25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
27 KASIM 2014 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA HABERLER 5 da yasal dayanağı olmadan verilmiş bir yargı kararının yaptırımı bazı hallerde ‘yokluk’tur. Yani o karar, ilk alındığı tarihten itibaren hiç verilmemiş ve baştan itibaren hükümsüz sayılır.” Cumhuriyet, halkın haber alma özgürlüğünü savunur. Başlıca ilkelerinden biri budur... Demokratik ülkelerde basın özgürdür, sansür edilemez! Kamuoyundan haber gizleme istemi Türkiye’nin nereden nereye geldiğinin somut bir göstergesi... Üstelik bunu TBMM’nin istemesi birey olarak beni üzdü! Bir yurttaş olarak bilgi edinmem benim yasal ve anayasal demokratik bir hakkım ve bu hak benim elimden alınıyor... Habere ulaşmak, bilgi edinmek, yorum yapmak, haberi özgürce yayımlamak basın özgürlüğü kapsamında değil midir? Bir haber yargı kararıyla toplumdan gizlenir mi? HHH Öyle ’30’lara, ’40’lara gitmeye gerek yok... Tek parti dönemiydi o yıllar ve devletin partisi vardı salt! ’50’ler, ’60’lar, ’70’ler, ’80’ler, ’90’lar ve 2000’ler... Yıl 2014... Ortadoğu’da, Afrika’daki zorba devletlerde yaşananlar laik, demokratik, sosyal bir hukuk devleti olan Türkiye’de yaşanıyor... Biz bunları darbeler döneminde, OHAL’de yaşamıştık... Demek ki “ileri demokrasi” denilen şey buymuş! Kandırıldın ey halkım, kandırıldın 12 yıldır... Kandırılıyorsun ey halkım! Toprağın metrelerce altında, rezidansların asansöründe, AVM çadırlarında ölüyorsun! Uyansan bir kez, gözlerini açıp baksan ne oluyor, diye. Ey emekçim, yoksulum, köylüm, kentlim, dindarım, Türk’üm, Kürt’üm, Lazım, ey benim halkım... Hayat nedir senin için Tanrı hakkına söyle! Bu talanı, yalanı, soygunu görsen, anlasan... Tanrısı para olanları, halkın vergilerini çalanları tanısan... Para ve kâr güdüsünün peşinde olanlarla yüzleşsen! İnsanca yaşayabilsen! Yapabilir misin ey halkım, yapabilir misin? Usulsüzlük yapmadığını öne süren Bayraktar ‘Erdoğan’la ilgili sözüm üzüntüden’ dedi ‘Ağaoğlu’ndan uzak dur dedim, oğlum dinlemedi’ EMİNE KAPLAN Zorba Devlet... Sansüre Hayır... Türkiye Cumhuriyeti laiklik temelinde yükselen demokratik, sosyal bir hukuk devletidir, aşiret devleti değil... Türkiye mollalar cumhuriyeti, muz cumhuriyeti hiç değil... Türkiye; Suriye, Irak, Mısır, Libya, Katar, Suudi Arabistan değil... Demokrasi; sandıktan halkın oylarını alıp; iktidara sahip olup erkini babasının çiftliği sanmak hiç değil! Bu baskı, yıldırma, gözdağı! Nereye kadar? Demokrasiyi zorbalık sananlar, 17 Aralık operasyonunun ardından görevden alınan eski bakanlar Zafer Çağlayan, Muammer Güler, Egemen Bağış ve Erdoğan Bayraktar hakkında kurulan Meclis Soruşturma Komisyonu’yla ilgili haberlere yayın yasağı getirdi, yargı kararıyla. Komisyon başkanlığı tarafından Ankara Cumhuriyet Savcılığı’na gönderilen yazıda 27 Aralık 2014’e kadar istenen yayın yasağını, Ankara Yedinci Sulh Ceza yargıcı uygun gördü. Yargının verdiği yayın yasağı anayasaya aykırıdır. Çünkü bilgi edinme yurttaşlara tanınmış bir haktır. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin yaptığı açıklamada olduğu gibi “yayın yasakları” bu hakkı çiğnemektedir. Şimdi soruyorum: “Türkiye’de basın özgürlüğü var mıdır?” HHH Cumhuriyetimizle yaşıt Cumhuriyet gazetesi, 17 Aralık için getirilen “yayın yasağı”na karşı tavrını açıkladı... İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay, dört eski bakan hakkında kurulan Meclis Soruşturma Komisyonu’nun istemi üzerine Ankara Yedinci Sulh Ceza Mahkemesi’nin aldığı karara uymayacağını açıkladı. Cumhuriyet’in gerekçesi şu: “Bir mahkeme ya da yargıç istediği konuda istediği gibi karar veremez. Yetkisi olmayan bir konuda ya ANKARA 4 eski bakanla ilgili rüşvet aldıkları iddiasıyla kurulan TBMM Soruşturma Komisyonu’na ifade veren eski Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar, soruşturmaya konu olan iddialarla ilgili olarak “yasaya aykırı ve usulsüz bir işlem” yapmadığını savunurken, dönemin Başbakanı Tayyip Erdoğan’a yönelik bir TV kanalında yaptığı “Ne yaptıysam Başbakan’ın talimatıyla yaptım, asıl o istifa etsin” sözlerini “o anın üzüntüsüyle” dile getirdiğini söyledi. İşadamı Ali Ağaoğlu’ndan uzak durmaya çalıştığını, oğluna da bu yönde telkinde bulunduğunu kaydeden Bayraktar, “Ama beni dinlemedi, başına neler geldiğini sonra gördü” dedi. TBMM Soruşturma Komisyonu, eski bakanları dinlemeye başladı. İlk olarak dün eski Çevre ve Şehircilik Bakanı Bayraktar’ı dinleyen komisyon, bugün de eski AB Bakanı Egemen Bağış’ın ifadesini alacak. Komisyon toplantısı sırasında jammer’larla telefon dinlemesine karşı önlem alınırken, salonun olduğu tarafa gazetecilerin girmesi yasaklandı. Edinilen bilgiye göre, toplantının başında komisyon çalışmalarıyla ilgili haberlere mahkeme kararıyla getirilen yayın yasağı tartışma konusu oldu. Muhalefet milletvekillerinin, bu kararı kimin aldırdığını sormaları üzerine Komisyon Başkanı Hakkı Köylü, “Ben başvurdum, benim tasarrufum” dedi. Muhalefet milletvekilleri ise, böyle bir kararı tek başına kendisinin alamayacağını belirterek, “Burada 15 üyeyiz, hepimiz savcı görevi görüyoruz. Bir üyenin diğerinden bir üstünlüğü yoktur. Tek başınıza karar alıp savcılığa başvurma gibi bir yetkiniz yok. Karar alınacaksa, bunun komisyona getirilmesi, oylama yapılması gerekirdi. Yıllarca savcılık yapmış birisi olarak size böyle bir tavır yakışmadı” diyerek Köylü’ye tepki gösterdiler. CHP’li üyeler, karara itiraz edeceklerini belirttiler. ‘YAYIN YASAĞI OLMASAYDI DAHA İYİYDİ’ Hakkındaki iddialarla ilgili olarak “yasaya aykırı usulsüz bir işlem yapmadığı”nı savunan Bayraktar’a, bir TV kanalında kendisine yönelik istifa baskısı üzerine yaptığı “Soruşturma dosyasında var olan ve onaylanan imar planlarının büyük bir bölümünü sayın Başbakan’ın talimatıyla yaptım. Bu milleti ve vatanı rahatlatmak için sayın başbakanın istifa etmesi gerektiğine inanıyorum” sözlerinin yer aldığı açıklamaları dinletildi. Muhalefet milletvekillerinin, konuyla ilgili soruları üzerine Bayraktar, “O anki üzüntüyle öyle söyledim. Öyle demek istemedim. Biz başbakana usulsüz bir işlem sunmayız, başbakan da usulsüz bir işlemi onaylamaz” diye konuştu. Kendisi ve oğlu Oğuz Bayraktar’ın işadamı Ali Ağaoğlu ile ilişkileri ve iddiaların sorulması üzerine Bayraktar, “Oğluma, ‘Ali Ağaoğlu pek muteber bir adam değil. Ben uzak durmaya çalışıyorum, sen de uzak dur’ dedim. Ama beni dinlemedi. İşte başına neler geldiğini gördü” dedi. Bayraktar’ın Tayyip Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan için de “çok temiz bir adam” dediği öğrenildi. Bayraktar, toplantı çıkışında gazetecilerin soruları üzerine, “Yayın yasağı konmuş. Yayın yasağı konmasaydı daha iyiydi” değerlendirmesini yaptı. yın yasağı getirilen TBMM Soruşturma Komisyonu’nun tanık olarak dinlediği AKP Genel Başkan Yardımcısı Süleyman Soylu’nun amcasının oğlu Sadık Soylu, şu bilgileri verdi: met Bey’i aradım, açıldı mı açılmadı mı diye sordum. Ahmet Bey de detayına girdi. Ama işin diğer kısmını bilmiyorum. (Bayraktar’ın, arayıp “Sadık kaç, polis gelecek, seni alacak bir vesileyle” dediğinin anımsatılması üzerine) “Efendim, ben bir kafede oturacağım, orada bekleyeceğim” dedim. Kaçmadım zaten. Kolay kolay kaçmayız yani. Orada da bir delikanlılık var yani onu da söylemesi lazım onu diyenlerin. İki sene beni dinlediler. İki sene içerisinde adam karısının aleyhine de konuşur. eni tanık listesi CHP’li üyeler, komisyona yazılı olarak başvurarak bilgi vermek istediklerini bildiren 17Aralık operasyonunda görev alan emniyetçiler Ya sin Topçu, Nazmi Ardıç ve Yakup Saygılı’nın da aralarında bulunduğu 10 kişinin daha tanık olarak dinlenme sini talep etti. Emniyet müdürlerinin halen Silivri Cezaevi’nde bulunduğunu belirten CHP’li üyeler, alt komisyon kurularak cezaevine gidilmesi ve 3 isimle görüşülmesini istedi. Ancak Köylü, bu konuda bir değerlendirmede bulunmadı. Şüpheli sıfatıyla ifadesine başvurduğu Bayraktar, 1.5 saat üyelerin sorularını yanıtlayarak savunma yaptı. EMİNE KAPLAN ANKARA Eski Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın danışmanı Sadık Soylu, Bayraktar’ın 17 Aralık operasyonunun yapıldığı sabah kendisini arayarak “Sadık kaç, polis gelecek, seni de bir vesileyle alacaklar” dediğini ancak kendisinin kaçmadığını belirtirken, delikanlılık gösterdiğini ifade etti. Bayraktar’ın “kaç” demesinin doğal olduğunu söyleyen Soylu, “Erdoğan Bey benim babam gibidir, 20 sene beraber çalışmışım” dedi. Çalışmalarıyla ilgili haberlere ya Y Bugün Bağış dinlenecek ‘Muteber değil’ ‘Bayraktar ‘kaç’ dedi, delikanlıyım kaçmadım’ Koskoca Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı tarafından 17 Aralık soruşturması için kurulan Meclis Araştırma Komisyonu, Ankara’nın 7. Sulh Ceza yargıcına başvurdu ve AKP’nin anlı şanlı dört bakanının 17 Aralık’ta gün ışığı gören marifetlerini araştırmak üzere kurulan komisyonun çalışmalarına ilişkin yayın yasağı koydurdu. Evet, evet, binasının aynında “Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir” yazan devletin en yüksek kurumu, rüşvet, hırsızlık, nüfuz ticareti, yolsuzlukla suçlanan AKP’li dört eski bakanla ilgili soruşturmayı milletten saklamayı münasip gördü. Yakıştı. TBMM’de çoğunluğu sağlayıp devletin dizginlerini eline alarak anayasa ve yasalar ne derse desin bildiğini yapmayı, sefil çıkarlarını pervasızca savunmayı hak bellemiş AKP iktidarına sahiden yakıştı. Cumhuriyet de Ankara Sulh Ceza yargıcının koyduğu yayın yasağı kararının “yok hükmünde” olduğunun altını çizip bu yayın yasağına uymayacağını açık seçik ve kesin bir dille açıkladı. Bize de bu yakışırdı. Bizim dünkü basılı gazetede göremediniz. Çünkü Cumhuriyet bu tarihi kararı aldığında baskı saati geçmişti. Ancak internet sayfasında manşete oturttuk. Bugün basılı gazetede de okuyorsunuz. Evet, bu yayın yasağına uymayacağız. Çünkü 17 Aralık’tan sonra altı üstüne getirilmiş, ölümcül yaralar açılarak güvenilirliği, saygınlığı zedelenmiş yargı erkinin “paralele paralel” takımlarının hukuksal dayanağı Soylu komisyonda dinlendi Zorlu Center olayını bilmiyorum: (Zorlu Center’a plana aykırı Kolay kolay kaçmayız: konut inşası izni verildiği iddiası) Benim o konuyla ilgili bilgim yok. (İstanbul Çevre ve Şehircilik İl Müdürü Ahmet Ayyıldız’ı arayarak “Zorlu’nun işi tamam mı, şimdi açılış yapacak mı?” diye sorduğunun anımsatılması üzerine) Milliyet gazetesinden beni aradılar “Zorlu açıldı mı açılmadı mı?” diye. Ben de cevaben Ah l Sarraf’ın Tanrıkulu’na yönelik şikâyetine takipsizlik Bize Bu, Onlara da O Yakışırdı geçersiz hükümleriyle kendimizi bağlı görmüyoruz. Cumhuriyet’in saygı duyacağı, uyacağı hukuk kaynakları bellidir: Anayasa, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi, AB’nin Kopenhag Ölçütleri, Paris Şartı gibi evrensel hukuk ilkeleri… Bu, konunun hukuksal yanı. Bir de gazete olarak, Cumhuriyet olarak bizi bağlayan ilkeler var ve o ilkeler böylesi bir yayın yasağına uymamızı değil, uymamamızı emrediyor. Bir başka deyişle bu yayın yasağına uymamız demek, Cumhuriyet olarak kendi varlık nedenimizi inkâr etmemiz demek. Bizim için halkın haber alma hakkı (İhtiyacı değil: Hakkı) geri alınamaz, çiğnenemez, kısıtlanamaz bir haktır. Gerçekleri gün ışığına çıkarmak bizim ödevimiz. Ötesini gün ışığından korkan yarasalardan esinlenmiş zihniyet düşünsün… Dedim a, bize bu, onlara da o yakışırdı. Her iki taraf kendine yakışanı yaptı. HHH Pekiiii… Bu yayın yasağı niye kondu? Bu yasak kararı, 17 Aralık dosyasını soruşturmak üzere kurulan Meclis Araştırma Komisyonu’nun talebi üzerine alındı. O komisyonda AKP’lilerin çoğunlukta olduğunu ve “parmak indir, parmak kaldır”a indirgenmiş demokrasicilik oyununu pek hünerle oynadıklarını hatırlatmama gerek yok herhalde. Soruşturmanın gizliliği bildik bir hukuk kuralıdır. Savcılıkça yürütülmekte olan bir soruşturmanın olumsuz etkilenmesini, sanıkların kanıt ve belge gizlemesini, karartmasını önlemek üzere alınır. Ancak soruşturma sonuçlanıp iddianame düzenlendikten sonra yayın yasağı da kalmaz, gizlilik de... Çünkü sahici bir hukuk devletinde yargılamanın aleniliği olmazsa olmaz bir kuraldır. Ama bu defa ortada yargı erkince yürütülen bir soruşturma yok. Meclis Araştırma Komisyonu’nun bir araştırması var. Orada hakkında soruşturma yürütülenlerle ilgili bir cezalandırma olmayacak. Sadece çoktan kamuoyuna mal olmuş, “tape” denen ses kayıtları ile ayrıntıları ortalığa saçılmış yolsuzluk, rüşvet, haksız kazanç, nüfuz ticareti gibi ağır iddialarla ilgili Meclis komisyonu tarafları dinleyecek, tanıkları sorgulayacak, sorular soracak, ses kayıtlarına ilişkin açıklamaları, bilirkişi raporlarını inceleyecek ve bir rapor yazacak. Hepsi bu. Eee? Böyle bir soruşturma niye halktan gizlenir? Öyle ya, yayın yasağı halkın gizli kalması istenen bilgileri öğrenmemesi, öğrenememesi için konur. Haydi bir soru daha: Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin bir komisyonunun çalışmaları ile ilgili olarak bir sulh ceza mahkemesi nasıl bir yayın yasağı kararı alabilir? Bu soruya sayfalar dolusu cevap verilebilir. Ama kısa ve yalın bir cevap da kanımca yeterli: Hatırlayın, 17 Aralık denen “mutlu” günden, onu izleyen 25 Aralık gibi bir başka “mutlu” günden sonra iktidar kanadından gelen açıklamaların özü özeti neydi? Bir iki ürkek, laf kalabalığına getirilmiş “montajdır, dublajdır” yavelerinden başka ne duyduk? “Bu bizim iktidarımıza yönelen bir darbe girişimidir” dediler ve başka bir şey demediler. “Darbe, paralel yapı, paralel darbe, dış mihraklar, üst akıl, alt akıl” gibi sözcükler havada uçuştu; bitip tükenmeksizin tekrarlandı. Ama bir Allah’ın kulu da kitlelerin önüne, mesela TV ekranlarına çıkıp gür bir sesle “Bu yolsuzluk iddiaları da, hırsızlık iddiaları da, ayakkabı kutularındaki dolarlar da, nüfuz ticareti de, rant amaçlı vurgunlar da, kol saati de külliyen yalandır, iftiradır” demedi, diyemedi. Yani yayın yasağı talebinde şaşılacak bir yan yok. Ama “Cumhuriyet’in yayın yasağına uymuyoruz” açıklamasında da şaşılacak bir yan yok. Herkes kendine yakışanı yaptı... HHH Yazıyı bitirirken Shakespeare’in dilinden genç Hamlet’in bir öfke çığlığını aktarsam yakışır mı? Yakışır. Buyrun: “Çürümüş bir şeyler var Danimarka sarayında... Şu kalın duvarların ardında çürümüş bir şeyler var...” ‘Soru önergeleri için soruşturma açılamaz’ CANAN COŞKUN Üzeri örtülen 17 Aralık rüşvet ve yolsuzluk soruşturması şüphelilerinden Rıza Sarraf’ın CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu’nun Meclis’teki soru önergelerine yönelik şikâyetine takipsizlik kararı verildi. Kararda, Tanrıkulu’nun milletvekilliği sırasında TBMM Başkanlığı’na görevi kapsamında soru önergesi verdiği, soru önergeleri için soruşturma açılamayacağının altı çizildi. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Özel Soruşturma Bürosu Başsavcı Vekili Selamettin Celep tarafından verilen kararda, Tanrıkulu’nun 25 Aralık 2013 ile 1 Temmuz 2014 tarihleri arasında 6’sı Başbakan, 8 tanesi de Bülent Arınç, Ali Babacan ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Adalet Bakanı Bekir Bozdağ tarafından cevaplandırılması istenilen soru önergesi verdiği kaydedildi. Sarraf’ın Tanrıkulu’ndan soru önergeleriyle şahsını aşağılayıcı ve küçük düşürücü ifadelere yer verdiği ve iftirada bulunduğu, ayrıca adil yagılamayı etkilemeye teşebbüs ettiği iddialarıyla şikâyette bulunduğu anımsatıldı. Kararda soru önergelerinin bir kısmının Sarraf’ı zan altında bırakabilecek veya toplumda küçük düşürücü algılamalara yol açabilecek mahiyette olduğu kaydedildi. Kararda, anayasanın 83. maddesinde yer alan “Türkiye Millet Meclisi üyeleri Meclis çalışmalarındaki oy ve sözlerinden, Meclis’te ileri sürdükleri düşüncelerden o oturumdaki Başkanlık Divanı’nın teklifi üzerine Meclis’çe başka bir karar alınmadıkça bunları Meclis dışında tekrarlamak ve açığa vurmaktan sorumlu tutulamazlar” hükmünün yer aldığı belirtildi. asama dokunulmazlığı kapsamında Yine anayasanın 83. maddesinde “Türkiye Millet Meclisi’ndeki siyasi parti gruplarınca yasama dokunulmazlığı ile ilgili görüşme yapılamaz ve karar alınamaz” hükmü gereğince, Tanrıkulu’nun yasama dokunulmazlığı çerçevesinde hareket etmesi halinde yasama dokunulmazlığının kaldırılmasının dahi söz konusu olamayacağına vurgu yapıldı. Aleniyet oluşturacak şekilde hakaret içeren sözlerin olması durumunda bunlar açısından yetkili ve görevli hukuk mahkemelerinde tazminat davası açılabileceği belirtilerek yasama dokunulmazlığı kapsamında bulunan soru önergeleri için soruşturma açılamayacağı ifade edildi. Savcılık, Tanrıkulu’nun TBMM üyesi oluşu ve isnat konusu olan “yasama dokunulmazlığı” kapsamında bulunuşu sebebiyle kamu adına kovuşturmaya yer olmadığına ve evrakın işlemden kaldırılmasına karar verdi. Y
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear