25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 5 OCAK 2014 PAZAR 6 HABERLER Bakan çocuklarını tutuklatan, Başbakan’ın oğlu Bilal Erdoğan’ı ifadeye çağıran, Gezicileri ‘terör’ suçlusu sayan savcı Muammer Akkaş’ın ilginç yaşam öyküsü Deniz’lerle Filistin’e CİHANER: SİL BAŞTAN DÜZENLENMELİ İLHAN TAŞCI Cemaatin yargıdaki gölgesi kaldırılmalı İLHAN TAŞCI ANKARA Başbakan’ın siyasi başdanışmanı Yalçın Akdoğan’ın kimi davalarda “kumpas” kurulduğuna ilişkin yazısı yeniden yargılama ve af tartışmalarını beraberinde getirirken CHP’nin hukukçu kökenli milletvekili İlhan Cihaner, öncelikli çözülmesi gerekenin yargının silbaştan düzenlenmesi olduğunu vurguladı. Cihaner, yargının üzerindeki cemaatçi yapılanma şüphesi ortadan kaldırılmadan yapılacak girişimlerin hukukun ve adaletin sağlanması sonucunu yaratmayacağı uyarısında bulundu. Cihaner, Akdoğan’ın kumpas yazısını sonradan değiştirmeye çalışsa da bunun hükmünün olmadığını vurguladı. Başbakan’ın da “yargıda çete var” belirlemesini yaptığını anımsatan Cihaner, “Eski Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin de ‘yargının imamı var ve bu kişi dosyanın özetini Pensilvanya’ya gönderdi ve ordan görüş istendi’ tespitini yaptı. Bunların hepsi bir arada düşünüldüğünde siyasi davaların tamamının hükmü kalmamıştır” görüşünü paylaştı. ANKARA Bakan çocuklarını tutuklatan, Başbakan’ın oğlu Bilal Erdoğan’ı ifadeye çağıran, Gezicileri “terör” suçlusu sayan savcı Muammer Akkaş’ın ailesi de bir zamanlar “terörist” sayılıp eza, cefa görmüş. Kuzeni İlyas Akkaş’ın 1969’da Deniz Gezmiş ve arkadaşlarıyla Filistin’e gitmesinden sonra Yalvaç Jandarma Komutanlığı’nın neredeyse tek uğraşı Akkaş ailesi olmuş. 17 Aralık’taki yolsuzluk ve rüşvet soruşturmasında düğmeye basması, ardından da soruşturmasının engellendiğini kamuoyuyla paylaşmasıyla hükümetin hedef tahtasına oturttuğu savcı Muammer Akkaş hakkında pek çok şey söylendi. Kimileri cemaatçi olduğuna ve hükümeti kıskaca almaya çalıştığını, kimileri ise dış mihrakların yönlendirmesiyle operasyon yaptığını dillendirdi. Muammer Akkaş’ın ailesi de yıllarca “terörist” sayıldı. Isparta’nın Yalvaç ilçesi nin Eğirler köyündeki “o gece” ve sonrasında yaşananlara ilişkin tanıkların anlatımlarının izinde Akkaş ailesinin ilginç öyküsüne kulak verelim. O günlerde savcı Muammer Akkaş’ın dayısının oğlu İlyas Akkaş da Keçiborlu Lisesi son sınıf öğrencisidir. 1969 yılında Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan, Yusuf Aslan, Taylan Özgür, Sinan Cemgil gibi sosyalist gençlerin bir araya geldiği Türkiye Halk Kurtuluş Ordusu saflarında yer alır. Bir gece evlerinin camını tıklatır, perdeyi aralayan annesi Rahime Akkaş’a “Ben gidiyorum. Allahaısmarladık” der. Yolunu belirlemiştir. Dava arkadaşlarıyla birlikte Filistin’e gidecektir. Yola koyulur. O tarihten sonra bir daha da kendisinden hiç haber alınamaz. Ama annesi onun bir gün camı tıklatacağı günü bekler, son nefesini verinceye kadar. Kimselerin bir daha görmediği, İlyas Akkaş ile ilgili de o tarihten sonra hep bir söylence dolaşır, Filistinde “şehit” olduğuna ilişkin. İlyas’ın köyden ayrılmasından sonra ise Akkaş ailesinin zor günleri başlar. 12 Mart gel diğinde kapısı ilk çalınan Akkaş ailesi olur. Derken 12 Eylül gelir yine askerler Akkaş ailesinin kapısında belirir. Zira onlar dönemin muktedirlerinin gözünde “teröristtir”! O baskı günlerinden birinde savcı Muammer Akkaş’ın öz dayısı, İlyas’ın babası Tahsin Akkaş kapıya gelenlere “Siz devletsiniz, eliniz kolunuz benden uzun. Ben de evladımı arıyorum. Siz bulup getirin” diye isyan eder. Anlatılanlara bakılırsa, İlyas Akkaş’ın Filistin’e gitmek üzere köyden ayrılmasından sonraki yıllarda Yalvaç Jandarma Komutanlığı’nın neredeyse tek uğraşı Akkaş ailesi olur. İlyas ile savcı Muammer Akkaş’ın akrabalığı da hayli karmaşıktır. Savcının anne ve babası amca çocuklarıdır. Muammer Akkaş’ın annesi ise İlyas’ın babasının kız kardeşidir. Bu nedenle Muammer Akkaş ile İlyas Akkaş öz haladayı çocuklarıdır. Baba soyundan ise İlyas Akkaş, savcı Muammer Akkaş’ın amcasının torunudur. Gül, Feyzioğlu, Erdoğan Linç Olayı Bitsin! Hızlı iki gün yaşadık; Gül Habertürk’te konuştu, Başbakan yandaş medyasını ve adamlarını topladı ama bence en önemli gelişmelerden biri Türkiye Barolar Birliği Başkanı Prof. Dr. Metin Feyzioğlu’nun büyük bir girişimcilikle ülkede hukuku kısmen raya oturtacak olan yasal düzenleme önerilerini Cumhurbaşkanı’na ve Başbakan’a götürmesi. Gül’den başlarsak, hukukun neredeyse askıya alınması, devlet içindeki yarı illegal yapılanma konularında Türkiye yıkılırken anayasanın kendisine yüklediği görevi yerine getirmede oldukça pasif ve sessiz kaldığını söyleyebiliriz. Habertürk’teki söyleşide, devlet içinde “paralel yapılanma”ya izin verilemeyeceğini, rüşvet ve yolsuzluklara da kayıtsız kalınamayacağını belirtti. Cumhurbaşkanlığı seçimleri üzerine de konuşmadı, henüz çok zaman var diyerek... Yani ne olacağı konusunda hiçbir karar ve anlaşma yok.. Şüphesiz ki Gül, Erdoğan ile konuşuyordur. Ama Erdoğan’ın ilgi, yetki, politik alanlarına pek girmeyi tercih etmediği net olarak görülüyor. Gül, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde ve politik istikbalinde acele etmiyor... HHH Feyzioğlu, çok iyi bir zamanlama ile, büyük bir hukuk yüz karalığı ve utanmazlığı olan Silivri yargılamalarını ve Yargıtay safhasını, cemaat yargısının tasallutundan kurtaracak ve belki de adil yargılamanın önünü açacak öneride bulundu. Bunun için, 5 Temmuz’da özel mahkemeleri ortadan kaldıran yasadaki “davalar kesin hükümle sonuçlanıncaya kadar ellerindeki işlere bakmaya devam edeceklerini” öngören maddenin kaldırılması ve yargılamaları yenileyecek bir maddenin eklenmesi, yeterli olacaktır. Yalçın Akdoğan’ın “milli orduya kumpas kurdular” demesi sıradan bir olay değil. Başbakan’la kararlaştırılan ve üzerinde konuşulan bir konu olduğunu yazdım ve söyledim. Evet bu bir kumpastır, bu kumpası yok ederek devlet (burada hukuk) içindeki yapıyı çökertebilirsiniz. Zaten cemaatin gazeteleri ve kalemleri, bu gelişme karşısında panik yaşıyor! Bu kumpasın ardında zamanında RTE’nin tam desteğinin olduğunu da yeniden yazalım. Bu kumpasın diğer bir yönü de, cemaatin ordu içindeki yapılanmasıdır. Bu yapılanma için her şeyi yakıp yıkabileceklerini, her türlü düzeneği kurabileceklerini, masum insanlara her türlü zulmü yapabileceklerini ve ülkenin savunmasına zarar verebileceklerini gösterdiler. Cemaatin ordu imamı kimlerdir? Can alıcı bir soru da budur... iktidar çatışmasının henüz tartışılmayan yönü... HHH Başbakan’ın dünkü gazetecileriyle görüşmesine gelince... Önümüzdeki en büyük engel, Başbakan’ın kişi olarak da demokratik görünmeyi asla kendisine yakıştırmamasıdır! Yüzde 99 yandaşlarıyla toplantı yaptı. Hürriyet’ten tutun Cumhuriyet’e kadar başka hiçbir medya temsilcisi orada yoktu. Başbakan’ın bu ayrımcılığı, ülke çapındaki ayrımcılığının da resmen dışavurumudur. Üstelik, en zor durumda olduğu bir zaman diliminde bile, sığındığı yerin yandaşlık, kendi “muhkem yapısı” olduğunu belirtelim. Ama buna karşılık, yargı töreninde dinlemediği Feyzioğlu’nu kabul edip önerilerine kulak vermesi, şüphesiz ki olumludur. Bağımsız ve tarafsız yargının bittiğini Meclis Başkanı Cemil Çiçek de dile getirdi ama ne zaman? Cemaat, geniş bir yolsuzluk ve rüşvet dosyasıyla iktidarın karşısına çıkınca! Cemaatin Silivri yargılamaları ne kadar düzenbazlıklarla doluysa ve asla yargılama diyemeyeceğimiz tam bir linç olayı ise, iktidara yönelik dosyası da, o kadar ciddi ele alınmayı gerektiren iddialarla doludur. HHH Erdoğan, Silivri’deki yargılamaların sahtekârlığı ile rüşvet ve yolsuzluk iddialarını aynı sepete koyamaz... Şüphesiz, Silivri rezaletini ortada kaldıracak, orada yargılanan herkesin onurunu, mesleğini, rütbesini, yüksek acı parasını/ tazminatını geri verecek ciddi adımlar atmasının tamamen arkasında olacağız. Ama bunun karşılığında rüşvet dosyasının örtbas edilmesi gibi bir “takas teklifi” asla kabul edilemez. 4 bakanı düştü, düşürüldü! Bu yargılamaların gölgesiz yapılmasını sağlaması, iktidarına da yeni bir sayfa açabilir! HHH F. Gülen, bir pazarlık mektubu göndererek, barışma önerisinde bulunmuş Erdoğan’a... Köprü altında çok sular aktı... Bu konuyu yarın yazacağım... Hiçbir iktidar, devlet içinde kendisini bir şekilde esir alabilecek hiyerarşik güce sahip bir yapı ile birlikte yaşayamaz... Anımsatalım: CHP bile! ŞİŞMAN: SüREçtE YARgIYI ENgELLEME gİRİŞİMİNE göZ YuMuLDu Savcı TIR dosyasını bıraktı Yurt Haberleri Servisi Suriye’ye silah ve mühimmat götürdüğü iddiasıyla Hatay’da durdurulan ancak savcılığın arama kararı MİT’in devreye girmesiyle yerine getirilmeyen TIR’ı soruşturan savcı Özcan Şişman, hem dosyasının hem de Hatay bölgesinden sorumlu TMK savcılığı görevinin kendisinden alınmasını istedi. TIR’ı “devlet sırrı” diyerek aratmayan MİT görevlileri hakkında suç duyurusunda bulunan Terörle Mücadele Kanunu’nun 10. maddesiyle yetkili savcı Şişman,“süreçte yargıyı engelleme girişimine göz yumulduğu” gerekçesiyle TIR dosyasının başka bir savcıya verilmesini talep etti. Adana Başsavcılığı’nın, Şişman’ın talebini yerinde bulduğu ve dosyayı başka bir savcıya sunduğu bildirildi. Öte yandan Şişman, Hatay bölgesinden sorumlu TMK savcılığı görevinin de kendisinden alınarak başka bir savcıya verilmesini istedi. Başsavcılık bu talebi de yerinde buldu ve yeni bir savcı görevlendirdi. TIR REYHANLI’DA BEKLETİLİYOR AKIN BODUR eniden yargılamayı gerçekçi bulmuyorum’ Yeniden yargılama tartışması sürerken, başvuruların da yapıldığını anımsatmamız üzerine Cihaner, şu değerlendirmeyi yaptı: “Bunların yeniden yargılama gerekçesi yapılmasını hukuksuzluğun tamiri konusunda gerçekçi bir yol olarak görmüyorum. Çünkü Özel Yetkili Mahkemeler yerine kurulan mahkemeler, Yargıtay; HSYK orada durdukça farklı sonuçlar beklemek gerçekçi olmayacak. Verilecek kararlar siyasi konjonktüre göre verilmiş kararlar olacak. Bazı hukukçuların Başbakan’ın danışmanının yaptığı açıklamalar nedeniyle ‘yeni tanık konumunda bu nedenle yargılama yapılır’ şeklindeki salt teknik yorumları çok önemsemiyorum. Kanunda var olan hükümlerin uygulanmadığı yerde kanunun bir başka maddesini geniş yorumlamak bana inandırıcı gelmiyor.” Yargıda yaşanan tartışmalardan sonra siyasi davaların afla ortadan kaldırılacağı yönündeki kulisleri nasıl değerlendirdiğini sorduğumuzda ise Cihaner, “Şu anda yaşadığımız tartışma hepsini aşıyor. Yargının hukuk dışı bir hiyerarşiye bağlı olduğu ve kararların bu hiyerarşinin belirlediği şekilde verildiği, devletin, sistemin tamamının meşruiyetini sorgulatan bir yapı söz konusu iken tek tek davalarda kanun yararına bozma yoluyla tamir edileceği kanaatinde değilim” dedi. Soruna ilişkin çözüm önerisini ise Cihaner, şöyle dile getirdi: “Yapılması gereken her şeyden önce bu şüphenin ortadan kaldırılması gerekir. HSYK, Yargıtay, ÖYM’ler bu yapılarıyla durdukça şüphe hep olacak. Yeniden bir yargılama olsa bile bu yapıda farklı sonuç çıkmayacak. Yeniden yargılama ile hukuksuzluğun, adaletsizliğin çözüleceği kanaatinde değilim. Önce yargıdaki bu gölgenin ortadan kalkması lazım. Türkiye’deki tüm siyasi aktörlerin bir araya gelmesiyle çözülebilir. Yenilenme, öncelikle bu kuşkuların ortadan kaldırılması ve tüm yurttaşların ikna edilebilecek etkin bir sürecin yaşanmasıyla mümkün olabilir. Bu da parlamento içinde yapılabilir.” ‘Y umlar AB’ye taşıdı Öte yandan Kıbrıs Rum yönetimi, Hatay’ın Kırıkhan ilçesinde içinde silah bulunduğu iddiasıyla aranmak istenen TIR’ı Avrupa Birliği’ne sordu. Kıbrıs Rum yönetiminin Avrupa Parlamentosu’ndaki milletvekili Takis Hacıdimitriu, soru önergesi hazırlayarak Avrupa Komisyonu’na, “Türkiye’nin Suriye’de Esad yönetimine karşı mücadele eden gerillalara silah gönderdiği yönündeki iddialarla ilgili ne yapıyorsunuz” diye sordu. R İSKENDERUN Hatay’ın Kırıkhan ilçesinde Suriye’ye silah ve mühimmat taşıdığı gerekçesiyle savcılık kararıyla durdurularak aranmak istenen TIR’ın Reylanlı’da bekletildiği bildirildi. TIR’ın, arama yapılamaması üzerine geldiği Reyhanlı’ya döndüğünü tutanaklara geçirildi, ancak TIR’ın geldiği ve yüklerini nereden aldığı ise netleşmedi. CHP Hatay Milletvekili Hasan Akgöl, “Bir TIR’ı yakalamak çok önemli değil. Çünkü sistem onun üzerine kuruluyor. Sorun bir TIR değil, onlarca TIR geçiyor. Hükümet önüne geçen her türlü engeli temizliyor ve çıkacak problemi yasaları değiştirerek kendine uyun hale getiriyor; gayri meşru uygulamaları, meşru Suriye sınırına örülen duvar hale getiriyor. Sevkıyat devamlı yapılıyor” dedi. Öte yandan, Hatay’ın Antakya ilçesindeki Apaydın kampını uzun süre “karargâh” olarak kullandığı bilinen Suriyeli muhaliflerin, karargâhı Gaziantep’e taşırken, Hatay’da üç noktayı “istihbarat üssü”, Konya’yı da silah üssü olarak kullandığı iddia edildi. Bir Suriyeli muhalif Suriye’ye son dönemde Hatay üzerinden çok fazla silah gönderemeyen muhaliflerin, Reyhanlı, Altınözü ve Yayladağı ilçelerini istihbarat üssü olarak kullandığını anlattı. REYHANLI’DAN İZLENİMLER Cuma Es Kuşaklı: Coğrafya ile mağdur olmak ÇİĞDEM TOKER ‘Şüpheyi kaldırın’ REYHANLI “Sert plastikten büyük mazot bidonlarını biliyorsunuz” diyor soru takısı kullanmadan sorarak. Evet manasında başımı sallıyorum. Mavidir hani, 5560 litrelik. Tepenin ardından her gün üç bin... Üç bin mi? Evet bazen iki, bazen üç bin kişi bellerine iple bağladıkları bidonları çeke çeke bu tarafa getirirdi. Kaçak yani? Evet kaçak diyor Cuma Es. Cuma Bey, Kuşaklılı çiftçi. Kuşaklı da Reyhanlı’nın Suriye sınırına “sıfır” köylerinden biri. Duvar örülüyor şimdi oraya. Sınırın 500 metre kadar içinden. Belki de hatırlarsınız; geçenlerde, duvara tepki gösteren köylülerle askerler arasında çatışma çıkmıştı. MİT TIR’ı için geldiğim Hatay’da, Reyhanlı’ya gittim önce. Mayıstaki patlama da havaya uçan binalara baktım. Aynı işhanı yeniden yapılıyor. Postane yenilenmiş. Fakat Adil Bey’in söylediğine göre ilçede tuhaf bir sessizlik hâkim. Aradan sekiz ay geçmesine karşın, bir patlama daha olur mu endişesi silinmemiş. Biraz da bu yüzden olacak; 30 Mart yerel seçimlerinde çıkacak sonuç, burada belki de hiçbir ilçede olmadığı kadar çok merak ediliyor. Adil Bey, Reyhanlı’dan ayrılan stabilize bir yol üzerinden Kuşaklı’ya götürüyor bizi. Cuma Bey’e önceden haber vermiş. Kapısını çaldığımız Cuma Bey de hemen duvarın örülme hikâyesini anlatmaya koyuluyor. Mavi bidonlar tepesi Manzarayı gözünüzün önüne getirin; tepeden aşağıya, her biri beline kalın iplerle bağladığı büyük mavi bidonları, Suriye’den Kuşaklı’ya kilo metrelerce yürüyerek getiren “kaçakçılar”. O dakikalar film gibi olmalı... Sınıra geldiklerinde toplanıyor ve listeye göre teslimat yapıyorlar. Diyelim ki Mehmet 300 bidon ısmarlamış, dört kişi Mehmet’i bulup veriyor bidonları. Suriye’den gelen mazot gece köye yanaşan tankerlerle toplanıp sonra da piyasaya veriliyor. Suriye’deki satıcıyla bu taraftaki alıcının kayıt dışı kârı muazzam. Mazotu iple sürüyüp getirenler? Onlar günde en fazla 1000 suri karşılığı 1314 liraya yapıyorlarmış bu işi. Bir gün içinde en çok iki tur gidip gelebiliyorlarmış. 2530 lira için öyle mi? “Ne yapsın fukaralar?” diyor Cuma Bey. Duvarın örülme sebebi işte buymuş. Tepedeki keskin nişancı kulübesini gösterip fazla yaklaşmamamızı tavsiye ediyorlar. Duvar inşaatıyla tepelere konumlanan keskin nişancılar gözlerini budaktan sakın mıyomuş. Ana akım medyaya pek yansımamış ama son aylarda 20’ye yakın kaçakçı vurulmuş... Duvarı hak etmemek Kuşaklı köylüleri, aslında bölgedeki herkes gibi Suriyelilere tanınan “hoşgörünün” ölçüsüzlüğünden yakınıyor. Duvar için çizilen başlangıç hattının Türkiye’den 2530 dönüm toprak götürdüğünü söylüyorlar. Bu durum onlar için zeytin dikememek yani ekonomik kayba uğramak anlamına geliyor. Kuşaklı köyü, coğrafyasından mağdur. Metropol hayatını, ilişkilerdeki sınır ihlalleri daraltırken buradaki hayatları da hakiki sınır ihlalleri zorluyor. Kuşaklıya örülen duvar, yapay sınırların hayatı nasıl güçleştirdiğini bir kez daha gösteriyor. Zaten köyün asıl adının Sarsarin olması bile tek başına çok şey anlatıyor. Düzeltme Gazetemizde dün yayımlanan “Kafa kesen El Kaideciye soruşturma yok” başlıklı haberde Dışişleri Bakanlığı’nın, Magomed Abdurakhmanov adlı kişi hakkında, Suriye’de yaşanan kafa kesme olayı ile ilgili soruşturma izni vermediği bilgisi yer almıştır. Savcılığa, soruşturma izni vermeyen Adalet Bakanlığı’dır düzeltir özür dileriz.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear