25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
21 HAZ RAN 2011 SALI CUMHUR YET SAYFA HABERLER Kılıçdaroğlu’nun ‘TBMM Başkanlığı’nda uzlaşma’ çağrısı gözleri olası adaylara çevirdi 5 deyim, bir tutum, bilinçdışına taşmış bir eğilim, yaralı yüreği büsbütün dağlar: Onun için Kürt kardeşlerimizle PKK’yi aynı kefeye koyamayız.” Çiçek’in şansı artıyor ERDEM GÜL ANKARA CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun yaptığı “İlk uzlaşma TBMM Başkanlığı’nda olsun. Adayı bizimle müzakere etsinler” çağrısı, gözlerin AKP’de TBMM Başkanlığı için isimleri geçen adaylara çevirdi. CHP’den gelen uzlaşma çağrısı, olası adaylar içinde Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek’in öne çıkmasına neden oldu. Seçimin ardından TBMM Başkanlığı için AKP içinde üç isim gündeme geldi. Cemil Çiçek’le birlikte Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç ve Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu, TBMM Başkanlığı için eşit şansa sahip üç isim olarak seslendirildi. Ancak Başbakan Tayyip Erdoğan’ın “helalleşme” çağrısı yapması ve ardından davalarını geri çekmesinin ardından Kılıçdaroğlu’nun TBMM Başkanlığı için yaptığı uzlaşma çağrısı Çiçek’in diğer adaylardan bir adım öne çık Merhaba lhan Abi... İlhan Selçuk’u yitireli aradan bir yıl geçti... Bu yazıyı İstanbul’dan İzmir’e doğru giderken mola verdiğim Susurluk’ta dinlenme tesislerinde yazıyorum... Mavi bir gökyüzü ve sıcak... Dal kıpırdamıyor... Doğa haziran çiçekleriyle donanmış... Uçsuz bucaksız bir inci çiçeğinin, iki orta yaprağına benzeyen yaşam havaya benzer... Andre Breton’un dizelerinden kopup gelen derin yansılarla dolu toprağa benzer. O toprak ağaçlara, çiçeklere can verir, soluk alıp vermesini sağlar. Geceyi yüreğinde saklamayı beceren o dağ çiçekleri insanın içinde yaşadığı sevgiyi, acıyı, hüznü, umudu, umutsuzluğu denizin mavi köpüklü tuzlu sularında başka mevsimlere taşır. Ölümünden altı ay önce her pazartesi günü İlhan Abi’yle söyleşiler yaptım, yaşama ilişkin konuştum, Türkiye’nin yakın tarihini, Ziverbey öykülerini, işkenceleri, hapislik günlerini konuştum... Yazdığım yazılar Cumhuriyet’in arşivinde... Ergenekon adı verilen, Ümraniye’de çıkan bombalarla 2007 Nisanı’nda başlayan süreçte sabaha karşı gözaltına alınan, dört gün sonra salıverilip tutuksuz yargılanan İlhan Selçuk şöyle demişti: “Ben bu davanın tutuksuz sanığıyım ama biz Cumhuriyet olarak tarafsızlık ilkemizi kullanıp duruşmaları izleyeceğiz...” Öyle yaptık... Mustafa Balbay’ın ikinci kez gözaltına alınıp tutuklanması, İlhan Selçuk ve Erol Manisalı’nın tutuksuz yargılanmaları. Cumhuriyet olarak yansızdık, hep hukuk ilkelerini savunduk... İlhan Abi’ye pazar günleri giderdim... 2009 yılının Ocak ayında yaptığım sohbette sormuştum: “İnsanlar ve halklar arasında korkunun ve düşmanlığın tohumu niçin bitip tükenmiyor?” İlhan Selçuk şu yanıtı vermişti: “Çağdaş insan düşmanlığın kaynağını, kökenini, gerekçesini, nedenlerini araştırıp bulan, körgüdülerine ve önyargılarına benliğini kaptırmayan kişidir. Düşmanlığın kölesi olan ilkelleşir.” İlhan Selçuk hasta yatağındaydı... Peki Kürt sorununa nasıl bakıyordu... İşte bana anlattıkları: “Anadolu’da Kürt’ün yüreğini incitecek laftan kaçınmalıyız. Kimi zaman insan bilmeden bu işi yapar. Ben bunu sana geçen hafta söylemiştim. Bir söz, bir bakış, bir Cemil Çiçek’le birlikte Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç ve Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu, TBMM Başkanlığı için eşit şansa sahip üç isim olarak seslendirildi. Ancak Başbakan Tayyip Erdoğan’ın “helalleşme” çağrısı yapması ve ardından Kılıçdaroğlu’nun TBMM Başkanlığı için yaptığı uzlaşma çağrısı Çiçek’in diğer adaylardan bir adım öne çıkmasına neden oldu. Çiçek’in TBMM Başkanı olmasının başta CHP olmak üzere AKP dışındaki kesimlere de uzlaşma mesajı vereceği belirtildi. masına neden oldu. Çiçek’in TBMM Başkanı olmasının başta CHP olmak üzere AKP dışındaki kesimlere de uzlaşma mesajı vereceği belirtildi. AKP’de, Çiçek’in CHP’ye göre uzlaşma konusunda daha olumsuz noktada duran MHP’ye de sıcak geleceği saptamaları yapıldı. AKP’de Çiçek’in sadece BDP tarafından olumlu bir isim olarak karşılanmayacağı vurgulanıyor. Arınç’ın uzlaşmayı baştan olanaksız hale getireceği için şansının azaldığı, Çubukçu’nun da geniş uzlaşma için yeterli bir isim olmadığı belirtiliyor. AKP’de, Erdoğan henüz tatilde olmasına ve yol haritasıyla ilgili değerlendirmeler yapmamasına karşın yeni döneme ilişkin uzlaşmacı adımlar atılacağı beklentisi arttı. Erdoğan’ın yeni anayasa yapım sürecini dikkate alarak diğer partilere de sıcak gelecek isimleri etkili noktalara getireceği belirtiliyor. Bu çerçevede eski TBMM Başkanı Köksal Toptan’ın yeni anayasa sürecinde etkili bir konuma gelmesi bekleniyor. Toptan’ın partiler arasında oluşturulacak anayasa uzlaşma komisyonu başkanlığına getirilme olasılığının arttığı ifade ediliyor. Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül, Devlet Bakanı Faruk Çelik, Sanayi ve Ticaret Bakanı Zafer Çağlayan gibi CHP’de de tepkiyle karşılanmayan isimlerin de kabine içi ya da dışında etkili konumlarını korumaları bekleniyor. Kabinedeki değişim AKP’de, yeni Bakanlar Kurulu’nda Erdoğan’ın büyük çaplı değişikliğe gitmeyeceği değerlendirmesi yapılıyor. Yeni yapılanmayla bakan sayısı 20’ye inerken yeni bakan sayısının 56’yı bulabileceği belirtiliyor. Ancak Erdoğan’ın bakanların seçim bölgelerinde yaptığı sürpriz değişikliklerin bir benzerini kabine içinde de yapması bekleniyor. Buna göre bazı bakanlar yer değiştirirken ilk kez seçilen milletvekil leri arasında kabineye girecek isim sayısı da sınırlı olacak. AKP hükümetlerinin tamamında kadın bakan sayısı 1 oldu. Bu kez milletvekili sayısı artmasına karşın en fazla 2 ya da 3 kadının bakan olmasına şans tanınıyor. AKP’nin 5 grup başkanvekilinden Nurettin Canikli’nin maliye ya da ekonomiyle ilgili bir bakanlık, Bekir Bozdağ’ın Adalet Bakanlığı için isimleri geçiyor. Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in ismi ise Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün’le birlikte İçişleri Bakanlığı için geçiyor. Erdoğan’ın yeni anayasa sürecini de dikkate alarak partinin Meclis yönetimini yenilemesi güçlü olasılık olarak görünüyor. Partinin eski isimlerinden Salih Kapusuz, halen TBMM Başkanı olan Mehmet Ali Şahin, TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı Burhan Kuzu gibi isimlerin grup başkanvekillikleri için düşünülebileceği ifade ediliyor. AMERİKAN NEWSWEEK DERGİSİ KUNERALP: O demokrasiden ve özgürlüklerden yanaydı ve bana anlattıklarının çoğunu önceleri panallerde, söyleşilerde söylemişti... Yağmurlu ve soğuk bir İstanbul sabahında konuşuyorduk ve o anlatıyordu bana: “Hikmet şunu da yaz mutlaka... Anadolu’yu yurt belleyen insanların benliklerine düşmanlık tohumlarını serpmek emperyalizmin oyununa gelmek demektir. Bunun için herkes lafını söylerken dokuz kez yutkunmalı, düşünmeli ve düşüncesini tartmalı. Ortadoğu halklarının birbirini boğazlamasından çıkar sağlamak isteyenler gözlerini açmış bekliyorlar. Anadolu’da her çatışma onların bilançolarına kâr diye yazılacak. Biz Atatürk’ün kurduğu laik demokratik cumhuriyeti savunacağız, yaşatacağız. Askeri vesayete ve sivil vesayete karşı çıkacağız. Artık darbeler dönemi kapanmıştır. Bunun altını çizerek söylüyorum. Türk’üyle, Kürt’üyle, tüm etnik, dinsel gruplarıyla, Alevisi ve Sünnisiyle kardeşçe barış içinde yaşayacağız. Emperyalizmin oyununa gelmeyeceğiz. Kimse unutmasın ırkçılık tehlikelidir, aman dikkat.” Osmanlı yeniden canlanabilir WASHINGTON (AA) Amerikan Newsweek dergisinde yayımlanan bir yazıda, “Türkiye’nin gücünü göstermesiyle birlikte, yakında yeniden canlanmış bir Osmanlı İmparatorluğu ile karşı karşıya kalınabileceği” belirtildi, Dergide Niall Ferguson imzasıyla yayımlanan, “Ortadoğu’nun Bir Sonraki İkilemi” başlıklı yazıda, ABD’nin Büyük Ortadoğu’daki askeri varlığını azaltmasının ardından oluşacak duruma ilişkin üç olası senaryodan söz edildi. “Mutlu senaryo”, ülkelerin ardı ardına Batı demokrasisini kucaklaması ve “kâbus senaryosu”, ya iç savaş ya da İslami devrimin ortaya çıkması olarak gösterilirken üçüncü olası senaryonun ise “yeniden canlanmış bir Osmanlı İmparatorluğu” olduğu görüşü dile getirildi. Yazıda, yakın zamana kadar Türkiye’nin AB’ye ne zaman katılacağı sorusunun sorulduğu, Türklerin ülkenin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün hedef gösterdiği gibi bakışlarını tereddütsüz şekilde Batı’ya sabitlemiş göründüğü, “ancak Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın göreve geldiği 2003 yılından beri bu görüşün değiştiği” savunuldu. Yazıda, “Açıkça görülüyor ki Erdoğan’ın arzusu, Türkiye’nin sadece agresif bir Müslüman değil, aynı zamanda bölgesel bir süper güç olduğu Atatürk öncesi döneme dönme yönünde” denildi. Erdoğan’ın demokrasiyi tramvaya benzeterek “Durağınıza geldiğiniz zaman, inersiniz” dediğini vurgulayan dergi, “Erdoğan’ın liderliği altında istikamet Ortadoğu’da yeni bir Müslüman imparatorluğu şekline bürünürse, bir sürpriz bizi bekliyor olabilir” yorumu yapıldı. Brüksel, etkileme gücünü kaybetti BRÜKSEL (ANKA) Türkiye’nin AB nezdindeki Daimi Temsilcisi Büyükelçi Selim Kuneralp, net bir katılım perspektifi yokluğunda Türkiye’nin yasalarını, dar AB standartlarına uyumlaştırması için bir neden bulunmadığını belirterek, “AB Türkiye’yi etkileme gücünü kaybetti” dedi. Kuneralp, Ankara’nın anayasa projesinde Brüksel’in büyük bir rol oynamayacağını da söyledi. Kuneralp, şöyle konuştu: “Avrupa Komisyonu’nun tavsiyeleri, evrensel normları yansıttığı sürece dikkate alınacak. Örneğin ölüm cezasını alalım. AB’ye katılmak arzusunuz varsa da yoksa da ölüm cezasını kaldırmak iyi bir şey. Ancak net bir katılım perspektifi yokluğunda Türkiye’nin yasalarını, dar AB standartlarına uyumlaştırması için bir neden yoktur.” Kesin sonuçlar yarın açıklanabilir ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Yüksek Seçim Kurulu (YSK) Başkanı Ali Em, seçimin kesin sonuçlarını çarşamba veya perşembe günü ilan edebileceklerini söyledi. Em, YSK’ye gelişinde gazetecilerin sorularını yanıtladı. Terör örgütü üyeliğinden hapis cezası kesinleşen bağımsız milletvekili adayı Hatip Dicle’nin savunmasının gelip gelmediğine ilişkin bir soruya Em, “Evrak geldi mi gelmedi mi henüz bilemiyorum” karşılığını verdi. MHP’nin stanbul 1. Bölge 3. sıra adayının da milletvekili seçildiği yönündeki iddiaların anımsatılüzerine ise Em, “Dün (önceki gün) akşam saat 17.00’den sonra mazbatalar verilmeye başlandı. Çünkü ilin itirazları inceleme süresi bitti. Bütün Türkiye’de mazbatalar verilmeye başlandı” dedi. Kesin sonuçların yarın açıklanması halinde milletvekilleri 27 Haziran Pazartesi günü, eğer sonuçlar perşembe gününe sarkarsa da salı günü yemin edecek. İlhan Selçuk’un konuşmalarımızda sık sık altını çizdiği ise demokrasi ve özgürlüklerdi... O, son konuşmalarımızın birinde yine Kürt sorununa değinmiş ve şöyle demişti: “Doğru düşünebilmek için zihin cimnastiği yararlıdır. Kendini bir başkasının yerine koyup onun gibi düşünmeye çalışacaksın.” Kimdir başkası? “Eşindir, çocuğundur, komşundur, arkadaşındır... Türkiye’de yaşayan Rum’dur, Ermeni’dir, Kürt’tür, Boşnak’tır, Süryani’dir... Unutulmasın demokrasi ve özgürlük kavramları yaşam biçimidir. Bağnazlığa ve şovenizme her uygar insan karşı çıkmalıdır.” Şu sözler de İlhan Selçuk’undu: “Biz Türkçü değiliz, Turancı olamayız; Lozan sınırları içinde insan haklarını sonuna dek uygulayabilen bir uygarlık anlayışını yeğlemek güzeldir.” Evet... Biz ne Türkçü olmalıyız, ne Kürtçü ne de dinci!.. Birey olmalıyız!.. Demokrasi bilincimiz birey olduğumuz sürece gelişir!.. Bir yıl önce yitirdik İlhan Selçuk’u... Merhaba geniş ufuklu bilge insan!.. Yıldızlar Turhan Selçuk’la birlikte üzerinize yağsın Hacıbektaş’ta... Öcalan’ın çağrısına PKK’den 2 şart geldi MAHMUT ORAL PKK’liler Fransa’da yargıç karşısında PARİS (AA) Fransız sorgu hâkimi Thierry Fragnoli’nin üç yıllık bir soruşturmanın ardından hazırladığı iddianame çerçevesinde, terör örgütü PKK’nin “Avrupa’daki kasası” olarak bilinen Nedim Seven’in de aralarında bulunduğu 18 kişinin yargılaması başladı. Fransız hâkim, 6 Temmuz’a kadar sürecek duruşmalarda her gün 4 sanığın mahkemesinin yapılacağını söyledi. Mahkeme hâkimi, sanıkların terör örgütüne üye olmak, mali destek sağlamak, haraç toplamak ve uyuşturucudan elde edilen geliri aklamak suçlarından yargılanacaklarını söyledi. Fransız yargıç, 2007 yılından bu yana süren soruşturma boyunca sanıklardan bazılarının Fransız iç ve dış istihbarat servisleriyle ilişkide oldukları yolunda görüş bildirdiklerini söyledi. Duruşmalar boyunca Avrupa Parlamentosu’ndan bir parlamenter ve Alman profesör ile Akın Birdal şahit olarak dinlenecek. ‘Şiddet yoksa af tartışılabilir’ Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün, bireylere ve topluma karşı işlenen suçlar dışında bir af düzenlemesinin Meclis’te tartışılabileceğini söyledi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün, “devlete karşı işlenmiş suçların affı parlamentoda her zaman tartışılabilir” sözlerine, “Birtakım fiillerden insanlar zarar görmediyse doğrudan doğruya devlete, sisteme yönelik birtakım eylemler otaya konulmuşsa, bunlardan ortaya çıkan suçlar, cezalar bunların affıyla ilgili tartışma yapılabilir” diye açıklık getirdi. Ergün, TBMM’de kaydını yaptırdıktan sonra gazetecilerin sorularını yanıtladı. Bakan Ergün, “devlete karşı işlenen suçların affedilebileceği” açıklamasıyla tam olarak neyi kastettiğinin sorulması üzerine, bunların tartışılabilir şeyler olduğunu belirterek “Bizim tartışmayacağımız şey; bireye ve topluma karşı işlenmiş suçlardır” dedi. Ergün, bireye ve topluma karşı işlenmiş suçların parlamento tarafından affedilmesinin bireyler ve toplum nezdinde ciddi anlamda sıkıntı yarattığını belirterek, “Devlete karşı işlenmiş olan suçlar konusu, parlamentoda tartışılabilir. Bu parlamento ve siyasetin konusu olabilir ama bireye ve topluma karşı işlenmiş suçların siyasetin konusu olması, parlamentoda af konusu olması düşünülmemelidir” dedi konuştu. Ergün, ‘böyle bir hazırlığın olmadığını’ belirtirken ‘Bu kapsama nelerin girebileceği’ sorusuna da, “Bir insan rejimi eleştirmiştir, düşünce suçu olmuştur. Protestolar yapmıştır, bu protestolarda insanlar zarar görmediyse, doğrudan doğruya devlete, sisteme yönelik birtakım eylemler otaya konulmuşsa bunların affıyla ilgili tartışma yapılabilir” dedi. ‘Stockholm sendromu’ yorumu AKP’lileri kızdırdı DİYARBAKIR Terör örgütü lideri Abdullah Öcalan’ın, geçen hafta avukatlarıyla yaptığı görüşmede PKK’nin eylemsizlik pozisyonunu bir süre daha koruması isteğini değerlendiren PKK’den 2 şarta bağlı onay geldi. PKK, eylemsizliği uzatmak için TBMM’nin Öcalan’a çağrı yapıp ona uygun koşullar sağlamasını isteyerek askeri ve polisiye operasyonların durmasını talep etti. PKK’nin konuyla ilgili açıklaması, terör örgütüne yakınlığıyla bilinen ‘Kılıçdaroğlu seçim yorgunu’ Ergün, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun, AKP’nin yüzde 50 oy alması için yaptığı “Stockholm sendromu” benzetmesinin sorulması üzerine de, “AKP’ye verilen oy oranlarının bir sendrom olduğunu zannetmiyorum, ama Sayın Kılıçdaroğlu’nun hangi sendrom içerisinde olduğunu kendisinin hesaplaması lazım. Belli ki bu yorgunlukla seçimler, sağlıklı şekilde değerlendirilemiyor. Sağlıklı değerlendirmeye ihtiyaç var. Ne münasebet, bir banka soygunuyla Türkiye’deki seçimi mukayese etmek? Banka soyguncularının rehin alması karşısında, soygunculara karşı sempati duyan bir kesime benzetmek... Bunun milli iradeye saygıyla alakası var mı? Onun için bu yorgunlukların bir an önce atılması icap ediyor. Hâlâ sağlıklı bir değerlendirmeye ulaşılamadığı... Seçim bitti, halk iradesi tezahür etti, artık ona göre konuşmak lazım, ona göre davranmak lazım” dedi. Fırat Haber Ajansı’nda yayımlandı. Çatışmasızlık sürecinin oluşması için iki hususun ertelenmeksizin yerine getirilmesini gerekli gördüğünü kaydeden terör örgütü, bunları ise şöyle sıraladı: “TBMM, Abdullah Öcalan’a demokratik anayasal çözüm sürecinde rolünü oynaması için çağrı yapmalıdır. Başbakan veya benzer düzeyde devleti bağlayan bir yetkili, polis ve asker operasyonlarının durdurulduğunu açıkça kamuoyuna deklare ederek sürecin gelişmesi için start vermelidir.” Gül: Köprüleri Elçi: Yemin ederiz atan yanlış yapar ama bağlı kalmayız ANKARA (Cumhuriyet) Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Mardin Milletvekili Ahmet Türk’ün KCK davasından tutuklu bulunan 6 milletvekilinin serbest bırakılmaması durumunda TBMM’yi tanımayacakları yönündeki açıklamasına yanıt verdi. Bölgeden gelecek sorunların Meclis’te tartışılabilmesi gerektiğini ifade eden Gül, “Kim köprüleri atarsa hem halk nezdinde itibar kaybeder, hem çok yanlış yapar. Halkın seçtiği parlamentoya saygı gösterilmeli” dedi. DİYARBAKIR (Cumhuriyet) Milletvekili yeminini kabul etmelerinin mümkün olmadığını belirten Diyarbakır Bağımsız Milletvekili Şerafettin Elçi, “Bu yemin, faşizan bir anlayışla, sadece Türk şoven anlayışıyla hazırlanmış bir yemindir. Bu yemin bizim kabulleneceğimiz, benimseyeceğimiz, siyasi mücadele olarak bağlı kalacağımız bir yemin değildir. Değişmesi için mücadelemizi vereceğiz” dedi. Elçi, TBMM’de yemin etmeden önce grup olarak, yemin niteliğinde bir deklarasyon yayımlayacaklarını ve buna bağlı kalacaklarını açıkladı. C MY B C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear