23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 1 EYLÜL 2013 PAZAR 14 Siyasal jargonda “hükümet darbesi”nin tanımı, bir kişi ya da örgütün yasadışı müdahaleyle hükümeti devirmesi ve iktidarı zorla ele geçirmesidir. Zaten bu yüzdendir ki Türkiye’de yaşanan 1960, 1971, 1980 hükümet darbeleri ve hatta 28 Şubat 1997 süreci, “askeri müdahale” olarak açıklanır. Özetle ister sivil, ister asker örgütlenmesi olsun, “cebren”, yani zor kullanarak hükümet devirmek amacıyla yapılan müdahale sonucuna, darbe denir. Ne var ki AKP hükümeti, darbelere bildiğiniz gibi öylesine karşı ve Sayın Başbakan öyle bir demokrasi havarisi ki; Türkiye dışındakilere bile çok duyarlı. Mısır’da kendisi gibi ve ancak kendisi kadar demokrat, ama “Müslüman Kardeşi!” Mursi’yi iktidardan deviren Mısır ordusuna kızıp köpürüyor, veryansın ediyor. AKP iktidarı öylesine demokrat ve Sayın Başbakan da havarisi ki, Türkiye hapishaneleri, zaten oluşmamış darbeler, doğmamış müdahaleler mezarlığı! HHH Yüzlerce insan, Balyoz ve Ergenekon davalarında girişilmemiş bir darbe girişimi, yapılmamış bir askeri müdahale olasılığı suçundan “Düşman Hukuku”na göre yargılandılar, onlarcası ömürboyu hapis cezasıyla içeri tıkıldı… Başbakan Erdoğan ve hükümeti, içerde şiddetle cezalandırdığını Mısır’da da hiddetle telin ederek, buraya kadar tutarlı. Ama AKP zurnası, Suriye’ye gelince zırt diyor ve hem Batılı müttefiklerini çağırıp, hem bizzat hazırlandığı “askeri müdahale”yle Suriye’de rejimi devirecek bir darbenin çığırtkanlığını yapıyor! Bu ne yaman çelişkidir? Mısır’da Mısır ordusu Mısır hükümetini devirince darbedir de, AKP ordusu Batılı emperyalistlerle bir olup Suriye hükümetini devirince darbe değil midir? Askeri müdahale dedikleri, AKP ve Fotoğraf: ALİ ARİF ERSEN demokrasi getirmeyecek. Daha doğrusu Irak’a ne kazandırdıysa, onu verecek: Yıkım, kıyım, kan, gözyaşı ve en az ikiye parçalanacak bir mülk. Peki kimyasal silahların öldürdüğü çocuklara içi sızlayan Başbakan, bizzat Türkiye’nin katılacağı askeri müdahale, çığırtkanlığını yaptığı darbe sırası ve sonrasında ölecek çocuklara gözyaşı dökecek mi, dökmeyecek mi? Esad’ın ordusunun öldürdüğü çocuklar masum da, Türkiye’den ateşlenen Patriot’ların ya da bizzat AKP ordusu ve müttefiklerinin öldüreceği çocuklar suçlu mu olacaklar? HHH Sahi, şu anda Türkiye’nin verdiği silahlarla ÖSO’nun, El Kaide’nin öldürdüğü “sabi”lere ne diyor, acaba AKP silahşörleri? Şeytanın dölleri, oh mu olsun diyorlar, acaba? Kendilerine demokrat ABD’nin, Fransa’nın ve demokrat bile olmayan Sünni Arap ülkelerinin Suriye’ye niçin saldırmak istediğini anlamayan kaldıysa, zekâ testi yaptırsın. Kimyasal silah gerekçesinin doğruluğunu Irak’ta gördük, Suriye’de de sonuç farklı olmayacak. Batı emperyalizmi, zaten Ortadoğu ve Afrika haritasını enerji stokları, tatlı su rezervleri doğrultusunda değiştirmeye kararlıydı, şimdi de küresel krize tek çare görüyor, savaşları. Ama Amerika’dan, Avrupa’dan çook uzaklarda açıyor bu savaşları, hep uzaklarda… Savaş bu, nasıl başladığını bilirsin, nasıl biteceğini bilmezsin, yaklaştırır mı sınırlarına, halkına? Ya Türkiye? Ya AKP, niye ille de Suriye ile savaşmak istiyor? Neden Esad rejimini dert etti Sayın Başbakan, sınırlarında sıfır dost politikası yetmedi de düşman eksikliği mi çekiliyor? Yoksa AKP ekonomisini kurtarmak için de mi tek çare savaş ve içerde “başkan” seçilmek için dışarda “askeri müdahale”ye mi ihtiyaç var? Biraz edep yahu! “İç savaş, dış savaştan daha az iğrençtir. Hiç olmazsa kime karşı dövüştüğünüzü bilirsin iz.” ANATOLE FRANCE BİR BARIŞ GETİR Dünya denen evimize bir resim getir karşısına bulutları koy gökyüzü girsin içeri çocukları saklayacaksın unutma kadınları bütün canlıları bu diktatörler ne isterler bizden teke tek dövüşseler ya öldürseler birbirlerini temizlense ortalık kurtulsa yeryüzü bir deniz getir karşısına rüzgârları koy maviler girsin içeri mazlumları saklayacaksın unutma barışsın sen emeği gözet vur zalimlere kanatların var yok umrumda değil ister güvercin ol ister kartal sana emanet insanoğlunun umutları bir bebek getir karşısına annesini koy kaybetsin ölüm kazansın hayat yen bu sömürüyü yalancı kıyametleri sonsuza kadar bütün özgürlükler girsin içeri. A.KADRİ ERGİN GÖRÜŞ MİTHAT MELEN Sizi Gidi Darbeciler Sizi! Kuş Beyinli Bir uçak inerken sadece pilotun becerisi yok. Ona yardım eden bir sürü mekanik ve elektronik araçgereç var. Ayrıca da uluslararası tanımlanmış bir sistem var. Hava kontrolleri var. Radarlar var. Velhasıl tek tek inen uçaklar en kalabalık havaalanında bile uluslararası bir yapılanmanın ve düzenin sonucu. Yıllardır hep merak ederdim. Özellikle Florya kumsalına konumlanmış İstanbul’un en tembel martıları nasıl oluyor da kırk yılda bir bile havalansalar binlercesi birbirine çarpmadan aynı anda yine kumsala konuyorlar? Dr. Burda, Çek bir araştırmacı. On üç bin kuşu, 1380 değişik cinsi bir yıl boyunca 15 kişilik ekibiyle çok ciddi bir araştırmaya tabi tutmuş. Sonuç ise müthiş. Bütün dünyadaki zooloji dergilerinde yayımlanan bu araştırmanın bir özetini de The Economist dergisi veriyor. Araştırma sonuçlarının en ilginç yanı, bazı kuşlar üzerinde yapılan çalışmalar, bu kuşların gagalarının üzerinde ufak bir manyetik nokta olduğu ve bu noktanın aynı zamanda pusula gibi kuzey ve güney kutupları arasında açıları verdiği ve bu açıların gelişmiş havaalanlarındaki ILS’ye (Aletli İniş Sistemi) benzediğini ortaya koyuyor. Ayrıca kuşların gözlerinde aynı savaş pilotlarının önündeki tabloda olduğu gibi beyaz veya noktalı bir imaj oluşuyor. Beyaz olduğu zaman iniş serbest, noktalı olduğu zaman iniş kapalı demek olduğunu biz insanlar anladığına göre kuşlar mutlaka ufak beyinleriyle anlayıp en doğru inişi yapıyorlardır. Hem öğretim hem eğitim sistemimizde yaptığımız en büyük hataların başında çocuklarımıza doğayı tanıtmamak geliyor. En büyük öğretmenin doğa olduğu bir gerçek. Çarpık kentleşme yüzünden denize kıyısı olan yörelerimizde bile denizi tanımayan milyonlarca insanımız var. Üç tarafı denizle kaplı Türkiye’de acaba bir araştırma yapılsa kaç kişi yüzme biliyor, kaç kişi yelkenle uğraşmış? Bir doğa cenneti olan Türkiye’de ne kadarımız çevremizdeki hayvanlara duyarlıyız? Onların hayatları hakkında kaçımız bilgi sahibiyiz? Üniversitelerimiz ne kadar araştırma yapıyor? Kendisi kuş beyinli ama bir jet pilotunun önündeki göstergeleri okumak için yaptığı çalışmaları, çektiği sıkıntıları biliyor musunuz? Bizim kuş doğadan kendine verilen bu şansı hiç çalışmadan kullanabiliyor. Onun için İstanbul’da kendine simit atan ve doğasını bozan, onu tembelleştiren bizlere rağmen her yere inişinde hedefi on ikiden vuruyor. Şimdi aklıma cin fikirler geliyor. Acaba biz bu kuşlara bakarak aynı pilotlarımızı eğittiğimiz gibi politikacılarımızı da eğitemez miyiz? Onların gagalarına ve gözlerine radar ve mıknatıs yerleştirmek söz konusu olmadığına göre kalkarken doğru kalkmalarını, uçarken doğru uçmalarını, yere inerken de kimseye çarpmadan tam hedefe oturmalarını sağlayamaz mıyız? Florya’daki tembel martılar bile İstanbul’un rantiye yapısına alıştıkları için herkesin onlara yem vermesini fırsat biliyorlar. Ama yine de fazla uçmuyorlar. Bizim politikacılar ise bir uçtular mı yere inmek bilmiyorlar. Doğal iniş sistemleri olmadığı için mi yere inemiyorlar. Hep kuş beyinli diye kuşları küçümsedik. Acaba kuşlar inmeyi kalkmayı bilmeyen, herkese çarpan, herkesi ezen, doğayı mahveden biz insanlar için ne düşünüyorlar? Bana bir şey söylemediler ama bizim hakkımızda iyi düşünmediklerini tahmin ediyorum. Müslüman Kardeşler’ine karşı yapılınca suç, Baas Partisi ve Alevilere karşı yapılınca yasal mıdır? HHH Demokrasi hevenginden sadece “seçim” tanesi yiyen Başbakan’ın “seçilmiş, seçilmiş” diye tutturduğu Mursi, Beşşar Esad’dan daha mı çok seçilmiştir? Hayır. Suriye’de Esad’ın oyları da, yandaşları da Mısır’daki Mursi’den fazla… Seçimlerde hile derseniz, eh o zaman, Türkiye’deki seçimleri de konuşmak gerekir! Eğer ki demokrasi, seçimden çok bireysel hak ve özgürlük genişliği demekse, Mursi’nin Esad’dan daha demokrat olduğuna kargalar bile güler. Hele azınlık haklarını kıyaslamak gerektiğinde, Suriyeli Esad, Mısırlı Mursi’ye beş basar! Mercimek kadar aklı olan biliyor ki, Batılı bir ittifakın ya da bir başına Türkiye’nin Beşşar Esad’ı yıkmak üzere yapacağı askeri müdahale, Suriye’ye KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK G NOKTASI behicak@yahoo.com.tr Bugün Barış Günü Bugün 1 Eylül; yani “Dünya Barış Günü”. Dün ise 30 Ağustos’tu, yani ulusal kurtuluşumuzun en büyük zaferinin yıldönümü... Bu ne demek; özetleyelim: Küresel barışın sağlanmasını hedefleyen Dünya Barış Günü, özünde bir Birleşmiş Milletler (BM) kararıdır. İngilizcesi “International Day of Peace” olan bugünün 1 Eylül olarak belirlenmiş olması ise çok anlamlıdır… Aynı zamanda BM üyeleri olan eski Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği (SSCB) ile Varşova Paktı ülkeleri, faşist Hitler ordusunun 1939’da Polonya’ya girerek 2. Dünya Savaşı’nın başlamasına neden oldukları 1 Eylül’ü “tüm kıtalarda barış”ın günü ilan ettiler. Yine BM’nin 2001’deki 282 sayılı kararıyla bu kez de her 21 Eylül “Uluslararası Barış Günü” kabul edilse bile, dünyanın barıştan yana tüm güçleri 1 Eylül’ü Dünya Barış Günü olarak kutlamayı sürdürüyor… Nitekim ülkemizde de emeği, özgürlükleri ve barışı savunan tüm sivil ve siyasal örgütlenmeler, bugün yurdun birçok kentinde Dünya Barış Günü etkinlikleri yapacaklar. HARBİ SEMİH POROY BULMACA “1 Eylül’ün güvencesi 30 Ağustos” Aslında Türkiye, ulu önderimizin dile getirdiği “Yurtta barış, dünyada barış” ilkesiyle, Hitler faşizminin Polonya’yı işgalinden önce, bugünün anlam ve hedefini resmi dış politikasına temel yapmış bir ülke... Atatürk’ün bu duruşu sayesinde, Ortadoğu ve Avrupa coğrafyasında 1930’lardan bu yana savaşlara karışmayan ve savaşı doğrudan yaşamayan tek ülkeyiz. O kadar ki örneğin 1974’teki “Kıbrıs Barış Harekâtı” bile adadaki çatışmalara son veren etkisiyle 20’nci yüzyıl savaşlar tarihinde değil, demokrasi tarihinde anılıyor. İngiltere Başbakanı Churchil’in 2. Dünya Savaşı’na girmemiz için “ikna” ziyaretine geldiğinde, Tarsus yakınlarındaki Yenice istasyonunda karşılandığı vagonda İnönü’den “hayır” yanıtı alması; böylece emperyalizmin dünya kapışmasına katılmamış olmamız da yurtta barış, dünyada barış politikamızın tarihsel sonucu değil midir? Denebilir ki 1 Eylül’ün bizdeki güvencesi 30 Ağustos destanıdır... SEDAT YAŞAYAN UYDUDAN NAKLEN HAKAN ÇELİK fhakancelik@mynet.com Bugün neler oluyor? “Kurtuluş Savaşı”mız gibi insanlığın en haklı silahlı mücadelesinin ardından kurulmuş bağımsız Türkiye Cumhuriyeti’nin “değişmez devlet politikaları arasında yer alan ‘barış’ ilkesi”, son zamanlardaki siyasal tutumlarda sanki unutulmuş görünüyor. Doğu’da Ermenistan ve İran; güneyde Irak, Suriye, İsrail, Mısır ve hatta Yunanistan’a yönelik yeni söylemlerin “barışçıl” olduğunu savunmak giderek zorlaşıyor. Rusya, Gürcistan ve Balkan ülkeleriyle şimdilik sorun görünmese bile yarın ne olacağı belli değil... Bu nedenle Dünya Barış Günü’nü, belki de en gerekli zamanda, savaşa hâlâ bulaşmamış olmamızın da tarihi nedenini oluşturan Atatürk Cumhuriyeti’nin temel hedefini “kutsayarak” kutluyoruz. 30 Ağustos ile 1 Eylül’ün ardı ardına kutlanması ise dünyada herhalde başka bir ulusa nasip olmayacak kadar anlamlı bir barış coşkusunu bize yaşatmış oluyor... Kıymetinin farkında mıyız? SOLDAN SAĞA: 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1/ Konya’nın 1 Akşehir il 2 çesine özgü, haşlanmış ta 3 ze fasulyey 4 le yapılan 5 bir yemek. 2/ 6 Erzurum’un bir ilçesi... 7 İslam dini 8 ne göre ha 9 ram sayılan faiz. 3/ Ko1 2 3 4 5 6 7 8 9 yun, keçi ya da 1 C U N D A A B A deve pisliği... Mı 2 U R A S İ L O R sır unuyla yapılan 3 L A bir ekmek. 4/ No 4 N A Y L O N D L A R K E K tada durak işareti... S U R Çorum’un Meci 5 A S O R İ N S OMON tözü ilçesinde bir 6 K UMA O kaplıca. 5/ Kökü 7 A L yukarıda, dalları 8 B O L E R O O T aşağıda olduğu 9 A R A K NO T A na inanılan cennet ağacı... Bir köleyi özgürlüğüne kavuşturma. 6/ Kuran’ın her tümcesi... Galyum elementinin simgesi. 7/ Gelin tacı... Satrançta özel bir hareket. 8/ Proton verebilen maddelerin genel adı... İnsan bedeni çevresindeki manyetik alan. 9/ Sığır çobanı. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Kısa konçlu çorap... Adale. 2/ Batman’ın Hasankeyf ilçesini sular altında bırakacak olan baraj... Yarar, fayda. 3/ Eski Türklerde ölüler için yapılan tören... Döl verme çağına eren. 4/ Şarkı, türkü... Azerihalk edebiyatına özgü bir tür mâni. 5/ Kuzu sesi... Katılmış, ulanmış parça. 6/ Yanardağ kayalıkları arasında bulunan bir feldispat türü... Satrançta bir taş. 7/ Aydın’ın Söke ilçesinde ünlü bir antik kent... Müslüman ülkelerde oturan Yunan asıllı kimse. 8/ Yünden dövülerek yapılan kalın ve kaba kumaş... Eski Yunan kentlerinde pazaryeri. 9/ Afyonkarahisar’ın bir ilçesi... Tuzlanıp kurutulmuş yiyecek.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear