan geçmiyor bile. Zaten ODTÜ’nün böyle bir geçmişi yok” diyen Acar, kamu görevlilerinin dürüst ve adil olması gerektiğini dile getirdi. “Eymir arazisinin yapılaşmaya açılmak istendiği” iddiaları ile ilgili olarak da Acar, “Niyet okumak istemiyorum. ODTÜ, kentin içinde kaldığı için ilgi yaratıyor. Ama rantı isteyenler var. Ama bu ülke rantla kalkınmaz” değerlendirmesini yaptı. ‘Nokta atışlı’ yönetmelik HAKAN DİRİK İZMİR Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Genel Başkanı Mehmet Soğancı, “Yeni Türkiye’nin ÇED yönetmeliğine karşı birleşik mücadele” çağrısı yaptı. Soğancı Resmi Gazete’de önceki gün yayımlanarak yürürlüğe giren yeni düzenlemenin “talan yönetmeliği” olduğunu belirtti. Çevre Mühendisleri Odası Genel Baş kanı Baran Bozoğlu da AKP hükümetinin ÇED’i kendilerine bir engel olarak gördüğünü belirterek “Oysa ÇED doğru bir planlama sürecidir. Yatırımların, çevresel etkilerinin bilimsel olarak değerlendirilmesi sürecidir. Bu süreci dışlıyorlar, denetimden kaçıyorlar. Projeler tamamen halktan kaçırılıyor” dedi. Bozdağ, yönetmelikte bazı şirketler için “nokta atışı” muafiyetler hedeflendiğini kaydeetti. Doğal Hayatı Koruma Vakfı (WWF) Tür kiye Genel Müdürü Tolga Baştak, son değişiklikle neredeyse ÇED sürecinden muaf tutulmayan proje ya da faaliyetin kalmadığını vurguladı. Avrupa Birliği’nde bu yönetmeliğin 1985 yılında yayımlandığını ve sadece 3 kez değişikliğe uğradığını anımsatan Baştak, “Aralarında 3. Köprü, 3. Havaalanı ve otoyolları gibi devasa projelerin de bulunduğu bu uzun liste de ÇED uygulaması dışında kalacaksa hangi faaliyetler için ÇED uygulanacaktır” dedi.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear