Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 10 HAZİRAN 2012 PAZAR 8 İstanbul Edirne Kocaeli Çanakkale İzmir Manisa Denizli Zonguldak Sinop Samsun Trabzon Giresun Ankara B A A A A A A B B B B B A 29 32 30 30 34 35 35 26 25 24 24 26 31 Eskişehir Konya Sıvas Antalya Adana Mersin Diyarbakır Şanlıurfa Mardin Siirt Hakkâri Van Kars B A B A A A A A A A PB PB B 31 30 28 31 32 31 36 38 33 34 29 24 22 Oslo Y Helsinki Y Stockholm Y Londra Y AmsterdamY Brüksel Y Paris Y Bonn Y Münih B Berlin B Budapeşte Y Madrid Y Viyana B HABERLER 16 13 18 16 18 15 14 17 21 21 26 30 22 Belgrad Sofya Roma Atina Zürih Moskova Aşkabat Taşkent Baku Bişkek Tiflis Kahire Şam B B B A B B A A B A A A A 33 30 20 29 20 20 34 34 29 29 28 36 39 Ülke genelinde yağış beklenmiyor. Doğu Karadeniz’in iç kesimleri ile ile Doğu Anadolu’nun kuzey ve doğusunun parçalı bulutlu, diğer yerlerin az bulutlu ve açık geçeceği tahmin ediliyor. TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 10 Haziran GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK ? Baştarafı 1. Sayfada yazısını okuyarak başlayabilirsiniz. Posta’daki resimlere bakıp; TT Arena’yı dolduran 50 bin kişi içinde başı üstü kapalı tek bir kadının neden bulunmadığını da merak edebilirsiniz. Gözünüze çarpan siyasal haberler arasında; darbeleri inceleyen komisyon üyelerine bilinmeyen hiçbir şey söylemeyen Süleyman Demirel’in; “Yarın da bugünkü yanlışları bir başkası araştırır” sözüyle kimi veya kimleri kastettiğini düşünebilir; hele Başbakan’ın adı geçiyorsa aklınızdan, ne telefonda ne de özel söyleşilerde zinhar söylememek gerektiğini düşünerek o haberi yazan gazeteyi de bir yana bırakabilirsiniz... Dönmedolaba binmeyi arzulayan çocuğunuzu, TV’lerdeki Çarkıfelek programını gün kaçırmadan izleyen eşinizi birden anımsayabilirsiniz ama medyada çark edenler o kadar çok ki; taze örnek, daha önceleri Gülen okullarına karşı çıkan MA Birand’ın, “İyi bu okulları kapatmamışız” diyen Posta’daki yazısına da hayret etmeyebilirsiniz. Bu memleket şiirde Nâzım Hikmet, musiki alanında Fazıl Say yetiştirdi. Yeni Nâzım’lar, Say’lar yetişecek diye geleceğe umut bağladığınız sırada… …bir gün olsun, bir iki cümleyle Say’ın dünyada ünlü piyanistbestekâr olduğunu söylemeyen RTE’ye bakıp; Cumhuriyet ne başbakanlar yetiştirdi diye de hayıflanabilirsiniz. Yakın tarihi biraz karıştırmışlığınız varsa; rahmetli Dışişleri Bakanı İhsan Sabri Çağlayangil’in, örneğin 12 Mart darbesini ABD’nin tezgâhladığını içeren, rahmetli İsmail Cem’e verdiği demeci anımsayabilir, yakın dostu ve mesai arkadaşının bu açıklamasına karşı “bir bilen” Demirel’in… …komisyona “Darbelerin hiçbirinde ABD’nin dahli yoktur” diye beyanda bulunmasını da yadırgamayabilirsiniz. Hatta iki parti arasında Kürt sorununa çözüm bulmayı öngören buluşmanın uygulamada hangi yöntemleri kapsayacağı araştırılır, tartışılırken; Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay’ın, hükümetin, anadilinde eğitim konusunda çalışmalar ve PKK konusunda K. Irak (Barzani) yönetimiyle “silah bırakmaya kadar” görüşmeler yaptığını birden açıklamasındaki nedenleri de sorgulayabilirsiniz. ??? Bahar havası diye adlandırılan gelişmeleri izlemeye başladıktan ve dün Hürriyet’te, “Görüşmede Başbakan’ın tavrını olumlu bulduğunu, Kürt sorununun çözümünde umutlu olduğunu” söyleyen Kılıçdaroğlu’nun demecini de okuduktan sonra… …Beşir Atalay’ın hükümetin yeni açılım planlarını öne çıkaran açıklamalarını da kuşkuyla karşılayabilirsiniz. Üstelik Kürt sorununa birlikte çözüm çareleri araştırmayı ilke olarak iki partinin öngördüğü yaygın bir söylenti olarak topluma sindirilmeye çalışıldığı bir sırada, Beşir Atalay’ın hayırlara vesile olacak açıklamalar yapmasındaki anlam nedir diye düşünebilirsiniz. Ama burada kimi sorular aklınıza takılır. Açıklama, CHP’ye, soruna birlikte çözüm istiyorsak hükümetin çabalarını, Kürt dayatması anadilinde eğitim konusundaki olumlu çalışmalarımızı destekleyin anlamına mı geliyor? Acaba CHP bu yeni “açılımı” nasıl değerlendiriyor? ??? Top CHP’de. CHP’nin parlamentoda kurulmasını önerdiği partiler arası uzlaşma komisyonu; MHP’nin açıkladığı artık dönmesi olanaksız tutumundan sonra çöktü. Bunun üzerine RTE; Kılıçdaroğlu’na “iki parti bugünkü toplantıya katılan heyetlerden oluşacak ‘istişari’ bir komisyon” kurmayı önerdi. Bu, hükümetin atacağı adımlara CHP’yi ortak etmeyi öngören bir tuzak! BDP’nin bulunmadığı istişari komisyona katılıp katılmamaya karar vermesi gerekiyor Kılıçdaroğlu’nun. Ya hayır, ya evet! Hayır, çözüm olanaklarını iki partinin birlikte araştırmasının önünü kapayacak! Ya evet? CHP, RTE’nin birlikte çözüm adıyla süslediği tuzağa düşecek; AKP’nin dümen suyuna yönelecek! İki rahmetten biri... iktidar partisi ile temas kurmaları, Önümüzdeki salı günü 12 Haziran müzakere yürütmeleri telkininde seçimlerinin üzerinden tam bir yıl bulunuyor. Tutuklu vekiller geçmiş olacak. TBMM Başkanı konusunda olmasa da Kürt Cemil Çiçek’ten bir yılın sorunuyla ilgili CHP lideri Kemal muhabesebesini yapmasını Kılıçdaroğlu hafta içinde istediğimde, “Maalesef gerginliklerle Başbakan Erdoğan’ı ziyaret etti. İki geçti. Bu bir yılda enerjimizi iç liderin buluşmasını Çiçek şöyle politikada çok fazla harcadık. yorumluyor: Siyasetteki sertlik nedeniyle “Baştan beri bunu tartışmaları da bir noktaya Çiçek’ten Liderlere Diyalog Çağrısı söyleyenlerden biri olarak çok götüremedik” yanıtını verdi. olumlu buluyorum. Birlikte Çiçek’e göre Meclis’in bir yıldaki çözmemiz gereken sorunlar var. en olumlu icraatı yeni anayasa için Ama gelemiyoruz bir araya. masaya oturulması ve bir Darbeleri Konuşmayınca birbirimizi Araştırma Komisyonu kurulması: anlayamıyoruz. Birlikte olmanın “Yaptığımız işlerden en görünür getireceği avantajları olanı, yeni anayasa sürecinin kullanamıyoruz. Aslında gecikmiş almış olmalarına rağmen tahliye edilmiyor. Meclis’teki dört partinin ortak uzlaşısıyla bir görüşme. Bundan üç ay dört ay önce Çiçek en baştaki “Bu benim sorunum başlatılmış olmasıdır. Tüm partileri bir yapılsa diğer bazı sorunlar da taraflar noktada buluşturmak en zor işlerden biridir. değil” noktasından bir yıl içinde bambaşka kesin tavırlar almadan çözülebilirdi.” bir noktaya geldi. Son olarak ‘O parti bunu, şu parti onu kabul etmez, Görüşme sonrasına ilişkin de bir ‘Uzlaşamazlar’ denilen üç muhalefet çekilir’ deniyordu. Ama başladı ve beklentisi var iki liderden Çiçek’in: partisini bir araya getirip ortak bir yasa olabildiğince iyi gidiyor.” “Bu çarşamba yapılan görüşme, değişikliği metni üzerinde anlaşmalarını Geçen hafta Dokuzuncu Cumhurbaşkanı gelecek salı bozulacaksa doğru olmaz. Bu dahi sağladı. Ancak kendi partisi AKP’yi, Süleyman Demirel’i dinleyerek görevine diyalog sürecinin liderlerin üslubuna daha doğrusu Başbakan Tayyip başlayan Darbeleri Araştırma Komisyonu sirayet etmesi ve biraz daha devam Erdoğan’ı aşamadı. Gelinen bu noktada için ise şu değerlendirmeyi yapıyor: etmesi lazım.” vekillerin tahliyesi konusunda hâlâ ümidi “Meclis’in hiçbir döneminde olmayan bir var mı? Çiçek, “Türkiye’de sorunların epkisel düzenleme iş yapılıyor bu dönem. Demokrasiyi askıya çözümü için her zaman yeni imkânlar, alan kanunsuz müdahalelerin araştırılması sıkıntılı olur fırsatlar çıkabilir” diyor ama ayrıntısına için bir komisyon kuruldu. Eğer bu tür girmiyor. Nedenini de şöyle izah ediyor: Çiçek’in özel yetkili mahkemeleri dönemlerin bir daha yaşanmasını “Bu konuda benim ketum duruşum şu düzenleyen CMK’nin 250. maddesinde istemiyorsak bu komisyonun çalışmasına kaygıdan kaynaklanıyor: Bu insanlar yapılması düşünülen düzenlemeye ilişkin herkesin katkı sağlaması gerekir.” cezaevinde her gün umutla yaşıyorlar. değerlendirmesi ise şöyle: Yakınları onlardan daha fazla umutla “Tepkisel düzenlemelerden her zaman utuklu vekiller için bir olasılık yaşıyor. Böylesine bir ortamda bir şey sıkıntılı durumlar ortaya çıkar. O yüzden söylerken de, yaparken de çok açık soğukkanlı değerlendirmek lazım. Bu Çiçek’in çözememiş olmaktan rahatsız olmamaya gayret ediyorum” mahkemelerin belli uygulamalarını tenkit olduğu konuların başında ise üç partiden etmek ayrı, tümüyle ortadan kaldırmayı sekiz tutuklu milletvekilinin durumu geliyor. iyalog salı günü bozulmasın istemek ayrıdır. Tümüyle yokluğunda Sekiz eksikle açılan Meclis birinci yılını Meclis Başkanı, tutuklu vekiller çıkabilecek problemleri iyi hesap etmek sekiz eksikle tamamlıyor. Yüksek Seçim sorununun aşılması için baştan beri başta lazım. Uygulamadan kaynaklanan sıkıntılar Kurulu’nun seçime girmelerine itiraz CHP olmak üzere muhalefet partilerinin varsa bunlar değerlendirilebilir.” etmediği bu sekiz isim mazbatalarını da GÜNDEM ? Baştarafı 1. Sayfada MUSTAFA BALBAY ‘Çarşambanın Havası Salı Bozulmasın’ T T D Balbay’a özgürlük kampanyasında demokrasi ayıbının ortadan kaldırılması çağrısı yapıldı ‘Yanlıştan dönülsün’ ? Gazetemiz yazarı ve CHP İzmir Milletvekili Mustafa Balbay için dün Ankara, İstanbul ve İzmir’de imza kampanyaları düzenlendi. Haber Merkezi “Balbay’a Özgürlük Girişimi” gazetemiz yazarı ve CHP İzmir Milletvekili Mustafa Balbay için dün Ankara, İstanbul ve İzmir’de imza kampanları düzenlendi. “Balbay’a Özgürlük Girişimi” dün başkentin üç yerinde birden imza kampanyası düzenledi. Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Farabi Salonu’nda, Cumhuriyet Kültür Merkezi’nde ve Bahçelievler 7. Cadde’de Balbay için açılan masalarda yüzlerce yurttaş, Balbay’ın özgür kalması için imza verdi. CHP Genel Merkezi ise 1219 Haziran tarihleri arasında Balbay ve CHP Zonguldak Milletvekili Mehmet Haberal için “Milli İradeye Özgürlük” hafFotoğraf: ŞULE KÖKTÜRK) İMAZALAR BALBAY İÇİN “Balbay İçin Tekrar Oy Atıyoruz” sloganıyla başlatılan kampanya kapsamında dün, CHP Beyoğlu İlçe Merkezi önünde imza standı kuruldu. Standın yanında, demir kafes içine Balbay’ın resminin bulunduğu, temsili oy sandığı ve karanfil konuldu. Yurttaşların kampanyaya yoğun katılımı dikkat çekti. Balbay’ın özgürlüğü için imza atan yurttaşlar, duygu ve düşüncelerini yazdıkları kâğıtları, Balbay’a gönderilmek üzere kafes içine konulan temsili sandığa attı. Gazetemiz yazarı Ali Sirmen de Balbay için imza atanlar arasındaydı. tası düzenleyecek. İzmir’de Balbay’a Özgürlük Platformu’nca gerçekleştirilen imza kampanyasında Konak’ta kurulan stantta yazarlar ve milletvekilleri Balbay’ın kitaplarını imzaladı. Stantta, Balbay’ın İzmirlilere yönelik yazdığı mektup Konak Belediye Başkanı Hakan Tartan tarafından okundu. Etkinlikte, gazetemiz Ege Bölge Temsilcisi Serdar Kızık, CHP İzmir milletvekilleri Erdal Aksünger ve Musa Çam, Konak Belediye Başkanı Hakan Tartan, Türkiye Gazeteciler Federasyonu ve İzmir Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Atilla Sertel ve Mete Kızık, Balbay’ın kitaplarını imzaladı. Etkinlikte konuşan Tartan, tutuklu milletvekillerinin demokrasi açısından çok sakıncalı olduğunu belirterek, “Bu yanlıştan dönülmesini bekliyoruz. Demokrasi ayıbı ortadan kaldırılmalıdır” dedi. Çayan Birben için Adli Tıp’ta hazırlanan ön raporun gerçeği yansıtmadığı iddia edildi ‘Biber gazını aklamaya çalışıyorlar’ FARUK KIRTAY/ SELİN GÖRGÜNER mahkemelerle birlikte başlayan “gizli tanık” uygulamasında kamuoyunun gözünden kaçan kimi unsurlara değinelim. Silivri’de ziyaretime gelen milletvekillerimizden hukukçu kökenli olanlarla ayrıca bu konuyu konuştum. Mayıs ayında bu sütunlarda dile getirdiğimiz kimi eleştirilerden daha öte bilgiler verdiler. O bilgiler ışığında gizli tanıklığı yeniden sütuna yatıralım. Her şeyden önce dünyada bizde uygulanan şekliyle “gizli tanık” diye bir kavram yok. Çünkü mahkeme önüne getirilip dinlenen bir kişinin, bütün taraflar için hiçbir tartışma götürmeyecek netlikte olması gerekiyor. Eğer tanıklık sırasında en küçük bir şüphe oluşursa bu, sanığın lehine bir durum olarak değerlendiriliyor. ??? Özellikle çete suçlarının çok yoğun olduğu Amerika’da yasadışı organizasyonların çökertilmesi için onların faaliyetlerinin içinde yer alan ya da buna tanık olanların anlattıklarından yararlanılıyor. Mahkemeler bu kişilerin tanıklığının yaşamları için tehlike oluşturacağını dikkate alarak, ifade sonrasında kimliklerinin, fiziki görünümlerinin değiştirilmesini sağlıyor. Yani tanıklar ifadelerini açık kimlikleriyle mahkeme önünde veriyor. Taraflar tanığa her türlü soruyu sorup kendileri açısından durumu netleştirmeye çalışıyor. Yargıç, tanığın işlevini kesin olarak tamamladığı kararını verdikten sonra kimliği gizli hale getirilip korunuyor. Bunun adı “tanık koruma”. Bizdeki yasal adı da böyle. Ancak içeriği adil yargılama ilkeleriyle ters maddelerle dolu. Halen yürürlükte bulunan 5726 sayılı Tanık Koruma Kanunu 5 Temmuz 2008’de uygulamaya kondu. Yani ilk Ergenekon iddianamesinin açıklanmasından birkaç hafta önce. Bugünkü tablodan bakınca şu rahatlıkla söylenebilir: Gizli tanıklık Silivri yargılamaları için getirildi. Ceza hukuku uygulamaları dünyada da katılaşıyor. Başta Almanya, İngiltere olmak üzere pek çok ülkede gizli tanık yasası hazırlandı. Ancak daha önce vurguladığımız gibi, bizdekine benzer adil yargılamayı zaafa uğratan maddelerin tümü ayıklandı. Örneğin İngiltere şu ilkenin altını 2008’de bir kez daha çizdi: “Bir sanığın, kendisini suçlayan tanığı bilme hakkı vardır.” Silivri’deki uygulamayı bir kez daha özetleyelim: Gizli tanık, spor salonundan bozma mahkeme binasının içinde sanıkların bilmediği bir odaya konuyor. Mahkeme salonundaki büyük ekrana buzlu cam görüntüsüne benzer alaca ışık yansıyor. Bu, gizli tanığın gizlenen yüzü! Sesi de kayıt cihazlarındaki hızlandırılmış sese benzer biçimde metalikleştiriliyor. Mahkeme heyeti, tanığın ne ölçüde güvenilir olduğunu anlamak için yöneltilen sanık ve avukat sorularını şu gerekçelerle engelliyor: “Burada tanığı yargılamıyoruz... Tanığın kimliğini ortaya çıkaracak soru soramazsınız... Tanığı tedirgin edici soru yöneltemezsiniz...” Kendisini böylesine güvencede hisseden tanık için artık atış serbest! Tutarlı olmak zorunda değil, söylediklerini destekleyecek kanıtlar sunmak zorunda değil. O kadar ki, “Şimdi aklıma geldi, şunları da söyleyeyim” diye ifadesine devam edenler bile oldu. ??? Algıda seçicilikten olsa gerek, adalet, yargılama, hak arama ağırlıklı filmleri ayrı bir ilgiyle iziyorum. O filmlerden birinde mahkeme, cinayet suçundan yargılanan bir kişiyle ilgili delillerin güvenilirliği konusunda şüpheye düştü. Sonuçta polisin, sanığın lehine olabilecek bazı delilleri tam olarak mahkemeye taşımadığı, sanığın aleyhine ifade veren tanıkların da bu durumun tamamlayıcısı olduğu kanısına vardı. Şu gerekçeyle beraat kararı verdi: “Delillerin gizlenmesi ve yanlış tanıklık, cinayetten daha kötüdür!” Bugün başka unsurlar tartışma konusu ama, ileride gizli tanıklık Silivri davalarının sakat yanlarından biri olarak gündeme gelecek. İstanbul Haber Servisi Cumartesi Anneleri dün Galatasaray Lisesi önünde 376. kez toplanarak yakınlarının bulunmasını, kayıplardan sorumlu olanların yargılanmasını istedi. Oturma eyleminde 41 yaşındaki Sinan Fidan ve 22 yaşındaki Salih Çalık’ın Haziran 1994’te Diyarbakır’da gözaltına alınıp kaybediliş öyküsü anlatıldı. Eylemde Salih Çalık’ın annesi Kesire Çalık’ın oğluna “Evladımın kemiklerine bir ulaşsam, onu bir parça toprağa teslim etsem ve toprağını doyasıya koklasam” ifadeleriyle yazdığı ağıt okundu. İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesi adına avukat Gülseren Yoleri tarafından okunan basın açıklamasında “Tek istediğimiz sorumluların yargılanması” denildi. ‘Sorumlular yargılansın’ Polisin sıktığı biber gazı nedeniyle yaşamını yitiren Çayan Birben için İstanbul Adli Tıp Kurumu’nda hazırlanan ön raporda ölümün biber gazından kaynaklanmadığı ileri sürüldü. Ailenin avukatı Melike Korkmaz, “Ön rapor bizi şaşırtmadı. Yalova Devlet Hastanesi’nde doktorlar bana ve aileye, yoğun biber gazının etkisiyle Çayan’ın beyin kanaması geçirerek komaya girdiği söyledi. Biber gazını aklamaya çalışıyorlar. Gerekirse ikinci bir rapor isteyeceğiz. Polis ‘astım hastasıyım’ demesine karşı biber gazı sıktı, ambulans geç geldi. Çayan’a komadayken fazla oksijen verilerek ciğerleri temizlendi. İhmaller zinciri var. Bu olayı kapatmalarına izin vermeyeceğiz. Ailesi perişan oldu” diye konuştu. Çayan’ın yaşamını yitirdiği internet kafenin sahibi Serdar Özkan ise ilk kez konuştu. Kavgayı gördüğünü belirten Özkan, “Polis kavgaya müdahale etti. Biber gazı da kullanıldı. Çayan’ı kavga ederken görmedim” dedi. ‘Bu acılar bitsin’ Yüksekova’da şehit olan jandarma komando er Tuncay Can’ın cenazesi dün memleketi Kahramanmaraş’ta törenle toprağa verildi. Kürtçe ağıtlar yakan anne Sultan Can, “Oğlum bu ölüm sana yakışmadı. Benim canım yandı. Başkalarının canı yanmasın. Bu acılar bitsin. Anneler böyle ağlamasın. Gençlerimiz ölmesin” dedi. Cenazeye katılan AKP Grup Başkanvekili Mahir Ünal da “İnşallah bu işi hep beraber bitireceğiz” diye konuştu. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Rize muhabirimiz ve Derelerin Kardeşliği Platformu Sözcüsü Ömer Şan, “Akdeniz ormanları yandığında ciğerlerimiz yandı diyorsak, derelere kurulan hidroelektrik santrallar (HES) damarlarımızdan çekilen kandır. Bunun sorumluluğu sadece Metin Lokumcu’nun değil, hepimizindir” dedi. Gazetemiz Rize muhabiri Ömer Şan ve Hopa olaylarında polisin biber gazı ve copuna maruz kalarak yaşamını yitiren emekli öğretmen Metin Lokumcu’nun oğlu Ege Üniversitesi İşletme Fakültesi öğrencisi Ulaş Lokumcu, Cumhuriyet Kültür Merkezi’nde düzenledikleri “Çevre Yaşam Hakkıdır” konulu panelde, hem Lokumcu’yu hem de Lokumcu’nun da aralarında olduğu hidroelektrik santrallara (HES) karşı verilen “yaşam hakkı mücadelesini” anlattı. ‘HES’ler hepimizin sorunu’ C MY B C MY B