23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
13 HAZİRAN 2013 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA Polis şiddetinin faturası 1.4 milyar dolar Ekonomi Servisi Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, polis şiddeti ile Türkiye geneline yayılan Gezi olaylarının piyasalara etkisini değerlendirdi ve olayların “1.4 milyar dolara patladığını” açıkladı. Maliye Bakanı, Türkiye algısında bir restorasyon dönemine ihtiyaç duyulacağını ifade etti. Sıcak parayla ilgili alınabilecek önlemlere de değinen Şimşek, “En iyi şey doğru bir çerçeve çizmekle başlıyor. Dalgalı kur sistemi bu açıdan önemli. Mali durumunuzu güçlü tutacaksınız ve makro ihtiyati önlemleri dışarda tutmayacaksınız. Mesela biz, vatandaşlarımızın döviz cinsinden borçlanmasına izin vermiyoruz, bankacılıkta sıkı önlemler alıyoruz ve de konut kredilerinde yüzde 100 krediye izin vermiyoruz” diye devam etti. EKONOMİ ekonomi@cumhuriyet.com.tr Yılmaz’a göre Gezi’de süreç iyi yönetilemedi, bu da olayları ve gerginliği artırdı 11 Üslup tırmandırdı Herkesin ileri demokrasi taleplerine tahammüllü davranması gerektiğinin altını çizen Yılmaz, yöneticilerin ülkenin dünyadaki itibarını zedeleyecek şekilde davranmamaya, çevre duyarlılığı ile başlayan bir hareketi idare zayıflığı ile büyütüp yurttaşların zaman zaman tahammül sınırlarını aşacak seviyeye getirmemesi gerektiğine vurgu yaptı. BURSA (Cumhuriyet) Türkiye Sanayici ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Başkanı Muharrem Yılmaz, Gezi Parkı eylemleriyle başlayan olayların iyi yönetilemediğini ve uzlaştırıcı üslup kullanılmadığı için gerginliğin arttığını söyledi. Yılmaz, Bursa Sanayicileri ve İşadamları Derneği (BUSİAD) tarafından düzenlenen Çekirge Toplantıları kapsamında “Türkiye ve Dünya Ekonomisi, Gündeme İlişkin Değerlendirmeler” konulu bir konuşma yaptı. Yılmaz, yaşananları iyi anlamanın demokratikleşme yolunda Türkiye’ye önemli katkılar sağlayacağını düşündüğünü, ileri demokrasi isteklerinden kimsenin rahatsız olmaması gerektiğini vurguladı, önyargılardan arınılması çağrısı yaptı. Yılmaz özetle şunları söyledi: * Şiddet ve terör ortamını tümüyle ortadan kaldırabilecek çözüm sürecinde önemli bir mesafe alınmışken yeni anayasada uzlaşma yönünde çabalar devam ederken bizim meydana gelen toplumsal olayların yönetimini daha becerikli bir şekilde yapmamız lazım. * Hem ülkemizdeki umutları moral bozukluğuna çevirecek hem ülkemizin dünyadaki itibarını zedeleyecek şekilde yönetmemeliyiz. * Çevre duyarlılığı ile başlayan, ancak art arda gelişen, idare zafiyetleriyle olayları bu kadar büyütüp vatandaşlarımızın zaman zaman tahammül sınırlarını aşacak bir boyuta getirmemeliyiz. * Bu olayların ülke genelinde aldığı düzeyin, katılımcılık anlayışının giderek zayıflamasından kaynaklandığını düşünüyorum. * Zaman içinde vatandaş karar Katılımcılık zayıfladı süreçlerinden dışlanmış ve devletbirey ilişkisi, birey aleyhine olağanüstü bozulduymuşsa bu tür gelişmelerin maalesef olması kaçınılmazdır. * Biz söylemleri yumuşatmalıyız, hep birlikte başta siyasiler sorumluluk almalıyız ve ülkenin geleceğini gerçekleştirecek, bizi cumhuriyetimizin 100. yılındaki hedeflerimize ulaştıracak, bizi çağdaş bir toplum haline getirecek anayasa çalışmalarından vazgeçmemeliyiz. * Ecevit’i, Demirel’i boykot etme konusundaki tarihi bilgiye çok hâkim değilim. Bunu da kabullenmekte sıkıntım var. Bizim lügatta hep birlikte ülkemizin geleceği, bu sevdiğimiz, canımız, her şeyimiz, varlığımıza anlam kazandıran ülkenin meselelerini çözmek için hep beraber kararlılıkla çalışırız. Fikrimizi her ortamda söyleriz, ısrar ederiz. Allah İçin Sevdiği Milyonların Gözlerinden Gaz Bombalarıyla Öptüler... İtiraf ediyorum, 47 yıllık sokağın sesini dinlemiş olma birikimimle, valimizin kuş sesleri ile başlayan sıcak mesajlarının arkasından sadece Başbakanımızı çok fazla rahatsız etmiş marjinallerin en çok Taksim afişlerinin temizlenmesinin hedef alındığı yeminlerine, polis operasyonun Gezi Parkı’nın pasif direnişçilerini hedef almayacağı sözlerine, ilk saatlerdeki gelişmeleri inanarak izledim. Gözlemleyebildiklerimden senaryolar bile ürettim... Bir gece öncesinde meydandan ayrılırken Başbakan’ın üslubundan neredeyse emin olduğum operasyon beklentisi ile, direnişçileri, işleyen trafiği içinde yüz binlerin hareketlerini, toplanma, nöbete kalış, güvenlik önlemleri, davranış kalıpları, yerleşimleriyle, meydanı, polis operasyonlarının olabilecek yöntemlerini ayrıntıları ile, elbet akılmantık çerçevesinde kafamdan geçirmiştim... Marjinalleri, direnen, polise molotof, taş atan marjinallerin hedef aldığı polis, valinin özel açıklamaları ile duyurulan basınçlı su, gaz bombalı operasyonların ilk görüntüleri inandırıcı da gelmişti... Eylemin asıl sahipleri pasif direnişçiler ağırlıklı parkın gerisinde, direnebilecekler Taksim Meydanı’na sarkmış, Harbiye’ye açılan inşaat yolunun çukurları çok da elverişli olduğundan, valinin açıklamalarındaki bir avuç provokatör örgüt, marjinal direnişçilerin o alandan çatışma üretmeleri çok doğaldı... Saatler süren gaz, basınçlı su bombardımanında bir avuç provokatörün eylemlerine son verilememesi akla mantığa uygun düşmüyordu. Üstüne üstlük Gezi Parkı direnişçilerinin asıl sahipleri polise alabildiğince destek vermiş, provokatif eylemlere son verilmesi yolunda seferber olmuşlardı... Saatler sonra içimize kurt düşüren dünya medyası haberleri oldu... Ancak o zaman provokasyon bir avuç eylemcinin direnişine son verilememesinin sorgulaması gündeme geldi. Polis provokatörlerin örgüt adresleri, tutuklananları, eylemlerinin sona erdirilmesi yolunda dişe dokunur açıklamalar yapmadığı gibi, göz önündeki molotof, taşlı bir avuç saldırgana, yumuşak basınçlı su müdahalesi gerçekten de dünya medyasının uyarısı ile bizlerin de dikkatini çeker oldu... HHwH Sonrası bitmeyen gaz, basınçlı su kullanımında her yerden destek için gelen grupların devreye girmesi ile öğleden sonraya sarkan, akşam saatlerine kadar süren çatışmalar yaşandı. Polis, Taksim Meydanı tüm bağlantı yollarında bildik orantısız güç kullanımında ortalığı toza dumana katmıştı... Öğleden sonrasının gelişmelerini sokaktan izlemek, donanımsız olan insanlar için dayanabilir olmaktan çıktığından, karşıdaki otellere sığınarak olarak birazı ile camdan, çoğunlukla otel televizyonlarından izlemek gibi garabet tablo ortaya çıkmıştı.. Saatler ilerledikçe, Taksim direnişlerinin karakteristiğine dönüşen orantısız güç kullanımı, çaresizlik katlandıkça, sosyal medya ağları ile dayanışmanın sonucu, kendilerinin deyimi ile zorla Parka yapışmış keneye dönüştürülmüş hallerini ürünü, akşam saatlerinde kalabalıkların katlanması kaçınılmaz tablosu yaşandı... Polisin gaz dumanı arasından çok da izleyemediğimiz operasyonlarında gözle görülen azalma, hem parkın içinde hem de Taksim Meydanı’nda kalabalıkların katlanması ile orantılı gelişti. Gaz dumanı sokağa çıkılabilecek ölçeklerde azaldığında yeni katılanlarla durumu izlemek üzere meydanda, parkta turlamaya başlamıştık... Akşamüstü saatlerinde parkın içi, Taksim meydanı yine dolmuş, giderek rahat nefes alır olmuştuk... Coşkulu kalabalık grupların sloganlı yürüyüş, gelişleri ile akşamüstlerinin geleneksel moral dopingi saatlerine gelinmiş, “En azından gece yarısından sonraya, işten sonra gelip işe gitmek üzere evlerine döneceklerin çekilmesine kadar rahat nefes alınacağı yargısı,umut olarak yüzlerde, dillerde güç kazanıyordu ki...” Saatler sekize yaklaşırken hem Taksim Meydanı hem de park içindekileri hedef alan dehşet bir operasyon başlatıldı... Taksim’e yeni gelenleri görebilmek üzere parkın çıkışı üzerinde yüksek bir noktada yakalanmıştım... Kaçmaya kalkışanlar için çok riskli bir noktada, iki yanlı operasyonu gözlemleyebilmek gibi bir şans da söz konusuydu... TMMOB masasından bir genç gözlerime koruyucu ilaç sürdü. Maskeyi, gündüz gazının dozuna dayanamadığım için almıştım. Bir başka genç kaçarken bir seyyar satıcının düşürdüğü gözlük torbasının içindekileri hemen çevresindekilerle paylaştı... Yine de çok uzaktan atışa ayarlı, parkın ortasına kadar bile uzanabilen gaz bombalarının çevremizdeki patlama şiddeti ürkütücüydü.. Sayısız görme kaybı, bitkisel yaşamı getiren travma çarpmalarının korkusunda, bulduğum bir plastik sandalyeyi kafama kask yapmış hedef olmayı azaltmaya yönelik direk dibine yapışmıştım... Üzerimden yüksekten uçup çocuk parkının olduğu çukurdaki çadırların üzerine düşen ve yakan bombaları, çadırlar içine sığınmış çığlıkla dışarı çıkan gençleri kıpırtısız seyrediyordum. Benim gibi korunamamış, “boğuluyorum, su” diye çığlık atan çevremdekilere yakınımdaki masa üzerinde olduğunu bildiğim su şişelerini alıp yardım edecek halim de yoktu. Gaz bombaları aralıksız yakın çevremde patlıyordu. Parkın arkalarında kalan ilkyardım çadırından, acil doktor çağrısı anonsları arasında, her yandan yükselen yardım çığlıklarını duyuyor, taşınan yaralıları görüyordum... Gezi Parkı’ndaki direnişçiler, polise yönelik en küçük bir şiddet tepkisini bu koşullarda bile vermediler... Gaz bombaları atışı iğne atılmaz alanda soluklandığında Sular İdaresi’nin arkasındaki bir kafeye kadar kaçıp sığınabildim... Kalabalıklar bütün yollardan gazlı, basınçlı sulu operasyonlarla geriye püskürtülüyor, soluk alındığında geri dönüşlerle yine saatler geçiyordu... Şişhane’ye doğru kaçabilmem, bir minibüs bulup atlayarak Çapa’ya varmam gece yarısına yaklaşmıştı. Hastanenin içinde yürüyerek geçerken Taksim’den geldiğim çok anlaşılıyor olmalı ki, hasta yakınları “Taksim’de neler oluyor biz burada gazdan nefes alamıyoruz” diye yakınıyorlardı... Yunanistan radyo ve televizyonu kapattı Ekonomi Servisi Yunan Hükümeti Sözcüsü Simos Kedikoğlu, yaptığı açıklamada, gece yarısı Yunanistan devret radyo ve televizyonu ERT’in kapısına kilit vurulacağını duyurdu. 2700 kişi işsiz kalacak. Başta çalışanlar olmak üzere bütün siyasi partiler kamu televizyonunun kapatılacak olmasına tepki gösterirken, kanalın giriş kapısında büyük bir protesto gösterisi düzenlendi. ERT çalışanlarına destek amacıyla basınyayın kuruluşları dün akşam 6 saatlik greve gitti. Hükümet Sözcüsü Simos Kedikoğlu, kamu televizyonunun doğru yönetilemediğini, işleyişinin skandalvari olduğunu ve borçlarının sürdürülebilir olmadığını belirterek, en kısa sürede kurulacak yeni çağdaş televizyonun devlet ya da parti kuruluşu olmayacağını ancak kamu televizyonu anlayışıyla yayın yapacağını söyledi. Kedikoğlu, elektrik faturaları kanalıyla Yunan halkının ERT’ye yıllık 300 milyon Avro ödeme yaptığını ifade etti. ‘Faiz lobisinden ne kastedildiğini anlamıyorum’ Muharrem Yılmaz Muharrem Yılmaz, toplantı bitiminde gazetecilerin Başbakan Erdoğan’ın faiz lobisi yorumunu anımsatmaları üzerine de faiz lobisiyle ilgili biraz sıkıntısı oluğunu, ne kastedildiğini çok sağlıklı anlamadığı itirafında bulunarak, “Çünkü bugünkü ortamda faiz elde eden herkes, zarar görür değil mi? Elinde faiz elde etmek için Hazine kâğıdı bulunduranın, şu anda geliri düştü, zarar ediyor. Bundan kimse faydalanmıyor. Dövizini bozup faize yatırmış olan şimdi dövizini bozdurduğundan, daha yüksek yerden dövizini geri alarak zarar ediyor. Yani kimsenin ekonomideki bu gelişmeden bir kâr çıkartabileceğini düşünmüyorum. Benim ekonomi bilgim, işadamı olarak tecrübem, bugün bu alanda menfaat sağlayabilen olduğunu düşündürmüyor” diye konuştu. BUSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Oya Yöney de Gezi Parkı olaylarıyla ilgili herkesi itidal ve sağduyuya davet etmenin bir yurttaşlık görevi olacağına inandıklarını bildirdi. PIMCO: Resesyon olasılığı arttı Ekonomi Servisi Dünyanın en büyük tahvil fonu yöneticilerinden PIMCO, yüksek borç seviyelerinin gelecek 35 yılda küresel bir resesyon yaşanması olasılığını yüzde 60’ın üzerine çıkardığını bildirdi. Küresel ekonominin her 6 yılda bir resesyona girdiğini belirten Pimco, ancak küresel borçluluğun yüksek olmasının resesyon sıklığını artırmakta olduğunu vurguladı. PIMCO dünya ekonomisinde şartların kötüleşmekte olduğuna işaret ederek yatırımcıların risklerini azaltmaları gerektiğini de belirtti. İş Bankası’nda arıza İş Bankası, bankanın ana sisteminde oluşan genel bir arıza nedeniyle yazılı açıklama yaptı. Banka, genel arıza nedeniyle dün çeşitli kanallarında hizmet verilmesinde aksamalar meydana geldiğini ve arızanın giderilmesi için gerekli tüm çalışmaların sürdürüldüğünü açıkladı.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear