22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 6 İstanbul K Edirne B Kocaeli K Çanakkale B İzmir PB Manisa PB Denizli PB Zonguldak K Sinop K Samsun B Trabzon K Giresun K Ankara PB 4 3 4 5 6 4 2 1 4 4 3 5 3 Eskişehir Konya Sıvas Antalya Adana Mersin Diyarbakır Şanlıurfa Mardin Siirt Hakkâri Van Kars PB PB PB B B B Y B Y Y K K K 3 3 9 10 10 9 6 8 6 6 1 2 2 HABERLERİN DEVAMI Oslo K Helsinki K Stockholm B Londra B AmsterdamY Brüksel Y Paris Y Bonn Y Münih K Berlin K Budapeşte K Madrid B Viyana K 0 1 1 12 7 7 8 9 5 3 1 11 3 Belgrad Y 7 Sofya K 0 Roma Y 9 Atina B 8 Zürih Y 4 Moskova PB 7 Aşkabat PB 7 Taşkent B 2 Baku Y 7 Bişkek K 7 Tiflis K 6 Kahire PB 17 Şam B 9 Kuzey ve doğu kesimlerin parçalı çok bulutlu, Marmara’nın doğusu, Batı Karadeniz, Doğu Karadeniz ile Doğu ve Güneydoğu Anadolu’nun doğusunun yağışlı geçmesi bekleniyor. Yağışların genellikle kar, Mardin çevrelerinde karla karışık yağmur şeklinde olması bekleniyor. Marmara ile iç ve doğu kesimlerde kuvvetli, Ege kıyıları ile Batı ve Orta Karadeniz kıyılarında orta kuvvette, yağış, Batı Akdeniz kıyılarında hafif buzlanma ve don olayı bekleniyor. 18 OCAK 2012 ÇARŞAMBA TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 18 Ocak GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK ? Baştarafı 1. Sayfada Pireyi deve yapmak bir sanatsa, bakanlarımızla, iktidar partisi sözcüleriyle kimse aşık atamaz. Öyle açıklamalar yapıyorlar ki zaman zaman, biz Ortadoğu’da lider ülke olmakla, Arap ülkelerine demokrasi ihraç etmekle övünürken bir de baktık; kimi bakanlar ohooo Ortadoğu’yu geride bırakmış... …dünya liderliğinde Atlantik ötesini solladığımızı ve ABD’nin bizi rakip ülke gördüğünü beyan buyuruverdiler. Kim mi bu bakan? Milli Savunma Bakanımız İsmet Yılmaz! Geçende bir gazetemizde çıkan demecinde gerçeği açıkladı. “Bir ABD gezisinde Amerikalılardan teknoloji transferi istedik. Bize ‘Siz rakibimizsiniz, veremeyiz’ dediler. Artık rakibimiz ABD” dedi. ??? Ortadoğu’dan ABD’ye sıçrarken arada kalan Avrupa Birliği’ni de unutmadık. İktidar yanlısı gazetenin (Star) dünkü manşetini gördünüz mü bilmiyorum; ama Türkiye ekonomisi “AB’yi çatlatır” diyordu. İşsizlikten bütçe dengelerini içeren rakamsal tablolar vererek... Örneğin işsizlik; AB’de yüzde 9.8, ama bizde yüzde 9.1! Tabii bu kıyaslama iyi olmasına iyi de; Türkiye’deki hâlâ 2.5 milyon işsiz, bu yüzdelere bakarak acaba kahırdan çatlamıyor mu? Kimi zaman bakanlardan bazıları fazla gaza geliyor; AB ülkeleri bizi kıskanıyor diye demeçler veriyorlar. Kıskançlıkla ilgili bir olay Paris’te yaşandı. Avrupa’daki ekonomik ve mali bunalıma çare aramak için bir araya gelen 28 Batılı ülke bakanının asık yüzlerini izleyen ekonomiden sorumlu Ali Babacan’ın gülümsediğini görünce yanına gelen OECD Başkanı’nın; bu alaylı görüntüden AB bakanlarının alınacağını ima ederek “Lütfen gülümsemeyin” diye ricası olmuş. Bakanımız buram buram bunalım kokan böylesi bir toplantıya katılanları gülerek izleyen, kuşkusuz diplomatik nezaket sınırlarını zorlayan bu davranışın ardından gelen bu ricanın altında yatan anlamın acaba farkında mıydı o sırada? Yoksa OECD Başkanı, Babacan’ın gülümsemesini alaycı bir gösteri diye yanlış mı yorumladı? ??? Dünya lideri ABD’nin rakibi olmanın, AB’yi ekonomik alanda sollamanın, Ortadoğu’nun yükselen yıldızı mertebesine erişmenin kıvancıyla içeride de hayli ileri adımlar atıyoruz. Her şey çözümlendi, yargı ve sosyal adalet sağlandı, yoksul ile varlıklı arasındaki uçurum kapandı. Artık tek bir sorunumuz kaldı: 23 Nisan, 19 Mayıs, 30 Ağustos ve hatta 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’nı “güncelleştirmek!”. Cumhurbaşkanlığı katında güncelleşme nasıl olacak, olmalı diye ardı ardına toplantılar yapılıyor. Bir de güvence veriliyor: Ulusal bayramların kutlanması engellenmeyecekmiş! “Katılımcı bir anlayışla günün gereklerine uyulacakmış!” Sorun hükümette de ele alındı... Tepkiler önceki gün Bakanlar Kurulu’nda görüşülmüş. Kimi bakanlar 19 Mayıs kutlamalarına Milli Eğitim Bakanı’nın bir genelgeyle anlamsız, ama amacı bilinen müdahalesini eleştirmiş olacak ki... …hükümet sözcüsü Bülent Arınç; son Bakanlar Kurulu toplantısından sonra yanlış anlaşıldı diyerek 19 Mayıs törenlerini, Ankara dışında okullara hapseden ve laik Cumhuriyete bakış açısı bilinen Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer’in davranışındaki nedenleri yakın günlerde açıklayacağını duyurmak zorunda kaldı. Dağ gibi sorunlar çözümlendi ve bir özdeyişin dediği gibi geride leğen örtüsünün bulunmasına kaldı da... …ulusal günlerin kutlanmasını düzenlemek kalmış gibi devlet seferber! Dokuzuncu Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in dün defnedilen KKTC’nin Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş ile tanışıklığı yarım asra yaklaşıyor. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün dünkü cenaze töreni için KKTC’ye birlikte gitme teklifini sağlık nedenleriyle reddeden Demirel, telefonla yaptığımız görüşmede Kıbrıs davasının ve Denktaş’ın Türkiye için önemini şu sözlerle anlattı: Süleyman Demirel: Kan Çanağından Bağımsız Devlet Çıkardı olacak’ sorusuna yanıt aranırken kimileri ‘Osmanlı’nın mirasıdır, Kıbrıs Türkiye’nin olacak’ derken en güçlü ses ‘Kıbrıs Yunanistan’ın olacak’ diyen Helenizm ve ENOSİS taraftarlarıydı. İşte bu mücadelenin ön saflarında gencecik bir adam, Rauf Denktaş vardı.” başladığında da hep Denktaş mücadele etti.” “Ben kendisini 1964 yılının şubat ayında tanıdım. Kıbrıs’taki Türk toplumunun sözcüsüydü. Davasına ne kadar sadık olduğunu, ne kadar yiğitçe, cesur ve kopmaz biçimde peşinden gittiğini bizzat gördüm. 60’lar, 70’ler, 80’ler ve 90’larda hep birlikte olduk. Kıbrıs’ta önce kuzeydeki Rumların güneye, güneydeki Türklerin kuzeye gelişine şahit olduk. 67’de ben başbakanken Grivas ordusunu çıkardık, kanı durdurduk. 70’li yıllarda müdahale durumu ortaya çıktı, ambargo kondu. Denktaş ile beraber göğüsledik o zor günleri.” ENOSİS’e karşı hep öndeydi “Yirminci yüzyılın başında Türkiye için Kıbrıs kaybedilmiş bir hadiseydi. Önce 1878’de İngilizlere muayyen süre için devredilmişti. Birinci Dünya Savaşı kaybedilince Kıbrıs da tamamen kaybedildi. Bu yüzden Lozan’da Kıbrıs yoktur. Kıbrıs üzerinde Türkiye’nin hiçbir hak iddiası yokken, soydaşlarımızın hiçbir iddiası yokken Kıbrıs ortaya çıktı. Nedeni Helenizmin baş hedeflerinden biri olmasındandır. Akdeniz’deki 1800’e yakın ada arasında sadece Kıbrıs Yunanlıların değildi. 300 sene Osmanlılar tuttu, o çöktüğü zaman da yine Yunanistan değil başka bir yere gitti. ‘Bu Kıbrıs kimin Helenizm ve Tek arzusu hür yaşamaktı “Denktaş’ın istediği tek şey vardı: Hür yaşayan ve güvenliğe kavuşmuş Kıbrıs halkı. Kıbrıs’ta Helenizmin doğurduğu çeteler Türklerin kanını dökmekteydi. Buna karşı kurulan Mukavemet Teşkilatı’nda en önde yer aldı. 1960’ta TürkRum ortak hükümetinin kurulmasında da Makarios bu hükümeti dağıttığında yeniden kan dökülmeye Istırabını içine gömdü “Nihayet 1983’te KKTC ilan edildi. Nereden nereye? Geçtiğimiz yüzyılın başında Türkiye için kaybedilmiş bir hadiseyken, orada bir Kıbrıs Türk devleti var şimdi. Herkes tarafından kabul edilmiş Kıbrıs Türk halkı ve onun kendini savunma hakkı var. Şimdi yapılması gereken Kıbrıs halkının kazandığı hakları muhafaza edebilmesi ve kendini iyi idare edebilmesidir. Bağımsızlığı henüz tanınmıyor ama bir gün tanınacak. Şayet makul, yaşayabilir, sürekliliği bulunan adil bir anlaşma bulunamazsa bu devletin varacağı yer bağımsız Kıbrıs Türk Devleti’dir. Yani kan çanağından bağımsızlığa ulaştırdı halkını.” “Zorluklar karşısında gerçek bir devlet adamı gibiydi. Bazen halkla bu mücadeleleri yürütenler arasında incelmeler olabilir. Bu durumda ya lider halkına küser ve çekilir. Ya da ‘siz yapmasanız da ben doğru yolu göstermeye devam ediyorum’ der ve mücadeleyi bırakmaz. Liderlik de budur. Denktaş da bunu yapmıştır. Istırabını hep içine gömmüş, incinip darılıp küsüp gitmemiş, halkının yanında olmuştur. Kahramanca bir iş yaptı. Büyük doğdu, büyük yaşadı, büyük öldü.” Devekuşu Nüfusu Neden Arttı? Siyaset yorumcuları için anlaşılması güç, karmaşık, öyleyle böylenin iç içe geçtiği zamanlardayız. Bir yana itilmiş ve unutulmuş olguların analizleri güdükleştirdiği de bir gerçektir. Örnek ister misiniz? Irak’ta olup bitenlere bakın öyleyse: Irak’ın Şii Başbakanı Maliki, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Sünni Haşimi’yi tutuklatmak istiyor. Haşimi ülkenin kuzeyindeki Kürt bölgesine sığınmıştır. Peki yardımcısı aranan Cumhurbaşkanı Kürt Talabani nerededir? Bilmiyorum. Süleymaniye’deydi bir ara. Bu tablonun bir yerinde de Türkiye var. Maliki’yi sevmiyor, Haşimi’yi destekliyoruz! Maliki de Türkiye’ye öfkeleniyor, nota veriyor, Irak’ın içişlerine karışmakla suçluyor. Türkiye’nin yanıtı da ilginçtir. AKP Genel Başkan Yardımcısı Ömer Çelik Maliki’yi “örgüt lideri gibi konuşmakla” suçluyor. Bütün bunlardan bir şey anladınız mı? ??? Bu tabloda bir boşluk var. O boşluk, bir süre önce yalan dolanla ABD’nin bu ülkeyi işgalinin unutturulmasından, topun, tüfeğin, siyasi şantajın, öfkenin ve her gün yüzlerce ölümün karanlığında yapılan “genel seçimlerle” kurulan demokrasinin sahteliğinden kaynaklanır. Daha sonra ABD, askerlerini bu belalı ülkeden geri çekmiş, Pandora’nın Kutusu’nun kilidini elinde tutan güç, anahtarı ortada bırakarak çekilip gitmiş, kutu da açılıvermiştir. Tabloyu tamamlayalım. ABD, içine Türkiye’nin de sokulmak istendiği bir düzenle bölgeye siyaseten daha iyi yerleşebilmek için, bir dizi başarılı başarısız çabanın içindedir: Ortaklarla birlikte, isyan eden yığınların açtığı yoldan ustaca devreye girmeyi başarmıştır: Libya halledildi! Mısır’da yönetim askerlere devredildi. Suriye’de şimdilik işler iyi gitmese de hâlâ umut var. Gerçekler böyledir, ama nedense birkaç kuşkucu köşe yazarının dışında, kimsenin aklına “demokrasi kahramanı” ABD’nin neden şeyhlerle, krallarla iş tuttuğunu sormak gelmemektedir. Demek ki durum karışıktır, anlaşılamamıştır. Anlaşılamamış mıdır? Öyleyse Irak’a geri dönelim. Hayır, kendi ülkemize dönelim. ??? Bize son zamanlarda sıklıkla fısıldanan “Türkiye’nin bölgenin güçlü ülkesi olduğu ve yeniden dizayn edilmesinde, şekillendirilmesinde Türkiye’ye büyük iş düştüğü” dedikodusudur. İnsan kuşkulanıyor. Daha önce de Türkiye’nin “ılımlı bir İslam ülkesi” olması gerektiğini fısıldıyorlardı. Oldu sonunda. “İleri demokrasi” diyorlardı, hapishanelerde yer kalmadı. Bu da olur mu, bizi bu yola da sokarlar mı diye düşünmeden edemiyoruz. “Komşularla sıfır sorun” gibi “ideal” bir stratejiden, “komşularla hep sorun” zorlamasına nasıl itildi bizim ülkemiz? Yunanistan’la tatlı sert ilişkimiz bize yetiyordu, Suriye, Irak derken, İran’la ilişkilerimizi beğenmeyen ABD ne istiyor bizden Allah aşkına! ??? Labirentin içinde çıkış yolunu, kapıyı arıyoruz. Her dönemeçte cesetlerin üstüne çişini yapan Rambolar yolumuzu kesiyor, öteki koridoru gösteriyorlar. Ne yapmak gerektiğini biliyoruz aslında. Meltem Cumbul Altın Küre ödül töreninde söyledi zaten. “Yurtta barış, cihanda barış...” Böyle masum ama imkânsız dileklerin anlaşılabilmesi için, labirentin köşelerini tutan, tüm dünyada en üstteki yüzde beşin temsilcisi olan, içeride dışarıda her yeri kana bulayan Ramboların ve işbirlikçilerinin hikâyedeki gerçek yerlerinin bilinmesi gerekir. Biliniyor mu peki? Devekuşu nüfusu neden bu kadar arttı sanıyorsunuz siz! Kadir Has Üniversitesi’nin araştırması çarpıcı sonuçlar ortaya koydu ‘Yargı siyasallaştı’ İstanbul Haber Ser ? Araştırma sonuçlarına göre, hükümetin sorusuna katılımcıların 20.5’i muhafavisi Kadir Has Üniicraatları da genel olarak “terör sorunu” yüzde zakâr, yüzde 20’si versitesi’nce bu yıl dörbaşta olmak üzere başarısız bulundu. Cumhuriyetçi, yüzde düncüsü gerçekleştiri19.3’ü milliyetçi, yüzlen “Türkiye SosyalSiyasal Eğilimler Araştırması”ndan çar de 15.8’i de sosyal demokrat yanıtını verdi. pıcı sonuçlar çıktı. Araştırma sonuçlarına gö Katılımcıların yüzde 67.7’si etnik olarak re katılımcıların yarısı Türkiye’de “yargı kendini Türk olarak tanımlarken, yüzde nın siyasallaştığını” düşünürken yüzde 9.2’si Kürt, yüzde 4.7’si de Müslüman ola73.9’u da “Anayasa değişikliğini” des rak kendini tanımladı. tekliyor. Türkiye’nin en büyük sorunu “işadına yönelik şiddet sizlik” olarak görülürken hükümetin icraKadına yönelik şiddeti hiçbir şartta hoş göratları da genel olarak “terör sorunu” başmem diyenlerin oranı yüzde 93.2’yi bulurken ta olmak üzere başarısız bulundu. Araştırma’nın dördüncüsü, İstanbul, An yüzde 6.8’lik oran ise gerekli sebep altında kara, İzmir’in de aralarında bulunduğu 26 il şiddet uygulanabileceğini ifade etti. Şiddede 18 yaş ve üzerindeki bin kişiyle yüz yü tin önlenmesi için toplumun eğitim düzeyize gerçekleştirildi. Araştırmada, “Kendini nin yükselmesi gerektiğine inananların orazi hangi siyasi görüşe yakın buluyorsunuz” nı ise yüzde 74.2 olarak belirlendi. I Y A R G I B A Ğ IM SI ZL IĞ llaşmasına Türkiye’de yargının siyasa n yüzde cıları yönelik soruya ise katılım yanıtını veor” şıy lla asa siy et 49.6’sı “ev ü “hayır siyarirken yüzde 30’luk bölüm iriyor. “Sizend erl sallaşmıyor” diye değ reformu gerece Türkiye’de anayasa 73.9 oranında kiyor mu” sorusuna yüzde evet yanıtı çık ar ke n yüzde 26.1 oranında ise “hayır gerekmiyor” yanıtı ve ril iyor. K İşsizlik en büyük sorun Araştırmaya katılanlara göre, Türkiye’nin en büyük sorunu işsizlik olarak görülüyor. Katılımcıların yüzde 33.6’sı işsizliği, yüzde 28.8’i terörü, yüzde 12.2’si de ekonomik krizi Türkiye’nin en önemli üç sorunu olarak sıralıyor. İşsizliği sorunun öneminin olarak görenler 2010 yılına göre azalırken, terör sorunun geçen yıla oranla 14.1 oranında artması dikkat çekiyor. “Türkiye’deki en önemli ekonomik sorun nedir” sorusunda ise yüzde 40.4 oranında işsizlik, yüzde 22.2 hayat pahalılığı, yüzde 18.2 oranında gelir dağılımındaki eşitsizlik yanıtları öne çıkıyor. Hükümetin ekonomi politikaları konusunda yüzde 6.8 oranında “kesinlikle başarılı buluyorum”, yüzde 27.7 oranında “başarılı”, yüzde 24.8 “ne başarılı ne başarısız”, yüzde 27.3 oranında “başarısız”, yüzde 13.4 oranında ise “kesinlikle başarısız” yanıtları veriliyor. ‘Türkiye bölünme tehdidi altında’ Araştırmaya göre, terör sorununun çözümünde geçen yıl siyasi hamleler öne çıkarken bu yıl askeri yöntemlere yönelim dikkat çekiyor. Araştırmaya katılanların yüzde 44.2’si askeri yöntemleri desteklerken yüzde 29.5’i siyasi yöntemleri, yüzde 9.6’sı kültürel politikaları, yüzde 9.3’ü de ekonomik önlemleri terör sorununa çözümde çare olarak görüyor. Terör sorununun çözümünde katılımcıların yüzde 51.8’i kimse ile görüşülmemesi gerektiğini belirtirken yüzde 28.8’i BDP, yüzde 17.1’i PKK, yüzde 15.6’sı da Abdullah Öcalan ile görüşülmesi gerektiğini ifade ediyor. Hükümetin terör politikalarını yüzde 8.6’lık kesim “Kesinlikle destekliyorum” derken yüzde 30.2’lik kesim “Destekliyorum” yanıtını veriyor. Hükümetin terör politikalarını yüzde 22.8 oranında katılımcı “desteklemezken”, yüzde 17.1’lik kesim de “kesinlikle desteklemediğini” kaydediyor. Türklerin yüzde 44.8’i Türkiye’nin bölünme tehlikesi altında olduğuna inanırken Kürtlerin yüzde 22.8’i bölünme tehlikesine inandığını belirtiyor. Cihaner yeniden yargılanacak Haber Merkezi CHP Denizli Milletvekili İlhan Cihaner, Erzincan Başsavcılığı sırasında, “İrticayla Mücadele Eylem Planı” çerçevesinde faaliyet gösterdiği iddiasıyla Yargıtay’da yargılanacak. Tunceli Ağır Ceza Mahkemesi, Cihaner’in milletvekili dokunulmazlığının terör suçu için geçerli olmadığına karar vererek dosyayı Yargıtay’a gönderdi. Davaya bakan Yargıtay 11. Ceza Dairesi, Cihaner hakkında Hâkim ve Savcılar Kanunu’na göre “izin alınmadan” soruşturma yapılıp dava açıldığına karar vermiş ve dosyayı Adalet Bakanlığı’na göndermişti. Dosyayı inceleyen Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu 2. Dairesi ise, Cihaner’in yargılanması gerektiği görüşüyle dosyayı Tunceli Ağır Ceza Mahkemesi’ne sevk etmişti. Mahkeme, HSYK ile aynı yönde karar aldı; dosyayı Yargıtay’a gönderdi. İlhan Cihaner, aralarında emekli Orgeneral Saldıray Berk’in de bulunduğu 14 kişiyle birlikte yargılanacak. ‘Dış politika başarısız’ Araştırmada katılımcıların yüzde 41.9’u ordunun siyasetteki gücünün azaldığını, yüzde 11.5’lik kesim ise rolünün arttığını, 33.1’i de ne azaldığını ne arttığını kaydetti. Hükümetin dış politikasını yüzde 28.5’lik kesim başarılı bulurken yüzde 21.7’lik kesim başarısız buldu. Dış politika yüzde 34.4 destek görürken yüzde 23.7 oranında katılımcı desteklemediğini bildirdi. Komşularla sıfır sorun politikasının uygulanmadığına inananların oranı yüzde 55 olarak dikkat çekerken yüzde 44.1’i uygulandığını ifade etti. AB üyeliğine ilişkin soruya ise yüzde 58.1 destek verirken, yüzde 41.9 desteklemediğini vurguladı. Araştırmada, Türkiye’yi tehdit eden ülkelerin başında İsrail’in geldiği, bunu sırasıyla ABD, Ermenistan, İran ve Irak’ın izlediği belirlendi. Bayraklı Belediyesi’ne baskın ? İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) CHP’li belediyelere yönelik baskınlara dün yenisi eklendi. Bayraklı Belediyesi’nin Osmangazi hizmet binasına dün öğle saatlerinde gelen polis, son 2 yılda yapılan tüm ihale dosyalarına el koydu. Bayraklı Belediye Başkanı Hasan Karabağ’ın kent dışında olduğu bir dönemde yapılan operasyonun, mülkiye müfettişlerinin raporunun ardından ve 25 şikâyet dilekçesi üzerine gerçekleştirildiği belirtildi. C MY B C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear