02 Haziran 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA 8 HABERLER T Towers s: : Kulelerinden birinin yükseldiği alan Acil Eylem Planı’nda “çadır kent” alanı olarak gösterilirken diğer kulenin bulunduğu alan afet anında acil durumlar için helikopter pisti olarak belirlenmiş. ? Şişli Trump CUMHURİYET 23 ŞUBAT 2013 CUMARTESİ Yapılaşmaya açılmamış mevcut toplanma yerleri arasında Zeytinburnu ve Bakırköy sahili gibi depremde büyük risk taşıyan dolgu alanları bulunuyor. KONUTZEDELER: SÖZ VAR AMA ÇÖZÜM YOK Esenyurt bilmecesi İstanbul Haber Servisi Esenyurt’ta maket üzerinden yurttaşlara satılan ve imar izni çıkmadığı için henüz inşaatına bile başlanmayan konutlar yüzünden mağdur olan yüzlerce yurttaşa, AKP’li Esenyurt Beledi Başkanı Necmi Kadıoğlu’nun verdiği çözüm sözüne karşılık tepkiler dinmiyor. CHP İstanbul İl Başkanı Oğuz Kaan Salıcı, “Burada satılan tüm konutlar kaçak, imarsız ve ruhsatsız. Bunun adı, yasa tanımamaktır ve suçtur. Esenyurt, AKP belediyeciliğinin makyajının sapır sapır döküldüğünün en açık örneğidir” diye konuştu. Konutzedeler de Esenyurt Belediye Başkanı Necmi Kadıoğlu’nun sözünü inandırıcı bulmuyor. Yurttaşlar, “Bizler bir daire sahibi olabilmek için yıllarca yaptığımız birikimi inşaat şirketlerine verdik. Belediyenin izin vermiş olduğu projeye güvenerek bu evleri satın almak istedik. Şimdi ise büyük bir dolandırıcılık yapıldığını görüyoruz. Necmi Kadıoğlu bu sorunun çözüleceğini söylüyor ancak bunu nasıl yapacağını açıklamıyor. Belediye başkanı artık bizleri kandırmaktan vazgeçsin” dediler. Banka kredisi kullanarak ev satın alan mağdurlar, henüz ortada olmayan yapılıp yapılmayacağı bile bilinmeyen evler için banka kredilerinin taksitlerini ödemeye devam ediyor. Sığınacak bir yer İstanbul Haber Servisi İstanbul’da beklenen yıkıcı deprem sonrası insanların toplanabileceği boş alan kalmadı. İstanbul Valiliği Afet Yönetim Merkezi’nde 2001 yılında belirlenen 480 adet çadır ve toplanma yerinin yarısı artık yok. Kâğıt üzerinde gözüken 240 adet çadır ve toplanma alanının bir kısmı yapılaşmaya açılarak, üzerinde Çağlayan Adalet Sarayı, Forum İstanbul, Capacity, Trump Towers, Anthill, Zaman gazetesinin İstanbul’da deprem sonrası toplanma yerleri olarak belirlenen alanlarda bugün alışveriş merkezleri yükseliyor. ? On altı Dokuz: İstanbul’un siluetine giren rezidansın yer aldığı ada çadır kent olarak tanımlanmış. Alanın bir kısmında bu proje, diğer kısmında da Kazlıçeşme Abay İlköğretim Okulu var. bırakmadılar binaları yükseldi. İstanbullular deprem sonrasında toplanacakları yerleri bilmiyorlar çünkü bu konuda yerel yönetimler tarafından hiçbir şekilde bilgilendirilmediler. Meslek odalarının ve Toplum İçin Şehircilik Hareketi’nden Duygu Ağar, Gökçer Okumuş, Nazım Akkoyunlu ve Sercan Altan tarafından yapılan araştırmalar doğrultusunda İstanbul’da yapılaşmaya açılan birçok çadır ve toplanma yeri tespit edildi. ? Forum İstanbul: Bayrampaşa’nın diğer çadır kent alanlarından. ? TOKİ Avrupa Konutları: Gaziosmanpaşa’nın iki büyük çadırkent alanlarından birisinde yükseliyor. Kızılay gönüllüleri Çadırlar nereye kurulacak? ? İstanbul Haber Servisi İstanbullu taksiciler, her ay düzenli olarak Kızılay’a para yardımında bulunacak. Müşterilerini Kızılay’a yardıma teşvik etmek için araçlarına, “Bu taksi, Kızılay’ın gönüllü bağışçısıdır” yazıları yapıştıracaklar. Türk Kızılay’ı ile İstanbul Taksiciler Esnaf Odası arasında protokol imzalandı. Kazlıçeşme Kültür Merkezi’ndeki törene İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu, Zeytinburnu Belediye Başkanı Murat Aydın, Kızılay Genel Başkanı Ahmet Lütfi Akar, Taksiciler Esnaf Odası Başkanı Yılmaz Yahya Uğur ve taksi şoförleri katıldı. Öte yandan CHP İstanbul İl Başkanı Oğuz Kaan Salıcı da aralarında Bakırköy Belediye Başkanı Ateş Ünal Erzen’in de bulunduğu heyetle birlikte önceki gece taksi duraklarını ziyaret etti. AYDIN: TEK TEK İŞYERLERİNİ KONTROL EDEMEM Davutpaşa’da zerlerinde binalar yükselen çadır ve toplanma alanlarının tespit edilebilenleri şöyle: ? Kuşdili Çayırı: Toplanma yeri olarak belirlenmişti. AVM projesi yapılması gündemde. ? Abidei Hürriyet: Mahalle için belirlenen çadırkent yerinde bugün Çağlayan Adalet Sarayı yükseliyor. ? Kartal Adliyesi: Binanın olduğu bölge toplanma yeri idi. ? Merdivenköy Mahallesi Çocuk Esirgeme Kurumu arazisi: Satılıp imara açıldı. ? Bostancı Mahallesi: Eski Taç Spor’un yeri imara açıldı. ? Ağaoğlu MyCity Bahçelievler: Çadırkent alanında bulunuyor. ? Meydan AVM: Merter’de bulunuyor. ? Levent İETT Garajı: Yüksek yoğunluklu bölgenin tek toplanma yeriydi. Toplanma yerine Dubai Kulesi Ü ? Zaman Gazetesi: Yenibosna’da bulunan gazete binasının bulunduğu arazi çadır alanı. yapılacak. ? Bomonti Anthill: Projenin bulunduğu alan Acil Eylem Planı’nda “helikopter pisti” ve “çadırkent” olarak tanımlı. ? Bahçelievler Starcity Outlet Center: 2009 sel felaketinin yaşandığı Basın Ekspress yolu üzerinde yer alan çadır alanı üzerinde bulunuyor. ? Sahilpark Evleri: Zeytinburnu Veliefendi’deki site çadır kent ve helikopter pisti alanında bulunuyor. ? Ora AVM: Bayrampaşa’nın çadırkent alanlarından. ? Kiptaş Ünalan Evleri: Üsküdar’ın çadırkent kurulacak noktası. ? Üsküdar Devlet Malzeme Ofisi arazisi: Önce satıldı, sonra plan tadilatı ile yapılaşmaya açıldı, üzerinde inşaat var. ? Kiptaş Tuzla 2 ve 3. etap konutları. ? Maltepe DAP Royal Center. ? Kemerpark Evleri: Esenler’in çadırkent alanı. ? Bağcılar Çınar Olimpia Park Sitesi. ? Bakırköy Ataköy Konakları. ? Capacity AVM. ? Beşiktaş Selenium Plaza. ? Ortaköy Ermeni Vakfı Arazisi: Üzerinde rezidans yükseliyor. ? Beşiktaş Spor Kulübü Fulya Projesi. ilginç savunma Murat Aydın İstanbul Haber Servisi Zeytinburnu Davutpaşa’da bir iş merkezinde meydana gelen patlamaya ilişkin 10 sanığın yargılandığı davada Zeytinburnu Belediye Başkanı Murat Aydın sanık sıfatıyla ilk kez ifade verdi. Aydın savunmasında “Görevim tek tek işyerlerini kontrol etmek değil” diyerek kendini savundu. 21 kişinin yaşamını yitirdiği, onlarca kişinin yaralandığı Davutpaşa’daki patlamanın ardından açılan davanın 13. duruşması yapıldı. Sanık sıfatıyla ifade veren Aydın savunmasında patlamanın olduğu işyerinin denetlendiğini, suç unsuru olarak hiçbir şeyin bulunmadığını savundu. “Zabıtaların denetlediği halde ihmalkârlığın nasıl görülmediği” sorusuna ise belediyede 377 kadrolu memurun çalıştığını, görevinin tek tek işyerlerini kontrol etmek olmadığını yanıtını verdi. Aydın beraatını istedi. Bilirkişi heyeti oluşturulmasına karar veren mahkeme, duruşmayı 14 Haziran’a erteledi. Prof. Dr. A. Ülkü AZRAK vukatların ve avukat stajyerlerinin duruşmalarda başörtüsü ile bulunamayacaklarını hüküm altına alan bu kararların hepsinin gerekçelerinde ortak olan hususlar şunlardır: 1. Avukatlık Kanunu’nun 49. maddesi uyarınca, avukatların resmi kılık ve kıyafetlerini belirleme yetkisi TBB’ye aittir. 2. TBB’ce bu yasal hükme dayanılarak kabul edilmiş olan “Avukatlık Meslek Kuralları”nın 20. maddesine göre avukatlar ve avukat stajyerleri, mesleğe yaraşır bir kılık ve kıyafetle, başları açık olarak mahkemelerde görev yaparlar. 3. Türbanlı olarak avukatlık yapılması ya da staja devam edilmesi laik hukuk devletine aykırı ve avukatlık mesleğiyle bağdaşmaz ni** Danıştay 8. Dairesi’nin teliktedir.* 24 Ocak günlü kararının gerekçesinde öne çıkan hususlar ise şunlardır: 1. Gerçi Avukatlık Kanunu’nun 1. maddesi avukatlık mesleğinin bir kamu hizmeti ve serbest bir meslektir yolunda bir hüküm içermekteyse de sadece yürütülen hizmetin kamu hizmeti olmasından hareketle kamu A Başı Örtülü Adalet (2) görevlilerinin tabi olduğu kurallara tabi kılınması mesleğin niteliği ve gerekleriyle örtüşmeyecektir. 2. Avukatlık Meslek Kuralları’nın 20. maddesinde öngörülen “avukatlar ve avukat stajyerlerinin mahkemelerde başları açık olarak görev yaparlar” yolundaki hüküm, anayasa ve tarafı olduğumuz uluslararası sözleşmelerle güvence altına alınmış olan çalışma hak ve özgürlüğünün ve yine bu düzenlemelerle güvence altına alınmış olan din ve vicdan özgürlüğüne bağlantılı olarak ihlal edilmesi sonucunu doğuracağı açıktır (ne denli bozuk bir Türkçe kullanılmış olduğuna okurlarımın dikkatini çekerim!) . 8. Daire’nin gerekçesinde yer alan bu beyanlarına karşı önce şunun belirtilmesi gerekir ki, avukatlık mesleği her şeyden önce bir kamu hizmetidir. Burada önemli olan husus, yargılama denilen sürece katılan süjelerin, özellikle ceza yargılamasında, yargıç, savcı ve müdafi (avukat) olarak üç yargılama makamını oluşturduğudur.*** Bunlar yargılama sürecinin taraflarıdır. Avukatın yargılama sürecindeki bu önemli rolü nedeniyle bir kamu hizmeti gördüğünde kuşku yoktur. Müvekkilleriyle olan ilişkilerinde serbest meslek mensubu sıfatıyla hareket etmesi, bu gerçeği değiştirmez. Avukat, sözü edilen kamu hizmetini herhangi bir yerde değil, mahkeme gibi bir ‘kamusal alanda’ ifa etmektedir. “Bu koşullara tabi olan bir hukuk süjesinin sırf dinsel inançlarını ileri sürerek bu inançların gereği olarak gördüğü başörtüsünü kamu hizmetini görürken kamusal alanda taşıma konusundaki isteminin kabul edilmesi mümkün değildir.” Şunun da gözden kaçırılmaması gerekir ki, 1136 sayılı ve 19.3.1969 tarihli Avukatlık Kanunu’nun 49. maddesine göre “Avukatlar, mahkemelere, TBB’nin belirteceği resmi kılıkla çıkmak zorundadırlar”. Bu hüküm, TBB’ye avukatların mahkemedeki resmi kılığını belirleme konusunda çok açık bir biçimde takdir yetkisi vermiştir. Bu takdir yetkisinin kullanımında TBB’nin yönelebileceği tek amaç, avukatlık meslek onurunun ve meslek disiplininin korunmasını sağlamaktır. Avukatlık Meslek Kuralları’nın 20. maddesindeki düzenleme de bu amaca yöneliktir ve bununla sınırlıdır. Bu nedenle, sözü edilen düzenlemenin hukuka aykırı bir yanı yoktur. 8. Daire’nin gerekçesinin birkaç yerinde altını çizdiği, mahkemede başörtüsü taşınmasını engelleyici avukatlık kurallarının 20. maddesinin anayasaya ve Türkiye’nin taraf olduğu temel hak ve özgürlüklere ilişkin uluslararası antlaşmalara aykırı olduğu yolundaki iddiasına gelince; din ve inanç özgürlüğünün en geniş bir biçimde kabul edileceği eğitim kurumlarında bile başörtüsü taşınmasının yasaklanmasına ilişkin düzenlemelerin Anayasa ve Avrupa İn san Hakları Sözleşmesi’nin bu konuya ilişkin hükümlerine aykırı olmadığı, hem Türk Anayasa Mahkemesi’nce, hem de “türbanı siyasal İslamın simgesi” olarak gören Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nce hüküm altına alınmışken. 8. Daire’nin söz konusu yürütmeyi durdurma kararında bunun aksine hüküm kurulmasının hukuk dinlemez bir davranış olduğunu uzun uzun açıklamaya gerek olmadığı ortadadır. Yalnız burada şu soruyu sormaktan da kendimi alamıyorum: 1974’ten bu yana ne değişmiştir ki 8. Daire eski kararlarından 180 derecelik bir dönüş yapmıştır? Bunun cevabı eğer, siyasal iktidarın, 12 Eylül 2010 referandumuyla kabul edilen anayasa değişikliği ile yöneldiği amacın büyük ölçüde gerçekleşmiş olduğu ise bunun bir tek anlamı vardır ki, o da yargının tarafsızlığını yitirmiş olduğudur. Son olarak şunu söylemek istiyorum: “Adalet hanımın” gözlerini kapatan örtü açılıp onun başına yerleştirilmiştir. Böylece onun tarafsızlığı yitirildiği gibi, başı örtülü bir adalet kimliğine de kavuşturulmuştur. (1) Bkz. Georges VEDELPierre DELVOLVÉ, Droit administratif, 12. Édition,Tome 2, 1992, sh. 347. (2) Bkz. Danıştay 8. Dairesi’nin konuya ilişkin kararları: 25.2.1974, E.1973/2964K.1974/960; 5.7.1993, E.1992/3342K.1993/2611 ; 2.3.1994, E.1993/843K.1994/686 ; 18.12.1996, E.1996/5341 8. Daire, çok değil daha iki yıl önce (12.Ocak 2011), Akademik Personel ve Lisansüstü Eğitim Giriş Sınavı (ALES) kılavuzundaki “türbanla sınava girilmesi”ne olanak sağlayan düzenleme boşluğu nedeniyle yürütmeyi durdurma kararı vermiştir. Ayrıca Yargıtay’ın 8. Ceza Dairesi de 29.11.2002 tarihli kararında türbanı “laikliğe başkaldırı ve bir siyasal simge” olarak görmüştür. (3) Bkz. Nurullah KUNTER, Muhakeme Hukuku Olarak Ceza Muhakemesi Hukuku, İstanbul, 1986, No.33, sh.5354. 4 Kamusal alan kavramı için bkz. A.Ülkü AZRAK, Başörtüsü, Kamusal Alan ve Ötesi, Cumhuriyet, 23.7.2004 sh.2.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear