02 Haziran 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
17 ARALIK 2013 SALI CUMHURİYET SAYFA EKONOMİ [email protected] Resmi verilere göre Türkiye’de işsizlik oranı, adım adım çift haneye ilerliyor 17 bin 292 u Mevsimsel etkilerin yanı sıra talep koşullarındaki değişimin etkisiyle işsizlik oranı ağustos, eylül ve ekim aylarını kapsayan eylül döneminde geçen yılın aynı dönemine göre 0.8 puan artışla yüzde 9.9’a yükseldi. Ekonomi Servisi İşsizlik oranı, adım adım çift haneye ilerliyor. İşsiz sayısı 2013 yılı Eylülü’nde geçen yılın aynı dönemine göre 292 bin kişi artarak 2 milyon 831 bin kişiye yükseldi. İşsizlik oranı ise 0.8 puanlık artış ile yüzde 9.9 seviyesinde gerçekleşti. Tarım dışı işsizlik oranı 0.7 puanlık artış ile yüzde 12.3, 1524 yaş İnsanlıktan Çıkma Halleri... Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu Araştırma Enstitüsü (DİSKAR), TÜİK’in açıkladığı Hanehalkı İşgücü Anketi Eylül 2013 dönem sonuçları ile ilgili şu değerlendirmeyi yaptı: 4 Türkiye ekonomisinin istihdam yaratma kapasitesi azalırken, istihdamın kalitesi bozulmaya devam etmekte ve işsizlik oranlarındaki artış sürmektedir. İstihdam artışı 2008 Eylül ayından bu yana bu dönem için en düşük seviyesinde gerçekleşti. 4 Eylül 2013 döneminde umudu olmadığı için ya da diğer nedenlerle son 3 aydır iş arama kanallarını kullanmayan ve işe başlamaya hazır olduğu halde bu nedenle işsiz sayılmayanlar (umutsuzlar) da dahil edildiğinde işsizlik oranı yüzde 9.9 değil, yüzde 15.9, işsiz sayısı da 2 milyon 831 bin değil, 4 milyon 864 bin kişi oldu. İşsiz sayısı umutsuzlarla birlikte bir önceki yıla göre 306 bin kişi arttı. 4 Çaresizler, umutsuzlar ve resmi işsizlerin toplam sayısı 5 milyon 878 bindir. Geniş istihdam içindeki payı ise yüzde 19.16’dır. Ana haberlerde, yorumlarda, kartopu atan çocuğun ölümüne yol açan şiddetin insanın içini donduran boyutu görmezlikten gelinemiyor... Her kar yağışında karı gören çocukların, çocuk kalabilenlerin kendilerini alıkoyamayacakları en çocukça, en içten, en insancıl ilk eylem değil midir avucunu beyaz karlara uzatmak, hemen bir top yapıp ilk gördüğün insana, olmadı cisme sevinç çığlığı ile atmak... Arabasına gelen kartopuna öfkelenmiş bir insanın bu çok az yaşanabilen sevinçli anı, sıcak oyunu paylaşmak şöyle dursun, öfke ile arabasını çocuğun üzerine sürebilmesine, insanlıktan çıkmanın bu hallerine bir anlık şaşkınlık, kızgınlık, korku, kaygı, nedenlerini sorgulama.. yetmez... Aradan saatler, günler geçtikten sonra, o çocuğun yaşamına mal olan aracını sürme, av eyleminin toplumsal sorgulanması, hesabının sorulması gereği yerine getirilemiyorsa, ortada cinnet hali yaşayan, insan olma hallerini unutmuş bir bireyin suç eyleminden çok daha derin, vahim bir toplumsal travma var demektir... Dün olayı sorgulayan bir arkadaş, “Demokrasilerde, çağdaş toplumlarda medya ayağa kalkar, bütün ilgili, sorumlu toplumsal örgütlenmeler gereğini yapmayan güvenlik görevlilerinden siyasi erke kadar sorumlulardan hesabını sorardı..” diye, günübirlik çocuğun ölümü, cenazesinde ağlayan ailesi, arkadaşlarına “ah vah” edip, olayı sıradan, unutulacak sayısız trajik olaylar arasında bir kenara atmamızı eleştiriyordu... Doğrusu kartopu oynayan çocuk, çocuğun üzerine üzerine, ölümüne kadar araba süren insanlıktan çıkmış şoförün öfke imajı olmasa, bu yaşanan biriki gün olsun gündemde kalan önemli haber bile olamazdı... Aynı gün içinde koca şiddetine dayanamamış, boşanmış birden fazla kadının, evlerini açmış annebaba ya da çocukları ile birlikte kocası tarafından en vahşi biçimlerde öldürüldükleri haberleri ya biriki cümle ile geçiştirildi ya da haber değeri bile görülmediğinden hiç yer verilmedi... Kadınların kendilerine yönelik şiddete dayanamayıp boşanmaları, çocuklarının sorumluluğunu da üzerlerine alıp yaşam savaşı vermeleri, çoktan öldürülmeyi hak ettikleri bir toplumsal algılama kapsama alanı içine alınmıştı... HHH Ne yazık ki insan hakları, demokrasi, hukuk devleti düzeni, barış içinde birlikte yaşam, kendin gibi olmayanların inanç ve değerlerine, yaşam haklarına saygı... İnsanca yaşam, insan olabilme halleri, evrensel değerlerle barış içinde birlikte yaşayabilme, birbirini sevebilme, birbirine katlanabilme, düşmanlık duymadan yaşayabilme halleri, ülkenin doğrudan yönetim çarkları işleyişi ile bağlantılıdır... Düşmanca yok etme, kendi ego, haksız hak ve çıkarlarını kollama adına, başkalarının haklarını gasp etme güdülerinin beslenmesi, insanın insan olma hallerinden uzaklaşması, kan dökmeye kadar uzanan güdülerin beslenmesi.. sanılandan çok daha kolay gelişen, sadece bireysel değil toplumsal hastalıklardır... Sadece ilkel toplumlar, yoksulluk, yoksunluk, açlık, çaresizlikte dibe vurulan, toplumsal değerlerin yıkıldığı ülkelerde değil... Göreceli gelişmiş, bir adım ileri zenginliğin var olduğu toplumlarda, dahası inanç ve değerlere bağlılığın, geleneksel değerlerin, kültürün yüksek olduğu varsayılan, insancıl, aile, dini değerlerin yüksek olduğu dillerden düşürülmeyen çevrelerde de, dönem dönem çok olumsuz, isterik, kindar, kendinden olmayanlara acımasız, vicdansız şiddetin uygulandığı, şiddetin, vahşetin kitlesel suçlarının işlediği örnekler görülür... Hep birlikte Ukrayna’da yüz binlerin kış ayazında günlerce Kiev meydanında inandıkları değerler peşinde direnişlerinin görüntülerini biraz da hayranlıkla izliyoruz... İktidarın bizim ülkemizde, sözde çok daha ileri demokrasimizde, yerleşik hukuk düzenimizde, Gezi son örnek, göstermediği hoşgörüyü biraz da kıskanıyoruz... “İnsan hakları, demokratik düzene doğru hızla yol alacaklar...” diye umutla bakarken, bir Ukranyalı gazetecinin içimi donduran sorusunu duyuyorum... “Siz en sıradan bir kamudaki işinizde, sistematik rüşvet vermek zorunda olmanın anlamını biliyor musunuz” sorusu, özünde yüz binlerin serbest kalmasını istedikleri liderlerinin siyaseten ne kadar kirli, yolsuzluklara gömülü kimliğini, Ukrayna çıkmazı, trajedisi, gerçeğini çok çarpıcı anımsatıyor... Gelin görün ki Suriye’deki Esad karşıtı, artık sınır komşumuz olduğu söylenen Sünni radikal siyasal İslamcı direniş örgütlerinin kafa kesme, kör atışla bina harabeleri, naylonlar arkasındakileri öldürme atışları yanında, Ukraynalı siyasilerin rüşvet kirliliği galiba masum kalıyor... Bize geri dönersek, en çok da yakalayabildiğimiz, uzun yıllar yaşayabildiğimiz göreceli insani değerler, birlikte olumlu yaşama hallerimizden geriye gidişimizi, bu hızlı aşağı doğru çekilişimizi sorgularsak... Sandık çoğunluğunu parlamento içi ve dışı muhalefetin varlığı, güçlü işleyişine karşı durma hakkı olarak gören, giderek otoriterleşen, ötekilere, hesap soranlara öfkeli, denetimsiz güç kulanmaya kalkan bir iktidar, yönetim anlayışı söz konusuysa... Baştaki örnek, rol model, toplumsal düzen işleyişinin mayası bozulmuşsa... KESK’e destek İZMİR (Cumhuriyet) İzmir Emek ve Meslek Örgütleri de KESK’in 19 Aralık’ta yapacağı grevi desteklediklerini açıkladı. TMMOB İzmir İl Koordinasyon Kurulu, İzmir Tabip Odası, İzmir Barosu ,T.E.B. 3. Bölge İzmir Eczacı Odası, TDB İzmir Diş Hekimleri Odası, İzmir Veteriner Hekimler Odası ve Serbest Muhasebeci ve Mali Müşavirler Odası’nın yer aldığı örgütler, sermayeye değil emekçiye bütçe vurgusu yaptı. ABD ile savunmada yeni kavga BARKIN ŞIK m artışı yavaş a d lad ih t s ı İ grubunu içeren genç işsizlik oranı ise 1.4 puanlık artışla yüzde 19.4 oldu. Genç işsizlik oranı bir önceki döneme göre 0.7 puanlık artış gösterdi. Ağustosta işsizlik oranı yüzde 18.7 düzeyinde bulunuyordu. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), 2013 yılı (ağustoseylülekim) eylül dönemi hanehalkı işgücü istatistiklerini açıkladı. Buna göre işsizlik oranı bir önceki aya göre 0.1 puan artarken geçen yılın aynı dönemine göre 0.8 puanlık artış gösterdi. Eylülde geçen yılın aynı dönemine göre kentte işsizlik oranı 0.7 puan artış ile yüzde 12, kırda 0.9 puan artışla yüzde 5.7 oldu. Tarım dışı işsizlik bir önceki döneme göre değişim göstermedi. İstihdam edilenlerin sayısı 2013 yı lı eylül döneminde, geçen yılın aynı dönemine göre 336 bin kişi artarak 25 milyon 808 bin kişiye yükseldi. Bu dönemde, tarım sektöründe çalışan sayısı 132 bin kişi azalırken tarım dışı sektörlerde çalışan sayısı 468 bin kişi arttı. İstihdam edilenlerin yüzde 24.7’si tarım, yüzde 19’u sanayi, yüzde 7.3’ü inşaat, yüzde 49’u ise hizmetler sektöründe yer aldı. Önceki yılın aynı dönemi ile karşılaştırıldığında hizmet sektörünün istihdam edilenler içindeki payı 0.6 puan, sanayi sektörünün payı 0.4 puan artarken tarım sektörünün payı 0.8 puan, inşaat sektörünün payı 0.1 puan azaldı. u Sikorsky’den 3.5 milyar dolara alınacak 109 helikopter ile ilgili görüşmeler, sanayi katılımı anlaşmazlığıyla kopma noktasına geldi. ANKARA Türkiye’nin ABD’li Sikorsky firmasından 3.5 milyar dolara alacağı 109 helikopter ile ilgili görüşmeler offset (sanayi katılımı) pazarlığında kilitlendi. Türkiye’de üretilecek 1 0 9 helikopter için Ankara ABD’lilerden ilk başta yüzde 400 offset istedi. Bu Türkiye’den çıkacak 3.5 milyar dolara karşılık Türkiye’ye 14 milyar dolar iş yaptırılması anlamına geliyordu. ABD’lileri “şoka” sokan bu talep üzerine görüşmelerin kilitlendiği öğrenildi. Müzakereler sonucunda Ankara’nın offset şartını yüzde 250’ye çektiği, ancak ABD’lilerin bu rakama yanaşmadığı bildirildi. Sikorsky firmasının yüzde 100 ile yüzde 150 arasındaki offset rakamlarında dolaştığı öğrenildi. ABD’lilerin, Ankara’nın ısrarının sürmesi durumunda masadan kalkabileceği dile getiriliyor. Savunma Sanayi Müsteşarı Murad Bayar da görüşmelerde yaşanan pürüzün sinyalini geçen hafta verdi. Bayar, “Şu an pürüzler var, ama yıl sonunda bu işi bitirmeyi hedefliyoruz. Helikopterin pervane sistemleri, motoru, aviyonik sistemleri Türkiye’de üretilecek. Bir seferlik bir alım da değil, 300 helikoptere kadar bir planla hareket ediyoruz. Bir o kadar da yurtdışına satış projeksiyonumuz var” dedi. Carrefour büyüyor Fransız perakende zinciri devi Carrefour, eski gücüne dönmek için Avrupa’nın en büyük AVM zincirlerinden Klepierre’yi 2.75 milyar dolara satın aldı. İtalya, Fransa ve İspanya’da 127 alışveriş merkezi olan Klepierre hisselerinin yüzde 42’sini alan Carrefour, AVM zincirine 700 milyon Avro yatırım yapacağını açıkladı. u Başbakan Erdoğan kasım ayında örtülü ödenekten 144.6 milyon TL harcadı. 11 aylık örtülü ödenek harcaması, 2012’yi şimdiden 11.5 milyon TL aştı. ÇİĞDEM TOKER ANKARA Başbakan Tayyip Erdoğan, kasım ayında örtülü ödenekten 144.6 milyon TL harcadı. Bu tutar, bir önceki ay yapılan harcamanın, yaklaşık 20 milyon TL üzerinde. Kasım ayı ile birlikte, bütçeden, bu yılın OcakKasım dönemini içeren 11 ayında, örtülü ödenekten yapılan harcama tutarı 1 milyar 186.5 milyon TL’ye ulaştı. Maliye Bakanlığı Muhasebat Genel Müdürlüğü, kasım ayı bütçe verilerini dün yayımladı. Bütçede “gizli hizmet giderleri” başlığı altında geçen örtülü ödenek harcamaları, son yıllarda önemli artışlar gösterdi. Örtülü ödeneğe 1 milyar 186 milyon TL harca nan bütçede; aynı 11 aylık dönem içinde, devletin “güvenlik ve savunmaya yönelik silah araç gereç ve teçhizat alımları” için 1 milyar 274; “enerji alımları” başlığı altında “yakacak alımları” için 1 milyar 277 milyon TL harcanması dikkat çekiyor. Örtülü ödenek, ilk kez geçen yıl 1 milyar liranın üzerine çıkarak 1 milyar 175 milyon TL olarak gerçekleşmişti. Bu yılın 11 ayında yapılan harca ma, geçen yılın toplam harcamasının 11.5 milyon TL üzerine çıktı. Yılın son üç ayına bakıldığında ise örtülü ödenekten eylülde 46,9, ekimde ise 121,5 TL harcama yapıldı. Bu yıl içinde en yüksek harcama ise 266.3 milyon TL ile ağustos ayında yapıldı. Hükümetlere “sınırsız” denebilecek bir alan sunan örtülü ödenek harcamalarının yasa gereği bütçenin binde 5’ini geçmemesi gerekiyor. Yerel seçimlere çok az kaldı. Kendine güvenenler belediye başkanlıklarına aday adayı oldu. Birçok yerin adayı belirlendi. Bakanlar, milletvekilleri, mevcut başkanlar, onların yakınları aday veya aday adayı. Bu seçimlerin önemine atfen aday adaylarının çokluğu pek şaşırtıcı değil. Merak edilen, belediye başkanı olmak istemenin arkasında yatan gerekçelerin ne olduğu. CHP’den İstanbul başkan aday adaylarından tanıdığımız bazı isimlerle bu konuyu araştırdık. CHP Genel Başkan Yardımcısı Gürsel Tekin ile geçenlerde bu konuda uzun bir söyleşi yaptık. Bu söyleşide kendisine şu soruyu sordum: “Partide önemli bir isimsiniz, neden İstanbul Belediye Başkanlığı?” Kendisi uzun yıllara dayanan deneyimi ile rant şehri haline gelmiş İstanbul’un kaderini değiştirmek istediğini, İstanbul’un kent olmaktan çıktığını, plan yetkisinin ondan fazla kamu birimince paylaşıldığını, bunun İstanbul’un talan edilmesine neden olduğunu, mutlak Neden Belediye Başkanı Olmak İstenir? olacağı söylenen depreme karşı hazırlık yapılmadığını ve belediyecilik yeteneğini, bugüne kadar kötü yönetilmiş İstanbul için kullanmak istediğini belirtti. Kadıköy Belediye Başkanı Selami Öztürk ise 20 yıldır başkan ve yine aday adayı. Kendisine “Uzun yıllardır yorulmadınız mı” diye sorduğumuzda, “Halka hizmetten yorulmak söz konusu olabilir mi? Daha var olan enerjimiz ve yüzde 70 oy potansiyelimiz nedeniyle bu göreve talibim” cevabını alıyoruz. Kadıköy’den aday adayı olan başka bir isim Prof. Ali Kahriman. “Akademisyen ve maden mühendisi olarak yerel yöneticiliği neden istiyorsunuz” diye sorduğumuzda şu cevabı alıyoruz: “Halka hizmet için yerel yönetimler çok önemli. Bu konuda çok heyecanlı ve istekliyim. Kariyerimi halkın emrine sunmak istiyorum.” Beylikdüzü belediye başkanlığına aday adayı olan Erkan Koçali bir işadamı. Her şeyi var. Ona da “Neden aday adayı oldunuz” diye sorduğumuzda; yıllardan beri siyasetin içinde olduğunu, işadamı olarak devlete ve halka yeterince hizmet yaptığına inandığını ve artık yerel yöneticilikle de halka hizmet ederek bir misyon üstlenmek istediğini belirtti. Ataşehir’den aday adayı olan Sefa Sarısoy da bir işadamı ve makine mühendisi. Kendisi İstanbul’un ve yoğunluklu bölgelerinin rantın kaynağı haline geldiğini, kentsel rantın halk tarafından paylaşılmadığını, arsa ve inşaatların halkın yoksullaşması pahasına talan edildiğini ve bunun önlenmesine kendini adayacağını ve sosyal adaletin yerel hizmetlerle sağlanabileceğine inandığını ve onun için başkan olmak istediğini belirtti. Maltepe Belediyesi Başkanı Prof.Dr. Mustafa Zengin, bir kalp cerrahı. İyi bir doktor. Bir dönem belediye başkanlığı yaparak bu yönüyle de halka hizmet etti. Yine aday adayı. Belediye başkanları da birer cerrah, diyor. Bakırköy’den Oğul Aktuna. Rahmetli Yıldırım Aktuna’nın oğlu. Amerika’da eğitim görmüş “Siyasetçi olmak için yaratıldım, genlerimde bu var. Plazalarda çalışmak istemiyorum. Dışarıda aldığım eğitimi halkın yararına kullanmak istiyorum” diyor. Siyaset bir yönetim sanatıdır. Gerçi bizde sanat olmaktan çıkıp başka bir zanaat haline gelmiş olsa da devlette ve özelde bulunan birçok değerli insan siyasetin içinde olmak ve halka hizmet etmek istiyor. Anlaşılan. AKP döneminin mental yorgunluğu ve rant ekonomisi de CHP aday adaylarının çok olmasının başka bir sebebi. Yoksa işini gücünü, kariyerini insanlar neden bıraksın? Bu seçimlerde aday adaylarının çokluğu bir zenginlik. Uygarca bir iddia ile başkan olmak istediklerini söylüyorlar. Bizce aday olarak seçilmeseler bile bu iddiayı koyanlara saygı göstermek ve CHP’nin gelecek vizyonunda yer almalarını sağlamak da şart. Ancak adayların belirlenmesinde seçim kriterlerinin objektif, adil, ülkeye ve bölgeye yararlı olması temel alınır umarız. Çünkü demokrasi ve çağdaşlık treni ortaçağ istasyonuna birkaç durak sonra varacak. Üstelik son durak öncesi tehlikeli bir köprüden de geçecek... Not: Gürsel Tekin ile yaptığımız söyleşi Teori dergisinin ocak sayısında yayımlanacak. Bütçe 1.2 milyar açık Başbakan’ın gizli cebi Ekonomi Servisi Merkezi Yönetim Bütçesi, geçen ay 6.4 milyar lira fazla, ocakkasım döneminde ise 1.2 milyar lira açık verdi. Maliye Bakanlığı, 2013 kasım ayı ve ocakkasım dönemi bütçe uygulama sonuçlarını açıkladı. Buna göre, bu yıl kasımda bütçe gelirleri, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 10.7 oranında artarak 36.9 milyar lira, bütçe giderleri ise yüzde 9.1 artarak 30.5 milyar lira olarak gerçekleşti. OcakKasım döneminde ise bütçe gelirleri, 2012’nin aynı dönemine göre yüzde 17.3 artarak 357 milyar lira, bütçe giderleri ise yüzde 12.7 artarak 358.2 milyar lira oldu. Faiz dışı fazla (FDF) ise 8.18 milyar lira olarak gerçekleşti. Geçen yılın aynı ayında bütçe fazlası 5.4 milyar lira, FDF ise 8.9 milyar lira düzeyindeydi. Bu yılın, aralıkta mevsimsel etkilerle gerçekleşecek yüksek bütçe açığı ile birlikte güncellenen Orta Vadeli Plan hedeflerine paralel 19.4 milyar lira civarında açıkla tamamlanması bekleniyor. Benzine indirim Benzin fiyatlarında 7 kuruşluk indirime gidildi. İndirim sonrasında 95 oktan kurşunsuz benzinin litre fiyatı 4.824.83 liraya geriledi.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear