23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
CMYB C M Y B 19 MART 2010 CUMA CUMHURİYET SAYFA HABERLER 7 DÜZ YAZI ORHAN BİRGİT Başbakan’dan Diplomatik Şantaj ABD ve İsveç parlamentolarının soykırımın tanınmasını isteyen kararları karşısında, Türkiye’nin elindeki en güçlü kart, İstanbul’da kaçak olarak çalışan Ermenistan vatandaşlarını “sınır dışı edebiliriz”ın tehdidi altında bırakmak mıdır?Sayılarının 100 bin olduğu söylenilen bu insanların, dağılan Sovyetler Birliği imparatorluğunun yerine yeni devlet biçimlerini sürdüren öteki ulusların işsizlerinin geldiği yolları izleyerek yani sınır kapılarımızdan, pasaportlarına Türk büyükelçiliklerinden alınmış vizelerini göstererek girdiklerini bilmeyen var mı? Keza aynı insanların, taşeron sisteminin şemsiyesi altında, vergi, sigorta primleri ödemeden, bordrosuz olarak çalışan ucuz işçiler olduklarını, yaşamak için seçtikleri bu kentte etliye sütlüye dokunmadan çoluk çocuklarına ekmek taşıdıklarını da... Vicdanımdaki derin tepki Hani “atlar tepinir, olan merkeplere olur” dercesine, devletler arasındaki bu anlamsız gerginliğin hesabını, hem de tek taksitle ödemeleri bildirilerek çoğu Kumkapı’yı mesken tutmuş olan Ermenistanlı gurbetçilere dönmek benim vicdanımda derin tepkiler yarattı. Varlık Vergisi, cephede eline silah emanet edilmeyerek zaten ötekileştirilen azınlık delikanlılıkları adına, onların tüm ailelerinden insafsızca tahsil edilmek için çok yanlış düşünülmüş, ceberrut bir uygulamaydı. 6-7 Eylül’de, burada yaşayan Rum azınlıkları hedef alan bir korkutma provası olarak düşünülen fakat masa başında yapılan hesapların, caddelere, ev ve alanlara uymadığını hemen gösteren bir kalkışmaya dönüşerek yapımcılarının alınlarına tarihimizdeki bir başka kara leke olarak yapıştırıldı. Hazindir. Yakın tarihimizdeki bu iki büyük ayıptan hiç ders almamışçasına Türkiye Cumhuriyeti’nin Başbakanı, Londra’da ABD ve İsveç parlamentolarının başlattığı son girişimin sürdürülmesi halinde İstanbul’da kayıt dışı çalışan Ermenilerin sınır dışı edilebileceğini söylerken sadece 21’inci yüzyıl dünyasına, 2010 yılında yeni bir toplu tehcir yapmayı tasarladığımız izlenimi verecek çağdışı bir uygulamanın yapımcısı olduğunun farkında bile olmadığını belgeliyor. Demokles kılıcı gibi Sınır dışı ediyoruz demiyor. O tasavvuru askıda bırakarak, ama ucunu hedef aldığı insanlara göstererek buraya sığınmış o yüz bin insanın, uykularına kadar uzanıyor. Sabahları işlerine giderken günün hangi saatinde Türk polisinin yakalarına yapışarak “Sen ne zamandan beri İstanbul’da hem de kaçak yaşıyor, çalışıyorsun? Yürü bakalım” diye geçici bir toplama kampına götürülebilecekleri endişesini en yetkili ağız olarak beyan ediyor! Ediyor da, o sözleri söyledikten sonra ortalama beş gün geçtiği halde, Erivan’dan “Biz ettik. Siz etmeyin” diyen bir mesaj aldı mı? Ya da ABD ve Avrupa’daki diyaspora, sözde soykırım için 24 Nisan hazırlıklarından vazgeçeceklerini bildiren bir haberi Ankara’ya göndereceklerini gösteren adımlar mı atıyorlar? Bunların hiçbirisi yok ufukta. Yok çünkü Ermenilerin sürdürdüğü davanın asıl sahipleri, Sevr antlaşmasını hazırlayarak Osmanlı Devleti’nin önüne koyanlar. Onların da şu kadar Ermeninin İstanbul’dan ülkelerine zorla geri gönderilmeleri umurlarında bile değil. O güçlerin öğütlerini tartışmasız dinleyerek İsviçre’deki protokolü imzalarken kardeş devlet Azerbaycan’dan gelecek tepkilere kulaklarını tıkayan, bu konuda kendi ülkesinin muhalefet partilerinin, sivil toplum örgütlerinin, dahası AKP’ye destek olmayı geleneksel bir görev gibi algılayan vatandaşların bile nabızlarını tutmayan bir iktidarın diplomasisinin vardığı noktadır bugünkü durum. Bu yoldan bir an önce dönmek, o protokolü geri aldığını öteki tarafa ve onun hamilerine bildirmek İstanbul’a sığınmış binlerce günahsız insanı tedirgin etmek sözünün bir dil sürçmesinden doğduğunu açıklamakla olur. Faks: 0 216 302 82 08 obirgit@e-kolay.net İktidarõn 15. maddeyi kaldõrma çabasõnõ gerçekçi bulmayan hukukçular: Aleyhe hüküm geri yürümez ‘Sembolik düzeyde kalõr’ ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) - Anayasa değişikliğinin iç- eriği, başta Hâkimler ve Savcõlar Yüksek Kurulu (HSYK) olmak üzere yüksek yargõyõ rahatsõz et- ti. HSYK Başkanvekili Kadir Özbek, “birinci hedefin” kurul olduğunun görüldüğünü vurgu- layarak “Bundan sonra belki bizim de bazı şeyleri ifade etme imkânımız olacaktır” dedi. Prof. Dr. Ülkü Azrak da yapõlmak is- teneni “mutlak egemenliğe sahip olan siyasi iktidarın, yargı da dahil her şeye egemen olması” olarak nitelendirdi. ‘Asıl hedef HSYK’ HSYK’nin üye yapõsõnõn de- ğiştirilmesinden parti kapatma için Meclis’ten izin almaya kadar pek çok düzenlemeyi içeren ana- yasa değişiklik paketi tartõşma başlattõ. Kadir Özbek HSYK’ye gelişinde, gazetecilerin sorularõ- nõ yanõtladõ. Paket netleştikten sonra üzerlerine düşenleri açõk- layacaklarõnõ belirten Özbek, şim- dilik bir şey söylemesinin müm- kün olmadõğõnõ kaydetti. Öz- bek, “Biraz daha netleşsin. Bi- rinci hedefin HSYK olduğu da görüldü, o da belli. Sanıyorum bundan sonra belki bizim de bazı şeyleri ifade etme imkânı- mız olacaktır” dedi. ‘İktidar her şeye egemen olmak istiyor’ Prof. Dr. Ülkü Azrak da ana- yasa değişikliğiyle yapõlmak is- tenen düzenlemeleri değerlen- dirdi. HSYK’nin üye sayõsõnõn art- tõrõlmasõ ve kurula üye seçimine ilişkin değişiklikleri irdeleyen Azrak, şunlarõ söyledi: “Yürüt- me ve yasamaya, HSYK’nin oluşumu sürecinde ağırlık ta- nındığı anlaşılıyor. Hiç kimse kalkıp, Cumhurbaşkanı taraf- sızdır demesin. Belli ki orada Cumhurbaşkanı ile siyasi ikti- dar, yani yürütme ve yasama ile bir bütünleşme var. Parlamen- to çoğunluğunu dikkate alıyo- rum. Çünkü azınlığın hiçbir rolü yok. Bunlara ağırlık ve- rilmesi Türkiye için yanlıştır.” ‘Hükümet belirleyecek’ HSYK’ye siyasi gücün tama- men hâkim olacacağõ uyarõsõnda bulunan Azrak, “Bu siyasi gücün hâkim olduğu bir kurulda da özellikle Yargıtay ve Danıştay gibi yüksek mahkemelerin se- çimi tarafsız yapılamaz. İnkâr edilmesin, siyasi iktidara destek niteliğinde yargısal süreçleri yürüten yargıçlar var. Kurulun içinde yargıç olmayan üyeler de olacak. Bunun anlamı yüksek hâkimlerin ve savcıların seçi- minin tamamen siyasi iktidarın avucunun içinde olması de- mektir. Bu dönemler 1950-60 Menderes hükümetinin yargıç- ların kaderini elinde tutmasına parelel bir şeydir” dedi. ‘Yargı yolu açılsın’ HSYK ve YAŞ kararlarõna kar- şõ yargõ yoluna gidilebilmesine olanak tanõnmasõnõ ise Azrak, “Öteden beri savunduğumuz için yargı yolunun açılmasına itirazım yok. Ancak itirazım ku- rulun oluşumunda” dedi. Azrak, parti kapatma davalarõ için par- lamentodan izin alõnacak olmasõnõ ise şöyle değerlendirdi: “Batı’daki yapıyı örnek gös- teriyorlar, özellikle Almanya’yı. Orada farklı sesler, uyum sü- reçleri Türkiye’den farklı. Önemli olan içerik. Bu model aslında Türkiye’de mutlak ege- menliğe sahip olan siyasi ikti- darın her şeye, yargı da dahil, egemen olması demektir.” AKP’nin yaptõğõ anayasa değişikliğinin içeriği yüksek yargõyõ rahatsõz etti ‘Asıl hedefleri HSYK’ Yargıtay Başkanı Hasan Gerçeker, ana- yasa paketine ilişkin düzenlemelerin sorulması üzerine “Bundan sonrası siyasetçilerin bileceği iş. Biz görüşü- müzü, düşüncelerimizi söylüyoruz. Anayasamızda kuvvetler ayrılığı ilkesi, yargı bağımsızlığı benimsenmiş. Yapı- lacak düzenlemelerin bu ilkelere aykırı olmaması lazım” diye konuştu. Gerçe- ker, tasarının kendilerine gelmediğini belirtti. “Paketin bu şekilde çıkması durumunda tepkiniz ne olur” sorusu üzerine de Gerçeker, “Tepki olacak bir şey yok. Sonuçta yasamanın kendi iradesidir. Yasalaştıktan sonra ona karşı tepki göstermek diye bir şey ol- maz. Eleştirirsiniz ama mutlaka uy- mak zorundasınız, ne gerekiyorsa onu yapmak zorundasınız” dedi. ERKLER AYRILIĞINA AYKIRI OLMAMALI HASAN GERÇEKER: ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Yargõtay Onursal Cumhuriyet Başsavcõsõ Sabih Kana- doğlu, anayasanõn 175. maddesinin 7. fõkrasõ uyarõnca TBMM’nin, halkoylamasõnda anaya- sanõn değiştirilen hükümlerinden hangilerinin birlikte, hangilerinin ayrõ ayrõ oylanacağõnõ da karara bağlayacağõnõ belirterek “Konu bütün- lüğü gözetilmeden, birbirinden bağımsız ko- nuları aynı potada birleştirerek halkoylamasına sunmak, yargı bağımsızlığını hedefleyen ve Cumhuriyetin temel niteliklerin- den değişmez ve değiştirilmesi teklif edilemez ‘hukuk devleti’ il- kesine aykırılığı gizleyerek kabu- lünü sağlamak için yapılan, alda- tan ve yanıltan bir biçime soku- lacaktır” dedi. Böyle bir durumda ortaya 2 temel sakõnca çõkacağõna işaret eden Kanadoğlu, “Öncelikle bu karar, hukukun evrensel ilkelerine aykırı olacaktır. İkincisi, bu halkoylaması kaçınılmaz olarak anayasa değişikliğini araştırma, tartışma ve uzlaşma aramadan dayatmaya girişen siyasi iktidar hakkında, bu iktidarın devamı yönünde ‘evet’ ve ‘hayõr’ı kapsayan bir plebisit haline gelecektir” diye konuştu. SABİH KANADOĞLU: İktidarın devamı için ‘evet-hayır’ olur ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Ana- yasa paketindeki değişiklikle geçici 15. mad- de kaldõrõlarak 12 Eylül darbesini yapanlarõn yargõlanmasõnõn yolunun açõlmasõnõ hukuk- çular gerçekçi bulmadõ. Prof. Dr. Ülkü Azrak, maddenin değiştirilmesinin hiçbir sonuç ya- ratmayacağõnõ belirterek “Zamanaşımı kal- dırılsa bile yargılanmazlar. Çünkü aleyhe olan hükümler geri yürümez” dedi. Prof. Dr. Hikmet Sami Türk de ceza hukukunda temel ilkenin sanõk lehine olan hükümlerin uygu- lanmasõ olduğunu belirterek değişikliğin “sembolik” düzeyde kalacağõnõ söyledi. Dar- becilere yönelik yeniden yargõ yolunun açõl- masõnõn hukuken mümkün görünmediğini belirten eski Anayasa Mahkemesi Başkanõ Yekta Güngör Özden, “Bu madde tamamen CHP’yi kandırmak için konulmuş bir mad- dedir” dedi. ‘28 Şubat’ı yargılasınlar’ Prof. Dr. Ülkü Azrak, darbenin üzerinde 30 yõl geçtiğini anõmsatarak “Yargılanmaları mümkün değil. Zamanaşımı işlemez de denilemez. Çünkü sonradan konulan aley- he hükümler geriye işlemez. Bunun yapıl- ması da mümkün değil. Böyle bir hüküm konulsa bile Anayasa Mahkemesi iptal eder” dedi. Azrak, geçici 15. maddenin de- ğiştirilmesinin ancak bir “fiyaka” olabilece- ğini, ama ciddi bir durum yaratmayacağõnõ vur- guladõ. Azrak, iktidar açõsõndan “postmodern darbe” olarak nitelendirilen 28 Şubat sürecinin yargõlanõp yargõlanmamasõnõn önemli olduğunu belirterek “28 Şubat’ı yargılayabilecekler mi? Neden onu yargılamayı düşünmüyor- lar, zamanaşımı sorunu da yok” dedi. Türk: Sembolik olacak Prof. Dr. Hikmet Sami Türk, 12 Eylül dar- becilerine yargõ yolunun açõlacağõnõ düşün- mediğini vurgulayarak “Ceza hukukunda birtakım temel ilkeler vardır. Bir konuda iki farklı hüküm varsa bunlardan fail lehine olan uygulanır. Dolayısıyla lehte düzenle- me geçici 15. maddededir. Bunun dikkate alınması gerekir. Ayrıca 1982 Anayasası yü- rürlüğe girdiği dönemde en yüksek zama- naşımı süresi 20 yıldı. Şimdi ise 30 yıl. Bu nedenle zamanaşımı bakımından da yar- gılama mümkün değil. Yalnızca sembolik anlam taşıyabilir” değerlendirmesini yaptõ. Eski Yargõtay Başkanõ Sami Selçuk da ge- çici 15. madde kaldõrõlsa bile darbecilerin yar- gõlanamayacağõ görüşünü dile getirmişti. Sel- çuk daha önce yaptõğõ bir açõklamada, şunla- rõ söylemişti: “15. maddeyi kaldırsanız da 12 Eylül’ü yargılayamazsınız. 15. maddeyi dikkatle okursanız, af sözcüğünün kulla- nılmadığı bir af yasasıdır. Hatta af yasa- sından da daha ileri gitmiştir. Niye? Çün- kü af yasası sadece ceza hukukuyla sınırlı çıkar. Bu yasa ise idari ve özel hukukla il- gili olan bütün sorumlulukları ortadan kaldırmıştır. Bir devlet düşünün, önce af- fedecek, aradan 30 yıl geçtikten sonra, ‘Yanõlmõşõm, aftan vazgeçtim’ diyecek. Bu gayri ciddiliktir... Devlet bir af çıkarttı, si- zi affetti diyelim. Aradan 1 yıl geçtikten son- ra, ‘Ben pişman oldum, gel bakalõm geri’ di- yemez. Böyle bir şey olur mu? Devlet, devlet olmaktan çıkar o zaman. O devlete güvenebilir misiniz? Öyle, arka düşünceli hukuk olmaz. Ortada bir 15. madde vardır, maddenin ismi geçici olsun, şu olsun, bu ol- sun, o anda sonuç doğurmuştur, geçmiş, bit- miştir. Yani silmiştir geçmişi. Yasalar ge- lecek için yapılırlar; geçmişe yürümezler. Kimse kendisini aldatmasın.” Özden: CHP’ye olta Eski Anayasa Mahkemese Başkanõ Öz- den, aradan 30 yõl geçtiğini ve bu değişiklik- le bir yere varõlamayacağõnõ ifade ederek “Öncelikle, o dönemdeki idamlar Mec- lis’ten geçtiği için bu kararları verenlere bu madde ile bir şey yapılamaz. Bunu belirt- mek lazım. Bu değişiklikle, doğrudan doğ- ruya 12 Eylül yöneticilerinin çıkardığı ka- nunlar hedefleniyor. İhtilalin ardından ya- pılan ilk seçimlere kadarki dönemi kapsar bu madde. Yani, 12 Eylül 1980 ile 6 Kasım 1983 arasındaki dönemde Milli Güvenlik Konseyi’nin üyelerinin yargılanması iste- niyor” dedi. Anayasa paketine eklenen geçici 15. maddenin, CHP’yi “kandırmak” için ko- nulduğunu da savunan Özden, şöyle konuştu: “Önce anayasa ile o dönemde bağışla- nanlara yeniden yargı yolu açılması hu- kuken bence pek mümkün görülmüyor. Ceza Kanunu’ndaki zamanaşımları geç- mişse ne yapacaklar, bu madde tamamen CHP’yi kandırmak için konulmuş bir madde. Baykal söylüyordu. Bu onlara bir olta. Şunu da belirteyim, biz Anayasa Mahkemesi olarak da bunun kaldırılma- sını zamanında istemiştik.” SEÇİM YASALARINDA DEĞİŞİKLİK Cepten propaganda öneriden çıkıyor ALT KOMİSYONDA GÖRÜŞÜLDÜ Örgüt kurana, vergi kaçırana silah ruhsatı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - TBMM İçişleri Komisyonu içinde oluş- turulan alt komisyon Silah Yasa Tasarõsõ üzerindeki çalõşmalarõnõ tamamlerken, geçmişte silah ruhsatõ olduğu halde aldõğõ cezalar nedeniyle bu hakkõnõ yitirenlere “hayatlarının ciddi tehlike içinde bu- lunduğu hususunda somut vakaların varlığı halinde” silah taşõma yolu açõldõ. Silah yasa tasarõsõ üzerinde askerin iti- razlarõ doğrultusunda bazõ değişiklikler yapõldõ. MİT ve emniyetin yurtdõşõndan doğrudan askeri silah ithal edebilmesini sağlayacak düzenlemeden vazgeçildi. Bu kurumlar MKE aracõlõğõyla yurtdõşõndan istedikleri silahlarõ alacaklar. Komisyon- da, bir yõl ve üzeri hapis cezasõ alanlara silah ruhsatõ verilmeyeceği de hükme bağlandõ. Ancak Türk Ceza Yasasõ’nõn 174/1-2 ve 213 ile 220. maddelerinde ta- nõmlanan “halk arasında korku ve pa- nik yaratmak amacıyla alenen tehditte bulunmak”, “suç işlemek amacıyla ör- güt kurmak”, “tehlikeli maddeleri izin- siz olarak bulundurmak” suçlarõndan hüküm giymiş olanlar ile vergi kaçõranla- ra belirli koşullar altõnda valiliklerde oluş- turulacak komisyon aracõlõğõyla silah ruh- satõ alabilme olağanõ getirildi. Bazõ mil- letvekili ve belediye başkanlarõnõn yoğun kulisi sonucunda bu suçlarõ işlemiş olan- lar için “hayatlarının ciddi tehlike için- de bulunduğu hususunda somut vaka- ların varlığı halinde” illerde oluşturula- cak komisyonlar aracõlõğõyla silah taşõma yolu açõldõ. Uyuşturucu kullanan ve bu- lunduranlarla çocuk tacizcileri, ihaleye fe- sat karõştõranlar, rüşvet ve zimmet suçla- rõndan mahkum olanlar ise asla silah ruh- satõ alamayacak. Silah ruhsatõ alabilmek için yaş sõnõrõ 21 olacak. Av tüfeğinde ise yaş sõnõrõ 18’e çekildi. İzinsiz olarak elin- de av tüfeği bulunduranlar, 1 yõl içinde bu silahlara ruhsat alabilecekler. Bar, pav- yon, gazino gibi alkollü içki tüketiminin yapõldõğõ eğlence yerleri ile düğün tören- lerinin yapõldõğõ kapalõ mekanlar da silah- la girilmesi yasak yerler arasõna alõndõ. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - TBMM Anayasa Komisyonu’nda dün görüşülen seçim yasalarõnda değişiklik öngören yasa önerisi alt komisyona sevk edildi. Alt komisyonda cep telefonlarõna mesaj gönderme yoluyla propaganda ya- põlabilmesine ilişkin düzenlemenin me- tinden çõkarõlabileceği ve anket yasağõnõn sürmesiyle ilgili düzenlemenin eklenebi- leceği kaydedildi. TBMM Anayasa Komisyonu’nda dün AKP’li Haluk İpek’in oylarõn şeffaf san- dõkta kullanõlmasõ, internet ortamõnda ve güneş battõktan sonra da propaganda ya- põlabilmesi ve seçmenin oy kullanmasõnõ engelleyenlere hapis cezasõ verilmesini öngören yasa önerisi görüşüldü. MHP’li Faruk Bal, “YSK’den çekilebilecek bir kabloyla siyasi partiler de seçim so- nuçlarını merkezlerinde görebilmeli- dir. e-mail ve cep telefonu yönteminin propaganda terörüne dönüşmemesi gerektiğini” dedi. CHP’li Atilla Kart, da “Halkla doğrudan temasın olduğu durumlarda resmi dilin dışında, Türk- çe dışında başka dillerde de konuşul- masına imkân tanınması gerekir” dedi. BDP’li Hamit Geylani de yüzde 10 se- çim barajõ ve resmi dil dõşõnda propagan- da yapõlmasõ yasağõ korunduğu sürece seçim kanunlarõnda yapõlacak değişiklik- lerin anlamõ olmayacağõnõ söyledi. Bazõ iktidar ve muhalefet milletvekil- leri de internet ve cep telefonlarõyla propaganda yapõlmasõna olanak veren düzenlemenin sakõncalõ sonuçlar doğu- rabileceğini vurguladõ. Komisyonda CHP’li Kart ile Komisyon Başkanõ Burhan Kuzu arasõnda tartõşma yaşan- dõ. İpek, “Cep telefonuyla propagan- da konusunda eleştiriler geldi, gere- kirse çıkarılabilir. Anketlerle ilgili yasağı da eklememiz lazım” dedi. 15. maddenin değiştirilmesi hiçbir sonuç ya- ratmaz. Zamana- şımı kaldırılsa bile yargılanmazlar. Çünkü aleyhe olan hükümler geri yürümez. Bu madde tama- men CHP’yi kan- dırmak için ko- nulmuş. Bu onla- ra bir olta. Yargı yolu açılması hu- kuken pek mü- mükün görün- müyor. Ceza hukukunda temel ilke sanık lehine olan hü- kümlerin uygulan- masıdır. 30 yıl geçti. Zamanaşı- mı bakımından yargılanma müm- kün değil. A Z R A K Ö Z D E N T Ü R K İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) - İz- mir ve Muğla baro başkanlarõ, hükümetin anayasa değişikliği paketinin, üzerinde uz- laşma sağlanmadan gündeme getirilmesine tepki gösterdi. İzmir Barosu Başkanõ Özde- mir Sökmen, AKP iktidarõnõn yine bildiği- ni okuduğunu söyledi. Dokunulmazlõklarõn kaldõrõlmasõ, Siyasi Parti ve Seçim Yasa- sõ’nõn değiştirilmesi gibi konulara değinil- mediğini anõmsatan Sökmen, “Bunlar ta- mamen kendine göre bir anayasa hazõrla- yõp, topluma sunmaya çalõşõyor” dedi. Muğla Barosu Başkanõ Av. Mustafa İlker Gürkan da “Anayasa değişikliği meselesi yargõnõn denetim altõna alõnmasõ meselesi- dir. Amaç ve yöntem yanlõştõr” dedi. ‘AMAÇ YARGIYI DENETİM ALTINA ALMAK’
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear