Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
CMYB
C M Y B
SAYFA CUMHURİYET 7 EYLÜL 2010 SALI
4 HABERLER
DÜNYADA BUGÜN
ALİ SİRMEN
‘Böl ve Yönet’ Üstadı
Afacanı tahtaya kaldırmış öğretmen ve sormuş:
- Oğlum 347.567.916’yı 4377’ye bölmek için ne
yaparsın?
Bizimki düşünmüş taşınmış, sonra birden yüzü
ışımış ve yanıtı yapıştırmış:
- Tayyip Erdoğan’ı çağırırım efendim.
- O da ne demek oluyor, nereden çıktı şimdi bu?
- Aman efendim, demiş afacan, bölme
konusunda ondan daha usta olan kimse var mı?
Doğrusu afacanın aritmetikteki hünerini bilmem
ama zekâsına diyecek yok.
Gerçekten de bölmek konusunda Tayyip
Bey’den daha hünerli kimse bulmak güç. Bilmem
347.567.916’yı 4377’ye kafadan bölmekte ne
kadar hünerli olur, ama ülkeyi veya içindeki
insanları bölmekte çok usta.
Son olarak da yeni bir bölünme çıkardı:
“Sahildekilerin partileri ve Anadolu’nun partisi!”
Hangi akla ziyan muhakeme tarzının ürünüdür
bu ayırım?
Sahiller Anadolu’nun bir parçası değil midir?
Misak-ı Milli sınırları içinde ilk kurşunlar hep
sahillerde (Mersin ve İzmir) atılmadı mı?
Bu sahil ve Anadolu yapay ayırımıyla milleti
bölmekten aklı başında olan insan bir hayır umar
mı?
Bir zamanlar, sosyalist olduklarını ileri sürenler
(gerçekte ne olduklarını anlayabilmemiz için, Özal
ve Erdoğan’ın iktidarlarındaki yalakalıklarını
beklememiz gerekti) “Bizans Dükalığı” dedikleri
İstanbul ile Anadolu arasında leş gibi ayak kokan
popülist ayrımlar yaparlardı.
Türkiye’nin en büyük işçi kentini, en büyük aydın
şehrini, o zamanlar sanayi üretiminin yarıya
yakınını gerçekleştiren, gelir vergisinin yüzde 40’ını
ödeyen kentini, güya sosyalist bir analizle
küçümserler, köylü değerlerini yüceltme yolunu
tutarlardı.
Amaçları, özgün ve değişik görünmekti.
Analizlerinin duruma uyup uymaması hiç mi hiç
önemli değildi.
Zaten kendi kendilerine şunu söylerlerdi:
- Ben hikmeti kendinden menkul bir analiz
yapayım, o duruma uymazsa durum ona uysun!
Onların bu tür davranışlarını gördükten sonra,
saf Anadolu çocuğu edebiyatının bu yeni
versiyonuna doğrusu pek şaşırmıyorum ama her
konuda ülkede yeni bir bölünme yaratma peşinde
olan Tayyip Bey’in bu davranışının çok ama çok
tehlikeli olduğunu bir kez daha vurgulamak
istiyorum.
Devlet adamlarının en önemli niteliklerinden biri;
kendi ülkesini birlik içinde tutmak, farklılıklara saygı
gösterirken, birlik ve beraberliği; zorla, zorbalıkla
değil, demokratik katılımcılık ve çoğulculuk potası
içinde sağlamak olmalıdır.
Devlet adamı olamayan politikacılar, devlet
adamlarının sağladığı bu eseri bozarlar.
Bu durumda Tayyip Bey’i devlet adamı olmadığı
için mazur görüp, “ona yakışır” mı diyeceğiz?
Türkiye güç günlerden geçiyor.
Şu sıralarda, yepyeni bir birlik ve beraberliğin,
yolları, çareleri, formülleri aranıyor.
Ve tam böyle bir ortamda, Tayyip Bey, her
fırsatta, elindeki her imkânla Türkiye’yi biraz daha
bölüyor. Bölünme için yeni fırsatları hiç kaçırmıyor.
Bu anayasa değişikliğini bu şekilde referanduma
sunarak, Türkiye’yi bir kez daha bölmeye
çalışmıştır.
Hiçbir soruna çözüm getirmeyecek, daha 13
Eylül günü bile yeni bir anayasa ihtiyacının
gündeme gelmesini engelleyemeyecek
referandumdan çıkan sonuç ne olursa olsun,
Türkiye bu sürecin öncesinden çok daha fazla
bölünmüş bir durumda olacak.
Herkes bilir ki, “böl ve yönet” emperyalizmin
şiarıdır.
Tayyip Bey “böl ve yönet” ilkesini benimseyerek,
kimin çıkarına hizmet ediyor?
asirmen@cumhuriyet.com.tr
Yeni adli yõl açõlõşõnda konuşan Yargõtay Başkanõ Gerçeker’den hükümete hukuk dersi niteliğinde sözler:
Yüksek yargõyõ tanõmõyorlarANKARA (Cumhuriyet Bürosu)
- Yargõtay Başkanõ Hasan Gerçeker,
adli yõl açõş konuşmasõnda, olasõ ana-
yasa değişiklik paketinin toplumsal ya-
şamda yaratacağõ sonuçlarõ irdelerken
AKP’ye de hukuk dersi verdi. Baş-
bakan Tayyip Erdoğan’a “kimsenin
arka bahçesi değiliz” mesajõnõ veren
Gerçeker, “Kast gibi, jüristokrasi gi-
bi, al gülüm ver gülüm gibi konu ile
ilgisi olmayan kavramlar, hafif dü-
şünceler hiçbir geçerlilik taşıma-
maktadır. Bunlar, özelikle de yük-
sek yargıyı tanımamaktan kaynak-
lanan boş sözlerdir” dedi.
Yargõtay’da düzenlenen törene
Cumhurbaşkanõ Abdullah Gül, yük-
sek yargõ organlarõ temsilcileri ve
üyeleri ile Başbakan Yardõmcõsõ Ce-
mil Çiçek ve Adalet Bakanõ Sadullah
Ergin katõldõ. Başbakan Recep Tay-
yip Erdoğan’õn ise Ankara’da bu-
lunmasõna karşõn katõlmayõp mesaj
gönderdiği törende Gerçeker’in ko-
nuşmasõnda şu konu ve değerlendir-
meler öne çõktõ:
Yargı kimsenin ön bahçesi
değil: Yargõ, kimsenin ne arka bah-
çesi, ne ön bahçesi, ne de yan bah-
çesidir. Olmamõştõr, olmayacaktõr
da. Buna, her türlü olanaksõzlõğa
karşõn, onuru ile özveri ile meslek
saygõnlõğõnõ her şeyin üzerinde tuta-
rak görev yapan, Türk yargõçlarõ,
cumhuriyet savcõlarõ, hiçbir zaman
izin vermeyecektir. Yargõnõn görevi,
yasa koyucu tarafõndan kabul edilen
hukuk normlarõnõ uygulamaktõr. Ya-
sama ve yürütmenin yetki alanõna gi-
rilmemelidir. Aksi halde, yargõnõn si-
yasallaşmasõ gibi tarafsõzlõğõna göl-
ge düşerecek en önemli etkenlerden
birisi ortaya çõkacaktõr. Bu da yargõya
duyulan güven ve saygõnlõğõn azal-
masõna neden olacaktõr.
Toplum sahip çıksın: Yargõ
herkese gereklidir. Ona verilecek za-
rar, kendisine veriliyor demektir. Ken-
di kendini vurmak demektir. Bu ne-
denle de yargõ bağõmsõzlõğõna toplu-
mun her kesiminin sahip çõkmasõ ge-
rekir. Yargõ bağõmsõzlõğõnõ koruyup
kollamak herkese düşen bir görevdir.
Yapõlmak istenen anayasa değişik-
likleri ile Anayasa Mahkemesi ve
HSYK’nin yapõsõ değiştirilerek, bu-
ralara yapõlacak atamalarda ve bu
kurumlarõn işleyişinde yürütmenin
etkinliği çoğaltõlmak suretiyle, yargõ-
nõn tamamen yürütmenin etki ala-
nõnda bulunduğu bir sistem getirilmek
istenmektedir. Bu durum, kuvvetler
birliğine dönüş olacak, yargõ bağõm-
sõzlõğõnõ büyük ölçüde ortadan kaldõ-
racaktõr. Siyasal iktidarõn kötüye kul-
lanõlmamasõ ve özgürlükçü demokra-
sinin gerçekleşebilmesi için kuvvetler
ayrõlõğõ en baş koşuldur. Kast gibi, jü-
ristokrasi gibi, al gülüm ver gülüm gi-
bi konu ile ilgisi olmayan kavramlar,
hafif düşünceler hiçbir geçerlilik ta-
şõmamaktadõr. Bunlar yargõyõ, özellikle
de yüksek yargõyõ tanõmamaktan kay-
naklanan boş sözlerdir.
Yargı iç tehdit değildir: Yük-
sek mahkemeler yargõnõn öncü ku-
rumlarõdõr. Adaletin en iyi şekilde
gerçekleşmesi için içtihat birliğini
sağlayacak, emsal kararlarõ ile ilk de-
rece mahkemelerine õşõk tutacak, yol
gösterecek kurumlardõr. Bunu bir ve-
sayet olarak tanõmlamak, hatta bir
“iç tehdit” olarak göstermek son de-
rece insafsõz ve yanlõş bir yaklaşõmdõr.
Ergenekon güveni zedeliyor:
AİHM’de de ülkemiz yönünden en sõ-
kõntõlõ konulardan birisi haline gelmiş
bulunan, tutukluluk sürelerinin adeta
yargõsõz infaz sayõlabilecek derecede
uzamasõ, bu konuda yasal ve yeterli ge-
rekçe gösterilmeden karar verilmesi,
yasal olmayan ya da yasayla öngörü-
len koşullara tam olarak uyulmadan
yapõlan iletişimin tespiti, dinlenmesi
ve kayda alõnmasõ gibi temel hak ve
özgürlüklerle doğrudan ilişkili usule
aykõrõ işlemler de yargõya olan güve-
ni büyük ölçüde zedelemektedir.
Tek yanıt çağdışı: Yapõlmak is-
tenilen değişikliklerin Avrupa ba-
ğõmsõz yargõ kriterlerine uygun olmasõ
söz konusu değildir. Anayasa deği-
şikliği paketinin, üzerinde büyük öl-
çüde uzlaşõ bulunan diğer maddeleri
ile hiç ilgisi bulunmayan yargõ ku-
rumlarõnõn yapõlarõnõn değişikliğine
ilişkin maddelerle birlikte referandu-
ma sunulmasõ ne anayasamõzdaki dü-
zenlemenin ruhuna ve ne de çağdaş
hukuk sisteminin bu konudaki değer-
lerine uygun düşmemektedir. Birbir-
leri ile ilgisi olmayan konularõn ayrõ
ayrõ referanduma sunulmasõ, çağdaş
anayasal demokrasinin ve hukukun ge-
reğidir. Bu gereklilik de ne yazõk ki
göz ardõ edilmiştir.
Yüksek yargı yok sayıldı: Ne
yazõk ki, nasõl 12 Eylül anayasasõnõn
yargõ bağõmsõzlõğõna aykõrõ hükümleri
bugüne kadar hep eleştiri konusu
edilmiş ise şimdi yapõlan değişiklik-
lerle bu eleştiriler daha da yoğunlaş-
mõş biçimde sürmeye devam ede-
cektir. Özellikle, yüksek mahkeme-
ler ile yürütme arasõnda uzlaşmazlõk
daha da artarak genişleyecektir. Zira
bu değişikliklerle yüksek mahkeme-
ler yok sayõlmakta, yargõ erki içeri-
sindeki etkinlikleri yok denecek de-
recede azaltõlmõş bulunmaktadõr. İlk
derece mahkemeleri ile yüksek yar-
gõ kurumlarõnõ birbirinden ayrõ ku-
rumlar gibi gösterecek bir davranõş
içine girmek, bu kurumlar arasõnda bir
rekabet ortamõ yaratmak, son derece
tehlikeli ve vahim bir hatadõr. Yar-
gõnõn birlik ve bütünlüğünü, kararlõ bir
uygulama ortamõnõ yok edecek bu
davranõş biçimini çok büyük bir
üzüntü ile gözlemlemekteyiz.
YARSAV’a destek: Örgütlenme
özgürlüğü, tüm çağdaş demokratik sis-
temi benimsemiş ülkelerde olduğu
gibi demokratik temel hak ve özgür-
lükler kapsamõnda kabul edilmiş ve
uluslararasõ sözleşmelerle de güven-
ce altõna alõnmõştõr. Yargõ sistemi içe-
risinde de hâkim ve savcõlara bu hak-
kõ tanõmak, geliştirmek, özgürlükçü de-
mokrasinin gereğidir. Örgütlenme öz-
gürlüğünü engelleyerek, yürütmenin
güdümünde, amaç dõşõ, göstermelik bir
örgütlenme modeli oluşturma çaba-
larõndan vazgeçilmelidir.
Coşar: Makul süre aşıldı
Türkiye Barolar Birliği (TBB) Baş-
kanõ Vedat Ahsen Coşar da konuş-
masõnda özellikle Ergenekon davasõyla
ilgili şu mesajlarõ verdi: “Bu husus-
lar dikkate alındığında, kamuo-
yunda ‘Ergenekon’ olarak bilinen ve
ne zaman sona ereceği belli olmayan
ceza davalarında, makul süre daha
şimdiden aşılmıştır. Bu çok açık bi-
çimde adil yargılanma hakkına ay-
kırıdır, insan hakları ihlalidir. Tür-
kiye’de son zamanlarda gerçekleş-
tirilen tutuklamalar istisna ve önlem
olmaktan çıkmış, kurala ve hatta er-
ken infaza dönüşmüştür. Uzayan ve
makul süreyi çoktan aşan yargıla-
ma süreci, BM kurallarına ve
AİHM’nin emsal nitelikteki karar-
larına uygun değildir.”
İSTANBUL BAROSU BAŞKANI MUAMMER AYDIN:
Referandum toplumsal
kutuplaşmayanedenoldu
İstanbul Haber Servisi - İstanbul
Barosu Başkanõ Muammer Aydın, siyasi
iktidarõn salt yargõyõ kendine bağõmlõ kõl-
mak için giriştiği anayasa değişikliği
paketi için yapõlan referandumun top-
lumsal kutuplaşmaya neden olduğunu
söyledi. Çağdaş Hukukçular Derneği
(ÇHD) İstanbul Şubesi üyeleri ise adli yõ-
lõn, yürütmenin yargõ üzerinde denetim
kurmaya çalõştõğõ bir dönemde açõldõğõ-
na dikkat çektiler.
İstanbul Barosu yönetimi ve üyeleri, ye-
ni adli yõlõn açõlõşõ nedeniyle Sultanah-
met’teki İstanbul Adliyesi’nde bir araya
geldiler. Adliye binasõ önünde basõn
açõklamasõ yapan Baro Başkanõ Muam-
mer Aydõn, mahkemelerde yõğõlan dos-
yalar nedeniyle yargõlamanõn aksadõğõnõ,
adaletin geciktiğini belirtti. UYAP’õn, iş-
leri çoğu zaman durma noktasõna getir-
diğini, CMK uyarõnca görev alan avu-
katlarõn, geriye dönük haksõz vergi yü-
küyle karşõlaştõklarõnõ anlattõ. Çağlayan
ve Kartal adliye binalarõnõn yapõmõnõn bit-
mek üzere olduğunu dile getirerek “Bu-
güne dek bu adliye binalarının inşaat
sürecinde baromuzdan hiçbir şekilde
görüş alınmamıştır. Bu durum mesle-
ğe, meslektaşa ve barolara önem ve-
rilmediğinin bir başka göstergesidir”
dedi. HSYK’ye Adalet Bakanõ ve Müs-
teşarõ’nõn üye olmasõ ve başkanlõk et-
mesinin yargõ bağõmsõzlõğõnõ engelledi-
ğini, yõllardõr bu sistemin değişmesi ge-
rektiğini söylediklerini kaydeden Ay-
dõn şöyle devam etti: “Siyasi iktidar bu
konuda adım atmak yerine, tek başı-
na giriştiği anayasa değişikliği paketiyle
HSYK’nin ve Anayasa Mahkeme-
si’nin yapısını esaslı biçimde değişti-
recek düzenlemelere gitmeyi tercih
etmiştir. 12 Eylül’de yapılmak istenen
değişikliklerle Anayasa Mahkemesi
ve HSYK yani yargı erki, yürütme or-
ganının denetimine alınmak isten-
mektedir. Bu durum kuvvetler ayrılı-
ğı ilkesini temelinden sarsmaktadır.”
Tutuklamanõn tedbir olmaktan çõkõp
bir infaz müessesesine dönüştüğünü
dile getiren Aydõn, “Yıllar yılı içerde
tutuklu kalan sanık ya da şüpheliler
kimi zaman tam olarak neyle suç-
landıklarını dahi bilmeden özgür-
lüklerinden mahrum kalmaktadırlar.
Bu durum adeta bir zulme ve eziye-
te, insan hakları ihlaline dönüşmek-
tedir” dedi. Özel yetkili ağõr ceza mah-
kemelerinde yaşanan sorunlarõn sa-
vunmayõ simgesel olmanõn da ötesine
götürdüğünü vurguladõ.
Çağdaş avukatlardan çağrı
ÇHD İstanbul Şubesi ve Büro Emek-
çileri Sendikasõ (BES) üyeleri de “Adli
yıl başlıyor. Siyasi iktidara güç değil,
halka adalet istiyoruz” yazõlõ pankart-
la, Sultanahmet’teki adliye binasõ önün-
de basõn açõklamasõ yaptõlar. Grup adõna
konuşan ÇHD İstanbul Şube Başkanõ
Taylan Tanay, yasama, yürütme ve
yargõ arasõndaki derinleşen çatõşmaya
dikkat çekerek, yargõ emekçilerinin, ka-
ranlõk mahkeme salonlarõnda, tozlu dos-
yalar ve ilkel çalõşma koşullarõyla, sefa-
let ücretine mahkûm edildiklerini vur-
guladõ. Tanay, “Yeni adli yıl, referan-
dum tartışmalarının gölgesinde açılı-
yor. Anayasa değişikliği yıllardır biri-
ken sorunları çözmeyi amaçlamıyor.
Referandumdan çıkacak sonuç da bu
sorunların çözümüne en küçük bir kat-
kı sunmayacak” diye konuştu.
Ertosun: HSYK
yasadışı dinlendi
? Savcılığa suç duyurusu yapıldı
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Hâkimler
ve Savcõlar Yüksek Kurulu (HSYK) üyesi Ali Su-
at Ertosun, “HSYK binasına yönelik, yasadışı
ortam dinlemesi yapıldığı” iddiasõyla kurul ola-
rak suç duyurusunda bulunduklarõnõ bildirdi. Er-
tosun, YARSAV yöneticilerinin bir süre önce
HSYK’ye ziyarette bulunduğunu belirtti. Bu ziya-
rette yüz yüze yapõlan konuşmalarõn daha sonra
gazetelerde yayõmlandõğõnõ anlatan Ertosun,
“HSYK binasında yasadışı ortam dinlemesi
yapılması ve bunların basın yayın organların-
da yayımlanması nedeniyle” suç duyurusunda
bulunduklarõnõ açõkladõ. Adliye ziyaretleri sõrasõn-
da, hâkim ve savcõlarla yaptõklarõ görüşmelerin
Ağustos 2010’da önce internette, sonra basõnda
yer aldõğõnõ ifade eden Ertosun, kendisinin de ay-
rõca suç duyurusunda bulunduğunu söyledi.
TRT ‘hayır’a kapalı
? Referandum etkinlikleri görülmüyor
FIRAT KOZOK
ANKARA - Referandum sürecindeki taraflõ ya-
yõnlarõyla eleştiri konusu olan TRT bildiğini oku-
yor. Referandumda “evet” oyu kullanacağõnõ
açõklayan BBP’nin neredeyse her etkinliği
TRT’de haber oluyor. Yine tavrõnõ “evet” olarak
açõklayan Saadet Partisi Genel Başkanõ Numan
Kurtulmuş’un açõklamalarõ da geniş bir şekilde
haber bültenlerinde yer alõyor. TRT, DSP, DP ve
Türkiye Partisi’nin yaptõğõ etkinlikleri ise gör-
mezden geldi. DSP lideri Masum Türker’in 19
Ağustos’ta İzmir’de yaptõğõ basõn toplantõsõnõ iz-
leyicilerine aktaran TRT, referandum süreci bo-
yunca partinin diğer etkinlikleri “atladı”. Refe-
randumda Alevilerin tutumu konuşulurken “ha-
yır” diyen büyük örgütler yerine, birçok kişinin
adõnõ bile duymadõğõ “evetçi” örgütlerin temsilci-
leri TRT ekranlarõnda boy gösteriyor.
Özbek: Hükümet torpil istedi
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - HSYK Baş-
kanvekili Kadir Özbek, hâkim ve savcõ atamalarõ için
hükümet kanadõndan kendilerine çok sayõda torpil ta-
lebi geldiğini açõkladõ.
Yargõtay Başkanõ Hasan Gerçeker, adli yõlõn açõlõ-
şõ dolayõsõyla TBMM bahçesinde resepsiyon verdi. Re-
sepsiyona yürütme kanadõndan kimse katõlmadõ. Re-
sepsiyonda gazetecilerin sorularõnõ yanõtlayan Öz-
bek, bir gazetecinin Başbakan Tayyip Erdoğan’õn hâ-
kim ve savcõ atamalarõna yönelik söylediği “Dedele-
rin talimatı ile atama dönemi sona erdi” şeklinde-
ki sözlerinin anõmsatõlmasõ üzerine, “Bu tip talepler
her zaman gelir. Önemli olan kurulun kararıdır”
dedi. Özbek bu tür referanslarõn Türkiye’nin gerçeği
olduğunu belirterek “Hükümet kanadından benim
saygı duyduğum birçok kişinin şu anda benden re-
ferans olduğu notlar var ancak ben bugüne kadar
kendilerine duyduğum saygı sebebiyle de bir açık-
lamada bulunmadım. Söz konusu kişiler bana te-
lefon açtı hatta şu an genel başkan yardımcısıdır.
Hâkim ve savcıların atamalarına ilişkin referans not-
larıdır bunlar” dedi. Özbek, bu kişilerin arasõnda ba-
zõ komisyon başkanõ ve kõdemli bir milletvekili oldu-
ğunu vurguladõ. Özbek, bu kişilerin hâkim ve savcõ ata-
malarõna ilişkin kendilerine geldiğini dile getirerek, bu
tür pek çok notun da ellerinde bulunduğunu kaydetti.
Özbek “Birileri referans oldu diye onun gereğinin
yapılması söz konusu olamaz ancak gerçek orada-
ki sicil durumuna uygun davranma ne ise kurulda
gerçekleşen olay odur” dedi. Özbek, bunlarõ atama
krizi sõrasõnda da gündeme getirmediğini belirterek, “Bu
bana yakışmaz” dedi.
Resepsiyona katõlan Yargõtay Başsavcõsõ Abdur-
rahman Yalçınkaya da BDP’nin demokratik özerk-
lik talebinin anõmsatmasõ üzerine ifade özgürlüğünü des-
teklediklerini dile getirerek şöyle konuştu: “Söylem-
lerin fiiliyata geçmesi durumunda anayasa ve ya-
sadaki yaptırımlar bütün partiler için uygulanır. Et-
nik, aşırı dinci, sizin tabirinizle karizmatik ya da
marjinal partilerin hiçbirinin fiili duruma geçme-
mesi gerekiyor. Şu anda fiili durum da yok. Söy-
lemler fiili duruma dönüştüğünde başsavcılığın gör-
evi başlıyor.” Öncelikle yasaya aykõrõ dinlemeler ko-
nusunun ele alõnmasõ gerektiğini vurgulayan Yalçõn-
kaya, dinlemelerin içeriğinin daha sonra yorumlana-
cağõnõ söyledi. Yalçõnkaya, “Vatandaşlarımız gönül
rahatlığıyla sandığa gidip oyunu kullansın. Bizim
görevimiz, referandum sonrasında başlıyor” dedi.
HSYK Başkanvekili
Kadir Özbek bir gaze-
tecinin, “13 Eylül’de
nasıl bir Türkiye’ye
uyanacağız?” sorusu-
na, “Önceki 12 Ey-
lül’den daha iyi olaca-
ğını tahmin ediyorum”
yanıtını verdi. YAR-
SAV Başkanı Emine
Ülker Tarhan, Ali Su-
at Ertosun’u ziyareti
sırasında yapılan or-
tam dinlemesiyle ilgili
olarak, “Ortam dinle-
meleriyle ilgili tam bir
hukuk katliamı süre-
gelmiştir. Hukuka çok
ağır bir saldırı vardır.
Bu dinlemeler haince,
alçakça ve adeta bir
hamamböceği tarzı
olarak nitelendirilebi-
lir” diye konuştu.