21 Eylül 2024 Cumartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHUR YET 21 HAZ RAN 2011 SALI 6 Üzerinden yıllar geçse de 12 Eylül darbesi güncel konularımız arasında olmayı sürdürüyor. Özellikle iktidar partisi, son seçim kampanyasında, fırsat buldukça o darbeyle, günümüzde aynı yöntemleri denemeye kalktıkları ileri sürülerek Silivri’de yargı önüne çıkartılmış şüphelilerin durumunu cömertçe istismar etti. Konunun güncelleşmesinden yararlanmak isteyen darbe lideri Evren’in, köşesine çekilerek bu tartışmalara seyirci kalmasını bekleyenler yanıldılar. Yanılanlar arasında “darbezedelerden” bu satırların yazarının da bulunduğunu itiraf ederek; okumamış olanlar için Evren’in adeta meydan okurcasına “Bugün aynı şeyler olsa yine yapardım” dediğini ve gerekçesini de İç Hizmet Yasası’nın 35. maddesinin askere verdiği göreve dayandırmak istediğini yineleyeyim. Darbenin liderliğinden önce devlet başkanlığı, daha sonra Cumhurbaşkanlığı bonuslarını kazanmış olan Evren’in bu tür meydan okuma ve darbeciliği canlı tuttuğunu açıklama mahallinin Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı makamı olmasının ayrıca anlamlı olması gerektiğini, çok partili parlamenter yönetim düzenine içtenlikle inanan herkesin paylaşması gerekmez mi? Ne ki 7. Cumhurbaşkanı’na, AKP’nin seçim kampanyasında açık rejime ne ölçüde bağlı olduğunun en güncel bir örneği olarak kamuoyuna sergilemek amacıyla celp gönderen makam, tutanağa harfi harfine geçen bu ifadeyi yalayıp yutma yöntemini seçti. “Darbeyi yapan benim. Gerekirse ve elimde güç olursa yine yapmaktan geri HABERLER kalmam” diye 1980’de henüz Silahlı Kuvvetler’de görev almamış olanlara eski bir komutan olarak yol ve yöntem gösteren kişi, kapılara kadar uğurlandı. Bu durumda günümüzde, Silivri ve Balyoz davalarının sanıkları olarak, üstelik iki yılı aşkın bir süredir tutuklu yargılananlar, merhum öykücümüz Ömer Seyfettin’in “Parasız Yatılı” adlı ünlü öyküsünü anımsatmıyor mu? O öyküyü okumayanlar için çok kısaca hatırlatayım. Rumeli’de bir kentte bulunan yatılı okulda zengin çocukların yanı sıra parasız yatılılar da okutulur. Bir gün okula gelen maarif müfettişi, yaramazlık yaparak okulun eşyasına zarar veren öğrenci yerine müdürün parasız yatılı bir öğrenciyi cezalandırdığını görünce bu çarpıklığın nedenini öğrenmek ister. Müdür bey, açık kalple zengin velinin okula yaptığı yardımın kesilmemesi için bu yöntemi uyguladıklarını söyler! Ankara savcımız, günümüzde ardı ardına darbe şüphelisi olarak tutuklanıp sorguya çekilen ve kendilerine yönelik suçlamaları kabul etmeyenler varken Cumhurbaşkanlığı makamını bile ele geçirme başarısını gösteren “kudretluya” dokunmamayı sanırım Ömer Seyfettin’in o hikâyesini okuyarak öğrenmiştir. Bu çarpık kayırma düzenine başkaldıran tek sesin Bayan Rahşan Ecevit olması, benim kuşağımın mücadele simgesi saygın ve deneyimli bir politikacının, yeni nesillere ve özellikle yeni Yasama Meclisi’nde görev yapacak olan kadın parlamenterlerimize olumlu bir örnek kabul edilmelidir. Evren, Yine Yaparmış! lhan Selçuk’u Düşünürken... Bugünkü seçim sonuçlarını görseydi İlhan Selçuk ne derdi acaba? Hayır, “Kahrolurdu.. iyi ki bu günleri görmedi” falan demeyin, sıradan ve beylik bir laf etmiş olursunuz.. Selçuk.. Kendi düşünsel ve siyasal doğrularına sadık... Bu doğruları için de geniş bir ittifakı zorlayan.. Ama olayın çekirdeğinde duran bir insan. Çok tuttuğu bir deyim: Fikri mukim.. Fikri mukim’lik, bence, uzun soluklu düşüncelerin yaşama ve dünyaya yol göstereceğine olan inançtır. Bu düşünceler denenmiştir, sınanmıştır, insanlığın ve dünyanın geleceğine rehberlik edecek niteliktedir; ayrıca insanlığın onurunu gözetir... Örneğin sol düşünceler ve bunların içeriğini oluşturan eşitlik, adalet, koruyuculuk, emeğe saygı ve değer bilirlik... Bilim/bilimsel düşünce aydınlanmanın mimarlarından başlıcalarındandır.. İnsanın ve düşüncesinin özgürleşmesidir.. Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu önceki gün en geniş kapsamlı kararnameye imza attı Rövanş kararnamesi LHAN TAŞCI/AL CAN ULUDAĞ En genç vekil Meclis’e giriyor İstanbul Haber Servisi Genel seçimlerin ardından yapılan itirazların değerlendirilmesi ve YSK’nin gümrük oylarını dağıtmasının ardından, İstanbul İl Seçim Kurulu, üç seçim çevresine ilişkin milletvekilliğine seçilenleri gösterir tutanakları ilan etti. MHP’nin 1 No’lu seçim çevresinde yaptığı bazı itirazlara ilişkin maddi hatalar düzeltilmesine rağmen vekil olamadığı öne sürülen AKP adayı Muhammed Bilal Macit, (27) milletvekili seçilenleri gösterir tutanakta yer aldı. ANKARA Anayasa değişikliğinin ardından yeniden şekillendirilen Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK), sekiz aylık döneminde yaklaşık 3 bin 500 yargıcın yerini değiştirirken, önceki gün de 2 bin 179 kişiyi kapsayan en geniş kararnameye imza attı. Kararnamede, AKP hakkındaki kapatma davasının iddianamesini hazırlayan Yargıtay Savcısı Zekeriya Sevimli “tenzili rütbeyle” Üsküdar savcılığına atanırken; Habur çadır mahkemelerinde yer alan Diyarbakır Başsavcısı Durdu Kavak İzmir başsavcılığına terfi etti. HSYK’nin son kararnamesiyle adli yargıda 1816 hâkim ve savcı, idari yargıda 254 hâkim ve savcı ile 51 ticaret mahkemesi başkanının görev HSYK’nin 2 bin 179 kişiyi kapsayan önceki günkü kararnamesiyle, AKP hakkındaki kapatma davasının iddianamesini hazırlayan Yargıtay Savcısı Zekeriya Sevimli “tenzili rütbeyle” Üsküdar savcılığına atandı. yeri değişti. Yargıtay Tetkik Hâkimliği’ne ve Yargıtay Cumhuriyet Savcılığı görevinde de 109 hâkim ve savcı atandı. Kararnamede dikkat çeken isimlerden öne çıkanlar şöyle: Eski YARSAV Başkanı, YargıSen Başkanı ve Yargıtay Savcısı Ömer Faruk Eminağaoğlu İstanbul hâkimliğine atandı. Demokrat Yargı Derneği Genel Sekreteri Kemal Şahin de Kazan hâkimliğinden Küçükçekmece’ye gönderildi. YargıSen Yönetim Kurulu üyesi ve Yargıtay Savcısı Dr. Ruşen Gültekin ise Gaziantep yargıçlığına atandı. YARSAV’ın üyesi olan Dünya Yargıçlar Birliği’nin eski Türkiye temsilcisi Ahmet Taşyurt da Şanlıurfa savcısı olarak görevlendirildi. YARSAV Yönetim Kurulu üyesi ve Ankara İdare Mahkemesi üyesi Kamil Çil, mevcut göreviyle Erzurum’a gönderildi. AKP hakkındaki kapatma davasının iddianamesini düzenleyen Yargıtay Savcısı Sevimli Üsküdar’a savcı olarak atandı. Yargıtay Başsavcılığı’nın siyasi parti sicillerini tutan ve değerlendirmelerini yapan Yargıtay Savcıları Hasan Ali Atay Adana’ya, Mahir Kaya İstanbul’a, Ufuk Şimşek Bursa’ya savcı olarak atandılar. Habur’da çadır mahkemesi kurulmasına “vize” veren isim olarak adı öne çıkan Diyarbakır Başsavcısı Durdu Kavak İzmir başsavcılığına atandı. 16 Yargıtay savcısının atamasına Erbil etkisi Gazeteciye 5 yıl hapis istemi İstanbul Haber Servisi Gerçekgundem.com Genel Yayın Yönetmeni Barış Yarkadaş, Cumhurbaşkanı’na “yayın yoluyla hakaret ettiği” gerekçesiyle yargı önüne çıkacak. Yurtdışında yaşayan bir okurun yorumunu sitesinde yayımladığı için Cumhurbaşkanlığı’nca şikâyet edilen Yarkadaş’ın 5 yıl hapsi isteniyor. Başsavcı istedi HSYK görevden aldı Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun en kapsamlı kararnamesinde yargı içerisinde “özel” yerleri olan 16 Yargıtay cumhuriyet savcısının bu görevlerden alınarak kürsü hâkim ve savcılıklarına atanmasında yeni Yargıtay Başsavcısı Hasan Erbil’in kurula gönderdiği yazının etkili olduğu bildirildi. Edinilen bilgiye göre Yargıtay Başsavcısı Erbil, 16 Yargıtay savcısı ile “çalışmak istemediği” görüşünü kurula iletti. HYSK kaynakları kararnameyle bu isimlerin yerlerinin değiştirilmesini Başsavcı Erbil’in talebinin yerine getirilmesi olarak nitelendirdiler. Aynı kaynaklar Erbil’in bu istemini “savcıların çalışmadıkları” gerekçesine dayandırdığını bildirdiler. Erbil, Yargıtay Genel Kurulu’nda haziran başında düzenlenen seçimde 160 yeni Yargıtay üyesinin blok desteği ile 283 oy alarak seçilmişti. Blok destekle seçilmişti Görev yeri olan Silopi’den zırhlı araçlarla Habur’a getirilen ve PKK mensuplarını sorgulayıp serbest bıraktığı için tepki gösterilen Silopi Hâkimi Asabil Yırtıcı ise terfi ile Akyazı yargıçlığında görevlendirildi. Kayseri Belediyesi’nde CHP’nin gündeme getirdiği “rüşvet ve yolsuzluk” iddiasıyla ilgili soruşturmayı yürüten savcı İsmail Dalan, Erzurum savcılığına atandı. İsmailağa ve Fethullah Gülen cemaatlerine yönelik dönemin Erzincan Başsavcısı İlhan Cihaner’in yürüttüğü soruşturmada yetkinin kendilerinde olduğu gerekçesiyle devreye giren Erzurum savcılarının neredeyse tamamı terfi etti. En çok ismi öne çıkan özel yetkili savcı Osman Şanal, Antalya’ya savcı olarak atandı. Kararnamede en kritik değişiklikler, Ankara Adliyesi’nin verdiği kararlara karşı yapılan itirazları üst mahkeme olarak sonuçlandıran Sincan Adliyesi’ne gerçekleşti. 32 hâkimin görev yaptığı Sincan’da 10 yargıç başka illere atanırken, yerlerine 11 yeni isim geldi. En dikkat çeken yeni görevlendirmeler ise ağır ceza mahkemelerinde yapıldı. Milletvekilliği genel seçimleri için istifa eden Osman Kaçmaz’ın başkanı olduğu 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nin üyelerinden Safiye Bilge Peköz Kahramanmaraş’a, Ergün Ercan ise Kırıkkale’ye atandı. Eski HSYK’nin Ergenekon savcılarına yönelik şikâyetlerin ardından bu soruşturmaya bakmakla görevlendirdiği Ergenekon savcısı Kasım İlimoğlu ise özel yetkileri alınarak Büyükçekmece Savcılığı’na atandı. Balyoz davasına bakan İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görev alan yargıç Ömer Diken ile Kurmay Albay Dursun Çiçek’in HSYK’ye şikâyet ettiği Rüstem Eryılmaz da Ağır Ceza Mahkemesi Başkanlığı’na getirildi. Askerlerin toplu tahliyesine imza atan ve daha sonra özel yetkileri kaldırılan hâkimler Yılmaz Alp ile Tuncay Aslan bir tenzili rütbeye daha uğrayarak Bakırköy hâkimliğine atandılar. Selçuk, büyük tarihsel süreçlerin ürünü olarak ortaya çıkmış ve insanlığı sarıp sarmalamış toplumsal ve siyasal fikirlerin öyle kolay ölebileceğine inanmadı... “Moda” olana karşı durdu! Moda, geçicidir; kalıcı olan ise, küçük ve büyük tarihsel döngüler halinde geri gelir... Geri döner, çünkü tamamlanmamıştır! Aşılamamıştır ve insanlığın ona ihtiyacı vardır henüz! Aydınlanmış toplum ve insan, Selçuk’un siyasal/düşünsel haritasının sınırlarını çizer.. Bir düş, ütopya mı.. Aydınlanma Çağı geride mi kaldı? Ütopyalar (dönemi) biterse, gelecek de yoktur. Örneğin, aşağılık demokrasi ile yüksek demokrasi arasında fark yoksa size göre, var olanın esirisiniz demektir. İnsan ise isyan eden/başkaldıran bir varlık. Var olana, sunulana, yetinilmek istenene, dayatılana, sonluluğa ve sona... Tek başına, iki kişi olarak, büyüyerek/çoğalarak. “Tarihin Sonu”, insanlığın, ama belki de birey olarak insanın sonu olabilirdi ancak! Büyük düşünceler dünyayı zaman/kuşak/yüzyıl farkı ile birlikte de olsa, dolaşıp gelir... “Ben buradayım..” Modalar iflas etmiştir veya gelip geçmiştir... Burada fikri mukimlere düşen, büyük düşünceleri güncelleyebilmektir; güncel olanla, güncel insan ve toplumsal yapıyla uyuşturabilmektir. Çünkü ne toplum ne insan ne de insan ilişkileri, dahası üretim ilişkileri ve toplum faaliyetleri, eskisiyle benzerdir.. Büyük düşüncelerin tarihsel dili, tarihsel toplumu ve zamanı farklıdır; biçimi ve içeriği de bugüne değişik gelir.. Bu farklı koşullar, eski ile yeninin konuşup anlaşmasını engeller.. Sürekli “Arayüz” düşünceler yazılmalıdır, büyük düşüncelerle bugünün anlaşabilmeleri için.. Aydınlanma, 18. ve 19. yüzyılın diliyle ve hedefleriyle anlaşılması zor olabilir.. Bugünün aydınlanma dili ve araçları nedir, ne olmalıdır? Bu, “Marksist” düşünce ve analizler için de geçerlidir... Yüz yıllık, yüz elli yıllık kavramların bugünü anlattığını ve anlaşılır kıldığını sanmak da, topluma “ham/yabancı” gelecektir! İlhan Selçuk, azınlıkta kendine yer buldu. Önemli olan, geri çekilmeyen bir insan olmasıdır. Aydınlanmış bir toplum ve demokrasiye, sıçramalarla gidileceğine inandı. İnsanlık tarihinde şüphesiz ki kestirmeler, kestirme yollar vardır. Mustafa Kemal’in “kestirme yolları/yöntemleri”nin arka planında, çağdaş ve yeni bir toplum ve millet kuruculuğu koşulları yatıyordu! Türkiye geçmişinden ve tarihsel coğrafyasının tutucu bağlarından epey sıyrılmayı başarmasını ve tarihsel coğrafyasındaki bugün farklı ve özgün bir konumunu (henüz ve hâlâ), Kurtuluş ve Kuruluş’un özgünlüğünden alır.. Güncelliğe sıkışıp kalmak, insan düşüncesini boğabilir. Bu nedenle, düşünce halkalarını genişletmeliyiz.. Toplumların ve insanlığın devinimlerine, yarıçapları ve çapları daha büyük zaman döngülerinden bakmakta yarar vardır. Bizler, şu anın değil, büyük devinimlerin birer parçacıklarıyız... Selçuk’u sevgiyle ve saygıyla anarak... Van’da toplu mezar iddiası VAN (Cumhuriyet) İHD Şube Başkanı Sami Görendağ başkanlığındaki komisyon, Van’ın Çatak ilçesi Andiçen köyünde PKK’lilere ait cesetlerin olduğu toplu mezar bulunduğunu iddia etti. Görendağ mezarda; yazacağı kitap için gelen Alman sosyolog Andrea Wolf’un da bulunduğunu, başsavcılığa başvuracaklarını söyledi. Yargı derneklerinden üye ve yöneticilerinin yerlerini değiştiren HSYK’ye tepki ‘Yargıda oligarşi yaratılıyor’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Yargı dernekleri, üye ve yöneticilerinin yerlerini kararnameyle değiştiren HSYK’ye tepki gösterdi. Demokrat Yargı Derneği Genel Sekreteri Kemal Şahin’in Küçükçekmece Hâkimliği’ne atanmasını eleştiren Eşbaşkan Orhan Gazi Ertekin, yargıda dernekçilik yapılabilecek koşulların ortadan kaldırıldığını belirtti, “Geleceğin oligarşisi bugünden inşa edilmeye başlandı” uyarısında bulundu. Dernek ve sendika başkanlarının değerlendirmesi şöyle: Ömer Faruk Eminağaoğlu (YargıSen Başkanı): Kararnameden önce basın açıklaması yapmış ve HSYK’yi hukuk içinde hareket etmeye çağırmıştık. Çünkü böyle bir tabloyu önceden öngörmüştük. Aynen 12 Eylül darbesinde olduğu gibi YargıSen hakkında kapatma davası açan siyasi irade, sendika başkanını da başka yere atayarak, sen ‘ÖRGÜTLENME ÖZGÜRLÜĞÜNE DARBE’ CHP milletvekili, eski Erzincan Başsavcısı lhan Cihaner, “Kararname, iktidarın HSYK’yi nasıl bir mekanizma, siyasetin nasıl bir aparat haline getirildiğinin en güzel örneğidir” dedi. Cihaner, “yüz karası” kararnameyle örgütlenme özgürlüğüne darbe vurulduğunu söyledi. Cihaner, şunları söyledi: “Siyasi iktidarla uyuşmayan ne kadar örgütlü yapı, dernek, sendika varsa, hepsinin yöneticileri biçilmiş durumda. YARSAV’ın, YargıSen’in kurucu kadroları, yeni oluşmuş yönetim kurulu, bilgileri ve talepleri dışında cezalandırıldı. Tonguç’u anıyoruz ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Eğitimbilimci, Köy Enstitülerinin mimarı ve dönemin İlköğretim Genel Müdürü İsmail Hakkı Tonguç’u ölümünün 51. yılında anıyoruz. Tonguç’u anma etkinliği gazetemizin Ankara Temsilciliği’ndekiCumhuriyet Kültür Merkezi’nde 23 Haziran’da 18.00’de gerçekleştirilecek. (Bilgi için: 0 312 442 30 50) dikamızı etkisizleştirmek istiyor. Başbakan Erdoğan’ın geçmişteki bütün soruşturmalarını yapmış olmasaydım acaba bana bu yapılır mıydı? Seçim sonrası toplumla helalleşmeyi düşünen Başbakan’a soruyorum bunu. AİHM’ye başvuracağız, mücadelemiz sonuna karar sürecek, yılmayacağız. Hukuk içinde kalarak bu mücadeleden zaferle çıkacağız. Orhan Gazi Ertekin (Demokrat Yargı Eşbaşkanı): HSYK eskiden olduğu gibi şimdi de hâkim ve savcılara bir tür “maraba” gibi davranıyor. Türkiye’de devlet alanında hukukun ve adaletin işlemediği, hukuksal güvenliğin olmadığı tek yer Adalet Bakanlığı ve HSYK olmuştur. Hâkim ve savcıların görevlerini yaparken, hiçbir hukuksal güvenlikleri artık yok. Bir yandan yargıda dernekçilik yapabilecek koşulların yavaş yavaş ortadan kaldırılmaya çalışıldığını görüyoruz. Kararname yargıda sivilleşmeye, dernekleşmeye, demokrasi pratiklerine dönük ciddi bir saldırı niteliği taşıyor. Daha önce yargı bir oligarşiye aitti. Geleneksel iktidarın belirlediği bir oligarşiydi. Şimdi yeni bir oligarşi yaratılıyor yargıda... Hâkim ve savcılar hukuksal güvenlik endişesi ile karşı karşıyadırlar. Neyin neden yapıldığının denetlenebilecek hiçbir gerekçe yoktur. Leyla Köksal Tarhan (YARSAV Genel Sekreteri): Siyasal iktidarın taraf olduğu davalarda görev yapan yargıç ve savcılar terfi ettirilmiş, siyasal iktidara aykırı kararlara imza atan yargıç ve savcılar sürgüne tabi tutulmuşlardır. Ses bombası patladı, kolu koptu DİYARBAKIR (Cumhuriyet Bürosu) Diyarbakır’ın Ergani ilçesinde çöpte bulduğu ses bombasını kurcalayan 10 yaşındaki çocuk, cismin patlaması sonucu ağır yaralandı. Çocuğun bir kolunun koptuğu öğrenildi. Ergani’de Şirinevler Mahallesi Bahar Sokak’ta oturan Mehmet Serhat Karadeniz (10), çöplükte bulduğu ses bombasını kurcalarken, bomba büyük bir gürültüyle patladı. Ağır yaralanan Karadeniz, çevredeki vatandaşlar tarafından Ergani Devlet Hastanesi’ne götürüldü. Burada ilk müdahalesi yapılan ve bir kolunun koptuğu öğrenilen Karadeniz, sevk edildiği Diyarbakır Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde tedavi altına alındı. C MY B C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear