17 Haziran 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA 8 HABERLER GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK CUMHURİYET 3 ŞUBAT 2013 PAZAR Ocak ayı iş cinayetleri raporuna göre bilanço çok ağır GÜNDEM n Baştarafı 1. Sayfada MUSTAFA BALBAY n Baştarafı 1. Sayfada bulamayınca dili açıldı. İçeride yatan Deniz, Kara, Hava Kuvvetleri’nden üst rütbeli subayların entipüften, sonradan düzenlenmiş belgelerle içeride yatmalarının TSK’de moral bozukluğu yarattığından tutun da, duruşmalara tutuksuz katılmalarının açıkça söylemiyor ama yargıçlar tarafından engellenmesine öyle bir karşı çıkıyor ki RTE; sanırsınız yaşam boyu asker, ordu sevdalısı! Adeta savcılara ve duruşma yargıçlarına talimat verircesine saldırgan, suçlayıcı konuşmalarıyla TSK’yi yerden yere vuran, toplumda TSK’nin terör örgütü gibi algılanmasına neden olan o malum karakter yapılı, asker düşmanı RTE gitti… …yerine uzun tutukluluk uygulamalarıyla içeride yatan, sayıları 400’ü bulan askerleri savunan öylesine zıddı bir RTE geldi ki, bu değişimi hayretle, şaşkınlıkla ifade etmenin olanağı yok! HHH “Tanrım, bu ulusun aklını koru” diye dua etmekten başka çare kalmadı. Zira 11 yıllık iktidarının 10 yıl altı ayını; TSK’yi ulusun ümüğünü sıkan, işkenceci, zorba, demokrasi haini, darbecilerin yuvası gösteren; ne ki, son aşamada da “Genelkurmay Başkanım” diyebildiği İlker Paşa’nın,TSK’de terör örgütü kurmakla suçlanarak içeri atılmasına aylarca sesini yükseltmeyen ve TSK’yi terör örgütü gösterenlere (tabii savcılara) nihayet tepki gösteren ve halk indinde ordunun onur ve itibarı ile oynayan bu Başbakan şimdi çıkmış ortaya... …Genelkurmay Başkanı’nı, diğer generalleri, “alışılmış anlamda terör örgütü diye suçlamak tarihin affetmeyeceği bir yanlıştır” diyor. Yuh desek suç… Pes desek yetersiz! HHH Genelkurmay Başkanı’nın içeriye alınmasına ve tutuksuz yargılanmayışına üzgün olduğunu içeren söylemlerinin “asla yargıya müdahale olarak” algılanmamasını istiyor ve lakin, misli görülmemiş uygulamalara AİHM’den, evrensel kurallara değin iç ve dış hukuk dünyasının karşı çıkmasını yıllardır umursamadan... …başta kendisi, insanlık ayıbına dönüşen bu süreci başlatanları ve uygulayanları, bireyleri sabaha karşı evlerinden derdest edilip adliyelere getiren savcıları, uzun tutukluluk sürecini ısrarla uygulayan yargıçları suçladığını fark etmemiş görünüyor. Yargı erkinde olmadık düzensizliği, haksızlığı, hak arama zorluğunu bugünlere getiren RTE şimdi çıkmış ekranlara, yargıdaki uygulamalardan şikâyet ediyor. Halk da kamuoyu da medya da bu yalancı dolma ifadeleri afiyetle yutuyor, sindiriyor.              HHH Geçen akşam HaberTürk’te canlı yayımlanan programda; tutuklu askerlere hukuk olanaklarına karşın reva görülen uygulamalara hatta duygusal yaklaşım ifade eden söylemlerle karşı çıktı. Başbakanı’nı rahatsız etmeyecek sorular yönelten gazeteci bile dayanamadı. 3. yargı paketindeki adli kontrol gibi olanakların tutuklu askerlere uygulanmamasından şikâyetçi olan Başbakan’a, sözlerinin sürekli es geçtiği bir konuyu, Silivri mahkemesi yargıçlar heyetinin, tahliye başvurularını sürekli geri çevirdiği milletvekillerini kapsayıp kapsamadığını pat diye sordu. “Bu söylemleriniz tutuklu milletvekilleri için de geçerli mi?”   Beklemediği bir soruydu RTE’nin... Gözler merakla izledi bu sahneyi. 12 Haziran seçiminden bu yana tutuklu olan milletvekillerinin yasama görevlerini yapabilmeleri için tutuksuz yargılanmalarını içeren bir dizi siyaset ve hukuk çevrelerinin çabalarını üstünkörü gerekçelerle reddeden Başbakan, bu soruyu nasıl yanıtlayacaktı acaba? Bir süre durakladı. Tutukluluğun erdemsizliğini açıklarken asker sivil ayırımı yapan, tutuklu milletvekillerine tek sözcükle değinmemeye özen gösteren RTE; zorlukla, sözgelimi ıkına sıkına, tutuklu vekillerden söz etmeye gönüllü olmadığını duyumsatan ses tonuyla ancak tek bir cümle söyleyebildi: “Uzun tutukluluk sorunu milletvekilleri için de geçerli!..” Böylece ayırımcılığın dik âlâsını sergiledi. HHH                                                        Bu gelişmeleri izledikten sonra, düşünceleri, duyguları gizli yollardan henüz saptama olanağı bulamayan RTE’yi, açıktan söyleyemeyeceğiniz sözcüklerle dilediğiniz gibi eleştirebilirsiniz. Savcı, yargıç, Silivri korkusu olmadan! İşçi ölümleri bitmek bilmiyor İstanbul Haber Servisi İşçi ölümlerinin 16’sı madencilik, 15’i inşaat ve 10’u metal sektörlerinde meydana geldi. 2012 yılında 878 işçi iş cinayetlerinde hayatını kaybetmişti. İstanbul İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi dün Bakırköy Özgürlük Meydanı’nda “Ocak ayı iş cinayetleri raporu”nu açıkladı. Raporda medyada yer alan haberler ve emek örgütlerinden gelen bilgiler ışığında tespit edilen veriler yer aldı. Raporda toplantısın 7 Ocak’ta Türkiye genelinde ocak ayında da kendisiZ o n guldak meydana gelen iş kazalarında ne ulaştı rılan Baş Kozlu’da 68 işçi hayatını kaybetti. bakan Re 8 maden cep Tayyip ci ve 30 Ocak’ta Antep’teki bir gal Erdoğan’ın önce “Beş ölüvaniz fabrikasında 7 işçinin müz var” dediği, sayının 8 olhayatını kaybettiği kayde duğu uyarısından sonra “Neydilerek işçilerin ölümünden se, sekiz” ifadesini kullandıÇalışma ve Sosyal Güvenlik ğı anımsatılarak “BenzerleBakanlığı’nın sorumlu oldu rine daha önce de defalarca tanık olduğumuz bu tuğu vurgulandı. tum bir dil sürçmesi değil, aşeron ölümdür sermayenin kârına kâr katPatlama haberi AKP grup mak için göz göre göre ölüme gönderilen işçilerin hayatları karşısındaki kayıtsızlığın ifadesidir” denildi. Raporda “Taşeron çalışma ölüm demektir. Güvencesiz çalışma koşulları derinleşiyor ve işçi ölümleri artarak devam ediyor. Bu durumun en somut göstergesi taşeron çalışma. Ocak ayında başta Kozlu olmak üzere çoğunluğu taşeron onlarca işçi hayatını kaybetti. Taşeronu coğrafyamızdan silmek için mücadelemizi büyütmemiz gerekiyor” denildi. T ‘Örgütlü halk yıkılmaz’ İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) “Balbay’a Özgürlük Girişimi” üyeleri, gazetemiz yazarı ve CHP İzmir Milletvekili Mustafa Balbay’a özgürlük isteminde bulunurken 18 Şubat’ta görülecek davaya kalabalık bir kitle halinde gitme kararı aldı. Her ayın ilk cumartesi günü toplanma kararı alan grup üyelerinin ilk konukları CHP Genel Başkan Yardımcısı Adnan Keskin, CHP İzmir İl Başkanı Ali Engin, CHP İzmir İl Başkan yardımcıları Ülkümen Rodoplu, Hüseyin Mutlu Akpınar, Türkiye Gazeteciler Federasyonu ve İzmir Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Atilla Sertel oldu. Toplantıda konuşan CHP Genel Başkan Yardımcısı Adnan Keskin, güzelliklere diyet ödenerek ulaşılacağını belirterek “Toplumsal yaşamımızda diyet ödemezsek sonraki nesiller daha fazla diyet ödemek zorunda kalır” deToplantıda, iktidarın cumhuriyetin temel değerleriyle oynadığı belirtilerek “Herkesin bu olumsuz gidişe dur demesi gerekir” denildi. Balbay’a Özgürlük Girişimi’nden, 18 Şubat’taki davaya kitlesel katılım çağrısı di. Keskin, iktidarın cumhuriyetin temel değerleriyle oynadığını belirterek “Herkesin bu olumsuz gidişe dur demesi gerekir” diye konuştu. Türkiye Gazeteciler Federasyonu ve İzmir Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Atilla Sertel de “Tutuklu bütün gazeteci arkadaşlarımız başları dik olarak tarihteki yerlerini almıştır. Uğur Mumcu’nun kanı Balbay özgür olduğunda, bu iktidar yıkıldığında duracaktır. Bunun için görev bizlere düşmüştür” diye konuştu. Balbay’a Özgürlük Girişimi’nden Serpil Poruk da “Balbay’ın dediği gibi tek süper güç örgütlü halk gücüdür. Bu nedenle her ayın ilk cumartesi günü bir araya gelip çoğalmak istiyoruz” dedi. Balbay’ın mektubuna da yer veren Poruk, şu satırları okudu: “Sizlerin açtığı bu iletişim pencereleri, hepimizi özgürlüğe, daha güzel bir Türkiye’ye taşıyacak. Benim için harcadığınız her emekte hücremin önündeki havalandırmadan baktığım gökyüzünün biraz daha genişlediğini hissediyorum. Özgürlükte buluşmak üzere: Mustafa Balbay’ınız.” ÇAĞDAŞ GAZETECİLER DERNEĞİ Güldal Mumcu’ya CAN HACIOĞLU yılın siyasetçisi ödülü ESKİŞEHİR Eskişehir Tepebaşı Belediyesi, Çağdaş Gazeteciler Derneği Eskişehir Şubesi ve Atatürkçü Düşünce Derneği Eskişehir Şubesi tarafından düzenlenen “Uğur Mumcu’yu Anma Gecesi”nde Çağdaş Gazeteciler Derneği tarafından her yıl Uğur Mumcu anısına dağıtılan ödüller sahiplerini buldu. Yılın siyasetçisi ödülü alan gazeteciyazar Uğur Mumcu’nun eşi TBMM Başkanvekili Güldal Mumcu, duygusal anlar yaşadı. Mumcu’nun ödülünü Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Prof. Dr. Yılmaz Büyükerşen verdi. Törende konuşan Mumcu, “Hukuk, medya, meslek odaları, sendikalar hatta işveren örgütleri iktidarın denetimi altına alınmak isteniyorsa; halkın seçtiği yerel yöneticiler ve onların kadroları siyasal nedenlerle kovuşturmaya uğruyor, yargılanıyor hatta cezalandırılıyorsa; o ülkede hukukun üstünlüğü kaldırılıyor demektir” dedi. Yılın basın ödülü ise Soner Yalçın, Barış Terkoğlu ve Barış Pehlivan’a verildi. Fotoğraf: SERKAN YILDIZ ‘Hakkımızı helal etmiyoruz’ İstanbul Haber Servisi Tutuklu asker yakınları tarafından kurulan “Vardiya Bizde Platformu”nun her hafta düzenlediği “Sessiz Çığlık” eylemi dün de Beşiktaş Meydanı’nda gerçekleştirildi. Basın açıklaması yapan Hava Pilot Kurmay Albay Çetin Can’ın babası, astsubay emeklisi Şansel Can, “31 yılını devletin bütünlüğü için ölmeye adamış oğlumu Balyoz davasına sanık yaptılar. Oğlum gerçekten suçlu ise niye kaçmadı? Benden ve oğlumdan bu orduya, bu devlete hakkımızı helal etmemizi beklemek mümkün mü?” dedi. “Sessiz Çığlık” eyleminde Hasdal’da tutuklu olan Amiral Semih Çetin’in yazdığı “Bir İhanetin Öyküsü” adlı kitap eyleme katılanlara satıldı. boyutlarının ne kadar derin olduğunu bir kez daha ortaya koydu. İktidarın yargıyı adeta partinin bir kolu gibi kullandığı, görmek istemeyenlerin de göreceği biçimde açığa çıktı. 28 Ocak Pazartesi günü Eskişehir Belediyesi’ne düzenlenen operasyon, yerel seçim sürecinin de başladığını gösteriyor. Anlaşılan o ki, iktidar önümüzdeki bir yıl içinde “hukuk sopasını” elinden bırakmayacak. Önce Eskişehir’i selamlayalım... Başkan Yılmaz Büyükerşen’in ekibiyle birlikte yarattığı şehir, siyasi yaklaşımların ötesinde toplumun tüm sağduyulu kesimleri tarafından övgüyle karşılanıyor. Eskişehir artık turist gezi programlarının içinde yer alıyor. Eskişehir, olağanüstü bir doğal kaynak olmaksızın insan aklı ve emeğiyle nasıl bir yerel yönetimin başarılabileceğinin Türkiye’de en iyi örneğidir. Prof. Yılmaz Büyükerşen’in yanı sıra Tepebaşı Belediye Başkanı Ahmet Ataç’ı da bu çerçevede selamlamış olalım. HHH Gazetecilere, gazeteciliğe yönelik bir hukuksal saldırı gündeme geldiğinde, bunu toplumun haber alma hakkının kısıtlanması olarak yorumluyoruz. Gerçek budur. Bir belediyeye yönelik, Eskişehir örneğindeki gibi hukuksal saldırı olduğunda da bunu şöyle yorumlamak gerekir: Kent halkının yaşama hakkını kısıtlama. Bu saldırı Eskişehir’edir. 12 Haziran 2011 milletvekili seçimlerinden önce de İzmir, iktidar hukukundan payını almıştı. İzmir’in refleksi belediye yönetimi üzerinde bir gölge oluşmasına izin vermemişti. İlk tepkiler gösteriyor ki, Eskişehirliler de benzer duyarlılıkla hareket edecek. 23 kişi gözaltına alınıyor, 24 saat içinde 15’i serbest bırakılıyor. Salt bu durum bile operasyonun hukuki dayanaklarının ne kadar yetersiz olduğunu gösteriyor. Zaten bu tür operasyonlarda asıl olan soruşturmanın, korkutmanın, yıldırmanın başlatılması. Nasıl sonuçlandığı önemli değil. Hukuk hiç önemli değil! Eskişehir operasyonunun yapıldığı gün, dördüncü yargı paketinin neleri kapsayacağı konuşuluyordu. Adalet Bakanı, her paketle hukukun daha da ilerlediğini, Avrupa standartlarının yakalandığını söylüyordu. Eskişehir’de ise daha önce defalarca denetlenmiş, Danıştay’ın onayından geçmiş konular nedeniyle onlarca insan masumiyet karinesi hiçe sayılarak gözaltına alınıyordu. Tuncay’la Eskişehir haberlerini izlerken “Sırada Antalya var” diye düşündük. Çok geçmedi, Antalya Belediye Başkanı Prof. Dr. Mustafa Akaydın tanıdık bir savcı tarafından sorgulandı. Tahmin ettiğimiz sıradaki belediyeyi paylaşmamak daha iyi! HHH CHP Hukuk İşlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı, Aydın Milletvekili Bülent Tezcan 29 Ocak Salı günü aylık olağan ziyaretimize geldi. Tezcan, geçen kasım ayında Silivri’de yaşanan hukuksuzluğa dur demek için yapılması gerekenleri konuşurken soruna olabildiğince geniş pencereden bakıp tüm Türkiye için adalet arayışına dikkat çekmişti. 26 Ocak’ta Adana’da düzenlenen miting de bu yaklaşım içinde, adalet arayan herkese açık bir zeminde gerçekleşti. Tezcan’la Eskişehir operasyonunun, hukuksuzluğun her an her yerde yaşanabileceğini, CHP’nin bu yönde planladığı mücadelenin daha elzem hale geldiğini paylaştık. Toplumun tümünü kucaklamasını dilediğimiz bu mücadenin ana fikri kısa ve net: Amacı ne olursa olsun, hedefi kim olursa olsun hukuksuzluğun her türlüsüne hayır! 18 Şubat’ta Silivri’de hep birlikte bunu haykırmak dileğiyle. YILLARDIR KAYIPLARINI ARIYORLAR Fotoğraf: SERKAN YILDIZ ‘Bu sürece sahip çıkmalıyız’ nVAN (AA) BDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş, kent merkezindeki bir düğün salonunda düzenlenen BDP Van İl Başkanlığı 3. Olağan Kongresi’ne katıldı. Demirtaş burada yaptığı konuşmada, “Yıllardır söylediğimiz, talep ettiğimiz ve bedelini ödediğimiz için, barış süreci en fazla sahip çıkmamız gereken süreçtir” dedi. Demirtaş, böylesine güzel bir fırsatın çıkar amaçlı kullanılmasının tüm halklara ihanet anlamı taşıdığını ifade etti. Demirtaş, medya kuruluşlarından kafa karıştıran haberler yerine objektif habercilik yapmalarını istedi. Dans ederek ayaklanacaklar İstanbul Haber Servisi Kadına yönelik şiddet dünyada ve Türkiye’de 14 Şubat Perşembe günü dans gösterileri ile protesto edilecek. Dünyanın farklı kentlerinden bir milyar kişinin katılması hedeflenen “One Billion Rising” (Bir Milyar Ayaklanıyor) adlı etkinlik İstanbul’da da Beşiktaş’ta gerçekleştirilecek. Beşiktaş Belediyesi Kent Konseyi Kadın Meclisi, Girne Amerikan Üniversitesi Dans Akademisi işbirliğiyle Beşiktaş ve İstanbul’daki gönüllüleri etkinliğe hazırlamaya başladı. Kadın erkek demeden, kadına şiddete hayır diyen herkesi bu etkinliğe katılmaya davet eden Beşiktaş Belediyesi, belediye hizmet binasını ücretsiz dans dersleri için gönüllülere açtı. Ücretsiz olarak verilen dersler hafta içi her gün 12.0014.00 arasında hafta sonları ise 15.00 ile 18.00 saatleri arasında gerçekleşiyor. Gönüllüler, kadına yönelik şiddete hayır demek için 14 Şubat Perşembe günü saat 13.00’te tüm dünyayla aynı anda Beşiktaş Barbaros Meydanı’nda dans ederek tepkilerini dile getirecek. Kadına yönelik şiddet farklı bir yöntemle protesto edilecek ‘Savcılık, belgeleri görmezden geldi’ Cumartesi Anneleri, Galatasaray Meydanı’nda 410. kez bir araya gelerek kayıplarını sordu. Eylemde 1984’te gözaltına alındıktan sonra bir daha kendisinden haber alınamayan Maksut Tepeli’nin dosyası gündeme getirildi. Tepeli ailesinin avukatı Gülseren Yoleri, Tepeli’nin kaybediliş sürecini ve ardından yaşanan hukuksuzluğu anlattı. Yoleri, “2006’dan sonra birdenbire birtakım belgeler ortaya çıktı. Maksut’un öldüğüne, nereye gömüldüğüne dair. Ancak Kadıköy Savcılığı bu belgeleri görmezden gelerek soruşturmanın üstünü örttü” dedi. İHD de Tepeli’nin ölümünden sorumlu olan polislerle ilgili soruşturma açılmasının önüne geçen savcının yargılanması istendi.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear