01 Haziran 2024 Cumartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
1 EKİM 2014 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA HABERLER Tezkere beklerken hükümet, İmralı öncesi sürpriz bir kararla HDP’nin beklediği kurulları resmileştirdi 7 Sürece resmi izleme ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) IŞİD’le mücadele izlenecek yol haritasını belirleyecek tezkerenin çıktığı Bakanlar Kurulu’nda çözüm süreciyle ilgili HDP’nin beklediği kurulları resmileştiren sürpriz bir karar daha alındı. HDP’nin beklediği çözüm sürecine ilişkin izleme ve koordinasyon kurulları bugün Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girecek. Bakanlar Kurulu’nun ardından açıklamalarda bulunan Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın açıklamasına göre, çözüm süreci, bundan sonra iki kurul tarafından izlenecek. “Çözüm Kurulu” ve “Koordinasyon Kurulu” olmak üzere ikili bir yapı oluşturuldu. Yol haritasının içeriği IŞİD’in saldırılarıyla değişen dengeler gözetilerek özellikle PKK’nin silah bırakması konusunda yeni takvimlerin belirlenmesine neden olmuştu. IŞİD’in varlığının devam ettiği bir dönemde PKK’nin başta yurt dışında olmak üzere silah bırakması beklenmiyor. Çözüm Kurulu daha önce gündeme gelen Başbakanlığa bağlı “Çözüm Sekretaryası” olarak tanımlanan bir yapıda tamamen hükümet temsilcilerinden oluşacak. Görev ve yetkilerini de çözüme yasal statü veren çerçeve yasadan alacak. Koordinasyon kurulunun yapısının ise sivil toplum formülüyle oluşturulacağı ifade ediliyor. Arınç, komisyonları özetle şöyle anlattı: “Çözüm Süreci Kurulu’nun görevi, sürecin genel koordinasyonu yürütmek, komisyonların hazırlandığı eylem planlarını değerlendirip onaylamak sürecin işleyişine ilişkin gerekli kararları almaktır, kurulun üyeleri bizzat başbakan veya görevlendireceği başbakan yardımcısının başkanlığında, başbakan yardımcıları Adalet, Dışişleri, İçişleri, Milli Savunma Bakanları, Başbakanlık Müsteşarı, Kamu Düzeni ve Güvenliği Müsteşarı ve MİT Müsteşarından müteşek ‘Özgürlük’ Kadını Kapatırken Kendi ülkesinde kadını her anlamda kapatmaya çabalayan, bunun için elinden gelen gelmeyen her şeyi yapan, toplumsal kutuplaşmada zirveyi göze alan iktidar; kadını kapatmış, siyahlara bürümüş, evden, okuldan, sokaktan almış terörist bir örgütle savaşabilir mi? Sorunun yanıtı “eğer” diye başlar; “eğer stratejik amaçlar, bağımlılık ilişkileri gerektiriyorsa, ideolojik ortaklıklara gönül bağları baki kalmak koşuluyla ara verilebiliyor”. Bu nedenle IŞİD’i yaratmış, ona destek olmuş Suudi Arabistan, Katar gibi din devletleri, ABD eliyle oluşturulmuş IŞİD karşıtı cephenin üyesidirler. Bu cephe demokrasi güçlerinin, demokrasi düşmanı IŞİD’e karşı cephesi değildir. Türkiye de bu cephede yer alacaksa, ülkeyi yöneten AKP iktidarı ideolojik hısımlarını inkâr ettiği için değil, ABD öyle istediği için olacaktır. HHH Ama AKP iktidarının kendi tabanına durumu anlatma zorluğu çektiği görülüyor. Yine de durumu idare etme yolunu seçeceklerdir. AKP kurmaylarının birbirine tümüyle ters tezleri aynı anda savunarak sorunları çözdüklerini düşünmeleri ve herkesin de buna inandığını sanmaları gariptir, ama ne yapacaksınız, politika yapma yöntemleri hep böyleydi. Bunda şaşılacak bir şey yoktur. Takıyyecilik onların iliklerine işlemiş temel bir karakter çizgisidir. Şaşılması gereken, kimilerinin bunun yeni bir şey olduğunu sanmalarıdır. HHH Yanılmak insana mahsus. Geçmişte yapılan ve solu bire kadar kırmış faşist askeri darbeleri unutup, orduyu kutsayan anlayışın memlekete verdiği ve vermekte olduğu zararı görmeyenlerle, AKP’nin takıyyeciliğini görmek istemeyenler şimdi de hatalarını anlamakta zorlanıyorlarsa, “insan halidir” deyip geçelim mi? “Durun arkadaşlar, 12 Mart’ı, 12 Eylül’ü yaşadıktan sonra askerin laikliği, demokrasiyi koruyacağına inanmak ne kadar yanlışsa, AKP’nin ayan beyan niyetlerini görmezden gelerek AKP’ye devrimcilik atfetmek de o kadar yanlıştır” demek gerekmez mi? “AKP bizi yanılttı” diyenlerin “Ama ne yapsaydık, niyet mi okusaydık” demeleri durumu kurtarıyor mu sizce? Bilimde kuşku nasıl ilerletici faktörse, toplumsal bilimlerde de aktörlerin söz ve davranışları kadar niyetleri de araştırma dışı bırakılmamalıdır. HHH Yanlışta ısrar, analizlerin tökezleyen tezlerinde inat yararlı bir iş değildir. Şimdi de kimi arkadaşlar, kadının örtünmesini, örtülmesini 9 yaşa kadar indiren ve daha da indirecek olan AKP’yi, daha doğrusu kendi özgürlük anlayışlarını savunabilmek için “ebeveynlerin çocuklarını istedikleri gibi yetiştirme özgürlüğü” gibi bir “özgürlük” türü icat ettiler. Böyle bir özgürlük yoktur. Sistemlerinin sürekliliğini sağlamak isteyenlerin tezidir bu saçmalık. Böyle bir özgürlüğü savunabilmek için kişinin çocuklar dahil tüm insanların hak ve özgürlükleri fikrinden, sol değerlerden kopmuş olması, geleceğin geçmişe mahkumiyetini kabul etmiş olması gerekir. HHH Peki, neden böyledir? Neden aklı başında insanlar böyle olmayacak tezleri savunabiliyorlar, neden insanı kendi özgürlükleriyle baş başa bırakmayı denemiyorlar? Sakın, yalnızca kadının örtünmesi, örtülmesi konusunda değil, toplumu muhafazakârlaşmaya doğru iten, yönelten daha pek çok konuda da işi başından değil, ortasından tartışmaya başladıkları için olmasın? İnsanların kılık kıyafetleri tarih boyunca çok sayıda faktör tarafından belirlendi. Coğrafya ve iklim değişiklikleri, sosyal statüler, sınıf farklılıkları, toplumsal gelişmenin çok farklı, örneğin moda gibi dinamikleri, gelenekler ve din önemli rol oynadı. Romalılar artık eski Romalılara benzemiyor. İngilizler eski İngilizler, Almanlar eski Almanlar değil. Din, kıyafetin belirlenmesindeki etkisini Batı’da tümüyle yitirdi. Besbellidir ki kadını aşağılayan, toplumsal yaşamdan dışlayan ülkelerin gelişmeyle, özgürlükle de bir ilişkisi olamaz. Peki, bizim özgürlükçülerimiz neden hâlâ kadının örtünmesini ve örtülmesini özgürlük sanmayı sürdürüyorlar ki? ‘Başbakanlık’a bağlı’ kildir. Sorumlu kurumları belirliyoruz. İkinci kurul İzleme ve Koordinasyon Kurulu.” “Bugünlerde tartışması yapılan, ‘çözüm süreci bitti bitmedi’ buna yönelik tehditler, bizim açımızdan geçersizdir” ifadesini kullanan Arınç, “Hükümetimiz bu konuda ciddidir. Sürecin başarıya ulaşması konusunda, bütün varlığını ortaya koymuştur. Onu başarıya ulaştırmak için gayret sarf ederken asayişi bozan, kısmen terör, kısmen de asayişsizlik konularında elbette bir acımasız davranışımız söz konusu olacaktır.” Öcalan, geçtiğimiz yıl sürecin başında ortaya koyduğu 3 aşamalı bir yol haritası çerçevesinde Hukuk Komisyonu, SosyoEkonomik Komisyon, Misakı Milli Komisyonu, Kadın Özgürlüğü Komisyonu, Ekoloji Komisyonu, Sivil Toplum Komisyonu, Güvenlik Komisyonu, Hakikatleri Araştırma ve İzleme Komisyonu başlıklarında komisyonların kurulmasını istemişti. Şimdi gözler İmralı’da MAHMUT LICALI ANKARA Çözüm sürecinde yaşanan gerginlik devam ederken, HDP heyetinin İmralı’ya yapacağı ziyaretin hiçbir gerekçe gösterilmeden bugüne ertelenmesinin nedeni dün akşam Bakanlar Kurulu’ndan çıktı. “Çözüm süreci anlamsızlaşıyor” açıklamalarının zirveye çıktığı anda Bakanlar Kurulu HDP’nin uzun süredir istediği süreci yürütecek iki kurulun yasllığa kavuşmasını sağlayan adımlar attı. PKK ve İmralı’nın eylül bitmeden somut adım atılması yönündeki beklentisi kısmen karşılanarak Öcalan’ın bugün vereceği kritik mesaj öncesi hükümet stratejik bir adım atmış oldu. HDP’nin bugün yapacağı görüşmede Öcalan’ın vereceği mesaj merak konusu oldu. HDP, sürpriz kurullara resmiyet kazandırılması kararını değerlendiriyor. Arınç’ın açıklaması öncesinde HDP kulislerinde, “Blöf mü yapılıyor” şüpheleri dile getirilmişti. İlk değerlendirmeler, kararın Kandil’le doğrudan görüşmelerin başlaması, İmralı heyetinin genişletilmesi gibi adımların atılması anlamına geleceğini gösteriyor. HDP’den ‘çözüme evet, tezkereye ret’ HDP, kurul kararını olumlu karşıladı. HDP kulislerinde Öcalan’ın “kalıcı eylemsizlik” çağrısı yapabileceği bilgisi konuşulmaya başlandı. HDP’de yine Şubat ayına kadar sürecinin yeni aşamasına ilişkin takvimin hükümetle müzakere edileceği, takvim içinde eve dönüş, Türkiye içinde dağdakilerin indirilmesi ve yine Türkiye içindeki PKK’lilerin silahsızlandırılması başlıklarının yer aldığı konuşuluyor. HDP’nin daha önce açıkladığı gibi “tezkereye ret oyu verme” kararının sürdürülmesi eğiliminde birleştiği kaydedildi. Kobani’de Barzani’ye yakın 8 siyasi parti, ortak silahlı güç kuruyor IŞİD’e karşı yeni cephe Haber Merkezi Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Eşbaşkanı Gültan Kışanak’a, “Burası benim devletimse, benim toprağımsa çıkın dışarı” ifadelerini kullanan komutana, Genelkurmay Başkanı Necdet Özel tarafından ödül verildiği öğrenildi. Suruç’ta Kobani için çadır kuranlarla askeri taş yağmuruna tutanlara yapılan müdahaleye tepki gösteren Kışanak, askerle konuşurken, “Senin devletin bana söz verdi” demiş; asker de buna karşılık, “Burası benim devletimse, benim toprağımsa çıkın dışarı” ifadelerini kullanmıştı. Yeniçağ’ın haberine göre; üsteğmen Ankara’ya çağrılarak Özel tarafından ödüllendirildi. O askere ‘Özel’ ödül IŞİD eylemlerine IŞİD’in Kobani’ye yönelik saldırılarını kınamak çin HDP ve DBP tarafından Mardin Kızıltepe ve Nusaybin’de protestolar düzenlendi. Yürüyüşlerden sonra bazı göstericilerin polise havai fişek ve taş atması üzerine polis gaz bombası ve tazyikli suyla müdahale etti. Suruç’ta da sınırın sıfır noktasında nöbet eylemi yapan kalabalığa güvenlik güçleri dün sabah gaz bombasıyla müdahale etti. Yumurtalık köyü yakınlarındaki müdahalede, bir genç boynundan ve bir kadın başından gaz bombasıyla yaralandı. MAHMUT ORAL SURUÇ Kobani’de faaliyet yürüten 8 Kürt siyasi partisi, “Kobani Kürt Yurtsever Birliği” adıyla askeri bir yapılanmaya gidiyor. Irak Bölgesel Kürt Yönetimi Başkanı Mesud Barzani’ye yakınlığıyla bilinen bu siyasi partilerden, Suriye Kürdistan Demokratik Partisi’nin (PDK Suriye) Kobani’deki siyasi birim başkanı Müslüm Muhammed, başta Mesud Barzani olmak üzere tüm Kürt dostlarından silah ve destek beklediklerini bildirdi. IŞİD’in Kobani’ye yönelik saldırıları iki haftayı geride bıraktı. Saldırılar, Kobani’de uzun bir süredir silahlardan uzak duran Kürt siyasi partilerini de hareketlendirdi. Suriye Kürdistan Demokratik Partisi, Suriye Kürt Birlik Partisi Suriye Kürt İlerleyiş Partisi, Suriye Kürt Islah Hareketi, Suriye Kürt Eşitlik Partisi’nin de bulunduğu toplam 8 siyasi parti “Kobani Kürt Yurtsever Birliği/ Encumena Niştimani ya Kurdi li Kobani (NKS)” adıyla yeni bir silahlı grubun kuruluşunu ilan etti. Birliğin kurucuları arasında yer alan siyasi partilerden PDK’nin Kobani’deki siyasi birim başkanı Müslüm Muhammed, birlik içinde yer alan siyasi partilerin yaklaşık 10 gün önce Kobani halkına silahlarını alıp IŞİD’e karşı durma çağrısı yaptığını ancak artık yeni bir askeri yapı olarak faaliyet yürüteceklerini belirtti. sert müdahale CHP’DEN KOBANİ RAPORU ‘Tamponun hedefi IŞİD değil’ AYŞE SAYIN ANKARA CHP genel başkan yardımcıları Veli Ağbaba ve Mehmet Bekaroğlu başkanlığında geçen hafta Suruç’a yardım götüren ve daha sonra Kobani’ye de geçen CHP heyeti tarafından hazırlanan raporda, bölge için 14 maddelik acil eylem planı önerisi yer aldı. Kobani’de halk, yerel yöneticiler ve PYD yetkilileri ile de görüşen CHP heyetinin raporunda, çarpıcı değerlendirme ve tespitlere de yer verildi. Tampon bölgeye ret: Tampon bölge planının Suriye rejimine ve Kürtlere karşı düşünüldüğü heyetimiz yönünden tartışmasızdır. Zira IŞİD’in elinde uçak ve helikopter olmadığı bilindiğine göre, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Uçuşa Yasak Bölge” savunması hedefin kimler olduğunu yeterince açıkça ortaya koymaktadır. Hedef Suriye, Esad muhaliflerini eğitecek bir harekât alanı ve Kürtlerin denetim altında tutulmasıdır. Ambargo kalksın: Eğer Türkiye, IŞİD’i “terörist” olarak görüyorsa Kobani’ye ambargo acilen kaldırılmalı, yiyecek ve giyecek satışına, yardımına izin verilmelidir. Acil sağlık hizmeti: Kobani’de tıbbi anlamda, ilaç, sargı bezi, alçı ihtiyacı var. Konaklanan çadırlarda ishal ve göz ağrısı şikâyetleri yaygındır. Hemen her çocuğun yüzünde yara ve kabarıklık mevcuttur. Şartlar iyileştirilmelidir. Araç geçişine izin: Esad rejiminden kaçıp gelen Suriyeli sığınmacılara Türkiye’nin tüm sınırlarında araçlı geçişe izin verildiği halde, IŞİD’den kaçanlara araçlı geçiş yasaktır. Bu duruma son verilmesi gerekmektedir. IŞİD’e destek kesilmeli: IŞİD’in askeri, siyasi, istihbarat desteği olmadan ayakta kalması mümkün değildir. Bu nedenle, bu kaynakların sonlandırılması için her türlü girişimde bulunulmalıdır. IŞİD gidecek: Kobani düşse bile IŞİD’in orada sonsuza kadar tutunamayacağı açık. Demokratik bir devletin yapması gereken, IŞİD’e karşı masum insanların yanında yer almaktır. Top düştü, okullar tatil MAHMUT ORAL SURUÇ IŞİD’in Kobani’ye yönelik saldırıları 16. gününü geride bıraktı. IŞİD’in Kobani’ye yaklaşık 4 kilometre uzaklıktaki Kazıkan köyünü ele geçirdiği belirtildi. Kobani’den patlama sesleri duyulurken, zaman zaman silah sesleri geldi. Kobani’nin Siftek köyü Zorafa mevkisinde devam eden çatışmalar dün de sürdü. Suruç Karaca Mahallesi’nden de izlenebilen çatışmaların şiddetinin azaldığı gözlendi. Mürşitpınar Sınır Kapısı yakınlarında konuşlandırılan tanklar bölgeden çekildi. HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın Kobani’den Türkiye’ye dönüşünün 20 dakika sonrasında saat 14.30 sıralarında Mürşitpınar Sınır Kapısı yakınlarına, Türkiye sınırının 50 metre ilerisine IŞİD tarafından atılan bir top mermisi düştü. Suruç Kaymakamlığı ise dün yaşanan patlamalar ve sınırı aşan mermiler nedeniyle riskli olarak belirlenen 3 mahalledeki okulların 2 gün tatil edilmesini kararlaştırdı. Türkiye’ye sığınmak isteyen Kobanililer, Yumurtalık sınır hattındaki kontrol noktasından Türkiye’ye alındı. Suriyelilerin araçları da Türkiye’ye alınmaya başlandı. Araçlar, etrafı hendekle kazılı alana alındı. Bu arada Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu, bölge illerinin baro başkanları ile Mürşitpınar’da inceleme yaptı. Feyzioğlu, “Birileri burada zengin olacak diye, komşularımız, kardeşlerimiz acı çekiyor” dedi. IŞİD tehdidi dayanınca Birlik içinde yer alan siyasi partilerin Kobani’deki nüfusa oranının yüzde 60’ları bulduğunu dile getiren Muhammed, “IŞİD tehdidi olduğundan beri insanlarımız bizden bu kararı bekliyor. Zaten Kobani’de bu kişilerin silahları vardı, ama ellerine almıyorlardı. Bu çağrımızdan sonra silahlarını alıp askeri birimimiz altında faaliyet yürütecekler. Bugüne kadar silaha şiddetle ihtiyaç yoktu, IŞİD tehdidi dayanınca Kobani için silahlanma kararı aldık” dedi. YPG ile aralarında bir sürtüşme olup olmayacağı sorusu üzerine Muhammed, “Biz umut ediyoruz ki YPG ile aramızda bir sorun çıkmaz, çünkü biz YPG ile bir araya gelip silahlarımızı IŞİD’in göğsüne dayayıp Kobani’yi savunmak istiyoruz. YPG’yle aramızda bir çatışma çıkmasını istemeyiz, onlarla konuştuk; onlar YPG’nin alanda olduğunu, eğer silahlanma olacaksa YPG’nin çatısı altında olması gerektiğini söyledi, biz kararlıyız ve bir sorun çıkmamasını umut ediyoruz” diye konuştu. Okul yakanlara operasyon IĞDIR (DHA) Mevlana İlkokulu’nun 22 Eylül gecesi molotofkokteyli atılarak yakılmasıyla ilgili soruşturma kapsamında polis, metruk bir binada, 20 adet molotofkokteyli ve 5 litrelik bidona konulan benzin ele geçirdi. Operasyonda okul ve Atatürk büstlerini yaktıkları gerekçesiyle gözaltına alınan 5 kişi tutuklandı. ‘Suriyeliyi asker öldürdü’ iddiası ‘YPG ile umarım çatışmayız’ Kobani’ye giden Demirtaş’tan AKP hükümetine çağrı DİYARBAKIR (Cumhuriyet) Suriyeli Civan Behçet, Mesut İsmail ve Rıdvan Emin, önceki gece Kızıltepe Karadoğan mevkisinden Türkiye’ye geçmek istedi. Askerlerin, durdurduğu 3 Suriyeliyi feci şekilde dövdüğü, Behçet’in yaşamını yitirdiği, İsmail ve Emin’in de yaralandığı iddia edildi. İHD, inceleme başlattı. ‘Direnişi destekleyin’ MAHMUT ORAL SURUÇ/ KOBANİ HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, temaslarda bulunmak üzere geldiği Suruç’ta ilk olarak Suriye sınırındaki Cevşen Mahallesi’ni ziyaret ederek, vatandaşlarla bir süre görüştü. Suriye’ye geçişlerin yapıldığı Mürşitpınar Sınır Kapısı’nda incelemelerde bulunan Demirtaş, güvenlik güçlerinden aldığı iznin ardından beraberindeki HDP milletvekilleri İbrahim Ayhan, İbrahim Binici ve Aysel Tuğluk’un da yer aldığı bir heyetle Kobani’ye geçti. Kobani Kantonu Eşbaşkanı Enver Müslim ile görüşerek bilgi alan Demirtaş, dönüşte gazetecilere açıklama yaptı. Demirtaş, “Beklenti bir kara harekâtından çok oradaki direnişin desteklenmesidir. Kalıcı çözüm gerekiyor. IŞİD madem Türkiye için bir tehdit. Resmi olarak madem bu ifade ediliyor. Şu saatten itibaren Türkiye Cumhuriyeti hükümetinin hem PYD ile doğru temelde karşılıklı iyi ilişkiler, birbirini destekleyen ilişkileri hızla kurup geliştirmesi gerekir” dedi. “IŞİD Kobani şehir merkezine gitmeyi başarırsa artık Türkiye de bu tehdidi durduramaz noktaya gelebilir” diyen Demirtaş, sözlerini şöyle sürdürdü: “İş işten geçmeden, tehlike artık durdurulmaz noktaya gelmeden tedbir almak gerekir. Direnişe destek olmak gerekir. Bu her halükârda Türkiye’nin çıkarına olacaktır. Rojava’da yaşayan Kürtler Türkiye için bir tehdit değil. Burada tehdit olan IŞİD’dir.” “Barış masada değil böyle arazide kurulur” diyen Demirtaş, “Kobani sınırında barışı inşa etmek tarihi bir kırılmayı engeller. Tarihi direnişi hep birlikte yapalım ki tarihi birliği de oluşturma fırsatımız olsun. Bu halkı yalnız bırakırsanız biz kendi başımızın çaresine bakarız, ama siz ilkesizliğinizle sorgulanacaksınız” ifadelerini kullandı. Demirtaş, sınırda nöbet tutanlara sert müdahale için polis yerine devletin su, çadır, yemek göndermesi gerektiğini vurguladı. KCK yöneticisi: Sabrımız kalmadı ‘On binler silahlanır’ Askeri yapının oluşumu konusunda Barzani ile bir görüş alışverişinde bulunmadıklarını bildiren Muhammed, “On binlerce kişinin katılacağını bekliyoruz. Şu ana kadar Barzani’den insani yardım aldık ama silah yardımı gelmedi. Bütün dünyadan silah talep ediyoruz” dedi. Yurt Haberleri Servisi ANF’ye konuşan KCK Yürütme Konseyi üyesi Sabri Ok, “Tayyip Erdoğan, Amerika’da DAİŞ (IŞİD) ile YPG’yi aynı kefeye koymuştur. ‘Koalisyon güçleri neden PKK’ye’ saldırmıyor’ demiştir. Bir taraftan lafta çözüm sürecinden söz ediliyor, ondan sonra da koalisyon güçlerine ‘PKK’yi bitirme saldırısını niye yapmıyorsunuz?’ diyor. Hükümet bu politikalarının kabul göreceğini sanıyorsa kendini kandırmış olur. Beşir Atalay kalkmış pişkince ‘Karşı taraf da samimi olmalı’ diyor. Bu tür söylemlere ve tutumlara artık sabrımız kalmamıştır” dedi. ‘Kürtler yeni ittifaklara yönelebilir’ IŞİD 1 km. mesafede Kobani’deki son durum konusunda da bilgi veren Muhammed, “IŞİD kimi yerlerde Kobani’ye bir kilometre kadar yaklaştı. 350 bin kişi vardı Kobani’de, şimdi yüzde 510’u ya var ya yok. Derdimiz sadece Kobani değil, bütün Kürt bölgesini IŞİD’den kurtarmak” dedi. Yurt Haberleri Servisi Van Bağımsız Milletvekili Aysel Tuğluk, AKP iktidarının, PYD’nin konrolündeki Rojava bölgesinden rahatsız olduğunu ve IŞİD ile işbirliği yaptığını belirterek IŞİD’in güçlenmesi için Musul’u işgaline izin verildiğini iddia etti. Dışişleri’nde yapılan ve basına sızan toplantıda Rojava ve Kobani’ye yönelik saldırıların planlandığını savunan Tuğluk, “Kobani’nin düşmesini dört gözle bekliyorlar. Türkiye şunu iyi bilmeli ki, Kobani düşerse çözüm süreci de biter. Kürtler çok daha farklı ittifaklara yönelip yeni mevziler açabilir” dedi. Tuğluk, taş atmasıyla ilgili de “O gün vahşice saldırdılar. Biz bir taş atmışız, çok mu yani?” dedi.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear