25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA 6 HABERLER CUMHURİYET 21 NİSAN 2013 PAZAR AKP’nin kamu kurumlarındaki usulsüzlükleri ortaya çıkaran Sayıştay’ın yapısını değiştiren yasa önerisine, raporların görüşüldüğü Plan ve Bütçe Komisyonu’ndan da tepki geldi: Yolsuzluklara kılıf MUSTAFA ÇAKIR İktidarın Başını Ne Yiyecek 2 Önce perşembe günkü “İktidarın Başını Ne Yiyecek?” yazımda acele ile yaptığım yanlışı düzelteyim: Adam başına düşen milli gelir 10 bin TL değil tabii ki $ olacak... İkincisi, Türkiye’de dolar milyoneri ve milyarderi karışıklığı. Doğrusu: 2012’de dolar milyarderi sayısı 38’den 43’e yükseldi. Wall Street Journal’a göre de, Türkiye’deki dolar milyonerlerinin sayısı 94.000... ‘İhracat’taki Fotoğraf: Türkiye’nin 10 bin dolar milli gelirde çakılıp kalmasının ve ihracat arttıkça cari açığın daha fazla artmasının nedeni tartışılmıyor. Başbakan ve bakanları bol keseden atıyor... Geçen gün de Forum İstanbul’un tanıtım toplantısında, koca koca patronlar iktidarın bu masalını yineleyip durmuşlar! 2023’te dünyanın en büyük 10. ekonomisi ve 25 bin dolar adam başına milli gelir! Kendini tahıl ambarında görmek hoş bir şey! AKP bu amaca yönelik ekonomide hiçbir şey yapmıyor? Bir çözüm üretemediği için duvara dayandı... Temel sorunu söyleyelim: Sorun, ihraç ettiğimiz imalat sanayi ürünleri içinde, yüksek teknoloji içerikli ürünlerin oran olarak yerlerde sürünüyor olması: Yüzde 1.9! Evet evet, yüzde 1.9 (2010 yılı; yıllardır böyle)! Araştırmacı B. Ali Eşiyok’un Cumhuriyet Bilim ve Teknoloji dergimizin 1358. sayısında (29 Mart 2013) yayımlanan “Türkiye Teknolojinin Neresinde?” başlıklı incelemesindeki, Dünya Bankası veri tabanından derlediği rakam bu! Peki Güney Kore? Yüzde 28.7! Ya Hindistan? Yüzde 7.2... Peki Çin? 27.5. Brezilya: 11.2... Yani önümüzde büyüyebilen gelişmekte olan ülkeler ve büyüyemeyen gelişmekte olan Türkiye var... Yüksek teknolojinin payının önemi şu: Sanayi ürünleriniz ne kadar yüksek teknoloji içeriyorsa (kalite!), o kadar yüksek fiyat, yüksek getiri... Ayrıca, yüksek teknolojiyi ülkenizde üretirseniz, dışarıdan satın almazsınız, dolayısıyla cari açığınız artmaz, kendi beyin gücünüzü kendiniz kullanırsınız, kaliteli beyniniz ülke içinde büyür, nitelikli iş alanları açılır... Fakirleşerek Büyüme! Türkiye’nin sanayi malları ihracatının temel özelliği, düşük teknoloji içerikli malların oranının çok yüksek olması... İhracatımız içinde “düşük teknoloji içerikli sektörlerin payı yüzde 30.4” (*).. Buna düşükorta teknoloji sektörlerin payı olan yüzde 37.8’i katın, etti yüzde 68.2!.. Ekonominin iyi yapısını gösterecek Ortaİleri Teknoloji sektörlerin payı ise çok düşük: Yüzde 8.4... Yüksek teknoloji sektörlerin payı ise yüzde 3.4... İktisatçılar, ülkenin ihracatının sürekli düşük teknolojili mallarasektörlere dayanarak artmasına, fakirleşerek büyüme diyor! İhtiyacınız olan yüksek teknolojiyi ise büyük paralar ödeyerek dışarıdan alıyorsunuz... Düşük nitelikli ürünleri de ucuza satıyorsunuz! Sizin satın aldığınız ortayüksek teknoloji bir kamyon ürüne ödediğiniz dövizi geri kazanmak için, mesela 20 kamyon, bazen 50 kamyon mal satıyorsunuz! “Yoğun emek ve sürekli çok kaynak” isteyen bir ekonomik yapımız var! Emek Üzerinde Baskı: Düşük teknolojili üretim yoğun emek ve bol kaynak istediği için ücretleri baskılamak zorundasınız. Çünkü dünyada rekabet edebilmeniz için emek ucuz olmalı. İşte bu iktidar da bunu yapıyor. Taşeron sisteminin nedeni budur... Sendikaları yok etmeye çalışmasının nedeni de! (Patronlar yüksek nitelikli mal üzerinden değil, düşük ücretler üzerinden üretimlerini sürdürebilsin ve sermaye biriktirebilsinler...) Türkiye ekonomisi hâlâ önemli ölçüde çok ucuz “ne iş olsa yaparım abi” emeklerle dolu! Enflasyon yüzde 10’larda, ama emeğe önerilen yüzde 46... Sürekli ütülen bir çalışan sınıf... İktidar bu sınıfı ne kadar süre baskılayabilecek... İmkânsız: İşte iktidarın en büyük çıkmazı bu ekonomik yapı. İçeride çarkları döndürmek için en önemli ihtiyaçları ithal etmek zorunda, bu ithalatı da yine dış paralarla karşılıyor. Borç artıyor (cari açık), tehlike çanları çalıyor, ekonomik büyümeyi yüzde 2.2’ye düşürmek zorunda kalıyorsunuz... Eşiyok diyor ki: “Türkiye’nin önümüzdeki yıllarda teknolojide hızlı gelişmeler sağlamadan uluslararası rekabet gücünde (ihracatta) ve cari açık gibi yapısal sorunların çözümünde kalıcı başarımlar elde etmesi neredeyse imkânsız gözükmekte. Teknoloji düzeyi düşük (Harcıâlem, gıda ve tekstil gibi sektörlere dayalı) bir ihracat profilinin uzun dönemde sürdürülebildiği son derece kuşkuludur.” Eşiyok nazik davranmış... Kuşkulunun ötesindedir durum... İmkânsıza yakındır... Devam edeceğiz... ANKARA AKP’nin, yaptığı denetimlerle kamu kurumlarındaki usulsüzlükleri ortaya çıkaran Sayıştay’ın yapısını değiştirmeye yönelik yasa önerisine, Sayıştay raporlarının görüşüldüğü TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’ndan da tepki geldi. Komisyonun CHP’li üyesi İzzet Çetin, “Yolsuzluklarının kimse tarafından bilinmesini, görülmesini, yargıya taşınmasını istemiyorlar” dedi. Sayıştay’ın hazırladığı raporlar bütçe görüşmeleri sırasında TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda ele alınıyor. Ancak geçen yıl Meclis tarihinde ilk kez bütçe görüşmeleri Sayıştay raporları olmadan gerçekleştirilmişti. Kamu kurumlarına ilişkin 2011 yılına ait 132 raporun Meclis’e gönderilmemesi muhalefetin Meclis’e sunumu engelleyecek hükümler var sert tepkisine neden olmuştu. Sayıştay’ın, yetkilerini sınırlandıran yasaya tepki olarak raporları Meclis’e göndermediği yorumları yapılmıştı. Plan ve Bütçe Komisyonu’nun CHP’li üyesi, Ankara Milletvekili İzzet Çetin, bütçe görüşmeleri sırasında söylediklerinin öneri ile yaşama geçirileceğini belirtti. “Sayıştay da diğer yargı birimleri gibi bitiriliyor” diyen Çetin, Sayıştay’ın Meclis adına yaptığı denetim görevinin “esas görevi denetçilik olmayan kişilerin ağırlıkta olacağı” bir yapı ile bozulacağını KP’nin Meclis’e sunduğu “Sayıştay Yasası’nda Değişiklik Yapılmasına Dair Yasa Önerisi” önümüzdeki günlerde komisyonlarda ve Genel Kurulda ele alınacak. CHP Grup Başkanvekili Akif Hamzaçebi, öneride Sayıştay’ın kamu kurumlarını, bakanlıkları denetlemesi sonucu düzenleyip Meclis’e sunması gereken raporların sunumunu engelleyen hükümler olduğunu söyledi. A söyledi. Çetin, Sayıştay’ın işlevsiz hale getirileceğine işaret ederek, “Zaten bunu fiili olarak geçen yıl uygulamaya koymuşlardı. Değerlendirme raporları kurullarda görüşülmemiş, geçmemiş, Meclis’e gönderilmemişti. Şimdi bunu yasal hale getiriyorlar” dedi. ‘Ellerinde listeler var’ Sayıştay üyelerinin 5’te 3’ünün Sayıştay meslek mensuplarından seçilmesi uygulamasının da öneri ile kaldırıldığına dikkat çeken Çetin, hepsinin Meclis tarafından seçileceğini söyledi. Çetin, geçen hafta Sayıştay’da boşalan 5 üyelik için Meclis’te seçim yapıldığını belirterek, “Seçimlere biz CHP olarak katılmadık, katkı vermedik. Çünkü ellerinde listeler var. Seçecekleri kişiler belli. Oradaki Plan ve Bütçe Komisyonu üyeleri de milletvekilleri de figüran gibi kullanılıyor. Demokrasi ile uzaktan yakından alakası olmayan bir metotla kendileri seçim yaptılar. 5 boş üyeliği doldurdular. Şimdi üyelerin tamanını kendileri seçerek Sa yıştay’ı etkisiz hale getirme girişimi bu” diye konuştu. Önerinin AKP çoğunluğu ile Meclis’ten geçebileceğini dile getiren Çetin, bunun ülkeye hiçbir yararı olmayacağını bildirdi. Çetin, şunları söyledi: “Bakanların ve bürokratların yaptığı harcamalarda bir sorumsuzluk kuralı getiriyorlar. Müthiş bir harcama yetkisi veriyorlar. Sorgusuz, sualsiz, icraatlarında hiçbir şey sorulmasın diye bir yola başvuruyorlar. Bunlar tabii Sayıştay denetimine takılacak konulardı. Sayıştay Yasası’nda yapacakları değişiklikle yargıdan kaçmanın yolunu yapıyorlar. Yolsuzluklarının kimse tarafından bilinmesini, görülmesini, yargıya taşınmasını istemiyorlar. Onun için de yasal kılıf uyduruyorlar. Sayıştay’ı etkisiz hale getiriyorlar.” AHMET ÖZAL’IN İDDİALARI ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın ölümüyle ilgili olarak oğlu Ahmet Özal’ın savcılığa verdiği ifadesinde, Özal’a suikast girişimi için Kartal Demirağ’ın suikast girişimini soruşturan Ankara Cumhuriyet Savcısı Uğur Tonik’i adres gösterdiği ortaya çıktı. İfade veren Ahmet Özal, “Uğur Tonik, araştırması sırasında Kartal Demirağ’dan önce babama yönelik silahlı saldırı teklifinin cezaevinde hükümlü bulunan Veli Can Oduncu’ya götürüldüğünü tespit etti. Ancak Oduncu bu teklifi ‘Alnı secdeye değen insana ateş etmem’ diyerek reddetti. Oduncu suikast girişiminden bir ay sonra cezaevinde öldürüldü. Oduncu’yu öldüren şahsın da daha sonradan öldürüldüğü ortaya çıktı” dedi. “Demirağ suikastını soruşturan emekli Ankara cumhuriyet savcılarından Uğur Tonik her şeyi biliyor” diyen Özal, “Sık sık buluşup bilgi paylaşıyorduk. Bana, tehditlerin arttığını uğradığı silahlı saldırıdan son anda kurtulduğunu söyledi. Failleri biliyordu, sonuca çok yaklaşmıştı ancak ani bir kararla dosyadan el çektiğini açıkladı. Sonradan kızının kaçırıldığı için böyle bir karar aldığını öğrendim. Uğur Tonik hayattadır. İstanbul Beylikdüzü’nde ikamet etmektedir. Çağrıldığı takdirde o da bildiklerini anlatacaktır” diye konuştu. Bildiklerini babasıyla paylaştığını söyleyen Ahmet Özal, “Babam buna rağmen suikast girişiminin üzerine gitmedi” dedi. Özal, babasının kendisine, “Bu bilgileri açıklamam ülkeye zarar verir. Bunlar devlet arşivlerinde yer alır. Zamanı geldiğinde açıklanır” dediğini söyledi. ‘KESK hedef seçildi’ Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) üyeleri, KESK ve bağlı sendikalara yapılan tutuklamaları protesto etmek için Taksim tramvay durağında bir araya geldi. KESK’li üyeler adına basın açıklaması yapan KESK üyesi Kadri Kılıcı, KESK’e yapılan baskılar sonucunda üyelerinin gözaltına alındığını belirterek buna izin vermeyeceklerini söyledi. 94 sendika üyesinin tutukluluğunun devam ettiğini belirten Kılıcı, KESK’in kamu emekçilerinin en dinamik örgütü olduğu için hedef seçildiğini söyledi. Grup açıklamanın ardından olaysız bir şekilde dağıldı. Sadece öneri var Y asal dinleme yapmakla yetkili kurumları ziyaret etmekle yetinen ve geçmiş olaylarla ilgili bilgi alamayan Böcek Araştırma Komisyonu rapor hazırlıyor. MAHMUT LICALI ANKARA Yasadışı ve yasal sınırını aşan dinleme ve izlemeleri engellemek amacıyla kurulan TBMM Böcek Araştırma Komisyonu’nun raporunda, mahkemeler tarafından yeteri kadar incelenmeden verilen adli dinleme kararlarının açıklayıcı gerekçelere bağlanması talep edilecek. TBMM Böcek Araştırma Komsiyonu, çalışmaların ardından rapor yazım sürecine başladı. Komisyon Türkiye’de yasal dinleme yapmakla yetkili TİB, MİT, Jandarma ve Emniyet Genel Müdürlüğü’nü ziyaret ederken kurumlar üç maymunu oynamayı tercih etti. Başbakan Tayyip Erdoğan’ın çalışma ofisinde bulunan böcek, eski CHP Genel Başkanı Deniz Baykal ve MHP yöneticilerine yönelik kaset olayları hakkında kurumlardan tatmin edici hiçbir yanıt gelmedi. Komisyon, bu konuda ayrıntılı bir çalışma yapmazken, Erdoğan ve Baykal’ı dinleme gibi bir yolu tercih etmedi. Öneriler şöyle: Adli dinlemede kriter denetimi: Adli dinlemelere yönelik mahkeme kararlarının yasadaki hükümlere uygun olarak alınıp alınmadığı denetlenmeli. Adli dinleme kararlarının, ilgili mahkeme ve savcılar tarafından yeteri kadar incelenmeden verilmesinin önüne geçilmeli. Kimin, hangi suçlama doğrultusunda dinlendiği; dinlemeye en son çare olarak başvurulup başvurulmadığı gibi kriterlere yönelik inceleme yapılmalı. YASADIŞI DİNLEME İTİRAFI ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) TBMM Yasadışı Dinlemeleri Araştırma Komisyonu bünyesinde kurulan Hukuk Alt Komisyonu Başkanı ve AKP Elazığ Milletvekili Şuay Alpay, “Çok net olarak, evet yasadışı dinleme ve izleme var. Yasadışı dinleme yaygın olarak var. Bizim şu andaki izlenimimiz ve kanaatimiz bu yöndedir. Herkesin bildiği bir gerçeklik ama failleri yakalanamıyor. Yakalanamayınca da bu problem olmaya devam ediyor” dedi. Alpay, komisyonda gerek gazetecilerin gerekse istihbaratçıların anlattıkları çerçevesinde problemin ağırlıklı olarak uygulayıcılardan kaynaklandığına dair bir kanaat oluştuğunu söyledi. Bu konuda cezai yaptırımların artırılmasını önemli bulduğunu belirten Alpay, “Bu ağır cezayı gerektirir bir suçtur. Üstelik Meclis bunu denetliyor. Bir de yapanın yanına kâr kalmıyor, failler ortaya çıkıyor ve bununla ilgili yargılama süreçleri çalışıyor, ceza alınıyor” algısının oluşması gerektiğini söyledi. Alpay, hem yasal dinleme yapan kurumların denetimini yapacak hem de bu konuda gelecek şikâyetleri araştıracak daimi ya da ara ara çalışacak bir komisyon kurulabileceğini kaydetti. Önleyici dinlemeye TBMM denetimi: Emniyet, MİT ve Jandarma tarafından savcı ve mahkeme kararı almaksızın başlatılan önleyici dinlemeler TBMM tarafından denetlenmeli. Önleyici ve istihbari olarak yapılan dinlemelerde kimlerin dinlendiği ve alınan karar ile dinlenilen kişilerin kimler olduğu TBMM’de kurulacak bir komisyon tarafından incelenmeli. MOBESE’lere tek merkez: Büyük kentlerde neredeyse her ilçede olan MOBESE sistemlerinin tek merkezde toplanarak bu sistemlerin özel hayata yönelik müdahaleleri sınırlandırılmalı. Güvenlik kamera kayıtlarını sızdıranlara ceza verilmeli. Böcek satışına yasak: Kaçak yollarla Türki ye’ye sokulan dinleme ve izleme yapmaya yarayan cihazların satışı ve böcek olarak kullanılan her türlü cihazın ithalatı kontrol altına alınmalı. Özellikle internet siteleri üzerinden gizli kamera, başka eşya görünümlü dinleme cihazı gibi yasadışı yollarla dinleme ve izleme yapmaya yarayan aletlerin serbest bir şekilde satışına engel olunmalı. Dedektiflik bürolarına yasal düzenleme: Türkiye’de özellikle 2000’den sonra ortaya çıkan özel dedektiflik hizmeti veren şirketler mercek altına alınmalı. Bu tür firmaların yasadışı dinleme ve izleme yöntemleri kullanması engellenmeli ve bu alandaki yasal boşluklara yönelik düzenleme yapılmalı ya da bu tür şirketler tamamen kapatılmalı. Fotoğraf: ERHAN KIZILGÜL ‘Savcının kızını kaçırdılar’ (*) A. Eşiyok, (CBT 139, OECD sınıflandırmasına göre ve TÜİK veri tabanı). İhracatın yüzde 32.3’ünü sağlayan düşük teknoloji sektörleri: Gıda ürünleri ve içecek, tütün, tekstil giyim ürünleri, deri ürünleri, ağaçmantarhasır örme ürünleri; kâğıt ve ürünleri, basım plak kaset, mobilya sınıfı... Düşükorta teknolojili sektörler: Kok kömürü ve rafine edilmiş petrol ürünleri, plastik ve kauçuk ürünleri imalatı, metalik olmayan diğer mineral ürünlerin imalatı, ana metal sanayii, makine ve teçhizat hariç; metal eşya sanayii, deniz taşıtlarının yapımı ve onarımı...
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear