Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
CMYB
C M Y B
SAYFA CUMHURİYET 12 MAYIS 2010 ÇARŞAMBA
4 HABERLER
İĞNELİ FIRÇA ZAFER TEMOÇİN
namikzafer@yahoo.com
GLOBALPOLİTİKÜLTÜR
ERGİN YILDIZOĞLU
‘Kemalizm Öldü,
Yaşasın Kemalizm’
Durun hemen heyecanlanmayın. Yeni bir
“Kemalizm” tarifi yapmıyorum. Başlıktaki bu
ifadeler de zaten bana ait değil.
Bu başlık, ABD’nin önde gelen düşünce
kuruluşlarından Council on Foreign Relations’un
dergisi Foreign Affairs’in web sitesinde bulduğum
bir makaleye ait. Bu makalenin alt başlığı da
şöyleydi: “AKP nasıl Atatürk’ün en son
savunucusu haline geldi”. Bu, 23 Nisan tarihli,
ilginç makale, Zirve Üniversitesi’nden ve Zaman
gazetesi yazarlarından Gökhan Bacık ve yine aynı
üniversiteden Dariush Zahedi’nin imzalarını
taşıyor.
İki Kemalizm
Bacık ve Zahedi’nin yazılarında, Mustafa
Kemal’in Kemalizmiyle, İsmet İnönü döneminde
başlayan Kemalizmi birbirinden ayrılıyor. Birinci
dönem sivil Kemalizm, ikinci dönem askeri otoriter
Kemalizm olarak saptanıyor. İkinci dönemin,
askeri Kemalizmininse her zaman Kemalizmin
mirasını saptırmış, bozucu bir etki yapmış bir yük
olduğu ileri sürülüyor…
Yazarlar, Mustafa Kemal döneminden sonra,
ülkenin, Soğuk Savaş’ın da katkısıyla askeri
Kemalizm altında yönetildiğini ileri sürüyorlar.
Yazarlara göre Kemalizmin birinci döneminin, Batı
yanlısı, seküler modernist ülkülerini, bugün AKP,
Kopenhag kriterleri, AB üyeliği, sivil hakların,
azınlık haklarının geliştirilmesi, Kürt bölgelerinde
sıkıyönetimin kaldırılması, serbest piyasanın daha
da geliştirilmesiyle yaşama geçiriyor. Yazarlara
göre yükselmekte olan, çoğu AKP ile ilişkili
sanayi, ticaret ve finans burjuvazisi, Atatürk’ün
büyük tarihi vizyonunu fiilen gerçekleştiriyor.
Yazarların, “askeri Kemalist” bir rejimin en ağır
döneminde, “devlet partisi” CHP’nin çok partili
rejime geçmeyi, sonra da iktidarı terk etmeyi kabul
etmesindeki paradoksu görmezden gelmeleri;
neredeyse tüm AKP öncesi dönemin rejimlerini
askeri diktatörlük olarak tanımlama eğilimi, beni
rahatsız etmiş olsa da, amacım makalenin teorik,
tarihsel sorunlarıyla tartışmak değil. Ben bu
makaleye “aslında ne söylemek istiyor” sorusuyla
yaklaşmak istiyorum.
Hegemonya, ‘evrensellik’ ve kavramlar
Yazarların “Kemalizm” kavramıyla, AKP’nin
siyasal ve tarihsel çizgisini barıştırmak istediği
söylenebilir. Diğer bir deyişle bir rehabilitasyon
üzerinden, yeniden mülk edinme çabası bu.
Aslında bu çabayı, özellikle Obama, Kemalist
seküler geleneğe vurgu yaptıktan sonra,
beklediğimi ve hiç şaşırmadığımı belirteyim.
Kemalizm kavramı, AKP ve siyasal İslama
hegemonya kurma sürecinde, bir türlü aşamadığı
sorunlar çıkarıyordu. Cumhuriyet “olayı”nın halkın
ruhsal kimyasındaki derin izleri, tüm çabalara
rağmen onu dışlamaya, Osmanlı sadakatine geri
dönmeye olanak vermiyordu.
Hegemonya mücadeleleri, neyin “evrensellik”
düzeyine yükseleceğini saptama mücadelesidir;
bu nedenle “evrensellik düzeyine ait” kavramların
içeriklerinin yeniden tanımlanması gerekecektir.
Bunu başaracak olan, hegemonyasını kuracaktır.
Özgürlük, değişim, demokrasi kavramları,
siyasal İslam ve AKP tarafından yeniden
tanımlanmıştı. Ama Kemalizm laiklik ve ulusalcılık
boyutu nedeniyle, AKP öncesi rejimlerin tutunum
ideolojilerine dayandırdıkları bir kavram
olmasından dolayı yeniden tanımlanmaya
direniyordu.
Bu konuda, yazarlar, Kemalizmi iki döneme
ayırarak, çok önemli bir adım atıyorlar. Bu adım,
ilk dönemle (adeta kuruluştaki saf haliyle), AKP
arasında ortak bir gelenek saptamaya, Kemalizm
ve 1923 “olayı” ile AKP arasında olumlu bir ilişki
kurmaya uygun bir söylem kuruyor. Böylece,
yazarlar, AKP’nin Kemalizmi mülk edinmesine
uygun bir zemin sunuyorlar.
Burjuva sınıfının doğuşunu AKP ile başlatan,
önceki dönemleri seçkinlerin ve militarist
Kemalizmin yönetimi olarak saptayan taktik de,
tarihi gerçeklerle uyuşmamakla birlikte, bence
başarılı bir manevra. Çünkü, bu manevra, evrensel
bir olguya, burjuva sınıfının “eski rejime karşı
özgürlük mücadelesi” geleneğine gönderme
yaparak, 1923 “olayı” ile siyasal İslam ve AKP
arasında ruhsal bir ilişki kurmaya da kapı açıyor.
Böylece son günlerde aniden parlayan İsmet
İnönü eleştirilerinin, camilerin Gazi tarafından
samanlık olmaktan kurtarılmasına ilişkin öykülerin
arkasındaki mantık da daha bir anlaşılabilir oluyor.
Ahlak dışı seks ve siyaset yerine suikast
temalarıyla CHP’yi imha etme çabaları da…
AKP ve siyasal İslamın yeni bir hegemonya
manevrasına başladığı anlaşılıyor. Bu süreci
yakından izlemek gerekiyor. Yakından izlenmesi
gereken daha az ilginç, ama çok eğlendirici bir
süreç daha var. Bu da bugüne kadar Kemalizmi
baş düşman ilan edip, bu düşmanlığı AKP’yi
desteklemenin bahanesi olarak kullanan kimi
solcuların, liberallerin duruma uyum sağlamak için
atacakları taklalarla ilgili. Bunların, becerilerine
büyük güvenim var; sirk palyaçolarını
imrendirecek şıklıkta hareketler göreceğimize
inanıyorum.
erginy@tr.net
http://erginyildizoglu.blogspot.com
‘Hükümet ortaya çıkarmalı’
MHP lideri Bahçeli, komployu bütün yönleriyle çözüme kavuşturmanõn Başbakan
Erdoğan’õn ve hükümetinin en önemli siyaset sorumluluğu haline geldiğini söyledi
ANKARA (Cumhuriyet Bü-
rosu) - MHP Genel Başkanõ
Devlet Bahçeli, Türk siyasetinin
kaset savaşlarõnõn ortasõna düş-
mesinin, “çapsız ve ahlaksız
gelişmelerin” odağõna gerile-
mesinin hiç kimseye bir şey ka-
zandõrmayacağõnõ söyledi.
Bahçeli, “Deniz Baykal’la il-
gili iddialara ve sonrasında or-
taya çıkan gelişmelere” ilişkin
yaptõğõ açõklamada, son dönem-
de yaşanan olaylarõ “düşündü-
rücü” olarak nitelendirerek ya-
şananlarõn milleti şaşõrttõğõnõ ve
endişeye sevk ettiğini vurguladõ.
‘Siyasi tarihe kara leke’
Bahçeli, “Çok ciddi sosyal
çözülme, ahlaki çöküş ve ha-
yatın her alanında ortaya çıkan
yozlaşma hali, üst düzey siya-
setçileri de etkisi altına almış-
tır. Kişisel ilişkilerin ve özel ha-
yatın mahremiyetinin sınırla-
rını tayin etmek elbette ki şa-
hısların belirleyeceği bir alan-
dır. Ancak ana muhalefet lide-
rinin özel hayatına yönelik mu-
hatap olduğu utanç verici ter-
tibin kara bir leke olarak siya-
si tarihimize geçeceği de açık-
tır” diye konuştu.
Bahçeli, “Sayın Baykal’ın,
CHP Genel Başkanlığı’ndan
istifa kararını açıklarken id-
diaların komplo olduğunu vur-
gulaması, ülkemizin her soru-
nunu çözmekle görevli ve yetkili
olan AKP hükümetine de bü-
yük bir sorumluluk yüklemiş-
tir” ifadesini kullandõ. Bahçeli, id-
dia edilen komployu bütün yön-
leriyle ve en kõsa sürede çözüme
kavuşturmanõn Başbakan Tay-
yip Erdoğan’õn ve hükümetinin
en önemli siyaset sorumluluğu ha-
line geldiğini söyledi.
Yakõn çalõşma arkadaşlarõ Baykal’õn yeniden genel başkanlõğõ için yöntem tartõşmasõna başladõ
Dönüş formülü arayõşõTÜREY KÖSE
ANKARA - Deniz Baykal’õn CHP
genel başkanlõğõndan istifasõndan son-
ra yakõn çalõşma arkadaşlarõ “onurlu
dönüş” formülleri aramaya başladõ.
Partide “22-23 Mayıs’taki kurul-
tayda hemen dönsün” diyenlerle,
“Onurlu dönüş formülü olsun. Ku-
rultayda ‘abi formülü’ uygulansın,
Baykal referandumdan sonra top-
lanacak olağanüstü kurultayda dön-
sün” diyen ekipler arasõnda kavga baş-
ladõ. Kulislerde, “Baykal bir bilen,
Önder Sav ya da belirleyeceği bir
isim emanetçi” formülü konuşulma-
ya başlandõ.
Baykal, 1999 seçimlerinde partisi-
nin baraj altõnda kalmasõ üzerine 22
Nisan günü istifa ederken, ertesi gün
gazetemizde yer alan “CHP liderini
arıyor”, “CHP’de Baykal sonrası
tartışılıyor” başlõklõ haberlere baktõ-
ğõmõzda “Tarih tekerrürden iba-
rettir” sözü akla geliyor. 22 Nisan
1999 tarihinde genel başkan vekilliğine
Cevdet Selvi getiriliyor. 11 Mayõs
2010, yine Cevdet Selvi genel başkan
vekili. Kurultay günleri bile aynõ: 22-
23 Mayõs 1999, 22-23 Mayõs 2010.
Deniz Baykal, 1999’da “Kurultayda
görev verilirse bundan kaçmam” di-
yor ve ekibinin kendisini yeniden ça-
ğõracağõ ve bu arada bir “emanetçi”
bulunacağõ söylentileri haberlere yan-
sõyor. O tarihte de “emanetçi” olacağõ
konuşulan Önder Sav bu söylentileri
yalanlõyor. Benzerlikler çok; farklõ-
lõklara gelince: 22 Nisan 1999 tarihinde
yenilgi şoku içindeki örgütlerin yoğun
tepkisi var, genel merkez binasõ önün-
de yönetimi protesto sloganlarõ yük-
seliyor, muhaliflerin yenilginin so-
rumlusu olarak gördükleri merkez
yönetim kurulu hakkõnda verdikleri gü-
vensizlik önergesi ise 23’e karşõ 25 oy-
la reddediliyor. O dönemde daha “et-
kili” bir parti içi muhalefet var; bugün
ise etkili bir parti içi muhalefetten söz
etmek olanaklõ değil, Baykal ve eki-
bi örgüte hâkim görünüyor. Baykal
1999’da genel merkeze gelemiyor, ya-
zõlõ istifasõnõ yolluyor, 22-23 Mayõs ku-
rultayõnda da aday olamõyor. Baykal,
ancak 1.5 yõl sonra “dönebiliyor”.
Baykal’õn 2. istifasõnõn ardõndan
“CHP liderini arıyor” başlõklõ “ta-
rih tekerrür” yorumlarõna hak ver-
direcek “güncel” kulisler de şöyle:
Baykal 12 gün sonra döner:
Deniz Baykal, yaptõğõ açõklamalarda
“geri dönme” kapõsõnõ aralõk tutuyor.
Siyasal kaderini kendisine bağlamõş
birçok yönetici de canla başla 22-23
Mayõs kurultayõnda dönmesini sağla-
mak için uğraşõyor. Bu süreçte Genel
Başkan Yardõmcõsõ Yılmaz Ateş ile
Genel Sekreter Önder Sav arasõnda
gerginlikler yaşanõyor. Ateş, “abi,
abla, emanetçi” formüllerine karşõ çõ-
karken “Sayın Baykal kararını ver-
di. Şimdi CHP kararını verecek. Biz
bu kurultayı Atatürk spor salo-
nunda değil, Ankara meydanların-
da yapacağız. En az 100 bin kişiy-
le, yüz binlerce kişiyle bu kurulta-
yı yapacağız” diyor. Ateş, “Bay-
kal’ın 12 gün sonra dönmesi istifa-
sının samimiyetini tartışmaya açmaz
mı” sorusuna “Parti terbiyesiyle ye-
tişen bizler örgütün kararına sırtı-
mızı dönemeyiz” yanõtõnõ veriyor.
Bu formülü yaşama geçirmek için
CHP örgütleri ülkenin her yanõnda
“geri dön” kampanyalarõ yürütecek,
Baykal kurultay salonuna gelmese
bile “gıyabında” delegeleri ezici ço-
ğunluğunun imzalarõyla tek genel
başkan adayõ olarak gösterilmesi için
hazõrlõk yapõlõyor.
“Emanetçi abi” formülü: Ge-
nel Sekreter Önder Sav ve ekibinde
Baykal’õn 22-23 Mayõs kurultayõnda
dönmeyeceği düşüncesi hâkim görü-
nüyor. Bu ekip içinde “Baykal’ı ör-
selemeyecek onurlu dönüş” for-
mülleri üzerinde duruluyor. Kurultayda
“emanetçi abi” formülüyle bir genel
başkan seçilebileceği, referandum-
dan sonra ve seçimlerden önce ger-
çekleştirilecek bir olağanüstü kurul-
tayda Baykal’õn partinin başõna dö-
nebileceği ifade ediliyor. “Emanetçi”
genel başkan adayõ olarak Önder Sav
ile Grup Başkanvekili Hakkı Süha
Okay’õn adõ geçiyor. Bu süreci Deniz
Baykal’õn “bir bilen” olarak dõşarõdan
yönlendirebileceği kaydediliyor.
Kılıçdaroğlu faktörü: Grup
Başkanvekili Kemal Kılıçdaroğlu,
zor durumda görünüyor. Deniz Bay-
kal’õn “kesinlikle” dönmeyeceğine
ilişkin net bir açõklama yapmasõ ya da
“emanetçi” formüllerinin yaşama
geçirilmesi durumunda Kõlõçdaroğ-
lu’nun genel başkan adayõ olmaya zor-
lanabileceği ifade ediliyor. Kulisler-
de, Kõlõçdaroğlu’nun bu “duygusa or-
tamda” aday olmayacağõ, adaylõk
için bir sonraki “olağanüstü kurul-
tayı” bekleyeceği görüşü hâkim gö-
rünüyor. “Kılıçdaroğlu genel başkan,
Önder Sav ikinci adam” formülüy-
le bir geçiş dönemi yaşanabileceği söy-
lentilerini dile getirenler de var.
Baykal dönmez: Baykal’õn
“dönmeyeceği” yorumlarõ da yapõlõ-
yor. “Antalya milletvekili” olarak se-
çimlere kadar görevini yapacağõ, re-
ferandum kampanyasõna katõlacağõ
ve sonra aktif siyasetten çekileceği gö-
rüşü de kulislerde dile getiriliyor.
Baykal’õn “Onursal genel başkan”
ya da “bir bilen”, “bir danışılan” ola-
rak partiye yol gösterebileceği görü-
şünü dile getirenler de az değil.
CHP yönetimi içinde Baykal’õn geri dönüşü için iki ayrõ
formül üzerinde duruluyor. Bir grup CHP’li “ilk kurultayda
hemen dönsün” formülünü savunurken diğer grup “emanetçi
bir abi ile referandum sürecinin atlatõlmasõnõn ardõndan
olağanüstü kongre ile Baykal’õn dönmesini” istiyor.
Kamuoyunda açõkça dile getirilmese de Baykal’õn geri
dönmeyeceğini düşünen bir grup da var.
TEK SEÇENEK BAYKAL GÖRÜNÜYOR
CHP Genel
Merkezi’nin
B planı yok
MİYASE İLKNUR
Deniz Baykal’õn ko-
nuşmalarõnõn satõr aralarõnõ
okuyarak dönüp dönme-
yeceği konusunda siya-
set kulislerinde ve basõn-
da fallar açõlõrken genel
merkez, Baykal’õ tek aday
göstermenin dõşõnda baş-
ka alternatif üzerinde dur-
muyor. Muhaliflerin de
aday çõkaramayacağõ 33.
Olağan Kurultay’da genel
başkanlõğa yeniden seçi-
leceğine kesin gözüyle
bakõlan Baykal’õn kurul-
tayõn görevlendirmesini
kabul edip etmeyeceği bi-
linmese de, genel merke-
zin şimdilik bir B planõ
bulunmuyor.
Geçen kurultayda aday
çõkaran Eşref Erdem,
son gelişmelerden önce
bu kurultayda aday çõ-
karmayacaklarõnõ açõkla-
mõştõ. Kamuoyunda ve
örgütte popülaritesi olan
Kemal Kılıçdaroğ-
lu’nun ise ancak Bay-
kal’õn önermesi halinde
genel başkanlõğa aday
olabileceği, bunun dõşõn-
da ne kendisinin ne de ör-
gütün önermesiyle aday
olmayacağõ biliniyor.
Basõnda adõ genel baş-
kanlõk için bir süreden
beri dolaştõrõlan İstanbul İl
Başkanõ Gürsel Tekin’in
önceki gün “Baykal bun-
dan sonra bizlere ağa-
beylik yapmalı” yönün-
deki açõklamasõ kulislerde
“Baykal istifadan dön-
memeli” şeklinde algõ-
landõ. Ancak CHP Genel
Başkan Yardõmcõsõ Mus-
tafa Özyürek “İl Baş-
kanı bu sözlerini sonra
düzeltti” diyerek Tekin’in
bu yönde bir girişimi ol-
mayacağõnõ ima etti. Mu-
haliflerden hiç kimsenin
aday olmayacağõ kurul-
tayda, ancak Baykal’õn
geri dönüş konusunda ka-
põlarõ kapatmasõ halinde
aday çõkmasõ mümkün
görünüyor. Genel merke-
ze rağmen bir aday çõksa
bile Baykal’õn işaret et-
mediği bir adayõn seçil-
mek bir yana gerekli im-
zayõ toplamasõ bile zor.
Özyürek, Baykal’õn ge-
ri dönmek ve güç kazan-
mak için istifa etmediğine
dikkat çekerek, “Genel
Başkan, bu komployu
kuranlarla hesaplaşmak
için istifa etti. Manevra,
taktik söz konusu değil.
‘Parti farklõ bir çözüm
bulabilir mi bunu arayõn’
dedi” diye konuştu.
Baykal’õn istifa konuş-
masõnda “mücadelem sü-
recek” derken “geri dö-
nüş sinyali mi verdi” so-
rusuna ise Özyürek “Mü-
cadele ille genel başkan
olarak yapılmaz. Ama
parti bir genel başkan
adayı çıkaramaz, örgüt-
lerin talebi de Deniz
Baykal’ın dönüşü yö-
nünde olursa, ki öyle gö-
rünüyor Deniz Baykal
partiyi sahipsiz bırak-
maz diye düşünüyorum”
şeklinde konuştu.
Deniz Baykal’õn geri
dönüşü konusunda açõk-
lamalarda bulunan eski
Genel Başkan Yardõmcõ-
sõ Mehmet Sevigen’e
“Bütün bu çağrılara rağ-
men ya Baykal dönmez-
se” diye sorduğumuzda,
“Deniz Bey’in böyle bir
lüksü yok” şeklinde ce-
vap veriyor. Sevigen, “Bu
saldırı sadece Baykal’a
değil CHP’ye yapılmış
bir saldırıdır. Halk ve
örgüt istiyorsa Deniz
Baykal’ın görevden kaç-
ma lüksü olamaz” dedi.
Dönmediği takdirde ne
yapõlacağõnõ örgüt olarak
hiç düşünmediklerini be-
lirten Sevigen, “CHP’nin
bir tek planı var o da De-
niz Baykal’ı istifa ederek
boşalttığı genel başkan-
lığa geri getirmektir”
şeklinde konuştu.
BİLİŞİM UZMANI CHP’Lİ VEKİL, KAYDA ALMA VE MONTAJIN PROFESYONEL ELLERDEN ÇIKTIĞI DÜŞÜNCESİNDE
Seyhan’a göre çekim uzman işi
ANKARA (Cumhuriyet Bü-
rosu) - CHP Adana Milletveki-
li Tacidar Seyhan, CHP Genel
Başkanõ Deniz Baykal’õn isti-
fasõna neden olan kasetle ilgili
teknik açõklamalarda bulundu.
Bilişim uzmanõ da olan Seyhan,
“Çekimin biçiminden bireysel
değil kurumsal araçlar tara-
fından yapıldığını düşünüyo-
rum” dedi.
Seyhan, gazetecilerin sorularõnõ
yanõtlarken, görüntüleri defalar-
ca izlediğini, teknik olarak ay-
rõştõrmasõnõ yaptõğõnõ kaydetti.
Görüntülere ilişkin incelemeleri
sürdürdüklerini belirten Seyhan,
şunlarõ söyledi: “Bu görüntüle-
rin farklı ortamlarda farklı
kameralarla çekildiği belli. Bu
görüntülerin tamamı belli bir
frekanstan yayın yapan mikro
kamera ile yapılmıştır. İki ay-
rı yere yerleştirilen kamera
vardır. Bu frekansı alan büyük
bir ihtimalle araca yerleştiril-
miş bir de alıcının olduğu, bu
alıcının da videoya hızlandı-
rarak kaydedildiği görülüyor.
Daha sonra bu, yüzde 15 ora-
nında karartılmış, yüzde 21
oranında eskitme uygulanmış.
Görüntüyü detaylı olarak in-
celediğimizde 43 parçadan
oluştuğunu görüyoruz. Aynı
video çekimi içerisinde kulla-
nılan bayan figürünün iki ay-
rı figür olduğu görünüyor.”
“Olayın gerçekleşme biçimi,
oluşturma biçimi bireysel ola-
rak görünmüyor. Kurumsal
bir görüntü. Çekimin biçimin-
den kurumsal araçlar tarafın-
dan yapıldığını düşünüyorum.
Bu sistem sadece oralarda var.
Bu birinin yerleştirdiği hafızalı
kamera değil. Zamana, günle-
re yayarak yapılan çekimlerin
birleştirilmesidir. Bu bir araç
teşkilatıdır. Eğer bu tür araç-
lar kişilerin elinde dolaşıyorsa
bu da kurumsal suçtur.”
İki kadın
Seyhan, “İki kadın mı var”
sorusuna Seyhan, “Hayır. İki ay-
rı kadın figürü kullanılmış.
Aynı kamerada boyutlar çok
farklı” diye yanõtladõ. Seyhan,
“Kişilerin kim olduğunu söy-
leyebilir misiniz? Yani Deniz
Bey mi oradaki görüntü” so-
rusuna ise şu yanõtõ verdi:
“Bunu benim söylemem çok
doğru olmaz. Çünkü, o kadar
çok montaj var ki... Üzerinde
çalışıyoruz. Tespit ettiğimizde
bunu da paylaşacağız. Çalıştı-
ğımız görüntüler internet üze-
rinden alınmış görüntülerdir.
Çekimin aslını bulmak gibi ik-
tidarın bir görevi vardır. O asıl
bize ulaşırsa nerelerden bir-
leştirme yapıldığını göstere-
bilme imkânına sahibiz.
Uzaktan frekansla alış yapan
profesyonel bir cihazla yapıl-
dığı belli, bir VHS kasete kay-
dedilerek. Oradan hızlandırı-
larak yeniden çoğaltıldığı bel-
li. Oradaki şahıslar hiçbir za-
man aynı ortamda bulunma-
mışlardır. Aynı sürelerin çeki-
mi değildir bu.”
Seyhan, “Mekân aynı me-
kân mı” sorusuna ise, “Bi-
rinde şüphem var. Aslını gör-
mek lazım” dedi.Tacidar Seyhan.
Baytok: Bence de komplo
Haber Merkezi - NTV’ye açõklamalarda bulunan
CHP Milletvekili Nesrin Baytok, kaset olayõnõ
“komplo” olarak niteledi. Çok üzgün olduğunu söy-
leyen Baytok, Ankara dõşõnda olduğu iddialarõnõ
reddederek kõzõ ve eşiyle birlikte Ankara’daki evin-
de olduğunu söyledi. Baytok, “Onların desteğini ar-
kamda hissediyorum” dedi.
Eşiyle ilgili CHP’li belediyelerden ihale aldõğõ yö-
nündeki haberleri yalanlayan Baytok, “Eşim ile ilgili
uydurma şeyler çıkıyor, bu haberlerin hepsi uy-
durmadır. Bizim etik anlayışımız siyasi nüfuz kul-
lanmayı uygun görmez” dedi. Eşinin 7 yõl önce Şiş-
li Belediyesi’ne bilgisayar sattõğõnõ, bunu da beledi-
ye başkanõnõn õsrarõ üzerine yaptõğõnõ kaydeden Bay-
tok, “Eşim, siyasi çizgimin bedelini ödüyor” dedi.
Baytok, kaset olayõnõ “komplo” olarak nitelendire-
rek Deniz Baykal’la aynõ düşüncede olduğunu söy-
ledi. Baytok, istifasõ ile ilgili soruyu yanõtlamadõ.