23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 25 NİSAN 2010 PAZAR 10 PAZAR YAZILARI dishab@cumhuriyet.com.tr Patatesin de kalbi vardõr!Orta Asya’nõn ortasõnda, doğa harikasõ minicik bir ülke Kõrgõzistan. Komşu ülkeler gibi petrol ve gaz zengini değil, ancak insan yaşamõnõn temel gereksinimlerini karşõlayabilecek her şey var. Suyu, iklimi ve ekilmeye elverişli alanlarõ bakõmõndan dünyada birçok ülkenin sahip olmadõğõ temel değerlere sahip. Büyük miktarlarda olmasa da altõn üretimi de var. Yapõlan jeolojik çalõşmalar, Kõrgõzistan’õn bazõ değerli metallere de sahip olduğunu gösteriyor. Nüfusu da yine Türkiye’nin bazõ şehirleri kadar. Son rakamlara göre 5 milyon 250 bin civarõnda. Ancak Sovyetler Birliği’nin dağõlmasõnõn ardõndan çok sayõda ağõr sanayi tesisleri çalõştõrõlamadõğõndan ya kapatõlmõş ya da parçalar halinde satõlmõş. Fabrikalarda çalõşan yüz binler işsiz kalmõş. Nüfusun yaklaşõk 1 milyonu başka ülkelerde çalõşõyor. Rusya’da 250 bin yasal, bir o kadar da yasadõşõ Kõrgõzistan vatandaşõ çalõşõyor. Çok sayõda etnik grubu barõndõran ve zengin bir kültür mozaiğine sahip olan Kõrgõzistan’da, son yõllarda artan milliyetçilik ve radikal dincilik faaliyetleri nedeniyle Kõrgõz nüfusun dõşõndaki azõnlõklar başka ülkelere, özellikle Rusya’ya yerleşmeyi tercih ediyor. “Lale Devrimi Modası”nõn Mart 2005’te Kõrgõzistan’da yaşanmasõnõn ardõndan ülkede gözle görülür, elle tutulur bir değişim yaşanmadõ. Dönemin Cumhurbaşkanõ ve fizik profesörü Askar Akayev, kan dökülmemesi için çõkan prostesto gösterileri ile birlikte ülkeyi terk etti. Büyük umutlarla göreve gelen Kurmanbek Bakiyev ise Akayev’i aratõr oldu. Rüşvet ve yoksulluk sõralamasõnda dünya şampiyonluğuna oynayan Kõrgõzistan’da halkõn önemli bir kõsmõ açlõk sõnõrõnõn çok altõnda yaşam savaşõ veriyor. 2 bin 100 dolarlõk kişi başõ milli gelirin önemli bir kõsmõ çok küçük bir azõnlõğõn cebine gidiyor. Nüfusun dörtte biri ise ayda 200 som, yani 5 dolarla yaşamak zorunda! Buna karşõlõk eğlence ve kumar dünyasõ hõz kesmiyor! Caddelerde dünyanõn en pahalõ araçlarõnõ görmek insanõ şaşõrtõyor. Rusya ile ABD arasõna sõkõşõp kalan yönetim, her iki süper gücü de memnun etmeye çalõşõyor. Ancak başarõlõ olamõyor. Birer askeri üsse sahip olan bu iki ülkeye ek olarak birer üs daha açma izni, devrik yönetim tarafõndan verilmişti. Türkiye de dahil olmak üzere dõş dünyadan Kõrgõzistan’a büyük miktarlarda maddi ve teknik yardõmlar yapõlõyor. Ancak verilen kredi ve yardõmlarõn neredeyse tamamõ birtakõm kişiler arasõnda paylaşõlõyor. Ne imar, ne refah düzeyinin yükseltilmesi ve ne de işsizliğe çare bulunmasõ konusunda çalõşma yapõlõyor. Çalõşabilen nüfusun yüzde 18’i işsiz. Buna gizli işsizler dahil değil! Özellikle kamu kurumlarõna eleman alõmlarõnda geçmiş dönemde ayrõmcõlõk yapõldõğõ, devrik cumhurbaşkanõ Bakiyev’in memleketi Celalabad ile komşu il Oş’tan insanlar tercih edildiği, halkõn en çok şikâyet ettiği konulardan biri. Hal böyle olunca, özellikle genç nüfus gidişattan hiç de memnun olmadõ doğal olarak. Muhalefet liderlerinin ani bir kararla tutuklanmasõ bardağõ taşõran son damla oldu. Başkent Bişkek’te meydanda toplanan protestocularun üzerlerine ateş açõlmasõ sonucu herkesin medyadan izlediği olaylar yaşandõ. Hayatõnõ kaybeden 86 kişi kahraman ilan edildi. On binler yönetim değişikliği için gösteri yaparken, ölenler ve yaralananlar varken, yağmacõ gruplar işbaşõndaydõ! Kõrgõzistan’õn bütün şehir merkezleri yağmalandõ, işyerleri ve çok sayõda ev ve araç kundaklandõ. Günlerce şehirler kontrolsüz prostestocularõn elindeydi. Birkaç gün sonra olaylar duruldu, cenazeler defnedildi ve bu kez işgaller başladõ. Araziler işgal edildi. Son olarak hafta başõnda Bişkek’e 8 kilometre uzaklõkta, çoğunluğu 2. Dünya Savaşõ sõrasõnda Gürcistan’tan sürülen Ahõskalõ Türkler ile Ruslarõn yaşadõğõ mahalleye saldõrõda bulunuldu. Bu saldõrõlarda evler yakõldõ, insanlar öldü. Görünüşe göre Kõrgõzistan’da halk hâlâ devlet olduklarõnõn farkõnda değil! Yüksek makamlarda bulunan bir kişi görevinden alõndõğõnda akraba ve tanõdõklarõ bir araya gelip gösteri yapõyor. Kişinin ne sebeple görevinden alõndõğõna bakõlmõyor. Devlet otoritesi halkõn geneli tarafõndan kabul görmüş değil henüz. Türkiye’den farklõ görünen ve farklõ duygularõn beslendiği bu coğrafyanõn gerçekleri, Türkiye dõşõndaki bütün ülkeler tarafõndan biliniyor! Türkiye’nin yaklaşõk 20 yõlda bu küçük ülkeye verdiği maddi ve teknik destek 1 milyar dolar civarõnda. Ancak Türklere antipati duyulmasõnõn nedenlerini araştõrmak bir yana, bu gerçek kabullenilmiyor bile temsilci ya da yöneticiler tarafõndan! Süper güçlerin “merkez üs ve test alanı” olarak seçtiği Kõrgõzistan’õn orta vadede istikrara ve refaha kavuşacağõna inanmak zor. okarakas@hotmail.com Amerika’da Deli Dumrul hikâyesi İyi ki Colorado eyaletine gitmişiz; on saatlik yolculuğa değdi. Yediğim içtiğim benim olsun, gördüklerimi aktarayõm diye kaleme kâğõda sarõldõm. Deli Dumrul diye bilinen masalõn neredeyse bire bir gerçeği orada yaşanmaktaydõ. Dede Korkut masalõ olup Türk çocuklarõnõn cümlesine anlatõlan öyküyü bilirsiniz: Bir dereye kurulu köprü başõna dikilen Dumrul, geçenden 30 kuruş, geçmek istemeyenden döve döve 40 kuruş alõrdõ. Bugünkü kapitalizmin ondan esinlendiğini söyleyenler varsa da bu, Amerikan Deli Dumrulu’nu anlatõrken lafõ iktisat ve siyasetten geçireceğimiz anlamõna gelmez; biz gazetecilik yapõyor, duyduğumuzu aktarõyoruz! Colorado sõnõrlarõndaki Taylor nehrinin üzerinde bir mülkiyet kavgasõ sürüyor. 1859’da Batõ’ya yönelen Yankee’lerden Jim Taylor’un keşfetmesiyle onun adõnõ alan nehir eskiden beri Kõzõlderililerin atlarõnõ suladõğõ bir yerdi; ama olsun, beyazlar keşfetmedikçe bir nehir haritada var olamazdõ. Bin beş yüz mil, yaklaşõk olarak iki bin dört yüz kilometre uzunluğundaki Colorado nehrinin bir kolu olan Taylor’un en fõrtõnalõ, en maceralõ yeri, balõk tutulan, botlarla rafting sporu yapõlan kõsmõ eyaletin tam ortalarõndadõr. Burada, nehrin sağõnda ve solundaki arazinin sahibi olan Steve Roberts, akan su üzerinde hak iddia edince konu Eyalet Mahkemesi’ne, oradan da Federal Uyuşmazlõk Hâkimliği’ne kadar uzanmõştõr. Yerel gazetelerdeki haberlere bakarsanõz, Roberts’õn 6 bin 500 dönüm civarõndaki “küçük” arazisi içinden Taylor nehri akmaktadõr. Nehrin arazisinden geçen kõsmõnda Roberts, 100 bin dolarlõk yatõrõm yaparak su taşkõnlarõna karşõ önlem aldõğõ gibi, gelen geçen kayõkçõlar için sefa yerleri de hazõrlamõş, böylece arazisinde kovboyluk yanõnda turizme de adõm atmõştõr. Buraya kadar her şey yasalara uygundur. Gelgelelim, nehrin yukarõsõnda sportif rafting yaptõran “Row v.Wade” adlõ turizm şirketinin sahipleri durumdan rahatsõzdõr, zira nehrin kuzeyinden başlayõp aşağõya kadar inmek isteyen, su üzerinde zõplayõp hoplama sporu olan raftingcilere Roberts, Deli Dumrul gibi dur demektedir; burasõ onun arazisidir. Bölgede yõllõk 140 milyon dolarlõk turizm söz konusu olunca, doğanõn nehir sularõnõ seller gibi akõttõğõ õrmağõn bu bölgesinde mülkiyet kavgasõ kõzõşmõştõr. Raftingcilere, amatör balõkçõlar da katõlõnca konu hukuk tartõşmalarõna dönüşecektir. Nehrin yukarõsõnda bir balõğõ kovalamaya başlamõş olan teknedeki balõkçõ eğer tam Roberts’õn arazisi içinden geçerken balõğõ avlarsa balõk üzerinde kimin hakkõ olacaktõ, yoksa balõğõ serbest bõrakõp nehrin sularõ oradan geçene kadar olta atmamalõ mõydõ? İyi de balõk bu, inat edip arazinin civarõnda oyalanõrsa, ne olacaktõ, Steve Robets çağrõlõp ona bir pay ödendikten sonra balõk avlanabilir miydi? Yahut aşağõya gidip orada rastgele mi demeliydi? Balõklar önceden birer kimlikle numaralandõrõlsa, karõşõklõğõn önüne geçilebilir miydi? Bu ve buna benzer sorulara Colorado Eyalet Mahkemesi yanõt verdi, “Balıkçı sığ bir yerde ayağını toprağa basmadığı sürece balığı avlayabilir, o balık onundur, arazi sahibinin kıyısına çıkmadığı sürece devlete, kamuya ait sudan balık ve tekne geçebilir”. Hõmmm, çetrefil bir konuya benziyor! Diyelim ki İnsan karakterinin yöreden yöreye değiştiği, Pitea’da belirgin olarak görülüyor. İsveç’in kuzeyinde, kutup dairesine yakõn bir bölgedeki 40 bin nüfuslu bu kasabanõn sakinleri sanki sadece üretmek için yaratõlmõşlar. Bütün olanaklarõ sonuna kadar kullanmakta pek hünerliler. Baltõk’õn kuzey ucunda İskandinav ülkelerinin en büyük tatil ve eğlence komleksi Pitea’da. Avrupa’nõn en büyük rüzgâr enerjisi parkõ da burada kuruluyor. Her biri 2 mgw gücündeki iki rüzgâr değirmeni şimdiden dönmeye başladõ bile. 500 kilometrekarelik alana tam 1101 adet rüzgâr değirmeni kurulacak. Proje tamamlandõğõnda İsveç’in enerji ihtiyacõnõn beşte biri buradan karşõlanacak. Yeşil çam ormanlarõnõn içindeki Pitea’da bir de bilim parkõ var. Solander Bilim Parkõ’nda petrolün yerini alacak yakõt için çalõşmalar yürütülüyor. Kimyacõlarõn elindeki ana madde ağaç. Eskiden sadece kâğõt üretimi için kullanõlan ağaç, bugün deyim yerindeyse posasõnõn posasõ çõkarõlarak değerlendiriliyor. Proje direktörü Robert Bergman, ağustos sonunda biyodizel yakõtõnõn Volvo kamyonlarõnda kullanõlmaya başlanacağõ müjdesini veriyor. Avrupa Birliği’nin gözü de Pitea’da. Kopenhag İklim Zirvesi’nin fiyaskoyla sonuçlanmasõnõn yol açtõğõ hayal kõrõklõğõ, biyodizel ile çalõşan kamyonlarõn yollarda seyriyle bir ölçüde giderilecek. Brüksel o yüzden Solana Bilim Parkõ’nõn çalõşmalarõna tam destek veriyor. Bu gibi büyük projelerle ilgili çalõşmalarõ yerinde görmek insana umut veriyor. Rüzgâr enerjisi de biyodizel de yenilenebilir ve kirliliği sõfõr olan kaynaklar. Bütün ülkelerin bu gibi yenilenebilir kaynaklara yönelmesi gerekiyor; oysa dünyanõn çoğunluğu hâlâ tehlikenin farkõna varmamõş gibi davranõyor. Birkaç derecelik õsõnmanõn dünyada canlõ hayatõ tehlikeye sokacağõndan haberi yokmuş gibi hareket ediyor. Çevreci projeleri yerinde incelerken bu gibi şeyler de ister istemez insanõn aklõndan geçiyor. Pitea’dan 14 Nisan akşamõ döndüm. 15 Nisan sabahõ İzlanda’da patlayan yanardağdan dağõlan küllerin uçaklar için oluşturduğu tehlike yüzünden hava ulaşõmõnõn durdurulduğu açõklandõ. Demek ki bir gün daha kalsaydõm Stockholm’e trenle dönmek zorunda kalacaktõm. Ama seyahatte olanlarõn hepsi trenle dönebilecek mesafede değildi. Bu yüzden on binlerce kişi bulunduklarõ yerde kaldõ. Olay günlerce sürdü ve küllerin atmosferde dolaşõmõnõ korku filmi gibi izler olduk. Yanardağ patlamasõyla bir şey bir kez daha olanca çõplaklõğõyla ortaya çõktõ. Teknolojide ne kadar ilerlersen ilerle, doğanõn karşõsõnda çaresizsin. İnsanlõğõn kurduğu sistem çok kõrõlgan. Yaşam koşullarõnõ dikkate alarak her şeyin yeniden kurulmasõ gerektiğini kimse yüksek sesle dile getirmiyor. Ama olaylar insanoğlunun hõrslarõndan arõnmasõnõ, doğaya saygõlõ yaşamasõnõ zorunlu kõlõyor. Pitea’da büyük projeleri incelerken insanoğlunun bütün zorluklarõ aşabilecek bilgi, enerji ve yeteneğe sahip olduğunu düşünüyordum. Tam bu düşünceler kafamda dolaştõğõ sõrada, bir yanardağ patladõ ve insanoğlu çaresiz kalõverdi. Meğer uçaklara ne kadar bağõmlõymõşõz. İhracat mallarõ depoda kaldõ. Seyahatler durdu. Her gün milyarlarca dolar ziyan hanesine yazõldõ. Ama yaşam da devam etti. Yanardağõn homurdanmasõnõ uyarõ olarak görenler, seyahat ve tüketim çõlgõnlõğõnõn bundan böyle biraz frenleneceğini umuyorlar. Belki devletler de süratli trenlerin yaygõnlaşmasõna ağõrlõk verirler. osman.ikiz@tele2.se Başlõğõ görünce hemen meşhur kõzarmõş patates ile ilgili yazacağõmõ düşündüyseniz yanõldõnõz. Belçika’nõn Liege kenti Saint-Leonard mahallesi geçen günlerde ilginç bir yarõşmaya sahne oldu. “La patate a du coeur – Patatesin de kalbi vardır” adlõ yarõşma, Liege kentinin tüm siyasi ve diplomatik çevresini bir araya getirdi. Liege’de bir patates üreticisinin Resto du Coeur- Gönül Lokantalarõ Derneği’nin Liege şubesine 5 tonluk patates yardõmõ yapmasõ, Liegeli siyasileri bu patatesleri soyma yarõşmasõnda buluşturdu. Önümüzdeki kõş için tamamen soyulup dondurulmasõ gereken 5 ton patatesi en hõzlõ ve en çok miktarda soymak üzere yarõşan siyasiler, gelecek yõl soğuk kõş günlerinde aç kalacak olan yoksullar için şimdiden katkõlarõnõ sundular. Valonya Hükümeti Ekonomi Bakanõ Jean-Claude Marcourt’õn yanõ sõra Liege Belediyesi’nden katõlõmcõ siyasiler arsõnda Liege Belediye Meclis Üyesi ve Kültür ile Kültürlerarasõ İlişkiler Komisyonu Başkanõ, arkadaşõmõz ressam Mehmet Aydoğdu da vardõ. Aydoğdu, Liege Belediyesi meclis üyelerinden Nathalie Frissee ve Jean-Pierre Goffin’le oluşturduğu ekiple 20 dakikada 3 kilo 180 gr. patates soyarak başarõlõ gruplar arasõnda sayõldõ. Aydoğdu “Hem toplumsal ve sosyal ilişkiler duygusunu perçinleştiren hem de Liege halkını bir araya getirmeye vesile olan bu yarışmaya katılmaktan büyük menmunluk duydum” diye ifade etti duygularõnõ. Ünlü Fransõz komedyen Michel Coluche, l985 yõlõnda Gönül Lokantalarõ’nõ (Restaurants du coeur) kurar, amacõ evsizlere yemek sağlamaktõr. Gönül Lokantalarõ’nda ihtiyacõ olduğunu söyleyen herkese, mahallenin belli bir yerinde her gün sõcak yemek ya da yemek torbasõ dağõtõlõr. “Bu kadar aç insanın bulunması benim hatam değil. Ama eğer bu konuda hiçbir şey yapmazsam o zaman benim hatam olacak” diye girişimlere başlayan Coluche, “Hiçbir şeyi olmayan 500 bin insanın karnını doyurmak önemli, ama asıl önemli olan, dayanışma duygusunu yeniden kazandırmak” derken de asõl amacõnõn unutulmaya yüz tutan dayanõşma duygusunu yeniden anõmsatmak olduğunu dile getiriyordu. Fransa’da yeşeren Gönül Lokantalarõ başta Belçika olmak üzere diğer ülkelerde de kabul görüyor. Coluche, Şubat 1986’da “Restos du Coeur” davasõnõ Avrupa Parlamentosu’na taşõdõ. Tarõm ve hayvancõlõğõ desteklemek için soğuk hava depolarõnda, silolarda yõğõlan gõda maddelerini stoklamanõn, yoksullara bedava dağõtmaktan daha büyük bir külfet olduğunu anlattõ Avrupalõ parlamenterlere. Ölümünden sonra önerisi dikkate alõndõ ve 1987’de ihtiyaç fazlasõ stoklar fakirlere dağõtõlmaya başlandõ. Bu tarihten beri, “En Muhtaçlara Avrupa Yardım Planı” çerçevesinde (Coluche Planõ diye de anõlõyor) içlerinde Restos du Coeur’ün de olduğu 4 dernek bu stoklarõ yoksullara dağõtõyor. “Patatesin de kalbi vardır!” diyerek insanlara bir kalpleri olduğunu anõmsatmak ne güzel değil mi? Hem de oy uğruna paket paket, çuval çuval sadaka dağõtma sõğlõğõna düşmeden! erdincutku@binfikir.be Avrupa’nõn en büyük rüzgâr enerjisi parkõ Paylaşõlamayan ülke...STOCKHOLM OSMAN İKİZ COLORADO MAHMUT ŞENOL BİŞKEK OSMAN KARAKAŞ BRÜKSEL ERDİNÇ UTKU nehrin sõğ yerinde şişme botunuz patladõ, kõyõya çõkarsanõz mülkiyet Roberts’a ait, çõkmaz da paçayõ õslatmadan kurtarõrsanõz balõk sizin; bunu öğrendiğimiz iyi oldu, balõğa çõkarsak lazõm olur dedi Coloradolu balõkçõlar... Öte yandan mahkemeden karar çõkartan Roberts ve avukatlarõna göre Deli Dumrul gibi buradan geçen her bot için bir ödeme yapõlmasõ gerekmekteydi. Bu kadarla kalsa iyi, fazlasõnõ da istediler. Arazi sahibi, yanlõşlõkla botlardan birisi onun kõyõsõna dokunursa, yandõ gülüm keten helva olacak, arazi işgalinden dava edilecekti; gel de oradan sõkõysa geç şimdi... Karşõlõklõ açõlan davalar şu sõralarda mahkemelerde bekliyor. Günde 60 kadar rafting botunu kuzeyden güneye gönderen turizmciyle, “Nehir toprağımdan geçiyor, bana aittir” diyen arazi sahibi arasõndaki kavga bakalõm nasõl sonuçlanacak; merakta kalõnan soru bu... Merakõmõz sürerken, birden anõmsamayalõm mõ, bizim Bafa Gölü’nde benzer bir olay yaşanmõştõ. Gazetemiz yazarõ Hikmet Çetinkaya’nõn gün õşõğõna çõkardõğõ haberi bugün anõmsayan var mõ? Hikmet Abi, Cumhuriyet’te yazõ dizisine dönmüş haberleriyle, 30 yõl evvel, Bafa Gölü’nü sahiplenen bir derebeyinden, o nedenle ekmek teknesini yüzdüremeyen Milaslõ, Bafalõ, Sökeli balõkçõlardan, onlarõn kooperatiflerinden söz etmişti; açõn arşivi, bulursunuz. Olmadõ, gazetemizin kaydõnõ kuydunu elinde tutan Edibe Hanõm’a sorun, size söylesin... Anlaşõlan şu ki Taylor neresi, Bafa Gölü neresi dememeli! Mülkiyet kavgasõnõn dini imanõ olmadõğõ gibi milliyeti ve lisanõ da olmuyor. msenol34@yahoo.com
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear