22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
23 ŞUBAT 2011 ÇARŞAMBA CUMHUR YET SAYFA kultur@cumhuriyet.com.tr KÜLTÜR STANBUL F LM FEST VAL 17 Beşiktaş’taki Fulya Sanat Merkezi fuayesi koridorları, oturma düzeni, nitelikli akustiğiyle yüz ağartıcı bir ortam Claire Denis ve Tindersticks’in İstanbul buluşması Kültür Servisi Bu yıl 30. yılını kutlayan İstanbul Film Festivali’nde sinema ve müzik dünyasının önde gelen iki ismi bir araya geliyor. Fransız sinemasının usta yönetmenlerinden Claire Denis ve filmlerinde sık sık beraber çalıştığı İngiliz rock grubu Tindersticks “30. Yıl Özel Etkinliği” kapsamında İstanbul’da buluşacak. “Claire Denis Film Müzikleri 19962009 / Tindersticks Konseri Müzik ve Film” başlığını taşıyan bu özel proje kapsamında dünyayı dolaşacak olan Tindersticks, projenin dünya prömiyerini 30. İstanbul Film Festivali kapsamında 11 Nisan’da saat 21.00’de Fulya Sanat Merkezi’nde gerçekleştirecek. İngiliz grup, Claire Denis’nin beş filminden görüntüler eşliğinde, bu filmler için besteledikleri parçaları canlı olarak seslendireceği etkinliğin biletleri 4 Mart’tan başlayarak İKSV’den ve Biletix satış noktalarından alınabilecek. Tindersticks’in müziklerini yaptığı beş Denis filminin festivalde izleyiciyle buluşacağı bölüm kapsamında, Denis’in Tindersticks ile ilk kez çalıştığı 1996 yapımı “Nenette ile Boni”nin yanı sıra “Her Gün Başka Bir Bela”, “Davetsiz”, “35 Tek Rom” ve “Beyaz İnsan” gösterilecek. İstanbul’a yeni bir soluk eşiktaş Belediyesi’nin kurduğu Fulya Sanat Merkezi, Devlet Senfoni Orkestramıza ve nice resital programına sahnesini açarak birazcık olsun AKM’nin yerini dolduruyor. Ancak orkestra çukuru olmadığından opera ve bale temsilleri için elverişli değil. Böylece opera ve bale temsilleri KadıköySüreyya Operası’nın sahnesine bağlı kalıyor. 570 kişilik bu salonun sahnesindeki orkestra çukuru da yeterli olmadığından ancak küçük kadrolu operabale temsilleri veya küçük kadroya uyarlanmış müzikaller sergileniyor. Örneğin bu hafta ilk temsilleri başlayan “Wolfgang ve Lorenza” adlı yapım gibi. “Wolfgang ve Lorenza”, Aydın Büke’nin yazdığı “İki Dahi, Üç Opera” adlı kitaptan kaynaklanıyor. Büke’nin metni ve Murat Göksu’nun rejisiyle sahneleniyor. 1780’lerde geçen öykü gerçeğe dayalı: Mozart’ın şair Lorenzo da Ponte ile yarattıkları üç operanın perde arkasını anlatıyor ve “Figaro’nun Düğünü”, “Don Giovanni”, “Cosi Fan Tutte” gibi yapıtların en güzel arya ve düetleriyle örülmüş bir müzikal oluşturuyor. Ne yazık ki sahnenin ortasında bir oyuncu gibi yer alan piyanonun eşliğinde! Orkestra eşliğine gerek olmayan, piyano ya da teyp müziğiyle oynanan oyunlar sonradan Fulya Sanat Merkezi’ne de taşınıyor. T T Z B R RES TAL “İstanbul Resitalleri” başlıklı organizasyon dört yıldır İstanbul müzik dünyasına kendine özgü bir ivme kazandırdı. “Resital” olarak tek çalgının ustasını, özellikle de dünyanın parlayan piyanistlerini sunuyor. Önceleri akustiği ve piyanosu iyi olmayan salonlarda bu piyanistlere yazık oluyor B yici kulağı, keşke temiz çalmak için bu denli özenli olmasa da doğal coşkusunu sergilese diyebiliyor. ERDA ÜN’ÜN ARDINDAN Tarihten bir yaprak daha yitip gitti Verda Ün’ün ölümüyle. İstanbul’un ilk müzik kurumlarına, ilk müzik organizasyonlarına, o zamanın müzik coşkusuna tanıktı. Eşi besteci Ekrem Zeki Ün ile öğrencilerine ev yaşamlarını açan, onlara mesafeli olduğu kadar kendi içlerine alarak yaşamı ve müziği öğreten hocalardı. Ekrem Zeki Bey’in 1213 yaşındaki viyolakeman öğrencilerine bile hiç yüksünmeden piyanosuyla eşlik edebilen, onlarla birlikte konserlere çıkabilen alçakgönüllü bir piyanistti Verda Hanım. Ekrem Zeki Ün’ün her yapıtını son şekli alıncaya dek yapıcı eleştirileriyle ete kemiğe kavuşturan özverili bir eş. Görgüsü, soyluluğu, kültür birikimiyle duruşundan hiç ödün vermeyen; eşiyle, kızıyla, torunuyla ve öğrencileriyle yaşamı tümleştirerek kocaman bir aileye sahip çıkmıştı. İstanbul da onun ölümüyle birlikte kendi kültür yaşamının bir tanığını yitirdi. Her şeyi fastfood kültürüyle tümleştirdiğimiz günümüzde ufacık bir öğrencinin yaşamına biçim veren mimarlardan birisiydi. Ne mutlu Verda Hanım’a ki İstanbul’un o coşkusunu yaşamıştı; Ekrem Zeki Bey gibi titiz, seçici ve zor karakterine karşın kendisine hayran bir eşi olmuştu. Yine ne mutlu ona ki bugün nice öğrencisi önemli müzik kurumlarının yöneticileri oldu. Kimi de konserleriyle dünya sahnelerine dek uzandı. Verda Ün’den geriye saygı ve özveri sözcüklerinin anlamını bir kez daha düşünmek kaldı. evini@boun.edu.tr AĞA HAN M MARLIK ÖDÜLÜ V Fulya Sanat Merkezi, Devlet Senfoni Orkestramıza ve nice resital programına sahnesini açarak birazcık olsun AKM’nin yerini dolduruyor. Geçen hafta Fulya Sanat Merkezi’nde son yılların parlayan Çinli piyansiti Sa Chen’i dinledik. diye yakınıyorduk. Neyse ki bu resitaller dizisi de artık Fulya Sanat Merkezi’nde devam etmekte. Fuayesi, koridorları, oturma düzeni, koltukları, nitelikli akustiğiyle yüz ağartıcı bir ortam. Geçen hafta bu ortamda son yılların parlayan Çinli piyanisti Sa Chen’i dinledik. (Ünlü Çinli kemancı Sarah Chen ile sadece isim benzerliği var). Sa Chen (1979), zamanımızın tipik, etkin piyanistlerinden: Hemen her hafta dünyanın bir başka sahnesinde yer alıyor ve ünlü etiketlerde kayıtları yayımlanıyor. İstanbul programı güzel bir uyum içindeydi. Scarlatti sonatları ile Ravel arasına yerleştirdiği günümüzün ilginç bestecilerinden Sebastien Currier’nin yapıtı bir köprü görevi görmüştü. Sa Chen’in özenle işlediği Scarlat Arolat’ın ödülü mimar adaylarına Kültür Servisi Mimarlık dünyasının en saygın ödüllerinden “Ağa Han Mimarlık Ödülü”, genç mimar adaylarına burs olarak geri dönüyor. Mimar Emre Arolat, İpekyol Tekstil Fabrikası projesiyle kazandığı 2010 Ağa Han Mimarlık Ödülü kapsamında aldığı 500 bin dolarlık (yaklaşık 1 milyon TL’lik) para ödülünü, kendisinin de 1986 yılında mezun olduğu Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi (MSGSÜ) Mimarlık Fakültesi öğrencilerine burs olarak bağışladı. Fakülte binasında dün yapılan basın toplantısında konuşan MSGSÜ Rektörü Prof. Yalçın Karayağız, “Emre Arolat Architects Anlama Araştırma Bursu” adı altında verilecek olan bursun Türkiye’de bir ilk olma özelliği taşıdığına dikkat çekti. Başvuruları 22 Şubat – 25 Nisan tarihleri arasında kabul edilecek olan EAA AraştırmaAnlama Bursu Yürütme Kurulu’nda, aynı zamanda bursun 2011 dönemi seçici jürisi olarak da görev yapacak olan Emre Arolat, EAA’dan Nil Aynalı, İstanbul Bilgi Üniversitesi’nden Prof. İhsan Bilgin, MSGSÜ’den Prof. Suphi Saatçi ile Doç. Murat Cemal Yalçıntan bulunuyor. EAA Araştırma Anlama Bursu’nun, EAA var olduğu sürece devam etmesi öngörülüyor. Araplar Türk edebiyatını sevdi ŞAM (AA) Son yıllarda Türkçeden Arapçaya çevrilen kitapların sayısındaki artış göze çarparken, tercüme edilenler arasında Nutuk’tan Cariye ve Memu Zin’e kadar pek çok eser yer alıyor. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın 2005 yılında tercüme eserlere maddi destek vermeye başlamasının ardından, 2006’da bakanlık destekli ilk kitap, Suriyeli Abdulkadir Abdelli tarafından tercüme edilen, İlber Ortaylı’nın “İmparatorluğun En Uzun Yüzyılı” adlı eseri oldu. Bakanlık desteği veya özel girişimlerle şimdiye kadar çevrilen yazarlar arasında Orhan Kemal, Aziz Nesin, Orhan Pamuk, Gül İrepoğlu, Muzaffer İzgü, İpek Çalışlar, Aslı Erdoğan ve Orhan Veli Kanık gibi yazarların eserleri yer alıyor. 2010 sonuna kadar ise toplam 811 eserin tercümesine katkı sağlayan Kültür ve Turizm Bakanlığı’na Suriye, Mısır ve Lübnan’dan yapılan çeviri başvurularının 67’si kabul gördü. SA CHEN’DEN ti sonatlarından sonra Currier’in eskiyle yeniyi birleştiren, biraz izlenimci hatta yer yer 12ton yazısını içeren “Scarlatti Kadanzları” başlıklı yapıtını çaldı. Ravel’in en güzel piyano yapıtlarından biri olan “Gaspard de la Nuit”de tuşesinin derinliğini, piyanistik kolaylığını sergiledi. İkinci yarı Liszt’e ayrılmıştı. Bestecinin 2. Balladı, Konser Etüdü ve bir Macar Dansı’nda yine derin tuşesini duyurdu. Sa Chen, o Uzakdoğu’ya özgü müthiş disiplinden kaynaklanan tekniği ve temkinli çalışıyla belleklerimizde kaldı. Aslında bazen de dinle ‘2. AVEA SIRA DIŞI MÜZ K KONSERLER ’ BAŞLIYOR İspanyol diva Luz Casal Aya İrini’de Kültür Servisi Bu yıl ikincisi gerçekleştirilecek olan “Avea Sıra Dışı Müzik Konserleri”, bu akşam saat 20.00’de Aya İrini’de vereceği İspanya’nın en özel seslerinden Luz Casal’ın, yepyeni ve klasikleşen şarkılarını bir arada seslendireceği konser ile başlıyor. Unutulmaz Pedro Almodovar filmi “Tacones Lejanos” (Yüksek Topuklar) için seslendirdiği “Piensa En Mi” şarkısına yaptığı yorumdan bu yana, İspanya’nın tüm dünyaya ulaşan en özel seslerinden biri olarak kabul edilen Casal, dün Aya İrini’de gerçekleştirilen tanıtım toplantısında basınla buluştu. Casal, öncelikle geçen mayısta İstanbul’da vermeyi planladığı konserin hastalığı yüzünden iptal edildiğini söyleyerek özür diledi. Ardından ilk kez Türkiye’de, kültürlerin kesiştiği bir kentte, İstanbul’da konser verecek olmasının öneminden bahsetti. Avea CEO’su Erkan Akdemir ise Avea’nın evrensel bir dil olan müziği farklı boyutlarıyla sahiplendiğini ve Doğu ile Batı’yı harmanlayan usta isimleri konuk etmeye devam edeceklerini söyledi. 2009 Kasım’ında Fransa’nın en prestijli ödüllerinden biri olan devlet sanat nişanı ile ödüllendirilen sanatçı, 2002 Goya Ödülleri’nde “El Bosque Animado” filmi için yaptığı şarkısıyla “En İyi Şarkı Ödülü”nü de kazanmıştı. Casal, aynı zamanda ünlü yönetmen Alejandro Amenabar’ın Oscar alan filmi “Mar Adentro” (İçimdeki Deniz) için “Negra Sombra” şarkısını seslendiren isim. Diyarbakır’da Kısa Film Atölyesi DİYARBAKIR (Cumhuriyet) Sosyal Destek Programı (SODES) tarafından finanse edilen Kısa Film Atölyesi Projesi 30 genç ile eğitimlerine başladı. 4 ay sürecek eğitimlerin sonunda gençler 3 film çekecek. Proje kapsamında 1829 yaş grubunda bulunan 30 gence verilen sinema eğitiminin ilk dersini Yeditepe Üniversitesi Radyo, Sinema ve Televizyon Bölümü’nden Doç. Dr. Ayla Kanbur verdi. Senaryo, film yapım süreci, görüntü yönetmenliği gibi derslerin verileceği atölyede eğitimlerin sonunda gençler iki kısa film ile SODES konulu bir belgesel çekecek. Kültür Servisi Ünlü İngiliz heykeltıraş Peter Thursby, 80 yaşında yaşama veda etti. Aynı zam saygın bir sanat eğitmen anda i Thursby, İngiltere ve ABD’ olan de musal alanlar ve büyük şir kaket binalarındaki yapıtlarıyla tan yordu. Sanat uğraşına res ınısam ve ba skı sa na tçı sı ola ra k atı Thursby, giderek heykele yön lan elmiş, figür gruplarına gerçek çok, totemsi bir görünüm çi olmaktan ver tirmişti. Daha sonraları “O erek simgesel ve soyut bir üslup gelişünlenen Thursby’nin retros ptimizm” temalı bronz heykelleriyle de pektif sergisi Exeter’de Ro lay Albert Anı Müzesi’nde açılmıştı. İngiliz heykeltıraş Peter Thursby öldü ‘Araf’ MKM’de Kültür Servisi Tiyatro Avesta’nın Kürtçe tiyatro oyunu “Araf / İki Ülke Arasında” Avrupa turnesinden sonra şimdi de İstanbul Mezopotamya Kültür Merkezi’nde 26 Şubat’ta saat 19.00’da seyirci karşısına çıkıyor. 1992 yılında öldürülen Kürt aydını Musa Anter’in hayatından kesitler sunan oyunun yazarı Cihan Şan. Aydın Orak’ın yönetip oynadığı oyun, Anter’in faili meçhul bir cinayete kurban gitmesine dikkat çekerek günümüzde hâlâ aydın cinayetlerinin devam ettiğine işaret ediyor. Ateş: ‘Kafası Karışık Kontrtenor’ Kültür Servisi Kontrtenor Nuri Harun Ateş bugün saat 20.30’da Galata Perform’da “Kafası Karışık Kontrtenor” projesi ile sahnede olacak. Bir opera şarkıcısı olarak Ateş’ten söylemesi beklenen aryalarla birlikte onun keyifle söylediği pop, arabesk, Türk sanat müziği, caz standartlarını yorumlayacak. İsmini repertuvarın ve Ateş’in kafasının karışıklığından alan performansta Bergen ile Purcell gibi isimler ilk defa yan yana gelecek. Cirque du Soleil’in en büyük gösterisi Rusya’da başlatacağı “Zarkana” isimli bir gösteriye hazırlanıyor. Kanadalı topluluk Cirque du Soleil, Rusya’daile“Zarkana” için 57 milyon dolar (yaklaşık 100 milyon TL) bugüne kadarki en yüksek bütçeyi ayıran topluluk, bu gösterinin kalıcı olmasını planlıyor. Rusya’nın şirketin en hızlı büyüyen marketi olduğuna dikkat çeken Lamarre, Zarkana’nın prömiyerini 2012’de Kremlin Sarayı’nda yapacağını söyledi. Hüseyin Arda Maçka Modern’de Kültür Servisi Maçka Modern Sanat Galerisi, heykeltıraş Hüseyin Arda’nın çalışmalarına ev sahipliği yapıyor. Berlin’deki atölyesinde heykel çalışmalarını sürdüren Hüseyin Arda, sanat anlayışında Japon performans sanatı olan Butoh tiyatrosu ile Akira Kurosawa’dan etkilendiğini söylüyor. Arda’nın sergisi 25 Mart’a kadar Maçka Modern Sanat Galerisi’nde. Boğaziçi Üniversitesi öğrenci kimliğimi kaybettim. Hükümsüzdür. Nergis Yüksel C MY B C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear