26 Haziran 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 18 AĞUSTOS 2012 CUMARTESİ [email protected] 14 KÜLTÜR Beyin yaralı, Ali Arif Ersen, 10 parmağında on bin marifeti olan, yüreğiyle düşünen, beyniyle hislenen; hem yüreği hem beyni ile sürekli yaratan, sanatçı ruhunu afacan mizacıyla ve dostluklara verdiği değerle bütünleyen bir arkadaşımız… Bakmayın biyografisinde ressam ve fotoğrafçı yazdığına… O, fotoğraf ve resim tekniklerini birbiriyle kucaklaştırıp altüst ederken, her birine bol kepçe kültür birikimi, birkaç bardak sanat tarihi, fazlasıyla coğrafya ve tarih, tutam tutam yolculuklar ekledi. Bunların hepsini dostluk kazanında fokurdayıncaya kadar kaynattı. Saraybosna’dan Havana’ya; ABD’den Arjantin’e dünyayı fotoğraflar ve resmederken… Sergiler açar, albümler yayımlarken… Ansızın… Birdenbire… Ali’nin beyni, daha doğrusu ense kökündeki beyincik, ona kötü bir oyun oynadı. Bundan 8 yıl önceydi. Ali o zaman 46 yaşındaydı… Teşhis kondu: Uluslararası tıp dünyasında “lockedin sendromu” deniyor… Türkçesi: Kendi içine kilitlenme… Yedi milyar nüfuslu dünyamızda sadece 4 bin kişide görülen bu hastalık gelip Ali Arif’i bulmuştu. Lockedin sendromu şöyle tanımlanıyor: “Hastanın farkında ve uyanık olduğu; ama gözler dışında vücudundaki neredeyse bütün istemli kasların tam paralizine bağlı olarak hareket edemediği veya sözle iletişim kuramadığı bir durum.” On sekiz fotoğrafçıdan tek bir poz: Ali’nin Koço’su kalp sapasağlam... Dostluk ve dayanışma sergisi O gün bugün, Ali Arif Ersen dünyayla iletişimi gözleriyle kuruyor. Annesine, dostlarına, çevresindekilere sol gözünü kırparak “evet, peki” diyor. Sağ gözünün üzerinde bir gözlüğe iliştirilen lazer kalemini alfabe üzerinde gezdirerek kelimeler yapıyor, anlık isteklerini aktarıyor, zor sorular soruyor, eskilere dair anılarını paylaşıyor. Eskiden olduğu gibi yine bol bol müzik dinliyor; ve kitap dinlemeye devam ediyor. Onu sık sık ziyaret edenler, “Dünyada olup bitenle ilişkisini gevşetmiyor. Arada atıverdiği kısa kahkahalar bunun en güzel işareti” diyor… Ali Arif, hastalanmadan önce öyle çok iş çıkarmış, üretmişti ki, hastalandıktan sonra da dostlarının önÇelik Arevyan, Arif Aşçı, Banu Cennetoğlu, Orhan Cem Çetin, Zekai Demir, Hasan Deniz, Ahmet Elhan, Cemal Emden, Murat Germen, Ara Güler, Sıtkı Kösemen, Nevzat Sayın, Ahmet Sel, Serkan Taycan, Nazif Topçuoğlu, Özcan Yurdalan, Ali Arif’e destek olmak amacıyla Koço’dan tek poz çektiler. Milli Reasürans Sanat Galerisi’ndeki “Ali’nin Koço”su adlı sergiyi ilk kez açıldığında haziran ayında görmüştüm. Ağustos sonu kapanacağını bildiğimden, birkaç gün önce yeniden gittim gördüm. ufuk çizgisi görüyorum, sonsuzluk gelip yüreğime yerleşiyor. Kiminde masanın üstündeki, perdedeki ya da iskemlenin kenarına iliştirilmiş hemen yanı başımdaki bir ayrıntıyı… Bardaklar, camlar, aynalar… Ve camlardan, aynalardan, bardaklardan yansıyanlar… Kırılan ışık, kırılan yansıma, kırılmış parçalanmış hayatları çağrıştırıyor… Ali’nin kırılan yaşamı, içimdeki başka parçalanmış yaşamlarla bütünleşiyor… Rakının beyazıyla ufkun beyazı birbirine karışıyor… Umut, uçan kuşun kanadına asılı kalıyor… Denizle gökyüzü zaman zaman yer değiştiriyor… Bir imgeden yüzlerce başka imge doğuyor. Bütün bunları izleyen ben, kalbimizin ya da beynimizin kime, hangimize, ne zaman, hangi oyunları oynayacağını düşünürken buluyorum kendimi… Ustaların görsel şöleni gözlerimde ve yüreğimde eve gelip, Serhan Ada’nın sergi kataloğuna yazdığı o güzelim yazıyı yeniden okuyorum. Sergiden elden edilen gelir tümüyle Ali Arif Ersen’e aktarılacak... Sergi ağustos sonuna dek açık… Gidin görün, usta fotoğraf sanatçılarının bu dayanışma sergisini; bir de bakarsınız siz de yürekle beyin arasındaki bu yolculuğun bir parçası oluvermişsiniz. Tiyatronun Büyülü Işığıydı Bir devi daha uğurladık. Karşılaştığınızda o gülüşüyle yüreğinizdeki bütün bulutları dağıtan dostu. Kâmran Yüce’yle, Pekcan Koşar’la, Emrullah’la tiyatronun kulisinde “duk” oynarken küçücük loş odaya ışıklar saçan sevgili Müşfik Kenter’i. Öğrencilik yıllarımda Devlet Tiyatrosu’nda ablası Yıldız’la Çöl Faresi’nde oynarken seyretmiştim onu. İkisinin de oyunundan büyülenmiştim. Biri çıkıp da ileride onunla değil dost olacağımı, çevirilerimi oynayacağını bile söylese inanamazdım. O kadar ulaşılmaz gelmişti bana. Ama iki kardeşi de yakından tanıma olanağını buldum. Sahnede ne kadar erişilmezlerse, özel yaşamlarında o kadar yakındılar. Van Gogh, Sevmek İsterdim Babamı, Üç Kızkardeş, Noel Baba’yı Kim Öldürdü gibi çevirilerimi oynadı Müşfik. Hiçbirini unutamam. Hele sonuncuyu hiç unutamam. ??? Tiyatronun sorumluluğunu yüklendiği yıldı. Noel Baba’yı Kim Öldürdü’yü sahneye koymaya karar verdi. Çevirisini ben yapacaktım. “Yarın provalara başlıyoruz” dedi. “Nasıl olur?” dedim. “Çeviriye başlamadım bile.” “Yaparsın, yaparsın” dedi. Tiyatrodaki odasına kapattı beni. “Çeviriyi bitirmeden çıkmak yok.” Kapıyı kilitledi. Önümde Erika daktilom, başladım çalışmaya. Emrullah arada bir çay getiriyor. Ben can havliyle didiniyorum. Gece yarısı oldu, kapı açıldı. “Bugünlük yeter. Yarın sabah erken gel.” Ertesi gün 10’da tiyatrodayım. Oyuncular da gelmiş. Yine kapatıldım odaya. Çay üstüne çay, sigara üstüne sigara… Üçbeş sayfa çevirince Emrullah geliyor, biten bölümleri alıp yukarıya, sahneye götürüyor, provaya yetiştiriyor. Dört günde bitirdim çeviriyi. Noktayı koyunca fırladım odadan. “Müşfik” dedim, “bana bir de tek perdelik oyun ver. Hızımı aldım. Bari onu da çıkarayım aradan.” ??? Sanatçılığı konusunda ne söylenebilir?.. Batı’da yaşasaydı oyunculuk dalında ne kadar ödül varsa hepsini toplamıştı. Hangi oyunundan söz edeyim?.. Hele bir Hamlet oynamıştı, unutmam mümkün değil. Kimlerden, kimlerden seyrettim Hamlet’i… Laurence Olivier’den, Maurice Evans’dan Kenneth Branagh’a kadar… Abartmadan söylüyorum, hiçbiri Müşfik’in eline su dökemezdi. ??? Nice anılarım var Müşfik’le ilgili. Bu köşe değil, bu gazete yetmez. En iyisi bir maç anısını aktarıp gülümseyerek anayım onu. Bir öğleden sonra tiyatroda oturmuş çene çalıyorduk. Müşfik’le Pekcan’ın canı maça gitmek istedi. Galatasaray oynuyordu Ali Sami Yen’de. “Yürüyün” dedim. “Bilet nereden bulacağız?” dedi Pekcan. “Siz karışmayın orasına” dedim. Atladık arabaya, doğru Mecidiyeköy. L Tribünü’nün kapısında duran Ejder Bey’i tanıyordum. Bir selam, içeri aldı bizi. Oturduk. Müşfik’in gözü yandaki Şeref Tribünü’ne ilişti. “Yahu” dedi, “orası daha güzelmiş.” Şımarıklık işte. “Gelin” dedim, “oraya gidelim.” L Tribünü’nden çıktık. Şeref Tribünü’nün kapısındaki görevli, “Ooo, buyrun Müşfik Bey, buyrun Pekcan Bey” dedi, içeri buyur etti bizi. Koltuklarımıza kurulunca, Müşfik, “Kim bu adam?” dedi. “Bizi tanıyor.” Başladım gülmeye. Adam, Kent Oyuncuları’nın kapısında da görevliydi çünkü. Müşfik, kendi tiyatrolarındaki belediye memurunu tanımamıştı. Haksız da sayılmazdı. Tiyatroya girip çıkarken arkadaki kulis kapısını kullanıyorlardı çünkü, adamla hiç karşılaşmamıştı ki. ??? Müşfik profesyonel olarak 1955’te adım atmış sahneye. 57 yıl önce. Bu 57 yıl boyunca hiç bırakmadı oyunculuğu. Düşünürken bile ürperiyorum. Değil tiyatro oyunculuğunu, 57 yıl boyunca tiyatro seyirciliğini bile sürdürebilen kaç kişi var acaba? ayak olmasıyla çeşitli sergiler açtı. Ama gün geldi onun yaptığı resimler, onun çektiği fotoğraflar tükendi… Bir kez daha dostlar önayak oldu. Serhan Ada’nın küratörlüğünde yeni bir sergi hazırlandı. Ali’ye sordular: Yarın objektifi eline alsa neyi çekerdi? Ali, göz ucuyla KOÇO harflerini yazdı. Kollar sıvandı… Ali’nin “Koço davetine” 18 usta fotoğraf sanatçısı hiç tereddütsüz, canı gönülden katıldı. urcu Aksoy, Can Altay, Ani İmgelerin sonsuzluğu Aynı mekâna, aynı temaya farklı bakışlar… Çok geniş bir yelpazeye yayılan ifade biçimleri… Şaşırtıcı biçim denemeleri… Farklı teknik çeşitlemeleri… Sergiyi dolaştıkça Ali’nin beyniyle yüreği arasında bir yolculuğa çıkmışım duygusuna kapılıyorum… Aynı zamanda İstanbul’un eşsiz bir meyhanesinde tarihte ve coğrafyada bir yolculuk… Kiminde B DT’nin yeni sezonda sahneleyeceği ilk 10 oyun belli oldu Eskiler ve yeniler bir arada SELDA GÜNEYSU ‘Güvercinli Çocuk’ kimin olacak? ? Yabancı bir koleksiyonere ait olan Picasso tablosunun ülkede kalması için İngiltere Kültür Bakanlığı bir fon oluşturdu. Kültür Servisi İngiltere Kültür Bakanlığı, Pablo Picasso’nun 1901 yılında yapmış olduğu “Güvercinli Çocuk” adlı tablonun ülkede kalması için bir fon oluşturmaya çalışıyor. Bu yılın başlarında Christie’s’de düzenlenen bir müzayedede yaklaşık 50 milyon sterline (yaklaşık 142 milyon TL) adı açıklanmayan yabancı bir koleksiyoncu tarafından satın alınan ünlü tablo 1924 yılından bu yana İngiltere’de bulunduğu gerekçesiyle “ulusal miras”ın bir parçası sayılıyor. İngiltere Kültür Bakanı Ed Vaizey, dün yaptığı açıklamada, tablonun yurtdışına çıkarılmasına önümüzdeki aralık ayına kadar engel konulduğunu, bu süre için “Güvercinli Çocuk”un henüz adı bilinmeyen alıcısından geri alınabilmesi için para toplanmasına çalışılacağını söyledi. Picasso’nun Mavi Dönemi’ne geçişinin bir ürünü olan “Güvercinli Çocuk” 1924’te R. A. Workman tarafından satın alınarak İngiltere’ye getirilmişti. Tablo daha sonra ünlü koleksiyoncu Samuel Courtauld ’ya geçmiş, o da yapıtı 1947’de Lady Aberconway’e bağışla ANKARA Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın geçen sezon sarf ettiği “Devletin tiyatrosu olmaz. Tiyatroları özelleştiriyorum” sözleriyle yaşanın tartışmanın ardından Devlet Tiyatroları’nda (DT) 20122013 sanat sezonu için hazırlıklar başladı. DT’de yeni sezonda sahnelenecek ilk 10 oyun belli oldu. Bu oyunlar arasında önceki sezonlarda Cüneyt Gökçer gibi tiyatro ustalarının rejilerini üstlendiği “Nora/Bir Bebek Evi”, “Keçiler Adası (Cinayeti)” gibi oyunlar da yer alıyor. Yeni sezonda İzmir DT’de izleyici ile buluşacak “Nora/Bir Bebek Evi” 19651966 sanat sezonunda da Ümran Uzman’ın rejisiyle Ankara’da sahneye taşınmıştı. İzmir DT’de sahnelenecek “Keçiler Adası (Cinayeti)” de Gökçer’in rejisinden sonra, Mehmet Suat Taşer’in rejisiyle 19671968 sanat sezonunda Ankara DT’de izleyici ile buluşmuştu. Geçen sezon sahneye taşınmak istenen ancak Van depremi nedeniyle sahnelenemeyen “Memu Zin” ise bu yıl Van DT’nin repertuvarında yer alıyor. Ankara DT’de ise yeni sezonda sahneye taşınacak ilk oyun Moises Kaufman’ın “33 Varyasyon” adlı oyunu. 8 Temmuz’da yaşamını yitiren usta tiyatro yazarı Güngör Dilmen’in “Bağdat Hatun” adlı oyunu da Ankara’nın yeni sezon oyunlarından. Geçmiş sezonlarda çeşitli DT sahnelerinde sahnelenen oyun, bu kez Dilmen’in anısına sahneye taşınacak. nkara DT’nin bir diğer oyunu da 1995’te Rick Cleveland tarafından kaleme alınan “Tom ve Jerry.” Gerçek bir yaşamöyküsünden kaleme alınmış oyun, korku, gerilim ve ka ra mizah yüklü bir yapım. Geçen sezon İstanbul DT’de “Antigone” adlı oyunu yöneten Kenan Işık da bu yıl Ankara’da “Aşk Hastası” adlı oyunu yönetecek. Yanı sıra yeni sezonda Antalya DT’de Mustafa Nogay Kesim’in kaleme aldığı “Pişti”, Trabzon DT’de Hayriye Ersöz’ün yazdığı “Şekil Bozukluğu” adlı oyunlar da sahneye taşınacak. Konya DT’de de yeni sezonda Orhan Asena’nın yazdığı “Ya Devlet Başa Ya Kuzgun Leşe” adlı oyun sahnelenecek. mıştı. 1970’lerde Londra’daki Ulusal Galeri’ye ödünç verilen yapıt, geçen yıl Courtauld Galerisi’nde sergilenmişti. Tablo şu sıralar İskoçya’da Ulusal Galeriler’de sergileniyor. Kültür Bakanı Vaizey, 1924’ten bu yana İngiltere’de bulunan tablonun artık Britanya’nın kültür mirasının bir parçası haline geldiğini söyledi. CU M O K İ S TA N B U L Ç A Ğ R I SI 242526 AĞUSTOS 2012 günleri GAZİ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK’ün ÖNDERLİĞİNDE BAŞARILAN BÜYÜK TAARRUZ’UN 90. YILDÖNÜMÜNDE; AFYONKOCATEPE’yi, SAVAŞ ALANLARINI, ŞEHİTLİKLERİ, ANITLARI GEZİYOR; ULUSAL KURTULUŞ SAVAŞI TARİHİMİZİ YERİNDE BELLEĞİMİZE NAKŞEDERKEN, GAZİ ve ŞEHİTLERİMİZE SAYGI SUNUYORUZ. SEN GELMEZSEN BİR EKSİĞİZ. LÜTFEN YER AYIRTINIZ. AYRINTILI PROGRAM WEB SİTEMİZDEDİR. Not: 24.08.2012 Cuma S: 22.00’de Kadıköy H. Taner’den hareket edip; 26.08.2012 Pazar S: 22.30’da geri dönüyoruz. İletişim: 0532 391 11 27 0536 739 02 29 0555 967 24 97 ww w . c u m o k i s t a n b u l . o r g 19 Mayıs Cad. No:8 Şişli / İSTANBUL Telefon (212) 212 07 07 (pbx) http://www.tkv.org.tr C MY B C MY B TÜRK KALP VAKFI
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear