02 Haziran 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
24 ŞUBAT 2013 PAZAR CUMHURİYET SAYFA HABERLER AYM’nin iptal kararına karşın sağlık verilerinin toplanmasına devam ediliyor 5 vızıldarken şu sözleri: “Elif’im çatışmanın ortasındayız, hakkını helal et!” Karadeniz’den gelen, Karadeniz’e geçen gemiler... O anda aklıma Edip Cansever’in “Mendilimde Kan Sesleri” geliyor... Uzun bir şiir, Ahmet Abi... “Dağılmış pazaryerlerine benziyor şimdi istasyonlar... Bir caz müziği gibi gelip geçiyor hüzün, O kadar çabuk, O kadar kısa.” Benim aklımda kalan bunlar... Ve son dizeler: “Ahmet Abi, güzelim, bir mendil niye kanar? Dağ değil, tırnak değil, bir mendil niye kanar? Mendilimde kan sesleri.” Benim de hepimizin de yüreği kanıyor be Ahmet Abi... Bir tutsak ağaç gibi dikilip kalmışız bir yerlere. ??? Rumeli Feneri’nde balıkçı tekneleri... Denize bakan kahve ve ben! Sanki çok uzun bir yolculuğa çıkmışım, baharı karşılamak için... Gri bulutlar kuşatmış göğü... Lacivert sular... Islık çalan bir çocuk, eski zaman masallarında saklı kalmış geleceğin düşlerini mi kuruyordu acaba? Toprağın kokusuna, yıldızların aydınlığına hasret kalmış bir toplum, bunca acıları küçük sevinçlerle yenmeye çalışıyor. Çayımı yudumlarken, dağları düşündüm... Tunceli’de Munzur Vadisi’ne, ordan Sümbül Dağları’na... Tutuklu öğrencileri, hüküm giymiş çocukları, meslektaşlarımı, asker çocuklarını... Fışkıran bir denizi anımsatan bir türküyü dinlerken, Ercüment Uçarı’nın şiirini okuyorum: “Ben gözlerini severim ceylanların Kalbimi duyarım balıklar soluyunca mavilerde Hanımelileri mantarlar kuzukulakları Unutulmuş aşkları kırların” ??? Uçarı’nın büyülü masallar limanında bir gemi kalkıyor gün ışırken... İşte o gemi belki benim, belki siz. Uzak denizlere açılıyor. Çocuk gözleri büyüyor birden... Yağmur çiselemeye başlıyor. Geç vakitlerde kalmış saatler çalıyor... Haydi uyanın, gemi kalkıyor! Fişleme sürüyor SİNAN TARTANOĞLU Mendilimde Kan Sesleri... Acımasızlıklar, kopuşlar, kaçışlar... Zamana yenik düşüyoruz bazen, bazen köleliğe başkaldırmanın özlemi içimizi yakıyor alev alev. Bir şiir, bir türkü, bir şarkı gecikmiş mevsimleri yaşatıyor sevdiklerimize. İnsan olmanın onuru, varoluşumuzun nedeni, kopup geliyor denizin dalgaları gibi. Baharın şafağı sökse, çocuklar bir gülümsese, aydınlığa açılsa evrenin tüm kapıları. Savaşsız bir dünya olsa! Açlık ve yoksulluk olmasa! Barışı kucaklasa tüm insanlık! Kadına şiddet bitse! Yokluğun cehenneminde dolaşıyoruz hep birlikte... Dağlar, mağaralar... PKK’li teröristlerin kaçırdığı askerler, öğretmenler, sağlık memurları, kaymakamlar... Soğukta, karda, tipide... Biliyoruz, üşüyorlar. Gün gelir biter belki bu akan kan, acılar, gözyaşları... O şehit cenazeleri... 14 yaşında dağa giden, kaçırılan Kürt çocukları... Sevdayı işlerler bir nakış gibi yüreklerine. Ve biz arınırız kin, nefret, intikam duygularından... Bilirim analar ağlamaz o zaman! ??? Rumeli Feneri’nden bir gemi Karadeniz’e doğru yol alırken, o lacivert suların güzelliğinde kaybolmak istiyorum. Bir tuhaf duygu var içimde. Gri gök, lacivert deniz ve esen poyraz... Düşlerim sürüklüyor beni bir başka iklime... Bir konvoy, Mehmet’ler, 10 şehit... Yetkililer açıklama yapıyor: “Şemdinli’de çatışma, 5 terörist etkisiz hale getirildi...” İnsan sayılmak, bu ölümlere son vermek! Ölümün kıyısında uzman çavuşlar, onlar Anadolu’nun yoksul çocukları, aldıkları maaşla 8 kişilik ailesini geçindirmek zorunda kalan insanlar. Bilmem çığlıklarını duyuyor musunuz? Telefonda karısını arayan Mehmet’lerden birinin mermiler ANKARA Sağlık Bakanlığı’nın Anayasa Mahkemesi’nin özel hayatın gizliliği ilkesine aykırı bularak iptal etmesine karşın, kişisel sağlık verilerini toplamaya devam ettiği öğrenildi. Sağlık Bakanlığı, il sağlık müdürlüklerine gönderdiği yazı ile ülke genelinde muayenehaneler ve özel sağlık kuruluşlarından hastaların sadece hastanelere vermekle yükümlü olduğu bilgileri Ulusal Sağlık Veri Sistemi’nde toplamak üzere göndermesini istemişti. Gönderilmesi ile yükümlü tutulan bilgiler arasında “bütün kimlik, adres, iletişim bilgileri, hamilelik testleri, sağlık geçmişi, özürlülük durumu, medeni hal, alkolmad HASTANIN HABERİ BİLE OLMUYOR Türk Tabipleri Birliği Genel Sekreteri Bayazıt İlhan, “Bakanlığın çok çabuk bir şekilde yeni bir düzenleme yaparak, kişisel sağlık verilerini toplamaktan geri dönmesi gerekir. Bu veriler sağlık kuruluşlarında hastanın bilgisi ve onayı dahi olmadan toplanıyor. Bu bir tek anayasaya değil, özel hayatın gizliliği açı sından uluslararası antlaşmalara da aykırı” dedi. İlhan ayrıca, SGK’nin DataMed Bilgi Yönetimi şirketine ilçe ilçe ilaç ve sağlık bilgilerini 72 milyon TL’ye 5 yıllığına satmasının da Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilen düzenlemeye dayanarak yapıldığını belirterek, “Bu zaten akıl almaz bir olay” yorumunu yaptı. desigara kullanımı, iş, meslek, öğrenim durumu, gelir durumu, hastalık şikâyetleri, hastanın öyküsü, bütün tetkik sonuçları, tetkik istenen kurumlar; 1549 yaş arası kadınların, doğum, düşük türü ve sayıları; kadın sağlığı işlemleri, kullanılan aile planlaması yöntemi, gebelik tespiti sonuçları, son âdet tarihi, babanın kan grubu, gebe olduğu tespit edilmiş olsun ya da olmasın, doğum ya da düşükle sonuçlanan tüm gebelikler, ağız ve diş sağlığı ile ilgili tüm koruyucu hekimlik, teşhis ve tedavi işlemleri” verileri sıralanmıştı. Sağlık meslek örgütleri kişisel verilerin istenmesinin bir yükümlülük olmasına “hastaların fişlendiği” gerekçesiyle itiraz etmişti. Anayasa Mahkemesi, verile rin istenmesine dayanak olan kanun hükmünde kararnamenin ilgili maddesini anayasaya aykırı bularak iptal etti. Yüksek mahkemenin özel hayatın gizliliği ilkesine aykırı bularak iptal etmesine karşın, kişisel sağlık verilenin Sağlık Net2 Veri Gönderimi sistemi üzerinden Ulusal Sağlık Veri Sistemi’nde toplanmaya devam ettiği öğrenildi. Hocamızı serbest bırakın TGB’liler Prof. Fatih Hilmioğlu için Adalet Bakanlığı’na yürüdü. Eyleme Odatv davasında tutuksuz yargılanan gazeteci Müyesser Yıldız da katıldı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Türkiye Gençlik Birliği (TGB) üyeleri, Ergenekon davası kapsamında tutuklu yargılanan ve sağlık sorunlarına rağmen tahliyesi mahkemece reddedilen eski Malatya İnönü Üniversitesi Rektörü Prof. Fatih Hilmioğlu’nun serbest bırakılması için “Fatih Hilmioğlu’na özgürlük için yürüyoruz” eylemi gerçekleştirdi. “Esaret zincirlerinizi parçalıyoruz” pankartı açan ve Hilmioğlu’nun fotoğraflarını taşıyan gençler Adalet Bakanlığı’na yürürken, gençlere yurttaşlar da büyük destek verdi. Güvenpark’ta bir araya gelen TGB’lilerin eylemine Odatv davasında tutukşekilde Prof. Dr. Mehmet Haberal’da da ağır kalp ritim bozukluğu hastalığı olduğunu söyledi. ıldız: Minnet istemiyoruz Müyesser Yıldız da Cumhuriyet ’e yaptığı açıklamada, “Kimseden minnet istemiyoruz, bir ricamız yok. Özgürlüğümüz haksız yere gasp edildi. Yaşam hakkımızı elimizden almak istiyorlar. Özgürlüğümüzü ele geçirmekle yetinmediler, şimdi sıra canlarımıza geldi. Biz buna karşı mücadele veriyoruz. Öcalan’ın başındaki bir sivilce için Avrupa’nın, PKK’nin karşısında ‘hazır ol’a geçiyorlar” diye konuştu. Y suz yargılanan gazeteci Müyesser Yıldız da destek verdi. TGB Genel Başkan yardımcısı Mustafa Sevim, burada yaptığı açıklamada, “29 Ekim’de barikatlarınızı yıktık geliyoruz. 13 Aralık’ta bur nunuzun dibine kadar girdik. Hocamızı serbest bırakın. Her yerde ensenizde olacağız” dedi. ‘Yerle bir’ Hilmioğlu’nun ağabeyi ve avukatı Hayati Hilmioğlu da yine kanser hastalığı nedeniyle cezaevinde yaşamını yitiren Kuddusi Okkır’ı anımsatarak, Okkır’ın en son yargılama aşamasında mahkemede “kan kustuğunu”, aynı Yargı Mağdurları İçin Adalet Çağırıcıları FEYZİOĞLU: ‘Evrensel kuralların işletilmesi için çalışacağız’ Başkanlık sistemi padişahlık sistemidir İstanbul Haber Servisi Ankara Barosu Başkanı avukat Metin Feyzioğlu, ‘başkanlık sistemi’nin aslında ‘padişahlık sistemi’ olduğunu belirterek “Önerilen sistemde başkan milletvekillerini seçebilecek. Dolayısıyla milletvekilleri seçilebilmek için başkanın gözünün içine bakacak. Bunun yanında kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisine de sahip olabilecek. Bunun adı meşrutiyet öncesi padişahlıktır” dedi. Kadıköy Belediyesi, dün Caddebostan Kültür Merkezi’nde “Cumhuriyet ve Demokrasi Konferansı” düzenledi. Konferansta konuşan Feyzioğlu, Türkiye’nin 2013 ve 2014 gündeminin ‘Ver başkanlığı, al özerkliği’ şeklinde adlandırılabileceğini belirtti. Feyizoğlu, emperyal güçlerin karşısında durabilmenin ulus devleti olmaktan geçtiğini belirtti. Kadıköy Belediye Başkanı Selami Öztürk ise “Türkiye bir ağacın büyüme hızıyla faşizan bir yöne doğru gidiyor. Bunu eğitim, sağlık ve hukuk alanlarında net bir şekilde görebilirsiniz” diye konuştu. Hukuksuzluklara karşı: YAMAÇ İstanbul Haber Servisi Gençay Gürsoy, İsmail Beşikçi, Eşber Yağmurdereli ve Nur Sürer’in de aralarında bulunduğu toplumun her kesiminden sanatçı, siyasetçi ve aydının katılımıyla oluşturulan Yargı Mağdurları İçin Adalet Çağırıcıları (YAMAÇ), yargı muğduriyetlerine karşı herkesi ortak bir mücadeleye davet etti. YAMAÇ katılımcıları, yargı ile hukuka ilişkin temel problemleri kamuoyuna taşımayı hedeflediklerini ve evrensel hukuk kurallarının sağlıklı bir şekilde işletilmesi için çalışacaklarını belirtti. İstanbul Kültür Sanat Vakfı’nın (İKSV) Şişhane’de bulunan binasında dün bir basın toplantısı düzenleyen YAMAÇ katılımcıları, platformun hedeflerini anlattı. Platformun herkese açık olduğunu belirten sanatçı Tilbe Saran, her yurttaşın potansiyel yargı mağduru olduğunu söyledi. Saran, “Amacımız her tür davada yaşanan hukuksuzluklara karşı bir tepki oluşturmak ve davalar karşısında partizan bir tavır almadan hareket etmek” dedi. YAMAÇ’ın çağrı sunumunu okuyan sosyolog İsmail Beşikçi, konuşmasında resmi ideolojinin kendisini en çok yargı aracılığıyla dayattığını ifade etti. Hubyar Sultan Alevi Kültür Derneği Başkanı Ali Kenanoğlu, “Yargı, gizli tanıklarla birlikte güvensiz bir ortam yarattı” açıklamasını yaptı. Avukat Eşber Yağmurdereli, “Demokratik yaşamı en çok yargı etkiler. En önemli yalan ise yargının bağımsız olduğudur. Yargı mensupları demokrasi kültürüne sahip değil, bu sebepten dolayı adalet dağıtamazlar. Yargı, bugün demokrasi isteyen grupların önünde engeldir, ataerkildir ve gericidi” dedi. Yargı bağımsızlığı Sinop olayları Fatma Gök de Halkların Demokratik Kongresi (HDK) üyesi milletvekillerinin Karadeniz gezisine değinerek, “Acaba Madımak davası zamanaşımına uğramasaydı Sinop’ta böyle olur muydu” diye sordu. Avukat Yasemin Öz ise “Yargı ideolojik bir kurum olarak ortaya çıktığı için adaleti sağlamadan önce devletin korunmasını gerçekleştirir. Ancak yargı asıl olarak bizi devletten korumalıdır” ifadelerini kullandı. Avukat Yıldız İmrek ve Prof. Meryem Koray, platformda hiyerarşik bir örgütlenme olmadığını önemle belirtirken Demokrat Yargı Genel Sekreteri yargıç Kemal Şahin, popüler davalardan ziyade kamuoyunda konuşulmayan ve gölgede kalmış davalarla ilgileneceklerini ifadeetti.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear