29 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHUR YET 21 HAZ RAN 2011 SALI 4 HABERLER ‘Bakkala, manava sorsunlar’ Zorunlu Bir Açıklama Geçen sabah oldukça erken annem aradı. O saatlerde aramamaya özen gösterdiğini bildiğimden, telaşlandım. Sen geçen gün televizyona çıkıp benim için bir şeyler söylemişsin, eski öğrencilerim aradılar “Bizim hocamız öyle şey söylemez, Ali Bey bunu düzeltsin” diyorlar dedi. Olayı hemen anımsadım. Darbelerle ilgili bir programda, 12 Eylül 1980 günü Türkiye’de egemen olan genel ruh halini anlatmak için şunları söylemiştim: O sıralarda insanlar çatışma ve kardeş kanı durdu diye seviniyorlardı. Atatürkçü bir tarih öğretmeni olan annem bile “Allah benim ömründen alsın Kenan Evren’e versin” diyordu. Annem böyle bir şeyi gerçekten söylemişti. Ama, zaman geçince kendisini altmışından sonra hapishane ziyaretlerine zorlayan Kenan Evren’in kerizmatik çekiminde kalmamıştı. O, üniversite hocalarının, gençlerin, gazetecilerin öldürüldüğü bir ortamda bunlara son veren darbeyle, hiç değilse can güvenliğinin sağlandığını düşünmüştü. Çok kişi aynı durumdaydı; 12 Eylül’ün ilk günlerinde, Amerikan patentli darbenin içyüzünü çevremize anlatmakta güçlük çekiyorduk. Artık, yıllarca hapishane kapılarında ziyaret sırası bekleyen annem gibi başkaları da olaya başka bir açıdan bakıyorlar. Ama, 12 Eylül ile ilgili gerçek tabloyu acaba hâlâ kaç kişi görüyor?? Örneğin işin kovboy filmi yönünün perdede en çok görünen kişisi Kenan Evren’in esas oğlan olmayıp aslında kurgunun Turgut Özal üzerinde olduğunu, ana amacın 24 Ocak 1980 Kararları’yla birlikte, Türkiye’nin demokratik bir ortamda, asla veto etmeden duramayacağı Yunanistan’ın NATO’nun askeri kanadına dönmesi kararının yaşama geçmesi için yapıldığını, Türkiye’nin küreselleşmeye eklemlenmesi sürecinin kolaylaştırılması amacını taşıyan darbenin, askeri aşamasının bitmiş olmasına karşın, sivil bölümünün hâlâ sürmekte olduğunun kaç kişi farkındadır, dersiniz? Sizi temin ederim ki kendi yaptıkları darbenin “Özal Reformlarının!” önünü açmak olduğunu bir süre kavramamış olan ve Turgut Bey’i veto etmeye kalkan Kenan Bey başta olmak üzere, darbecilerin önemli bir bölümü de (Haydar Saltık hariç) olayı netlikle algılayabilmiş değillerdi. Geçen günlerde bir savcı tarafından sorgulanan Kenan Bey darbeden pişman olmadığını söylüyor ve suçu siyasetçilerin üstüne atmaya çalışıyordu. 12 Eylül’ün bilançosuna şöyle satır başlarıyla kısaca göz atalım: 650 bin kişi gözaltına alındı. 1 milyon 683 bin kişi fişlendi. Açılan 210 bin davada 230 bin kişi yargılandı. 7 bin kişi için idam cezası istendi. 57 kişiye idam cezası verildi. Bunların 50’si asıldı. 71 bin kişi TCK’nin 141 142 ve 163. maddelerinden yargılandı. 98 bin kişi örgüt üyesi olmak suçundan yargılandı. 388 bin kişiye pasaport verilmedi. 30 bin kişi sakıncalı görülüp işten çıkarıldı. 30 bin kişi siyasi mülteci olarak yurtdışına gitti. 14 bin kişi yurttaşlıktan çıkarıldı. 300 kişi kuşkulu şekilde öldü. 177 kişinin işkenceden öldüğü belgelendi. 937 film sakıncalı bulunup yasaklandı. 3 bin 854 öğretmen, 120 üniversite öğretim üyesi görevlerinden alındılar. 47 hâkimin işine son verildi. 400 gazeteci için toplam 4 bin yıl hapis istendi ve sonunda 3 bin 315 yıl hapis cezası verildi. 300 gazeteci saldırıya uğradı. 3 gazeteci silahla öldürüldü, 31 gazeteci cezaevine girdi. Gazeteler 300 gün yayın yapamadı. Cezaevinde 299 kişi yaşamını yitirdi. 144 kişi kuşkulu şekilde öldü. 14 kişi açlık grevinde öldü. 16 kişi “kaçarken?!” vuruldu. 95 kişi “çatışmada?!” vuruldu. 73 kişiye “doğal ölüm raporu?!” verildi. 43 kişinin “intihar ettiği?!” bildirildi. Yukarıdaki bilançoyu gördükten sonra, pişman değilim demek ve Amerikan darbesinin sorumluluğunu siyasilerin sırtına yüklemeye kalkmak için insanın en hafifinden Kenan Evren olması gerekir. Bu gerçek böyle biline! Ama bu bilinirken yukarıda sözünü ettiğimiz gerçekler de göz ardı edilmemeli. Evet 12 Eylül darbesinin sorumluları bellidir ve bu sorumluluk inkâr götürmez. Ama 12 Eylül ile sonuçlanan sürecin, bu darbenin kolaylaşmasında hiç dahli olmadığını söylemek de yanlıştır. Bu gerçeği de görmez isek, askeri darbeler ile sivil darbeler arasında şapşal şapşal kolan vurup dururuz. 12 Eylüllerin olmaması için, 12 Eylüllere yol açan etkenleri de ortadan kaldırmalıyız. CHP lideri, “Seçim sonuçlarını incelemek ile meşgulüz. Tüm sonuçları önümüze alıp inceleyeceğiz. Gelecek PM’de bu sonuçları tartışacağız” dedi. ERDEM SEVG ANKARA CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, bir değişim programı kapsamında Ankara’da bulunan Amerikan, Ermeni gazetecileri parti genel merkezinde kabul etti. Kılıçdaroğlu, CHP’deki kurultay tartışmalarına ilişkin soruları “Şu anda gündemimizde kurultay yok. Kurultay sadece bir ayrıntı” ifadeleri ile yanıtladı. Parti içerisinde kurultay talebinde bulunan muhaliflere karşı Kılıçdaroğlu “Gittikleri berbere, kasaba manava, bakkala bir sorsunlar. Onlar kurultay istiyorsa ortada bir sorun vardır. Muhaliflerin söyledikleri beni ilgilendirmiyor” dedi. ‘Stockholm sendromu’ Kılıçdaroğlu, AKP’li seçmen için “Stockholm sendromu” tanımlamasını kullandığı iddialarına da açıklık getirdi. Sendromunun bir gerçeklik olduğunu, si yasi sistem içerisinde şartlar oluşursa ortaya çıkabileceğini belirten CHP lideri, “AKP’ye oy verenler için ‘Stockholm sendromu’ ifadesini kullanmadım” dedi. Kılıçdaroğlu, AKP’nin dış politikasını ise şu sözlerle eleştirdi: “AKP, tüm komşularımızla iyi olmaya çalışıyordu. Sadece Suriye ile iyiydik. Şimdi o da kötü oldu. İlk döneminde AB ile ilişkiler iyiydi, o da yok oldu. Basın da bu konuların üzerine gidemiyor. Çünkü baskı altında.” Baykal ve Sav önderliğindeki muhalifler, ‘CHP kimliğinden sapmadan yenilenme’ çağrısı yapacak Kurultay için uzlaştılar ANKARA(Cumhuriyet Bürosu) CHP’de muhalifler olağanüstü kurultayın toplantıya çağrılması için ortak çağrı metni hazırlıyor. Eski genel başkan Deniz Baykal ile eski genel sekreter Önder Sav bir araya gelmemesine karşın ekiplerinde yer alan bazı isimler aracılığıyla bağlantı kurulurken, bu hafta imzaya açılması beklenen metinde “CHP kimliğinden uzaklaşmadan devrimcilik ilkesi doğrultusunda yenilenme” çağrısı yapılacak. Olağanüstü kurultay çağrı metni için dün gün boyu toplantılar yapıldı. Toplantılarda “partinin gerçek sahiplerine kavuşması, bütünleşmesini sağlayacak” bir kurultay toplanması gereği üzerinde durulurken, “CHP’nin gerçek dokusunun yeniden oluşması, partinin ideolojik dağınıklıktan müşterek anlayışla oluşturulacak bir açılıma kimliğinden uzaklaştırılmadan yönlendirilmesi, devrimcilik ilkesinin yenilenmeyi amaçlayan doğrultuda kullanılması” gereği üzerinde duruldu. Delegeleri yoklayan muhaliflerin bu hafta içinde resmen imza toplama sürecini başlatması bekleniyor. Seçimli kurultay için gerekli olan 650 dolayında imzaya ulaşılması durumunda temmuz ayı sonunda kurultaya gidilmesi bekleniyor. Bu durumda Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’nun “çarşaf liste” konusundaki açıklamalarının gereğini yerine getirerek PM seçiminin çarşaf liste ile yapılmasının istenmesi planlanıyor. Muhaliflerin yönetimde hedef aldıkları isimlerin başında Genel Başkan Yardımcısı Gürsel Tekin geliyor. ÖNCEL K, PM VE MYK’N N DEĞ ŞMES CHP’de ‘imza günleri’ HAKAN D R K Öğretmenler kardo için eylemde Ataması yapılmayan öğretmenler, 7 Temmuz’da yaklaşık 15 bin öğretmen atanacağı sözü veren Milli Eğitim Bakanlığı’nın seçimler sonrası bu sayıyı 6 bin 575 kadroya düşürmesini protesto etti. Ankara Güvenpark yakınlarında toplanan öğretmenler, “Söz vermek borçtur, 14277 sözünü unutma sayın bakan”, “Benim de kadrom olsa, ben de gülsem, ben de şakalaşsam”, “ stikrar sürsün, öğretmen gülsün”, “Yüzde 50 iktidara yüzde 50 atama yakışmaz” dövizleri açarak, istemlerini dile getiren sloganlar attı. (Fotoğraf: AA) İZMİR CHP’de Deniz Baykal ve Önder Sav’ın birlikte hareket etme kararının ardından, ilk imzalar yarın alınmaya başlanacak. 6 Temmuz’a dek imza toplayacak olan muhalifler, seçimli kurultay hedefiyle yola çıkıyor. Önceliklerinin Parti Meclisi ve MYK’nin değişmesi olduğunu belirten kurultaycı kanat, son parti içi mücadelenin “yeni CHP” ile “yeniden CHP” arasında geçeceğini vurguluyor. Metin, 22 Haziran6 Temmuz tarihleri arasında imzaya açık olacak. Bu 2 haftalık süre dışında atılacak imzalar, tüzük gereği geçersiz sayılacak. Parti Meclisi’nde Fethullah Gülen’i öven isimlerden neoliberallere dek pek çok ismin bulunduğu “arabesk” bir yapı olduğunu belirten Sav ekibinin İzmir’deki temsilcilerinden Abdürrezzak Erten, “PM’nin sağlıklı unsurlardan seçilmesi gerekir. Bu parti içi mücadelemiz, yeni CHP ile yeniden CHP arasındaki mücadeledir. Evrensel sosyal demokrasiyi de reddetmeyen Kemalist bir yapıyı yeniden partiye hâkim kılmalıyız. Yeni söylem, İzmirlileri de rahatsız etmiştir. İzmir halkı ve delegeleri, kurultay mücadelemizi anlayışla karşılayacaktır. Çarşamba günü noter kanalıyla imza toplamaya başlıyoruz” dedi. ‘Algı değiştirilmeli’ Baykal’a yakın isimlerden eski milletvekili Bülent Baratalı, partiye yönelik “eksen kayması” algılamasının bir an önce sona erdirilmesi gerektiğini söyledi. Kurucu iradeye ters söylemlerde bulunan PM üyelerinin değiştirilmesi gerektiğini vurguladı. Mustafa Balbay ve Mehmet Haberal mazbatasını aldı, emekli Korgeneral Engin Alan ise bugün alacak Haberal tahliye talep etti İSTANBUL/İZMİR/ZONGULDAK (Cumhuriyet) İkinci Ergenekon davasında tutuklu sanık, CHP’den Zonguldak milletvekili seçilen Prof. Dr. Mehmet Haberal’ın mazbatasını dün oğlu Erkan ve kardeşi Osman Haberal Zonguldak İl Seçim Kurulu’ndan alırken avukatları İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nden tahliye talep etti. Haberal’ın avukatları, mahkemeden “Milletin iradesine saygı göstermesini” isteyerek Sabahat Tuncel’in tahliye kararını örnek gösterdi. Gazetemiz yazarı CHP İzmir 2. bölge milletvekili Mustafa Balbay da avukatları aracılığıyla mazbatasını İzmir İl Seçim Kurulu’ndan alırken İstanbul 1. Bölge Milletvekili, Balyoz davası sanığı emekli Korgeneral Engin Alan’ın mazbatasını almak için bugün başvuracağı belirtildi. Balbay ve Alan’ın avukatları tahliye için bugün mahkemeye başvuracak. Prof. Haberal’ın avukatları mize, çapraz sorgusu sırasında, savcı ve mahkeme üyeleri tarafından toplam 185 soru yöneltilmiş olmasına rağmen iddia edilen terör örgütüyle ilgili olarak tek bir sorunun dahi sorulmamış olması da suç şüphesinden tamamıyla arındığının göstergesidir” denildi. KCK TUTUKLUSU VEK LLER Balbay, Alan Prof. Dr. Köksal Bayraktar, Dilek Helvacı ve Yasemin Antakyalıoğlu, dün, Ergenekon davasına bakan İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’ne tahliye dilekçesi sundular. Dilekçede, Haberal’ın “hayati risk” taşıyan ciddi sağlık sorunlarına karşın Silivri 5 No’lu L Tpi Ceza İnfaz Kurumu’nda tutuklu bulunduğunun altı çizilerek şöyle denildi: “Müvekkilimiz Prof. Dr. Mehmet Haberal’ın 12 Haziran 2011 tarihli milletvekili genel seçimlerinde, Zonguldak’tan CHP milletvekili seçildiği göz önünde bulundurularak ‘Türk milleti’ adına karar vermekle yükümlü sayın mahkemenizin ‘Milletin iradesine’ saygı göstermesini ve dosyadaki mevcut delil durumu, tutuklulukta geçen uzun süre ve halen kaçma ya da delilleri karartma şüphesi bulunmadığı gerekçesiyle bihakkın tahliyesine karar verilmesini saygılarımızla arz ve talep ederiz.” Haberal’ın 17 Nisan 2009’da “terör örgütünün kurucusu ya da yöneticisi olmak” isnadıyla tutuklandığı anlatılan dilekçede, “2 yıl iki aydan beri tutuklu olarak yargılanan müvekkiliGazetemiz yazarı CHP İzmir Milletvekili Mustafa Balbay’ın mazbatasını dün İzmir İl Seçim Kurulu’ndan alan avukatları Mehmet İpek ile Oktay Yılmaz da tahliye için bugün İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’ne başvuracak. İstanbul 1 numaralı seçim çevresinden milletvekilliğine seçilenleri gösterir tutanağın ilan edilmesi üzerine Balyoz davasında tutuklu yargılanan emekli Korgeneral Engin Alan’ın avukatları ise bugün mazbatayı aldıktan sonra davanın görüldüğü İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi’nden tahliye talep edecek. da, vekil olan Prof. Dr. Mehmet Haberal’ın da anayasanın 10. maddesinde düzenlenen ‘kanunlar önünde eşitlik’ ilkesi gereğince milletvekili seçilmiş olması nedeniyle, kaçma ya da delilleri karartma ihtimali kalmamış olduğundan derhal tahliyesine karar verilmesi gerektiği açıktır.” Beklenen tahliyeler gerçekleşmedi MAHMUT ORAL Hazro Belediye Başkanı AKP sözünü tutmadı deyip istifa etti DİYARBAKIR (Cumhuriyet Bürousu) Hazro ilçesinin AKP’li Belediye Başkanı Fethullah Mehmetoğlu ile meclis üyeleri, partilerinden istifa etti. Diyarbakır merkez ve ilçelerinden, AKP’den seçilen tek ilçe belediye başkanının kendisi olduğunu söyleyen Mehmetoğlu AKP’nin verdiği sözleri yerine getirmediğini belirterek “İlimiz milletvekilleri seçim sürecinde ‘Biz Hazro’yu AKP’nin gülü yapacağız’ gibi ifadeler kullanıyorlardı. Seçimden bu yana 2 yıldan fazla bir süre geçmesine rağmen gülden eser olmadığı gibi, AKP’den sorunlarımızın çözümü noktasında destek alamadık” dedi. Partiden istifa etmesinin oğlunun bir süre önce kaçırılmasıyla ilgili olmadığını belirten Mehmetoğlu, teklif gelmesi halinde BDP’ye geçebileceğini söyledi. C MY B C MY B SEBAHAT TUNCEL ÖRNEĞ D LEKÇEDE İl seçim kurulu başkanlığınca düzenlenen 20 Haziran 2011 tarihli “24 Dönem Milletvekili Tutanağı’nın”, Üsküdar 5. Noterliği’nce tasdik edilmiş suretini mahkemeye sunan avukatların dilekçesinde, 2007 yılında İstanbul 3. bölgeden bağımsız milletvekili seçilen Sebahat Tuncel’in tahliye kararı örnek gösterildi. Tuncel’in ‘terör örgütüne üye olmak’ isnadıyla yargılandığı sırada, mazbatanın sunulmasının ardından İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi’nce, aynı gün tahliye edildiği anımsatıldı. Dilekçede şu görüş savunuldu: “Emsal karardaki değerlendirmelerin ışığı altında somut hadiseye baktığımız DİYARBAKIR Emek, Özgürlük ve Demokrasi Bloku adayı 6 tutuklu milletvekilinin dosyaları, karara bağlanmadı. BDP tarafından desteklenen Emek Özgürlük ve Demokrasi Bloku adayları olan Diyarbakır D Tipi Cezaevi’nde tutuklu bulunan Hatip Dicle ile Kemal Aktaş, E Tipi Cezaevi’nde bulunan Selma Irmak, Mardin Kapalı Cezaevi’nde bulunan Faysal Sarıyıldız ve Gülser Yıldırım ile Şanlıurfa Kapalı Cezaevi’nde bulunan İbrahim Ayhan için, milletvekili seçilmeleri nedeniyle tahliye edilmeleri konusunda, avukatlarının, yargılandıkları mahkemelere yaptığı başvurular, dün ele alındı. Diyarbakır’daki özel yetkili 5 ve 6. ağır ceza mahkemelerinde görülen dosyalar hakkında bir karara ise varılmadı. Tahliye beklentisi nedeniyle dün, BDP Diyarbakır il binasının önü kalabalık bir partili grubu tarafından dolduruldu. BDP Eşbaşkanı Hamit Geylani ile Filiz Koçali, blokun Diyarbakır milletvekilleri Nursel Aydoğan ile Emine Ayna, Van milletvekili ve DTK Eşbaşkanı Aysel Tuğluk da il binasına geldi.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear