22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CMYB C M Y B 8 MAYIS 2010 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER 7 İstanbul Haber Servisi - 1. Ordu Komutanlõğõ’nda 2003 yõlõnõn mart ayõnda yapõlan seminerde hazõrlandõ- ğõ iddia olunan Balyoz Güvenlik Ha- rekât Planõ’na ilişkin ayrõ bir soruş- turma yürüten askeri savcõlõk tarafõn- dan iki ayrõ bilirkişiye hazõrlatõlan raporun ikincisinde de çarpõcõ tespit- ler yapõldõ. Bilgisayarlarda 1998 yõlõ- na kadar geri gidilerek yapõlan ince- lemede söz konusu seminer faaliyet- leriyle ilgili bilgilere ulaşõlamadõğõna dikkat çekildi. Balyoz Planõ’nõn 2003 yõlõnda hazõrlandõğõna ve son- radan ekleme yapõlmadõğõna dair ra- por veren TÜBİTAK’õn çelişkilerine de vurgu yapõlan askeri bilirkişi ra- porunda, kurumun incelediği CD’le- rin orijinal olup olmadõğõna ilişkin bilgi bulunmadõğõnõn altõ çizildi. Muhabere Yarbay Birol Çelik ta- rafõndan hazõrlanan 4 sayfalõk diğer bilirkişi raporunda, talimat üzerine tüm karargâhta, depolarda, çalõşma yerlerinde 2003 yõlõ Mart ayõ ve ön- cesinde seminer faaliyetleri kapsa- mõnda tanzim edilmiş bilgi ve belge- lerin araştõrõldõğõ anlatõldõ. Raporda, sadece CD ve dosya bilgilerine ba- karak söz konusu dokümanlarõn ger- çek olduğunun anlaşõlamayacağõ be- lirtildi. Kullandõklarõ teknik ile 15 defa formatlanmõş bilgisayarlarõn ilk formatõna ulaşõldõğõ ancak söz konu- su bilgilere rastlanamadõğõ belirtildi. ‘Kötü niyetli değişiklikler’ Raporda şu noktalara vurgu yapõl- dõ: “TÜBİTAK araştırması sadece uyum gözetmiş, orijinal olup olma- dığı ile ilgili bir sonuca varama- mıştır. İnceleme konusu kriterlere ilişkin olarak son kullanıcı, dokü- manın oluşturulduğu tarih ve saat bilgisi, doküman üzerinde işlem yapan son on yazar bilgisi, en son kaydedilme zamanı, kaç kez işlem yapıldığı, en son çıktı alınan tarih ve zaman, dokümanın yazarı, do- kümanın oluşturulduğu kurum ile ilgili bilgiler ve dokümanın başlık bilgileri gibi kısımlarda kötü niyet- li olarak değişiklik yapılması ihti- mali mevcuttur. Bunun için en çok iki yol izlenebilir. Bahsi geçen programlar internetten rahatça yüklenebilir... Belirtilen bu deği- şiklikler kapsamında incelenen CD’lerin bu şekilde değiştirildiği- nin tespiti çok zordur. ” Tarihlerde hata vurgusu Bilirkişi raporunu hazõrlayan Çelik, TÜBİTAK’õn raporuna esas teşkil eden dokümanlardan yüzde 30’nu kapsayan bölümünün yazõcõya gönde- rilme tarihinin dosyanõn oluşturulma tarihinden önceki tarihleri içerdiğini vurgulayarak “Normal olarak dos- yanın oluşturulması sırasındaki ta- rihin, yazıcıya gönderilme tarihin- den daha önceki bir tarihe ilişkin olması gerek. İnceleme raporunda buna değinilmemiş olduğunu, söz konusu uyumsuzluğun göz ardı edildiğini belirledim” dedi. Kısaltma yok Çelik, CD’de ad, soyad ve kurum adlarõnõn askeri birimlerdeki mutat uygulamanõn aksine açõkça yazõldõ- ğõnõ normal sõnõrlarõn dõşõnda hare- ket edildiğini belirtti. Çelik, bunun için özellikle gayret sarf edilmiş ola- bileceğini kaydetti. Raporun son bö- lümünde şu tespitler yer aldõ: “Her zaman için istenilen tarihler ve kullanıcı bilgilerine ait doküman oluşturulup söz konusu tarihlere ait program ve CD’ler kullanıla- rak CD oluşturulması mümkün- dür. Dokümanların büyük çoğun- luğunun normal askeri faaliyetle- re ilişkin olduğu, kullanıcı ve ta- rih bilgilerinden yararlanılarak hazırlanmış dokümanların ve CD’lerin gerçek belgelerin arasın- da serpiştirilmesi ya da var olan belgelerin değiştirilmesi suretiyle yanıltıcı doküman ya CD elde edilmesi ve bu yönde kanaat oluş- turulması imkân dahilindedir.” ‘Silivri Yargõlama Kampõ’ndayõz’ diyen gazetemiz yazarõ Balbay, Ergenekon davalarõnda düşünce soykõrõmõ yapõldõğõnõ söyledi ‘Hitler Silivri’deki iddianamede’ HATİCE TUNCER Gazetemiz yazarõ Mustafa Bal- bay, “Hitler’i tarih sayfalarında aramayın. Silivri’deki iddiana- meler arasında” dedi. Düşüncele- rin, kitaplarõn, yaşam biçiminin yargõlandõğõnõ ifade eden Mustafa Balbay “Bu düşünce soykırımı değildir de nedir?” diye sordu. 2. Ergenekon davasõnõn dünkü 61. duruşmasõnda sanõk ve avukatlarõ- nõn talepleri dinlendi. Balbay, Cum- huriyet gazetesinin Türk Metal Sen- dikasõ ile birlikte Strateji eki çõkar- dõğõnõ anlatarak, “2004’te Strateji ekini çıkartırken ileride bunun te- rör örgütü faaliyeti sayılacağına değil inanmak, aklım almazdı” de- di. İddianamede “Türk Metal Sen- dikası Genel Başkanı Mustafa Özbek ile Mustafa Balbay ara- sında henüz saptanamamış derin bir ilişki bulunduğu” şeklinde bir iddianõn yer aldõğõnõ anõmsatan Bal- bay, “Bu nasıl hukuk” diye sordu. Cumhuriyet gazetesinin 86. kuruluş yõlõnõ kutladõğõnõ ifade eden Balbay Cumhuriyet gazetesinde yayõn ha- yatõna başladõğõ 1924’ten bu yana Ziya Gökalp, Halit Ziya Uşaklı- gil, Zekeriya Sertel, Hıfzı Veldet Velidedeoğlu, Yaşar Kemal, Ca- hit Tanyol, Bedri Rahmi Eyü- boğlu, Şevket Süreyya Aydemir, Oktay Akbal, Uğur Mumcu, Mu- ammer Aksoy gibi büyük yazar, gazeteci ve düşünce adamlarõnõn yazdõğõnõ ifade etti. Silivri yargılama kampı Balbay şöyle devam etti: “Ga- zeteciden edebiyatçıya Cumhu- riyet’e harç koyanların yazdığı Cumhuriyet gazetesi, iddia ma- kamı tarafından ‘terör örgütü merkezi’ olmakla suçlanıyor. Ben bu gazetenin yazarı, yayın kurulu üyesiyim ve gazeteyi bombalayan örgütün üyesiyim. En hafif an- latımla buna işkence denir. Bu düşünsel soykırımdır.” 15 aydõr tutuklu bulunduğuna dikkat çeken Balbay, “Buraya Silivri Dolum Tesisleri diyorum. Her ay belli bir konuya ayırarak o konudaki ki- tapları okuyorum. Halkı hükü- mete karşı silahlı isyana teşvik et- meden 2 kez ağırlaştırılmış mü- ebbet hapis istemiyle yargılanı- yorum. Ben dünyadaki birçok sa- vaş kampını, esir kampını gez- dim, Balkanlar’daki tecrit kamp- larını gezdim. Burası da Silivri Yargılama Kampı. Her şey de- mokratik, hukuk içinde görülü- yor ama biz infazlı yargılamama kampındayız. Yaşam biçimimiz, düşüncelerimiz, yayınlarımız ne- deniyle yargılanıyoruz” dedi. Görüşmelerinin terör örgütü faa- liyeti olarak değerlendirildiğinin altõnõ çizen Balbay “Ankara’da Hitler’i tarih sayfalarında ara- masınlar. Hitler, Silivri’deki id- dianameler arasında. Bu iddia- nameye göre 10. Cumhurbaşka- nı Ahmet Necdet Sezer ile görüş- mekle suç işledim. Bu ülkenin ne- reye gittiğini düşündüğüm için suç işledim” diye konuştu. ‘2B’yi yaşıyorum’ Anayasa değişikliği maddeleri TBMM’de görüşülürken AKP fire verince koğuşta sanõk arkadaşlarõyla “Bunu da bize yüklemesinler” diye konuştuklarõnõ söyleyen Bal- bay, “Ben burada 2B’yi yaşıyo- rum. Beden ve beyin sağlığımı korumaya çalışıyorum” dedi. Bal- bay şöyle devam etti: “Bize hu- kuku bu ülkenin sınırları dışında aratmayın. Bu toplama kampını, dağıtma kampı yapın. Aydınlar toplumların akciğerleridir. 500 yıldır İngiltere’de tek aydın var- dır: Shakespeare. Bu kampı dağı- tın, mahkeme devam etsin, bizi tu- tuksuz yargılayın.” Avukatõ Meh- met İpek ise AİHS ve AİHM ka- rarlarõna göre tutukluluğun makul süreyi geçmemesi gerektiğini be- lirterek “Tutukluluk halinin sür- mesi için makul bir şüphenin bu- lunmadığı kanaatindeyim” dedi. Tutuklu sanõk gazeteci Tuncay Özkan Türkiye’de kansõz bir iç sa- vaşõn yaşandõğõnõ belirterek “Bir ce- zaevi yerleşkesinin adını kam- pus koymak Hitlerci düşünce- nin ürünüdür” diye konuştu. ASKERİ BİLİRKİŞİ ‘TÜBİTAK raporu çelişkili’ Ergenekon Tertibine Karşı Daya- nışma Grubu üyeleri Beşiktaş’taki adliye önünde bir araya gelerek, “Er- genekon yalanı Amerikan planı” sloganı attı. “Türkiye işgal altın- da mı, Subaylarımız esir” yazılı dövizler taşıyan grup adına açıklama yapan Semiha Gökçen, “Yargılanan eşlerimizin, evlatlarımızın ve dostlarımızın tek suçunun vatanını canından çok sevmek olduğunu biliyoruz” dedi. Davaya müdahil olma talebi reddedilen Ahmet Tatar, “Bu davanın neresi normal” diye sordu. Tatar, “Biz eğer bu da- vanın bir parçası olamayacaksak bu davaya kim müdahil olacak” diye konuştu. Ali Tatar’ın eşi Nilüfer Tatar da, “Hukuksuzluğun al- tına imza atan herkesin ceza almasını istiyorum ve bekliyorum” de- di. CUMOK’lar da sanık yakınlarına destek verdi. (VEDAT ARIK) CİHANER’DEN SAVCIYA TEPKİ ‘Cemaatlere STK denmez’ RECEP KAPUCU ERZURUM - Erzincan’da “İrtica ile Mü- cadele Eylem Planı”nõ uygulamaya koyduk- larõ iddiasõyla Ergenekon üyesi suçlamasõyla yargõlanan Erzincan Cumhuriyet Başsavcõsõ İlhan Cihaner, duruşmanõn yapõldõğõ saatler- de jetlerin geçmesiyle ilgili haberlere atõfta bulunarak, “Bölge hava sahasına ve konvoy geçisine kapatılsın” diye espri yaptõ. Erzin- can İl Jandarma İstihbarat Müdür Yardõmcõsõ Üsteğmen Ersin Ergut savunmasõnda “Be- nim Albay Recep Gençoğlu ile anlaşamadı- ğımı tüm İl Jandarma Komutanlığı bilir. Ancak kendisiyle aynı sanık sandalyesin- de, aynı örgüte üye olmakla suçlanıyorum. Erzincan’da fason bir Ergenekon örgütü oluşturulmak istenmektedir” dedi. Ergut, ayrõca ajandasõna yazdõğõ notlarõn değiştiril- diğini, “Gülen ormanlarının, Gülen ce- maati olarak algılandığı”nõ söyledi. ‘Burada İsmailağa ve Gülen cemaatleri yok havası yaratılıyor’ Erzurum 2. Ağõr Ceza Mahkemesi’nde gö- rülen davanõn 4. oturumunda ilk olarak, tu- tuklu sanõk Cihaner söz aldõ. Erzincan’daki İsmailağa cemaatine yönelik soruşturmanõn durup dururken başlamadõğõna dikkat çeken Cihaner, “Soruşturma gerekli delillerin toplanmasının ardından başlamıştır. Bu yönde, sanıklara sorulan sorular zaman kaybıdır. Emniyet Müdürlüğü’nün de bu yönde adı geçen cemaate ilişkin bize gelen yazısı mevcuttur. Burada öyle bir hava ya- ratılıyor ki İsmailağa ve Fethullah Gülen cemaatleri yok. Bunları buradaki insanlar uydurmuş gibi bir hava yaratılıyor. Oysa aynı nitelikteki soruşturma nezdinizdeki savcılıkta da açılmıştır” diye konuştu. Cihaner, Cumhuriyet Başsavcõ Vekili Ta- ner Aksakal’õn önceki günkü duruşmada ce- maatleri “sivil toplum kuruluşu (STK)” olarak nitelendirmesini eleştirdi. Cihaner, “Cemaatlere ‘STK’ denmez. Diyelim ki si- vil toplum örgütü. Sivil toplum örgütleri- nin suç işlemeyeceğine dair bir şey yoktur. Yargıtay zaten bizden önce Fethullah Gü- len ismini suç örgütü demiş, fakat Gülen zamanaşımından beraat etmiştir. Cemaat- lerle ilgili soruşturma tarafımdan açıldı. Beni aklayacak delil niteliğindeki belgeleri mahkemeye sunuyorum” dedi. Konuşmasõndan sonra Cihaner, Mahkeme Başkanõ Mustafa Karatay’a elindeki belge- leri teslim etti. Cihaner, “Albay Dursun Çi- çek’in Erzincan’a gelmediğini ispatlama- mıza rağmen bazı gazetelerde hâlâ Çi- çek’in Erzincan’a geldiği şeklinde haber- ler yayımlanıyor. Bizim dışımızda hâlâ bir şeyler dönüyor. Emniyetin yaptığı suç ol- mazken jandarmanınki neden suç olu- yor?” diye konuştu. ‘Fason Ergenekon’ Üsteğmen Ergut ise savunmasõnda, bir komplo sonucu yaklaşõk 6 aydõr cezaevinde bulunduğunu ifade etti. Söz konusu örgütü iddianamede öğrendiğini bildiren Ergut, şun- larõ söyledi: “Erzincan’da fason bir Erge- nekon örgütü oluşturulmak istenmektedir. Ben daha önce Ergenekon diye bir örgüt var sayardım. Ama bana yapılanları gör- dükten sonra dedim ki demek o insanlar da benim gibi suçsuz.” “3. Ordu Komuta- nı Orgeneral Saldõray Berk ile bir kare fo- toğrafım belgelensin tüm suçlamaları ka- bul edeceğim” diyen Ergut, suçlamalarõn maddi delillerden uzak olduğuna işaret etti. Gizli tanõklarõn ifade tutanaklarõnda da tarih- lerin bulunmadõğõnõ vurgulayan Ergut, “Bu şahısların ifadelerinin alındığı tarihlerin belirlenmesini istiyorum” dedi. Dava devam ederken bir yandan da paralel soruşturma yürütüldüğünün ortaya çõktõğõnõ anõmsatan Ergut, bu nedenle fazla konuş- maktan çekindiğini söyledi. Yine ajandasõnda Akyazõ Sağlõk Ocağõ’nda bir hemşirenin tür- banlõ olduğuna ilişkin notun bulunduğu id- dialarõyla ilgili olarak da Ergut, “Benim kız kardeşim de türbanlı. Annem de türbanlı. Ailemin yüzde 90’ı türbanlı” diye konuştu. Ergut, çapraz sorguya geçilmesi isteğini de- vam eden bir paralel soruşturma bulunmasõ sebebiyle kabul etmedi. ‘Çiçek, Erzincan’da otelde kalmadı’ Bu arada dava dosyasõnda yer alan ve Dur- sun Çiçek’in İrtica ile Mücadale Eylem Pla- nõ’nõ uygulamaya sokmak için Erzincan’a gittiğinin kanõtõ olarak gösterilen otel kaydõ- nõn Albay Çiçek’e değil, isim benzerliği bu- lunan başka bir kişiye ait olduğu ortaya çõktõ. ‘Amirallere suikast girişimi’ davasõnda Tatar ailesinin müdahil olma talebi reddedildi ‘Teğmenlere suikast davasõ’ HİLAL KÖSE “Amirallere suikast girişimi” iddialarõna ilişkin 9’u tutuklu 18 teğ- men dün yargõç karşõsõna çõktõ. Mahkeme, intihar eden Yarbay Ali Tatar’õn ailesinin müdahil olma is- temini reddetti. Tutuklu Teğmen Faruk Akın, “Bu amirallere sui- kast değil, teğmenlere suikast davasıdır. Görevlerine kutsal ve saf duygularla başlamış teğmen- lere suikast yapılmıştır” dedi. İstanbul 12. Ağõr Ceza Mahke- mesi’ndeki oturuma, 18 teğmen katõldõ. Davanõn tek sivil sanõğõ kasap Levent Çakın’õn da hazõr bu- lunduğu oturumda, Tatar’õn eşi Ni- lüfer Tatar, kardeşi Ahmet Tatar ve aile üyeleri, davaya katõlma ta- lebinde bulundu. Mahkeme, tale- bi ailenin suçtan doğrudan zarar gör- mediği iddiasõyla reddetti. ‘Sizin çocuklarınız da yargılanıyor olabilirdi’ İddianamenin birinci sõradaki sa- nõğõ Faruk Akõn, bir aylõk teğmen iken gözaltõna alõndõğõnõ, hakkõndaki iddialarõn onur kõrõcõ olduğunu söy- ledi. Akõn, tutuksuz teğmenler Bar- baros Mercan ve Yiğithan Gök- su ile kiraladõklarõ Değirmende- re’deki evlerinin Karargâhevleri yapõlanmasõna bağlõ örgüt evi ol- duğu yönündeki iddialarõ da red- detti. Evlerinde bulunduğu iddia edi- len taşõnabilir belleğin kendilerine ait olmadõğõnõ söyleyen Akõn, bu bellekte bulunan fişleme belgesin- de bazõ subaylarõn PKK’li, eşcinsel, sapõk, hõrsõz olarak nitelendirildiğine dikkat çekti. Evlerinde, suikast imasõ notla bulunan patlayõcõ mad- deleri arama sõrasõnda gördüğünü söyleyen Akõn, evinde bulunan PKK propagandasõ içerikteki ki- taplarõn kötü niyetli kişiler tarafõn- dan konulmuş olacağõnõ anlattõ. Tahliye isteyen Akõn şunlarõ söy- ledi: “On aydır tutukluyum. Da- va boyunca teğmen kalacağım. Arkadaşlarım bir ay sonra as- teğmen olacak. Bize bu iftirayı atanların kim olduğunu bilmi- yorum. Üniformama kavuşmak istiyorum. Bu alçaklığa dur de- mezseniz, bizim yerimizde sizin masum evlatlarınız da olacaktır.” ‘Mühimmat başkaları tarafından konuldu’ Mahkeme üyesi yargõç Oktay Kuban, Akõn’a evlerinde yapõlan arama sõrasõnda polislerin kendisi- ne bilgisayarlarõn imajõnõn alõnma- sõna ilişkin haklarõnõ anõmsatõp anõmsatmadõklarõnõ sordu. Polisle- rin bu anõmsatmayõ yapmadõklarõ- nõ söyleyen Akõn, bu yöndeki iste- ğinin geri çevrildiğini belirtti. Akõn, arama sõrasõnda Merkez Ko- mutanlõğõ’ndan hiçbir yetkilinin de olmadõğõnõ söyledi. Kuban, arama görüntülerinin yalnõzca mühimma- tõn bulunduğu buzdolabõnõn arka- sõna ilişkin olup olmadõğõnõ da sor- du. Akõn ise saat 02.30 da polisle- rin gelip evine dağõldõklarõnõ anla- tarak, polis kamerasõnõn evin her bölümünde çalõşõp çalõşmadõğõnõ bilmediğini söyledi. Mahkeme başkanõnõn “Mühimmatı polis mi yoksa başka birisinin mi evinize koyduğunu söylüyorsunuz” de- mesi üzerine Akõn, “Benim inan- cım olaydan birkaç gün önce evimize giren kişilerin koyduğu yönünde” karşõlõğõnõ verdi. Duruşma sõrasõnda bazõ teğmen- ler ile yakõnlarõ göz yaşlarõna bo- ğuldular. Teğmen Sinan Efe No- yan, ekonomik olmasõ ve mecbu- riyet nedeniyle Faruk Akõn ile ay- nõ evde kalmayõ seçtiğini söyledi. Noyan, evlerinde bulunan orami- raller Metin Ataç ile Eşref Uğur Yiğit’e yönelik suikast planõ oldu- ğu söylenen belgeye ilişkin de “Teğmenlere kurulan komplo- nun sansasyonel bir şekilde ba- sına duyurulması için hazırlan- mış bir kağıt parçasıdır” dedi. İstanbul Haber Servisi - “İrtica ile Mücadele Eylem Planı” iddianamesinin delil- lerinin yer aldõğõ ek klasörler- de Albay Dursun Çiçek’in daha önce gittiğini yalanladõ- ğõ Erzincan’da bir otelde bir gün kaldõğõna ve gözaltõna alõndõğõnda Adalet Bakanõ Sadullah Ergin’i aradõğõna ilişkin belgeler yer aldõ. 82 ek klasörden 13’ü Çi- çek’e, 6’sõ Bedrettin Da- lan’a, 11’i de Serdar Öz- türk’e ait. Başsavcõ İlhan Cihaner ve Orgeneral Saldı- ray Berk’in yargõlandõğõ dos- ya da klasörler arasõnda yer alõyor. Delil klasörlerindeki bir belgede 28 Mart 2009 ta- rihli Konak Mazlum Otel’in kayõtlarõnda Çiçek’in isminin yer aldõğõ öne sürüldü. Belgede, 11 Kasõm 2009’da mahkemeye sevk edilen Çi- çek’in, cep telefonundan Adalet Bakanlõğõ Özel Kale- mi’nden Yasin adlõ bir kişiyi aradõğõ,19.03’te de Bakan Er- gin’e ulaşmaya çalõştõğõ öne sürüldü. Çiçek’in bakana ula- şamadõğõ “İsimsiz, imzasız ihbar mektubuyla tutuk- lanmam isteniyor. Yani adalet arıyorum. Yani köp- rüden mi atlayalım. Kendi- mizi mi yakalım. Büyükle- rimizden adalet arıyoruz. Yani böyle hâkim savcılık olmaz” dediği kaydedildi. ALBAY ÇİÇEK, ERGİN’İ ARAMIŞ ‘KARANLIĞA ÇIĞLIK ATIYORUZ’ Adliye önünde protesto Nilüfer Tatar. Ahmet Tatar. Ali Tatar’õn intihar etmesine neden olan sürecin ‘Ergenekon’ da- vasõ ile başladõğõnõ söyleyen Ahmet Tatar, yapõlan haberlerle kar- deşinin psikolojisinin olumsuz yönde etkilendiğini anlattõ. Tatar, Davaya hukuk ve insanlõk adõna müdahil olduklarõnõ belirterek şun- larõ söyledi: “Söyleyecek sözümüz var. Beşiktaş’ta mümkün ol- mazsa bütün memlekette söyleyeceğiz. Biz Yarbay Ali Tatar’ın davasının devamı için buradayız. Çünkü o terki dünya eder- ken bu davanın meşakkatinden kaçmadı, bu davayı insanlığa açtı. Bu davanın ‘Ali’ yanının karanlıkta kalmasına insanlık adı- na gönlüm razı değil. Bu dava beyaz üniformalar içinde zuhur eden ‘Masum-u Paklar’ davası. Bu dava kin ve nefretin, linç kül- türünün ve kural tanımazlığın nerelere kadar ulaşabileceğinin davasıdır. Biz adaleti aramıyoruz. Karanlığa çığlık atıyoruz. Bizi duyacak divan, bizi duyacak mahkeme arıyoruz.”
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear