23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 12 MAYIS 2010 ÇARŞAMBA 4 HABERLER İĞNELİ FIRÇA ZAFER TEMOÇİN namikzafer@yahoo.com GLOBALPOLİTİKÜLTÜR ERGİN YILDIZOĞLU ‘Kemalizm Öldü, Yaşasın Kemalizm’ Durun hemen heyecanlanmayın. Yeni bir “Kemalizm” tarifi yapmıyorum. Başlıktaki bu ifadeler de zaten bana ait değil. Bu başlık, ABD’nin önde gelen düşünce kuruluşlarından Council on Foreign Relations’un dergisi Foreign Affairs’in web sitesinde bulduğum bir makaleye ait. Bu makalenin alt başlığı da şöyleydi: “AKP nasıl Atatürk’ün en son savunucusu haline geldi”. Bu, 23 Nisan tarihli, ilginç makale, Zirve Üniversitesi’nden ve Zaman gazetesi yazarlarından Gökhan Bacık ve yine aynı üniversiteden Dariush Zahedi’nin imzalarını taşıyor. İki Kemalizm Bacık ve Zahedi’nin yazılarında, Mustafa Kemal’in Kemalizmiyle, İsmet İnönü döneminde başlayan Kemalizmi birbirinden ayrılıyor. Birinci dönem sivil Kemalizm, ikinci dönem askeri otoriter Kemalizm olarak saptanıyor. İkinci dönemin, askeri Kemalizmininse her zaman Kemalizmin mirasını saptırmış, bozucu bir etki yapmış bir yük olduğu ileri sürülüyor… Yazarlar, Mustafa Kemal döneminden sonra, ülkenin, Soğuk Savaş’ın da katkısıyla askeri Kemalizm altında yönetildiğini ileri sürüyorlar. Yazarlara göre Kemalizmin birinci döneminin, Batı yanlısı, seküler modernist ülkülerini, bugün AKP, Kopenhag kriterleri, AB üyeliği, sivil hakların, azınlık haklarının geliştirilmesi, Kürt bölgelerinde sıkıyönetimin kaldırılması, serbest piyasanın daha da geliştirilmesiyle yaşama geçiriyor. Yazarlara göre yükselmekte olan, çoğu AKP ile ilişkili sanayi, ticaret ve finans burjuvazisi, Atatürk’ün büyük tarihi vizyonunu fiilen gerçekleştiriyor. Yazarların, “askeri Kemalist” bir rejimin en ağır döneminde, “devlet partisi” CHP’nin çok partili rejime geçmeyi, sonra da iktidarı terk etmeyi kabul etmesindeki paradoksu görmezden gelmeleri; neredeyse tüm AKP öncesi dönemin rejimlerini askeri diktatörlük olarak tanımlama eğilimi, beni rahatsız etmiş olsa da, amacım makalenin teorik, tarihsel sorunlarıyla tartışmak değil. Ben bu makaleye “aslında ne söylemek istiyor” sorusuyla yaklaşmak istiyorum. Hegemonya, ‘evrensellik’ ve kavramlar Yazarların “Kemalizm” kavramıyla, AKP’nin siyasal ve tarihsel çizgisini barıştırmak istediği söylenebilir. Diğer bir deyişle bir rehabilitasyon üzerinden, yeniden mülk edinme çabası bu. Aslında bu çabayı, özellikle Obama, Kemalist seküler geleneğe vurgu yaptıktan sonra, beklediğimi ve hiç şaşırmadığımı belirteyim. Kemalizm kavramı, AKP ve siyasal İslama hegemonya kurma sürecinde, bir türlü aşamadığı sorunlar çıkarıyordu. Cumhuriyet “olayı”nın halkın ruhsal kimyasındaki derin izleri, tüm çabalara rağmen onu dışlamaya, Osmanlı sadakatine geri dönmeye olanak vermiyordu. Hegemonya mücadeleleri, neyin “evrensellik” düzeyine yükseleceğini saptama mücadelesidir; bu nedenle “evrensellik düzeyine ait” kavramların içeriklerinin yeniden tanımlanması gerekecektir. Bunu başaracak olan, hegemonyasını kuracaktır. Özgürlük, değişim, demokrasi kavramları, siyasal İslam ve AKP tarafından yeniden tanımlanmıştı. Ama Kemalizm laiklik ve ulusalcılık boyutu nedeniyle, AKP öncesi rejimlerin tutunum ideolojilerine dayandırdıkları bir kavram olmasından dolayı yeniden tanımlanmaya direniyordu. Bu konuda, yazarlar, Kemalizmi iki döneme ayırarak, çok önemli bir adım atıyorlar. Bu adım, ilk dönemle (adeta kuruluştaki saf haliyle), AKP arasında ortak bir gelenek saptamaya, Kemalizm ve 1923 “olayı” ile AKP arasında olumlu bir ilişki kurmaya uygun bir söylem kuruyor. Böylece, yazarlar, AKP’nin Kemalizmi mülk edinmesine uygun bir zemin sunuyorlar. Burjuva sınıfının doğuşunu AKP ile başlatan, önceki dönemleri seçkinlerin ve militarist Kemalizmin yönetimi olarak saptayan taktik de, tarihi gerçeklerle uyuşmamakla birlikte, bence başarılı bir manevra. Çünkü, bu manevra, evrensel bir olguya, burjuva sınıfının “eski rejime karşı özgürlük mücadelesi” geleneğine gönderme yaparak, 1923 “olayı” ile siyasal İslam ve AKP arasında ruhsal bir ilişki kurmaya da kapı açıyor. Böylece son günlerde aniden parlayan İsmet İnönü eleştirilerinin, camilerin Gazi tarafından samanlık olmaktan kurtarılmasına ilişkin öykülerin arkasındaki mantık da daha bir anlaşılabilir oluyor. Ahlak dışı seks ve siyaset yerine suikast temalarıyla CHP’yi imha etme çabaları da… AKP ve siyasal İslamın yeni bir hegemonya manevrasına başladığı anlaşılıyor. Bu süreci yakından izlemek gerekiyor. Yakından izlenmesi gereken daha az ilginç, ama çok eğlendirici bir süreç daha var. Bu da bugüne kadar Kemalizmi baş düşman ilan edip, bu düşmanlığı AKP’yi desteklemenin bahanesi olarak kullanan kimi solcuların, liberallerin duruma uyum sağlamak için atacakları taklalarla ilgili. Bunların, becerilerine büyük güvenim var; sirk palyaçolarını imrendirecek şıklıkta hareketler göreceğimize inanıyorum. erginy@tr.net http://erginyildizoglu.blogspot.com ‘Hükümet ortaya çıkarmalı’ MHP lideri Bahçeli, komployu bütün yönleriyle çözüme kavuşturmanõn Başbakan Erdoğan’õn ve hükümetinin en önemli siyaset sorumluluğu haline geldiğini söyledi ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) - MHP Genel Başkanõ Devlet Bahçeli, Türk siyasetinin kaset savaşlarõnõn ortasõna düş- mesinin, “çapsız ve ahlaksız gelişmelerin” odağõna gerile- mesinin hiç kimseye bir şey ka- zandõrmayacağõnõ söyledi. Bahçeli, “Deniz Baykal’la il- gili iddialara ve sonrasında or- taya çıkan gelişmelere” ilişkin yaptõğõ açõklamada, son dönem- de yaşanan olaylarõ “düşündü- rücü” olarak nitelendirerek ya- şananlarõn milleti şaşõrttõğõnõ ve endişeye sevk ettiğini vurguladõ. ‘Siyasi tarihe kara leke’ Bahçeli, “Çok ciddi sosyal çözülme, ahlaki çöküş ve ha- yatın her alanında ortaya çıkan yozlaşma hali, üst düzey siya- setçileri de etkisi altına almış- tır. Kişisel ilişkilerin ve özel ha- yatın mahremiyetinin sınırla- rını tayin etmek elbette ki şa- hısların belirleyeceği bir alan- dır. Ancak ana muhalefet lide- rinin özel hayatına yönelik mu- hatap olduğu utanç verici ter- tibin kara bir leke olarak siya- si tarihimize geçeceği de açık- tır” diye konuştu. Bahçeli, “Sayın Baykal’ın, CHP Genel Başkanlığı’ndan istifa kararını açıklarken id- diaların komplo olduğunu vur- gulaması, ülkemizin her soru- nunu çözmekle görevli ve yetkili olan AKP hükümetine de bü- yük bir sorumluluk yüklemiş- tir” ifadesini kullandõ. Bahçeli, id- dia edilen komployu bütün yön- leriyle ve en kõsa sürede çözüme kavuşturmanõn Başbakan Tay- yip Erdoğan’õn ve hükümetinin en önemli siyaset sorumluluğu ha- line geldiğini söyledi. Yakõn çalõşma arkadaşlarõ Baykal’õn yeniden genel başkanlõğõ için yöntem tartõşmasõna başladõ Dönüş formülü arayõşõTÜREY KÖSE ANKARA - Deniz Baykal’õn CHP genel başkanlõğõndan istifasõndan son- ra yakõn çalõşma arkadaşlarõ “onurlu dönüş” formülleri aramaya başladõ. Partide “22-23 Mayıs’taki kurul- tayda hemen dönsün” diyenlerle, “Onurlu dönüş formülü olsun. Ku- rultayda ‘abi formülü’ uygulansın, Baykal referandumdan sonra top- lanacak olağanüstü kurultayda dön- sün” diyen ekipler arasõnda kavga baş- ladõ. Kulislerde, “Baykal bir bilen, Önder Sav ya da belirleyeceği bir isim emanetçi” formülü konuşulma- ya başlandõ. Baykal, 1999 seçimlerinde partisi- nin baraj altõnda kalmasõ üzerine 22 Nisan günü istifa ederken, ertesi gün gazetemizde yer alan “CHP liderini arıyor”, “CHP’de Baykal sonrası tartışılıyor” başlõklõ haberlere baktõ- ğõmõzda “Tarih tekerrürden iba- rettir” sözü akla geliyor. 22 Nisan 1999 tarihinde genel başkan vekilliğine Cevdet Selvi getiriliyor. 11 Mayõs 2010, yine Cevdet Selvi genel başkan vekili. Kurultay günleri bile aynõ: 22- 23 Mayõs 1999, 22-23 Mayõs 2010. Deniz Baykal, 1999’da “Kurultayda görev verilirse bundan kaçmam” di- yor ve ekibinin kendisini yeniden ça- ğõracağõ ve bu arada bir “emanetçi” bulunacağõ söylentileri haberlere yan- sõyor. O tarihte de “emanetçi” olacağõ konuşulan Önder Sav bu söylentileri yalanlõyor. Benzerlikler çok; farklõ- lõklara gelince: 22 Nisan 1999 tarihinde yenilgi şoku içindeki örgütlerin yoğun tepkisi var, genel merkez binasõ önün- de yönetimi protesto sloganlarõ yük- seliyor, muhaliflerin yenilginin so- rumlusu olarak gördükleri merkez yönetim kurulu hakkõnda verdikleri gü- vensizlik önergesi ise 23’e karşõ 25 oy- la reddediliyor. O dönemde daha “et- kili” bir parti içi muhalefet var; bugün ise etkili bir parti içi muhalefetten söz etmek olanaklõ değil, Baykal ve eki- bi örgüte hâkim görünüyor. Baykal 1999’da genel merkeze gelemiyor, ya- zõlõ istifasõnõ yolluyor, 22-23 Mayõs ku- rultayõnda da aday olamõyor. Baykal, ancak 1.5 yõl sonra “dönebiliyor”. Baykal’õn 2. istifasõnõn ardõndan “CHP liderini arıyor” başlõklõ “ta- rih tekerrür” yorumlarõna hak ver- direcek “güncel” kulisler de şöyle: Baykal 12 gün sonra döner: Deniz Baykal, yaptõğõ açõklamalarda “geri dönme” kapõsõnõ aralõk tutuyor. Siyasal kaderini kendisine bağlamõş birçok yönetici de canla başla 22-23 Mayõs kurultayõnda dönmesini sağla- mak için uğraşõyor. Bu süreçte Genel Başkan Yardõmcõsõ Yılmaz Ateş ile Genel Sekreter Önder Sav arasõnda gerginlikler yaşanõyor. Ateş, “abi, abla, emanetçi” formüllerine karşõ çõ- karken “Sayın Baykal kararını ver- di. Şimdi CHP kararını verecek. Biz bu kurultayı Atatürk spor salo- nunda değil, Ankara meydanların- da yapacağız. En az 100 bin kişiy- le, yüz binlerce kişiyle bu kurulta- yı yapacağız” diyor. Ateş, “Bay- kal’ın 12 gün sonra dönmesi istifa- sının samimiyetini tartışmaya açmaz mı” sorusuna “Parti terbiyesiyle ye- tişen bizler örgütün kararına sırtı- mızı dönemeyiz” yanõtõnõ veriyor. Bu formülü yaşama geçirmek için CHP örgütleri ülkenin her yanõnda “geri dön” kampanyalarõ yürütecek, Baykal kurultay salonuna gelmese bile “gıyabında” delegeleri ezici ço- ğunluğunun imzalarõyla tek genel başkan adayõ olarak gösterilmesi için hazõrlõk yapõlõyor. “Emanetçi abi” formülü: Ge- nel Sekreter Önder Sav ve ekibinde Baykal’õn 22-23 Mayõs kurultayõnda dönmeyeceği düşüncesi hâkim görü- nüyor. Bu ekip içinde “Baykal’ı ör- selemeyecek onurlu dönüş” for- mülleri üzerinde duruluyor. Kurultayda “emanetçi abi” formülüyle bir genel başkan seçilebileceği, referandum- dan sonra ve seçimlerden önce ger- çekleştirilecek bir olağanüstü kurul- tayda Baykal’õn partinin başõna dö- nebileceği ifade ediliyor. “Emanetçi” genel başkan adayõ olarak Önder Sav ile Grup Başkanvekili Hakkı Süha Okay’õn adõ geçiyor. Bu süreci Deniz Baykal’õn “bir bilen” olarak dõşarõdan yönlendirebileceği kaydediliyor. Kılıçdaroğlu faktörü: Grup Başkanvekili Kemal Kılıçdaroğlu, zor durumda görünüyor. Deniz Bay- kal’õn “kesinlikle” dönmeyeceğine ilişkin net bir açõklama yapmasõ ya da “emanetçi” formüllerinin yaşama geçirilmesi durumunda Kõlõçdaroğ- lu’nun genel başkan adayõ olmaya zor- lanabileceği ifade ediliyor. Kulisler- de, Kõlõçdaroğlu’nun bu “duygusa or- tamda” aday olmayacağõ, adaylõk için bir sonraki “olağanüstü kurul- tayı” bekleyeceği görüşü hâkim gö- rünüyor. “Kılıçdaroğlu genel başkan, Önder Sav ikinci adam” formülüy- le bir geçiş dönemi yaşanabileceği söy- lentilerini dile getirenler de var. Baykal dönmez: Baykal’õn “dönmeyeceği” yorumlarõ da yapõlõ- yor. “Antalya milletvekili” olarak se- çimlere kadar görevini yapacağõ, re- ferandum kampanyasõna katõlacağõ ve sonra aktif siyasetten çekileceği gö- rüşü de kulislerde dile getiriliyor. Baykal’õn “Onursal genel başkan” ya da “bir bilen”, “bir danışılan” ola- rak partiye yol gösterebileceği görü- şünü dile getirenler de az değil. CHP yönetimi içinde Baykal’õn geri dönüşü için iki ayrõ formül üzerinde duruluyor. Bir grup CHP’li “ilk kurultayda hemen dönsün” formülünü savunurken diğer grup “emanetçi bir abi ile referandum sürecinin atlatõlmasõnõn ardõndan olağanüstü kongre ile Baykal’õn dönmesini” istiyor. Kamuoyunda açõkça dile getirilmese de Baykal’õn geri dönmeyeceğini düşünen bir grup da var. TEK SEÇENEK BAYKAL GÖRÜNÜYOR CHP Genel Merkezi’nin B planı yok MİYASE İLKNUR Deniz Baykal’õn ko- nuşmalarõnõn satõr aralarõnõ okuyarak dönüp dönme- yeceği konusunda siya- set kulislerinde ve basõn- da fallar açõlõrken genel merkez, Baykal’õ tek aday göstermenin dõşõnda baş- ka alternatif üzerinde dur- muyor. Muhaliflerin de aday çõkaramayacağõ 33. Olağan Kurultay’da genel başkanlõğa yeniden seçi- leceğine kesin gözüyle bakõlan Baykal’õn kurul- tayõn görevlendirmesini kabul edip etmeyeceği bi- linmese de, genel merke- zin şimdilik bir B planõ bulunmuyor. Geçen kurultayda aday çõkaran Eşref Erdem, son gelişmelerden önce bu kurultayda aday çõ- karmayacaklarõnõ açõkla- mõştõ. Kamuoyunda ve örgütte popülaritesi olan Kemal Kılıçdaroğ- lu’nun ise ancak Bay- kal’õn önermesi halinde genel başkanlõğa aday olabileceği, bunun dõşõn- da ne kendisinin ne de ör- gütün önermesiyle aday olmayacağõ biliniyor. Basõnda adõ genel baş- kanlõk için bir süreden beri dolaştõrõlan İstanbul İl Başkanõ Gürsel Tekin’in önceki gün “Baykal bun- dan sonra bizlere ağa- beylik yapmalı” yönün- deki açõklamasõ kulislerde “Baykal istifadan dön- memeli” şeklinde algõ- landõ. Ancak CHP Genel Başkan Yardõmcõsõ Mus- tafa Özyürek “İl Baş- kanı bu sözlerini sonra düzeltti” diyerek Tekin’in bu yönde bir girişimi ol- mayacağõnõ ima etti. Mu- haliflerden hiç kimsenin aday olmayacağõ kurul- tayda, ancak Baykal’õn geri dönüş konusunda ka- põlarõ kapatmasõ halinde aday çõkmasõ mümkün görünüyor. Genel merke- ze rağmen bir aday çõksa bile Baykal’õn işaret et- mediği bir adayõn seçil- mek bir yana gerekli im- zayõ toplamasõ bile zor. Özyürek, Baykal’õn ge- ri dönmek ve güç kazan- mak için istifa etmediğine dikkat çekerek, “Genel Başkan, bu komployu kuranlarla hesaplaşmak için istifa etti. Manevra, taktik söz konusu değil. ‘Parti farklõ bir çözüm bulabilir mi bunu arayõn’ dedi” diye konuştu. Baykal’õn istifa konuş- masõnda “mücadelem sü- recek” derken “geri dö- nüş sinyali mi verdi” so- rusuna ise Özyürek “Mü- cadele ille genel başkan olarak yapılmaz. Ama parti bir genel başkan adayı çıkaramaz, örgüt- lerin talebi de Deniz Baykal’ın dönüşü yö- nünde olursa, ki öyle gö- rünüyor Deniz Baykal partiyi sahipsiz bırak- maz diye düşünüyorum” şeklinde konuştu. Deniz Baykal’õn geri dönüşü konusunda açõk- lamalarda bulunan eski Genel Başkan Yardõmcõ- sõ Mehmet Sevigen’e “Bütün bu çağrılara rağ- men ya Baykal dönmez- se” diye sorduğumuzda, “Deniz Bey’in böyle bir lüksü yok” şeklinde ce- vap veriyor. Sevigen, “Bu saldırı sadece Baykal’a değil CHP’ye yapılmış bir saldırıdır. Halk ve örgüt istiyorsa Deniz Baykal’ın görevden kaç- ma lüksü olamaz” dedi. Dönmediği takdirde ne yapõlacağõnõ örgüt olarak hiç düşünmediklerini be- lirten Sevigen, “CHP’nin bir tek planı var o da De- niz Baykal’ı istifa ederek boşalttığı genel başkan- lığa geri getirmektir” şeklinde konuştu. BİLİŞİM UZMANI CHP’Lİ VEKİL, KAYDA ALMA VE MONTAJIN PROFESYONEL ELLERDEN ÇIKTIĞI DÜŞÜNCESİNDE Seyhan’a göre çekim uzman işi ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) - CHP Adana Milletveki- li Tacidar Seyhan, CHP Genel Başkanõ Deniz Baykal’õn isti- fasõna neden olan kasetle ilgili teknik açõklamalarda bulundu. Bilişim uzmanõ da olan Seyhan, “Çekimin biçiminden bireysel değil kurumsal araçlar tara- fından yapıldığını düşünüyo- rum” dedi. Seyhan, gazetecilerin sorularõnõ yanõtlarken, görüntüleri defalar- ca izlediğini, teknik olarak ay- rõştõrmasõnõ yaptõğõnõ kaydetti. Görüntülere ilişkin incelemeleri sürdürdüklerini belirten Seyhan, şunlarõ söyledi: “Bu görüntüle- rin farklı ortamlarda farklı kameralarla çekildiği belli. Bu görüntülerin tamamı belli bir frekanstan yayın yapan mikro kamera ile yapılmıştır. İki ay- rı yere yerleştirilen kamera vardır. Bu frekansı alan büyük bir ihtimalle araca yerleştiril- miş bir de alıcının olduğu, bu alıcının da videoya hızlandı- rarak kaydedildiği görülüyor. Daha sonra bu, yüzde 15 ora- nında karartılmış, yüzde 21 oranında eskitme uygulanmış. Görüntüyü detaylı olarak in- celediğimizde 43 parçadan oluştuğunu görüyoruz. Aynı video çekimi içerisinde kulla- nılan bayan figürünün iki ay- rı figür olduğu görünüyor.” “Olayın gerçekleşme biçimi, oluşturma biçimi bireysel ola- rak görünmüyor. Kurumsal bir görüntü. Çekimin biçimin- den kurumsal araçlar tarafın- dan yapıldığını düşünüyorum. Bu sistem sadece oralarda var. Bu birinin yerleştirdiği hafızalı kamera değil. Zamana, günle- re yayarak yapılan çekimlerin birleştirilmesidir. Bu bir araç teşkilatıdır. Eğer bu tür araç- lar kişilerin elinde dolaşıyorsa bu da kurumsal suçtur.” İki kadın Seyhan, “İki kadın mı var” sorusuna Seyhan, “Hayır. İki ay- rı kadın figürü kullanılmış. Aynı kamerada boyutlar çok farklı” diye yanõtladõ. Seyhan, “Kişilerin kim olduğunu söy- leyebilir misiniz? Yani Deniz Bey mi oradaki görüntü” so- rusuna ise şu yanõtõ verdi: “Bunu benim söylemem çok doğru olmaz. Çünkü, o kadar çok montaj var ki... Üzerinde çalışıyoruz. Tespit ettiğimizde bunu da paylaşacağız. Çalıştı- ğımız görüntüler internet üze- rinden alınmış görüntülerdir. Çekimin aslını bulmak gibi ik- tidarın bir görevi vardır. O asıl bize ulaşırsa nerelerden bir- leştirme yapıldığını göstere- bilme imkânına sahibiz. Uzaktan frekansla alış yapan profesyonel bir cihazla yapıl- dığı belli, bir VHS kasete kay- dedilerek. Oradan hızlandırı- larak yeniden çoğaltıldığı bel- li. Oradaki şahıslar hiçbir za- man aynı ortamda bulunma- mışlardır. Aynı sürelerin çeki- mi değildir bu.” Seyhan, “Mekân aynı me- kân mı” sorusuna ise, “Bi- rinde şüphem var. Aslını gör- mek lazım” dedi.Tacidar Seyhan. Baytok: Bence de komplo Haber Merkezi - NTV’ye açõklamalarda bulunan CHP Milletvekili Nesrin Baytok, kaset olayõnõ “komplo” olarak niteledi. Çok üzgün olduğunu söy- leyen Baytok, Ankara dõşõnda olduğu iddialarõnõ reddederek kõzõ ve eşiyle birlikte Ankara’daki evin- de olduğunu söyledi. Baytok, “Onların desteğini ar- kamda hissediyorum” dedi. Eşiyle ilgili CHP’li belediyelerden ihale aldõğõ yö- nündeki haberleri yalanlayan Baytok, “Eşim ile ilgili uydurma şeyler çıkıyor, bu haberlerin hepsi uy- durmadır. Bizim etik anlayışımız siyasi nüfuz kul- lanmayı uygun görmez” dedi. Eşinin 7 yõl önce Şiş- li Belediyesi’ne bilgisayar sattõğõnõ, bunu da beledi- ye başkanõnõn õsrarõ üzerine yaptõğõnõ kaydeden Bay- tok, “Eşim, siyasi çizgimin bedelini ödüyor” dedi. Baytok, kaset olayõnõ “komplo” olarak nitelendire- rek Deniz Baykal’la aynõ düşüncede olduğunu söy- ledi. Baytok, istifasõ ile ilgili soruyu yanõtlamadõ.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear