22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 13 MAYIS 2012 PAZAR 14 DIŞ HABERLER Suriye’de tutulan Türk gazeteciler Adem Özköse ve Hamit Coşkun dün sabah salıverildi İran devreye girdi, kurtuldular BAHADIR SELİM DİLEK ANKARA Suriye’ye gittikten sonra kendilerinden haber alınamayan Türk gazeteciler Adem Özköse ve Hamit Coşkun, İran’ın devreye girmesiyle kurtuldu. İki gazetecinin Türkiye’ye gelmesi için Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın talimatıyla İran’a bir uçak gönderildi. Dışişleri Bakanlığı yetkililerine göre iki gazetecinin kurtarılmasını sağlayan süreç şöyle gelişti: Gerçek Hayat dergisinin Ortadoğu temsilcisi Özköse ile kameraman Coşkun’un, 9 Mart’ta Suriye’deki olayları takip etmek için Hatay sınırından geçip İdlib’e gitmesinin ardından kendilerinden haber alınamaması üzerine Dışişleri Bakanlığı harekete geçti. Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, İranlı mevkidaşı ile yaptığı telefon görüşmesinde konuyu gündeme taşıyıp, “ Şam yönetimi üzerindeki nüfuzunu kullanıp sizden iki Türk gazetecinin Türkiye’ye dönüşlerinin sağlanmasını istiyoruz” dedi. Dışişleri Bakanlığı, aralarında Şam TAKAS GİBİ EKBER KARABAĞ TAHRAN Suriye’de kaçırılan Türk gazeteciler ile eşzamanlı olarak bu ülkede kaçırılan 2 İranlı da serbest bırakıldı. İran’ın Ankara Büyükelçiliği serbest bırakılan İranlıların Hatay’da Türk güvenlik güçlerine teslim edildiğini ve İstanbul üzerinden Tahran’a götürüleceklerini bildirdi. İran makamları iki İranlının Suriye’deki kutsal mekânları ziyaret amacıyla geçen ocak ayında bu ülkede bulundukları sırada Halep kırsalında Esad yönetimi ile savaşan silahlı gruplarca rehin alındıklarını kaydetti. yönetimimin, insan hakları ve sivil toplum örgütlerinin de bulunduğu tüm taraflarla da temasa geçti. İran’la ve Suriye’deki temas noktaları ile yürütülen temaslar sonuç verdi ve kaybolmalarından 56 gün sonra İnsan Hak ve Hürriyetleri (İHH) İnsani Yardım Vakfı Genel Başkanı Bülent Yıldırım, iki gazeteci ile görüştü. Türk gazetecilerin, Şam’daki Kefer Susa Muhaberat Merkezi’nde olduğu ortaya çıktı. Bu görüntülerin ortaya çıkmasından birkaç gün sonra İran’ın Büyükelçiliği, “Mutabakat sağlandı, birkaç gün içinde bırakılacaklar” açıklamasında bulunurken, bu bilgi resmi kanallardan da Ankara’ya iletildi. Suriye’deki aracılar da Ankara’ya, iki gazetecinin bırakılacağı bilgisini ulaştırdılar. Dün sabah salıverilen gazeteciler İran yönetiminin isteği üzerine Şam’dan uçakla Tahran’a gönderildiler. İran Dışişleri Bakanı Salihi, dün sabah saatlerinde Moldova’da bulunan Davutoğlu’nu aradı ve iki Türk gazetecinin serbest bırakıldığı, uçakla Tahran’a yola çıktıkları bilgisini verdi. Davutoğlu da gelişmeyi Twitter üzerinden, “Size güzel bir haber vereceğim. Uzun süredir yürüttüğümüz çabalarımız meyvelerini verdi. Şimdi İran Dışişleri Bakanı Sayın Salihi ile görüştüm. Suriye’ye gittikten sonra kendilerinden haber alınamayan iki gazetecimiz Adem Özköse ve Hamit Coşkun şu anda Tahran’a doğru yoldalar. Kısa sürede Tahran’a varmalarını bekliyoruz. Ailelerinin, sevenlerinin ve haber bekleyenlerin gözü aydın” diyerek paylaştı. Erdoğan’ın talimatıyla gazetecileri almak üzere Tahran’a özel bir uçak gönderilirken, Erdoğan, kayıp gazetecilerin ailelerini aradı. Erdoğan, Özköse ve Coşkun’un babalarına, çocuklarının evlerine döneceklerini söyledi. CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu da yaptığı açıklamada Türk gazetecilerin serbest bırakılmasından duyduğu mutluluğu dile getirerek “Özgürlüğe hoş geldiniz” dedi. Fransız Usulü ‘Sultanlık’ Kâbusu… “Başkanlık sistemiyle ilgili bir tartışma açılmasından bahsettim” diyor Başbakan Erdoğan: “Hop oturup hop kalktılar!” “Tartışmadan” Erdoğan’ın anladığı şey meğer yalnız “propagandanın önünü açmak”mış… Danıştay Başkanı, Başbakan yardımcıları, bakanlar… “Başkanlık sistemi propagandası” yapınca iyi, muhalefet ses yükseltince “hop oturup hop kalktılar” oluyor! Muhalefeti “meşru” görmüyor bir defa Başbakan… Süt tartışmasında dahi, “Süt sağlam, muhalefet bozuk!” diyor/diyebiliyor… Hızını alamayıp Kılıçdaroğlu CHP’sine arkadan; “Hayatında iktidar görmediğin gibi, ondan öncekiler de tek başına iktidar olamadılar” diye fırça çekiyor: “Hayatları boyunca da iktidar göremeyecekler, benim milletim bunlara iktidar vermez” demeyi marifet biliyor. “Dengefren” mekanizmalarının eksiksiz çalışmasını isteyen başkanlık sistemine geçiş talep eden liderin, ana muhalefete yaklaşımı böyle. ? Özköse ve Coşkun, İran yönetiminin isteği üzerine dün Şam’dan uçakla Tahran’a gönderildi. Davutoğlu da bu gelişmeyi Twitter üzerinden, “Size güzel bir haber vereceğim. Şimdi Salihi ile görüştüm. Suriye’ye gittikten sonra kendilerinden haber alınamayan iki gazetecimiz Adem Özköse ve Hamit Coşkun şu anda Tahran’a doğru yoldalar. Ailelerinin, sevenlerinin ve haber bekleyenlerin gözü aydın” diyerek paylaştı. kmeğini yediğinin davulunu çalacaksın!’ İHH İnsani Yardım Vakfı , Genel Başkanı Yıldırım 56 n da kaybolmaların gün sonra Şam’da Özköse ve Coşkun ile görüşmüştü. (AA) ‘E Merkel için kritik gün OSMAN ÇUTSAY FRANKURT Federal Almanya’nın, yüzölçümü ve 18 milyonluk nüfusuyla en büyük eyaleti olan Kuzey Ren Vestfalya’da bugün Başbakan Angela Merkel’in de kaderini belirleyebilecek yerel seçimler için sandığa gidiliyor. Bir azınlık iktidarı olarak 2 yıldır görev yapan SPDYeşiller koalisyonunun yeniden, ancak bu kez kendi gücüyle iktidara gelip gelmeyeceği akşam saatlerinde belli olacak. Genelde SPD ve Yeşiller’i destekleyen 1 milyona yakın Türkiye kökenlinin de yaşadığı eyalette SPD’nin yüzde 37, Merkel’in partisi CDU’nun yüzde 30 civarında oy alması bekleniyor. Medyada, sonuca göre, Avro krizine reçete olarak sunulan “mali pakt”a onay vermeyerek Angela Merkel’in siyasi kaderini altüst edebileceği yorumları dikkat çekti. Ya basına yaklaşım nasıl? Onu da dünkü Vatan’ın birinci sayfasında “Gazetecilere iki tavsiye” başlığıyla yer alan Bülent Arınç’ın demecinden aktaralım: Başbakan Yardımcısı; “Ekmeğini yediğin kişinin davulunu çalmaya mecbursun” dedikten sonra ikinci tavsiyesini de şöyle sürdürüyor: “Ben bakan olsam, benim ihalelerime katılan bir işadamı gazete çıkarıyorsa, o gazete aleyhime bir şey yazabilir mi? Yazamaz. (Gazeteciler) buna dikkat etsinler!” Tartışmadan salt propaganda anlaşılacak... Muhalefet denince iktidar hayat boyudüşünülmeyecek!.. Basın yalnız ekmeğini yediği kişinin davulunu çalacak… Sanat derseniz Başbakan’ın oynayıp yönetmiş olduğu “MasKomYah” kıvamında yapılacak... Hitler yıllarının “ein Volk, ein Reich, ein Führer” söylemini andıran kırmızı çizgiler tek millet, tek devlet, tek bayrak ve dil sürçmesi durumunda “tek din” doğrultusunda “tek hizada” yol alınacak… “Seçilmiş Güneş Kral” tabir edilen “Fransız usulü yarı başkanlık yetkileri” bu verili sistemle birleştiğinde; tüm “Güneş Kralları” kıskandıran bir “Sultanlık sistemi” yaratılmış olacak… Başbakanı, hükümeti, yönetimin tepe kadrolarını, Anayasa Mahkemesi üyelerini bundan böyle artık “seçilmiş sultan” atayacak. TSK’nin başı o olacak. Yurtdışında ülkeyi o temsil edecek. İster referandum yapacak. İster Meclis’i feshedecek… Bugüne değin en fazladan “hop oturup hop kalkmasına” izin verilen muhalefet kesimleri, “seçilmiş sultanlık” hayata geçtiğinde... Ya Fazıl Say gibi ülkeden çekip gitmeyi düşünecek... Ya Silivri’yi ikamet seçecek… Ya sesini kesip (hop kalkmadan!) oturacak… Öykünülen model, ithal edilmek istendiği Fransa’da böyle çalışsaydı ihtilal çıkardı… “Tek adam gücünü” ağır biçimde devreye sokan otoriter Sarkozy’ye bile Fransız seçmenleri seri biçimde 5 yıl içinde nasıl ayar verdi gördünüz… Fransa’da De Gaulle yıllarından beri böylesine güçlü bir “tek şef” sevdası görülmemişti… Dışişleri, içişleri, savunma bakanları Sarkozy yıllarında neredeyse “konu mankeni” konumuna indirgendiler… Lagardere, Dassault, Rothschild, Bouygues, Arnault, Bollore gibi medya patronları ve medya sektöründe büyük yatırımlar yapan finans çevrelerine yakın kanka olan Sarkozy, her şeye karşın yandaş medyasını dilediğince yaratamadı. Fransız toplumunu dilediği kalıba sokamadı. Canard Enchaine, Le Monde, Liberation, Nouvel Observateur türü dergi ve gazeteler başlarını dik tutup muhalif konumlarını korumayı başardılar… Fransa’nın muhalefet basını güçlü… Sendikaları güçlü… Yüzde 10 barajı ardında gettolaşma yaşamayan siyasi partileri güçlü… Sivil toplumu güçlü… Afiş açtıkları, pankart taşıdıkları, yumurta attıkları için hapisle sindirilmeyen öğrenci hareketleri güçlü… Dengefren mekanizmalarının her alanda devreye girdiği bir ülke Fransa… Tek elde toplanmış hegemonik iktidara karşı sağlam antikorlar geliştirmiş olan bir sistemi var bu ülkenin… Demokrasinin antikorları Fransa’da muhalefetin kendisini serbestçe ifade etmesine ve örgütlenmesine olanak veriyor. Bilahare bu, “seçilmiş Güneş Kral’ın” yerinde çakılıp kalmasını engelliyor. İktidarın travmasız biçimde yelpazenin bir tarafından diğer tarafına geçmesini sağlıyor. Türkiye’deki durumun uzak yakın bu tabloyla ilgisi var mı? Aynı sistemin bizde uygulanması, Türkiye’de “mezara dek seçilmiş bir sultanla” yaşamak anlamına gelir. Öykünülen model Ufukta yine seçim var Dış Haberler Servisi Yunanistan’da PASOK lideri Evangelos Venizelos, hükümeti kurma yetkisini geri verirken, Cumhurbaşkanı Karalos Papulyas, liderleri bir birlik hükümeti kurmak için toplanmaya çağırdı. Cumhurbaşkanının çağrısından sonuç çıkmazsa ülke bir daha seçime gidecek. Papulyas tarafından dün kabul edilen Venizelos, perşembe günü aldığı yetki ile çıktığı koalisyon arayışlarında başarılı olamayarak hükümeti kurma yetkisini geri verdi. Venizelos, Papulyas’a, PASOK ve Yeni Demokrasi’nin, Demokratik Sol Parti lideri Fotis Kuvelis’in ülkeyi iki yıl yönetecek “ekümenik hükümet ” teklifinde anlaştıklarını, ancak tek şartın bu hükümete radikal sol koalisyon Syriza’nın da katılması olduğunu anımsattı. Venizelos, Syriza liderinden olumlu yanıt alamadığını da ifade etti. Öte yandan yapılan son anketlerde, borç anlaşmalarının getirisi tasarruf politikalarını kabul etmeyeceğini belirten Syriza’nın oylarını arttırarak ilk sıraya yerleştiği görülüyor. MARC’ın anketine göre olası seçim durumunda Syriza yüzde 23.8 alacak. O antikorlar bizde yok Bir çocuk daha okusun diye 21.YÜZYIL EĞİTİM VE KÜLTÜR VAKFI (YEKÜV) Tel: 0212 274 15 02 0212 213 74 02 Fax: 0212 275 52 44 Chavez ülkesine döndü ? Haber Merkezi Venezüella Devlet Başkanı Hugo Chavez, Küba’da gördüğü kanser tedavisinin ardından 11 gün sonra ülkesine döndü. Chavez kanser tedavisinde başarı sağlandığını söyledi. Chavez, radyoterapi görmek için 30 Nisan’da Küba’ya gitmişti. Tedavilere şubat ayındaki ameliyatın ardından mart ayında başlanmıştı. www.yekuv.org yekuv@yekuv.org Vakıflar Bankası: Osmanbey Şubesi 00158007287986476 C MY B C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear