21 Haziran 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 1 EKİM 2014 ÇARŞAMBA 6 HABERLER Çok kapsamlı yetkiler istediği tezkereyi Meclis’e gönderen hükümet asker yollayabilecek Yabancı asker gelecek FIRAT KOZOK ANKARA Hükümet IŞİD’le mücadele çerçevesinde Türkiye’nin üstleneceği rolü ortaya koyan ve henüz hükümetin ABD ile “güvenli bölge” başta olmak üzere mutalakat müzakerelerin sürdüğü konularda pazarlık etmesine olanak sağlayacak kapsamlı yetkileri istediği tezkereyi TBMM’ye gönderdi. Irak ve Suriye’deki tehdit algısının birbirinden bağımsız olmadığı gerekçesiyle tek tezkere olarak hazırlanan metin, TSK’nin gerektiği durumda sınır ötesi harekât ve müdahalede bulunmak üzere yabancı ülkelere gönderilmesi ve aynı amaçlara yönelik olmak üzere yabancı silahlı kuvvetlerin Türkiye’de bulunması, bu kuvvetlerin, hükümetin belirleyeceği esaslara göre kullanılması ile risk ve tehditlerin giderilmesi için her türlü tedbirin alınmasını da kapsıyor. IŞİD’in yanı sıra PKK’nin de işaret edildiği tezkere 1 yıllık süreyi kapsıyor. Tezkerede Süleyman Şah Saygı Karakolu’na yönelik güvenlik riskinin arttığının ifade edilirken, mevcut risk ve tehditlerden en çok etkilenin ülkenin Türkiye olduğu, Suriye’nin kimyasal silah kullandığına yönelik atıflar yer alıyor. Tezkere gündemiyle toplanan Bakanlar Kurulu’nun ardından gazetecilere açıklamalarda bulunan Arınç, toplantının ana gündem maddesi olan tezkerenin tamamlandığını ifade etti. Arınç, daha önce çıkarılan Irak ve Suriye tezkerelerinin birleştirildiğini ifade ederken, “Bir yıl önce süreleri verilen ve ekim ayı içinde süresi bitecek olan iki tezkerenin yenilenmesi söz konusuydu. Biz bu tezkereleri rutin bir şekilde yenilenmesi veya iki tezkereyi birleştirmek suretiyle, bütün tedbirleri bir arada karşılamaya çalışan bir metin üzerinde çalıştık” dedi. “Daha önce şunu söylemiştim; ‘kapsamlı bir tezkere olacak, öyle bir tezkere çıkaralım ki yarın yine ihtiyaç olmasın.’ Güzel bir metin ortaya çıktı” diyen Arınç, “Tezkerede TSK’nin sınır ötesine geçişi ve yabancı ülke askerlerinin Türk topraklarını kullanmasına ilişkin düzenleme var mı, güvenli bölgede görev yapacak güvenlik güçlerinin kendilerini daha güvende hissetmelerine dönük bir ayrıca bir çalışma yapılacak mı?” sorusu üzerine “Şıklarınız buysa, hepsi” yanıtını verirken ekledi: “Bunların hepsini karşılayacak bir metin hazırlandı. Biz kararlı bir hükümetiz. Biz her gün yeni karar alma ihtiyacı hissetmeyeceğiz. Yaşanması muhtemel olayların ne olacağını çok iyi biliyoruz. Bunların hepsinin hem askeri hem de diplomatik karşılığı vardır. Talep kısmında uzun bir gerekçeden sonra yaşanan olaylar da geniş bir şekilde açıklandıktan sonra hükümetimizin Meclis’ten istediği yetkiler içinde bu saydıklarınızın hepsi bulunmaktadır.” TEZKERENİN GEREKÇELERİ.. Toplantı içinde toplantı IŞİD’le mücadele, sınır güvenliği ve tezkere gündemine odaklanan Ankara, günboyu süren toplantılarla tavrını netleştirdi. Ankara’daki sıcak gündem aslında önceki gece yarısı başladı. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile Başbakan Ahmet Davutoğlu, önceki gece yarısı sürpriz bir görüşme yaptı. Dün de Davutoğlu başkanlığındaki Bakanlar Kurulu saat 11.40’ta Başbakanlık Yeni Bina’da toplandı. Toplantıya, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel, Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Akın Öztürk, Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Hulusi Akar, Genelkurmay 2. Başkanı Orgeneral Yaşar Güler ve Genelkurmay Harekât Daire Başkanı Korgeneral Erdal Öztürk de katıldı. Genelkurmay Başkanı Orgeneral Özel, toplantıda askeri hazırlıklarla ilgili bir sunum yaptı. Toplantıya yaklaşık 2 saati aşkın değerlendirmelerin ardından bir ara verildi. Verilen arada, bürokratlar ve danışmanların da katılımıyla özel bir güvenlik zirvesi yapıldı. Yaklaşık 1 saat süren zirvenin ardından Davutoğlu ve bakanlar, yeniden toplantıya döndü ve Kurul kaldığı yerden çalışmalarını sürdürdü. Toplantı yaklaşık 6.5 saat sürdü. Süleyman Şah kaygısı EMİNE KAPLAN ANKARA Tezkereyle ilgili Bakanlar Kurulu prensip kararında, Türkiye’nin güney kara sınırları boyunca ulusal güvenliğe dönük risk ve tehditlerin son dönemde yaşanan gelişmeler sonucunda ciddi biçimde artığına dikkat çekilerek, Irak’ın kuzey bölgesinde silahlı PKK terör unsurlarının varlığını sürdürdüğü, Suriye ve Irak’ta diğer terör unsurlarının sayısı ve ortaya koydukları tehditte önemli artış gözlendiğine işaret edildi. Kararda, Türk toprağı kabul edilen Süleyman Şah Saygı Karakolu’na dönük güvenlik riskinin de arttığına dikkat çekilerek, “Tüm gelişmeler, Türkiye’nin rejimin ve terör gruplarının gerçekleştirebileceği her türlü saldırıdan, ayrıca Suriye’deki belirsizlik ve kaos ortamından en fazla etkilenebilecek ülke konumunda olduğunu teyit etmektedir. Bu çerçevede, ulusal güvenliğimizi tehlikeye atabilecek her türlü tehdide ve eyleme karşı, uluslararası hukuktan kaynaklanan haklarımız doğrultusunda gerekli önlemlerin tespiti ve uygulanması önem taşımaktadır” denildi. BM Güvenlik Konseyi’nin 2170 ve 2178 sayılı kararlarıyla, Irak ve Suriye’nin toprak bütünlüğünü ve bağımsızlığını teyit edildiği, bu ülkelerdeki terör faaliyetlerini kınandığı, IŞİD ve benzeri terör örgütlerinin faaliyetlerine karşı Birleşmiş Milletler üyesi tüm ülkelere gerekli tedbirleri alma çağrısında bulunulduğuna dikkat çekilen kararda, şu gerekçeler dile getirildi: “Bütün bu faktörler gözönüne alındığında, daha önce ilk olarak 2007 yı Davutoğlu: Lokal operasyonlar sorunu çözmez ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Başbakan Ahmet Davutoğlu, “Yeni Türkiye Yolunda” başlıklı televizyon konuşmasında “Arayışların Türkiye’nin hassasiyetlerini gözetmesi ve meseleye nihai çözüm getirecek kapsamda olması gerekiyor. Aksi halde, yapılacak lokal operasyonlarla, alınacak palyatif tedbirlerle elde edilecek her netice, kısa zamanda akamete uğrayacak, önü alınan bir terör örgütünün yerine bir yenisi gelecektir” dedi. “Çözüm süreci’ için Davutoğlu, “Bu konuda kararlıyız ama en önemlisi samimiyiz. Bugün çözüm sürecine her zamankinden daha fazla inanıyoruz. Hiç kimsenin bu süreci bahane ederek kamu düzenini bozacak girişimlerde bulunmasına da asla izin vermeyiz” diye konuştu. lında çıkan ve altı defa uzatılan Irak tezkeresi ve 2012 yılında çıkan ve bir defa uzatılan Suriye tezkeresini zaruri hale getiren risklerin devam etmesi ve yeni unsurların da devreye girmiş olması dolayısıyla Irak ve Suriye’deki güvenlik boşluğundan kaynaklanan tehdit ve tehlikelere karşı ilave tedbirler almamız, ulusal güvenliğimizin gereği olduğu kadar uluslararası hukuktan kaynaklanan bir yükümlülüğümüz haline de gelmiştir. Komşumuz Irak’ın toprak bütünlüğünün, millî birliğinin ve istikrarının korunmasına büyük önem atfeden Türkiye, terör gruplarının Irak’taki mevcudiyetine ve bunun doğurduğu tehditlere karşı askeri, siyasi ve diplomatik tedbir ve girişimlerini artırarak sürdürmek durumundadır.” Kararda, Suriye’de rejiminin 4. yılına giren şiddet politikalarının insani, bölgesel güvenlik ve istikrar bakımından yol açtığı risk ve tehditler arttığı kaydedilerek, rejimin sivillere yönelik saldırılarını ayrım gözetmeksizin ve her türlü ağır silaha başvurmakta beis görmeksizin sürdürdüğü belirtildi. Esad rejiminin meşruiyetten yoksun iktidarını idame ettirebilmek amacıyla terör gruplarına destek verdiği, etnik ve mezhepsel aidiyetleri istismar etmek suretiyle toplumsal farklılıkları fiili çatışmaya dönüştürmeyi hedefleyen bir siyaset izlediği vurgusu yapılan kararda, şöyle dendi: “Suriye rejiminin özellikle ülkemize yakın bölgelerde faaliyette bulunmalarını teşvik ettiği terör gruplarının, nüfuz arayışları çerçevesinde gerçekleştirdikleri eylemlerin neden olduğu güvenlik bunalımı derinleşmiştir. Esad rejiminin desteği ve işbirliği sayesinde Suriye’deki faaliyetleri için uygun zemin bulan söz konusu terörist gruplar, eylemlerini Irak’a da taşıyarak bu ülkeyi kaos ortamına ve istikrarsızlığa sürüklemiştir. Dolayısıyla Suriye rejimi kaynaklı tehditlerin kapsamı, terör tehlikesiyle birlikte genişlemiş; bölgesel ve uluslararası barış, güvenlik ve istikrara yönelik ciddi bir tehdit haline gelmiştir. Türkiye, anılan risk ve tehditleri artan oranda ve en fazla hisseden bölge ülkesidir. Bu çerçevede Türkiye’nin bu risk ve tehditlere karşı kayıtsız kalması beklenemez.” Suriye’deki çatışma ortamının seyrine bağlı olarak göç hareketinin kapsamının genişleyerek kitlesel boyuta ulaşması olasılığna dikkat çekilen kararda, “Suriye rejiminin, balistik füzeler dâhil olmak üzere ağır silahlarla yapmakta olduğu saldırıların yol açtığı tahribat ağırlaşmakta, ülkemizi hedef alan saldırgan politikaları sürmektedir. Rejim, elinde bulundurduğu kimyasal silah stoklan ve üretim tesislerinin imha sürecini 2118 (2013) sayılı Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi Kararı’na uygun şekilde sonuçlandırmamıştır” denildi. Kararda, BM Uluslararası Bağımsız Suriye Araştırma Komisyonu’nun raporunda da rejimin saldırılarda klor gazına başvurduğunu kayda geçirmesi, rejimin 200 binden fazla insanı konvansiyonel silahlarla öldürmüş olmasının Türkiye’nin ulusal çıkarlarına yönelik tehdit düzeyini gösterdiği kaydedildi. Esed, Esad oldu Şıklarınız buysa hepsi Tam yetki istiyor PERDE ARKASI ‘Tehdit ayrımı yapmak zorlaştı’ ükümet, süresi peşi peşine sona eren Suriye ve Irak tezkerelerini birleştirerek tek bir tezkere hazırlama formülü geliştirdi. Kaynaklar, bu durumu “Bu ülkelerdeki tehditler birbirlerinden bağımsız tehditlerdi. Geldiğimiz aşamada, bu ülkeler arasında tehdit ayrımı yapmanın zorlaştığı bir dönemdeyiz” diye açıkladı. “Ne yazık ki Irak ve Suriye sınırını aşan bir tehdit algısı var” derken, “Irak ve Suriye’de yaşananlar doğrudan ulusal güvenliği tehdit eder durumda. Türkiye’nin kendi ulusal güvenliğini koruma hakkı vardır. Bu konuda her türlü önlemi alır” görüşlerini dile getiren kaynaklar, Süleyman Şah Saygı karakolu’na dönük güvenlik riskinin arttığının da tezkerenin gerekçelerinde kayda geçirildiğini söyledi. Tezkerenin gerekçesinde mevcut risk ve tehditlerden en çok etkilenen ülkenin Türkiye olduğu, Suriye’nin kimyasal silah kullandığına yönelik atıflar yapıldı. H Gergef gibi hazırladık Arınç, “Yabancı askerler, Türkiye’yi geçiş üssü olarak mı kullanacak mı” sorusunu, “Bunlar teknik tabirlerdir. Bizim olası tüm ihtimallare karşı, askeri tedbirleri dikkate almak suretiyle gergef gibi hazırladık” diye yanıtlayan Arınç tezkerede terör örgütlerinin isimlerinin bulunup bulunmadığı yönündeki bir başka soru üzerine “Daha önceki tezkerelerimizde IŞİD ve benzeri örgütlerin ismi geçmiyordu, genel ifadeler kullanmayı tercih ettik. Bazı örgütlerin isimleri korunmuş olabilir. Ama bunların isimlerini tek tek saymak gibi bir çabanın içinde değiliz” dedi. Toplantının sona ermesinden kısa süre sonra Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun imzasını taşıyan tezkere TBMM’ye gönderildi. Protesto yok AYŞE SAYIN ANKARA TBMM, 24. dönemin son yasama yılı çalışmalarına bugün başlayacak. Tayyip Erdoğan’ın, cumhurbaşkanı sıfatıyla ilk kez yaşama yılı açış konuşmasını yapacağı Genel Kurul, yarın yapılması planlanan Irak ve Suriye tezkerelerinin görüşmelerinin ardından 14 Ekim’e kadar çalışmalarına ara verecek. Erdoğan’a karşı tavrı merak edilen CHP özel olarak herhangi bir protesto içine girmeme kararı alırken Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’nun da Genel Kurul’da hazır bulunacağı bildirildi. Vekillere genel kurulun saat 15.00’te toplanacağına ilişkin duyuru da yapıldı. CHP MYK’de CHP’nin TBMM’de ilk kez konuşacak olan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a yönelik herhangi bir tavır içine girmemesi gerektiği değerlendirmesi yapıldı. CHP’nin Erdoğan’ın salona girişi ve çıkışı sırasında ayağa kalkmama gibi organize bir hareket içine girilmemesi de benimsendi. Bazı milletvekillerinin bireysel olarak ayağa kalkmama gibi bir yöntemi seçebileceği ancak bunun partinin bir tavrı olmayacağı belirtildi. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) AKP Grup Başkanvekili Mustafa Elitaş, “Tezkere’nin kabulüyle ilgili 1 Mart’taki gibi bir durum yaşanabilir mi” sorusuna, bugün yaşanan durumun 1 Mart’tan farklı olduğunu dile getirerek “Bugün ülkemize karşı açık tehdit var. Top mermileri düşüyor. Türkiye’nin kendisi için alması gereken tedbirler söz konusu...” karşılığını verdi. “Muhtemelen kapalı oturumda görüşülecek” diyen Elitaş, AKP’li bazı milletvekillerinin hacca gittiğini belirtti. Elitaş, 4050 milletvekilinin tezkere görüşmelerinde bulunmayacağını söyledi. Kapalı oturum planı şte hükümetin Irak ve Suriye konusunda neredeyse “tam yetki” istediği tezkerenin tam metni: “Türkiye’nin güney kara sınırları boyunca ulusal güvenliğimize dönük risk ve tehditler, son dönemde yaşanan gelişmeler neticesinde ciddi biçimde artmıştır. Irak’ın Kuzey bölgesinde silahlı PKK terör unsurları varlığını sürdürmektedir. Öte yandan, Suriye ve Irak’ta diğer terör unsurlarının sayısı ve ortaya koydukları tehditte de önemli artış gözlenmektedir. Nitekim bu nedenle, BM Güvenlik Konseyi’nin 2170 ve 2178 sayılı kararlarıyla Irak ve Suriye’nin toprak bütünlüğünü ve bağımsızlığını teyit etmiş, bu ülkelerdeki terör faaliyetlerini kınamış, IŞİD ve benzeri terör örgütlerinin faaliyetlerine karşı BM üyesi tüm ülkelere 1373 sayılı BM Güvenlik Konseyi kararı ve uluslararası hukuk çerçevesindeki sorumluluklarına uygun şekilde gerekli tedbirleri alma çağrısında bulunmuştur. Türkiye’nin ulusal güvenliğine yönelik terör tehdidi ve her türlü güvenlik riskine karşı uluslararası hukuk çerçevesinde gerekli her türlü tedbiri almak, Irak ve Suriye’deki tüm terörist İ örgütlerden ülkemize yönelebilecek saldırıları bertaraf etmek ve kitlesel göç gibi diğer muhtemel risklere karşı güvenliğinin idame ettirilmesini sağlamak, kriz süresince ve sonrasında hasıl olabilecek gelişmeler istikametinde Türkiye’nin yüksek menfaatlarını etkili bir şekilde korumak ve kollamak, gelişmelerin seyrine göre ileride telafisi güç bir durumla karşılaşmamak için süratli ve dinamik bir politika izlenmesine yardımcı olmak üzere hudut şümul, miktar ve zamanı hükümetce takdir ve tayin olunacak şekilde TSK’nin, gerektiği taktirde sınır ötesi harekât ve müdahalede bulunmak üzere yabancı ülkelere gönderilmesi ve aynı amaçlara yönelik olmak üzere yabancı silahlı kuvvetlerin Türkiye’de bulunması, bu kuvvetlerin hükümetin belirleyeceği esaslara göre kullanılması ile riski ve tehditlerin giderilmesi için her türlü tedbirin alınması ve bunlara imkân sağlayacak düzenlemelerin hükümet tarafından belirlenecek esaslara göre yapılması için 4102014 tarihinden itibaren 1 yıl süreyle izin verilmesini anayasanın 92. maddesi uyarınca arz ederim.” ‘Kimyasal’ vurgusu ‘IŞİD çok yaklaştı’ Dünkü basın toplantısında Bülent Arınç’a Süleyman Şah Türbesi’nin etrafının IŞİD militanlarınca kuşatıldığı yönündeki iddialar da anımsatıldı. Türkiye’nin bölgede bir karakolunun bulunduğunu ve burada askerlerin görev yaptığını belirten Arınç, “IŞİD militanlarının çok yaklaştığı söz konusudur. Ama askerlerimiz görevlerine şu an itibarıyla devam etmektedirler” dedi. CHP KIRMIZI ÇİZGİLERİNİ BELİRLEDİ Güvenli bölge de hayal BARKIN ŞIK ANKARA Tezkere ile birlikte Türkiye, bu ülke topraklarında oluşturulması planlanan “No Fly Zone uçuşa yasak bölge” ve “güvenli cep bölge” tartışmasıyla baş başa kalacak. Türkiye’ye yönelecek göç dalgasını sınırları dışında durdurmak isteyen Ankara, ilk başlarda ortaya attığı “tampon bölge” tezinden tamamen vazgeçti. Çünkü tampon bölge, savaşan iki ülke arasında BM kararı doğrultusunda oluşturuluyor. BM tarafından belirlenen ve savaş sebebiyle tehlike altındaki sivillerin yine kendi toprakları içinde ihtiyaçlarının karşılanması ve güvenli biçimde barınmalarını sağlayan alanlara ise güvenli bölge adı veriliyor. Güvenli bölge için gerekli karar, New York’taki son BM toplantısından çıktı. Güvenli bölgenin olmazsa olmaz koşulu ise No Fly Zone ilan edilmesi. Türkiye’nin, koalisyon güçlerinin Suriye ve Irak içlerinde güvenli bölge oluşturulması yönündeki talebi ABD’den ise tam anlamıyla karşılık görmüyor. IŞİD ile mücadelenin kara ayağında peşmergeleri kullanan ABD, Kürtleri kendine küstürmek istemiyor. Kürtlerin çekincesi ise “Türkiye’nin kendi bölgelerine girip buradan bir daha çıkmaması” şeklinde özetleniyor. Kürtler bu yüzden Türkiye’nin kendilerine yalnızca silah yardımında bulunmasını istiyor. Türkiye’nin yalnız başına değil de koalisyon güçleri ile birlikte özellikle Suriye’de güvenli bölge oluşturmak istemesinin ardında ise Esad faktörü yatıyor. Türkiye’nin Suriye topraklarında tek başına güvenli bölgeler oluşturması durumunda Şam yönetiminin “topraklarımı işgal ettin” demesi ve iki ülke ordularının karşı karşıya gelmesi riski bulunuyor. Türkiye, yalnızca No Fly Zone ilanını da istemiyor. Böyle bir durumun PKK ve PYD’ye yarayacağı değerlendiriliyor. Türkiye’nin isteği doğrultusunda güvenli bölgeler oluşturulsa bile Bosna örneğinde olduğu gibi gerekli asker talebi koalisyon güçleri tarafından karşılanamayabilir. BM, daha önce yaşanan çeşitli savaşlarda da sivillerin korunması için güvenli bölge tesis etmişti. Bunlardan en bilineni, Birinci Körfez Harekâtı sonrasında Kuzey Irak’tan kaçan Kürtler için 1991’de oluşturuldu. Kara harekâtına ‘hayır’ diği IŞİD konusunda birdenbire tavır değişikliğine girmesinin de kuşkuları artırdığına işaret edildi. ANKARA CHP yönetimi, hüToplantıda IŞİD’in Türkiye’de birkümetin bugün TBMM’ye sevçok “uyuyan hücresi” olduğu ketmesi beklenen Suriye tezkeve operasyon başladıktan sonra resine destek konusunda “kırTürkiye’de de terör eylemlerine mızı çizgilerini” belirledi. Bu kapsamda CHP tezkereye an Gürsel Tekin başlayabileceği değerlendirmesi yapıldı. MYK sürerken açıkcak, operasyonun IŞİD’e karşı lama yapan CHP Genel Sekreteri Güryapılacağının net olarak tariflenmesi ve sel Tekin, CHP’nin bu konuda “ülke Türkiye’nin çokuluslu koalisyonla bile olçıkarları” doğrultusunda hareket edesa “kara harekâtı içinde yer almamaceğini söyledi. sı” koşuluyla destek verecek. Öte yandan CHP grubu bugün saat Dış politika başdanışmanı Murat 10.30’da toplanarak, Muharrem İnce’den Özçelik’in de katılarak bilgilendirme yapboşalan Grup Başkanvekilliği ve Grup tığı Kılıçdaroğlu başkanlığında toplanan yönetimindeki 2 boş üyelik için seçim Merkez Yönetim Kurulu’nda Türkiye’nin yapacak. Ankara Milletvekili ve PM Lekoalisyon güçleriyle de olsa bir kara opevent Gök’ün seçilmesi bekleniyor. Başrasyonu içinde yer almaması gerektiği dedanışman Murat Özçelik’i MYK’ye alağerlendirmesi yapıldı. Erdoğan ve AKP bilmek için de formül aranıyor. hükümetinin asıl hedefinin Suriye rejimi Bu arada MHP ise PKK’ye hiçbir şeolduğu ve bu amaçla rejim muhaliflerini kilde silah yardımı yapılmaması ve yadesteklemek için tampon bölge kurulbancı askerlerin Türkiye’ye gelmesine masını istediği değerlendirmesi yapılan izin verilmemesi halinde tezkereye desMYK’de, halen yaralıların tedavisi dahil, tek verme eğiliminde. hükümetin her türlü lojistik desteği verAYŞE SAYIN
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear