23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 25 MAYIS 2010 SALI 6 HABERLER TERÖR VE TOPLUM / MEHMET FARAÇ mfarac@cumhuriyet.com.tr - www.mehmetfarac.com Hüzün Dağılırken Ankara!.. Güneydoğu Vurgusu... Taşın Altındaki El!.. BİLİM ve SİYASET ORHAN BURSALI Hedef 4 Konu Ülkenin önünde dört temel acil konu var; Kılıçdaroğlu ve ekibinin yönelmesi, üzerinde yoğunlaşması gereken. Bunları tek tek ele alacağım. Bugün ilki: 1) Ülkenin demokratik yapısının yeniden kurulup güçlendirilmesi: İktidar, daha fazla demokratik olacağız bahanesi ve bence uydurmacılığı altında, ülkenin var olan demokratik düzeninde, tek parti-tek devlet, otoriter bir yönetimin yararına yapısal değişikliklere yöneldi. Bunu da esas olarak, TSK’nin vesayetine karşı mücadele bayrağı altında 8 yıldır sürdürüyor... AKP’nin rejim hedefine yönelik son derece yararlı bazı solcu eskilerini ve sözde liberalleri iyice doyurarak, parlatarak ve “yürüyün aslanlarım..” diye iktidarın savaş arabalarının önüne sürerek, aslında Türkiye’nin kazanımlarına karşı sürdürülen bir mücadele bu. Evet, TSK’nin kışlasında oturması gerekir. Geçmişteki müdahaleleri demokrasiye zarar verdi ve İslami politika ve iktidarını güçlendirdi. Sivil muhalefetin ve demokratik güçlerin gelişmediği, halkın örgütsüz kaldığı zamanlarda en kolaycı tutum, sırtını bir kurtarıcıya dayamaktır. Bizim millet, poposunu terletmeden kurtarılmak ister. Ama haksızlık da yapmayalım: Kadınların başını çektiği şanlı Cumhuriyet mitingleri, bu halkın ayağa kalkmayı bildiğinin sağlam kanıtlarıdır. Bu halkın aslında AKP’ye sarılmasını ve iki seçim üst üste bu partiyi iktidara getirmesini de, “kurtulmak umudu”nun bir ürünü olarak görmek gerekir! Nereden kurtulmak diyeceksiniz: Merkez partilerin sultasından, yiyiciliğinden, kirli yönetiminden, ekonomileri çökertmeleri ve halkı ikide bir durmadan yoksullaştırıcı ekonomi politikalarından. Son üçlü koalisyon hükümetinin büyük başarısızlığını ne çabuk unuttuk! AKP, büyük oyçoğunluğu ile tek başına iktidara geldikten sonra otoriter bir rejime yöneldi. Hızla bütün yönetim organlarını AKP’leştirdi; bu politikalarını uygularken de en çok TSK “vesayeti”ni kullandı. TSK’nin elini kolunu bağlaması iki açıdan önemliydi: Hem TSK’yi bir (müdahaleci) odak olmaktan çıkarması gerekiyordu. Bu bütün devlet kurum ve kuruluşları üzerinde kesin emir kumanda altına alma politikalarının bir uzantısıydı... Hem de daha İslami karakterli otoriter bir rejime yönelmenin önünde büyük bir engeli (TSK) tasfiye içindi.. Ancak son anayasa değişikliği ile bu iktidarın ne yapmak istediği açıkça ortaya çıktı: Bütün güçlerin iktidarda bütünleştiği, tek adam-tek parti –tek devlet yönetimi! Anayasa Mahkemesi ve bütün adalet sistemi AKP’nin emir komutası altına sokuluyordu. Özel yetkili mahkemelerde ve savcılarda görülen, bir hukuk devletinin hiçbir sınırı içine sokulamayacak uygulamalar, yakın gelecekte nasıl bir iktidar altında yaşayacağımızın açık kanıtlarıdır: İktidarı sürekli aklayan veya iktidarın yasal ve anayasal hiçbir “suçunu” görmeyen, buna karşılık, iktidar muhaliflerinin, irili- ufaklı hepsini bastıran ve susturan otoriter- faşist-yarı faşist bir yönetim... Medya üzerinde iktidar otoritesi, bu otoriteyi maliye gibi devlet gücüyle kurma veya gerçekleştirme pratikleri, devlet medyasını yandaşlara peşkeş çekme politikaları, yandaş sermayeye yandaş medya kurdurarak toplumu kontrol etme politikaları... İktidarın, Recep Bey’in nasıl bir ülke istediği konusunda artık bir şüphe yok! Bu bakımdan, Kılıçdaroğlu ve arkadaşlarının kısa süre içinde tam bir demokratikleşme programı geliştirmesi ve bunu vakit geçirmeden açıklaması gerekir. Devrimci Kemal, bunun ipuçlarını kurultay konuşmasında verdi. “Tam tersine, ülkede güçler ayrılığını pekiştireceğiz” dedi. “Demokratik bir anayasa hazırlayacağız” dedi. Kemal Bey, ayrılıkçılığı değil, birlikteliğimizi güçlendirecek bütün politikaları da Kürt sorunu için kullanmalıdır... Bölgeyi ekonomik bakımdan güçlendirmek, bunların şüphesiz ki başında gelmektedir.. “Demokratik Bir Türkiye” istiyoruz! Hiç vakit geçirmeden, hemen şimdi!!!! En acil durum, bu iktidarın gitmesini sağlamaktır. Bunu görmeyip, Kılıçdaroğlu’nun ekibini sağdan soldan çekiştirmenin ve bir umudu şimdiden yıpratmanın anlamı da yoktur, amacı da... Sanki Kemal Bey iktidar koltuğuna oturmuş gibi vaziyet almaya başlamak niye? İktidarın değirmenine su taşımayalım. Ünlü araştõrmacõ Adil Gür, Kemal Kõlõçdaroğlu’nun estirdiği rüzgârõ değerlendirdi ‘Demokrasirahatlayacak’FIRAT KOZOK ANKARA - Seçim süreçlerinde yaptõğõ tahminlerle dikkat çeken A&G Araştõrma şirketinin sahibi Adil Gür, CHP Genel Başkanõ Ke- mal Kılıçdaroğlu’nun kurultay ko- nuşmasõnda Türkiye’nin temel so- runlarõ üzerinden siyaset yapacağõnõn sinyallerini verdiğini belirterek “Bu- nun doğurduğu en olumlu sonuç, Türkiye’de kutuplaşma siyasetini bitirecek olmasıdır” dedi. CHP’nin önümüzdeki süreçte solda birleşme- den çok hem sol hem de merkez oy- larõ dikkate almasõ gerektiğini vur- gulayan Gür, “Türkiye’de seçmenin yüzde 50’si kendisini solda ya da sağda tarif etmiyor. CHP’nin ik- tidar olabilmesi için bu kesimin oy- larını da alabilmesi lazım” dedi. Adil Gür, CHP kurultayõnda yaşa- nan görüntüleri ve Kõlõçdaroğlu’nun söylemlerini değerlendirdi. CHP’nin uzunca bir süreden bu yana ideoloji eksenli tartõşmalar üzerinden siyaset geliştirdiğini belirten Gür, Kõlõçda- roğlu’nun adaylõğõnõ açõkladõğõ gün- den itibaren aş, iş, yolsuzluk, yok- sulluk gibi Türkiye’nin en temel ko- nularõna değindiğini söyledi. “Kuv- vetle muhtemeldir ki, kurultay- dan ve yeni yönetimden sonra CHP gerek meydanlarda, gerekse her platformda bu konular üzerinden ağırlıklı olarak politika yapacaktır” diyen Gür, bunun orta ve uzun vadede CHP ile ilgili seçmen tercihlerine olumlu yansõyacağõnõ anlattõ. Kõlõçdaroğlu’nun kurultay konuş- masõndaki tek eksikliğin Kürt soru- nu ve özgürlükler konusuna çok fazla değinmemesi olduğunu belir- ten Gür, “Buna karşın CHP gibi Cumhuriyet kadar uzun bir geç- mişi olan partide çok ani politika değişikliklerini beklemek de doğ- ru değil. Bu, siyasi açıdan da doğ- ru değil. Çünkü CHP’nin temel birtakım ilkeleri var. Bu ilkelerin ani değişiklikler göstermesi partiye zarar verir, ama önümüzdeki sü- reçte CHP’nin temel ilkelerinden vazgeçmeden Kürt meselesiyle, özgürlüklerle de ilgili birtakım söylem ve projelerinin olabilece- ğini düşünüyorum” diye konuştu. ‘Daha yarışmacı bir iklim oluştu’ CHP kurultayõnõn ardõndan Türki- ye’nin daha rekabetçi bir siyasi ikli- me sahip olduğuna işaret eden Adil Gür, şöyle devam etti: “Çünkü son 7-8 yıldır iktidar ve ana muhalefet partisi tamamıyla kutuplaşma siyaseti üzerinden haksız sayılabilecek seçmen des- tekleri elde ediyorlardı. CHP’de- ki bu değişiklik AKP’yi de etkile- yecektir. Her iki parti de Türki- ye’nin temel meseleleri üzerin- den çözüm önerileri üretmek ve bunlarla seçmen karşısına çık- mak zorunda kalacaklardır. Bu da orta ve uzun vadede seçmenlerin ve halkın yararına olacaktır. Kı- lıçdaroğlu’nun ideoloji eksenli tartışmalar yerine Türkiye’nin temel sorunları üzerinden politi- ka yapacağının işaretlerini ver- mesinin belki de doğurduğu en olumlu sonuç Türkiye’deki ku- tuplaşma siyasetini bitirecek ol- masıdır. Bu manada da demok- rasimiz rahatlayacaktır diye dü- şünüyorum.” Kurultay sonrasõnda parti yöneti- mine giren isimlerin kamuoyu tara- fõndan değerlendirilmesinin ardõn- dan bir araştõrma yapacaklarõnõ an- latan Gür, “Ama ben değişim ar- zusunun genel başkandan başla- yarak parti meclisine, hafta içinde oluşacak MYK’ye ve daha sonra da CHP’nin söylemlerine de yansı- ması durumunda bu rüzgârın de- vam edebileceğini düşünüyorum” dedi. ‘Sadece solu değil merkezi de hedeflemeli’ CHP kurultayõnõn yõllardõr dağõ- nõk olarak kabul edilen solun bir ara- ya gelmesi açõsõndan önemli bir gösterge olduğuna dikkat çeken Gür, “Bu manada solda tek adres CHP’dir gibi bir hava yarattı. Bu tablo, kurulma aşamasında, ku- rulmuş ya da kurulacak pek çok partiyi etkileyecektir. Ancak CHP sadece solda birleşmeyi değil, so- lun yanında merkezden de oy alabilecek bir vitrine, söyleme, viz- yona sahip olmalıdır. Türkiye’de seçmenin büyük bölümü, yakla- şık yüzde 50’si kendisini solda ya da sağda tarif etmemektedir. CHP’nin iktidar olabilmesi için bu kesimin oylarını da alması la- zım” diye konuştu. KEMAL KILIÇDAROĞLU’NUN PROJESİ ‘Her aileye asgari gelir’ MURAT KIŞLALI ANKARA - CHP Genel Başkanõ Kemal Kılıçda- roğlu, “AKP’nin sadaka ekonomisi”nin yerine ge- tirmeyi vaat ettiği “aile si- gortası”nõ, “Yoksullar tes- pit edilecek. Sosyal hiz- met uzmanları devreye gi- recek. Yoksul, hak arama kavramıyla karşılaşacak. Her ailenin asgari bir ge- lir garantisi olacak. Gelir garantisi olunca, bu kesim de ‘Biz bu parayla geçine- miyoruz, bunu arttõrõn’ di- yecek” diye açõkladõ. Kõlõçdaroğlu, kurultay öncesi ve kurultayda yap- tõğõ konuşmalarda yok- sulluğu ortadan kaldõra- cak politikalardan biri ola- rak yer verdiği “aile si- gortası”nõ Cumhuriyet’e şöyle anlattõ: “Bu sistemde eksik olan aile yardımları sigortası. Bu yok. Hiçbir işçi örgütü de bunu talep etmiyor. Aile yardımları sigortası Uluslararası Çalışma Ör- gütü’nün kabul ettiği 9 sigorta dalından birisi. Türkiye’de 8’i uygulanı- yor. En son işsizlik sigor- tası uygulandı. Aile sigor- tası yok. Bunun uygulan- ması lazım. Bu uygulan- dığı zaman yoksullarla mücadele kurumsal bazda gitmiş olacak. AKP’nin elinden çok ciddi bir silah çıkmış olacak. Kayıt içine girmiş olacak. Yoksullar tespit edilecek, envanteri çıkarılacak. Sosyal hizmet uzmanları devreye gire- cek. Yoksul hak arama kavramıyla karşılaşacak. Her ailenin asgari bir ge- lir garantisi olacak. Gelir garantisi olunca, bu kesim de ‘Biz bu parayla geçine- miyoruz, bunu arttõrõn’ di- yecek. Bu sistem yok.” CHP’nin bu sistemi iki se- çim bildirgesine de koydu- ğunu ifade eden Kõlõçda- roğlu, “Her katıldığımız toplantıda da ‘Bunu getirin, bu da gelirse sosyal güven- lik sistemi bir ağ olarak oluşmuş olacak’ diyoruz. Fakat AKP bunu özellik- le yapmıyor. Çünkü sa- daka ekonomisinin da- yandığı burası. Çünkü bu- nu yaptıkları zaman Baş- bakanlığa bağlı Sosyal Yardımlaşma Dayanışma Fonu ortadan kalkmış ola- cak. Buraya girmiş olacak. Ellerindeki bu çok önem- li gücü kaybetmek iste- miyorlar” diye konuştu. A&G Araştõrma şirketinin sahibi Adil Gür, Kõlõçdaroğlu’nun kurultay konuşmasõnda Türkiye’nin temel sorunlarõ üzerinden siyaset yapacağõnõn sinyallerini verdiğini belirterek ‘Amaç, yalnõzca solda birleşme değil, merkezin oylarõnõ da almak olmalõ’ dedi. Ankara’ya her gidişimde üzerime tuhaf bir hüzün çöker. Bu hüznün ortasında hem başkentin ciddi ve kasvetli politik havası vardır hem de bağrında yatan Atatürk gibi çok önemli bir değerin yokluğu... Ancak CHP kurultayındaki coşkuyu görünce içimdeki hüzün büyük bir sevince dönüştü. Kurultay salonunun önünü dolduranlar yalnızca CHP’liler değildi. Toplumun her kesiminden binlerce insan yeni doğan bir umudun ışığı altında görünmek istiyordu. Şüphesiz bu umut, karanlığın yırtılması ve aydınlığa çıkılması beklentisine odaklanmıştı! Belli ki son yıllarda bir yandan mahalle baskısı bir yandan “Ergenekon” kumpasıyla sindirilen kitleler artık başlarını kaldırmaya hazırlanıyordu!.. Atatürk’e ve laikliğe inanan insanların coşkusu, ülkenin gidişatından hoşnut olmayanların yüreğindeki devinim bir parti kurultayının geliştirdiği sinerjinin bağrına oturmuştu!.. Ben CHP’nin toplantısını o yüzden “korku imparatorluğunu yıkan kurultay” diye özetlemiştim... Gelecekte yaşanacak olası gelişmeler, hafta sonu başkentte gerçekleşen siyasal değişimin ne kadar haklı olduğunu gösterecektir. Şüphesiz kurultay salonunun çevresinde heyecanla bekleyen on binlerce insanı oraya çeken başka gerekçeler de vardı. Sosyal demokrat kitlenin yaklaşık 30 yıldır sancılarını çektiği iktidar beklentisi... CHP’de mutlak değişimi isteyen kitlelerin içine düştüğü yılgınlık... Ve güçbirliğinin kaçınılmaz olduğuna inananların bir şeyler yapabilme çabası... Ankara, başkenti olduğu bir ülkenin heyecanını bir parti kurultayının yaşandığı salonun içinde ve çevresinde bir umut ve sevgi yumağına dönüştürmüştü. Coşku, gözyaşı, heyecan ve beklentiler Ankara’ya her gelişimde beni saran hüznü dağıtmaya yetti... Umarım Türkiye’nin bir an önce aydınlığa ulaşması için mezrasındaki kerpiç evinde, köyündeki virane damında, ilçesindeki gecekondusunda ve kentlerdeki yaşam koşullarında umudu yorgan yaparak uyuyanların beklentisi ve heyecanı da boşa gitmeyecektir... Rüzgâr yelkeni kucaklamış ve güneşe doğru sürüklemeye başlamıştır!.. CHP kurultayında karşılaştığım yüzlerce insan, partinin Güneydoğu politikasıyla ilgili nasıl bir değişim gerçekleştireceğini de merak ediyordu. Bu sorunun altındaki kaygılar, CHP’nin 2002 seçimlerinden sonra Doğu ve Güneydoğu’da yaşadığı erozyondan kaynaklanıyor. Şüphesiz bu durumun tek sorumlusu politika üretilememesi değildi. Kürt siyasetinin artan beklentileri de diğer partileri olduğu gibi CHP’yi de keskin bir dönemece getirmişti!.. Etnik siyasete kilitlenen beklentiler ne yazık ki bazı kentlerde CHP’nin oylarını yüzde 2’ye kadar düşürmüştü!.. Türkiye’nin dörtte birini oluşturan iki coğrafi bölgenin yüzde 80’inde CHP etkinliği yok. Partinin Güneydoğu’daki Gaziantep’te iki, Adıyaman’da bir milletvekili var. Doğu Anadolu’daki Ardahan, Erzincan ve Malatya’da ise birer milletvekili çabalarını sürdürüyor. Yani iki coğrafi bölgeyi oluşturan 23 kentin 18’i TBMM’de temsil edilemiyor. Düşünebiliyor musunuz, nüfusu neredeyse 10 milyonu aşan; feodaliteden kadın sorunlarına, yoksulluktan teröre kadar bir dizi kaosun derinleştiği kocaman bir coğrafyanın dertleriyle CHP’nin yalnızca 6 milletvekili mücadele ediyor!.. Kurultayda, “Kürt kökenliler ne olacak”, “CHP, Doğu ve Güneydoğu’yu yeniden kazanabilecek mi”, “Terör bitecek mi” soruları bu yüzden yoğunlaşmıştı. En çok da Doğu delegeleri bir politik değişim beklentisindeydi... Herkese şunu söyledim; CHP, Tuncelili bir siyasetçiyi partinin genel başkanı yaparak Doğu coğrafyasıyla ilgili zaten önemli bir vurgu yapmış olmadı mı?.. Bu yüzden beklemek ve görmek gerekmiyor mu?.. Eminim Sayın Kemal Kılıçdaroğlu ve ekibi bölgenin sosyoekonomik ve sosyopolitik sorunlarının çözümü için etkili projeler geliştirmeye çalışacaktır. Çünkü salt güçlü bir CHP iktidarı için değil, ülkenin huzuru ve geleceği için de Doğu ve Güneydoğu ile Batı kentlerinde yaşayan Kürt kökenlilere kucak açılması gerekiyor. İnsanlar dara düştüğünde ya da hasta yataklarında merhametin şekillendirdiği bir sevgiyle yaşama sarıldığında hep şunu söylerler ya: Ne kadar çok sevenim varmış... Kendimi CHP’nin Parti Meclisi listesinde gördüğümde işte o hüzünlü cümleyi düşündüm. Türkiye’nin dört bir yanından gelen ve son 48 saattir yanıtlamakta zorlandığım telefon ve mesajlar çevremi saran sevgi çemberini kocaman bir deniz haline getirdi... Siyasi parti lider ve yöneticilerinden bürokratlara, rektörlerden yargı mensuplarına, yazarlardan tiyatro ve sinema oyuncularına, gazetecilerden vefakâr CUMOK’lara ve de Cumhuriyet’teki dostlarıma kadar her kesimden yüzlerce destek telefonu aldım... Tepkilerin tamamı çok ama çok olumluydu. Geç kalınmış bir karar olduğundan yakınanlardan tutun, “arkandayız” diyenlere kadar her kesimin ortak duygusu “çok iyi oldu” cümlesinde odaklanmıştı!.. Söylediler ki, zaten toplumun da CHP tabanının da benimle ilgili böyle bir beklentisi varmış ve bunun yaşama geçirilmesi için de tam zamanıymış!.. Politika zor ve kavgalı bir süreç... Ulaştığım noktanın sevinciyle içten duygularını iletenler benim bu işin üstesinden gelebileceğime inanıyorlar... Aksini düşünenler, kıskançlığın ve de korkaklığın türbülansına düşmeyeceğimden emin olabilirler!.. Eminim herkes, Büyük Önder’e atfedilen o ünlü “Mevzubahis vatan ise gerisi teferruattır” sözüne inanarak ülke için bir şeyler yapabilmenin çabasına girdiğimi biliyordur!.. Türkiye’nin içine sürüklendiği sosyopolitik kaos toplumsal huzurun ortasında canlı bomba gibi dolaşırken ülkenin duyarlı bir kalemi olarak; barış, demokrasi ve kardeşlik uğruna başımı kuma gömmeden ayakta duracağım... Evimden, ailemden ve yaşamımdan kısarak mücadele edeceğim... Ben bu gerçeğe inanarak, 25 yıldır kalemini dik tutan elimi taşın altına koydum... Mücadele anlayışıma yönelik yaygın inanca güç katma uğruna desteklerini ileten herkese kucak dolusu sevgiler... obursali@cumhuriyet.com.tr CHP’ye davet sitemi Hükümet Sözcüsü Çiçek, Başbakan’õn Kõlõçdaroğlu’nu aramamsõyla ilgili olarak ‘Bildiğim kadarõyla AKP kongreye davet edilmedi’ yorumunu yaptõ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Hükümet Sözcüsü ve Başbakan Yardõm- cõsõ Cemil Çiçek, Başbakan Tayyip Er- doğan’õn Kemal Kılıçdaroğlu’nu tebrik için aramamasõ konusunda “Bildiğim ka- darıyla AK Parti bu kongreye davet edilmemiştir. Doğrusu bunu da yadır- gadığımı ifade etmek istiyorum” dedi. Bakanlar Kurulu, Başbakan Erdoğan’õn başkanlõğõnda toplandõ. Toplantõ sonrasõn- da açõklamalarda bulunan Çiçek, Zongul- dak’taki maden kazasõnõn toplantõda ele alõndõğõnõ belirtti. Çiçek, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanõ Taner Yıldız’õn bugün Meclis’te bundan sonra alõnacak önlemle- re ilişkin bir bilgi vereceğini söyledi. ‘Davet olmamasını yadırgadım’ Toplantõda Merkez Bankasõ’nõn para politikalarõyla ilgili bir de sunum yapõl- dõğõnõ ifade eden Çiçek, Dõşişleri Bakan- lõğõ’nõn yeni teşkilat yasasõnõn da toplan- tõda masaya yatõrõldõğõnõ anlattõ. Çiçek, yeni yasanõn bakanlõğõn insan kaynakla- rõ, bütçesi, personelin özlük haklarõ gibi bazõ konularda yeni düzenlemeler getir- diğini söyledi. Çiçek, “Başbakan’ın CHP Genel Başkanlığı’na seçilen Kı- lıçdaroğlu’nu ziyaret etmesi gündem- de mi” sorusu üzerine, partiler arasõnda- ki ilişkilerin zaman zaman gerildiğini, buna karşõn Türkiye’de iki geleneğin yõl- lardõr sürdürüldüğünü belirterek “Parti kongrelerinde kongreyi hangi parti yapıyorsa diğer partileri davet ediyor- lar. Bildiğim kadarıyla AK Parti bu kongreye davet edilmemiştir. Doğrusu bunu da yadırgadığımı burada ifade etmek istiyorum” diye yanõt verdi. Yılmaz: Enflasyon yıl sonunda düşecek Bakanlar Kurulu’na sunum yapan Merkez Bankası Başkanı Dur- muş Yılmaz enflasyo- nun 2010 yılının son çeyreğinde ve 2011 yı- lının ilk çeyreğinde belirgin düşüşler gös- termesinin beklendiği- ni bildirdi. Ayrıca kü- resel ekonomiye iliş- kin belirsizlikler ne- deniyle politika faiz oranlarının bir süre daha mevcut düzey- lerde tutulması ve uzun süre düşük dü- zeylerde seyretmesi gerekebileceği ifade edildi. (Fotoğraf: AA)
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear