Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
ANKARA (Cumhuriyet Büro-
su) - AKP hükümetinin uzlaşmaz
tavrõ nedeniyle Ankara’da 53 gün-
dür eylem yapan TEKEL işçilerine
destek amacõyla yurt genelinde ger-
çekleştirilen eylem kapsamõnda An-
kara’da da işçi ve memurlar iş bõ-
raktõ. Türk-İş Başkanõ Mustafa
Kumlu, “Ankara’da son 25 yılın
en büyük mitingini gerçekleştir-
dik. Yaptığımız eylem, çok büyük
bir eylemdir” diye konuştu. CHP de
TEKEL işçilerine çadõr yardõmõnda
bulundu. TEKEL işçilerine destek
amacõyla Ziya Gökalp Caddesi’nde
miting yapõldõ.
Türk-İş, DİSK, Türkiye Kamu-
Sen ve KESK, TEKEL işçileriyle
dayanõşma amacõyla dün saat 08.00
ile 17.00 arasõnda iş bõraktõ.
Türk-İş Genel Merkezi’nin önün-
de eylem yapan işçilere hitap eden
Kumlu, konuşmasõnda Erdoğan ile
bakanlarõ çadõrlara davet etti ve
şöyle konuştu: “Sizin mücadeleni-
ze seyirci kalanları, meseleyi çöz-
mekte duyarsız kalanları, ben
Türk-İş’e, Türk-İş’in önündeki bu
çadırlara davet ediyorum. Sayın
Başbakan, lütfen buraya gelin.
Madem, ‘Sendikacõlar dürüst dav-
ranmõyor’ diyorsunuz, o zaman
TEKEL işçilerini ziyaret edin ve
bir kez de onları dinleyin. Sayın
Başbakan, ‘Türkiye açlar ve yok-
sullar ülkesi’ diyor. ‘4/C ile çalõşmak
isteyen milyonlarca insan var’ diyor.
4/C’yi bir lütuf gibi gösteriyor.
‘Eğer biz bu uygulamayõ yapmasak
işsiz kalacaklardõ’ diyor. Yıllardan
beri en değerli kurum ve kuru-
luşları kendi de-yişleriyle arsa fi-
yatına babalar gibi sattılar. 4/C
statüsünde çalışmaya razı olacak
binlerce insan varsa, bu razı olan-
ların suçu mu, razı edecek kadar
mağdur bırakanların suçu mu?”
TEKEL işçilerinin özlük haklarõ
ile birlikte kamu kuruluşlarõna işçi
statüsünde yerleştirilme istekle-
rini yineleyen Kumlu şun-
larõ söyledi: “Kapa-
tılan diğer işyerle-
rinde bu yapıldı. SE-
KA’da yapıldı. Köy
Hizmetleri’nde yapıldı.
Sizler ve diğer mesele-
lerimiz için Ankara’da
son 25 yılın en büyük mi-
tingini gerçekleştirdik.
Bugün yaptığımız ey-
l e m ,
çok büyük bir eylemdir arkadaş-
lar. Uyuyan dev artık uyanmıştır.
Uyuyan devi uyandırdılar.”
4/C dinamitini TEKEL işçilerinin
patlattõğõnõ söyleyen Kumlu, ko-
nuşmasõnõ “Yarın (bugün),
KESK’te işçi ve memur konfede-
rasyonları olarak yeniden bir ara-
ya geleceğiz. Yol haritamızı be-
lirleyeceğiz” diye tamamladõ.
İşçilere desteğe devam
TEKEL işçilerinin iş bõrakma ey-
lemine destek olmak için çalõşmama
hakkõnõ kullanan CHP Genel Mer-
kez çalõşanlarõ bir otobüsle Türk-İş
Genel Merkezi önüne gitti. Çanka-
ya Belediye Başkanõ Bülent Tanık,
belediye meclis üyeleriyle birlikte
Türk-İş Genel Merkezi önünde ko-
nuşma yapan Kumlu’nun yanõnda
hazõr bulundu. Kumlu, akşam yap-
tõğõ açõklamada, eylemin tehditlere
rağmen başarõlõ geçtiğini kaydetti.
Türk-İş Genel Merkezi önünde
öğle saatlerinde Hak-İş ve Me-
mur-Sen’in eylemden çekildik-
leri anonsu yapõldõ. Ancak,
Hak-İş Genel Merkezi, akşam
saatlerinde haberlerin doğru
olmadõğõnõ, konfederasyonun
eyleme destek verdiğini bildir-
di. Memur-Sen Başkanõ Ah-
met Gündoğdu da basõn ve
yayõn organlarõnda yer alan
“Memur-Sen, eyleme des-
tek vermekten vazgeçti”
haber ve değerlendirme-
lerinin fiili durumla ör-
tüşmediğini, Memur-
Sen’in özellikle TE-
KEL işçilerinin yoğun olduğu iller-
de Türk-İş tarafõndan organize edi-
len eylem ve etkinliklere katõlõm sağ-
ladõğõnõ ve destek verdiğini söyledi.
Kamu-Sen Başkanõ Bircan Ak-
yıldız, üç gündür açlõk grevi yapan
TEKEL işçilerine karanfil dağõtõrken
Demiryol-İş Genel Başkanõ Ergün
Atalay da, Türkiye genelinde işçi-
lerin eylemine büyük destek geldi-
ğini bildirdi. Halkevleri Ankara’da
metrolarõn kapõlarõnõ tutarak bir sü-
re metro ulaşõmõnõ engelledi. Da-
nõştay’da çalõşan BES üyesi me-
murlar da iş bõrakma eylemi yaptõ.
TGS üyesi Anadolu Ajansõ çalõşan-
larõ da bir saat iş bõraktõ.
CMYB
C M Y B
SAYFA CUMHURİYET 5 ŞUBAT 2010 CUMA
6 HABERLER
BİR BAKIMA
SERVER TANİLLİ
333
Bugünkü yazımızın adı garip gelebilir: Bir
kelimenin yerine, sadece bir rakam görüyor
okurlar:
333: Yapyalnız bir rakam!
Anlamı ne bunun?
1 Şubat günlü Cumhuriyet’te, Mustafa
Balbay’ın -“Gündem” adlı- köşesinde okurlar,
yazı yerine böyle bir rakam görüyorlardı.
Balbay’ın tutuklandığı günden beri, yazarımız
yazamıyordu. Gazete de, nadir birkaç örnek
dışında, okurlardan ayrı geçen günler adına,
“Mustafa Balbay 100 gündür, -ya da 200
gündür- tutuklu” deyip çetele tutup, okurların
sabırlarını sürdürüyordu.
Balbay’ın tutuklandığı tarihten bu yana günler
akıp gitti; 1 Şubat 2010 günlü “Gündem” de
“Mustafa Balbay 333 gündür tutuklu” diye
yazıyor ve geleceğe havale ediyordu.
Oysa yaşam ve tarih geleceğe havale
edilemez; çünkü, ne olursa olsun, yaşam ve
tarih sabırsızdır.
Bu yazıyı da bu sabırsızlıkla yazdık...
Ergenekon Davası, adlî tarihimizde birkaç
garibeden biridir. Başından bu yana -her
yönden- sırıtmıştır ve sürüyor.
Okurlar bunu biliyorlar.
İkinci Ergenekon Davası’nda 16 aydır tutuklu
bulunan eski Esenyurt Belediye Başkanı
Gürbüz Çapan, başka birkaç tutuklu ile birlikte
geçenlerde tahliye edildi. Çapan,
savunmasında, “Hayatımın en trajikomik
davasında yargılanmaktayım” derken, ruhen
anlaşamayan “milliyetçi, ulusalcı” bir grupla
yargılandığını belirtirken soruyordu: “Burada ne
işim var?”
Ergenekon Davası’nın neresinde yer alırsa
alsın, bütün sanıklar bu soruyu sorabilir,
sormuştur da...
Mustafa Balbay da öyledir.
Geçen haftaki yazımızda, 12 Eylül öncesi
Türkiye’yi kaosa sürükleyen olaylardan Abdi
İpekçi suikastının arkasından, 1990’lı yıllarda
art arda gelen ve ilk kurbanı Prof. Muammer
Aksoy ile başlayan ve süren yurtsever bilim
adamlarından bahsetmiştik.
Yeni yüzyılda ve AKP marifeti “Ergenekon
Davası”, yeni bir süreçtir: Yine Atatürk
düşmanlığı, laiklik ve çağdaşlık hasmı ile
yürüyen bu süreç üstünde ayrıca ve özellikle
durmalı.
Bizzat yargının, kimi tutuklular üstünde
durması da dikkat çekicidir; özellikle Mustafa
Balbay’a yapılanlara gözler çevriliyor:
Soruşturma, savunma dedik, hepsi de oldu;
peki niçin hâlâ tutukluluğun dört duvarı
arasında Balbay?
Gazetelerden öğreniyoruz: Mustafa Balbay’ın
arasında bulunduğu 10 kişinin tahliye istemi,
mahkeme heyeti başkanı Sayın Köksal
Şengün’ün üçüncü kez kabul yönündeki oyuna
karşın oyçokluğuyla reddedilmiş durumda.
Nasıl olur? Yargılama gibi en ciddi bir
konuda inatlaşma nedir, ne adınadır?
Kimse, yargılamanın ciddiyeti ile
oynamamalı!
Yargıçlar, gözlerimiz üstünüzde.
Ne olursa olsun, “Berlin’de yargıçlar vardır”
derken ve İstanbul’da da yargıçlar olduğuna
inancımızı tazelerken, gözlerimiz, bizzat sizlerin
üzerinizde toplanmıştır...
Emekliler de açlık grevinde
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -
Emekli-Sen üyeleri de, TEKEL işçilerine
destek amacõyla açlõk grevi başlattõ. Sen-
dika Genel Başkanõ Veli Beysülen, sendi-
kanõn genel merkezinde, açlõk grevi önce-
sinde yaptõğõ açõklamada, şöyle konuştu:
“Bir emekli örgütü olmamõzdan dolayõ
üyelerimizin iş bõrakarak destek verme
olanağõ yoktur. Bunu dikkate alan merkez
yürütme kurulumuz, çalõşanlarõn iş bõrak-
mak suretiyle destek verdikleri bugün
(dün) başta genel merkezimiz olmak üzere
tüm şube temsilciliklerinde 1 günlük açlõk
grevi yapõlmasõnõ kararlaştõrmõştõr.”
Yurt genelinde işçi ve memurlar iş bõraktõ. Türk-İş eylemin baskõ ve tehditlere rağmen başarõlõ geçtiğini belirtti
Tekelişçisinebüyükdestek
Biber gazına ‘canlı
bomba’ savunması
AYŞE SAYIN
ANKARA - Ankara Valisi Kemal Önal ve
Emniyet Müdürü Orhan Özdemir, başta
CHP’li Çetin Soysal olmak üzere muhalefet
milletvekillerinin de yoğun şekilde etkilen-
diği TEKEL işçilerine yönelik “biber gaz-
lı” sert müdahaleyi, “canlı bomba ihbarı”
almalarõna bağlarken, milletvekillerinin ey-
leme katõlacağõnõ bilmediklerini savundu.
TBMM İnsan Haklarõnõ İnceleme Komis-
yonu içinde, TEKEL işçilerine biber gazlõ mü-
dahaleyi incelemek üzere oluşturulan alt ko-
misyona bilgi veren Önal ile Özdemir “mil-
letvekillerine kasıtlı, hedef gözeterek”
müdahale olmadõğõnõ söyledi. Önal, biber ga-
zõ sõkõlmasõyla ilgili soruşturma açtõklarõnõ,
“orantısız güç kullanımı” tanõmõnõn “gö-
receli” olduğunu ancak duruma göre polisin
bile görevden alõnabileceğini ifade etti.
‘Başkanlar pişman’ iddiası..
Önal, eylemi organize eden ve destek ve-
ren Türk-İş Genel ile Tek Gõda-İş Sendika-
sõ başkanlarõnõn, daha eylemlerin ilk günle-
rinde “eylemi başlattıklarına pişman ol-
duklarını” kendisine ilettiklerini ileri sürdü.
Özdemir de eyleme illegal gruplarõn ve öğ-
rencilerin karõştõğõ yönünde bilgi aldõklarõnõ
belirtirken, “İstihbari birimlerimizden ey-
lemde canlı bomba olacağına dair bilgiler
geldi. Eylem başlamadan önce yaptığımız
kontrollerde bir de eylemciler arasında si-
lah ele geçirdik. Bu, önlemleri arttırma-
mıza neden oldu” savunmasõ yaptõ.
Erdoğan işçileri
yine tehdit etti
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Baş-
bakan Tayyip Erdoğan, TEKEL işçilerine
destek amacõyla yapõlan iş bõrakma eylemi-
nin “haksız ve ideolojik” olduğunu savu-
narak “Biz bunlara tahammül ediyoruz.
4/C ile ilgili süre bittiği andan itibaren ya-
sal uygulama neyse yapmaya başlayaca-
ğız” dedi. Erdoğan, Türk-İş önündeki işçi-
lere ay sonunda müdahale edileceğini bildirdi.
Gazetecilerin TEKEL eylemine ilişkin
sorularõnõ yanõtlayan Erdoğan,“Haksız bir
eylem ve bu eylem daha önce söylediğim
gibi ideolojik bir eylemdir ve bu ideolojik
eyleme alet olanlar vardır” dedi. TEKEL
işçilerinin yarõya yakõnõnõn banka hesapla-
rõndan parayõ çekerek faiz nema hesaplarõ-
na yatõrdõğõnõ söyleyen Erdoğan “Bugün-
kü (dün) eyleme katılanlarla ilgili bir
tavrınız olacak mı” sorusunu da, “Eğer ya-
sayı çiğneyenler varsa olacak” diye yanõt-
ladõ. Maliye Bakanõ Mehmet Şimşek de
“Hak arama mukaddestir, ancak bu hak
arama mücadelesi hükümete karşı kom-
ploya dönüşmüştür, siyasi istikrarı boz-
maya yönelik eyleme dönüşmüştür” dedi.
‘AY SONUNDA MÜDAHALE EDERİZ’
VEKİLLERDEN HABERLERİ YOKMUŞ
AKP, 4C’DE
ISRARLIANKARA’DAKİ MİTİNGE GENİŞ KATILIM
TEKEL işçilerine destek amacıyla Ziya Gökalp Caddesi, SSK İş
Hanı önünde bir miting yapıldı. Mitinge sendikalar, meslek ör-
gütleri, siyasi partiler ve sivil toplum örgütleri katıldı. Mitinge
katılanlar sık sık “İşçilerin birliği sermayeyi yenecek”, “Direne
direne kazanacağız” sloganları attı. (Fotoğraflar: NECATİ SAVAŞ)
TERÖR VE TOPLUM / MEHMET FARAÇ mfarac@cumhuriyet.com.tr - www.mehmetfarac.com
Yağmur hiç bu kadar hüzünlü
yağmamıştı... Rüzgâr albenisini
yitirmiş bir serinlikte yağmur
damlalarını genç kızın saçlarına
savuruyor; hüzün, kanatları ıslanmış
bir kelebeğin sersemliğinde yolunu
arıyordu!.. Hava soğuktu ve o, toprak
zeminde otururken ayakları çıplak,
elleri bağlıydı...
Kümesteki tavukların
koşuşturmasını izledi bir süre...
Çocukken babasına, dedesine az mı
sitem etmişti ayaklarına bastıkları
horozları keserken!.. İçinde korkunun
dev dalgalarıyla boğuşan bir endişe
vardı ve bu giderek yok olmaya
hapsedilmiş bir paniğe
dönüşüyordu...
Kürekteki toprak başının önünden
savrulurken o, hem soğuktan hem de
biçareliğin ürkekliğinden titriyordu...
Kazma toprağa her değdiğinde
alçakça hazırlanan sona bir adım
daha yaklaştığını hissediyor, tutulmuş
dilinden yırtık bir haykırışı koparmaya
çalışıyor, ne yazık ki başaramıyordu!..
Sanki gökyüzünün bütün bulutları,
nefesini gözün gözü göremediği bir
sis dalgasına dönüştürüyor ve bağırsa
da kimsenin duyamayacağını
sanıyordu!..
Hani baş gövdede dursa da, akıl
başka yerdedir ya!.. Hani yaşamı
boğan bir karabasandan kaçayım
derken bir belirsizliğin derinliğinde yol
alır ya insan?.. İşte öylesine kayıp,
öylesine çaresiz ve öylesine
kimsesizdi!..
Niye dünyanın bütün kahpelikleri
ikiyüzlülüğün ortasında; bir kandilin
ömrü kadar namus taşırdı da!.. Niçin
onun yalnızca mum ışığının görebildiği
körpe bedenindeki asalet ahlaksızlıkla
suçlanırdı?..
Niçin ahlak abidesi olduğunu
sananlar kirli bedenlerini kucaktan
kucağa transfer ederken, o platonik
bir bakış yüzünden barbarlığının en
masum mahkûmu olabilirdi!..
Ölümü beklerken o zavallı kız,
aklından “suçum ne?” diye geçirdi...
Bir insana biçilmiş kısa ömrün
aceleciliğinde ne kadar çok canlı
görebilirim diye baktı çevresine ve ne
kadar çok nefes alabilirim diye isyan
edip durdu!..
Suçsuz ölümler!..
En çok da annesini aradı gözleri,
civcivlerle oynayan tavukları izlerken...
O da yoktu ve ihtimaldir ki, törenin
prangasıyla bir köşeye hapsedilmişti!..
Kazma ve kürek bir tarafa
atıldığında o, Nemrut Dağı’ndaki
devasa heykeller kadar donuktu ve
sürmeli gözlerindeki kara öfkeyi
merhametin izne çıktığı iki suratın tam
ortasına kilitlemişti!..
Cellatlar hiç de yabancı
değillerdi... Şeklen insandılar ama
belli ki kalp yerine taş, kan yerine
öfke taşıyorlardı!.. İki yaratık
kümesin kerpiç duvarına
yaslanmış o çaresiz kızı
kollarından tutup 2 metrelik
çukurun önüne getirdiler!..
Hiç ama hiç kimse yoktu
çevrede ve belli ki sadece
merhamet değil, insanlık da
gitmişti dönüşü belli olmayan
izinlere!..
Yağlı bir ilmiğin en acı
merhabasına muhatap
olacak suçu belirsiz bir
adam, kurşuna dizilmeyi
bekleyen esir bir asker ve
giyotinin paslı ışığına son
bakışını fırlatan çaresiz
köleler gibiydi artık!..
Son kez cellatlarının
yüzüne odaklandı...
Suçsuzluğunu
kanıtlayamayan biçareler olur ya
hani... Pis uğruna giderken ölüme
bir umut, o an bir kurtarıcı arar ya
insan!.. İşte öylesine çaresiz,
öylesine mazlum, öylesine aciz
baktı feodal canlıların kan çökmüş
yüzlerine!..
İki yaratık kollarından tuttukları
gibi attılar genç kızı o ölüm
çukurunun çamurlu zeminine!..
Genç kız çukura düşer düşmez,
yaşarken ölmenin ne olduğunu
anlayıverdi... İşte o an...
kahrolmanın yüreklerde acı
gazellere dönüşüverdiği o an, bir
tek şey düşündü; ben niye bu
coğrafyada doğdum ve niçin bir
kadın olarak dünyaya geldim?..
Toprak bulaşmış saçları
rutubetin titreten zeminine
bulaştığında, birbirine sarılmış
kınalı ayaklarının balçığa
bulaşmış kızıllığına baktı...
Dehşete kapılmış gözlerini
yukarıya kaldırmaya fırsat
bulamadı ki, küreklerden
topraklar savruldu duvarlara
vurduğu başına!..
“Anaaaa!..” diye işte ancak
o zaman bağırabildi ama artık
çok geçti!.. İki kişi işlerini
çabucak bitirme telaşındaki
canilerin acımasızlığıyla ardı
ardına savurdular kara toprağı
çukurdaki canın üzerine!..
Toprak çukura doldukça kanadı
zifte bulaşmış bir martının telaşıyla
çırpınıp durdu genç kız!..
Artık gözyaşları ve haykırışı o iki
metrelik çukurun içinde toprağın
eziciliğine yenik düşüyor, bağlanmış
elleri, takatsız kalan canın son
çırpınışına sitem ediyordu!..
Çukur yarıya kadar dolduğunda
ve de toprak altında kırmızı
entarisinin son parçası
göründüğünde, candan bir belirti
de yoktu artık garip ölümde!..
Bir nefes toprak!..
Bu trajik olay kız çocuklarının diri
diri gömüldüğü “cahiliye dönemi”nde
değil, 21. yüzyılda; Kommagene
Uygarlığı’nın merkezi olan
Adıyaman’ın Kâhta ilçesinde
yaşanmıştı...
Medine Memi adlı 16 yaşındaki
genç kız, kırk gün önce gizemli
biçimde ortadan kaybolunca yurttaşlar
olayı polise bildirmiş ve 2 Aralık
2009’da bir kümesin altında yapılan
kazıda genç kızın cesedi oturur
vaziyette bulunmuştu!..
Herkes bunun artık sıradanlaşmış
bir töre cinayeti olduğunu sanmıştı...
Polis genç kızın vücudunda darp izine
rastlamayınca soruşturmayı
derinleştirmişti.
Medine’nin cesedine, Malatya Adli
Tıp Kurumu’ndaki otopsinin ardından
İnönü Üniversitesi Turgut Özal Tıp
Merkezi’nde mikroskobik inceleme
yapılınca gerçekler tüm çarpıcılığıyla
ortaya çıktı. Medine’nin elleri bağlı ve
canlı olarak toprağa gömüldüğü
belirlendi!..
Adli Tıp uzmanları, mide ve
ciğerlerinde toprak olduğu saptanan
genç kızın kanında ilaç veya
uyuşturucuya rastlamadı. Medine’nin
gömüldüğü sırada bilincinin de açık
olduğu anlaşıldı!..
Medine’nin babası Ayhan Memi ile
dedesi Fethi Memi cezaevinde...
Genç kızı “erkeklerle konuştuğu”
iddiasıyla canlı olarak toprağa
gömmekle suçlanan zanlılar, bu barbar
eylemle ilgili konuşmaktan kaçınıyor!..
Ne yazık ve ilginçtir ki, feodal
tetikçilere ve canilere verilen cezalar
arttırıldıkça Türkiye’de töre dürtüsüyle
işlenen cinayetlerin sayısı da artıyor!..
Laikliğin son yıllarda hiç olmadığı
kadar hırpalanması, şeyhlik ve ağalık
kurumunun politik rant uğruna
kışkırtılması, gericilik ve bağnazlığın
hortlatılması, tarikat ve cemaatlerin
Doğu ve Güneydoğu’da ısrarla
büyütülmesinin de bu vahşi
cinayetlerde çok büyük payı
bulunuyor!..
Söyler misiniz, acaba bu ülkenin,
son 6 ayda 359 kadının öldürüldüğü,
21’inin asitle yakıldığı, 7’sinin de “canlı
olarak gömüldüğü” Pakistan’dan ne
farkı kalıyor?..
Okurlara Not: Mehmet Faraç ve
Ümit Zileli yarın saat 15.00’te
Caddebostan Kültür Merkezi’nde
düzenlenecek “Karanlıktaki Türkiye”
panelinde konuşacak.
Cahiliye Çukurunda Ölüme Oturmak!..
Ayhan Memi.
Türk-İş Genel Merkezi’ndeki açlık grevinde
4 işçi fenalaşarak hastaneye kaldırıldı.
ANKARA (Cumhuri-
yet Bürosu) - Hükümet,
yeni 4/C düzenlemelerini
uygulamaya soktu. Hü-
kümet, TEKEL işçilerinin
direnişini kõrmak için bu
kadrolara başvuru süresi-
ni 1 ayla sõnõrlõ tuttu. Res-
mi Gazete’de dün yayõm-
lanan karara göre, özel-
leştirme uygulamalarõ so-
nucunda işsiz kalan ve
bilahare işsiz kalacak iş-
çilerin diğer kamu kurum
ve kuruluşlarõnda geçici
mahiyette işleri yürütmek
ve 1 mali yõlda 11 ayõ geç-
memek üzere 657 sayõlõ
Devlet Memurlarõ Yasa-
sõ’nõn 4/C fõkrasõndaki
“geçici işçi” kapsamõnda
sözleşmeli olarak çalõştõ-
rõlmasõ için 2010 yõlõnda
azami 36 bin 215 kişilik
kadro oluşturuldu.