17 Haziran 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 28 AĞUSTOS 2012 SALI 8 İstanbul Y Edirne B Kocaeli Y Çanakkale PB İzmir PB Manisa PB Denizli B Zonguldak Y Sinop Y Samsun Y Trabzon Y Giresun Y Ankara Y 26 31 23 29 28 31 31 20 27 27 29 28 27 Eskişehir Konya Sıvas Antalya Adana Mersin Diyarbakır Şanlıurfa Mardin Siirt Hakkâri Van Kars Y PB B B B B A A A A B B PB 24 31 32 32 34 33 41 40 38 39 32 28 31 Oslo Y Helsinki Y Stockholm B Londra Y AmsterdamY Brüksel PB Paris Y Bonn PB Münih Y Berlin PB Budapeşte B Madrid PB Viyana B HABERLER 15 19 18 23 21 23 24 27 26 23 25 33 26 Belgrad B 26 Sofya B 26 Roma A 31 Atina A 34 Zürih PB 27 Moskova Y 19 Aşkabat A 38 Taşkent A 34 Baku PB 31 Bişkek PB 32 Tiflis B 33 Kahire B 34 Şam A 35 Ülkemizin kuzey kesimleri parçalı ve çok bulutlu, Marmara’nın kuzey ve doğusu Batı ve Orta Karadeniz, Doğu Karadeniz kıyıları, İç anadolu’nun kuzeyi ile Aksaray, Kırşehir ve Nevşehir çevreleri sağanak ve gök gürültülü sağanak yağışlı geçeceği tahmin ediliyor. Yağışların Düzce, Bartın ve Zonguldak çevrelerinde şiddetli, İstanbul, Kocaeli, Sakarya, Sinop, Bolu, Karabük ve Kastamonu’nun kıyı ilçelerinde kuvvetli olacağı tahmin ediliyor. TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 28 Ağustos GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK Fırtına, tanık ve bilirkişi taleplerinin bir kez daha incelenmesini istedi ? Baştarafı 1. Sayfada Ne olacak bu memleketin hali diye sorana rastlamadım. Ben sorayım dedim. Oysa terörden sığınmacı rezaletine, iç politikadan dış politikaya kadar her alanda çarşaflayan AKP iktidarı sayesinde memleketin hali orta yerde. Başka bir ülkeden mi geldin der gibi hayretle yüzüme bakanlar oldu. Kimileri de Gaziantep’te 9 canı şehit eden PKK saldırısından sonra camide Cumhurbaşkanı’ndan Başbakan’a, bakanlara, muhalefet liderlerine kadar tespih taneleri gibi dizilen devlet erkânını gösteren fotoğrafa değindi. Bir günlük heyecan, umut dalgası esmişti ülkenin üzerinden. Sonra?.. İktidarı, muhalefeti bir yana. ??? Ana muhalefet lideri Kılıçdaroğlu aylardır iktidara sesleniyor: “Parlamentoya buyrun gelin, terör konusunu hep beraber konuşalım.” Reddedildi. Madem (partiler arası, âkil adamlar komisyonları gibi) taleplerimiz reddediliyor, siz çözüm üretin biz gelip destek verelim. Parlamentoyu bu aşamada toplamak terörün ekmeğine yağ sürmekmiş. Ama şu soru hâlâ yanıtsız: “Cami avlusunda devlet toplanıyor da Meclis’te niye toplanmıyor?” İktidar borazanları CHP’ye dönüp; “hadi söyle bakalım terörün kökünü kazıyacak önerilerini” diyorlar. CHP’nin elinde yeni öneriler olmayabilir. Âkil adamlar komisyonu kurulunca PKK azgınlığının sona ermeyeceği de bir gerçek. Muhalefetin somut öneriler yapması da olanaksız. Şayet bu hükümet muhalefetle ulusal bir savaşta birlikte hareket etmeyi içtenlikle öngörüyorsa, istihbarat servislerinden, taşeronluğunu yaptığı ülkelerle gizli kapaklı görüşmelerden edindiği bilgileri ana muhalefetle paylaşmalı değil midir? ??? Bizde henüz gerçek demokrasi kültürü AKP Genel Başkanı ve Başbakan’ın semtine uğramadığı için; iktidarın ana muhalefeti bilgilendirmesinden ne söz edilebilir ne de bu iktidardan Batılı demokrasilerde doğal karşılanan böylesi uygulamalar, ilişkiler beklenebilir. İkinci Dünya Savaşı’nda İngiltere’de muhafazakârlar iktidarda idi. Başbakan Winston Churchill, savaş kabinesine muhalefette olan İşçi Partisi lideri Clement Attlee’yi almakta bir an tereddüt etmedi. Muhafazakâr iktidar; bir gün olsun solcu muhalefetin savaş kabinesinde olan biteni savaş sonrası seçimlerde aleyhine kullanacağını düşünmedi. Nitekim savaş sona erdikten hemen sonraki seçimde savaş kazanan Churchill, iktidarı yitirdi. Attlee başbakan oldu. Sözde demokrat bizimki ne yapıyor? Terörle ilgili gazetelere yansıyan haberler dışında hükümete yansıyan bilgileri ana muhalefetle paylaşmayı aklının ucundan geçirmiyor. İşbirliği çağrılarını işitmezlikten gelmeyi demokratik bir marifet sayıyor. ??? Başımıza açtığı şu büyük derde bakınız. Beşşar Esad’la arasındaki can ciğer kuzu sarması dostluğun köprülerini attıktan sonra her gün TV’lerden Suriyeli Arap “kardeşlerini”; gelin, gelin kucağımızı size açtık diye çağırdı. Bin derken 70 binlere dayandı sığınmacılar… RTE’nin kucakladığı “kardeşler” arasında iti, uğursuzu, El Kaide teröristi, PKK’li, Esad’ın Muhaberat ajanları, casuslar yığınak yaptı Güneydoğu illerinde. CHP milletvekilleri Hurşit Güneş’le Süleyman Çelebi’yi Hatay’daki kampa sokmadılar. Partinin görevlendirdiği Genel Başkan Yardımcısı Umut Oran, raporunda Hatay’da Afganistan’dan Libya’dan kopup gelen “El Kaide bağlantılı bazı sığınmacıların esnafı tehdit ettiğini, para ödemeden hizmet satın aldıklarını, esnaftan haraç aldıklarını, ideolojik olarak beğenmedikleri imamlara baskı uyguladıklarını”, askeri lojistikten, finansal destekten El Kaide’nin yararlandığını yazıyor. Tabii iktidara göre; sığınmacı rezaleti “ufak tefek olaylar”dı. Kafalarına dank etmiş olmalı ki; gazeteler hükümetin nihayet sığınmacı olaylarına dönüp bakmak zorunda kaldığını, sınırı kapattığını, rahatsızlık veren sığınmacıları başka yörelere taşımaya karar verdiğini yazıyor. Bakalım içimize sızan ajanları, PKK’lileri, saptayabildi ise casusları, El Kaide’yi temizleyebilecek mi? Hadi Bay RTE; şimdi ayıkla pirincin taşını, tabii ayıklayabilirsen! Uzlaşma çağrısı HATİCE TUNCER GÜNDEM ? Baştarafı 1. Sayfada MUSTAFA BALBAY Balyoz davasında avukatlar, talepleri kabul edilene kadar duruşmalara girmeme protestosunu sürdürürken eski Hava Kuvvetleri Komutanı emekli Orgeneral İbrahim Fırtına, mahkemeye “uzlaşma” çağrısında bulundu. Mahkeme, iddia makamı ve savunma arasında “öteleştirme” çabası olduğunu ifade eden Fırtına, “Bu öteleşmenin kimseye bir yararı olduğunu düşünmüyorum” dedi. Fırtına, mahkemeye, emekli orgeneraller Hilmi Özkök ve Aytaç Yalman’ın tanık olarak dinlenmesi ve dijital verilerin bilirkişiye inceletilme ? Mahkeme, iddia makamı ve savunma arasında “öteleştirme” çabası olduğunu ifade eden eski Hava Kuvvetleri Komutanı emekli Orgeneral İbrahim Fırtına, “Bu öteleşmenin kimseye bir yararı olduğunu düşünmüyorum” dedi. si taleplerini yeniden gözden geçirilmesi çağrısında bulundu. Davanın dünkü oturumunu açan Mahkeme Başkanı Ömer Diken, hasta olan sanıklara son savunmalara ilişkin öncelik tanınacağını söyledi. Söz alan Eski Hava Kuvvetleri Komutanı emekli Orgeneral İbrahim Fırtına, “Avukatım bu salonun dışındayken benim burada savunma yapmamı etik bulmuyorum, ahlaki görmüyorum. Avukatım ile birlikte savunma yapmak istiyorum” dedi. Avukatlarının endişelerini dile getiren bir dilekçeyi mahkemeye sunduklarını anlatan Fırtına, mahkemeye şöyle hitap etti: “Bize ‘Avukatınız ile sözleşmeniz özeldir. Eğer devam etmeyecekseniz barodan avukat görevlendirmesini isteriz’ dediniz. 2 yıldır bu kişilerle çalıştık, ‘başkasıyla yola devam edeceğim’ demek ağır bir durum. Hukukun bizi ko Sanatçı Levent Kırca yurtseverlere destek için oynadı Silivri’de ‘azınlık’ oyunu ? Levent Kırca, siyasi iktidarın kendisini televizyon ekranlarından uzaklaştırmasına karşı oyununu her alanda oynamaya devam ettiğini söyledi. KAYHAN AYHAN rumasının yeterli olmadığı düşüncesindeyim. Avukatımla yola devam etmek istiyorum.” Dosyaya sunulan uzman raporlarında, TÜBİTAK ve Emniyet raporlarının yetersiz olduğunun “devlet kurumlarını rahatsız etmeyecek nezaketle” dile getirildiğini anlatan Fırtına, “Bizi içeri almanıza esas teşkil eden raporların yeterli olmadığı ortada” diye konuştu. Emekli Orgeneral Ergin Saygun’un savunmasına dikkat çeken Fırtına, şu soruları sıraladı: “Ergun Paşa, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Kara Kuvvetleri Komutanı Aytaç Paşa’ya (Yalman) seminer kayıtlarını verdiğini söyledi. Gerçek bir şok. İddianameye göre bu belgeler 2010’da bir emekli tarafından bir gazeteciye verilmiş. Gazeteci de yayımladıktan sonra savcılığa vermiş. Başbakan, Aytaç Paşa’ya 2003’teki ses kaydını ne zaman vermiş? Bu kayıtlar bir tane midir, üretilmiş midir? Sadece Aytaç Paşa’ya mı vermiştir? Genelkurmay Başkanı ile diğer komutanlarla paylaşmış mıdır?” Tutuksuz yargılanan Ali Tarık Akça’nın intiharını anamsatan Fırtına, “Bir arkadaşımız normal olmayan yollardan aramızdan ayrıldı. Bu işin vebali yok mudur?” diye konuştu. Yaşanan süreçte “adil yargılamanın ne demek olduğunu anladığını” belirten tutuklu sanık Ali Türkşen “Sizden beraat talep etmiyorum, sizden tahliye talep etmiyorum. Bu adil yargılamanızla en üst sınırdan cezamı verin. Size bu yakışır. Yatarı nedir bunun? Yatarım. Ben bu 365 kişi ile yargılanmaktan onur duyuyorum. Erk değişir, bu yeni yapılan binalarda siz yargılanırsınız. Kıdemlı sanık olarak size kendinizi ‘Biz ne yaptığımızı bilmiyorduk’ diye savunmanızı tavsiye ediyorum. İnşallah sizi de sizin gibi hâkimler yargılar, sizin karşınıza da sizin gibi adil yargılayan hâkimler çıkar” dedi. Mahkeme Başkanı Diken ise birçok terör örgütü davasına girdiğini belirterek “Bu sözlerinizle onlarla aynı mantıkla konuşuyorsunuz. Onlar da devrim yaptıklarında bizi yargılayacaklarını söylüyorlar” dedi. Diken’in bu sözleri salondan tepki ile karşılandı. Diken, Türkşen hakkında mahkemeyi tehdit eden sözleri nedeniyle suç duyurusunda bulunacaklarını söyledi. Duruşmada gerilim Tiyatro sanatçısı Levent Kırca, Aydınlık gazetesindeki yazılarından derleyerek sahneye koyduğu “Azınlık” adlı oyununu önceki gün Silivri’de tutuklu bulunan aydın, gazeteci, askerler ile onların yakınları için oynadı. Kırca, siyasi iktidarın kendisini televizyon ekranlarından uzaklaştırmasına karşı oyununu her alanda oynamaya devam ettiğini söyledi. Levent Kırca’nın “Azınlık” isimli oyunu için dün Silivri sahilindeki bir araziye tiyatro çadırı kuruldu. Çok sayıda yurttaşın katıldığı ve bazı izleyicilerin ayakta izlediği oyun öncesi konuşan Levent Kırca, Silivri Cezaevi’nde yatan yurtseverler için bu oyunu sergilediğini ve onlar için burada bulunduğunu söyledi. Olacak O Kadar adlı televizyon programındaki bölümlerin de yer aldığı oyunda Kırca, sanatçı Sezen Aksu’nun fotoğrafının, arkasında bulunan projeksiyonda gösterilmesi üzerine, “O bizim davamıza ihanet etmedi mi? Yanımızda olanla, olmayanı ayıracağız” dedi. Fox TV’de yayımlanan Olacak O Çok sayıda yurttaş Levent Kırca’nın oyununu ilgiyle izledi. Kadar adlı televizyon programındaki taklitlerinden dolayı siyasi iktidar tarafından programın yasaklandığını belirten Kırca, “Onlar beni Fox’ta yasakladı. Ama ben burada söylemeye devam ediyorum. Aslında bunların Atatürk ’e tahammülü yok” diye konuştu. Bunun üzerine oyunu izleyen yurttaşlar Kırca’yı dakikalarca alkışladı. Konuşması sırasında gazeteci Nedim Şener’in bir televizyon kanalında ağladığı görüntüleri izleten Kırca, bunun, Nedim Şener’in kızının cezaevi ziyareti sırasında yaşadığı olayları anlatması üzerine yaşandığını söyledi. Nedim Şener’in kızının eteğinde bulunan düğmenin ötmesi üzerine eteğinin çıkarıldığını ve babasının yanına iç çamaşırıyla gittiğini anımsatan Kırca, bu durumun Şener’i çok üzdüğünü, utanç verici bir durumun yaşandığını belirtti. Oyun esnasında Sivas’ta yakılarak katledilen 35 aydını da unutmayan Kırca, “Biz Sanatçılar Girişimi olarak Sivas’ta yakılan aydınları unutmayacağız ve unutturmayacağız” dedi. Oyun esnasında izleyicilerin anlatılan olaylara tepki göstermesine de değinen Kırca, “Siz susun alacaklarlarsa beni alsınlar. Zaten cezaevi yakın sizin yerinize ben yatarım” diye espri yaptı. Tiyatro sahnesinin kurulu olduğu alanda Balbay’a Özgürlük Girişimi üyeleri de kurdukları stantta kitap ve çeşitli ürünlerin satışını yaptı. Satıştan elde edilen gelir ve bilet gelirleri Silivri Direniş Çadırı’na gönderildi. kaybolmuş sayılır mı?” Kaptan, “hayır” der, “yeri belli olan bir eşya niye kaybolmuş olsun”. Yolcu rahatlar, devam eder: “Şu anda sizin seyir defteri denizin dibinde!” Silivri İstanbul’un hemen dibinde. Yeri, yurdu belli ama ulaşılmaz bir yer. Cezaevinin içinde mahkemenin kurulduğu, hakkın hukukun uğramadığı, TBMM’den bağımsız özel dayatmaların yasa yerine konulduğu bir yer. Silivri’nin hemen dışında, sözcüğün tam anlamıyla Silivri kırsalında oluşturulan bu kamp, Türkiye’nin bugününde ne kadar var, elbette tartışılır. Ama geleceğinde mutlaka olacak. Bugün Silivri’de yaşanan hukuksuzluk, gözlerini kapatanların, kulaklarını tıkayanların bile “bilmiyorum” diyemeyeceği bir boyuta ulaştı. ??? Önümüzdeki hafta yeni adli yıl başlayacak. Türkiye’de çok ciddi yargı sorunları olduğu, hemen bütün kamuoyu araştırmalarına da yansımış durumda. Silivri’de ise bu genel sorunun katmerlisi yaşanıyor. Çünkü Silivri mahkemeleri çoktan seçmeli hukuk uygulamaya başladı. O nedenle önümüzdeki dönem mahkemelerin nasıl seyredeceğine ilişkin fikir yürütenler, bütün seçenekleri yan yana koyup, “Bu da olabilir, o da mümkün, ilk söylediğinizi yabana atmamak gerek ama, ben şu tezimde ısrarlıyım” türünden cümleler kuruyorlar. Yanlışların toplamından doğruya ulaşılmaya çalışılıyor. Bakalım kaç yanlış bir doğruyu getirecek! Örneğin 21 Haziran Perşembe günü başlayıp 17 Ağustos Cuma gününe kadar kesintisiz 2 aya yakın devam eden Ergenekon davalarında kanıtlanmaya çalışılanlar yan yana konsa, yukarıda söylemek istediklerimizin fotoğrafı ortaya çıkacaktır. Gelen her tanıkla birlikte davanın seyri değişti. Şimdilik son 50 yılda olan her şeyi Ergenekon’la yeniden anlamlardırmak istiyorlar. Tanık isterse 30 cinayeti tüm ayrıntılarıyla bildiğini iddia etsin, eğer onu Ergenekon’la ilişkilendirmiyorsa hiç anlamı yok, sormuyorlar bile. Bütün bunları yaparken küçük bir sorun var; mahkemenin kendi iddialarını güçlendirmek için çağırdığı tanıklar içinden bile kimse hâlâ “Evet, ben böyle bir terör örgütünün varlığını biliyorum, buna tanığım” demedi. Ellerindeki dosyalar sonuçlandıktan sonra işlevleri de sona erecek, tümüyle ortadan kaldırılacak olan özel yetkili mahkemeler (ÖYM), adeta kendileriyle birlikte hukuka da son vermek istiyorlar. Sanki hükümet ÖYM’lere şunu söylemiş: “Benim açımdan son kullanma tarihiniz doldu. Size sus payı olarak elinizdeki mevcut dosyaları veriyorum. Onlar üzerinde her türlü tasarruf hakkına sahipsiniz.” ??? Silivri’den çıkıp daha geniş ölçekli bakarsak, önümüzdeki haftadan itibaren yargı yeniden ana gündem maddelerinden biri haline gelecek. 3. yargı paketi ile kapanan Meclis, 4. yargı paketi ile açılacak. Bunların her biri hükümet tarafından reform olarak da adlandırılıyor. Bir alanda reform neden yapılır? Çağa uymayan, yeniden düzenlenmesi gereken yönleri olduğu için. Peki art arda sürekli reform gereksinimi duyuluyorsa ve paketler birbirini kovalıyorsa bunun anlamı nedir? Bunun anlamı, reformla aldatmaktır, hukukla aldatmaktır. Paketler inandırıcılığını yitirmiştir. Vitrine, kamuoyunun beklenti içine girmesini sağlayacak konular koyup başka hesaplara dayalı değişiklikler yapılmaktadır. Reform diye diye hukuk kıyılmaktadır. Gelinen nokta vicdanı olan kimsenin susmaması gereken bir yerdir. Diktatörlük, bir kişinin ya da grubun yargıdan siyasete her şeyi tekeline alıp milyonlarca insana hükmetmesi değildir. Milyonlarca insanın hükmedilmeyi kabul etmesidir. Böyle bir gidişin ortasında hukuk da “Yargıtatörlük” anlayışına teslim... ‘CALİBRİ’ FONTUYLA YAZDI Şener’in Türkiye Partisi kapandı Haber Merkezi AKP hükümetlerinde Başbakan yardımcılığı yaptıktan sonra yollarını ayıran Abdüllatif Şener’in; Türkiye Partisi, kapanma kararı aldı. Partinin son Merkez Karar Yürütme Kurulu (MKYK) toplantısında karar onaylandı. Şener, partinin geldiği bu süreci hem mali sıkıntılara hem de medyanın suskunluğuna bağladı. Şener şu an için herhangi bir partiye geçisinin söz konusu olmadığını da belirterek, “Ama alternatif siyasi partileşme arayışı aktif olarak sürecek” dedi. Hükümeti de eleştiren Şener, hükümetin dış politika ve ekonomi politikalarının ülkeye zarar verdiğini öne sürdü, “Milletin de alternatif arayışı var” dedi. Şener bu nedenle aktif olarak çalışmalarını sürdüreceğini söyledi. Şener’in bundan sonra, Ankara’daki Çankaya Üniversitesi’nde öğretim üyesi olarak görev yapacağı bildirildi. Harçlar kaldırılırken ikinci öğretim öğrencileri ayrı tutuldu Üniversiteliye müjde ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, üniversitelerde birinci öğretimde ve açıköğretimde öğrenim gören öğrencilerden alınan katkı payının kaldırıldığını açıkladı. Yaklaşık 6 saat süren Bakanlar Kurulu toplantısının ardından açıklama yapan Arınç, ‘müjde’ açıklamak istediğini belirterek Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın bir süre önce bahsettiği üniversite öğrencileri için harçların kaldırılmasının toplantıda imzalanan bir kararnameyle gerçekleştirildiğini belirtti. Arınç, “Sayın başbakanımızın, bakanlarımızın imzaladığı kararnameyle bundan böyle birinci öğretimden katkı payı alınması yani harçlar tamamen kaldırılmıştır. 20112012 öğretim yılı sayısı itibarıyla 1 milyon 524 bin 380 öğrenci bu harçların kaldırılmasından doğrudan istifade edecektir. Aynı şekilde açık öğretimden katkı paylarının alınmasına da son verilmiştir. Yine 20112012 eğitimöğretim yılında 1 milyon 951 bin 494 öğrenci de bundan istifade etmiş olacaktır” dedi. Arınç, ikinci öğretim öğrencilerinden alınan ücretlerin “öğrenim ücreti” olduğunu bu nedenle ikinci öğretimden alınan öğretim ücretinin devam edeceğini kaydetti. İkinci öğretim harçlarının kaldırılmamasına tepki gösteren öğrenciler, sosyal paylaşım siteleri üzerinden hükümete tepki gösterdi. Öğrenciler, parasız eğitim istedikleri için tutuklanan öğrencilerin serbest bırakılmasını istedi. CHP’li Oran’dan ironik Balyoz önergesi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP Genel Başkan Yardımcısı Umut Oran, karar çıkması beklenen Balyoz davası öncesinde Başbakan Tayyip Erdoğan’a davayla ilgili soru önergesi verdi. Oran, 2003 yılında henüz var olmayan Microsoft’un Calibri fontuyla yazıldığı öne sürülen belgelerin savcılık tarafından davada kanıt olarak ortaya konulmasına tepki olarak önergesini “Calibri” fontuyla yazdı. Oran, önergede özetle, “TSK’de rutin olarak yapılan seminer için ÖYM’lerin devreye girmesi karşısında ABD’deki söz konusu savaş oyunu ve Türkiye aleyhine gerçekleşen öngörüler nedeniyle bu konuda görevli olan Özel Yetkili Ankara Cumhuriyet Başsavcı Vekilliği’ne suç duyurusunda bulunmayı düşünüyor musunuz? 2003 yılında TSK’nin kullandığı herhangi bir bilgisayar programında Calibri veya Cambria adıyla bilinen bir yazı tipi bulunmakta mıdır?” dedi. Barış mitingine katılım çağrısı ? İstanbul Haber Servisi ÖDP, DİSK, KESK, TTB ve TMMOB’un da aralarında bulunduğu demokratik kitle örgütleri ve siyasi partiler; 1 Eylül Dünya Barış Günü’nde Kadıköy İskele Meydanı’nda ortak bir miting düzenleyecek. Miting tertip komitesi, AKP’nin Suriye politikasına karşı çıkan ve Kürt sorununa barışçıl çözüm isteyen herkesi mitinge katılmaya çağırdı. Basın toplantısında konuşan miting tertip komitesi başkanı Atilla Özdoğan, AKP’nin sorunları demokrasi çerçevesinde çözmeyi reddettiğini, çözümü emperyalistlerin bölgesel çıkarlarına hizmette aradığını vurguladı. C MY B C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear