25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 7 EKİM 2012 PAZAR 8 İstanbul B Edirne PB Kocaeli B Çanakkale PB İzmir PB Manisa PB Denizli PB Zonguldak PB Sinop PB Samsun B Trabzon B Giresun B Ankara PB 26 29 29 27 28 31 30 23 24 25 25 26 26 Eskişehir Konya Sıvas Antalya Adana Mersin Diyarbakır Şanlıurfa Mardin Siirt Hakkâri Van Kars PB Y Y Y Y Y Y Y Y Y Y Y Y 26 24 23 28 30 28 29 29 27 29 21 19 19 Oslo B Helsinki Y Stockholm Y Londra B AmsterdamB Brüksel B Paris B Bonn B Münih Y Berlin Y Budapeşte Y Madrid PB Viyana Y HABERLER 10 12 12 16 15 15 17 14 15 14 21 28 17 Belgrad Y 26 Sofya PB 25 Roma B 24 Atina B 28 Zürih Y 13 Moskova Y 13 Aşkabat PB 28 Taşkent B 24 Baku B 25 Bişkek B 22 Tiflis Y 24 Kahire A 29 Şam A 29 Ülkemiz geneli parçalı ve yer yer çok bulutlu. İç Anadolu’nun doğusu, Akdeniz, Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgesi ile Rize, Artvin, Konya, Karaman çevreleri sağanak ve gök gürültülü sağanak yağışlı geçecek. Yağışların; Doğu Akdeniz’in iç kesimleri ile Adıyaman çevrelerinde kuvvetli olması bekleniyor. Hava sıcaklığı mevsim normalleri civarında seyredecek. TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 7 Ekim GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK Bahriye Üçok katledilişinin 22. yılında özlemle anıldı GÜNDEM ? Baştarafı 1. Sayfada MUSTAFA BALBAY ? Baştarafı 1. Sayfada Şükürler olsun; geçen haftayı, devlet politikası olmaktan, ulusal yararları korumaktan çok uzak; RTE’nin Beşşar Esad’la kişisel hesaplaşmasına dönüşen Suriye sorunu nedeniyle savaşa girmedik diye sevinerek geride bıraktık. Dün savaş istemiyoruz diyen ama bir gün sonra savaşa uzak değiliz diyen, bir günü ertesi günle bağdaşmayan RTE gibi bir başbakanla bırakın gelecek bir haftanın gündemini bir yana, bir gün sonra neler olacağını, başımıza neler geleceğini düşünmek bile olanaksız. ??? Dün Melih Aşık yazdı: Anayasayı Meclis çiğniyor. Nasıl mı? TBMM’de ana muhalefet dahil bütün partilerin ittifakla kurulmasını kararlaştırdığı, üye verdiği Darbeleri Araştırma Komisyonu’yla. Bir yandan Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı 28 Şubat soruşturmasını yürütür, insanları sorguya çeker, tutuklar, hapse atarken... Bir yandan Meclis’teki Darbeler Komisyonu 28 Şubat’la ilgiliilgisiz kişileri sorguluyor. Komisyon adeta savcı: “İstediği soruları soruyor, cevapları istediği yöne çekiyor!” Böylece anayasanın 138. maddesinde yazılı “Görülmekte olan bir dava hakkında Yasama Meclisi görüşme yapamaz veya beyanda bulunamaz” hükmüne aykırı davranmış oluyor. Herhangi bir yasa veya bir maddeyi anayasaya aykırı diyerek kıyameti koparan, Anayasa Mahkemesi’ne başvuran, ne ki darbelerde rolü ve katkısı olduğu iddialarının etkisiyle ana muhalefet de anayasaya aykırı görev üstlenen Darbeleri Araştırma Komisyonu’na karşı çıkmadı, çıkamıyor. 27 Mayıs öncesi Adnan Menderes’in Meclis’teki çoğunluğuna dayanarak TBMM’de kurduğu ve yargı görevini de verdiği komisyonla, bugün yargıya koşut soruşturma yapan komisyon arasında fark yok! Ya da dünle bugün arasında tek fark şu olabilir: 27 Mayıs’tan önce yargılama görevi de üstlenen komisyona muhalefetin rızası ve üyesi de yoktu; RTE’nin öngördüğü komisyona darbeleri korumak ve katılmakla suçlanmak korkusuyla muhalefet razı oldu, üye de verdi. ??? Dün gazeteler Darbe Komisyonu’nun patronları dinlediği ve sorguladığı haberlerini sayfalarına taşıdı. Tabii Aydın Doğan’ın gazetesi Hürriyet; patronun 28 Şubat’ta ne askerden direktif ne de devlet bankalarından kredi almadığını uzun uzadıya yansıttı. Diğer gazete patronları da 28 Şubat’tan maddi olanak sağlamadıklarını, baskı görmediklerini söyledi. Patronların özetlediğimiz açıklamalarına bakılırsa; gazete çalışanları, patronlara rağmen askerle temas kurmuş, 28 Şubat’a nasıl geldiğimizi belgeleyen o günleri yansıtan manşetlerle haberleri yayımlamışlar! Örneğin bugün rahatsızlık yaratan kimi manşetleri patron (Aydın Doğan) ancak ertesi sabah gazetede görmüş, bugün hatadır, diyor. Yutan olursa doğrudur. Oysa, ayrı bir dili ve havası olan medya dünyasında patronlar doğrudan emirlerini duyurmazlar çalışanlara. Yakınlarındaki yöneticilere, örneğin bir yemekte, iktidardan biriyle yapılan söyleşilerden edindiği izlenimleri hikâye ederken iktidarın haz etmediği şu veya bu konuya yer verilmemesini dolaylı biçimde duyuruverirler. ??? Darbeler Komisyonu mademki 28 Şubat medyasının içyüzünü ortaya çıkarmak istiyor. Öyleyse, patronların gazete yayınları üzerindeki etkilerini anlatacak yazar, çizer yöneticiler neden komisyona davet edilmiyor; önceki gün 28 Şubat’taki manşetlerin, haberlerin sorumluluğunu çalışanların üzerine yıkan patronların içyüzünü sorgulama olanağına neden kapı aralanmıyor? Açıkladıklarına göre, o dönem süresince patronlar, askerle ne yüz yüze gelmişler, ne el sıkışmışlar, ne de söyleşmişler ama gazete çalışanları askerden aldıkları direktifle 28 Şubat’ı tezgâhlamış! Özetleyelim gelinen noktayı: Haksız yere suçlandıklarını öne süren patron 28 Şubat mağduru… …çalışanlar 28 Şubat maznunu! Cesur bir yürekti ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nin ilk kadın öğretim üyesi, senatör, Ordu milletvekili ve gazetemiz yazarı Bahriye Üçok, katledilişinin 22. yılında törenlerle anıldı. Üçok için ilk anma töreni Karşıyaka Mezarlığı’ndaki gömütü başında yapıldı. Burada konuşan Cumhuriyet Kadınları Derneği (CKD) Genel Başkanı ve avukat Şenal Sarıhan, “Kendi yaşamını ‘Benim yaşamım tamamıyla mücadeledir’ sözleriyle tanımlayan bir kadın önderin katledilişinden 22 yıl sonra, büyük bir eziklikle yeniden gömütünün başındayız. Diğer yitirdiklerimiz gibi ona da ‘Rahat uyu. Uğruna yaşamını verdiğin değerler bugün içselleştirilmiştir’ diyememenin utancı içindeyiz” dedi. Üçok, Cumhuriyet Kültür Merkezi’nde (CKM) düzenlenen panelle de anıldı. Oturum başkanlığını CKD Genel Başkanı Sarıhan’ın yaptığı panelde konuşan Üçok davasının avukatı Halil Sevinç, Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi öğretim üyesi Necdet Güçlü’nün 13 Nisan 1970’te katledilişinden Necip Hablemitoğlu cinayetine değin geçen sürede gerçekleştirilen “siyasi cinayetlere” ve o cinayetlerin yargılama süreçlerine ilişkin bilgiler verdi. Bu cinayetlerde en çok yazarımız Uğur Mumcu’nun katledilişinin ardından siyasilerin tüm faili meçhul cinayetlerin aydınlatılması için “namus sözü” verdiğini ancak bu sözü üzerinden yıllar geçmiş olmasına karşın bir türlü sözlerin tutulmadığını dile getirdi. CHP İstanbul Milletvekili ve İslam Konferansı Örgütü Parlamento Birliği Türk Grubu üyesi İhsan Özkes de Üçok’un “toplumu aydınlattığı, Atatürk’ün izinden gittiği, çağdaşlığın, uygarlığın penceresi olduğu ve ışığından korkulduğu” için katledildiğini söyleyen Özkes, “Bugün Mumcu, Üçok, Kışlalı gibi aydınlar katledilmeseydi; Tuncay Özkan’lar, Mustafa Balbay’lar tutsak olmasaydı içinde bulunduğumuz değerler tarumar olur muydu?” dedi. Özkes, “Cesur yürekler, aydınlar hep hedef gösterildi. Bu cesur yürekler, Atatürk’ün onlara gösterdiği yakın ilgiyi ne yazık ki bugün Atatürkçü çevre gösteremediği için her dönemde bir elin parmağını geçmiyor. Ne yazık ki onlar Atatürk’ü koruyamadılar ki cesur yürekleri korusunlar” dedi. Başbakan Tayyip Erdoğan’ın “İmam hatiplerden terörist çıkmaz” sözlerine de atıfta bulunan Özkes, “Terör olaylarına karışan, Hizbullah ya da İBDAC’ye bulaşan ve başka terör örgütlerine mensup, mahkemelerce bu konuda hüküm giyen birçok imam hatip mezunu var. Fakat bence en bariz olanı, BOP eşbaşkanı, Oslo’cu, Yahudi Üstün Cesaret Ödülü taşıyan imam hatip mezunu bir başbakanımızın olması” diye konuştu. VARDİYA BİZDE PLATFORMU ‘Mağdur olduk ey halkım unutma bizi’ İstanbul Haber Servisi Balyoz davası sanıklarının yakınları tarafından kurulan “Vardiya Bizde Platformu”, İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından verilen hapis cezalarını Beşiktaş’taki Demokrasi Parkı’nda protesto etti. Mahkeme kararına tepki gösteren aileler, “Kararlar değişene kadar eylemlerimize devam edeceğiz” dedi. Hakkında 18 yıl hapis cezası verilen emekli Tümgeneral Ahmet Yavuz’un eşi Lütfiye Yavuz, “Sessiz Çığlık” ismini verdikleri eylemlerinin önceki hafta başladığını anımsattı. Yavuz, “Her cumartesi saat 13.00’da Demokrasi Parkı’nda olacağız” dedi. 13 yıla mahkum edilen Albay Çetin Can’ın babası Şansel Can ise oğlunun tutuklanmadan 15 gün önce Kanada’da olduğunu anlatarak, “Oğlumu ‘kaçma şüphesi’ iddiasıyla tutukladılar. Oğlum istese yurtdışında kalabilirdi. Tutuklandığını duyunca bavulunu topladı. Savcıya sebebine sorduğumuzda ‘hâkim öyle istedi’ dedi” diyerek tepkisini dile getirdi. 18 yıl hapis cezası verilen Kurmay Albay Kıvanç Kırmacı’nın eşi Ayça Kırmacı ise herkese eyleme destek vermeleri çağrısı yaptı. Beşiktaş’taki Demokrasi Parkı’nda toplanan platform üyeleri, “Bu mu adalet?”, “Mağdur olduk ey halkım unutma bizi”, “38 yıl hizmete karşılık, 18 yıl hapis” yazılı dövizleri taşıdı. 20 yıl hapse çarptırılan eski 1. Ordu Komutanı emekli Orgeneral Çetin Doğan’ın eşi Nilgün Doğan da “Eşlerimizin yalnızca bedenleri tutuklu, düşüncelerini hapse atamazlar. Gerçek elbet ortaya çıkacak. Sonuna kadar onların arkasındayız. Biz onlarla gurur duyuyoruz” dedi. (HAZAL OCAK) ‘Gerçek ortaya çıkacak’ İstanbul’un kurtuluşu 89. YILA ÖZEL KURTULUŞ YÜRÜYÜŞÜ İstanbul Haber Servisi İstanbul’un düşman işgalinden kurtuluşunun 89. yıldönümü nedeniyle Taksim’de “Kurtuluş Yürüyüşü” gerçekleştirildi. İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından İstiklal Caddesi’nde düzenlenen yürüyüşe; İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu, İBB Başkanı Kadir Topbaş, Beyoğlu Belediye Başkanı Ahmet Misbah Demircan, İzcilik Federasyonu’na bağlı itfaiye gönüllülerinin de aralarında bulunduğu izciler katıldı. Türk bayraklarıyla Galatasaray Lisesi önünde bir araya gelen topluluk, İBB bandosu eşliğinde İstiklal Caddesi üzerinden Taksim Meydanı’ndaki Cumhuriyet Anıtı’na kadar yürüdü. Vali Hüseyin Avni Mutlu burada bir açıklama yaptı. (Fotoğraf: AA) ÖZKAN’IN TUTUKLU 5. YILI Demirtaş barış için müzakere yapılmasını istedi Kadınlar: Vekilime dokunma! ? İstanbul Haber Servisi DİSK’li kadınlar, Barış İçin Kadın Girişimi, ÖDP’li kadınlar ve HDK İstanbul Kadın Meclisi’nin de aralarında bulunduğu çok sayıda siyasi parti ile demokratik kitle örgütü üyesi kadın, BDP İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel’e verilen hapis cezasını ve AKP iktidarının kadına yönelik baskılarını protesto etti. Galatasaray Meydanı’nda toplanan kadınlar, burada bir basın açıklaması yaptı. ‘Bu korkaklık yakışmıyor’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Gazeteci yazar Tuncay Özkan’ın Ergenekon davasında tutuklanışının 5. yılında, Tuncay Özkan’a Özgürlük Girişimi’nce Çankaya Belediyesi Çağdaş Sanatlar Merkezi’ndeki düzenlenen etkinliğe Özkan’ın annesi Sulhiye Özkan ile Odatv davası sanıklarından gazeteci yazar Müyesser Yıldız ve Coşkun Musluk, gazeteci yazar Can Ataklı, CHP’li milletvekilleri, Özkan’ın avukatı eski vekil Şahin Mengü, eski Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Yaşar Okuyan ve ÇGD Genel Başkanı Ahmet Abakay katıldı. Yıldız “Biz haddimizi bilmedik ama galiba dışarısı haddini bildi. Bu korkaklık bize yakışmıyor” dedi. Özkan ise etkinliği gönderdiği mektubunda “Korkularımızdan başka kaybedecek bir şeyimiz yok. Dur demek için ne bekliyoruz?” dedi ‘Muhatap BDP, KCK, Öcalan ve PKK’dir’ ‘Yurt Haberleri Servisi Diyarbakır’dan karayoluyla Hakkâri’nin Irak sınırındaki Çukurca ilçesine gelen BDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş halaylarla karşılandı. Demirtaş, burada yaptığı konuşmada, en kısa zamanda barış için müzakere yapılmasını istedi. Demirtaş, “Kürdistan halkı kendi topraklarında özgürce yaşamak istiyor. Bir halkın özgürlük yürüyüşünü dünyanın hangi ordusu durdurabilir ki? Biz Kürdistan’da kendi dilimizde konuşmak istiyorsak, diyalog ve müzakereye önem veriyorsak bu barışa olan sevdamızdandır. Kürt halkı muhataplarını açıklamıştır” dedi. BDP lideri, “Hükümetin müzakare için muhatapları; BDP, KCK, Öcalan ve PKK’dir. Kürt halkının direnişi meşrudur” diye konuştu. yılının daha ilk gününde ortaya çıktı. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, 1 Ekim günü konuşma yaptığı zemini de dikkate alarak, milletvekili olma hakkını elde etmiş herkesin Meclis’te olması gerektiğini vurguladı. Başbakan Erdoğan, daha bu konuşmanın yankısı dinmeden karşılık verdi: “Bizim bu düşünceyi paylaşmadığımız ortada.” Bu söz, Başbakan’ın geçen günlerde, “Yargıya gerekeni söyledik” değerlendirmesi kadar çarpıcıdır. Bu söz, Başbakan’ın Silivri davalarının savcılığından öte hâkimliğine soyunduğunu göstermektedir. Bu söz, Başbakan’ın ihsası reyde bulunduğunu ortaya koymaktadır. Artık Silivri’de mahkeme heyetlerinin, tutukluluğa devam kararlarına gerekçe yazmak için arayışa girmeleri anlamsızdır. Bu söz, Başbakan’la Cumhurbaşkanı’nın ters düşmesinden çok öte bir anlam ifade etmektedir. Yasaları Meclis çıkarsa bile bunun nasıl uygulanacağına, kimin yararlanıp kimin yararlanmayacağına Başbakan’ın karar verdiği bir kez daha, en açık biçimde ortaya çıkmıştır. Bu söz, Türkiye’de hukuk güvenliğinin kalmadığını ortaya koymuştur. Oysa bir insan için can güvenliği ne ise bireyler ve toplumlar için hukuk güvenliği de odur. ??? Başbakan, gerekçeli kararını açıklarken tutuklu milletvekillerinin milletvekilliğini hak etmediğini şöyle ifade etti: “Bu insanlar arazide çalışarak milletvekilliğini kazanmış olan insanlar değiller. Onlar zaten o dönemde içerdeydiler ve o dönem içerdeyken tersten dönüp parlamentoya gelme gayreti içindeydiler.” Aslında bu sözlerin düzeltilecek bir yanı yok. Keşke insanlar harcadıkları emeğe, arazide yaptıkları çalışmaya göre milletvekili seçilebilseler. Bu bir yana, Başbakan’a verilmiş böyle bir ölçmedeğerlendirme yetkisi yok. ÖSYM’ye verelim desem, sanırım Başbakan da istemez. Bütün bunlar bir yana, kendimce bir açıklama yapma gereği duyuyorum. Seçilen her milletvekili tüm Türkiye’yi temsil ediyor. O nedenle demir parmaklıkların arkasından ulaşabileceğim her yere mektupla seslenmeye çalıştım. Ayrıca sorumluluğum gereği İzmir’in bütün ilçeleriyle ilgili tek tek çalışma yaptım. Özgürlükte ayak basmadığım tek ilçe bile olmamasına karşın bir sınava hazırlanır gibi yeni bilgiler edindim. Her ilçeye özel mektuplar yazdım. Alın terim olmasını çok isterdim, ama çok beyin teri döktüm. Başbakan’ın çıkıp, “arazide çalışmadılar” demesini kendime ve İzmirlilere hakaret sayıyorum. Tersten dönüp parlamentoya gelme gayreti içinde de olmadım. Çünkü Silivri’de ters dönecek yer yok. ??? Başta vurguladığımız gibi, konu sadece Başbakan’la Cumhurbaşkanı arasında görüş farkı olmadığı gibi sadece tutuklu milletvekilleri olayı da değil. Konu, yargının iktidarın bir icra organı haline gelmesi. Öyle ki, yargıiktidar koalisyonu Meclis’i de devre dışı bırakmış durumda. Başlı başına ayrı bir yazı konusu, ama Silivri’deki yargılamaların 1 Temmuz’da Meclis’ten geçen 3. yargı paketi sonrasında daha baskıcı hale geldiğini vurgulayalım. 3. yargı paketindeki tutuklamanın yerine geçebilecek adli kontrol yöntemleri için Silivri mahkemeleri şu kararı verdi: “Bunların hiçbiri bize uymaz.” Zaten Başbakan da öyle düşünüyor. Tutukluluğun esas olmasını istiyor. Başbakan özel yetkili mahkemeler için dün şunu söylemişti: “Bunlara güvenmiyorum... Devlet içinde devlet oldular.” Bugünse aynı mahkemelerin tutukluluğa devam ve toptan hüküm kararlarının arkasında duruyor. Bu tabloyu nasıl yorumlamalı? Şu söze ne dersiniz: “İnsanları güç değil korku yozlaştırır. Güç sahipleri iktidarı yitirme korkusuyla, iktidara tabi olanlar da onun hışmından duydukları korkuyla yozlaşırlar.” 14’lük kıza tacizden 8 tutuklama ? TRABZON (AA) Trabzon’da 14 yaşındaki B.B’nin ailesi, kızlarının cinsel istismara uğradığı iddiasıyla polise başvurdu. Polis, kız çocuğunun ifadesi doğrultusunda 8 kişiyi gözaltına aldı. Adliyeye sevk edilen zanlılar, mahkemece, tutuklanarak cezaevine gönderildi. ‘2029’dan önce deprem olmaz’ ? YALOVA (AA) Jeofizik Mühendisi Prof. . Övgün Ahmet Ercan, “İstanbul Depremi” diye bir depremin olmadığını, beklenen depremin “Marmara Depremi” olduğunu böyledi. Ercan, “Gerginlik birikimi kestirimine göre, 2029’dan önce deprem olmaz çıktı. Depremsellikte ise 2045’den önce olmaz çıktı” diye konuştu. ? ANKARA (AA) Sayısal Loto’da kazanan numaralar “4, 11, 14, 27, 31 ve 47” olarak belirlenirken 6 bilen 2 kişi, 2 milyon 470 bin 711 TL kazandı. 5 bilenler 2 bin 473 TL, 4 bilenler 36 TL ve 3 bilenler 5 TL alacak. ‘Savaşa ‘hayır’ deyin’ ? İstanbul Haber Servisi Cumartesi Anneleri, TBMM’de oy çoğunluğu ile kabul edilen savaş tezkeresinin yeni ölümler anlamına geldiğini belirterek herkese “Sokağa çıkın ve ‘savaşa hayır’ deyin” çağrısında bulundu. Cumartesi Anneleri, kayıplarının akıbetini sormak için 393. kez Galatasaray Meydanı’nda bir araya geldi. 1995’te gözaltına alındıktan sonra kendisinden bir daha haber alınamayan Fehmi Tosun’un eşi Hanım Tosun, Türkiye’nin yeni savaş ortamına sürüklendiğini belirterek buna son verilmesini istedi. MALATYA (Cumhuriyet) Malatya e saBDP il binasının camına önceki gec ölen da Olay ı. açıld ateş la atlerinde silah leri, ya da yaralanan olmadı. Polis ekip ını ve olayın gece saatlerinde yaşandığ şahsın akli dengesi yerinde olmayan bir minin havaya ateş açması sonucu mer parti binasına isabet ettiğini belirtti. ise salBDP İl Başkanvekili Yusuf Bulut ü. dırının bilinçli olduğunu ileri sürd Malatya’da parti binasına silahlı saldırı C MY B C MY B 2 kişiye 2 milyon 470 biner TL
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear