Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
CMYB
C M Y B
ekonomi@cumhuriyet.com.tr
EKONOMİ POLİTİK
ERİNÇ YELDAN
IMF’den Aykırı Sesler
IMF, kuşkusuz, belli bir tüzük çerçevesinde ve
parti disiplini içerisinde çalışan bir örgüt değil.
Vaşington’un meşhur Pensilvanya caddesinde
Beyaz Saray konutuna yürüyüş mesafesinde
konuşlanan genel merkezinde ve sayıları yüzü
aşkın uluslararası bürolarında binlerce uzman
çalışıyor. Bu uzmanların ürettikleri çalışma
raporları ve önerdikleri politikalar hemen her
defasında bir “üst” kademedeki uzmanların
“onayıyla” yayımlanmasına rağmen, IMF’nin alışık
olduğumuz geleneksel neoliberal politika demeti
arasında aykırı sayılabilecek bazı çalışmalar da
gözümüze çarpıyor.
Örgütün “imzasını” taşıyan böylesi bir çalışma,
IMF’nin 13 Eylül tarihinde Uluslararası Çalışma
Örgütü ile birlikte Oslo’da sürdürdüğü bir karşılıklı
diyalog toplantısında kaleme alınmış. “Büyüme,
İstihdam ve Sosyal Dayanışmanın Güçlükleri” (*)
konulu bu ortak konferansın tartışma metni son
derece çarpıcı gözlem ve analitik sonuçlarla
yoğrulmuş. Raporun ilgimizi en çok çeken “ikili
istihdam sistemi” başlıklı beşinci bölümünü
aşağıda okuyucularımızın ilgisine sunuyorum.
“Son yirmi yıl boyunca OECD ülkeleri işgücü
piyasalarında esnekliği arttırmak için, sürekli
kontratlar aracılığıyla katı istihdam güvencesi
taşımayan, geçici iş kontratlarını uygulamaya
koydular. Bu uygulama geçici istihdamın hızla
yaygınlaşmasına yol açtı. İspanya’da toplam
istihdamın yaklaşık yüzde 30’u (OECD içindeki en
yüksek oran) bu tür geçici istihdam biçimine
dayanmaktaydı.
Esneklikteki bu artış sonucu, bu tür ikili istihdam
yapısına sahip ekonomilerde, istihdamdaki
değişmelerin üretim düzeyine daha yakından tepki
vermesi beklenir. Bu tespit büyük durgunluk
altında İspanya’da istihdamın neden yüzde 20’yi
aşan oranda daralmış olduğunu da açıklıyor.
(Gene IMF tarafından yapılan bir çalışmaya göre)
İspanya’nın işgücü piyasalarının analizi geçici
istihdam biçimlerinin son krizde zayıf halkayı
oluşturduğunu; büyük istihdam kayıplarına neden
olduğunu; bazı üretici sektörleri orantısız şekilde
etkilediğini; ve olası diğer özümseme ve uyum
süreçlerini de devre dışı bıraktığını gösteriyor. (**)
İlke olarak, ikili istihdam yapısı sayesinde
durgunluktan çıkmakta olan şirketlerde yeniden
geçici istihdamdaki kayıpların telafi edilmesi
anlamına geleceği beklenir. Bunun gerçekten söz
konusu olup olmadığını bekleyerek göreceğiz.
Ancak bu beklenti gerçekleşse dahi, bu sistemin
uzun dönemde eşitlik ve hakkaniyet ilkeleriyle
bağdaşmadığı yönünde önemli kaygılar var.
Toplam istihdam içinde yüksek oranda geçici işçi
barındıran ülkelerde, hiç de şaşırtıcı olmayacak
biçimde, işçilerin gelir ve sosyal hakları arasında
büyük farklılıklar oluşmakta. Bu farklılıklar uzun
dönemde geçici işçilerin giderek daha da
güvencesizleşmelerine, meslek içi eğitim
olanaklarından dışlanarak ileride olası istihdam
olanaklarını da yitirmelerine neden oluyor.
Ancak, eşitlik sorunundan da ötede,
esnekleştirilmiş geçici istihdam biçimiyle birlikte
yüksek güvence altında olan ve sürekli istihdam
edilen işgücünün bir arada olmasının aslında
işsizliği daha da arttırdığı ve verimsiz
olduğuna dair karşı konulmaz kanıtlar ve
kuramsal çalışmalar var. İkili istihdam sistemlerinin
işsizlik üzerine bu tip ters etkileri, düşük
üretkenliğe sahip işçilerin çok yüksek bir dolaşıma
sahip olmasının yarattığı daha düşük üretim ve
dolayısıyla, daha düşük istihdamın doğrudan bir
sonucu” (sf. 35-6).
Halbuki daha bundan bir ay önce, temmuz
ayında ülkemizi ziyaret etmiş olan IMF heyetinin
“IV. Madde Program-Sonrası İzleme” raporu
yayımlanmış idi. IMF’nin 10/278 No’lu ve “onaylı”
Türkiye raporu, bundan sonra büyümenin niteliği
ile ilgili olarak en büyük tehlikenin “iç talebe dayalı
büyüme” olduğunu vurgulamakta ve “iç talebin
dış talep ile ikamesinin mümkün olmadığını”
yazmaktaydı. Böylece IMF’nin Türkiye raporu,
“bir an önce genişleyici mali ve para
politikalarından vazgeçilmesini“ önerirken;
“işgücü piyasalarının kuralsızlaştırılması, ücretli
emeğin esnekleştirilmesi ve istihdamdaki
katılıkların (iş güvencesinin) kaldırılmasının dış
rekabet için gerekli olduğunu” savlamaktaydı.
IMF’nin, OECD’nin gelişmiş Batı ekonomileri
için istihdamda ikili bir yapı yaratan
esnekleştirilmiş geçici işçiliğe ilişkin eşitlik ve
verimlilik kaybı üzerine karşı konulmaz kanıtlar ve
kuramsal çalışmalarla desteklenen uyarılarının,
Türkiye benzeri “yükselen piyasa ekonomileri”
(gelişmekte olan ülkelerin yeni tanımı) söz konusu
olduğunda göz ardı edilmesinin kuşkusuz bu
satırları aşan nedenleri var. Yirminci yüzyılın son
çeyreğinde yükselen neoliberal küreselleşme
dalgasının ve yeni-emperyalizmin yürütücü
kurumları arasında yer alan IMF’nin kaleme aldığı
bu satırlar bizleri hiç de şaşırtmıyor.
(*) IMF ve ILO (2010) “The Challenges of
Growth, Employment and Social Cohesion”
konulu ILO-IMF ortak konferansına sunulan
tartışma tebliği, Eylül 2010, Oslo.
(**) “Cross cutting themes in employment
experiences during the crisis” Strategic Policy
and Review Department, IMF, 2010.
ozlem.yuzak@cumhuriyet.com.tr
Tartışmasız bir gerçeği vurgulayalım öncelikle:
Bu ülkede gündemi belirleyen daima siyaset
oluyor. Aslında siyaset demek bile doğru değil.
Siyasi çekişmeler ve bunun etrafında gelişen
sistematik olaylar, polemikler, kurmacalar
dizisi... Ya da “günü kurtarmak” üzerinde
süregelen bir devinim...
Peki ya gelecek? Öyle uzun bir süre bile değil,
örneğin 2020 yılında nasıl bir dünyada yaşıyor
olacağız? Teknolojik ilerleme, mobil iletişim bize
nasıl bir yaşam hazırlıyor? Eğitimden, ulaşıma,
enerjiden, sağlığa neler değişecek? Biz Türkiye
olarak bu değişimin takipçisi mi olacağız? Kimi
alanlarda önce rol alabilecek miyiz? Ya da
değişimi yönetebilecek miyiz? Bu ve benzeri
sorular aslında yaşamsal öneme sahip. Özellikle
bizim gibi genç nüfusa sahip, üstelik jeopolitik
konumu itibarıyla hassas bir bölgede olan
Türkiye için. Ve ne yazık ki asla politika
yapıcıların düşünsel faaliyetleri içinde yer
alamıyor. Oysa yeni sorunları da beraberinde
getirecek değişimi, tüm kurumların irdelemesi ve
anlaması şart.
Bu vurguyu yaptıktan sonra Vodafone
Grubu’nun desteği ile yaşama geçen küresel bir
tartışma forumundan bahsetmek istiyorum. Adı
Gelecek Gündemde (The Future Agenda). 12 ay
önce başlatılan projeye Türkiye de dahil edilmiş.
“Gelecek Gündemde” programı insanlığın ortak
geleceğini ilgilendiren 16 ana başlık altında
toplam 50 konuyu küresel düzeyde uzmanlara
tartıştıran bir proje. Amaç 2020 yılına ilişkin 200
sağlıklı öngörüyü oluşturabilmek. Ele alınan 16
ana başlık arasında dijital ortamda gerçeği
sahteden ayırmak, insanların seçeneklerinin
sınırlanması, kentler, iletişim teknolojileri
sayesinde sürekli bağlantı halinde olmak,
döviz, veri, enerji, gıda, kimlik sorunları,
sağlık, göç, para, ulaşım, su, atıklar ve
çalışma koşulları yer alıyor. Yöntem olarak
önce her ana başlıkta bir uzman görüş belirtiyor
ve alt konuları gündeme getiriyor. Daha sonra
bu görüşler tartışmaya açılıyor ve global
düzeyde katkılar yapılıyor. Bugüne kadar çok
farklı ülkelerden 2 bini aşkın katılımcının
görüşlerini aktardığı Program’ın dünyadaki
yaygınlığı hızla artıyor. Zira hem değişimi
anlamanın hem de değişimin getireceği
sorunlara çözümün ancak katılımcı bir modelle,
ortak akılla üretilebileceğine inanıyor artık
insanlar. www.futureagenda.org’da küresel
ölçekte ele alınan konular ve tespitler gerçekten
ilginç. Kentlerin Geleceği konusu örneğin. Şöyle
bir göz atıyorum. Mumbai’ye örneğin saatte 42
kişi yerleşiyormuş. Platformda kentsel göçün
daha da artacağı öngörüsünden yola çıkılarak
buna uygun bir altyapının yaratıcı çözümlerle
nasıl oluşturulacağı tartışılıyor. Konut
politikalarının eğitim, ulaşım, enerji, çevre,
tüketim modelleri, çocuk ve yaşlı bakımı ile
bağlantılı olarak planlamasının gerekliliğine
vurgu yapılıyor. Kentsel dönüşüm, Türkiye’de
olduğu gibi rantsal pay kapma yarışı değil
gerçek bir planlama olarak ele alınıyor
anlayacağınız...
İnsanların seçeneklerinin geleceği konusu
örneğin... Çin, Hindistan ve diğer gelişmekte
olan ekonomilerin küresel pazar yerleri haline
geldiği bir dönemin içindeyiz. Var olan 800
milyon ABD ve Avrupalı tüketiciye 4 milyar yeni
tüketici daha eklenmiş durumda. Peki insanların
önlerindeki seçenekler artıyor mu? Yoksa kanun
düzenleyiciler, medya ve kamuoyu tarafından
seçeneklerin sınırlandırılması mı gündemde?
Seçenekler bizim bilgileri elde etme
kabilitiyetimize mi bağlı olacak? Perakendecilik
nasıl şekil değiştirecek?
Bu çalışmanın Türkiye ayağında ise 16 küresel
başlıktan Türkiye’nin gelecek gündemiyle ilgili
olacağı öngörülen 6 ana konu başlığı seçildi. Bu
konularda, iş ve sivil toplum yaşamının liderleri
kendi görüşlerini sunarak, programa katkıda
bulundular. Bu tartışmayı da
www.gelecekgundemde.org adresinden takip
edebileceğiniz gibi katılımcı olarak da fikirlerinizi
yazabilirsiniz.
Denemeye ne dersiniz?
Biraz da Geleceği Tartışmaya Ne Dersiniz?
B
Vergi denetiminde adalet isteriz
Ekonomi Servisi - Uluslararasõ Ya-
tõrõmcõlar Derneği (YASED) Başkanõ Pi-
raye Antika vergi sisteminin vergi ta-
banõnõ genişletme ve kayõt dõşõlõğõ azalt-
ma vizyonu doğrultusunda geliştiril-
mesi gerektiğini belirterek “Bu doğ-
rultuda ‘Gelir Vergisi Reformu’nun bir
an önce gerçekleştirilmesini istiyo-
ruz. Vergi ve teşviklere ilişkin dü-
zenleme ve uygulamalardan kaynak-
lanan sorunlar ve kayıt dışı ekonomi
uluslararası doğrudan yatırımların
önündeki en önemli üç engel” dedi.
Modern vergi idaresi ve homojen ver-
gi denetimiyle gönüllü uyumun arttõ-
rõlmasõ gerektiğine dikkat çeken Anti-
ka, ayrõca vergi oranlarõnõn sistematik
ve uygulanabilir bir stratejik plan da-
hilinde kademeli olarak düşürülmesi ge-
rektiğine dikkat çekti.
Antika, YASED üyeleri ile Maliye Ba-
kanõ Mehmet Şimşek’in bir araya geldi-
ği toplantõda şu açõklamalarõ yaptõ:
“Vergi incelemelerinin saydam ve
homojen ilkeler çerçevesinde yürütül-
mesi, kurumsal yönetim ve risk so-
rumluluğu açısından çok titiz olan
üyelerimiz açısından büyük önem ta-
şıyor. Bu konudaki uygulamaların
haksız veya ayrımcı davranıldığı izle-
nimine yol açmaması yatırımcı güve-
ni açısından son derece önemli.”
‘Mali Kural’ı unutun
Maliye Bakanõ Şimşek çõkõşta gaze-
tecilerin ‘Mali Kural’ ile ilgili sorula-
rõnõ yanõtlarken, “Mali Kural’ın şu an
itibarıyla yakın bir dönemde günde-
me geleceği ihtimalini ben görmüyo-
rum. Gündemde yok. O çerçevede faz-
la söyleyecek bir şey yok” dedi.
YASED Başkanõ Piraye
Antika, Bakan Şimşek’in
de katõldõğõ toplantõda,
“vergi incelemelerinin
saydam ve homojen
ilkeler çerçevesinde
yürütülmesinin
kurumsal yönetim ve
risk sorumluluğu
açõsõndan çok
titiz olan üyeleri
için büyük
önem
taşõdõğõnõ”
söyledi.
İSTANBUL, IFC’NİN
OPERASYON MERKEZİ OLDU
DİVAN GRUBU
ULUSLARARASI ARENADA
Divan Grubu, marka bazõnda ulus-
lararasõ bilinirlik ve diğer uluslararasõ
zincir otel gruplarõyla eşit rekabet gü-
cü kazanmak amacõyla Türkiye’de
tüm otelleriyle ‘Preferred Hotel Gro-
up’ üyesi oldu. Divan bu üyelikle
uluslararasõ rekabeti hedefliyor. Di-
van Grubu Oteller, Restoranlar ve Zi-
yafet Birimleri Operasyonlarõn-
dan Sorumlu Genel Müdür Yar-
dõmcõsõ Murat Gün, bu üyelikten
sonra Divan markasõnõn aynen
devam edeceğini, bu sene so-
nunda da otel sa-
yõlarõnõ 10’a çõka-
racaklarõnõ söyle-
di. Gün ayrõca Di-
van İstanbul’un Ocak 2011’de tekrar
açõlacağõnõ yakõn zamanda da Divan
Bursa ve Kuzey Irak’da Divan Erbil’i
faaliyete sokacaklarõnõ ifade etti. 75
ülkede 700’den fazla üyesi ile, iş ve tu-
ristik oteller için global an-
lamda yüksek satõş perfor-
mansõ, pazarlama ve tek-
noloji desteği tedarikçisi
olan ‘Preferred Hotel
Group’ tatil, iş gruplarõ,
bireysel rezervasyon kay-
naklarõyla kurduklarõ iş-
birliği sonucu, üye otel-
lerin daha fazla satõş
y a p m a s õ n õ
sağlõyor.
VAKIFBANK
VE PETROL
OFİSİ’NDEN
İŞBİRLİĞİ
VakõfBank ile akaryakõt dağõ-
tõm ve madeni yağ şirketi Pet-
rol Ofisi (PO) akaryakõt alõm-
larõnda kredi kartlarõnõ kulla-
nõmõ teşvik etmeyi ve her iki ku-
rumun iş hacminde sinerji ya-
ratmayõ amaçlayan yeni bir iş-
birliğine imza attõ. Vakõfbank
Genel Müdürü Süleyman Kal-
kan ve PO CEO’su Melih Tür-
ker’in katõlõmõyla duyurulan iş-
birliğiyle, VakõfBank’tan pla-
ka kredisi kullanan tüm ticari
araç sahiplerinin, VakõfBank
BusinessCard’larõ ile eylül iti-
barõyla yõl boyunca anlaşma-
lõ PO istasyonlarõndan yapa-
caklarõ akaryakõt veya otogaz
alõmlarõnda yüzde 5 Worldpu-
an kazanacaklarõ bildirildi.
Kazanõlan puanlar, anlaşma-
lõ PO istasyonlarõnda ücretsiz
akaryakõt veya otogaz alõmõn-
da kullanabilecekler. Vakõf-
Bank kart sahipleri, PO’nun
müşterilerine sunduğu Positi-
ve Card olanaklarõndan da
yararlanabilecekler.
Dünya Bankasõ kuruluşu Uluslararasõ Finans Ku-
rumu (IFC), İstanbul’daki bölgesel ofisini büyüte-
rek IFC’nin merkezi Washington DC dõşõnda yer
alan ilk operasyon merkezi haline getirdi. İstanbul
ofisi, Güney Avrupa ve Orta Asya’da 13 ülkeye hiz-
met veriyordu. İstanbul Operasyon Merkezi ise, Av-
rupa ve Orta Asya, Orta-
doğu ve Kuzey Afrika’yõ
içeren EMENA bölgesin-
de 30 ülkeye hizmet ve-
recek. IFC Asya, Avrupa,
Orta Asya, Ortadoğu ve Kuzey Afrika’dan Sorum-
lu Başkan Yardõmcõsõ Rashad Kaldany, IFC’nin Was-
hington’daki merkezi dõşõnda çalõşan ikinci başkan
yardõmcõsõ olacak. Kaldany’in yanõ sõra 3 bölgesel
endüstri direktörü ve bir risk direktörü İstanbul ofi-
sinden, iki bölge direktörü de Kahire ve Moskova
ofislerinden bölgeye destek verecek.
İskenderun’a
en yüksek teklif
Limak’tan
Yeni plana göre oy hakkõ artacak ancak ülke zorunlu denetimden de geçecek
Türkiye IMF’de sõra atlayacakEkonomi Servisi - Devlet Demir-
yollarõ İşletmesi Genel Müdürlüğü’ne
ait İskenderun Limanõ’nõn 36 yõl süre
ile işletme hakkõ devri yöntemiyle
özelleştirilmesi ihalesinin nihai pa-
zarlõk görüşmesinde en yüksek tekli-
fi, 372 milyon dolarla Limak Yatõrõm
Enerji Üretim İşletme Hizmetleri ve İn-
şaat AŞ verdi. İskenderun Limanõ,
2005’te ihaleye çõkarõlmõş ve bu iha-
lede en yüksek teklif 80 milyon dolar
olmuştu. Ancak söz konusu ihale da-
ha sonra iptal edilmişti.
Özelleştirme İdaresi Başkanvekili
Ahmet Aksu’nun komisyon başkan-
lõğõnda yapõlan nihai pazarlõk görüş-
mesinde ilk olarak kapalõ elemesiz tek-
lifler alõndõ. Elemesiz turda en yüksek
teklif 160 milyon dolar oldu. Daha son-
ra elemeli yazõlõ turlara geçildi. Top-
lam 6 tur olarak gerçekleştirilen elemeli
yazõlõ turlarõn ilk turunda en yüksek tek-
lif 255 milyon 100 bin dolara çõktõ. Li-
mak dõşõnda ihaleye şu firmalar katõl-
dõ: Assan Panel, Yõldõrõm Holding, IC
İçtaş İnşaat, PSA-Akfen, CEY, Kum-
port, YDA İnşaat-Alp Ateş-Butros
Deniz Ortak Girişim Grubu, Global Li-
man, Çelebi-Kolin, Gemport-Limar,
Anadolu Girişim Grubu.
Akdeniz’in kuzeydoğusunda ko-
nuşlanan İskenderun Limanõ, Ortado-
ğu ülkelerine olan aktarma trafiğine ol-
duğu kadar Güney ve Güneydoğu
Anadolu bölgelerine de hizmet veriyor.
Bu bakõmdan, aktarma limanõ olarak
önemli bir role sahip liman, 1400 met-
re uzunluğunda bir mendireğe sahip.
Demiryolu, karayolu şebekesi ile
bağlantõlõ genel amaçlõ bir liman olan
İskenderun Limanõ, dökme, Ro-Ro
ve karõşõk eşyaya hizmet veriyor.
60.000 ton kapasiteli TMO’ya ait
bir beton siloya sahip olan limanda
rõhtõmla bağlantõlõ bir konveyör sis-
temi mevcut ve ayrõca, yükleme hõ-
zõ saatte 350 ton, boşaltma hõzõ saat-
te 250 ton olan bir cevher konveyö-
rü de bulunuyor.
Sistemik önem nedeniyle daha önce
isteğe bağlõ yapõlan denetimleri artõk
zorunlu olarak yapacağõnõ açõklayan
fonun yeni planõna göre, Avrupa
ülkelerinin oy hakkõ da
sõnõrlandõrõlõyor.
Tevfik Bilgin: Ey bankalar
kendinize çekidüzen verin
Ekonomi Servisi - Bankacõlõk Düzenleme
ve Denetleme Kurumu (BDDK) Başkanõ
Tevfik Bilgin, bankalarõn uyguladõğõ ko-
misyon ve işlem ücretlerinin yüksek olduğuna
işaret ederek “Evet kâr marjları daraldı.
Ama kâr marjlarının daralmasının karşı-
lığını buradan karşılamayın lütfen” dedi.
İstanbul Finans Zirvesi öncesinde gazete-
cilerin sorularõnõ yanõtlayan Bilgin, komisyon
ve ücretlerin bankalarõn hakkõ olduğunu an-
cak mantõklõ makul müşteriyi üzmeyecek tu-
tarlarda olmasõ gerektiğini ifade etti. BDDK
Başkanõ, “Birisi 10 lira alırken, bir diğer
banka 60-70 lira alıyor. Ya da konut kre-
disi alıyorsunuz, vezneye gittiğiniz zaman
size ek sigorta maliyetleri çıkmış. Siz bu-
nu bilmiyorsunuz. İstemediniz. Dolayı-
sıyla biz şunu söylüyoruz; ey bankalar bu
gibi hususlarda müşterinin haklarına da
lütfen dikkat ediniz” dedi. Bankalarõn bu so-
runu çözeceğine inancõnõ dile getiren Bilgin,
çözüm bulunamõyorsa şu anda arzu etme-
dikleri yollara da başvurabileceklerini belirtti.
Munzam karşõlõklarõn arttõrõlacağõnõ ba-
sõndan öğrendiğini belirten Bilgin, “Mun-
zam karşılığın uygulandığı sektör benim
sektörüm. Ama artıp azaldığını gazete-
lerden öğreniyoruz. Bu gibi koordinas-
yonun daha kuvvetli olması gerektiğini
düşünüyorum. Belki de bizim zama-
nında söyleyebileceğimiz bazı şeylerimiz
olabilirdi” diye konuştu.
Ekonomi Servisi - Uluslararasõ Para Fo-
nu’nun (IMF) üzerinde çalõştõğõ plana göre, Tür-
kiye’nin fondaki oy hakkõ arttõrõlacak. Ancak,
önceki gün bir açõklama yapan fon, aralarõnda
Türkiye’nin de bulunduğu 25 ülkenin finans
sektörünü zorunlu denetimden geçirecek.
Reuters Haber Ajansõ’nõn ele geçirdiği met-
ne göre, IMF’deki reform süreci çerçevesinde,
Türkiye’nin, fondaki oy hakkõ arttõrõlarak
30’lu sõralardan 20. sõraya yükseltilecek.
Yeni plana göre, Çin’in, IMF’de, ya ABD’den
sonra ikinci ya da Japonya’dan sonra üçüncü sõ-
raya yükseltilmesi hedefleniyor.
Plan, gelişmekte olan ülkelere daha çok oy
hakkõ getirirken Avrupa ülkelerinin oy hakkõnda
da kõsõntõ içeriyor.
Çin ve Rusya, yaptõklarõ ortak açõklamada,
IMF’de, gelişmekte olan ülkelere daha çok oy
hakkõ verecek yeni kota reformunun, kasõmda,
Güney Kore’de yapõlacak G20 zirvesinden ön-
ce tamamlanmasõnõ istedi.
Öte yandan IMF, sistemik öneme sahip 25
ülkenin finans sektörlerini zorunlu denetim-
lerden geçireceğini açõkladõ. 25 ülke arasõnda
Türkiye de yer alõyor. Daha önce bu denetim-
ler isteğe bağlõ yapõlõyordu. IMF’nin izleyeceği
ülkeler arasõnda ABD, İngiltere, İsviçre, İsveç,
İspanya, Güney Kore, Singapur, Hindistan, Ja-
ponya, Çin ve Almanya gibi ülkeler yer alõyor.
Fondan önceki gün yapõlan açõklamada bu gru-
bun küresel finans sisteminin yaklaşõk yüzde
90’õnõ, küresel ekonomik aktivitenin de yüz-
de 80’ini oluşturduğu, G20 üyelerinden 15’inin
burada da yer aldõğõ ifade edildi.
Açõklamada, “Uygulama, büyük ve küre-
sel olarak birbirleriyle bağlantılı ülkelerde
finansal dengesizliklere yol açan son krizden
çıkarılan derslerin dikkate alınmasıyla, fo-
nun ekonomik denetimini güçlendirme yö-
nünde önemli bir adımdır” denildi.
B‹ L G ‹ T O P L U M U N A D O / R U / Ö Z L E M Y Ü Z A K
Borsa ‘ilk kez’ 65 bini aştı
Ekonomi Servisi - İstanbul Menkul Kõymetler
Borsasõ (İMKB) dün yüzde 1.49 yükselişle 65 bin
590 puana ulaştõ ve tüm zamanlarõn en yüksek se-
viyesinden kapandõ. Borsa endeksi günün tama-
mõnda 962 puan yükseldi. Endeks bundan önceki
kapanõş rekorunu 64 bin 627 puanla önceki gün kõr-
mõştõ. Endeksin geçen hafta sonuna göre artõşõ 2.10’a
ulaşõrken, geçen ay sonuna göre artõş oranõ yüzde
9.37, geçen yõl sonuna göre artõş oranõ da yüzde
24.16 olarak gerçekleşti.
Öte yandan TL’nin dolar karşõsõndaki yükselişi
sürdü. Merkez Bankasõ (TCMB) kapanõş kurlarõna
göre lira, dolar karşõsõnda yüzde 0.12, Avro karşõ-
sõnda yüzde 0.27 değer kazandõ. TCMB, gösterge
dolar kurunu 1.4669/1.4740 lira, Avro kurunu
1.9724/1.9819 lira olarak ilan etti.
FİNANS MERKEZİNE DOĞRU
Finans merkezi olma iddiasında olan İstanbul, aynı
tarihlerde iki önemli zirveye ev sahipliği yapıyor.
Global Ekonomik Sempozyum ve İstanbul Finans
Zirvesi de uluslararası bankacılık ve finans dünya-
sının önemli isimlerini bir araya getiriyor. Glo-
bal Ekonomik Sempozyumu’na Belçika
Başbakanı Yves Leterme ile Başbakan
Yardımcısı Ali Babacan da katıldı.
29 EYLÜL 2010 ÇARŞAMBA CUMHUR YET SAYFA
EKONOMİ 13