23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 17 HAZİRAN 2012 PAZAR 6 FETHULLAH GÜLEN HABERLER Başbakan Erdoğan, MHP ve BDP’nin aynı çizgide buluştuklarını söyledi Gözyaşıyla şimdilik hayır Haber Merkezi Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın yaptığı “Türkiye’ye dön” çağrısına Fethullah Gülen Türkiye’ye dönmeyeceğini belirterek yanıt verdi. ABD’de yaşayan Gülen’in dün internet sitelerinde dönen videosunda gözyaşlarını tutamadığı görüldü. Başbakan Erdoğan’ın “dön” çağrısına yanıt veren Gülen, “Şimdi bunu hemen söyleyeyim, orada o (Başbakan Erdoğan) kendine yakışanı yaptı. Fakat o ilk değil onu söyleyeyim. Sayın Cumhurbaşkanı da, o da açıktan açığa dedikleri de oldu, bir vasıta ile bana ulaştırdıkları da oldu, söyledikleri de oldu” dedi. Gülen yaptığı açıklamada, “Gittiğimde oraya birileri, işin rövanşı peşinde koşan birileri, bazı müesseselere zarar vermek suretiyle idareyi zor durumda yüzde bir ihtimalle bırakacaklarsa şayet, Türkiye’deki olumlu şeylerde bir duraklama olacaksa şayet, ben bir müddet daha ömrüm vefa ederse burada kalmayı ülkeme, milletime, ülkemde olan o şeylere zarar vermemek için daussıla deyip sıla sevdasıyla, kahve içtiğim kahveleri bile böyle hatırlayarak, ve sonra ondan kaçarak burnumun kemikleri sızladığı anda ondan uzaklaşarak burada kalacak, yaşayacağım” dedi. ‘Korku salıyorlar’ ? Nükleer santral konusuna değinen Erdoğan, “Nükleer santrallar bir tehdit oluşturmuyor” dedi. MERSİN (AA) Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, MHP ve BDP’nin tabanlarına korku salarak, tabanlarını istismar ederek ayakta durduklarını, kimi zaman aynı çizgide buluştuklarını belirterek “Kimi zaman boş bulunup aynı çizgide buluşuyorlar ama genellikle birbirinin karşıtı gibi görünüp, birbirlerini büyütüyorlar. MHP ve BDP cenaze istismarlığı yapıyorlar, yani gözyaşı üzerinden oy devşirmenin mücadelesini veriyorlar” dedi. Erdoğan, nükleer santralın tehdit içermediğini savunarak, “Bir yıl boyunca 24 saat nükleer santralın kapısında otursanız, bir uçak yolculuğunda aldığınız kadar radyasyon almıyorsunuz” diye konuştu. Erdoğan, dün Mersin Tevfik Sırrı Gür Stadyumu’nda düzenlenen AKP Mersin 4. Olağan Kongresi’nde partililere seslendi. Erdoğan, Mersin’de korku siyasetini deşifre edeceklerini, istismar siyasetini deşifre edeceklerini ve etnik siyasetin ne büyük tahribata yol açtığını Mersinlilere anlatacaklarını savundu. MHP ve BDP’nin birbirinin karşıtı gibi görünüp, aslında birazaltacağız. Böylece enerji fiyatları da düşecek. Toplamda 20 milyar dolarlık bir yatırım bu. Bu projeyi Mersin’e kazandırmış olacağız. Bölgede istihdam imkânı artacak, bölgenin sanayisi gelişecek” dedi. Dünyada şu anda 436 nükleer enerji santralının çalıştığını, 61’inin de inşaat safhasında olduğunu belirten Erdoğan, bugüne kadar dünyada 3 kaza yaşandığını dile getirerek, “Tedbirleri iyi aldığınızda, güvenliği hassasiyetle sağladığınızda, nükleer santral, tehdit içermiyor. Bir yıl boyunca 24 saat nükleer santralın kapısında otursanız, bir uçak yolculuğunda aldığınız kadar radyasyon almıyorsunuz. Bu bilimsel bir tespit. Türkiye’nin büyümesini, Türkiye’nin gelişmesini, Türkiye’nin enerjide dışa bağımlılıktan kurtulmasını istemeyen çevreler, son derece art niyetli şekilde kampanyalar yürütüyor. Bu kampanyalarda Türkiye’nin ihtiyaçları gözetilmiyor, bu kampanyalarda Türkiye’nin gelecekte hasıl olacak ihtiyacı dikkate alınmıyor. Biz her türlü güvenlik tedbirini en modern şekilde, en sağlam şekilde alacak ve santralı o şekilde inşa edeceğiz. Bundan sonra hiç kimsenin endişesi olmasın. Şu anda 50 gencimiz Moskova’da eğitim alıyor. Şimdi önümüzde 75 gencimizi daha gönderiyoruz.” Dönmek=Kafes ve Teslimiyet Ne olduğuna bakalım önce: RTEGülen arasında siyasi iktidar savaşlarının en şiddetli yaşandığı bir anda, (MİT, şike ve ÖYM) Başbakan çağrı yaptı: “Vatana dön.” Gülen yanıt vermek zorundaydı: “Kusura bakma dönmeyeceğim, ben döneceksem sizin çağrınızla değil kendi kararımla ve zamanımla dönerim...” Gülen, Erdoğan için “O” demektedir! Bugüne kadar hiçbir lidere hitap tarzı böyle olmamıştı! Gülen, yeraltı savaşçısıdır! Her zaman! Derinden, sessizce, yerleşerek, ele geçirerek... Özal, Evren, Ecevit, Bush, Obama... Bütün iktidarlarla iyi geçinerek, onları destekleyerek, onların kanatları altında genişleyerek büyümüştür. (Bu başarılı stratejiyi yazmıştım!) AKP de bunlar arasındadır. Ama AKP döneminde diğerlerine kıyasla önemli bir ayrıcalığı, çok etkili iktidar mevzilerine sahip olmasıdır. Polis ve yargı en bilinenleri. Bu iki kurum operasyonel nitelikte oldukları için oralarda hemen deşifre oldular. MİT konusunda sürdürdükleri savaşın temel nedeninin orada istedikleri gibi örgütlenememeleri olduğu görülüyor. Tam tersine MİT cemaati izliyor... Tabii ki Erdoğan adına. Cemaati, devlette siyasi olarak yükselterek iktidar içinde iktidar haline getiren, 2006’dan itibaren tezgâhlanmaya başlayan orduya ve diğer siyasi rakiplere karşı savaş ve açılan davalardır... Bunu yargıdaki örgütlenmeleriyle hâlâ sürdürüyorlar. İzmir’deki casusluk vb. perdesi arkasında geniş çaplı operasyonlarla ordunun can damarlarına yeniden girmeleri tartışılmalı: Kimin adına, neden, amaç ve hedefleri ne? Cemaat siyasi olarak şu düşünceye vardı: İktidarız ama iktidar değiliz, bu nasıl iş böyle? Ve ilk kez Erdoğan’a karşı iktidar mücadelesini MİT, şike ve ÖYM’ler konusunda “yerüstüne” taşıdı. Neden? Bu kararları belirli bir siyasi erkegüce ulaştıklarının işaretiydi. ??? Erdoğan cemaatin devlet güçlerini denetlemede epey mesafe aldığı ve savaşın sürdüğü bir noktada, “gel” çağrısı yaptı. Erdoğan, “cemaat camide olur, camide onlarla birlikteyim” diyerek Gülen’in siyasi iktidar mücadelesi üzerine düşüncesini net olarak dile getirmişti. (Cemaatin siyasi niteliğini /rolünü itiraf da ederek...) Erdoğan, Gülen’e “gel burada siyaset yap” çağrısında bulunmadı. “Dön ve gerçekten cami dinsel hizmet yap” çağrısı yaptı. Siyasetten uzak dur! Gülen, “siyasi lider” değil de “dinihizmet lideri” olsaydı... Türkiye’de dönmesi önünde hiçbir engel yoktu(r). Ama O, siyasi iktidar mücadelesi verdiği için, Erdoğan’ın kontrolünde ve ona biçtiği rol çerçevesinde Türkiye’ye dönerse, “kafese girmiş” olurdu! Tamamıyla denetim altına! Siyasi olarak ölü bir lider! Reddin temel nedeni budur! Gülen ya siyasetten vazgeçecek ve gelip uslu uslu ülkesinde yaşayacak ya da cemaatin iktidarı koşullarında gelecek. Bugüne kadar, “hizmet” adı altında özünde her şeyiyle siyasi iktidara ve “ülkeyi devralmaya” odaklanan Gülen ve arkadaşlarının, 40 yıldır inşa ettikleri her şeyi kendi elleriyle yıkıp “sadece dini ve toplumsal hizmet erbabı” olmayı kabul etmeleri beklenemez. 40 yılın doğasına aykırı bir istek! Erdoğan da doğrusu epey fazla talepte bulunmuş ve reddiyeyi hak etmiş! ??? Her iki taraf da pozisyonlarını koruduğuna göre iktidar savaşını izlemeye devam... Gülencilerin şimdilik, iktidar koşulları zayıflamıştır. Erdoğan 20 öndedir.. Bu nedenle Gülen için “Acaba nereye gider, Çin maçine mi?” diye zırvalıklar ortaya atılıyor. Ortada nereye gömülmek istendiğine dair siyasi hiçbir beklentisi olmadığını ima eden, (Bütün konuşması da o ölçüde...) siyaseten tamamen masum gözyaşları ile desteklenen bir konuşma var karşımızda. Bence daha uzun süre “ABD’nin kanatları altında” Pensilvanya’da daha önce belirttiğim gibi “küresel rol kesmeyi” sürdürecek. ABD politikalarının da destekçisi olarak. Oradan çıkamaz, çıkarsa zayıflar, desteksiz ve güçsüz kalır! Hele hele Erdoğan karşısında ve toplumda tam da güç yitirdiği bu koşullarda! Peki Gülen’in önümüzdeki iki yıl içinde iktidar mücadelesinde şansı nedir, yeni bir çıkış bulabilir mi? Bu soruyu yarınki yazıda tartışacağız.. Ayrıca çok önmeli bir noktayı daha... Mersin il kongresine katılan Erdoğan, partilileri selamladı. (AA) birlerini besleyen siyasi partiler olduğunu ifade eden Erdoğan, şöyle devam etti: “MHP BDP’yi göstererek, BDP de MHP’yi göstererek, tabanlarına korku salarak, tabanlarını istismar ederek ayakta duruyorlar. Kimi zaman boş bulunup aynı çizgide buluşuyorlar ama genellikle birbirinin karşıtı gibi görünüp, birbirlerini büyütüyorlar. İşte 12 Eylül halkoylamasında biz değişime ‘evet’ derken, MHP ve BDP aynı çizgide buluştular ve değişime ‘hayır’ dediler. Buluştular mı aynı yerde? Buluştular. 12 Haziran öncesinde Elazığ’da AK Parti’nin birinci olmasından korkan BDP’liler, MHP’yi destekleme konusunu aralarında görüştüler. MHP ve BDP cenaze istismarlığı yapıyorlar, yani gözyaşı üzerinden oy devşirmenin mücadelesini veriyorlar. Biz, AK Parti olarak bu ayrımcı siyasete, bu ırkçı istismar siyasetine Türkiye genelinde ‘dur’ diyoruz.” Türkiye’yi nükleer santralla tanıştırdıklarını dile getiren Erdoğan, Mersin Akkuyu Nükleer Santralı’nın zemin etüt çalışmalarını ve lisanslama başvuru sürecini başlattıklarını anlattı. Erdoğan, “Bu santralın hayata geçmesiyle kendi enerjimizi üreteceğiz ve doğalgaz ithalatını önemli oranda İMRALI ÖNERİSİ BDP’de Zana yasağı AYŞE SAYIN ANKARA Bağımsız Diyarbakır Milletvekili Leyla Zana’nın, Kürt sorununun çözümünü AKP’ye bağlayan açıklamalarının ardından Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın “Abdullah Öcalan’a ev hapsini tartışabiliriz” açıklamasına BDP’den “Meclis’ten bir heyetle İmralı’ya gidelim” yanıtı geldi. BDP yönetimi, milletvekilleri ve yöneticilerine Zana’nın açıklamalarıyla ilgili “konuşma yasağı” getirdi. Zana’nın açıklamalarının arkasında, Barzani’ye başrolün verildiği “ABD patentli” yeni çözüm planının parçası olduğu yorumları yapılırken, BDP’nin de bu kapsamda “yeniden dizayn edileceği” dile getiriliyor. Zana’nın açıklamalarının BDP’de bulacağı yankının da partinin geleceği açısından önemli olduğu ve “bölünmeye yol açacağı” yorumlarına dikkat çekiliyor. BDP yönetimi de bu durumu dikkate alarak konuyla ilgili milletvekili ve partililere “konuşma yasağı” getirdi. DTK Eşbaşkanlığı görevini üstlenen Aysel Tuğluk ve Ahmet Türk de BDP yönetiminden yana tavır aldı. Zana’nın açıklamalarından memnuniyet duyduğunu ifade eden Bülent Arınç’ın “Silahların bırakılması durumunda Öcalan’a ev hapsinin değerlendirilebileceği” açıklaması tartışma yaratırken BDP’den karşı öneri geldi. Ertuğrul Kürkçü, komisyona, “Cezaevleri alt komisyonu olarak İmralı’ya gidilmesi” için yazılı başvuruda bulunduğunu belirtti. BDP Eşbaşkanı Demirtaş ‘Leyla’yı Leyla yapan Mecnun’dur’ Haber Merkezi Van’da BDP’li belediye başkanlarının tutuklanmasını protesto etmek için BDP tarafından miting düzenlendi. Mitingte konuşan BDP Eşbaşkanı Selehattin Demirtaş, Bağımsız Milletvekili Leyla Zana’nın “Kürt sorununun çözümünde Başbakan Tayyip Erdoğan’dan umutluyum” yönündeki açıklamalarına ilişkin olarak, “Hiçbir belediye başkanımız, hiçbir parti yetkilimiz, hiçbir milletvekilimiz halkın iradesinin üstünde olamaz. Leyla’yı Leyla yapan Mecnun’un aşkıdır” dedi. Demirtaş, Mersin’de de BDP tarafından düzenlenen “Diyalog Toplantıları” kapsamında yapılan “Alevilerle Buluşma” etkinliğine de katıldı. Demirtaş, “BDPPKK ilişkisi” konusunda partilerine yapılan eleştirilere ilişkin olarak “PKK ile BDP arasında hiçbir zaman organik bağ olmadı” ifadesini kullandı. C MY B C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear