22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
14 ARALIK 2013 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA 15 Yine Rabıta Bağlantısı İlk Adım Her şeyi kendi çıkarına yontan AKP iktidarının bir hak ihlalinin de kullanılarak oyun içinde oyun yürütme olasılığı hiç şaşırtıcı gelmiyor insana. Anayasa Mahkemesi’nin Mustafa Balbay’ın tahliyesine neden olan “seçilme hakkının ihlal edildiği”ne ilişkin son kararı ile Usta Teyyüp’ün, Mesud Barzani’yi “Kürdistan’ı selamlayarak” konuk ettiği Diyarbakır toplantısındaki konuşmayı bağdaştıranlar var. Diyorlar ki: “Recep Tayyip Erdoğan, Diyarbakır’da ‘Dağdakilerin indiğini, cezaevlerinin boşaldığını, 76 milyonun bir olduğunu, birlikte büyük, yeni Türkiye olduklarını göreceğiz. Hiç endişeniz olmasın’ demişti. AKP, Anayasa Mahkemesi’nin son kararını, PKK ile sürdürdüğü pazarlık çerçevesinde genişletmenin hesabını yapıyor.” “Müslüman ülkelerin şeriat düzeni ile yönetilmesi” amacını güden Rabıta örgütünün ilintilerini Uğur Mumcu’nun çalışmalarından el alarak işlerken Abdullah Tivnikli adı üstünde de durmuştuk. Mumcu, Rabıta kitabında Rabıta ile bağlantılı örgütleri açıklarken Bereket Vakfı’ndan söz etmiş ve o vakfın kurucularını sıralarken yıllar sonra AKP’nin ilk Maliye Bakanı olacak Kemal Unakıtan’ın adını da saymıştı. Aynı vakfın kurucuları arasında Abdullah Tivnikli de vardı. Abdullah Tivnikli, AKP iktidarı döneminde kamusal telefon ağının özelleştirilmesi sırasında bu kez PTT’nin telefon bölümünü satın alan Türk Telekom’un yönetim kurulu üyesi olarak karşımıza çıkmıştı. Tivnikli’nin, PTT’nin telefon bölümünün Hariri ailesine satılmasında önemli bir rol üstlendiği de biliniyordu. Tivnikli’nin son günlerde adı yine gündemde. Gazetelere yansıyan haberlere göre, Tivnikli, bu kez yine kamuya ait Dicle Elektrik Dağıtım Şirketi’ni satın alan şirketlerin büyük ortağı olarak bir “kendin pişir, kendin ye” operasyonunun içinde yer almış. Tivnikli’nin yöneticisi olduğu Kuveyt Türk Bankası, yine Tivnikli’nin ortağı ve yöneticisi olduğu Dicle Elektrik’e kredi vermiş. Anlayacağınız, Uğur Mumcu’nun deyimiyle “tarikatsiyasetticaret” işleri yine tıkırında! Belediyesi başkan adaylığı için “evet” demiş. Çankaya için de TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, danışmanı, CHP PM üyesi de olan Ekrem Kerem Oktay için bizzat CHP Genel Merkezi düzeyinde devreye girmiş. Şimdilik durum böyle... Vay ki, Vay... Anayasasına göre “laik” Türkiye Cumhuriyeti’nin geldiği durum hazindir. Bir yanda, ülke yönetimini ele geçirmiş olanlara karşı çıkar uyuşmazlıkları nedeniyle ters düşen Fethullah Gülen cemaati, diğer yanda AKP kadrolarının yanında olan cemaatler... Kimler onlar? Örneğin, geçen günlerde, yandaş basının deyimiyle “Türkiye’nin en önemli sivil toplum kuruluşları” olarak tanımlanan ve AKP iktidarına “şükran duyduğunu, destek ve duacı olduğunu” bir bildiri ile ifade eden 97 örgüt. Aralarında kimler var? İsmailağa cemaati, Menzil cemaati, Erenköy cemaati var... Başbakan’ın kurucusu olduğu Birlik Vakfı, Cumhurbaşkanı’nın damadı Mehmet Sarımermer’in başkan yardımcılığını yaptığı Ensar Vakfı var... Tarikatlar ve cemaatler, “Türkiye’yi sen mi yöneteceksin, ben mi yöneteceğim?” kavgasını sürdürürken Türk ordusunun yurtsever subayları, gazeteciler, aydınlar, parasız eğitim isteyen gençler cezaevlerinde çürütülüyor. Vay benim memleketimin haline... CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’na, ABD’de Gülen cemaati ile görüşünce, kendisine 2005’te cemaate ilişkin araştırma önergesi verdiği anımsatıldı. O da dedi ki: “Öyle bir önerge vermişsek araştırma ihtiyacını duymamızdandır. Bir şeyin araştırılması o konunun olumsuz sonuçlanacağı anlamına gelmez.” Mustafa Gazalcı ve 69 arkadaşının verdiği o önergeyi bulduk. Gülen okul, dershane ve yurtlarının sorgulandığı önergede şöyle denilmiş: “Fethullah Gülen’e bağlı okul, dershane ve Gezi Davaları ve Bekir Bozdağ İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, Gezi Parkı eylemlerine ilişkin iddianamesini tamamladı. İddianamede 7’si yabancı uyruklu 255 kişi şüpheli olarak yer alıyor. Savcılık, 255 yurttaşın “toplantı ve gösteri yürüyüşleri kanununa muhalefet etmenin” yanı sıra “ibadethaneyi kirletmek suretiyle zarar verme” ve “özel kıyafetleri usulsüz kullanma” suçlarını da işlediğini iddia ediyor. Bu arada Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ başta olmak üzere yaşadıkları “Gezi paniğinden” bir türlü kurtulamayan AKP sözcüleri mahkemeyi etkilemek için her olanağı kullanıyorlar, yalanlara başvuruyorlar. HHH Bozdağ, TBMM’de kendisine bağlı Diyanet İşleri Başkanlığı bütçesi görüşülürken kürsüye çıkıp polis saldırısından kaçıp Dolmabahçe Bezmiâlem Valide Sultan Camisi’ne sığınan gençleri suçluyor. Kulak verelim: “Bira kutularını, sigara izmaritlerini oraya koyan, atan, orada sarhoş dolaşan, orada birbirlerini kadınlı erkekli öpen…” diyerek başlıyor, devamla, “Hiçbir zaman bu ülkede camiler böylesine bir kabalığa, böylesine bir saygısızlığa maruz kalmamıştır. Dini değerlerimiz hiçbir zaman böylesine ayaklar altına alınmamıştır. Raporlar burada. Herkes bu raporları okusun, neler yapılmış görsün” diyor. Elindeki kim tarafından kaleme alındığını bilemediğimiz “raporları” sallıyor. Kürsüde avaz avaz bağırdığından söylediklerine kendisinin de inanmadığı belli oluyor. Gerçekten de bunlar gerçek dışı olduğu kanıtlanmış savlar. Kamuoyunca bilindiği gibi Bezmiâlem Valide Sultan Camisi’nin müezzini Fuat Yıldırım tüm baskılara karşın bu savların doğru olmadığını söylemiş, doğruluğunun bedelini Başakşehir’e bağlı Kayabaşı köyüne sürülerek ödemişti. Caminin imamı Zeytinburnu’na, caminin bağlı olduğu Beyoğlu müftüsü Recai Albayrak ise Karadeniz Ereğlisi’ne atanmıştı. HHH Yeryüzünde hangi mahkeme bu türden gerçek dışı savlarla açılmış bir davayı ciddiye alıp “sanıklardan” hesap sorar, cezaya hükmeder? Doğru, “Burası Türkiye!” Burada üst düzey politikacılar parlamento kürsüsünde düzmece raporlar sallıyorlar yargıyı etkilemek için. Ama biz yine de “Burada da yargıçlar var” diyebilmeliyiz, Türkiye’nin henüz batmadığı inancını koruyarak. Bilindiği gibi Adalet Bakanı Sadullah Ergin Hatay Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na adaylığını koydu, bakanlık görevinden ayrılacak. Yerine Bekir Bozdağ’ın getirileceği düşünülüyormuş. Tanrı bu ülkeyi korusun! Amin. Borsa Değişti Geçen hafta CHP’de Ankara Anakent için Cengiz Topel Yıldırım, Çankaya için Perihan Sarı’nın adaylığının kesin gibi olduğunu yazmıştık. Borsa birkaç günde değişti. Önceki gece MHP’li eski Beypazarı Belediye Başkanı Mansur Yavaş ile bir kez daha görüşülmüş. Yavaş da, Anakent Önergenin Sonucu yurtlarda, Milli Eğitim Temel Kanunu’nda öngörülen, öğretim birliği içinde laik, bilimsel bir eğitim yapılmakta mıdır? Anayasamızın 42. maddesinde ‘Eğitim ve öğretim, Atatürk ilkeleri ve inkılapları doğrultusunda, çağdaş bilim ve eğitim esaslarına göre, devletin gözetim ve denetimi altında yapılır. Bu esaslara aykırı eğitim ve öğretim yerleri açılamaz’ diye belirtilen esaslara bu kuruluşlar uymakta mıdır? İlköğretimden üniversiteye kadar yüzlerce okulun yapımı, binlerce öğretmenin aylığı hangi kaynaktan karşılanmaktadır?” Bu araştırma önergesi TBMM’de kabul edilmedi. Dolayısıyla Gülen okulları ile herhangi bir araştırma yapılmadı. Cemaatle buluşmayı uygun bulduğuna göre, Kılıçdaroğlu, kendisi özel bir araştırma yapıp cemaatle ilgili olumlu sonuçlar elde etmiş olmalı. Balbay’ı Karşılama Sadık Çelik Hukuk tanımazlıklar ülkesi olarak namımız dünya çapında yürümek üzere. Balbay’ın tahliye edildiği akşam söylediği gibi “Türkiye’de can güvenliğinden de önce tehlikede olan hukuk güvenliğidir”. Gazeteciler içeride, profesörler, öğrenciler içeride, milletvekilleri içeride, ölümle cebelleşen insanlar bile dışarıya çıkarılmıyor. Suçsuz yere özgürlükleri demir parmaklıkların arkasında dondurulan yüzlerce insan... Bunca insanın ve tüm bu insanların yakınlarının, sevdiklerinin vebali büyük elbette, ancak yine de dört duvar arasında geçen 5 yıla rağmen içinde kimseye karşı nefret, intikam duygusu biriktirmeden özgürlüğe ilk adımını dimdik atan Mustafa Balbay’ın çıkışı bir umudun ismi oldu. Balbay, “Rövanş istemiyorum” dedi. “Deniz’e, Yağmur’a intikam duygusu bırakmak istemiyorum.” Çünkü içinde kin yok. Kini, içindeki insan sevgisiyle ve kalemiyle öldürenlerden o. Çünkü biliyor ki, ancak çocuklarını kinden uzak tutabilen, onlara “diğerleri”ni de sevdirebilen anne babalar sayesinde, çoktan hak ettiği aydınlık geleceğe erişme şansı olacaktır bu ülkenin. Sevgili Balbay’ın Meclis’te yaptığı ilk konuşmasında söylediği gibi; “Ülkemizde demir ağlar kurulmuştur ama maalesef daha fazla demir parmaklıklar kurulmuştur!” Demir parmaklıkların ardında özgürlükler, bu yanında ise insanların gözlerinin önüne perde indiren öfke ve nefret duyguları. İşte bu ikisinin yer değiştirdiğini görmeliyiz artık… Mustafa Balbay 5 yıla 8 kitap sığdırdı. 8 kitabın sayfalarına geçirdi tüm bildiklerini, bilmediklerini, hissettiklerini, kızgınlığını, umudunu. Topa tüfeğe, kin kusan sözcüklere, öç naralarına ihtiyacı yoktu, kâğıdı kalemi olduktan sonra elinde, bir de insan sevgisi yüreğinde... Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’ne çelenkler üzerinden başlayan Maliye baskısının son iki halkasında POS makinesi ve mailorder yoluyla alınan bağışların ticari faaliyet kapsamında değerlendirilmesiyle gelen 2 milyon liralık ceza ve dernek gönüllülerine kaçak işçi muamelesi çeken ve buradan doğru derneğe ceza kesen SGK var. Gezi eylemleri sırasında “Taksim Dayanışması” ekibinde yer alan ve Başbakan Erdoğan’la görüşen Cem Tüzün de bundan birkaç gün evvel ÇYDD’ye bağış yaptığı için vergi incelemesine tabi tutulmuştu. Kendisine “ÇYDD’ye hangi amaçla yardım ettiği” gibi akıllara zarar sorular sorulmuştu. Tek faaliyeti daha fazla çocuk okutmak, daha fazla eğitim imkânı sağlamak olan derneğin uzun süredir rahat bırakılmamasının nedeninin derneği ve destekçilerini sindirmek ve yok etmek olduğunu söylemeye bilmem gerek var mı?.. Fakat ÇYDD Genel Başkanı Aysel Çelikel’in söylediği gibi; “Hiç uğraşmasınlar. Bu toplum bu kadar çok destek verdiği sürece, bu dernek her zaman var olacaktır”. KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK behicak@yahoo.com.tr Küfürün bini bir para Gelen tahrikler sonucu Muharrem İnce’nin de ağzından çıkan sözcükler hoş karşılanamaz elbette fakat Zeyit Aslan’ın ağzından çıkanları da kendisini de çok ayrı bir yere koymak gerekir. Türkiye Büyük Millet Meclisi çatısı altında, milletin vekilleri sıfatıyla bu kadar rahat ve pervasızca küfretmek, üstüne üstlük bunu defalarca tekrarlamak, insanların birbirlerine yaptıkları saygısızlığın ötesinde Meclis’e ve dolayısıyla milletin kendisine saygısızlık etmektir. Aslan’ın ilk vukuatı değil bu, belli ki son vukuatı da olmayacak. Aldığı öfke kontrolü derslerinin pek işe yaramadığı bir gerçek. Onun bu önlenemez ve affedilemez çıkışlarına karşılık en önemlisi partisinin tutumudur. Hoşgörülü, affedici, hatta savunan bir dil kullanmamaları kadar sessiz kalmamalarının da önemi çok büyük. Zira ona içine girdiği fütursuzca tavırları tekrarlatan tam da bu partisinden gelen sessizkorumacı destektir. BULMACA ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI kamilmasaraci@gmail.com SEDAT YAŞAYAN iddianame Gezi’de yeni HARBİ SEMİH POROY Yine ÇYDD Gezi olaylarıyla ilgili İstanbul’da mahkemeye verilen son iddianamede olaylar sırasında yaralananlara ilk müdahalelerini yapmak için canla başla uğraşan doktorlar hakkında da “ibadethaneyi kirletmek suretiyle zarar verdikleri” gerekçesiyle hapis cezası istenmiş. “Dini inanışı benimseyen toplum kesimlerini tahkir etmek maksadı” güttükleri için. Polis şiddetinden can havliyle kaçmaya çalışan insanlardan dördünün camiye ayakkabılarıyla girmiş olması ne türden bir “aşağılama” eylemi olarak okunabilir, anlam vermek mümkün değil. Gerçek bir tahkir örneği aranıyorsa eğer biraz daha geriye gidip, Gezi Parkı’nda çadırlarda uyumakta olan bir avuç çevrecinin çadırlarının sabahın 5’inde basılıp gözlerine biber gazı sıkıldığı, sonra da çadırlarının yakıldığı ve tarihe geçecek bir direnişin fitilinin ateşlendiği o geceyi hatırlamak lazım. Ancak tahkiri bir siyaset ve hayat felsefesi haline getirenlerin mağdur, gerçek mağdurların ise suçlu sayıldığı bir ülkede yaşadığımızı unutmamak gerekir elbet. UYDUDAN NAKLEN HAKAN ÇELİK fhakancelik@mynet.com SOLDAN SAĞA: 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1/ “Döngel” 1 de denilen 2 iri bir muşmula türü. 3 2/ Kadastro 4 haritaların 5 da parseller 6 topluluğu... Gökcisimle 7 rini gözetle 8 me. 3/ Herke 9 se, her canlıya merhamet 1 2 3 4 5 6 7 8 9 eden anlamında 1 Ş A H B A Z M E Allah’ın adı... Bir 2 A Ğ A R İ B A T nota. 4/ Bir tepe 3 H A Y D A R İ E de çevresinin en 4 B D E K A D A N iyi görülebildiA L E ği yüksek yer. 5/ 5 A R A K A 6 Z İ R A E T A Yardım istendiğiB İ D A T C E ni anlatmakta kul 7 A L A C I K lanılan söz... Ça 8 M A buk ve kolay kav 9 E T E N E E K E rayan. 6/ “Lepra” da denilen deri hastalığı... Elli şiniklik tahıl ölçeği. 7/ Şarkı, türkü... Hayır için dağıtılan içme suyu. 8/ Bitlis’in Adilcevaz ilçesinde, Urartu döneminden kalma bir kale... “Benim adım dertli dolap / Suyum akar yalap yalap / Böyle emreylemiş / Derdim vardır inilerim” (Yunus Emre). 9/ “Git, defol” anlamında argo sözcük... Odun, kireç gibi ağır ve kaba şeyleri tartmakta kullanılan, iki yüz elli kiloya eşit ağırlık ölçüsü. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Armut biçiminde ve ufak bir yaş incir. 2/ Tavır, davranış... Yırtıcı bir deniz balığı. 3/ Doğan kuşunun iri bir türü... Bir nota. 4/ Kırgızların ünlü destanı. 5/ Türk müziğinde bir makam... Saçın küçük tutamlarının değişik renklerde boyanması. 6/ Ters, huysuz, inatçı... Osmanlılarda gümrük vergisi. 7/ Sahip... Orhan Kemal’in bir romanı. 8/ Çakala benzer yabanıl bir hayvan. 9/ Üsteleme, pekitme... Çemberin çevresinin çapına oranını gösteren sayı.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear